ge A MANŞ 25 Teşrinievvel 1931 Her akşam bir hikâye Mukavemet İstanbul'un meşhur barlarından birinde © rastladığım İspanyol dansörü: — Yana, böyle işte efendim... - diye elimi mütemadiyen sıkarak devam etti - Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur... kim derdi ki geçen sene Madrid'te tanışalım, ahpap olalım... Bu sene ise, İs- tanbul'da tekrar görüşelim... Sizin meslekte de, bizim meslektede insanlar gezginci... Dünyanın kâh o tarafında, kâh bu tarafında bulunuyoruz... Fakat arkadaşım Pedro'yu asla göremeyeceksiniz bir daha... Anlayamadım: — Pedro da kim?... - diye sordum. Yanlışlık £ yaptığını gibi, elini alnına vurdu: —A.. Sahi, sahi... - dedi - Siz tanışmayorsunuz... ( karıştır- dım... Zibnim, bu son haftalar zarfında pep Pedro ile meşgul meşgul dü... Sizde kendisini tanı- yorsunuz gibi geldi... Ve, dervişin fikri neyse, zikri de oymuş; anlattı. anlamış Pedro, bizim dansörlerdendir efendim... a İspanyalı dansörler) dünyanın en harikulâde dansörleridir. Ped- ro da, ispanya'nın en harikülâde dansöriydi. Ama, şeklen şemailen Jigolo olmağa müsait bulunduğu için değilha... Cidden ateşi gibi sanatkâr olduğu için... Musiki başlayıp da Pedro sahaya çıktı mıydı, ona artık etten kemikten yaradılmış denemezdi; oğlan Şahap parçası kesilirdi; tam manasile, kaygan bir alev olurdu... Ve, danstaki muvafkıyeti, bunaydı... Yoksa, güzelliğinden, Jigolo mi- sali güzelliğinden değil... Karma karışık kalın kaşları, zeytin ren- ginde esmer bir teni, gayrı mun- tezam çizgileri vardır. Kara saç- ları daima bir yağ tabakasile ör- tülü gibiydi. Biliyorsunuzki, yağlı siyah saç değil, parlak siyah saç makbuldür... Hülâssa, Pedro'nun bir tek bedeni caz:besi yoktu. Cazibesi Oancak Oo ruhundaydı... Pedro, daima Lilian isminde bir kadınla sahaye çıkarak dans numaraları yapardı. Oğlan ne ka- dar çirkinse, kızda o kadar güzel, esasen, hoşluk ta bu çiftin arasın- daki zıddiyetteydi... —Beraber oy- nadıkları ve memleket memleket beraber dolaştıkları için, hayat, onları, birleştirmişti. Pedro, kıza, âşıktı. Âşık olduğunu da belli ediyordu. Belli ettikçe, kız ondan kaçınıyor, uzaklaşıyor... Nihayet, bir gün... Barsölon şehrinde, büyük bir otelin barında temsil vereceğimiz bir geceydi. Otelin hizmetkâr çocuklarından biri, elinde bir mektupla geldi. Lilian, artık dan- sözlükten ayrılacağını bildiriyor. (Devamı dokuzuncu sahifede) Nâkili: (Hatice Süreyya) Fırka kongresi Nahiye ve kaza kongreleri ay Vilâyetimiz Halk fırkası teşki- lâtının ocak, nahiye ve kaza kongreleri 1 Teşrinisanide topla- nacaktır. Nizamname mucibince vilâyet kongreleri iki senede bir toplanacağı için bu sene vilâyet kongresi yoktur. Fırkanın vilâyet idare heyeti kongrelerde okunmak üzere bir rapor ohazırlamağa başlamıştır. Bu raporda geçen seneden bu seneye kadar gerek fırka teşek- küllerinin, gerek büyük kongre dolayisile verilen kararların tat- bikinden alınan neticeler, büyük kongreden sonra intişar eden mühim kanunlar, İstanbul vilâyeti dahilinde bir sene içinde kon- grece verilen kararların hangi- lerinin yapıldığı yapılamayanların sebepleri gösterilecektir. Ocak ve nahiye kongreleri teşrinisani sonunda (bitecektir. Vilâyet idare heyeti, ocak, nahiye, kaza kongrelerinde intihap için namzet göstermiyecektir. Ancak idare heyetlerine girecek zevatın vazifedar oldukları teşekkülleri idare edecek vaziyette olmalarına