Sahife 6 —i em Gireson mektupları Bu sene fındık mahsulü . az,fakat çok nefistir Gireson havalisinde spor faaliyeti gittikçe inkişaf ediyor Girese vun den Gireson 30 (Hususi) — Geçen sene dört yüz elli bin kantar fındık mahsulü. olmuştu, Bu Sene mahsul ancak yüz yirmi bin kantar tahmin olunuyör, Binaenaleyeh geçen seneki hummalı faaliyete karşı bu sene tabiatile bir sükü- net ve tatsızlık vardır. Geçen sene bu aylarda en fazla 24 kuruşa satılan bir okka tombul fındık bu sene otuz beş kuruştan — başlıyarak kırk beş kuruşa kadar satıldı. Fındık bu sene hep sahil yer- lerde olmuştur. Doğum ve olum itibariyle fındıklar taneli, sağ- lamdır. Diğer taraftan umumi meclisin geçen seneler yaptığı fındık tali- matnamesi bu sene pek sıkı bir surette tatbtk folunıyor ve pazar mahallerine yaş, çürük ve koruklu malların gelmesine müsaade edi- lemiyor. Fındık talimatnamesini tatbik hususunda vali Rahmi ve belediye reisi Eşref beyler bizzat alâkadar olarak malların nefis olmasına saik ve amil olmaktadırlar. Şurası muhakkaktır ki bu sene Avrupaya giden fındıklar yani Gireson fındıkları çok beğenilecek eskiden olduğu gibi belki de İspanya mallarından fazlaya satıl- mağa başlancaktır. Alım ve satımlar Bu sene buradaki ecnebi ihra- cat evleri çok mütereddittirler, onbeş gündenberi bir dirhem mal almıyorlar. Sebebi Avrupada fiat- lerin bura fiatlerinden daha az tutması imiş. İstanbulla iş gören türk tacirleri ( biteviye fiatleri yükseltiyor. Üç gündenberi piyasa pek gev- şek gidiyor. İçin okka 87 ku- ruştur. İngiliz lirasının maruz kal dığı paniğin tesirile iki gün bor- sada muamele olmamıştır. Şimden sonra yapılacak sâtış- izdeı marzarasl ların frank üzerinden (verilmesi icapettiğinden piyasa tabiatile bir kaç gün bir terddüt devresi geçi- recektir. Bu sene her türlü ihracat em- tiası üzerine iş görecek olan İş Limited şirketi burada fındık üzerine hayli muamele yapmakta fiatlerin tutunmasına başlıca âmil olmaktadır. Şirketin faaliyeti git- tikçe daha semereli olacaktır. Spor hareketleri Giressnda takdire lâyık spor faaliyeti var. İki ay evvel Sam- sunun sportmen gençleri Giresona gelmişler memlekete güzel bir spor günü yaştmışlardı. Eylünün on beşinde bu ziyaret iade edildi ve Giresonun dinç ve azimli sportmenleri büyük bir kafile halinde Samsuna gittiler. | Vaki olan temaslar neticesi ne olursa olsun her cihetten faydalıdır. Takımlar filhakika mağlüp ola- rak dönmüşlerdir amma Samsnda dört bin seyircinin önünde nezih oyun oynayarak takdir edilmişler, güzel bir spor günü yaşatmış- lardır. Burada gençliğin, sporun en kuvvetli hamisi olan belediye re- isi Eşref beydir. Şehir ortasında bir saha hazırlamak için lâzım gelen tedbirler alınıyor. Çok güzel bir tenis kordu ya- pılmıştır. o Deniz soprlarına da ehemmiyet verilecektir. Fakat bu iş için denizcilik federasyonunun maddi manevi yardımları bekle- niyor. Ticaret odaları kongresi Ticaret odaları kongresi önü- müzdeki çarşamba günü Ankara- da toplanacaktır. Kongreye iştirak etmek üzere, Trakya ve Kara- deniz ticaret odaları murahhasları şehrimize