—— aa — — —— Sahife 6 a Akşam vi 7 Mayıs 1929 Telrika numerosı ç 4Ğ Mlyıı 1929 | F N | KOT İıırsız değ ılım] MATA HARİ P KSEAN ği Hayatının ve ölümünün esrarı — Madam, artık fazla beklemi- yeceğiz, hazırlığınızı bitirmelisiniz. Dansöz tebessüm etti ve kapıya giderek açtı: — Komandan artık i elbisemi giydi: beş kişi ve bunların ara- sında benim şefim olan baş dok- - tor Bizord içeri girdi. n harbin bu heye't ara- sında bulunan azası alelusul sor- vi gire- bir — diyecegini varmı? — Asla, size bir çok şeyler söyledim, ben. bigünahım, şimdi | de aym şeyi tekrar. ediyorum. © kadar. " — Peki, bir arzunuz da yokmu? — Var, yüzbaşı Marovu görmek İsterdim, fakat o şimdi Rusyada bulunduğu için bu mümkün olma- dıgına göre müsaade ederseniz ama bir mektup yazmak isterim . | — Yazabilirsiniz, z pushanenin kalem odasına gide- lim de orada yazlıız. Mata şapkasını geydi, hücre- sinden çıktı, başını bir defa çevi- | rerek arkasına baktı ve gülerek bana seslendi: j — Barayı- terkettigin için teessir olmağa gelmez degil mi doktor. Kalem odasına geldiğiniz vakıt Massard ve diger zabitler dişarda u, Dansözle bir kaç kişi içeri girdik, biri yüzbaşı Maruva, digeri büyük rütbeli bir Fransız memu- — ruma, üçüncüsü kızına ait olmak- üzere Üç mektup yazdı. Bunları vekiline teslim ederken /— de gene alayı birakmadı. — — İhtiyar, dalgınlıkla mektup- ları yanlış göndermeyesin, meselâ yüzbaşının mektupları kızımın eli- 'ne- geçmesin. Hızlı ve sağlam adımlarla mah- pushanenin kapısına yürüdü ve otomobile bindi. Yanına vekili Metr Klünet, ra- bibe ve bir Tabur kumandanı oturdu. Ben ve amirim Doktor Bizard ayrı bir arabaya girdik etrafımızı muhafız kıta sardı ve idam ma- halline doğru yörümeğe başladık. Mahpushane baş raporu | Çok şayanı ehemmiyet olduğ nu Dr. Brabez den işittigimiz Bizardın resmi raporunu ele ge- — çirmek müşkül olmadı. Mata Ha- rinin idamını resmi bir. kalemle tasvir eden bu vesika baş tarafın- a âdet olan beylik lafları söyle- Tefrika numerosı doktoru Bizaardın [ Nakleden: M: Şevki dikten sonra şöyle devam ediyor: &. Bu sırada içeri giren ha- pisane müdürü yavaş sesle: — Son tertibat ve Hazırlıklarda bitmek üzeredir dedi orada bulı nanların hepsi yavaş sesle konu- şuyor ve her kesin rengi atmış bulunuyordu. Heyetin içi lunan bir yüzbaşı: — Efendiler, artık vakittir dedi. yukarı çıkmalıyız. Bu her kes gayrı ihtiyart yüzbaşının arkasına takıldı ve mahpushane- nin Biz tam içeri gireceğimi hassa kıtaatı kumandanı ve Mata Hariyi mahküm eden divanı har- bin reisi Miralay Sempru da ye- tişti. Onun de aynı suretle rengi atmış ve mütcessir bir tavır ta- kınmıştır. Bizim büyük bir kal balık halinde yukarı çıktığımızı görünce hiddetlendi. — Yoo efendiler, bu gibi ehemmiyetli bir iş için bu kadar cemi gafirin içeri dalması ” doğru değil, ancak lüzumu olan memur- lar yukarı çıkmalı, diğerleri aşa- ğıda beklemelidir. Meselâ işte ben burada kalacağım mübrem vazifesi olmayanlar yanıma gel Bu emir üzerine Dansözün ida- ma götürülmesini görmek maksa- dile oraya toplanmış olanların hepsi miralayın yanında kaldı, asıl vazifedar memurlar ayrıldı. Biz bu suretle bir tarafta top- danırken kısa boylu bir. ihtiyar, Matanın meşhur avukatı Klümet en önümüzde duran yüzbaşının yanına