YAAARARAAAARARARARAL, (IKTIBASLAR | Antonio'nun sihiri tarağıeRita Haywortlh Çeviren: Nâzım Kemal u gün sağ tuvaleti “Ban'atınıa ayük üstadı Antonlo, herkosi haşrete düşüren gü itirnfta — bulu: Buyor: €Rita — Hayırorth'un — Ali Hanla evlendiki #ırada, osun ç darını yapmak için yine o iki karık sihirli tarağını kullandım.> — Filhakika — Anton!:o'nun — bahis gevzau ettiği tarağın, sembolik bir kaymeti vardır. Zira o, bir çok asil başların tavaletinde kullanılmıştır. Yer yer altından kakmalı bu siyab karağın ilk dişi, Windsor düşesinin başında zedelenmiş, — ikinci dişi ise Marlene Dictrich'in asi perçemlerin de kırılmıştı. Fakat gariptir ki son Hünlerde Rita Hayırorth'un gür le- saçları arasında gesinen — bu Tarağa hiç bir şey olmamıştır. Zaten Ritanın gelinlik saç tüvale- H fazla uzün — sürmüş de değildi. Bununla boraber, o, garip bir. he yecana kapılmaktan kendisini alar Mamış ve bir aralık Antonionun ku- Tağına eğilerek göyle — mırıldanmış- b — Eğer siz, saçlarımı yapmak ü- zere kalkıp buraya — gelmesaydiniz, Byle zannediyorum ki ben İendimi gok çirkin hissedecektim. Halen Paristo Matignon enddesine bakan geniş Bir borber — salonunda, — Papa hasretleri 'de dahil olmak Üzere — şimdiye kadar bütün kibar kadın ve erkekleri kabul etmiş — o- İan Antonio, çeşitli #aç modalarının mucididir. Fakat o, asıl şöhretine, daha geçen yıl ortaya attığı eğrdek kuyruğu» saç modası sayesinde - ka- yuşmuştur. Antonio'ya bu fikri aat ilham eden <Papa — basretleri> bir gün gülerek ona şöyle demişti: — Sihkate elverişli ve güzel bir #aç modası vücude getirmeğe bakma hsnız! Bunna üzerine Antonio, derhal işe koyülmüş ve pek kısa bir za- man zarfında çizebildiği cördek kuy ruğm'adlı saç modasını, her zaman oldağa gibi, balmumundan bir baş- ta denemiştir. Bu modanın — tutu- nacağını —anlayinca da, fakir - bir kadına * muvaffakiyetle tatbik — et- miştir. Güzellik Kır: Türenli bir mühendisin oğlu olan Antonio'nun. berberliğe — başlaması, garip bir tesadüfün eseridir. bundan on beş yil — önce, gampiyonu olmak istiyordu, bayat şartlarının güçlüğü onu, terzi gıraklığı yapmağa möcbur bırakmış- tı. Antonlo Bir gün koşu meydamüda, bisik- let şampiyonluğu rekorunu — kırma: 'yı hülya eden Antonio, arkadaşların.| dan bir berbere, sırf parasızlık yü- «ünden “#porla gibi meş-, gul olmadığından ediyorda. Haline acıyan berber, öna şu nasi- batte bulundu : — Beyhude yere “kendini — üzme Gostum! Bizim dükkânda — münhal bir yer var, Biz burada sabalun do- kuzundan akşamın yedisine kadar falışıyor ve pazar günü — istirahat ediyoruz. Set do aramıza katıl! Gö- receksin ki hem sefaletten kurtula- tak, hem de spor yapmak için bol bol vakit bulacaksın ! Berber dostunun sözünü — tutan Antonio, az zamanda, makası şakır- datarak tutmanın, 30 geklini ve saç ları briantinle terbiye etmenin de '©n iki tarzını öğrendi. Üç gün sons ra ilk defa olarak, bir ihtiyarın sa- pını kesmeği denedi. Fakat marifeti- ni göstermek gayesile, adamı, —ga- rip bir biçime göre, traş — etmişti. Büyük bir #kandali,. — Bittabi bu hâdisenin akabinde Antonüo berber- likten vaz geçmek mecburiyetinde kalmıştı. Bu âefer o, resim