35 Nisan 1929 Gazetelerde okuduğuma göre * Darülbedayi , in on beşinci senci devriyesi tes'it edilmiş. — Demek bu zevallı çocuk on beş yaşına basmış. İlk doğduğu se- i neler eyi kötü hizmetinde bu- Tunduğum bu - çocokcağız için daha pek çok seneler. tamaşa âleminde — muammer — olmasını temenni ederim amma.. Son üç dört seneden beri şefik vasilerden mahrum kalarak tek rıldığı için büneyesine târi olan sıskalık bu çocukcağızı sinni bü- lüga vasıl olmadan öldüreceğin- den ve yahut meflüç. malül bir halde sürüneceğinden endişe edi- eski halini bilen- ler bunu görmüşlerdir. fakat na- sılsa Şehremaneti bu hakikatı göremiyor ve dört seneden beri iğfal ediliyor. b Netekim Şehremanetinin resmi — bir lisanla Darülbedayün ihtiyaca — kâfi derecede olduğunu söylemesi iğfal edildiğine bir delildi Fakat halkın gözü ve iz'anı var, temaşa — zevkinin — tatmin — edilmediğini görüyor ve hisse- — diyor. Darülbedayü tesisten maksat halkta temaşa zevki uyandırmak ve memlekete sanatkâr yetiştir- — mek idi. Maalesef şimdiki Darül- bedayi bu iki maksattan - çok “uzaklaşmıştır. Darülbedayün ilk “ zamanki temsilleri tevali ettikçe halk tiyatronun ruha verdiği kı anladı ve takdir etti. Şimdiki Darülbeda, şimâli edebi zevkini büz. gil memlekette — çılar aldı yürüdü. Memlekette sanatkâr yetiştir- mek bahsine gelin Darülbedayide şimdiki halde göze görünen üç dört sanatkârı — eski Darülbedayi yetiştirmiş ve halka tanıtmıştır. Bunların meya- — munda en sevimli en kıymetli olan Raşit Rıza, Şadi ve Nureddin Şefkati beyler“ Darülbedayide esmeğe başlayan hodbinlik fırtı- masından Ürktüler, küstüler ve maalesef sahneden çekildiler. Hattâ şimdiki aktörlerin bazı- sından daha fazla iyakatte bu- Junan ve Darülbedayiin bidayeti Tefrika numerosu: 50 CASU maşallah tulüat- — — Sonra... Sonra... Sonra..? Madam Hüzberg caali teessür- lerini artırarak sözüne devam etti: — Beni bir iki defa görmüş, sevmiş.. — Vay alçak vayl — Fakat ben reddettim ve bu küstakın fikrini öğrenince evden kovdum. Kapıdan çıkarken, ben- den intikam almak için dedi ki: “eğer aşkımı reddedecek olursan seni bir casus diye polis müdü- riyetine ihbar edeceğim!” — Namussuz köpek... Şimdi ben ona gösteririm. Binbaşı / Veller — çildiriyordüş hiddetinden yavaşca — yerinden a - TİYATRO Darülbedayi meflüçtür İbnirrefik Ahmet Nuri Bey yazdığı makalede böyle diyor S MEKTEBİ Mis NORA DAVİS in sergüzeştleri teessüsünde hizmet ve emekleri sebkeden Adil ve Yaşar beyleri kadrolarına dahil etmemek için hasislik gösterdiler.. Zavallı Adil ekmek parası peşinde koşarken İzmirde bir otomobil kazasına kurban gitti, Yaşar keza ekmek parası için ister istemez bir tu- luat kompanyasına girmeğe mec- bur oldu. Memlekette aktör kıtlığı varken Darülbedayi heyetinin maksada muhalif hodbinlik ve hasislik gös- termesi reva mıdır? Darülbedayi için verilen bin: lerce lira tahsisat İstanbul hal- kının cebinden çıkıyor, bu paralar inhisar edilemez. imdiki Darübedayi yalnız kıy- metli elemanlarını küstürmek ve öldürmekle kalmamıştır; memle- kette de parmakla sayılan temaşa muharrirlerinden - Hüseyin Süat, Reşat Nuri, Mahmut Yesari, Kemal Rağıp beyler kibi zevatı da kırmışdır. Darülbedayün ihtiyaca kâfi ol- duğunu her kim söylerse söylesin ben fikrimde sabitim: Darülbedayi meflüc ve malül- dür. İslahı için Şehremanetine hidayet irişmesini tekmil samimi- yetimle temenni ederim. İbnirrefik Ahmet Nari 2,300 dolara satılan kalem Nevyorkta müzayede ile yapılan bir satışta tahta saplı ve demir uçlu bir kalem 2,300 dolara sa - tılmıştır. Kalemin bu kadar yük- sek fiatle satılmasına sebep, 1863 senesinde Amerika - reisicumhuru Lencolnun esareti ilga eden mu- ahedeyi bu kalemle imza etmiş olması imiş! İngilterede deniz banyoları İngilterenin cenubunda havalar iyileştiğinden deniz banyoları mev- simi başlamıştır. Paskalya müna- sebetiyle Londra halkı Brigton ve Bognor sahillerine dökülmüş- tür. Müthiş