ABDÜLHAMİT VE AFRODİT BESRMT UD RRERTAR AT AN L PS Yazan: İskender Fahreddin Padişah, Fehim paşa ile bomba meselesini konuşurken, Molâhat gizlice, Fikret beyi görmek üzere sarayın alt katına indi.. möbetciyi lâfa tutarak. Yakalanan bombacıl dişah yi ın kimlerin hesabına çalıştıkları anlaşılınca, merak ve heyecana düşmüştü. — Aynı doktor.. — Şimdiye kadar kaç bomba teslim etmiş? — Yirmiden fazlaymış... — Vay hainler vay .. İstanbulu baştan başa yakacaklar mı idi..?! Fehim paşa hakikati söylemeğe mecbur olduz Başmabeyinci, — Fehi derhal huzura çıkardı. Abdülhamit odanın içinde, asa- biyetinden ne gezzbiliyor ne de oturabiliyordu. Fehim paşa huzura girdiği za- man Padişahın hal ve - tavrından korkmuştu. paşayı Padişahm ilk suali bu oldu: n İstanbulu degil, padişahım! — Yıldızı mı? — Evet.. — Demek ki, bu melünların — Evet Padişahım.. Size karşı yâlan söylemek haddim midir? — Peki.. Ne yaptın? — Bombaları da bombacıları da yakalayıp getirdim. Fehim paşa kısaca anlattı: hedefi daima ben haaal Herkesi Iııy'ıâîe düşüren bir hadise.. Fehim paşa Abdülhamitle gö- — Evelce vakı olan bir ihbar üzerine, çoktan b. . bu. hainleri takip ediyordum. —Nihayet bu akşam Galatada Mumhane soka- ğaında gizli gizli çalıştıkları yeri keşfederek tertibat aldım.. Ve bu iki haini iş başında yakaladım. — Maksatları ne imiş, sordun mu? — Sordum Padişahım! Türkiye- de inkilap yapmağa çalışan gizli bir komite hesabına bomba imâl ediyorlarmış. Fehim paşa, Kızıl Sultanın mu- hakemesini topliyarak sükünetle düşünmeğe - başladığını görünce şu sözleri ilâve eti — Bu işin altından da gine doktorlar çıktı, Padişahir Hainleri tarçik ettim: doktor bey £ onu - görüyorduk, yerini yurdunu lar. Padişah bağırdı : di gözlerini — oyarım. Doğru ve mübalagasız söyle ! Fehim paşa korkusundan, efen- disinin karşısında terbiyeli 'nun gibi düruyordu. Mamafih Hünkâra — karşı / söyliyeceklerini zihninde tesbit etmişti. Bir ordu.. Biz yalnız Hiç diyor- kimsenin | — Aynen arzediyorum Padişa- bim, Dedi. — Bu bombaları kim gelip abynrıuuş" Devlet Demiryolları velimanları Umumi idaresinden: Eskişehir, Konya hattı üzerinde Pınarbaşı rüşürken sarayın zemin katında, bütün saray erkân ve müntesip- lerini hayretten hayrete düşüren yeni bir hadise olmuştu. Meselenin esası şu idi: Melâhati, ilk fırsatta Fikret beyle gö eceğini — vadeden Cafer ağa bu esnada onu odasından alarak, tenha ve gizli bir yoldan zındanın önüne kadar götürmüştü. Cafer ağa, — Başmabeyincinin tavrından, Fikret beyin imhasına karar verildiğini anlayınca Melâ- hatın arzusunu / yerine getirmek istemişti. Fakat, zından kapısının önün- deki nöbetçiyi nasıl kandıracak- lardı? Fikret beyin yanına Başmabe- yinciden başka bir kimsenin gir- Mmesine müsaade yoktu. Zandanın önüne geldikleri za- man Melâhat bunun da kolayını bulmuştu, zindanın kapısının . ki- litli olmadığını — öğrenmişlerdi . Cafer ağa, nöbetçiyi lâfa tuttu Melâhat, dehlizin loş bir köşesin de, odadan içeriye girmek için fırsat bekliyordu. Nöbetçi, Cafer ağadan, oralar- da ne için dolaştığını sordu. — Kime