yapmak da, pekâlâ, hayatını kazanabile- ceğini düşünerek Güzel San'atlar - kademisine yazıldı. Burada tam Üç yıl, yorulmak nedir bilmeden — res- mo çalştı. Fakat nihayet ressamlık- tan da biktı. Bazr Türenli arkadaş- larınin teşviki üzerine, İtalyan hu- dudumu gizlice geçerek, — Fransaya gelip yerleşti. Antonio, tokrar berberliğe — baş- lamak istiyordu. Par tanıştığı BÜYÜK AŞK ROMAN bir arkadağının — delâletile — Antuvan adinda tanınmış bir berberin enlo- nüna çırak olarak girmağe muyaf- fak oldu. Bu sofor talih ona — güle- vekti, Burada, kısa bir zamanda ken dizine büyük bir göhret temin — ot . Şimdi Mis Simpson gibi - kadın- dar bile, saçlarını kestirmek için o- 'aa koşuyorlardı. Acaba Antonio'nun bu müvafafki yetinin sırrı ne idi? Şüphe yok ki onun, her şeyden evvel, zeki — ve çalışkan olması... Fakat ayrıca bun- da, Antonio'nun tatlı sesinin — ve n de dahli vardır. Zi- şlarını Koserken, n gürler, oku- bası — fıkralar an- yor, güldürücü İatıyordu. Nihâyet Antonio, günün — birinde tek başına bir berber salonu açma- a karar verdi. şanmalizeden boş bir yer bulup kiraladı. Şimdi o, 60 kalin oın hummalı bir faaliyetle çalıştı- ğx geniş bir salonda hakikf bir kıral bi hüküm sürmekte; moşhur ka- inlara ve büyük diplomatlara, — iki dişi eksik sihirli tarağının bir dar- besile, herkesin gıpta edeceği fiziki bir güzellik eklemekle vakit — ge- çirmektedir. rKISA uABğRLER] İi l * Dün Belediyomurakipleri ta. rafından 357 dükkân kontrol edil. Miş va 84 esmaf hakkında ceza zabtı kesilmiştir. Küçüksü - Bebek, Yeniköy - Beyxoz arasında ihdas edilecek a. Taba Vapuru seferleri için buralar. da yapılmasına karar verilen is. keleler ihale edilmiştir. * İstanbul Tıb Fakültesinin ilk Mmezunlarından meslek / hayatınıı kırkıncı yılını Jdrâk etmiş olan doktorlar 25 hazlranda Parkotelde bir toplantı tertip etmişlerdir. İstanbul Berberler Ceniyeti 25/4/949 tarih ve 5873 sayılı ka. 'nuna intibast edebilmesi için Enin önü Halkevi salonunda 12/6/919 tarihine tesadüf eden pazar günü saat 13.80 da fevkalâde bir toplan b yâpacaktır. & Haber aldığımıza göre Sağlık «La Prosses den Çikvaşvili tasına düşerek Tahı bir halde muştır, * Çocuk Esirgeme Kurümü İs. tanbul mersezinden: - Kurumumuz, Galata dispanserinde Nisan 949 a. yı zarfında 38 erkek, 16 kadın ki Ceman 54 hasta muayene ve tedavi edimiştir. yanmış ve Y hastahaneye kaldırı! Sinemacılar toplandı İstanbul sinemacılar ve filmeiler cemiyeti dün öğleden evvel Sumer sinemasında toplanmışlardır. 'Toplantıda — idare heyeti — istifa etmiş, fasat kabul — olunmamıştır. Bundan sonra bilet ücretlerinde be- lediyenin zam — yapmadığı ileri sürülerek şiddetli hücumlarda bu. lunukauş, Belediye Reisliğine — bir telgraf çekilerek durumun bir. ke. te daha incelenmesinin istenmesine karar verilerek toplantıya son ve- rilmiştir. Şeref ve Hüsnüyü anma toplantısı Beşiktaş klübünün fedakâr, u. mutulmaz evlâtları Şeref ve Hüsnü. 