gelmektedir. Murahhas- lardan bir kısmı Ankaraya git- mişlerdir. Kongre bir hafta devam edecektir. Tıp koneresi Ankarada içtima . etmiş olan dördüncü türk tap. kongresi & münasebetile Bayer- ” Meister Lucius mü essesesi resmini $ a çok €ssesenin tanınmış bir çok ilâçları me yamıda, Vitamin gi müstahzari (olan VIGA TOL ile, son v6 Vitamini bol “bir balık yağından mü , tesekkil* YİDALON nam münasebetile v1 bl assiileri Sürümele ii, © hastalara Akşam TIBBİ MUSAHABE: | Denizlere dehşet— Kendi kendimizi tedaviye kalkışmanın | mazarratları Bizde gayet garip bir haleti ruhiye vardır: kendi kendimizi tedaviye kalkışmak... Bunun ya bizzat kendi intihap ettiğimiz ilaç- ları almakla yahutta bir dostumu- | zun her hangi bir doktordan al- aldığı ve kendi üzerinde iyi tesirini gördüğü bir ilâcı kullanmakla yapıyoruz. Bu suretle hareket etmekle acaba tasarrufkâr bir iş mi 'yap- tığımıza zahip (oluyoruz!.. Hiç zannetmem. Bir kere bu suretle hareket etmekle pek yanlış bir tedavi usulü takip etmiş oluyoruz. Belki husule getirdiği zararları hayatımız bahasına telâfi edebi- Meselâ. karnımız ağrı- farzedelim. Hemen ev başında olan müshili veriyoruz. Fakat ya hastalık barsak veya mide bozukluğu olmayipta apandisit veya tifo ise.. vereceğimiz müshil ile barsağın delinmesi vardır. Boğazımız ağrıyınca biç bir tesiri meyan limon suyu ile gar- gara yapıyoruz. Limonda mikrop öldürücü Ohassa yoktur. Eğer limonda böyle bir hassa olaydı biraz durduğu zaman üzerinde küfler teşekkül etmezdi. Halbuki boğaz hastalığı kuş palazından mütevellit olabilir. Diğer taraf- tan âdi bir boğaz hastalığı olduğunu kabul etsek bile kâfi derecede müessir ve hastalığın âmilleri üzerine tesir yapan kuv- vetli bir ilâç kullanılmadığı için hastalık tevessü eder. Bademcik çıbanları, gangren o başlıyabilir. O zaman tedavi için hem hasta istirap çekiyor, hem biz yorulu- yoruz. Bu suretle 2 günde iyi olacak bir hastalık 2 hafta bazen daha ziyade :sürüyor. , i Kulak için de ayni hal yanit yoruz. dığını ilâçlarının Kulak ağrıyınca ne gibi bir tesir yapacağı malüm olmıyan gliserine (Oomüracaat (o ediyoruz, gliserin damlatıyoruz; oObu bir âdet halini almıştır. Gliserin bir çok mikropların, küflerin kulakta üremesi için bir zemin teşkil eder. Pek tesirsiz olan limon suyu gargarası gibi mikrop- ları öldürücü bir bassaya malik değildir. Filhakika gliserinin zahi- ren kulakta ağrıyı kestiğini kabul etsek, bu iyi bir şey midir? Ağrı ve ateş mikropların uzviyetimizin her hangi bir nahiyesine girdik- lerini ihbar eden birer alâmettir. Demek ki orada bir iltihap var. Onun ârâzını değil marazinı teda- vi etmekliğimiz lâzım gelir. Kulak zarı arkasında, orta ku- lakta tekerrür eden bir iltihabın yalnız ağrısını mı kesmek lâzım gelir? Onun tathiri, izalesi lâzımdır. Bu esnada kulak zarına yapılacak çok ufak bir müdahale kulağını- zın arkasindaki kemiğin iltihaptan kurtulmasına yani kulak arkasın- dan ameliyat olmanıza bir set çekebilir. Dostlarımızın, o ahbaplarımızın tavsiyesile aldığımız ilâçların tesi- rine gelince: Bir kere santiğramla miliğramla ilâç