Bu üç maddeden birinin fazla bulunmasıyla, veyahut bir tesir-i kimyevi veya hikemi tahtında, kuvve-i enbatiyede atalet son dereceye gelmesiyle, o havali çöl namını alır. Lakin lugatın tam ma'nasıyla çöl yokdur. Türkistan'ın en kurak, en kumlu mahalli bile (sağ saul) ta'bir olunan bir nev'i nebat tenemmüv hasıl ider ki bu otlar pek kumlu ve sathı nemnak olmayan yerlerde vücuda gelir. Bundan başka iri yarı gölgeli otlar zuhur ider ki, Afrika ve Avusturalya çöllerinden, bu çorak vadi esaslı bir fark ile temeyyüz ider. Vahaların (ma'mure) ittisalinde -yerlilerin ta'birince (takır) denilen- çıplak tepelere tesadüf olunur. Bu arazinin hiçbir türlü ziraat ve fellahate kabiliyet ve istidadı yokdur. Zira bu arazinin toprağı kamilen kilden ibarettir ki, çok veya az tuzlu olsun, suyun dahil-i türaba nüfuzuna salih ve müsaid olmayarak, tebahhur itmesini müntic olur. Bunun hilafına olarak Türkistan arazisinde (löis) ta'bir olunan bir nev'i toprağın bulunması toprağa bereket verdiği gibi, bundan kesilen kerpiç güneşde kurur ve yapılan tuğla her türlü arıza ve tebeddülat-ı hevaiyyeye mukavemet ider. Cami', medrese, mezar, divar, fırun, ateşdan ve kal'a divarı, minare ve her türlü bina, ev, ahur inşasına elverişli olduğundan, zamanımızda böyle bereket bahş eden ve inşaata yarayan bir madde, insanı toprağa bağlar. Alem-i medeniyetin kadimen Türkistan'dan çıktığına delalet eden esbabın biri de (löis) toprağının mevcudiyet-i nakliyatıdır. Türkistan bunca fevaide rağmen bir takım zaruretlere de ma'ruzdur ki, mahzurlar bu sebeble bazı yerlerinde iskan-ı insanı, adem'ül imkan hükmüne koyar. Ma'murelerin son derece bereketi cedveller küşadına luzum göstermeyen su menba'ları olduğu gibi, (isteb) sahralarının zaruret-i azimesi de vardır. Diger bir bela daha bu kıt'ayı zar ve zebun etmekdedir. Bunlar da yerlilerin ıslahatınca (burkan) ta'bir olunan kumların hareketidir. Bu kum kümeleri gerçekden dağlar hasıl edip ba'zen en ma'mur yerleri kemnam ider ve en güzel zer' olunmuş araziyi basarak nam ve nişan bırakmaz. Kum tufanına bahusus cenub şarkda ve Surhan ve Fergana'da (Balk Aş) yahut (Balkaş) gölünün cenubunda (Amuderya) nehrinin vustalarında tesadüf idilir. Kum tufanı Buhara'nın garbında (Kral Göl) yahut (Kara Göl) derbendlerinde de oldukça dehşetlidir. (Carcov) ma'muresinin garbında (Amuderya) nehrinin bütün mecra-yı suflası boyunca (Kalif) ve (Carcov)dan itibaren ta (Şurakan) ve Hive'ye kadar tekmil kuvve-i enbatiyesi mükemmel olan araziye tesir ve nüfuzu vardır. İklim - Türkistan'ın iklimi sert ve kurakdır. Senenin kısm-ı a'zamında havada kuraklık hükümfermadır. İcra ve isar olunan sular, tebahhur-u sür'at mikdarıyla tevazün idemez. Aral ve Bahr-i Hazar havzalarında suların kuruması bundan naşidir. Türkistan kışın pek soğuk, yazın pek sıcak olur. Derece-i hararet vaziyet-i, coğrafyaca böyle bir vasi' memleketde tabi'tehalüf ider. Taşkend dağlara en yakın mahal olduğu cihetle, rüzgarların kurutmak hassasına ve şiddet-i sermaye o kadar ma'ruz degildir. Aral Gölü (Ma'badı var) ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Müdir-i mes'ul: Yunus Reşid ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Oтгoвopeнъ peдaктopъ Peшитъ Юнузoвъ. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "Paбoтникъ" - Ндoвивъ