'nün ölüm yıllarını anmak için 11 Haziran 949 cumartesi günü saat 16da Şeref stadı kargısındaki Yah ya Efendi Dergâhındaki mezarları başında bir toplantı yapılaca:ttır. Yazan: SERVER BEDİ Ş ŞİMDİYE KADAR ÇIKAN TEFRİKALARIN HULÂSASI (Nejat Ankaraya giderken trende esrarengiz bir sarı na tesadüf ediyor. Bu güzi kadınla tanışmak — isteyen Nejat konuşmağa — muvatfak oluyor. Fakat kadın asıl hüviyetini gizliyerek adının Rana oldu. Nu ve / kendisine - tesadüf edergi tanımamazlıktan ge mesini rica ediyor. Mejat gün Jerco bu esrarengiz — sarışını Ankarada arıyorsa da tesa- düf edemiyor. On gün kadar sonra — İstanbula dönen Ne- Jat bir akşam Üstü bu es Farongiz güzel — sarışına bir cumartesi akşamı Beyoğlun- da rastlıyor. Kadının yanın: da kendisine çok benziyen fas kat dört beş yaş daha küçük bir genç kız da vardır. Hor halde kızkardeşi olacak diye düşünüyor. Bu sırada esra- iz kadın tanınmış bir kadın - terzisinin - bulunduğu bir apartmana giriyor. Diğer nına daliyor. N duracı dükkânına giriyor. ve genç kızın balo için sarı me bir çift ayakkabı aldığı ni görerek o akşam verilecek bir baloda hazır bulunacak- darını anlıyor. — Fakat acaba hangl baloda? O gee birl Tokatlıyanda, diğeri Taksim Bazinosunda Iki balo vardıı Nejat her ihtimali — düşüne- K her İki balonun da bilet- lerini tedarik ediyor.) * Talimhanede oturuyordu. Ab- lası bir ay evvel İzmire gittiği için yalnızdı. Hizmetçiye baloya gideceğini haber verdi ve beyaz boyun bağile frakının yeleğini üütületti. Düşünüyordu: balolardan bi- rinde kızı ve ablasını görürse ne yapacaktı? Kendisine Râna adı- 'i takan kadın: «Beni bir yer- de görürseniz hiç tanımamış gi- bi hareket ediniz» demişti. Ne- dad, mesleğinden gelme bir alığ- Piyasadaki para darlıği ve veresiye Taksitle satışlar birdenbire arttı Piyasadaki para darlığı iktisadi devlet teşekmüllerine de sirayet et. miştir, Sümerbank alım ve satım müessesesindeki işlör — tamamen dürmüş gibidir, Tüccar, taahhildü. ni ifa etmediğinden veresiye mun mele asgariye indirilmiş, bono zerino iş yapılmaz olmuştur. Alıcılar para bulamayıklartndan milesseseye gelip siparişlerini — al. maz olmuşlardır. Şehrin her tara- fındaki depolar tıklım tıklım fabrk ka mamüllerile doldurulmuştur. Birer mücssese — haline getirilen fabrikaların imalâtı devam etmek. tedir, Bu itibarla keizin muvakkat oluşu temenni olunmakta, darlık uzadığı takdirde Sümerbank mük geselerinin nazik durim arzedece. ginden endiğe duyulmaktadır. Fakat Ticaret “Müdürlüğünden müsaade alan ithalâtçılar siparişe yanaşmamakta, böylece zaten az olan ithalât büsbütlün kısalmış ol maktadır, Para darlığı çeken bütün ticaret. haneler bilâ istisna takcsitle satışa başlamışlar, harpten evvel memur. Jarın peşinde koşan ve harp içinde ortadan kaybolan taksit tahsildar. ları ay başında yine — veznelerde bol bol görülür olmuşlardır. Tren altında can veren talebe 'Teknik Okul mazcine kısmı — bi. rinet sınıf öğrencilerinden Artivin il İsmatil Saraç adında 20 yaşların. da bir genç, evvelki gece Saat 230 doğru — Floryadan gekmekte — olan banliyö treni, Kumkapı istasyon'. 