4 iyor mu? 2 Kânunusani 1931 Sahife 19 Tarihi roman tefrikamız: 8 Deliler | Deliler Saltanatı | 1 Kânunusani 1931 1931 İİTELLi HASEKİ a. Padişah pub düştü. Kösem — Yalan EN evla- dım! - dedi. i. Telli Haseki m — el etmem... Ak saçlarınla ona bu “iftirayı atmaktan utanmiyor musun? - Diyerek odasına girdi. Valide Sultan, oğlunun Telli | Hasekiye olan oil ün dere- ini bildiği ne cesaretle dişaha ii sözleri söylemişti?! Valide Sultan odasına gelince yi Behram ağayı yanına şağır ram, dedi, mü bir mese! "ON ger nda ade il görüşmek istiyorum. Onu bana bu gece ecir mi a kaşlarını kaldıra- rak cevap ie rdi: — Hamza beyi bulmak müm- ir. Onu en m — hayat meselesi olacak, Sultanım! — Nüruhatın Hamzaya kaçtı- Zını sadrazam bilmiyor mu? — Bilmez olur mu, Sultanım?! Nürubayatın OHamzaya kaçtığı İ muhakkaktır. Fakat, Sadrazam paşa mahcubiyetinden kimseye birşey söylemek istemiyor. i ki eski evinde oturmi- — Hamza — Hayır Sultanım! â Edirne seyahatinden avdet ettik- ten sonra Hamzayı serbes bıraktı. Onun yüzünü çoktan beri gördü- ğüm yoktur. — Cinci Fe ca bilir mi acaba? — Belki bilir... Emrederseniz gidip sor: gir — — Git, sor... fakat, benim sor- duğumu lal inin çalış. Şüj helenirse oğluma gidip haber verir. 5 me — Cinci Hocanın odasına Kösem n, Hamzayı, geç "Sul vakıt niçin a yordu ? - bir kız! Behram ağa Cinci Hocanın “odası önünde durdu. ki. Kapıya kulağını yaklaştırdı. canın sesi işidiliyordu: di dı « — Şimdi anladım ki, ben de kalp taşıyormuşum. de bir kadın sevebilrmişim! Behram ağa hayretle etrafına bakınarak, meydanda kimse olma- dığını anlayınca, kapının anahtar deliğine gözünü yerleştirdi.. Behram oğa gözlerine inana- namıyordu. Odanın içinde neler görmüştü?! Hoca, kavuğunu çıkarmış.. uzun yanındaki şarap testisinden barda- ğını p içiyor, arasıra da | genç kıza uzatarak: Tepsi içinde çıplak : İskender Fahrettin Behram ağa, kapının deliğinden baktı. Cinci Hoca, gümüş tepsi içinde yatan çıplak bir kızın göğsünden öpüyordull! — ahbubem iç.. Bu gece seninle ndimizden (geçinceye kadar içeceğiz. Birbirimizi bulmak, birbirimizle kaynaşmak için evve- la aklımızın istipdat ve tahakkü- münden kurtulmalıyız! Diyordu. Cinci Hocayada ne ye ir çıplak cariyenin önün ve hayayı unutarak yalvaran rl caefendi, meğer, Dn sen yalnız kalınca ibadeti ak, Hayyamane eb eğ- İmei de biliyordu! Behram ağa, kendikendine söy- lenmeğe başla u herif saraya geldiği günden beri kimsede âr, namus e adı. “Zina ei diyor.. pe kızlarla uŞarap içme! Odasında en w i En güzel vakit geçiriyor! haramdırl,, diyor. i bi ehram iğ kapıdan gözünü ayıramıy: — ia aydım, alimallah, kapıyı omuzlayıp ii girerdim. n, otuz senedir ik yatan karımı bile bu kadar çıplak gi Si > arak dikkat etti. ça yan re bakmanın. aş haram ii hergün tek- edip duran Hocaefendi, gümüş tepsinin yanına sokulmuştu. Cinci Hoca evvelâ genç kızın saçlarını dökerek, heyecandan titriyen par- aklarile okşamağa başladı. Hocaefendi dini, imanı, güna- hı.. sk unutmuştu. ağa kapının önünde mülemeiyen yutkunuyordu. se bülbül gibi ne iler aliye mırıldanı rken, Hocanm, önünde tekrar yükse- di: len sesi işi idil Arkası yarın) Kurtuluğ Fenni beki ve dikiş dersanesi Ra iletinden müsaddak Mü di i: madam Papazyan Haftanın y günü öğle: den sonra Üç saat fransız epi fenni si dersi bilâmel tedris e Gi zarfında ehliyetini . ispata olur ve Maarif müdüriyeti ii müsaddak diplo- nd kmali tahsil ettiri n mevcut talebeler risiyelerini ikmal ve diploma üzeredirler. Yeni osene ie da itibaren yeni tedrisa dan şimdiden talebe kayd MN Adres: Fe stü tramvay cad- desinde a numa al iz yan apartımanı sile ere İşleri Umum Müdür- ünden ve rta gelenin teftiş ve mura- kabesi . hakkındaki 25 ar tarihli kanun hükümleride göre İ yat sigorta muamelâtile İşkial ln üzere tescil edilmiş olan Alman tabii yetli (La Kontinantal Continentale ) Sigorta şirketi bu kere müracaatla 2 Teşrinievvel 930 tarihinden imi rkiyedeki ay li nihayet V. rek portföyünü (La aym -La le haym) sigorta ai