bakıyorsunuz? — Başmabeyinci paşa gelecek | de.. Onu bekliyeceğim. Nöbetçi, harem ağasının vazi- yetinden emin olunca, Cafer ağa ile koridorda dolaşmağa başladı. (Mabadi var) Meydan İstanyonları arasında 395 inci kilemetrede vaki taş ocağından 15,000 M 3. balast ihracı kapalı zarf usulilz münakasaya Vaz olunmuştur Münakasa 16 teşrinievel 1929 çarşamba günü saat 16 da Devlet demiryolları bina- sında yapılacaktır. Münakasaya iştirak edeceklerin teklif mektuplarını ve muvakkat teminatlarını aynı günde saat 15,30 a kadar Umumi müdürlük kalemine vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartname- lerini iki lira mukabilinde Ankarada Muhasebat dairesinden Konya ve Haydarpaşa işletmelerinden tedarik edebilirler. Devlet demiryolları ve İimanları Umumi idaresinden: Bilecik ile Karaköy arasında Haydarpaşa Eskişehir hattının 240- 130 uncu kilemetresinde vaki yaylâ viyadükünün kâmilen müceddeden kâgir olarak inşası vahidi kıyası fiatı üzerinden kapalı zarf usulile münakasaya vaz olunmuştur. Münakesa 14 teşrini evel 1929 pazartesi günü saat 16 da Ankarada Devlet demiryolları idaresinde yapılacaktır. Münakasaya iştirak ede- cekler teklif mektuplarını ve muvakkat teminatlarım aynı günde sant 15,30a kadar Umumi müdürlük kalemine vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamesi ve evrakı fenniyeyi 5 lira mukabilinde Ankarada muhasebat dairesinden ve İstanbulda Haydarpaşa işletme müfettişliğinden tedarik edebilirler. Atletizm hirinciliği Müsabakalar salâhiyettar bir heyete tevdi edilmelidir Havalar müsaade ederse İstan- bul — Atletizm — şampiyonası bu cuma icra edilecek.... İstanbulun teşkilâta dahil bütün klüplerini alâkadar eden bu — muazzam şampiyona maalesef atletik spor- larda hemen hiç tecrübe sahibi olmayan eller tarafından idare edilmektedir. İstanbul 'siktirm heyeti ceisi Adil beyin pek haklı olarak meşgul olmadığı bu müsabakalar Şeref ve Fehmi beylerin gayretile meydana getirilmeğe çalışılıyor. Şüphesiz bu sahada vaktile en ufak bir şekilde bile malümat elde edilmemesi yapılacak müse bakaları pek acaip bir hale ko- yacaktır.. 28 haziranda tertip edi- len teşvik müsabakalarının hemen bir günde icrasını o vakit tenkit etmiş bir atletin 4 saat içinde 6 dan fazla müsabaka - yap- masının — mahzurlarından — uzun uzadıya * bahsetmiştik. Bugün o hataya düşülmediği, fakat bu defa da müsabakaların tertibinde çok daha büyük hatalar irtikâp edildiği görülmektedir.. Meinleke- *imizde atletizmi hakikaten anla- miş kaymetli — şahsiyetler ” varken ilme ve fenne istinat eden bir işi gelişi güzel ellere bırakmak hata- ların en büyük ve aff edilmeyeni- dir. Atletik sporlar iki takımın karşı karşı futbol oynaması kadar basit değildir, öyle şayam hayret neticeler arz eder ki 6 dane kro- nometro tütan haken neticenin tayininde izharı aczeder. Saniyenin onda biri üzerinde vukua gelecek hata bir atelete dünyada kimseye nasip olmayan şerefi verdiği gibi bir atletide ayni şekilde mağlüp eder. Hülasa müsabakaların tanzim ve terlibi zannolunduğundan çok mühimdir. | Bu noktalar nazarı itibare | alınmadığı