bir önceki konserde dağıtılan "Filar- moni" dergisinde konserin saati 15 ola- rak gösterildiği hâlde, aslında 16'da başlandığından, bazı müzik meraklı- ları tam bir saati geçirmek için hayli çene yarıştırdılar. AKİS, 20 KASIM 1964 Konseri verenler: Opera Yaylı Çalgılar Dörtlüsü: İlhan Özsoy (Birincil keman), Ersan Alper (İkinci keman), Vehbi Tümen (Viyola), Nejat Tekebaş (Viyolonsel). Konserin yeri : Ankara Alman Kütüphanesi. Günü : 11 Kasım 1964 Çarşamba, Saat 20.30'da. Program : ÜÇ tane çok bilinen yaylı çalgılar dörtlüsü çalındı. Besteci- larin biri bu alandaki en büyük üstâd olarak tanınan Beethoven, diğeri, özellikle konserdeki bestesi çok yaygın bir üne sahip Schubert, nihayet tipik bir türk bestesi olarak gösterilebilecek eseriyle Eritin: 1. F Schubert : "Ö- lüm ve Genç Kız" Dörtlüsü, 2, L. van Beethoven : Do minör Dörtlü Op. 18 No, 4,3. U.C. Erkin : Dörtlü. Konserin Özellikleri : En başta böyle bir topluluğun Ankaralı mü- zikseverlerin karşısına ilk defa çıkması, buna rağmen umulmadık, beklen- medik bir başarıyla güzel bir programı dinleyicilerine sunabilmesi... Gecen yıldanberi bu dört genç sanatçının böyle bir amaç uğruna ha- zırlanmakta oldukları, hattâ Ankara Radyosu için bir de bant doldurdukları bilinmekteydi. Ancak ne rivayetler, ne de radyodan yayınlanan bantların bu gibi bir topluluğun gerçek değerini ölçebilmeye yeterli olmıyacağı açık- tır. İşte geçen hafta Çarşamba akşamı dinlediğim konserin bu yönden öne. mi büyük oldu. Türkiyede hayli eskidenberi böyle yerli - bazen üyeleri yabancı olsa bile, bunların türk müzik topluluğı içersinde biraraya gelişi onları da yerli deyimiyle anmamızı gerektirir - yaylı çalgılar dörtlüsü kurma gayretleri olmuştur. Benim hatırlayabildiğim en eski topluluklardan biri Cumhurbaş- kanlığı Senfoni Orkestrasının 1936-38 arasındaki grup birincileri olan A.B. Winkler, G. Back, W. Gerhard ile D. Zirkin'den kurulan ve birkaç başarılı konser vererek Ankarada - ve tabii Türkiyede - ilk oda müziği geleneğini kurmakta büyük hizmeti geçen yaylı çalgılar dörtlüsüdür. Bundan sonra yine Orkestranın üyelerinden çeşitli gruplaşmalarla sürekli olmayan birçok dörtlüleri hatırlıyorum. Yukarıda adı geçen topluluktan Ulvi Cemal Erkinin, o sıralarda yepyeni bir beste olan, dörtlüsünü ilk defa dinlemek fırsatım elde etmiştim. Beğendiklerim : oKonser bütünüyle ilginç, sürükleyici, (o müzikseverleri sanat yönünden tamamen tatmin edici oldu... İlk olarak program gayet iyi seçilmiş, son yıllarda bazı yeni sanatçıların - bu topluluğun üyeleri eski birer sanatçı olmakla beraber, topluluk yepyeni bir dörtlüdür - kapıldıkları sansasyon e parçalar seçip programa alma hevesi bu topluluğu, çok şükür ki sarmamış... Hem virtüozluk, hem beraberlik, hem de toplulu- gun yorum gücünü hemen ortaya koyabilecek, güç, fakat gösterişsiz odört- lüler seçilmiş. Sohubert'in, aslında çok kazık sayılan dörtlüsü genç sanatçıların azimli gayretleri sayesinde kolayca çözümleniverdi. Yorum bakımından "standard" sayılacak bir şekilde, iyi bir teknikle ve mümkün olan . tabii topluluğun yeniliğine oranla diyorum - âzami beraberlikle çalındı. Beethoven dörtlüsü için pek okadar ayni şeyi söyleyememekle beraber, özetle 2 ve 3. bölümlerin gayet sadakatle seslendirildiğine işaret etmek istiyorum. Ulvi Cemâl Erki- nin bestesine gelince, bana kalırsa, topluluğun hazırladığı konser programı- nın favorisi bu kısa, fakat yorumlanması ve çalınması çok güç dörtlüydü. Ben şimdiyedek üç defa - yukarda belirttiğimden başka bir de "Helikon" dörtlüsünden olmak üzere - dinlediğim bu eserin bukadar güzel çalınacağını doğrusu beklemiyordum, özellikle büyük başkalıklar gösteren ritm güçlük- lerini ini böyle yeni bir topluluğun bukadar olumlu bir şekilde çözümlemesi an- cak takdirle anılabilir. Beğenmediğim : Yazacak birşey bulamadım. Sonuç : Yalnız Alman Kütüphanesinin değil, Ankaradaki müzik o sezo- nunun en dikkate ii konserlerinden biri olarak iyi izlenimlerle anaca- gım bir müzik olayı ii Daniyal ERIÇ 31