YURTTA OLUP BİTENLER zında demokratik nizam dışı usüllerle ilgililere duyulmamaktadırlar. Bunlar, gene meşhur tâbirle silsile-i meratip takip olunarak yüksek komuta mevki- lerine duyurulmakta, üksek komuta mevkileri bunları değerlendirmekte, ne gerektiği konusunda karar vermekte, bunu Genel Kurmay Başkanı ifade et- mektedir. Bu, ihtilâlden bu yana muazzam bir değişikliktir ve normal nizamın avdet ettiğinin belirtisidir. Bunda, Başbakan İnönünün Orduya karşı davranışı başlı ca rolü oynamıştır. Hâdiseleri iyi takip edenler gayet yakından bilmektedirler ki Başbakan İnönü, Genel Kurmay Başkanının haricinde, ister büyük rüt beli, ister küçük, hiç bir Ordu men- subuyla askerlik meselelerinden gayrı bir mesele konuşmamıştır. Bu, uzun bir süre devam eden "Orduya politika sokmak" gayretlerine kökünden son vermiştir. Ama Hükümet, Orduyu hiç kaale al- maksızın bir devlet (idaresinin bahis konusu olmayacağını da (bildiğinden Ordunun çeşitli konulardaki temayü- lünü, ruh haletini, hislerini ve düşün- celerini hep dikkat nazarına almış, u- mumi politikayı ona göre tâyin, tes- bit etmiştir. Sunayın son mektubu Ordudaki hi- yerarşi ve disiplin (anlayışı çerçevesi içinde kararlaştırılmış, (hazırlanmış, yazılmış ve gönderilmiştir. Bundan sonra Sunay, her hangi bir yanlış tef sire meydan vermemek için yanına Kuvvet Komutanlarını almış, Başkent ten ayrılmıştır. Meclisteki toplantıda siyasiler bu ha- reketin mânâsını anlamadıkları için, çok zaman yaptıkları gibi gene hatalı bir teşhis koydular ve Sunayın mektu- bu üzerine toplandıklarının ilân olun- mamasını kararlaştırdılar. Onun yeri- ne "Meclis içi ve dışında partilerin mü nasebetlerinin daha huzurlu olması ve bu konuda alınacak tedbirlerin e- sasları üzerinde ogörüşme" formülü tercih olundu. Toplantının sözcüsü se- çilin Ekrem Alican toplantı sonunda gazetecilere bu izah tarzım ifade etti. Sanki Sunayın mektubu üzerine top- lanmak milli iradeyi ozedelemek ola- caktı ve Meclisin Orduya boyun eğdi- ği tarzında tefsirlere yol açacaktı. Halbuki, bu başı kuma gömme po- litikası bunun kadar hatalı, ama bun- dan bin kere zararlı ne tefsirlere, şa- yialara, tahminlere, korkulara yol aç- tı! Dilin kemiği Siyasilerin toplantısı bir noktada o- lumlu oldu. En sonda, o da İnönü- nün derleyip toplaması sayesinde, bir alt komisyonun kurulması, onun Per- şembeye kadar çalışıp şikâyet konula- rını incelemesi. üyü Komisyonun Perşembe sabahı tekrar bir araya ge- lerek durumu görüşmesi kabul edildi. Mektupta ne 22 Kasım, ne bir başka tarih vardı. Onu bazı çevreler, Gü- venlik Kurulu toplantısının geriye bı- rakıldığı otarihi alarak yakıştırma şekliyle uydurdular. Zaten Salı günü "Sunayın Mektubunun Metni" diye bir düzmece metin elden ele dolaşıyordu. Metin o kadar "gerçek"ti ki altındaki imza şuydu: "Türk Silâhlı Kuvvetleri adına Genel Kurmay Başkam Orgene- ral Cevdet Sunay". Bu metin ilk, An- karada öğleden sonraları çıkan oSon Baskı gazetesinin sütunlarında boy gös terdi, oradan başka aklıevveller hemen kapıp kendi ciddi gazetelerine yetiştir- diler. Meclisteki otoplantıda konuşmalar daha çok dağınık oldu . Az zamanda her kafadan bir ses gelmeye başladı. İki küçük partinin liderleri, Ekrem Alican ile Ahmet Oğuz, ötedenberi söy ledikleri şarkıyı yine tekrarladılar, Hü kümetin bir azınlık hükümeti olduğu- nu, daha kuvvetli bir hükümete ihti- yaç duyulduğunu iddia ettiler. Bunla- ra göre, belirtilen huzursuzluğun tek sebebi, İnönü Hükümetinin kuvvetli bir ekseriyete dayanmaması idi. Bun- dan kurtulmanın tek çaresi vardı: Mil- li Koalisyon!.. Tabii, salonda bulunanlar ve özel- likle İnönü, bu sözleri pek ciddiye al- madılar. Zira Sunay İktidardan değil, bazı Muhalefet sözcülerinden şekva e- diyordu. Lâf kalabalığı içinde gerçeği tersine çevirmek kabil değildi, öteden bari bilinen DE seçim şansım Yitir- miş olan YTP v MP'nın, ne paha- sına olursa olsun, bir koalisyon içinde yeniden hükümete girmek istedikleri- dir. İnönü, Alicanla Oğuzun sözlerini son derece sakin, sonuna kadar dinle- rdi. ve gülümseyere — Benim la kuvvetli bir hü- kümet kurmanız mümkünse, bunu ya- Kadri Eroğan - Ali Bozdoğanoğlu - Gökhan Evliyaoğlu A.P. nin Meclisteki üç gülü!, AKİS, 20 KASIM 1964