dikkat edilecektir. Poliste tebeddül naklediliyor Geçenlerde İstanbul polis kad- rosundan bir kısım serkomiserler taşra polis kadrolarına nakledil- mişlerdi. Polis kadrosunda yeniden bazı tebeddülât yapılmıştır. Bu meyanda İ inci ve 2 inci şube müdiriyetleri kadrosundan bir kısım sivil memurlar diğer polis merkezlerine nakledilmişler- dir. Bundan başka İstanbul polis kadrosundan 250 kadar resmi polis kadrolarına nakilleri ve bunların yerlerine de taşra polis müdiriyetlerinden bir kısım me- murların İstanbul polis kadrosuna nakledilmeleri mukarrerdir. ölüleri yakmak Öldükten sonra ( cesetlerinin yakılmasını istiyenler İzmirde de çoğalmağa başlamıştır. Gazeteler- de bu mevzu etrafında münaka- şalar olmaktadır. (İzmirde de “ Ölüleri yakma cemiyeti, yap- mak isteyenler vardır. Bunlar İ arasında kimyagerler ve doktor- lar bulunmaktadır. başında toplanıyor Bazı memurlar Anadoluya ŞEHİR HABERLERİ Lüfer bolluğu Lüferin okkası uskumrudan daha ucuz Son fırtınadan sonra İstanbul boğazına bir lüfer akınıdır başla- mıştır. Balıkçılar bu lüfer bollu- ğundan çok memnundurlar. Bilhassa bu lüferler şimdiye kadar pek az tesadüf edilen bü- yüklüktedir. Balıkların her biri 150 dirhem, yarım okka geliyor. Lüfer akınından istifade etmek istiyen balıkçılar denizden ayrıl- mamaktadırlar. Boğaz lüfere çıkan balıkçıların kayıklarile dolmuştur. Fazla tutulduğu için lüfer fiatleri de ucuzlamıştır. Bir okka lüfer 50 - 60 kuruşa satılmaktadır. Hal- buki uskumru balığının ookkası 80 kuruştur. Vitrin Bu sene de müsabaka yapılacak Milli iktisat ve tasarruf cemiyeti geçen sene olduğu gibi bu sene de yerli mallar haftası yapacaktır. Milli iktisat ve tasarruf cemiyeti bu münasebetle bir program tan- zim etmiştir. Bu programa göre, vitrin müsa- bakasıda olacaktır. Musabaka için mağaza sahipleri çarşamba günü Ticaret odasına içtimaa da- vet edilmişlerdir. Bu O içtimada vitrin musabakasının şekli görü- şüleçektir. Halkın o müsabakaya daha ziyade alâkadar olması te- min edilecektir. Mahmut Saim efendi gene tevkif edildi Müteaddit dolandırıcılık cürüm- lerinden maznun Mahmut Saim efendi yeni bir çürümden maznu- nen gene polis tarafından tevkif edilerek adliyeye verilmiştir. Amca Bey” üsabakası Karikatür müsabakası m lAşağıda, çerçeve içindeki fıkrayı lütfen kesip saklayınız.) — Metetmek gibi olma- sın amma bizim hanım da spor meraklısıdır / — Belli!... 12 gün sıra ile ve bu şekilde karikatürsüz Yy 12 gün de sıra ile fikrasız karikatır neşredi- lecektir. 24 gün zarfında 12 fikra ile 12 karikatürün neşri hitam bulduktan sonra bu fıkraların karikatürlerini bulacak ve bunları birbirine raptederek (o matbaamıza göndereceksiniz. Gönderilecek hal varakalarının kabulü için aynca müddet tayin ve ilân edilecektir. Şile yolu tamamen Çatalca yolu kısmen yapıldı İstanbulun başlıca iki yolu, senelerdenberi devam eden ihmal yüzünden çok bakımsız - “ve harap bir balde idi. Bunlardan biri Şile - İstanbul, digeri de Çatalca - İstanbul yoludur. Şile halkı ötedenberi odun ve kömür- cülük, kısmende balıkçılıkla meş- guldür. Şehre sevkettikleri odun, kömür arabaları çamurlar içinde çok müşkülâta tesadüf ediyorlar. Vilâyet, bu yolu bu sene yaptır- mağa muvaffak olmuştur. Şimdi Şileden Beykoza kadar olan sahada kolaylıkla gidip gel- mek mümkündür. İstanbul - Çatalca arasındaki yolun İstanbul - Çekmece kısmı ve Silivri - Çekmece arasındaki