sokuldu ve adeta dişleri birbirine vuracak derecede titre- yerek ona şunları kekeledi: — Affediniz yüzbaşı — efendi, yukarıya, dansözün yanına çıka- cağa cesaretim yok, İlütfen ona yakınında bulunduğumu ve son demine kadar kendisini — takip edeceğimi söyleyiniz. Yüzbaşı bu söze kızdı. — Avukat efendi ben sizin vasıtanız değilim dedi. Yukaridaki kadıma ne söyle, cek iseniz çıkınız ve kendiniz söyleyiniz. Bu sert cevap üzerine vekil sarsak bacaklarile kibe başladı. Birinci katın muhafız karakolu- nun bulunduğu merdiven başmma htiyar bizi ta- değişen parolayı söyledi. — Avion köprüsül! Nöbetçiler aralandılar, heyet Sent- Lazar mahpushanesinin uzun - koridor- larına girdi, bu bitmek tükenmek bilmeyen koridorn — arşınlamaya CASUS MEKTEBİ Mis NORA DAVİS in sergüzeştleri Fakat size hakikatı söylemek lâzım gelirse, bunlar benim sami- mi kanatlarımın mahsulü değil- gir; ben bütün kadınları sevdiğim halde, ayni zamanda da çok kıs- kanç bir erkeğim! — Kadının evde kalmasını ga- liba bunun için arzu ediyorsunuz? Bu esnada yüzbaşı Hartınan odadan çıkmıştı. Diğer zabitlerde miralayı ve genç kadını başlarıyle — gelâmliyarak birer birer bulun- dukları odayı terkettiler. Madam Hüzberg daha münis ve samimi —görünerek — sözüne devam etti: — Fikirlerinizden çok müstebit bir erkek olduğunuza hükümedi- lebilir.. — Madam, asker olduğumu unut-| mayınız, bu kanaatlarımda mesle- ğinin de büyük bir tesiri vardır. Ben sizin ve alelâmum - halkın yanlış telekki ettiği bu fikrin hi- lâfına olarak diyeceğim - ki, biz askerler evde ve vazifede mil niki bir - faaliyetle intizam ve sever ve yalnız bunu il ruhlu kadınlar bir asker| zevcesi olamazlar. Erkek vazife- sinde bilâ inkıta çalışırken kan- hareketi sının da evde dir makine suratile | Halk sütunu ingilizce muallimesi arıyorum Türk ve Ya eenebi, bir müallimeden (seri ve mükerimol bir surette ) İngiliz c bğrenmek istiyorum. Türkçeden başa hiç bir Hsana. vukufum yoktur. Aâres : Haydarbaşa post restant iş arıyorum 16 yaşındayım, Örta mektep tahsilimi ilmal otüm, Türkçemizi gayet seri okur Yazarım. Hosap ve. ticaretle alâkam Yardır. Bir tcarethanede kâtiplik gibi Adtes : Üsküdar : Salimiyo sokak karlık bayır No 21 M Cavit Bir daktilo matmazel iş arayor “Türkçe, Faransızca ve İtalyanca dak- Kilo bilir bit matmazel — bir- iş anıyor. Boğaziçi Yenimaba'le, Pazarbaşı No, 74 Anluvannek adresine — müracaat - eğil Yollardan şikâyet İi senedir. oturmakta - bulündüğem Halıç Fenrinde Tahtaminare caddesini Köll tamirsizlikten, liktan. geçilmez bir b yüzden göçen düş günleri her geçen yolcunun düştüğünü hatırlıyorum, şimdi 'se toz dümandan geçilmez bir hak gelmiştir. Latfen alâkakadaranın nazarı dikkatini celbeylemanizi sica ederim. Fenerde mukim : Aziz Noşet .Nişantaşında tamire muhtaç bir sokak, 15 imzalı alıdığımız niliyor ki : Nişabaşında Teğvikiyede - Baün efendi sokağı geçen kışın devam ettiği kazlı ve çamarlu bir halde kalmış ve geçilmiye: cek bir halo gelmişti; Günüen güne yeni ale gelmiştir. Va moklupla de Binalarla imar edilen ve kesafet peyda eden bu sokakta kallırm. namına hiç bir şey yoktur. Belediyonin nazarı dik- başladı, bu karanlık zindanı ay- dınlatmaya çalışan petrol lamba- ları buraya daha korkunç bir manzara