Rusya'da hükumet, artık Çar'ın hükumeti degil, (Stolipin)in (Piyotr Arkadyeviç Stolipin) hükumeti olduğu Frenk gazetelerinin cümle-i rivayetindendir. Herhalde bu suret-i hareketin teskin-i ihtilale pek büyük faidesi olduğu dermeyan olunmakdadır. Dimek oluyor ki, bir yerde teb'anın hakkı olsun olmasun, ezilüb kırılması eyi netice verdigi beyanına vesile oluyor. Lakin bu kaide her yerde kabil-i tatbik mi? Yok. Gazetelerde sena edilmek ve hak kazanmak isteyen gazetecileri bağlamalı. Yoksa Çar ve hükumetine şiddet gösterenler, bugün o adamların sol ........ gibi geziyor. "Parayı veren, düdükü çalar" darb-ı meseli, Türklerin eski sözüdür. ~~~~~~~~~~~~~~~~~ (Avrupadan Mektub) Paris'de Fransızların (Patri) unvanlı dumanlı balonu dün yine hevaya çıkmıştır. Bulutların üstüne çıkmış. Gözden gaib olmuş. Yukarıdan aşağı mevad-ı müşte'ile atmuş! Aşağıda arazinin fotoğrafını çıkarmış. Daha birçok tecrübeler icra etmiş ve çıktığı yere inmiştir. Ha, bak bu mühim. Bu balon ibtida, ihtimal ki Fas Müslümanlarının başına bomba atacak. Bu mühim ihtira', yine döne dolaşa Müslümanların başında patlayacak. Bomba isti'malini men' itmiyor ya? Cevab: Kanun zaifler içündür. Medeniyet kanunları medeniyete dahil olanlara mahsusdur. Bundan maadasının hayvanat kadar bile ehemmiyeti yokdur. Bunu isbat içün; süd veren inek ve keçilere, yük ve araba çeken bargirlere, yün veren koyunlara ve sair faideli hayvanlara, papağan gibi eglenceli, kanarya gibi sevimli tuyura idilen iltifat ve zahmetin yeri vardır. Ancak bir madamın, kadifeler içinde, kucağında gezdirdigi adi köpeki, bunu besleyüb, temizledikden başka, her sene de 30 frank vergü verdigi, "azizim", "canım" hitablarıyla okşadığı, koynuna alub yatırdığı, ağzını yüzünü öpdügü ..... halde, ötede bir Arab ve Türkün katl ve idamı, hatta bir kavim ve milletin hak ile yeksan olduğu, kemal-i lakaydi ile okuyub dinlemesi, kanun adalet ve hükm-ü medeniyet ile nasıl te'lif ve te'vil idildigi varid-i sual bile degil. Dün Fransa'nın ıssız ve karla mestur dağlarında gezüb, yorgunluğu alıştırmak içün bir köy kahvesine indigim esnada "azizim Türk", "çabuk buraya gel Türkçügüm" sadasını işidince, zaten dalgınlık arasında bir de Türkün, bir genç kızın ağzından kulaklarıma hatif den bir sada gibi çarpdı. Bir anda bila ihtiyar, başım sadanın aks-i endaz olduğu cihete çevrildi. Gözlerim sada sahibinin suretine, kıyafetine dikildi. Latif bir çehre ve tabi bir eda ile, kız koca bir çoban köpekini okşuyor idi. Çağırdığı, okşadığı (Türk) sıçrayub atlamak suretiyle cilve ve tabasbus eden bu öoban köpeki idi. Kız benim Türk olduğumı bilse idi, Türk'ü belki de bana hücum ettirmege tahrik ider idi. Türk namını taşıyan bir köpekin bile, bu kadar sevilmesine şaştım. Hayretler içinde yoluma devam ettim. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Zat-ı Şahane, Fransa Sefiri'ni ve sabık Fransa Harbiye Nazırı ve karısını huzuruna kabul etmiş. Murassa' nişanlar, karıya şefkat nişanları verilmiştir.