— Adamın bas- tonunu çalmış- lardı. Ertesi gün gazeteye (o şöyle bir ilân verdi: “Dün lokanta da birinin ken- dine ait bir bas- tonu aldığı gö- rülmüştü. Kim olduğu malüm- dur. Şerefini ko- rümak istiyorsa bastonu adresi- me göndersin, Ertesi gün 13 adet baston gön- derildi. ÂLÂ — Babacığım çok talihli adam- sın. — Neden? — Sınıfımı geçersem bana bir bisiklet ala- câktın ya. — Evet. — Sınıfı ge “çemedim. SAGIR — Ne dedin? — Mehmet senden daha sâ- gır dedim. — İşitmiyorum. — Sen Mehmet- ten daha sağır- 7 ŞEMSİYE ci İki serseri ko- nuşuyorlardı: — Bundan böyle namuslu olacağım. —ö yleyse dün çaldığın şemsiyeyi sahi- bine iade et. — Yo Bugün- den itibarı in- mustu olacagım. NİŞANLI Yolda Ayş» ile Fatma'ya rasgel- dim. — İkbal ner- dep Ayşe verdi: — Evlendi. — Ya.. Nişan- lısı çok iyi sah- pabımdır. Fatma güldü: — Nişan bisi ile evlenmedi ki. — Ya kimle evlendi ? — Ayşe'nin nişanlısı ile. HIRSIZ Adam eve girmiş, elbiseleri çalmış, masanın üstünde duran paralara dokunmamıştı. Yakalanıp mah. keme huzuruna cevap sın | AVCI çıkınca, reis de — Her sabah bunu sordu: ava çıkar, hiç — Neden el- bir şeyler vura- biseleri aldın da, madan avdet er dail ederdi. duran paraları Bir gün, çan- almadın? tası şişkin avdet Maznun -boyun edince karısı se- büktü: vindi: — :Sormayın — Maşallah, efendim, “o gün- nihayet vurabil- den beri “karım müşsin. a de da hep Buna — Evel, köpe- 1931 Maksulü “sorup “bana “çi Şimi vurdum! kıştı! —— ———— çam Eedi Hânımın kedisi ile “Kanaryası vardı. Kanâryası öter, kedisi “ses- siz dururdu. Bir akşam kedinin mütemadiyen miyavladığını görünce hizmetçisine sordu: — Bu hayvana ne oluyor? — Kânaryayı yedi, belli -olma- sın diye onun yerine ötüyerl Çocuk Hayli yaşlı bir zat, genç bir hanıma ilânı aşk ediyor, onu, tatlı sözlerle kandırmıya oçalışı- yordu. Bir aralık hanım güldü: — Ben çocuk değilim beye- fendi. — Bendenizde değilim hanım- Ne biraz bol paraya, Avunup kandığım var, Ne de bir kumbaraya, -Elimi bandığım var, Boşa çıktı hendesem, İnanmazlar ne desem, Ne pulum, ne de kesem, Ne de bir sandığım var. Celep Suat ŞARKİ Sevmem seni , Öpmem seni artik, deli “olsan, Küârşımda sararşan da benim gül gibi solsan, Bir göz yaşı halinde akıp - kalbime dolsan, Öpmem seni, sevmem seni artık, deli olsan! LP; KAZA Eli,'Yüzü,, gözü sargılı sidi. — Ne.oldu? — Otomobil çarptı. --Dava ettin mi? — Ettim, üç bin lira tazmi- nat aldım. — Ne yaptın? — Otomobil aldım. FİKİR — Benim bir hatıra' “defterim var. “Memo evlenecekti. Hasso dedi ki: — Memo, mademki evleneçek- sin, “bir ,yıkansan, — Der-mjsin? — Derim izâbir. — Peki, ya bir aksilik olur da evlenemezsem? | Hamam i | *Yaslı bir dul gibi her çiçeğin , ŞARKİ i benzi uçuktu, Bin -hatıradan göze çarpan * bir iz)6ile yoktu. Girdim de: bugün . ben saşkın o harap mabedine; Bin 'hatırâdan kalmış ufak bir'iz bile yoktu!” a pa mmm amm aman or e e YEDDİEMİN | Geçen. gün . Ah- met Emin, fel sefeci o “Mehmet met Emin, Emin Bülent, — traşçi Emin Ali, ope- ratör Emin ve İbnilemin Mah- mut Kemal bey- ler, ogırtlağına kadar borçlu bir ahpablarında otu- rurlarken icradan eşyaları haczet- mek üzere bir — Alâ. memur gelince, — On. sene- borçlu: beiberi, her ak- Ki — Hacet yok, şam. Jikirlerimi R dedi, eşyaları bu yazıyorum. beylere verin. — Bari sahi- Me — Neden? feyi doldurabil- — Sen artık keyfine buyruk -yaşıyamazsın. Canımın istediği yere — Yedi Emin" din mi? giderim diyorsun. “Peki, amma başka hiç bir yere gidemezsin! dirler de ondan! İ Emin, şair: Meh- * Sır Küçük Ihsan. annesine 'soruyor- 'du: -—'Anne, babam: :Kadınlar sır saklıyamaz, dedi, sahi mi ? -— Beni”kastettiyse ayıp etmiş. — Amma snneciğim, sır sak- lamak güç müdür? — Ne bileyim ben, hiç: tecrübe etmedim. Şapka Hanim köcasile beraber Beyoğ- lunda gezerken 'bir camekânın önünde durdu: — Ah'ne güzel şapka, dedi, bu şapkaya 'bakmaktan dünyada usanmıyacağım, — Marak etme karıcığım, ma- demki böyledir, ber gün gelir, şapkaya bakarsın! Ne bir nazlı güzele Sazımı çaldığım var.. Ne de bir ince bele Sarılıp kaldığım var. Saramadan gülümü Bekliyorum ölümü Akşamları göynümü Yollara saldığım var P Galip Fuat