Sahife 6 Akşam 21 Teşrinievvel 1931 e —— UHABİR MEKTUPLARI İT XY eya 7 e ee e Mahkeme Kapıdslapında Ta ile otobüs arasında | Venedikte büyük gondol yarışları mi © rekabet Bandırma 18 (Hususi) — Son günlerde Bandırma-Balıkesir treni ile otobüsler arasında rekabet fazlalaşmıştır. Bandırmadan Balı- kesire, Balıkesirden Bandırmaya azimet ve avdet edenlerin yüzde doksanı otobüsü tercih etmek- tedirler, Bunabirinci sebep otobüs ücretlerinin5Okuru şnoksan olması, ikinci sebep de trenin Bandırma- dan sabahları geç hareket etmesi ve Balıkesirden geç gelmesidir. Bandırmada işi olan otobüs yol- cuları hem zamandan, hem de ücretten kazanmış oluyorlar. Kum- panyanın rakabet için navakısını nazarı itibara alarak seyrüseferi tanzim edeceğini ümit eden oto- büs sahipleri telâştadırlar. Tütün inhisarı köylüye avans veriyor Köylülerin müteaddit müraca- atlarını nazarı itibara alan inhisar | idaresi iki günden beri yüzde on nisbetinde avans vermeğe başlamıştır. Başlı başına bir firma olan Günan tütüncülüğü iki seneden beri Bandırmada açılan yaprak tütün imalâthanesi yüzünden te- rakki etmeğe başlamıştır. Bu imalâtbane için senevi yedi yüz bin kilo tütüne ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacı da sırf Günan temin etmek için çalışıyor, hem de tü- tünlerini tekâmül ettiriyor. Bil | bassa bu senenin tütünlerinden inhisar idaresi pek memnundur. Tütünlere ârız olan hastalık halkın şuurlu çalışması yüzünden bertaraf edilmiştir. İki sene evvel beş yüz bin kilo tütün yapan Günan bu sene 1 milyon kilo | tötün çıkarmıştır. Manyas 100 kilo çıkarmıştır. Fiatlerin de iyi | olacağı tahmin edilmektedir. | Hikmet beyin başına gelen | Bugün zevale doğru Bandırmanın kalabalık bir caddesinin fotografçısı | Cevdet bey sabık İstanbul müs- tantıkı ve halan Günanda vekâlet | yapan Hikmet bey arasında bir | hadise olmuş, Hikmet bey kaşının üzerinden ehemmiyetlice bir yara almıştır. Cevdet bey polis karakoluna, Hikmet bey de üstü başı kan içerisinde eczahaneye götürülmüş- tür. Hikmet bey tedavi için İstan- bula gitmiştir. Ilgaz'da hayat ligaz 16 ( Hususi ) — Üç gün- denberi Ilgazdayım. Bazı dostla- rm bana buraya gelirken çam ormanlarından; çidem dağ yonca- ları arasından şırıldayan reçine kokolu sulardan bahsetmişlerdi. Ben şimdi bunlara mukabil ma- ralarile meşhur Eyin köyü dağının | eteğindeki bir tepenin üzerinde üç yüz seksen üç evli, çam or- manlarına saatlarca uzakda yalnız iki çeşmeli bir kasabacıkdayım. Kasabada iktisadi hayati şöyle görebiliriz: Her hafta hükümet konağı önündeki meydana kuru- lan ve kaya tuzu, alaca dokuma, altı nalçalı kadın Okunduraları, buğday, yulaf, arpa, öküz, inek, keçi satılan pazar yeri ve çarşı namı verilen otuza yakın - fakat pazar kurulan cumaertesi günle- rine kadar bazıları kapalı - dükkâ- nın açılıp kapanması... Hububat, tiftik, yün, satışları pek mahdutken son zamanlarda alış veriş durmuş gibidir. llgaz-Çankırı, Ilgaz-Kastamonu, ligaz-Çerkeş yolları ve köprüler yapılmaktadır. Asayiş iyidir. Alpi köyünde eşkıyaya yataklık yapan bir kaç kişi evelki gün müteaddit silâhlarla beraber yakalanarak mer- keze getirildi. Başları olan Deli Mehmet de meyyiten elde edil miştir. Yaz mevsimi bu yarıştan sonra defnedilir Geçen hafta Venedikte, mevsimin sonu münasebetile büyük gondol yarışları yapılmıştır. Bu yarışlara yüzlerce gondol iştirak etmiştir. Büyük kanalda yapılan yarışlar çok heyecanlı olmuş, bundan sonra yaz mevsimi defnedilmiştir. Yarış akşamı her taraf donanmış, şarkılar söylenmiş, denizde eğlenceler yapılmıştır. Japonya Mançuri'de iyice yerleşiyor Yerlilerin kıyamına karşı