RADYO Teşkilât Dağ fare doğurunca... Türkiye Radyolarına eleman yetiştir- mek amacıyla düzenlenen kınala- rın giriş sınavında, kimlik kartını ev- de unutan bir aday geri çevrildi ve kendisine, "radyoculuğun birinci sar- ısının dikkat olduğu ve unutkanlığın bu meslekte yeri olmadığı" hatırlatıldı. Olay haftanın başındaki Pazar gü- nü İstanbulda geçti. (Adaya, "unut- kanlığın radyoculukta yeri bulunma- dığını" hatırlatan da TRT'nin bir yö- neticisiydi. Unutkanlığın radyoculukta yeri bu. Ilınmadığını herkes bilir. Kimlik kar- tını kaybeden adayın sınava alınma- masını da elbette ki herkes haklı bu- lur. Ama bir başka nokta daha vardır ki, bu nokta üzerinde ilgililerden hiç kimse durmamaktadır. Bundan yedi ay önce, uzun ismi "Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu", kısa ismi TRT olan bir teşkilât kurulmuştur ve fakat bu teşkilât, bugüne kadar ortaya de- dikodudan başka bir şey çıkaramamış- tır. Aslında, TRT'nin kuruluşunun uzun bir hikâyesi vardır. Türkiye Radyola- rının eski teşkilâttaki (yürekler acısı durumu herkesçe ( bilinmektedir. İşte bu gerekçeyle, hem radyolarımızı dü- zene sokmak, hem de yeni Anayasa- nın radyolarla 'ilgili olarak öngördüğü durumu elde etmek amacıyla bir TRT kanun tasarısı hazırlandı. T. B, M. M, nde bu tasarı üzerinde uzun tartışma- lar yapıldı. Nihayet 1 Mayıs 1964 ta- rihinde radyolarımızı ogerçekten kal- kındırması obeklenen TRT Kurumu Kanunu yürürlüğe girdi. Ancak, bir kanunun yürürlüğe girmesiyle işlerin hemen düzeleceğini iddia etmek saf- dillik olur. Nitekim, TRT Kurumu için de böyle oldu. Yılların yerleştir- diği alışkanlıkları söküp atmak, ak- saklıkları gidermek kolay olmadı. Fakat radyolarımızla yakından veya uzaktan ilgisi olan herkesin, TRT teş- kilâtı kurulmadan önce sorduğu bir- iki soru vardır: o Radyo programlan düzelecek midir? Radyolar dinleyiciyi gerçekten mi eğitecek bir du- ruma gelecek midir Radyo Gebiz iri kliklerden, menfaat peşinde koşmaya alışkınların çevirdikleri dümenlerden ağızlan ya- nanlar ise daha başka noktalar üzerin- de durmaktadırlar: TRT nin başına geçecek yöneticiler bu dümenleri gö- recek, şahsi menfaatler için ayaklar AKİS, 20 KASIM 1964 altına alınan prensipleri yıkanları farkedecekler midir? Soru yağmuru ve sonrası TRT'ye gerçekten inanmış, Türkiye Radyolarının gerçekten düzelmesini isteyen igililer ise bu sorulara şöyle cevap vermektedirler: Türkiyede rad- yoculuk yalnız teknik bakımdan bir meslek olarak kabul edilmiştir. Radyo ila teknik bir münasebeti olmayan bir radyo görevlisi, orada burada radyocu olduğunu söylediği ozaman, herkesin aklına, "Sakın bu, filân okuyucu ol- masın?" sorusu gelir. Halbuki radyo, culuğun kendisine has (programcılık ve yöneticilik tarafları vardır ve bun- lar ne radyonun teknik yönü, ne de okuyucusu kadar ilgi görmüştür. TRT' nin bu her iki özelliği birden radyola- rımıza bir-iki ay içinde kazandırma- sı imkânsızdır. Fakat yeni teşkilâtın bugünlerde oatacağı adımlar, ilerisi için olumlu bir temelin kazılmasını sağlayacak ve bugün büyük çapta bir değişiklik, yenilik yapılamasa bile, hiç olmazsa, gelecek için ümitli davranış- lar görülmesi gönülleri o ferahlatacak- Bütün bunları düşünen bazı radyo görevlileri de kendi o kendilerine sor- maktadırlar: TRT ihtisasa önem ve- recek midir? TRT, yetişmiş adamı kendine çekebilecek midir? TRT, ele- man yetiştirmeye kalkarsa, bunu han- gi ölçüler içinde yapacaktır? oOAdam kayırmamağa çalışacak mıdır? Teşki- lâtın başına geçirilecek olan bellibaşlı kimseler hangi ölçülere göre seçilecek- tir? İşin içine bir takım oyunların, dü- şüncesizliğin veya kayırmaların girme- si önlenecek midir? Teşkilât kurulur- ken radyoculukla ilgili (kurallar mı gözönüne alınacak, yoksa yine kitaptan ve radyoculuk anlayışı bir kenara bi-| rakılarak, birtakım kişilerin istekleri,; şahsi menfaatleri gözönünde tutma- sizlikleri mi ön plâna alınacaktır? Bütün bunlar ,IRT kurulmadan ön. ce sorulan sorulardan birkaçıdır. Bir de, TRT ile uzaktan yakından hiç ilgi- si olmayan, sadece radyo dinleyicisi o- rarak bu konu üzerinde kafa yoran bir zümre vardır. Bu zümre de sadece, Acaba ben radyodan yararlanabilecek miyim?" diye sormaktadır. Aslında TRT'nin, her zaman için bu zümreyi gözönünde tutması gerek- mektedir, Yukardaki soruların başlan- gıçta sorulması ise TRT'nin dinleyici- nin menfaatinden daha çok, birtakım şahsı menfaatleri, gözönünde tutma- sından korkulduğunu göstermektedir, . TRTde pugüne kadar yapılan çalış- malar ne ifade etmektedir? Dinleyici, nin menfaati mi, yoksa kalıplaşmış| şahsi menfaatler mi el üstünde tutul- muştur? Bugün hiçbir TRT temsilcisi çıkıp da, göğsünü gere gere, "Biz TRT' yi bu memlekete hizmet etmek için kuruyoruz" diyemez. Gerçi bunun ak- sini söylemek için de henüz vakit er- kendir ama, bugüne kadar olup - bi- tenlere ve teşkilât içindeki büyük ka- rışıklığa bakarak, "TRT, bu gidişle millete hizmet edemez" demek müm- kündür İşte. Türkiye ORadyolarına eleman “radyoculukta unutkanlığın yeri yok- ur", diyen radyo yöneticisinin de bu önemli hususu unuttuğu rahatlıkla söy lenebilir.