vermekten başka bir şeye yaramıyordu. Mahpushanelerdeki bu sabah ziyaretleri mahkümlar - üzerinde pek feci bir tesir yaptı; buralarda çalışan eyi kalpli ve merhametli Rahibile yerlere pas- pas ve bezler sermişlerdi. Bu suretle ayak sesleri duyulmaya ve tekmil mahkumlarda aceba banamı geliyorlar? diye halecan çekmiyorlardı, Nihayet önümüzde yörüyen Sör Leonide bir hücrenin önünde durdu ve kapısını açtı. Hücrede üç kadın yatıyordu, en önde içeri giren yüzbaşı söre: — Hankisi Mata Haridir? diye sordu, oda elile arkada yatanı gösterdi. (Mabadı var ) hareket etme: zevcinizi intihap ettiğiniz zaman bu noktaları düşündünüz ve nazarı itibara aldınız mı? Madam Hüzberg sözün, nihayet döne dolaşa kocasına intikal etti- ğini görerek bu fırsattan istifade etmek istedi: — Emin olunuz. ki — Binbaşı | Veller de aşağı yukarı ayni fikir- dedir. O da sizin gibi di kıskanç ve fakat çok samimi bir erkektir. Böyle samimi fikir ve kanaatlarla yalnız vatanı ve ailesi için yaşayan kahraman bir zabi- tin şu dakikada zindanda geçir- diği hayatı yakından görmek isterdim... Zavallı VELLERin bu felâke- tine kim bilir hangi kıskanç erkek sebep oldu? — Yal Siz bu fikirde misiniz? — Tabii.. Veller gibi bir va- İ ve hepsini telaşa düşürdügü için | ister. Bilmem ki siz| “Alİ çüraçla öğlu: kazapi Mebimet; yangın yerlerinden geçerek evle- rine gidiyorlardı. Karıları o ge- celik, Boğaziçinde — misafirlikte oldukları — için, baba - oğul, evde yalnızdılar. Vakit geçirmek üzere kahvedö oturmuşlardı. kapandığından, — eve | , kulaklarına — bir bir - bodurmdan, kesik bir ses : — “Ulanl O kapıya maymuncuk uymaz olur mu hiç?... Her kapıya maymuncuk uyar bel.. Benim önümde, — kilitli kalacak kapı yoktor!, diyordu. — “Öyleyse, yaşadık 1... De- Mayı,,, unutmayın!,...., — “Seni unutur muyuz be ima- 'nın kekeme Rıza?..,, — “Eyvallah,,, eyvallah,,, re,,, Kasap Mehmet, — babası çavuşun kulağına iyildi. — Hırsız. kumpanyası aşağıda müzakerede... İnip herifleri ense- leyim! Ve, bir öküzü boğazlamal hazırlanıyormuş gibi, yenlerini sı- vadı; Ali çavuş: — Vazgeç evlât!... Geç vakit “işin mi yok ? - diye ona oldu.- Nene- Jâzım? ... Haydi, büyük sözü dinle! Eve gidelim... Onların da meslekleri bu... Var- sınlar ekmek parası çıkarsınlar! Kasap, “büyük sözü dinledi ,... İkâ erkek, evlerinin yolunu tuttu- lar. Tam kapının önüne varmış- lardı ki, kasap, cebine el ati — Vayl Anahtar nerede? — Öbür ceplerine bak! — Öbür ceplerimde de yok; kuşağımın arasında da yokl Sen de araş.baba. Ali Çavuş da üstünü aradı. — Yok be.. Anahtar bende de Ali yel — Peki, ne yapacağız? İçeriye nasıl gireceğiz?. Sokakta mı sa- bahlıyacağız ev de öyle aksidir ki, pencereden filân tır- manmaya imkân yokl.. Hay kör şeytan hay... Tuwuu, be! Gece vakti çilingir de bulunmaz! Kapıyı kime açtırsak?.. Kasap Mehmet, elini birden- bire alnıma vurdu: — Buldum, — buldum! - dedi. - kapıyı kime açtıracağımızı buldum Deminki, yangın yerinde konuşan hırsızları yakalar; onlara açtırırız! — Aferin be Mehmet! Akıllısın! Kasaplar cemiyeti, YunusNadi beye tanperver zabitin vatanına hiyanet etmesi imkânı var mıdıı — Hepsi musanna.. lan, Kolonelin zafı karşısında cesa- reti artan genç kadın; — Kolonel — hazretleril — dedi, | Vellere “hiyaneti vataniye,, cür - mü isnat etmek bir nevi hiyaheti vataniyedir.. Veller de hain olursa) bu memlekette hain olmiyan hiç bir fert yok demektir. Kolonel elini genç kadının o- muzuna koyarak: — Sizi tebrik ederim, dedi, yalnız evde meşgul olması lâzım gelen “Kadın, n erkek- işlerile bu derece yakından alâkadar ol ması, doğrusu şayanı tetkiktir. Ve gülerek ilâve etti: — Fikir ve ifadelerinizdeki cid-) diyeti gördükce kadınlık hakkın- daki kanaatlarımın sarsılır. gibi hepsi yas sen e ki, eve girip soğana çevi- receğiz 1, Kekeme bir ses — “Bana,,, bana,,, bana da,, vurgundan,,, pay,, pay çıkar- | verilecek cevabı sana hazırlatmalı! Baba -oğul, geldikleri yolları gene geri döndüler. Hırsız yata- ğının yanıma / vardıkları zaman, ses seda duyülmiyordu. Çavuşla / kasap, ispirtolu bir çakmak çakarak aşağıya indiler. Zaif, çelimsiz, ürkek tavırlı bir adamla karşılaştılar. Kasap sordu : — Sen hırsızsın, değil mi? — Hay, hay, hayır... Ben, ben hırsız değil, değil, değilim. — Haydi ulan, kârata kekemel... Nasıl hirsiz. değilsin ?... Daha demin, ganimetten kekeme kekeme pay istiyordun... Haydi, düş önü- müzel.. Maymuncukla kapıyı aça- caksınl.. Oğlanı, iki kolundan yakalıya- rak dışarı çıkardılar. —VAal,, val,,, - vallahi billâhi,,, ben,, ben,,, ben,, hiriş | hir,, bisiz,,, de, — Camım, hırsız olduğunu itiraf etsen, seni karakola teslim edecek değiliz ki bizden korkuyorsun?. Evimizin anahtarını kaybetmi Demin, cebimizde aradık, aradık, bulamadık ... Sara maymuncukla kapıyı açtırlacağız, işte o kadai bil,, — Val,, val,, val,, vallahi,,; bil,, bil,, bil,, billâhi,, ben, ben,, — ben,, — maymuncukla,,, kapın kapın kapı,, açmasını bil- . Benim,,, mes,, hir,, hirsizlık,,, değil Kapının önüne gelmişlerdi. Ali Çavuş da, kasap Mehmet de, kekemenin ensesine birer tokat aşkettiler. — Aç şu kapuyı maymuncukla, mesleğim,,, he — Açın aÇ,n aÇ,, açayım amıma,, maymuncukla,, aça,, aça,, aça- mam... — Ya neyle açarsın? — An,, an,,, anahtarlı Enseye birer tokat daha indi: — Açda neyle açarsaü” aç... Kekeme cebinden bir anahtar çıkardı. Kapıyı açıverdi. Baba-oğul, anahtarı ” bir de alıp baktılar ki, kendi anahtarları! —Ulan bunu nere de buldum? — Bu,,, bu,, efendinin,, arka,, cebinin,, köşesinde! Ben,,, ben, hır,, bar,, hirsız,,, değilim,,, diyor: dum yal.. Ben,,, ben,,, ben,,, yan- kesiciyim! Müellifi: ( Vâ-Nü ) Paris panayirinin müsahakası Paris panayiri idaresi beynel- milel bir duvar ilânı müsabakası açmağa karar vermiştir. Müsaba- kanın mevzuu Paris panayirine ait propaganda lâvhasıdır. Paris panayiri komitesi bu rek- lâmın müsabakasına türk ressam- larını da iştirake davet etmiştir. olduğunu — hissediyorum! Adeta, ben de sizin gibi, Vellerin bir | iftiraya uğradığına inanır gibiyimli! — Rica ederim, zevcinin hayatı mevzuu bahs olan bir kadınla istihza —etmeyiniz | Bir az evel ciddiyetten bahsediyordunuz ? | — Sizi şöylece bir yoklamak | istemi erkek görmedigimi itiraf ederiml Kolonel Ştanke kadının elini kuttur —Ben de itiraf ederim yatımda sizin kadar hayalimde yaşayan - ciddi ve güzel bir kadınla karşılaşmadım. Bu gece sizinle tanışdığımdan çok mem- nunum, Buraya poker oynamak için mi geldiniz ? — Sizin zevceniz, siz zındanda iken poker oynamağa gitse mem- GK AM ( Mabadı var ) ci