içindir ki spor işlerimize bilen bilmeyen karışıyor , hattâ futbolda az çok malümat sahibi olanlar diğer sporları kendi ken- dilerine pek tabii olarak anladık- larını zannediyorlar.. İstanbul atle: tizm şampiyonası meselesi bu işin ehli olanlara tevdi edilmedikçt yalan yalnış bir müsabaka yap- maktansa Galatasaraylılar bu işte seyirci olmağı tercih edecekler. Esasen Harbiye gibi en kuvvetli grubun bulunmaması bu müsaba- kaların pek sönük geçmesini mu- cip olacaktır. Ö Besim DOKTOR İZZET KÂMİL cikliye pi şekerci Hacı Beki Avrupa seyahatından avdet eden Almanya nisaiye ve vilâ- diye cemiyeti âzasından : Dr. A. ASIM Hastalarını her gün 15-17 ye kadar Şişlide hususi hastane- sinde kabul etmektedir. Telefon: Beyoğlu 2221 Emrazı dahiliye VEREM | ve göğüs hastalıkları mütahassısı W Doktor — “Yatakta kadın . olmak?1 Bu da mi meslek !? Luce, böyle söyliyerel satenden yorganına bi somurttu. Yanmdaki mavi ve sarı saten yataklarda yatan kadınlar da somurtuyordu. Müşteri gelmesini bekliyorlardı. Bu saatte milletbahçesine pek gelen olmazdı. Ancak, ortalıkta çocuklar dolaşırdı. Çocuklar ise, onlarla meşgul olacak — yerde, paralarını başka başka eylence- lere sarfederlerdi. Hem, “Yatakta kadın . oyununu — oynamak için, büyük bir maharet, meleke ve kuvvete ihtiyaç vardı: Üç yataktan herbiri önünde duran hedefe ko- caman ve ağır top atılacaktı.Şayet top , kaygan ve yokuşyukarı tahta üzerinde sağa sola inhiraf etme- altından den hedefe değerse, yaylı olan yatak, havalanız içindeki kadın, yarıçıplak dile, kuştüyü — şilteler ve pufla yorganlar arasında aşağı yuvar» lanırdı . Sarı saten yatakta yatan kadın: — On uolmadan — gelmezler! - vaktinde — dönmeğe — çabalardı. Fakat, bu, fayda vermedi. Erkekle münasebeti öyrenildi. Kapıdışarı oldu. Bertrand, kendisile uğ- Taşmıyı vadetmişti. İhtimal , eli deymedi. Luce de, Paris'e gitti. Fakat, bu ilk âşıkını unutmadı. Ondan sonrakileri evet! Fakat, Bertrand'ı.. Sarı saten yataktaki arkadaşı 1 — Luce! Denk dür! -di Bir sarhoş alayı geliyor. Bunlar, acar şeylere benzer. Gözleri, rahat döşekte kapanır gibi bir hal alan Luce, derlenip toparlandı. — Gelenler , — taşralı delikanlılardı . — Paris'le — para yemeğe gelmişlerdi, belli. “Yatak- ta kadın, ların önüne yaklaştılar. Ellerinde toplarla durdular. Biri: — Zavallı kızları düşüreceğiz! Yazık! Başka hedefe atalım! -dedi. Diğeri itiraz — Hoppala! Ne yazığı bel Va zifeleri! Maaş alıyorlar. Hopl At, Michel! Vuramadın! Haydi, sen- de at, Raymond! - Yufl Sen de vuramadın! Sıra senin, Bertrand! Bertrand, elinde, topu tarttı. Bir | ŞEKiİP HABiP | “Ayasolya Yerebatan Hacı Si leyman apartımanında Cumarte: Pazartesi, Çarşamba ve Perşembe Tek: İst. 3035 dedi kaşını oyakarı ” kaldırıp öbürünü Hakikaten de , milletbahçesin- indirdi. deki büyük saat onu çalmadan | — Dikkat! Nasıl ya müşteriler görünmedi. 