aai Sahife 6 Ag İlw 1929 ; K ci aai TBE BÜSALARE Faslılar mürüvvet görmek istiyorlar C | 20 yaşına yaklaşan sultanın hâlâ evlenmemesi heyecan uyandırdı Bu yaz Fransayı ziyaret eden ve Pariste uzun müddet kalan hükümdar ne yapıyor?.. Çocuk bakımı Bütün istatistiklere, cetvellere rağmen çocuk vefiyatının bizde her halde tahminden fazla olduğu muhakkaktır. Nüfusumuzu arttır- mak için, çok çocuk doğurmak değil, doğanları yaşatmak, den kurtarmak icap eder. Bakma- aını, yaşatmasını bilmedikten sonra çok çocuk dünyaya getirmekten daba acı ve muzur bir şey olamaz. Çocuklar küçük yaşlarda ölüp İyorlar. Yahut ta sıska ve zaif yorlar. Kendi muhitimde etra- fıma bakıyorum küçük yavruların masıl - beslendiklerini görüyorum ve yüreğim derin sızılarla doluyor; Bu zavallılar beş - yaşına gelince- ye kadar neler çekiyorlar? Ya- Şarlarsa renksiz ve kansız, soluk kalıyorlar. Bu çocuklar neden ölüyorlar?.. Çocuklarımız — mahveden — sâri hastalık ne çiçek, me difteri, nede koleradır.. Bu / hastalığın adı: “Bakımsızlık, tır. Bakımsızlık çocukları kasıp kavuruyor. Bizde” hiç çocuk bakımı yoktur. “Anneler çocuklara nasıl bakıla cağımı — öğrenmemişlerdir. Ekse- riyet bu haldedir. Bir vardı. Çocuğa istedikçe veriyordu. Kadıköyüne gelinceye kadar za- vallı yavru yirmi tane yedi. Saate baktım, hemen takriben yemek zamanıma bir saat vardı. iki üç yaşında kadar olan bu ço- cuk bunları nasıl" hazmedecek, yemeğini nasıl yiyecekti? Çocuğa nasıl bakılır?.. Ne dirtlir? Nasıl ve me vakit ye Biz hiç birimiz - bunları bilmi yoruz. Bu zavallı çocuklar yuvarlana, yavarlana — cehaletle , — pislikle çarpışarak toz ve toprak - içinde ya çok ve yahut pek az yedi- rilerek — intizamsız. gelişi — güzel büyltülüyorlar. Sonra yemek hususunda bizim elimize düşen çocuklarda - hepi- miz bildiğimize göre , okuduğ muza, ayrı çeşit çeşit yemekler veriyoruz. Bir çok de- falar gördüm. Anneler şaşırıyor- izin verdiği. yemek lis- bürümüz redd ediyoruz.. yiyemez... dokunur yiye- mez.. dokunur,, diyoruz. Medeni memleketlerin bir çok- larında / çocuklar için o memle- ketin iklimine, tahammülüne, tarzı tegaddisine göre yemek cedvelleri vardır. Meselâ Amerika hükümeti ken- di memleketinde çocukların bes- lenmesi, tarzı teğaddi için aylar aBt göre tanrim ve tertip ir liste a tatbike mecburdur. Bizde öyle mi?.. Bir çok yerlerde çocuklar Alman tarzı tegaddi dazileri de Fransız tarzı tegac atiyorlar. Bazı zavallı yavrular, | daha perişan bir halde hiç bir vsule tabi olmadan besleniyorlı Halbuki bizim de kendimize, iklimimize göre bir çocuk beslame tertibimiz olmalı ve bu hükümeti- mizin — tastikile — resmen — ilân edilmelidir. Çocuklarımızın en büyük has- lzlııjı bakımsızlıktır, demiştik. Ço- cuklar yazın fena yedirilmeden, isballerden ölüyorlar;kışın da yine iyi bakılmamadan (Zatürree) den ölüyorlar. Bu bakımsızlığın önüne geçmeli, gatilden Kaztammalığır 1 için de en im çare Himayei etfal teşkilâtının mahalle içerilerine kadar girmesidi şocuk bakım evlerinde, dispan- İerde, annelerin çocukları bize getirmelerini beklememeli çocuk- ların yanlarına, evlerine biz git- meliyiz. bakıldıklarını, neler yec Nası rildiklerini, nerelerde yatırıldık- larını bazı gidip gözlerimizle gör yi in çıplak acılık- a eyi ve-canlı Dr. Ekrem Emin Fas sultanı henüz 20 yaşma basmamış bir gençtir. 4 sene evel babası vefat ettiği zaman Fransa 3 kardeşten en küçüğü- nün hükümdarlığını. terriç etmiş, bunun üzerine henüz 15 yaşında- ki bu genç, bükümdar ilân edik . Fransız fevkalâde komi- serinin işaretile hareket eden Sultan ilk iş olarak sarayın harem Harpten sonra yer yüzüne bir çılgınlık gelmiş, müthiş bir dana iptilâsı başlamıştı.. Genç, ihtiyar her kes zıp zip zıplıyor, bir türlü yerinde - duramıyordu.... Bir çok yaşlı erkeklerin dansetmek için kendilerini yardul yaşlı ka- dınların kendilerini dansettirmesi için para ile kavalye tedarik et- tikleri görüldü. Bu çılgınlık beş sene kadar sürdü, sonra iptilâ yavaş yavaş geçmeğe başladı. Nihayet dans büsbütün rağbetten düştü. Bir zamanlar danssız