bir kıştan kurtulan | anyolarda çılgıncasına eğ- kalkarak 'rop dö şambrını arkasına aldı. sevgilisine hitaben: — Yavrum! dedi, sen burada otur ve ben gelinceye kadar bir yere gitme. — Sen nereye gidiyorsun? —Hastahane müdürünün odasına| gidip Berlin polis müdürüne tele- fonla meseleyi anlatacağım. Her halde bu küstahın cezasını bir an evel vermelidirler Alman zabiti biddetle odadan çıktı. Madam Hüzberg karyolanın ke- 'narında oturuyordu, Odanın — köşesinde yatmakta Çocuk haftası 23 Nisanda başlar Himayeieti bu hafta zarfında yapacağınız yardım İj memleketin hem nufusunu Tezpikalerdi (i Taaelak ü Olümkamaz: hamda kii- sesiz yavruların şikâyetlerini dıııdir):celuimı *Hcyr Türk bu mukaddes işe sarılmalı- )) dır. 23 Nisanda başlıyacal Çocuk haftasında | Her lokanta sahibi her ) ( gün Himayeietfale bir ek- |) |) mek parası verecek olursa (li gıdasız. yavruların miç | (( sıcak yemek girecektir. Her |) fırsatta memlekete en bü- |) )) yük hizmeti yapmaktan çe- kinmeyen muhterem esnafın Himayeietfalden de bu yar- )) (Ç dimin — esirgemiyeceğinden i) eminiz. Halk sütunu Bir maaş muamelesi hakkında - İskân müdüriyetinin nazarı dikkatine - £ Marl 928 tarihinde vefat eden vv cim Samsun - İskân mübe Fehim beyden üç çocuğumla bana' maaş tahsısı zmnında vaki müracaalamdan Şşimdiye kadar - bir seneyi mütecaviz zaman mn. yur eylediği halde İskân umum müdür: Tüğünden aenüz müamelei tahsısiye ifa v ikmal edlilmemiştir. Tahsis müamelesinin bu kadar uza ması sefaletimizi tezyit efmekte oldudun.- dan mühterem Dahiliye V. beyföndiim zazarı ” Gikkatlarinin — celbine — delâlet lmasını göz yaşlarile Tica ederim efendini, Hatişe — » Evlilik - Bekârlık meselesi.. lenizde beş on günden beri de ekte olan « Bvlilk - Bekârlık » n erkek ümseler hayatlarına bir istilm bir çal met vermek mecburiyetini hissodiyorlar Ancak bu çok nazik bir meseledir, be: kâr n kalmak yoksa evlenmek mi daha ua balkımızın büyük bir ası Yâzımdır. Meseli: be İNi yaşında ge Talde henüz evlenemedim.. Kabahat be: ” 'nim Midir, yoksa cemiyetin fona iliyı iş arıyorum 40 yaşında dül bir ae kadınıyım. Anaduladan yeni goldim, evnlce me likle/ çalışmıştım. cim. olmadığından böyle bir Tum. Talip olanların Akşam Si Halk sotunu Vasıtasile « S. N. » Tanım Yat dırmış, genç kadına bi kıyordu.. Merakından tahammülü taşmıştı. Sordu — Madam ! Size tecavüz etmek istiyen bu adam sakın bir timar- hane kaçkını olmasın ? — Timarhaneden kaçabilmeğe | muvaffak olan bir adamın şuuru yerinde olması lâzımdır... — Ben de öyle zannediyorum, çüknkü size tecavüze cüret eden adamın ya aklı yoktür, yahut ta nişanlınızın — Binbaşı — Veller olduğunu bilmiyor... Vellerin haiz olduğu nüfuz ve şerefe, mer ketimizde pek az kimseler sahiptir. Veller şimdi ortalığı alt üst ede- cek.... Vay o memurun başına İktisadiyatın esasını teşkil eden senayi ve ziraatta Makine nekadar mühim bir rol oynayor. Makinesiz bu iki şubenin yürümesi nasıl gayri mümkün görüniyorsa bun- dan sonra milli müdafaa mes'- elesi de belki daha fazlasile ma- kine esasatı üzerine istinat etmek zaruretinde bulunmaktadır. Filhakika ziraatin bazı mımntıka- larda hayvan kuvvetile yapılması daha kârlı görülebilir, insan işinin ucu olduğu yerlerde bazı sanatlar yine kol kuvvetiyle yapılabilir. ve bunlar mahzur tevlit etmez, fakat bugün makineye — mühtaç ü daha güzel işler görülmesi mümkün bulun- mayan hiç bir askeri sınif ve bizmet kalmamıştir. karada, de- Kara ve deniz orduları i Makinenin haiz oldugu ehemmi sayup dökmek lüzumsuz oldugun- dan ben burada kara orduları için makinenin haiz olduğu ehem- miyetten bahs edecegim ve buna harbi umüminin çok meşhur bir misalile başlayacağım : Ekseri karilerimin malümu ol- duğu — üzere —umumi — harbin bidayetinde Almanlar kahir darbelerle Fransanın şimalini işgal ederken Fransızlar da buna mu- kabil Alman ordusunun sağ cenahı gerisine — topladıkları ” bir çok fırka