veriyoruz. Bunu hastanın yaşını hesap ederek yazıyoruz. Bu nazarı itibara alın- madığı zaman hastaya az veya çok “gelmek - ihtimali o meydana çıkıyor. Aynı zamanda ilâç verir- ken hastanın — bünyesini, kalbini, midesini göz önünde bulundırı- yoruz. > Tasallubu şerayinli hastalara her ilâcı vermeyoruz. Vereceğimiz ilâçların tesirini çok düşünüyoruz. En mühimi ilâçlara karşı olan şahsi hasasiyettir. Öksüren bir kimseye ilâç verirken “Evvelce bir «öksürük ilâ (aldınız mı, TE 2 İİİ ÇİL ÇAM ENA YZZA OZEN Tetrika numarası: 16 5 Teşrinievvel 1931 > 5 Teşrinlevvel 1931 — salan tahtelbahir Bir Alman babhriyelisinin hatıratı yarriri Max Valentinör Kolum kanadım kırılmış bir haldeydi. İnsanın elinde kötü bir silâh ol- manın, yahut, lâakal işi yapmağa elverişsiz bir silâh olmanın mana- sını bilir misiniz aceba? Ey mü kilpesentler, Sizler, kendilerinizi, bir defacık olsun, düşman karşı- sında ( silâhsız . hissettiniz mi? Ettinizse, (o Hissiyatımın (o heden ibaret obulunduğunu | bilirsiniz! Rusları torpillemek yegâne mesele değildi. Meselenin başka bir ciheti daha vardı: Torpili attıktan sonra, herhangibir tarzda, işin içinden sağ salim sıyrılmak! Makine zabiti haber veriyor: — Azami akşamın dokuzuna kadez suyun altinda kalabiliriz. Hem de gayet hafif ilerilemek şartile. Ondan sonra, batetyalar boşalmış bulunacak. . Su sathıne çıkmamak lâzim. U 3, şimdi, hafif bir yürüyüşle, yirmi metro derinlikte, sahile doğru yol alıyor. Kendikendime (o düşünüyorum: Bir saata kadar, Ruslar, elbette dönecekler; demin yapamadığım işi o zaman temamlarım! Allahtan ki, hava, - sakinleşti. Lâkin, bir saat sonra, su yüzüne çıkınca, Rusların gözden kaybol- madıklarını görüyorum. Akşamın aydınlığı içinde, onları, vazih surette görüyorum. Benim bin üçyüz metro ilerimde, sakinane yol alıyorlar. Bu sırada, bir taarrüz pek hoş kaçacak. Lâkin, boşalan: batar- yamla, mesafenin : yarısına “kadar ulaşamayacağım . İşin fenalığı, bu arz dairesinde, ağustos ayında tamamile biç gece olmaz. Şayet saat dokuzda, Rus'lar halâ bur- numun dibinde olurlarsa o zaman ne yapmalı? Beni görecekler. Toplarile tahtelbahirimi mahv ede- cekler. Şimdi saat dört buçuk. Dokuza kadar vakıt var. Rus'ları o zama- na kadar ortadan silineceklerin ümit ediyorum . Ne yapacağımı bulabilmek için, kafamı çatlatıyorum... Mütebaki elektrik cereyanını, Rus'lara yak- laşmak, onlara hücum etmek için kullanmağı isterdim. Lâkin, ma- kine zabiti Koegler itirazda bulu- nuyor : Bunun kabil olamadığını söylüyor. Şayet buna teşebbüs edersek, Rus kruvazörlerinin kaçıp gittikleri (o takdirde bile, bizim, yolumuza devam için cereyânımız kalmıyacağımı bildiriyor, Eski tahtelbahirlerde,” petrol motörü vasıtasile öteki motörü doldurmak adeta bir maharet meselesiydi. Elektrikle, muayyen miktarda bir havayi ısıtmak lâzım geliyordu. Zira, motör. ancak sicak havada kullanılabilirdi. Bütün bu ameliyye olacak gibi aldığınız ilâçlardan ak pan oldumu? ,, diye soruyoruz! Basit bir öksürük ilâcı olan “Codâine,, alamayan var. Bazı kimselerde “ Astbme , nöbetle-i tarzında haller, nefes darlığı