eğlence tesavvur edilmezdi. Dans olmayan yere kimse ayağını atmıyordu. Dans meraklıları cazband sesini saatlerce dönlüyor, dönüyorlardı... Avrupada, Amerikada günlerce mütemadiyen; dans eden çıftler vardı. Şehrimizde bile iki gün sıla dans edenler görük- dans meraklıları - artık danstan bıkmışlardır. En oynak dans havası bile bunları harekete getiremiyor. Hele gençler danstan âdeta kaçıyorlar, Daba sakin eğ. lenceler arıyorlar. sultan şimdi bir delikanlıdır. Fas- hlar artık sultamın evlenme zamanı geldiğini, mürüvvet istediklerini sözüyorlar, sultan bu yaz Fransayı ziyaret etmiş,' uzun müddet Pariste kal- mıştı. Garp hayatı ile temas eden Dans artık rağbettendüşti Avrupa ve Amerikada dans salonları patinaj yeri haline kalbediliyor Bir âlim dansın rağbetten düşmesini cazbantçılığın iflâsına ve dansların yekneseklığının her kesi usandırmasına atfediyor ağbetten düşmesi Üze- rine Avrupa ve Amerikada bir çok dans salonları patinaj yerleri haline sokulmuştuar. Bu hususta tetkikat yapan bir âlim dar rağbetten düşmesine şunları se- bep gösteriyor: 1 — Cazbant besteleri yapan- lar kabil olan bütün yenilikleri icra etmişler. Binaenaleyh artık genç hükümdar hehüz evlenme zamanı gelmediği fikrindedir. Sarayın harem dairesi de boş denecek bir balde olduğu için bu hal ahali arasında galeyan tevlit etmiştir, Mamafi hükümdar buna ehemmiyet vermiyor. Resmimiz genç sultanı atla ge- zintiden — avdetinde bineceği sırada gösteriyor. bunlarda icat kablliyeti külma- mıştır. Cazbant - bestekâirlarının tamamile yeni bir beste yapma- sına imkân yoktur. 2 — Asri dansların adımları çok yeknesaktır. Bu, herkesi şekil aldığı takdirde eai bir derece elde edeceği tahmin olunuyor. otomobiline | Sağ olsaydılar.. Hukuk mahkemesine evlenme müsaadesi almak için müracaat eden Müzeyyen hanım 15 yaşın- dadır. 8 ay evel nişanlanmış ve ozamandan beri nişanlısile bi likte oturmaktadır. Evlenmek iç 18 yaşını ikmal etmesi şart oldı u için kanunun istisnai madde- | Sine istinaden hüküm istemekte- | dir. Reis soruyor: | — Kimseniz yok mu? — Hayır veis bey. — Anneniz vefat gömiş, ya pe- deriniz? — O da öldü. — Nüfas tezkerende anmenin vefatına fair kayıt var. Pederin için bir şey yok. İ —a de var efendim. — Nerede? — Erkek — kardeşimin — nüfus tezkeresinde. — Bu tuhaf. Senin nüfus tez- kerende baban sağ, kardeşişinin terkaresinde. ölü.. — Keşke sağ olsaydılar. Muhakeme bitti, Anasile baba- sının vefati. kayıtla sabit olan Müzeyyen hanımın, evinde birlikte | oturduğu — nişanlısile — izdivacna müsaade edildi. Olmaz olsun.. Ayni mahkemede kısa boylu, beyaz sakallı bir davacı.. İsmi: Ali Galip efendi. — Ne istiyorsun? — İstidamda yazılı reis bey. — Birde sen söyle bakalım. — Benim söyliyeceklerim orada yazılı efendim. — Onu biliyorum, Senin ağzın- dan işitmek istiyorum. — Efendim karıma 17 aydır 6 şar liradan nafaka veriyorum. Artık vermiyeceğim, Çünki kızıma ve kızımın çocuklarına bakıyorum. — Peki ama nafakasını kestir- | mek istediğin de karındır. | — Olmaz olsun. Ben çalışırken itibarım iyi idi. Dükkânım ka- | padıktan sonra gördüğüm hakaret müthiştir. — Refikanla - barışmak ? — İstemem, Heyet hâkime davadan kax haberdar edilmesine karar verdi. ister Sadakatsız zevce Maymunun delâleti ile bir talâk kararı verildi da bir maymunun de- talâk kararı - verik Montana şehrinde seyyar satıcı Cak Renholt karısı Rozanın sa- | dakatinden şüphe etmeğe başl maştır. |— Kansının pek sevdiği maymu- nunu ekseriyetle komşuları 'ter: 'nin mağazasında görerek kar kendisini terzi ile aldattığını min etmiş fakat tahkikat yapınca bunun doğru olmadığını, Rozanın rda — muazzam bir bakkı mağazası sahibi Savi ile münase- bette bulunduğunu ögrenmiştir. Cak Ertesi gün gene maymunu | terri de görünce polise gitmiş | ve karisini cürmü meşhut halinde yakalatmıştır. Bir iki ay zarfında Roza her gün Savi ile görüştüğü için; Cak bunü ileri sürerek, mahkemede tazminat istemiştir. Mahkeme hem talâk kazarını vermiş, hemde Saviyi, Caka 100,000 dolar tazminat ödemeğe mahküm etmiştir.