ile ihata hareketi yaptılar ve düşmanlarını meşhur. Marn rücatına icbar ettiler, Bu suretle hızını kaybeden Alman Silindiri bir kerre daha harekte geçmedi 've en nihayet mağlüp oldu. Marn rücatı olmasaydı. harbin 'neticeside belki başka türlü olurdu. ğil, Almanları rücata icbar eden, hiç “ümit etmediği bir yerden zuhur | eden düşman kütleleri Alman erkâni harbiyı masını mucip olan müessirin Ma- kinalar olduğunu anlatmaktır. Alman ordusunun sağ cenahi gerisinde görülen Fransız fırkala- 'rın Paris K. ceneral galyeni şehir- den topladığı binek otomobilleri üzerinde sevk etmiştir. bu öyle bir misaldir ki gelecek muharebe- lerde her yerde ve her millet tarafından — tatbık — olunacaktı tanıyamıyacakdı © küstah memurun - isnad etmek istediği casusluk kabiliyeti sizde mevcut olsa, vatana bu sahada büyük hizmetler ederdiniz! — Bunu ciddi mi söyliyorsunuz? | — Sizinle alay etmek haddim değildir, madam! Lâkin, emin olunuz ki, memleketimizin bu vazifeyi yapacak bir kadına çok ihtiyacı vardır. — Bu işlerde yararlığı görülen başka - kadınların mevcudiyetine kailim. — Evet.. şey.. sizden saklıya- cak değilimya.. benüz vazifesini ikmal edip gelemiyen bir kadın var; Madam Berta. — Fakat Madam Berta çok dirayetli ve zeki bir kadınmış... — Ay, siz onu tanıyormusunuz?| — Hayır... Yalnız ismini işittim.| — Kimden? || ASKERİ BAHİSLER |Makine ve Milli müdafaa )|Sanayimizin icabında milli müdafaamız için faideli olmasını temin etmeliyiz Bu tek misal — gösteriyor ki icabında bir şehrin zevkı sefasına mahsus zannedilen bir kaç bin otomobil koca bir vatanın istik- lali üzerinde mühim roller oyna- yabilirler. O halde senayi ve işaf, vesaiti nakliyeni ek için sarfı mes: göz önünde — bulunduracağıız diğer bir nokta da bunl: bında milli müdafaamız için faideli alabilmesini te'min olmalıdır. Bil- hassa makine meselelerile alâka- dar olan devlet ve belediye teş- kilatları için bu bir vazife alır da netekim Fransızlar memleketle- rinde bazı cins makinaların tamimi için haylı masarif bile ihtiyar etmektedirler. Bu noktaya işaret ettikten sonra bir kerre de orduların ” cüzi tamları arasına girerek — bunların 'ne gibi makinelere ihtiyacı oldu- ğunu tahkik edelim; Bir ordu için nafi olmayan biç bir makine nevi hiç bir senai tesisatı yoktur. Ordu her şeyden her cins makineden istifade eder: Otomobil taşır , traktör top çeker, lokomotif yer altında ki iuşaat için lazım olan kuvvei muharrikeyi verir, her cins ima- lathane ve Fabrikalar ise ufak tadilâtla mevadi - harbiyeyi ihzar Elverir ki bunlar münasip, mahallerde ve kâfi kudrette ol- sunlar. İstiklâl cidalini yapan Afyon taarruzunu ihzar eden toplarımız- dan bir kısmının kama gibi en nazik parçalarının bidayette şö - mendüfer Atelyelerinde yapıldıgı malumdur. O halde hulâsa olarak şu neticeye vasıl oluyoruzki; mem- lekete giren ve ya burada yapılan en ufak bir Makine bile milli müdafaa için bir sılahdır. Onun küvvet ve eyiliği yalınız bundan kâr temin eden şahsı deyil belki bütün memleketi alâ- kadar eder. — Meselâ — Mazot yaktığı için harp zamanında atıl kalması muhtemel bir. Makine yerine, Fransızların teşvik ettik- leri gibi agaç kömürü ve hatta odünlü işleyen bir. Makine sok- mak (eski tabiri ile ifade edeyim) hacca gitmek kadar sevaptır. Veller — sizden Fakat , rica ederim kendisine Madam Bertaya dair sizinle görüştügümüz den bahsetmeyiniz; çünki bu isim ufak bir temasla derhal patlayan bir bomba kadar tehlikelidir. — Ben buna gelinceye kadar — Biliyorum , hiç bir şey saklamaz daha bir çok esrara vakıfım, fakat Vellerin itimadına lâyık bir kadın - olduğumu — ispat etmek terim. — Öh, ricâ ederim, bu ismi bir daha tekrar etmeyelim. — Niçin canım, bu okadar iksek bir kadın mı? —Aman ne diyorsunuz?! Pariste rt aydan beri Fransızları par- mağında oynattığı halde, etrafında en ufak bir şüphe bile uyandır- madı... bundan büyük muvaffa- kıyet olur mu? (Mabadı var)