Fri Meşhur avukatlardan biri, geç vakıt evine geldi.. Çapkınlıktan dönüyordu. İyi yemiş, iyi içmişti. Keyfi yerindeydi. İslikla bir öpe- ret çalıyordu. Yatak odasının kapısı — açıldı. Karşısına O karisıi çıktı. Üstünde açık renk, ince bir. penyuvar vardı... Karısının fikri fasidini anladı. Kaşlarını çattı. — Karısı, ona, &ski bir arkadaşile, senelerdenberi ihanet >*'yordu. Kendisinin de bir metes — gündün, gül gibi geçinip diyor- lardı. Karısı yanına yaklaşırken, dam- dan düşer gibi sordu : — Bugün Jak gelmedi mi? -—Hayır, neden sordun? Avukat, karısının bu hassasi- yetinin neden ileri geldiğini an- ladı. Bir gün bile terkedilmiş olmağa tahammülü yoktu. Hemen telefonu açtı. Arkadaşını uyan- dırdi: — Allo 1 Jakl. Pazar gün- leri gelmiyorsun, anladık... Fakat cumartesi günleri gelmemegi huy edinme. Haftada iki gün tatile müsaade etmiyorum! Dayak Fatbol —maçından yarım — saat evveldi. Muhacimlerden - biri ka- rısım dövüyordu. İçeri arka- daşı girdi, haykırdı — Sen deli mi oldun?.. Ne diye dövüyorsun?. Kendini maç- ftan evel yorma! Avda Avcının karşısına kürt çikmca — Affedersiniz. efendim, yan- —Eğer bir erkeğe âşık olursam, onu — ömrümün kadar seveceğim. — Sözünüzde durabilmek için çok ihtiyar birini sevin bari. göçier z | Aynanın yeni icat edildiği sı- ralarda, bir köylü yolda bir ayna bulmuş. Bakıpta kendini görünce, babasına benzetmiş: — Babamı buldum! diye sevi- nerek, aynayı evine götürmüş, kırk bohçaya — sarmış. — Duvara asmış. Her sabah kalkar, apdest alır, bohcaları açar: — İş istiyorsünuz amiha, halı satışından anlar mısınız ? — Bu hususta merak etmeyin, babamdan — Yahu, ne yapıyorsun? diye soran karısı — Babamı dermiş Kadına kayin pederi merak olmuş. Bir gün kocası yokken bohçaları açmış, aynayı yüzüne tutmuş ve içinde kendini görünce düşüp bayılmış. Akşam kocasına çıkışmış: — Seni hınzır herif seni... Ba- ziyaret “ediyorum! | | | iden fazla halı miras kalmıştı, hepsini sattım. Eski zaman masalı bam deye evde kadın saklıyorsun hat.. Karıkoca — hâkime — gitmişler . Hâkim, talâk kararı vermeden evvel, kadının nerede saklı oldu- örmek istemiş, Bohçaları getirmişler. Hâkim açmış, bakmış, sonra karı kocayı teskin etmiş —Beyhude kavga ediyorsunuz. Burada ne babanız saklı ne de kadın, buraya beni saklamışlar! Nükteler ingiliz Meşhur nazırlardan biri idi. Hizmetçilere düşkündü. Karşısına "| bir hizmetçi çıktı mı, hemen pe- düşer, altıncı kattaki odala- rına kadar çıkardı. Bir odasından çıkar- ken, Aapartımana yeni gelen, on sekizlik bir hizmetçi rasgeldi. Hemen peşine düştü. Fakat üst sab * katta, karşısına — kapıcı kadın çıktı. Kırk beşlik, bir iki dişi düşmüş bir cadı idi. Çapkına hiddetle sordu: — Burada ne işiniz var? İhtiyar - zendost, olmak üzere çıkarıp verdi. Kadın dişlek ağziyle sırıttir — Teşekkür ederim.. - Yalnız bu gün olmaz... Kocam burada. Yarın sabah gelin. Amerikalı Amezikada içkinin memnu ol- duğü malum. İçki kaçakçılarının mebzul olduğu da meçhul değil “Amerikâ içki kacakçılarma “| otlegger, ismi verildiği ise m: lum değil, bizce weçhuldür. Amerilkadanda içei kaçalıçıların “Bootlegger,, diyorlar. Bir gün, genç,'güzel bir kadın, genç bir papaza, günah çıkart- »| Maga gitmiş: — Ben Boatleggerim. Günah aflettirmek — istiyorum. Bana verirsiniz? Masum o güne hiç bir. kapıda çalışmamış, on dört yaşlarında bir kızcağız ge- tirdiler, Ben he iş yapacağım? Hanımefendi kıza göreceği iş- Üri darif etti. —Onalığı sü- pürür, — totları alır söfrayı kü- rar, bulaşıkları gikar, kundürü- ları siler. yemek. Teti isitersen. —Peki âmma #Yendim. siz ne iş görürsünüz? Sabaha bulut karşı gelen koca, karısna / elindeki bi . fometroyu göstererek - Bak karıcığım kadar erken geldim | İki arkdaş konuşuyorlar — Bir kaldırımdan diğer kal dırıma geçmek çok tehlikeli oldu Bereket — versin meybane tam benim evin sırasında, Kaza Bir otomobil, son süratle gi- | derken, bir adamın üstünden geçt. Adam olduğu yerde kaldı. ses çıkarmadı. Sorduk: | — Yahu, naeden bağırmadın? — Nasıl bağırım, otomobili | daha bugün ben sattım! Bıalolır başlıyor klardı efendim ! “ederim iralık, Asri Arkadaşına , kaç gün kalsın diye çok israr etmişti. Arkadaşı, bu- edip geldi. v sahibi de- di ki; —Bak azizim sana mühim bir şey tenbik ede- ceğim. — Ne dir? —Sakın karı- ma kur yapayım deme. — Yahu sen.. — Ben sana haber / vereyim. Bir — komşumuz bey var, buna tahammül edemez, İll”ı-nyııl Üzüm gözlü. kaza saçlı bir dil- berdi. Bir kuyumcu dükkâc'nda gör- düğü elmas, kara gözlerin kamaş- tırdı. İhtiyar aşıkına yalvardı. — Alsana bunu bana — Çök pahali — Evet amma elmas — Malüm. Hem bu elması neye almak istediğimi bilsen — Hizmetçi şarabımızı içiyor. — Evet... Zannediyorum. — Eğer elimde elmas olsa şarabın kaldığı yeri işaret eder: dim. Hizmetçi içeme: İhtiyar aşık gülümsedi, elması aldı Fakat n tuhafı, şarabi içen Şarabı genç için bir toreador'du. gelip köşkte bir '»un üzerine kabul| Genç , papaz, bootlegger'in ne, biraz düşünmüş, sonra: — Yarın gelin, demiş. Genç kadın gidinci paz, ihtiyar rahibi bulmuş mese- leyi anlatmış. n — Bootlegerim, diyor, kendi- sine ne vereyim? İhtiyar rahip zihnen bir hesap yapmış ve demiş — Eger viskisi iyi “Blak and. Whit verl ins, meselâ ise 25 dolar ) güK anlika /dö çok gürbüt erkekler varmış. Bu. demek olduğunu - bilmediğinden — ŞE - y