her tarafa mitralyöz kondu > “sia gi üze ş Bütün gayretlere rağmen Japon-Çin ibtilâfi elân halledilememiştir. Japonya, Çinlilerin kendi tabaasına taarruzlarını bahane ederek Mançuri'ye çok miktarda asker göndermiştir. Bu askerler Mançuri'nin başlıca şehirlerinde yerleşmişlerdir. Bilhassa Mokden'de japon kıtaatı adamakıllı yerleşmiştir. Maamafih yerlilerin daima taarruzlarından korkulduğu işin şehrin caddelerine, köşe başlarına mitralyözler yerleştirilmiştir. Bu mitralyözler daima ateşe hazır bir hâlde duruyorlar. Resmimiz Mokden caddelerinden birinde bir japon mitralyözünü ve nöbetçilerini gösteriyor. Koridorun iki başından birbir- lerini görünce sırıtarak gülümse- meye başladılar. Kocaman gö- beklisi başında eski külâhları andıran, kenarları kıvrik şapkasını düzelterek paytak, paytak ilerledi, bir elile kocaman göbeğini bas- tırdı, kandilli bir temenna çaktı. — Vaay efendim, Allah ömrü âfiyetler ihsan eylesin, beyefendi- mizi görmiyeli bir hayli zaman geşti. Allah sizi inandırsın hiçbir an geçmez ki efendimizi derhatır eylemiyeyim, her akşam ihvan ile sohbet arasında daim zikri cemiliniz geçer, hey gidi zamanlar heey, devlethanede efen- dimizin, talakatile lezzetyap oldu- gumuz âlimane musahabelerinden mahrum kalmak bizleri oderece müteessir ediyor ki, tarifi gayri kabil. Geçenlerde, eğer hatıram- da yanılmıyorsam zilhiccenin eva- sıtında idi, bir akşâm bütün ih- van bendehanede sohbet eylerken bahis, efendimize intikal eyledi de şemsin kamer etrafında devri hakkındaki dahiyane irşadatınız ve bâsu bâdelmevt etrafında ver- diğiniz malümat... ilh. Koca göbekli zat durmadan dinlenmeden mütemadiyen anla- | tiyor, karşısındaki, tek katlı lâstik yakasının içinde incecik boynunu ördek gibi sağa sola çevire çevire, methedilmekten mütevellit mağru- rane bir tebessümle onu tasdik ediyordu. Bir müddet karşılıklı hulüs- kârane methiyelerden sonra sıra esas meseleye geldi. Kocaman öbekli zatın işi pek mühim imiş. hvandan birisinin bir arazi davası varmış. Şişman zatın merhum üvey pederinin hemşirezadesi de bu meseleye vakıfmış, fakat kulakları çınlasın, o zat de elyevm Mamu- retülâzizde bulunduğu için şahit olarak celbi kabil değilmiş. İhvan toplanmışlar, uzun uza- diye müzakeratta bulunmuşlar, nihayet, merhum üvey pederin hemşire zadesinin bu davada vukufu olduğunu, icabında malü- matına müracaat olundukta bir hakaikin bilcümle delâil ve be- râhin tezahür eyliyeceğini huzuru mahkemede isbat için kendisinin muhakemede hazır bulunmasını rica etmişler. — Efendim - diyor - ihvan arzu ettikten sonra nasıl gelmezsin? İşi, gücü bıraktım derhal davete icabet eyledim, ne olacak bir kaç akçelik kârü kisp için bunca yıllık ihvanın hatırı kırılmazya! Diğer çöp boyunlu zata gelince: Vaktile oser O mubassırlığını yaptığı mektebin muallimlerinden birisinin davası varmış. Muallimin, kendisine çok iyilik- leri dokunmuşmuş, oradan uzun seneler geçtiği halde bir türlü bu muhterem zatın yerini öğrenip te ziyaret edememiş. Nihayet ceridelerde bu davayı okumuş, şimdi kendisine arzı hürmet etmek için, tesadüf etmek ümidile her gün Üsküdardan (kalkar adliyeye gelirmiş. — Ceraidi hergün muntazaman takip ediyorum, davanın hitam bulmadığından eminim, elbet bir gün muhterem zata burada tesadüf edeceğim, ne yapalım, o beşer dediğin yalnız iyi gün dostu ol- mamalıdır, vaktile bana çok büyük muavenetlerde bulunmuştu, şimdi kendisini görüp de bir istifsarı hatır eylemek benim için vecibe- dir, diyor. Kolkola girdiler, hararetli ba- hislerine devam ederek uzaklaştılar. satılmaktadı temizi mezkür köşkten İer zeman tedarik edebilirler.