16-17 yaşlarında üç mek- tepkaçkını, birkaç top attılarsa da, bu işi beceremediler. - Çabu- cak cesaretleri kırılıp çekildiler. Mamafih, top, kendilerine doğru her atılışta, kadınların, ha şimdi devrildik, ha şimdi devrileceğiz ge Gler kepoyorde Te » Piştiriyorum, göreceksiniz! Luce, put kesilmişti. Takayyü- lâtı sekteye uğramıştı. Bu ses 2, u. Vaktile bu ses, ona öyle yalanlar söylemisti ki, Bu adam, bu adam... Bu pürsıl: hat adam. Şakağının yanında bir işaretçik olan, by ubur dudaklı, açikrenk gözlü adam... Kirpiklerini yumarak, heyecan — Bizimkisi de meslek Bizimkisi de meslek mi? - diye mırıldanıyordu. Bu akşam, pek Hayatımın böyle münasebetsiz ve Kalbi çarpıyor gibi idi. —“Boml, — Bravol Bravo, Bertrand! Luce, yataktan aşağı yuvarlandı. müteessirdi. manasız bir safhaya girmiş olması | Karma karışık — yarıçıplak bir -i onu üzüyordu. Maziyi bir pano- | halde. rama gibi gözönünden geçiriyordu: | — Erkekler kafilesi, kahkahalar kopararak, uzaklaştı. Öbür yataktakiler: — Ne oluyorsun, Luce? - dediler Luce, cevap vermedi: Sarı saten yataktaki, mavi seten yataktakine: — A! Şu TLuce'e baksan al - Dedi. - Bir şeyler oluyor. Luce, hakikaten — İçkirıyordu: Âlem, onun nazarında kaba idi, haksız, adaletsizdi. Eski âşıkı onu, tanımamıştı bile! Anladı Sörlerin yanında ölüveren bi kadaşı,,, -çocuk dadılığı etti; man, yüksek fiatı yüzünden ala: madığı mavi kumaş...Bertrand is- mindeki delikanlıyr da bu sırada tanımıştı. İriyarı, sportmen, şık, temizkilikli bir gençti. Bertrand! Bu ismi anması bile, buluştukları samanlığın kokusunu hâlâ gen- 'zinde hissetmesi için kâfidi. Sa- manlıktan çıkıp da eve döndü- ğü zaman, soluk renkli semada | Bertrand için, şimdi, nasıl “ ya: açılan — yeldeğirmenlerinin kanat- | takla kadın . ise, eskiden de ları, sanki: * Çabuk! Çabukl ” | öyle imiş: Sade yataklık kadın demek ister gibi bir mana kesb- | imiş. ederdi. Tuce de acele eder; eve Mütercimi: (Hatice Süreğya) Kız ve Erkek Âmeli hayat Mektepleri mudurluklerınden' f Yeni talebe kayt ve kabüline başlanmışlır. Kayt günleri Cumar” tesi, Pazartesi, perşembe saat 10 dan 12 ye , 13 den 17 ye kadar- dır. Talebe kadrosu mahtuttur. zemanında müracaat edilmesi lazımdır. eski talebenin nihayet Eylülün 19 zuncu gününe kadar kaytlarını yenilemeleri mecburidir. Aksi takdirde yerlerine yeni talebe almacak- tır. Birinci sınıfa ilk mektep mezunları alınır yukarı sımıflara girmek isteyen lise ve orta mektep muadil sınıf talebesi gireceği daki sınıf derslerinden imtihan olunur. Kız Amelihayat mektebi raçhane başında Münür Paşa konağında Telefon, İstanbul: 2731 Erkek Ameli hayat mektebi Cağaloğlunda Tel Istanbul: 3630 E Devlet demiryolları ve Li-- manları umumi idaresinden: Haydarpaşa-Ankara - hattı üzerinde Beğl kilemetrede vaki taş ocağ köprü — istasyonu ci rında 479 uncu ından — 20,000 M ııan,ı" ihracı kapalı zarf usulile münakasaya vaz olunmuştur. ü Münakasa 15 Teşrini evel 1929- Salı günü saat 16 da Devlet” demiryolları binasında yapılacaktır. Münakasaya edecekler iştirak teklif mektuplarını ve muvakkat teminatlarını aynı günde sax” 15-30a kadar umumi Müdürlük kalemine vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa — şartnamelerini 2 lira mukabilinde - Ankarade” Muhasebat dairesinden Haydarpaşa İşletmesinden tedarik edebi lirler MA