'na gireceği sırada trenin altına düşerek parçalanmıştır. - Hâdise - nin tahki-cine başlanmıştır. İşçilere zam Kartal Yunus çimento fabrikası işçilerile Mit — Eğitim — Basımevi işçilerinin zam istekleri, Yüksek Hakem heyetince kabul edilmiştir. Karar gereğince çimneto fabri. kası işçilerine 9ç15, Milli Eğitim Basımevi işçilerine de 9025 zam yapılacaktır, 'sküdar tramvay işçilerinin zam talepleri haklında İse henüz kat'i bir karara varılamamış, , İdarenin mali Vurummunun incelenmesi uygün görülmüştür. / Sağlık Müsteşarı Romaya gidiyor Sağlık ve Sosyal Yardım Bakan lığı müsteşarlarından Ekrem To<, dün sabah şehrimize gelmiştir. Müsteşar, bu sabah uçakla — Ro. edecek vey oradı Bej kon, topl a katılacaktır. m Toku'un seyahati Üç haf ta sürecektir, Ali Yücel'e kulağından ameliyat yapıldı Avrapa 52 kilo serbest güreğ gampiyonu All Yücele dün Cerrafı Paşa — hastahanesinde — kudağından amcliyat yapılmıştır. Jrak elçisi Vilâyette Şehrimizde bulunan İrak Eiçisi ekselâns Ata Emin Bey, Türkiye- den ayrılması enünasebetile Vali ve Belediye Reisi Dr. Lütfi Kırdara dün sabah veda ziyaretini yapmış. tır, Tek tip ekmek Ekmex çeşnisinin değiştirilip de Biştirilmiyeceği hentiz katiyetle an laşılmamıştır, Bazı haberlere göre gehrimizde tek tip ekmek çıkarıla caktır. Ankara gemisi Amerikadan hareket etmiş bulu. nan yeni yolcu gemilerimizden (Ankara) cuma günü Cebelittarıkı geçecek ve 16 haziranda Marsilya. ya varacaktır. Ankara gemisi İtalya ve Yuna- nistanın bir çok Jimanlarına uğra- yarak yolcu ve yük alarak İzmi. Te gelecek, 28 haziranda da limanı mıza müvasalat etmiş olacaktır, No. 5 kanlıkla, bütün hareketlerini önceden plânlaştırmağa- çalışır- di Fakat hayatın hiç bir proğra- ma sığmıyan tesadüfleri ve sürp rizleri olduğunu da bilmez değil- di. Çok defa insanın bunlar sa- yesinde eğlendiğini, canının sı- kıldığını, mesut veya bedbaht olduğunu da bilirdi. Tesadüfün karanlığından doğan bu iki kız kardeşle tanışmak şansını yine tesadüfe bırakmak lâzım geliyor dü. Saat on buçuğa kadar evde kaldı ve on bire doğru Taksim gazinosuna gitti. Balo henüz kalabalık değildi. Hiç bir tanı- dığa rastlamadı ve masada tek başına oturmaktan sıkıldı. Kapı dan uzakta olduğu için de giren leri de iyice göremiyordu. Ba- lonun mevcudu ancak on ikiye doğru — tamamlanabilirdi. — Bir saat ofurmağa, sonra bütün ga- zinonun içinde ve arkadaki pi- yango salonunda esaslı - bir a» Taştırma yapmağa karar verdi. Gözleri dans edenlerden ve et raftaki v ->lara — gelenlerden Psikolog ARARARAADANA Dilde müteradıf kelimeler AÇ eee ertimbayıira üifedi nü verip yaptırdığımız eşyaya bönzemez, Onları, yine eşya gibi; aklımı: Za osince sandık odasına da atamar İnsan arzusunun ne emirle, de kanunla mücesir olamadığı, ta bik kanunlarını değiştirmek kudretini gökteremediği vak'a nizamlarından biri de dildir. Çünkü kelimeler, bi- ror canlı usviyettir. Canlı uzviyet Kibi doğar, gelişir, diğer kolimelor- e mhriyet tesis eder, değişir, ih. tiyarlar ve bazan da ölür. Yaşayan her kelimede, tıpkı canlı uzviyetler. de olduğu gibi, müthiş bir muka- vemet hassası vardır. O kadar - ki öldürülmek istendikçe, inadına ya- yar, suikasta uğradıkça ömrü artar. Bunun aksine, zorla yaşatılmak ( tenilen kelimelor, ya halkın nofre- tini kazanır ve ölü doğmuşa döner, şahut yine halkın — şamarını yeyip değişir ve ekstriya kendilerine mü- nasip görülen mânaların birer — ka- rikatürü halin gelir Moselâ <Mühit> in