ya- pıyor. “ Aspirine ,, . alamıyanlar - var. Halk arasında “ Sulfato,, o namını verdikleri kinin alamıyanlar var. Antipirin yerine alanlarda kur- döşen olabiliyor, — ciltte parça parça kırmızı şişkinlikler oluyor. Her halde sıhhatimiz için çok hassas olalım. Onu fenni ve usulü dairesinde - kolluyalım. En ufak bir âriza karşısında erbabına müracaat edelim, Mütercimi : (Vâ Bu düşünce içinde, tahtelba- hirde dolaşmağa başladım. Bu esnada nöbetçi zabitimin yanına da kitim. Nöbetçi (o zabitim (Günzel'in lâkaytlığına hayran o kalmıştım. Dizleri üzerine, Farces grivoises isimli bir mizah mecmuası oturi- muştu. Bunu yüksek sesle okuyor; etrafındaki adamları kahkahalarla güldürüyordu. Ben, bu tuhaflıklara gülemedim. Dimağım, taliin aksiliklerini mağ- lüp etmek için çareler aramakla meşguldü. Su sathına çıkarak Rus'ların top ateşine maruz kal- mak ve batmak hiç te işime gelmiyordu. Sahile duğru giderek dibi az derin mahaller bulmağa uğraşı- yorum. Dibe konmak, orada üç dört gün kalmak tecrübe oluna- bilir. Zira, Rus'ların, mütemadiyen aynı noktada kalmayacakları mu- hakkak. Sahile yakın yerlerde, ancak atlmış metro derinliğinde yerler ver. Gemimizin teknesi bu derece tazyika dayanabilir. Mürettebatın maneyiyatını kuv- vetlendirmek için, zabitlerin ken- dilerine mahsus olmak üzere ge- tirdikleri zeytin yağlı sardalya, peksimet gibi yiyecekleri efrat arasında taksim edilmesini emre- diyorum. herkes, istikbalin feci netice vermesini unutarak, canının - Nü) istediği gibi karnını doyuruyor. Saat dokuzda su sathına çıkı- yorum. Sahilin çok yanındayım. Arka tarafta kurşuni bir takım yüksek- liklerin bulunması işime çok geli- yor. Rus'lara, şayanı hayret dere- cede yakındırlar. İyi bir dürbin kullanarak, hattâ, £tayfalarının gügerte,de gidip geldiklerini gö- rüyorum. Her an, onlar tarafın- dan. Görülmeği, ateşi altına alın- mağı bekleyorum. Bir aksilik daha var: Petrol motorum, yürü- me esnasında bir kara duman izi birakmak itiyadında... Şimdiye okadar geçirdiğimiz dakikaların en naziğinde buludu- ğumuzu anladım. O soğuk kanlı nubetçi zabıtımde, artık, tebeşir gibi bem beyaz kesilmişti Müte- madiyen, dürbinile, Rus'lar tara- fına bakıyordu. Ne görebilirse hepsini anlatıyordu. Rus gemilerinde, adamlar sağa sola koşıyorlardı. Nöbetçi zabitim: — Şimdi, neredeyse yaylım ateşi başlıyacak! - dedi. Ve mırıldanıyordu: — Şimdi ateş edecekler! Dik- kat! Şimdi ateş edecekler... Şimdi, şimdi, şimdi... e Lâkin, ateş edilmedi. Bir harika meydana gelmişti. ( Arkası var ) Avrupa nufus teza letlerin memleketlerine sığama- malarının hep sıhhi ve tıbbi usullerin iyi tatbikinden ileri geldiğine kani olalım. Bu suretle vefiyatın önüne geçtiklerini ve sağlam bir nesil yetiştirdiklerini göz önünde bulunduralım. “Kendi kendimizi tedaviye ( kalkışarak pek kıymetli tedavi zamanlarını kaçırmayalım. Nasıl ki saatimiz bozulduğu zaman onunla oyna- mıyoruz, hemen saatciye götürü- yoruz. Sıhhat işinde aynı surette hareket edelim. Ona da hiç olmazsa saatimiz kadar ehemmiyet verelim!... Dr. Mükerrem Emin .e KE ŞAM. ZARDAN EŞANAMA