devredildiğini iğer taraftan da Man- © caat eylemeleri ilân olunur. Tayyarecilik eee Tayyareler günden ne daha fazla müfit ve kullanışlı İL Londra dan a göre Lord Lovel ahiren 'da Tanganyika'da fil seli sekin kullanılmak üzre bir Ford yaresi satın mr. ord tayyaresi meşbur İngiliz tayyarecisi Capitaine Barnard, mii idare olunacaktır. Beyoğlu jandarma kumandanlı- ğından: 24/12 by da telekki olunan emir üzel tamızda mevcut eski imla ve eşyayı miriye 4 kânunusani pazar günü müzayedeyle ileri Zayi — İstanbul Beyazıt 5 inci ilk mektepten aldığım nakil ilmüha- or ağir ettim. Yenisini alaca- hükmü yoktur. yzyna bl 196 Hamdi Güzel Sanatlar , birliği mimari izamna: e! 14 de küşat edileceginden mukay- yet azamızın iii İsi köşkü) teşriflerini rica ed Her akşam bir hikâye - Aynalı dolap 3 İşbu hikâye, kübist ve eğe ği Merdivenlerde Mukpil beyin vi sesini duyunca, hemen iskemlenin üzerine atladım oradan da aynalı dolabın üstüne çıktım. Bu esnada Mukpil beyin karısı Hacer, elbiselerimle çamaşırlarımı, karyolanın altına tıktı. Mesele bundan ibaretti, Evet cesaretim ve faaliyetim bundan ibaret kaldı... Gençliğim, eğer tabir ei ayal dolabın tozlu üstüne gömüldü. Girdi. e Mukpil bey odadan içeri oi gözlerin önündedir. sal a İğ saçlı kafası ile Muk- pil bi irdi. Ha, e Mukpil beyin maiye- tinde gğımı söylemişim de- ğilmi? İşte söylüyorum. Ben, Mep beyin m ik memu- Mukp il bey burnunu çekti, 2: skism Lat soyundu, ie kası e her zamanki gibi aşi e baliğ e çekti. — Hacer grip oluyorum galiba... Bana hardallı su ie da ayak- arımı koyayım Gözlerinin önünde, huzurunda ayaklarını hardallı sıcak suya koydu. Hacer terliklerini giydirdi. Eline bir deste gazete alıp kol tuklardan birine gömüldü. ce, karısı sırtını göğsünü EN buladı, sonra, burayı ulandı.. t, kendi de bi Taba şey, Hacer gözüme hiç bu kadar piri görünmemişti Allah: allah!.. ma kadit bu Hacer. Bir deri bir kemik. yemeklerini yediler. lığından gördüm. Yemekten sonra Mukpil bey | gargara yaptı. Gene koltuğuna gömüldü ve emretti: — Üşüm Pencere iz ee ia setmiyecegim. Yalnız söyliyeyim ki, aynalı dolabın ina kafi derece uzun değildi. aa uzun geliyordu, En E gâh Meme içeri alıyoı dum, gâh başımı... Mukpil bisi vaziyetine göre Ne yse, Ky Yani ge- RAD m UM TiCARETHANESİ Galata, Okçu Musa caddesi 104 - 106 tümara Radium Han, Tel ; İst. 2878, Teleg İst, Radium, Posta kutusu: Galata 313 çiyorum ... Yani iki gün, iki gece değirmi. Mukpil bey arkasına vantuz çektirdi. Sonra Hacere çekti. Hacer, bey görmeyim diye, köşeye oturdu. Üçüncü gün, Mukpil bey oda- dan — i Ben, dolabın üzerinde yalnız gir ve esnada, genzimde bir kaşıntı, bir kaşınma peyda oldu. Hapşırmak istiyordum.... Hapşırık tutacaktı.. , lerimi sıktım, yumruklarımı sı sa emedim. Demedim amma, hapşırık için e patladı. arsıldım. Sanil aynalı dolap sar- gur ln mi vardı. Şangir şun- aa odaya giren Mukpil arar önüne düştüm. Hapşuuu !.. Mukil beyin önünde hapşırdım. Gözlüklerim burnumdan düştü özlüklerim burnumdan düştü müydü, etrafı sisl görürüm. Kalın bir arka- m gördüm. Mukpil ep göz“ lüklerimi aldı, sonra bana, sına İpi; bir sineğe bakar gibi baktı. Koltuğundan kımıldamadı, ayak- larını hardallı sıcak sudan çekme- den mırıldandı: — Ayna, elli takılmaz... Ve arma çıplak” vücudunda dolaşıyordu... a dolaştı, nilay rc kaldı: — Vay. li liradan aşağı Benimle etti, yoksa sokaktan dim Şasi r mi zahip oldu?.. Bende elbiselerimle çamaşırlarımı! ig in Nİ EE altında olduğunu m Bana eski bir pantalon, eski bir ma eski bir fanile, eski kunduralar, eski bir irdi beni Mukpil bey benden 30 santim 40 santim kadar kadar uzun, geniştir. Tam ben odadan çıkarken, Hacer odaya ze Ağlasın mı, gülsün mü? Şaşır: Mukgil bey *Takayıt bir sesle söyleni kaya yazıhanede nini di rahatsız Ke m da, hatır sormaya gelmi Hikâyeci Çeliğinden mamul HAKİKİ Tıraş bıçakları: cinsinin mükemmeli- “İl yeti, tıraş etmesindeki inceliği, fazla daya- nıklığı ve fiatının ehveniyeti ile tema- yüz etmiştir. Her Yerde 1. Satılır.