yerine konuş ma piyasasına #ürülen <önemli> bu- gün artık, aslında pek mühim olma- yıp da Birf gü veya bü sebeple ehem miyetliymiş gibi gösterilmek istenen işlerin Sfatı olmuştur. Mühim — bir , hakikaten ehemmiyetli — bir iş- tir, fakat önemli bir iş, bence pek mühim değildir, hattâ zırvadır, ama mademki siz onu —öyle telâkki yorsunuz, öyle olsun, Bir — çokları gibi ben de, karşımda önemli bir iş- ten bahseden kimsenin zamirini an- lamak için, tâ gözlerinin içine bak- mak lüzumünü hissederim, Bay ve bayan kelimeleri de halk dilinde hay- li tuhaf münalar kazanmış — bulunu- )r. Mesolâ tramvayda' biletçi, yol- cuya evvelâ — Böyefendi, bir az öne gider mi- — Bay, yürüsenizel diye — çıkı yor. Bir az evvelki beyefondi —h tabına mükabil bu bay tabiri, damın kös dinlemiş ve gaygısız ha- Jino karşı bir tersleme, bir nevi va oluyor. Misalleri çoğaltmı m yoök. Görülüyor ki «m Sebze ve meyve kâr hadd deiğişiyor Belediye rels muavini Nâzım Ar. da, dün . meyva Ve sebze hâline gi. derek tetsiklerde bulunmuştur. Fazla miktarda sebze gelmesi dolayısiyle fiyatlar umumiyet itiba tile düşük olmakla beraber, pera. kendeci esnaf, belediyece tesbit e- dilen kâr miktarının — azlığından dolayı fazla mübayğada — bulnma. maktadır. Bu bakımdan — helediye, opt ti ços düşük maddeler ik kâr MRdI , tanbiti Yo. Bu süretle, hâlde hiç bir maddı nin denize dökülmesine sebep kal mayacaktır. Odun kömür stoku Hafta içinde şehrimizin muhte- Jf iskele ve Istasyonlarına yeniden 14 bin çeki odum ile 182 ton man. gal kömürü gelmiştir. Belediyo namına tahsis edilen 0 Yun ve kömürler için mevcut mu. temedle yapılan Aanlaşma devam ettirilecektir. Sergi sarayi gezildi İstanbul Vali ve Belediye Reisi Dr, Lütfi Kırdar, yanında Bölge Sanayi Birliği umumt kâtibi Halit Güleryüz, İmar — Müdürlüğünden mimar ve mühendisler olduğu hal. de, dün Sergi ve Spor Sarayını gez miştir, Belediye, sonbaharda bu binada büyük bir sergi açmak istediğin - den dünkü gezinti sırasında bu hu. sus konuşulmuştur. Sanayi Birliği, sorginin ehil kim geler tarafından — hazırlanmasına bilhassa itina edilmesi Üzerinde e- hemmiyetle durmaztta, eskiden Ga. latasaray ilsesinde — yapılan sergi- den aha mükemmel bir sergi a. çılması için büyük gayret sarfedil. Mesi icap edeceğini belirtmektedir Belediye, serginin Vedad Nedim 'Tör ve mimar Vedad Ar tarafındar hazırlanmasına taraftar görünmek tedir. ayrılmıyordu. İkide bir büyük kapıya ve saate bakıyor, — hülâ , baloya gelenler olduğunu gör- düğü için yerinden kımıldamı- yordu. Uzaktan bir kaç kişi ile selâmlaştı; fakat bunlardan hiç biri yakın tanıdık ve dost de- ldi. Bir arkadaşa rastlasa, o- nunla konuşarak salonları r: hat gezebilir ve araştırabilirdi. On ikiye doğru kalktı ve bü- yük kapının önündeki küçük Merdiven bağına kadar giderek salonun iki tarafına da baktı. Göz leri keskindi. Uzakları görüyor- du. Sonra masaların arasından geçti ve arka masalara bir göz attı. Süratle geriye dönüp pi- yango salonuna da baktıktan Bonra kızkardeşlerin bu baloda olmadıklarına hükmetti. Pavyo- na da bir uğradı orada da yuk tular. Bir taksiye atladı ve Konak- taki baloya gitti. Daha salona