köprülerden çoğu bitmiştir. Siliv- ri - Çatalca yolu gelecek sene tamamen bitecektir. Adliye müsteşarı Ankaraya gitti Bir müddetten beri şehrimizde bulunan adliye müsleşarı Ferit bey dün Ankaraya hareket et- miştir. Geçenlerde mezunen şeh- rimize gelen Edirne polis müdürü Feyzi beyde dün Edirneye gitmiştir. Elma az İyi elma 80 - 100 kuruşa satılıyor Bu sene kavun ve karpuz üzüm pek boldu. Kavun mahalle ara- larında bile 5 kuruşa kadar satıl- mıştı. Üzüm de bol ve ucuzdu. Bir taraftan bir kısım meyvalar pek ucuza satılırken Amasya elması ateş pahasınadır. Bazı manavlarda Amasya elması 80 - 100 kuruştur. 150 kuruşa kadar şeftali satılıyor. Armut ta pahalıdır. İyi armutlar 60 kuruşla 40 kuruş arasında satılı- yor; bu sene Amasya da az elma yetişmiştir. Bazı elmalar daha olmadan dökülmüştür. Diğer bir göre ağaçlarının bir kısmı ihtiyarlamış- tır. Halkın yeni fidanlar dikmesi lâzımdır. malümata Amasya elma Bundan başka meyvalara ariz olan haşaratla mücadele etmek, | elma ağaçlarına bakmak icap ediyor. İktisat vekâleti meyvacılık mutahassıslarının, Amasya elma- cılığile daha yakından alâkadar olmaları lâzımdır. Sahife 3 EEir çırpıda Siyaset! Güzel konuşanları dinlemek pek hoşuma gider. Fakat kadınların siyasetten bahsetmesini, en güzel söze değişmem.. Siyasi fikirler, kadıni ağzından adeta bir külli- yatı letaif şeklinde çıkıyor. Hele bu ağzın sahibi, tahsilini sadece köşebaşında oturan mevlutcü Mu- kaddes hanımın rahlei tedrisinde yapmışsa artık dinlemeğe doya- mazsınız.. Beyazıt havuzunun kenarındaki iskemlede oturmuşlardı. İkisi çar- şaflı idiler, ikisi de yeldirmeli... Aralarında kırmızı kurdelalı, ayağı mest lâstikli küçük bir kız oturu- yordu. Kız elindeki Köroğlu ga- zetesini heceleye heceleye okuyor, ötekiler de kemali dikkatle din- liyorlardı. - Gazete mütaleası bittikten sonra hanımlar siyasi fikirlerini ortaya döküp saçtılar: — Ah kardeş.. Dün akşam efendi söyledi caponlar çini maçini fetetmişler.. — Ha.. Bizimki moskof kralı, £ ingiliz demiş ki: — Eğer demiş sen oradaki moskofları kılıçtan geçirirsen ben de buradaki moskofları kılıçtan geçiririm.. İngiliz kralı bunu din- lememiş, moskof kralı da buna köpürmüş.. Muharebe varmış. — Ah.. Ah.. Hemşire o bir şeymi acaba.. Alman (Nemçe Kralına demişki... İlh ilb... Biraz sonra siyasi ufuk bir parça daha genişletildi : — Yemen padişahı Hint padi- şahına kızmış... Aman o Hint padişahlarının ismi de nedir?.. Dilimin ucunda da söyliyemi- yorum.. Bizim efendi gazetelerde tasvirini de göstermişti.. Kel kafalı, gözlüklü, çıplak bir adam.. Hilâf olmasın amma.. İsmi Gamlı mı idi, Gamsız mı bilmiyorum... İşte o Hint padişahı da hemen İngliz kıralına gitmiş demiş ki: — Sen şu yemen padışahının terbiyesini ver.. Yoksa karışmam seni tahtından indirir ... Bir az geçince bahis günün meselesi olan Balkan konferan- sına intikal etti: — Ayol Karadağ kralı buraya adam göndermiş. sulf isteyor- muş... Bu esnada siyasi hanımların önünden gayet şık bir genç kız geçti. Bunun üzerine hanımlar yüksek siyasetten vaz geçerek de söyledi, kralına ! başladılar. Hikmet Feridun Özür Dünkü yazımda “ Topaz , ın “ Papaz ,, oluşu gibi bazı isim yanlışları kalmış. oKarilerimden özür dilerim — .S, Amca Beye göre... Otomobil — Ebüüüüübe, ebüü- be!.. A. B. — İmdaaat!.. Can taran yok mu?. nca E çmiş olsun geçmiş olsun ! Az kaldı eziliyordun 1. İstan kurtu