girer girmez, karğı tarafta ön- deki masalardan birinde iki kız kardeşi de gördü. Yanlarında Doktor Şükrü Ünsal ve karısı da vardı. Nejad sevindi ve ken- di kendine: «İşte bu mükem- mel! dedi, Şükrü benl — onlara takdim eder.» Fakat geç gittiği için, ancak dipteki salonun en sonunda, kız kardeşleri uzaktan görmeğe bi- le imkân vermiyen küçlük bir masa bulabilmişti. Oturdu - ve cesaretini alevlemek için viski ısmarladı. İkinel veya — üçüncü kadehten sonra teşebblse geçe- L | himp in yerine konmak istenen «ö- halk arasında bambaş nemli> Si ka bir müna kazanarak, evvelkinin tmüteradifi olmaktan çıkıyor. — Böye Jece, dile sokulan bu kolimo, kone disine yapıştırılan etikete — göre de-, Gü, halkın benimseyiyine göre uzvi hayatına başlıyor, Artık o, mucid- n elinden çıkmış, kendi mukad deratını yaşayan bir kelimedir. Bu | Kün ifade ettiği münayı muhafaza edip etmiyeceğini de zaman, göste- recektir. Zaten dilde müteradif kelime ya- şamaz, Eğer müteradif — tâbirile birbirine mânaca iki damla su - gibi €e kelimeleri - kastodiyorsak, dilin psikolojik kamnları böyle bir isra- fa müsaado etmes. Zamanla bu keli melerden ancak bir tanosi, ifade et- tiği münaya hâs olur, bamıları unutu- lap gider, diğerleri iso, ya gittikçe nünnslaşarak — farklı - mânalar zanır, — yahut — etimolojik hiç |bir münasebeti kalmıyarak bam başka şeylere delâlet eder. Vaktile| dilimizde, biç değilse edebi uslübda kulanılan gema, mihr, Afitap, Hur- yit gibi güneşin müteradili. kelime- derdön mibr ve âfitab bir daha - di- rilmemesine ölüp gitmiştir. Şema kolimesinden de tek hâtıra olarak şemsiye kalmıştır ki bunun güneşle olan münasebeti kimsenin aklından geçmer. Hurşit, kelimesini ise, şal- nız İran — bayrağı — dolayisile Şir-u hurşid tarsında - kullandığımız olu- yor. Yine kameri — kullanmadığımız gibi bahçelerdeki — kameriyenin ayla olan alâkasını da unutmuş bulunu- şoruz, Eski <Mah> dan kala kala bir mehtap ile bir de maytap kaldı. Mikyası matar çoktan unutuldu, a- ma matara, bize yağmuru — düşüne dürmeden, yaşamakta — devam edi- yor. Görülüyor ki güneş, ay v mürün . müteradifleri, — bazan hâtıra biraktıktan sonra, unutulup Bitmiştir. Bu hâtıraların da kök mü- nalatla hiç bir tedaisi — kalmamış- tır, Fakat her zaman böyle olmuyor. Bazı müteradifler, asli — mânalarını mühafaza etmekle beraber, gittikçe nüdnslaşıyor, gerek yazı, gerek ko- nuşma dilinde etraflarına başka ko- timeleri do toplayarak, farklı — mâs nalar ifade eden canlı terkipler - ha- linde yaşıyor. İşte misal olmak ü- zere eyüz? kelimesinin — müteradif- leri. Başımızın herkesce bilinen kıs mınt ifede eden bu yüğ kelimesinin surat, çelre, sima, vecih, lika ilh.. gibi müteradiflerinden büyük — bir kumpı, böylebir fkıbeto uğramıştır. Tço Lika Ve vecih kelimeleri bu- gün eyüz> mânasında artık — kulla- tilmiyor Likaya ancak - Mehlikada, vecho ise — Poygamber — yüzünden bahsedilirken — kullanılması âdet ol müuş vech-i mübarek terkibinde rast geliyoruz, Fakat — sürat, — sima ve nizde bütün hayatiyetleri ediyorlar. Çünkü . yüz kelimesinin tam müteradifi — olmak- tan çıkmıştırlar, Bir kere surat, as- li olan süretden telâffurz — bakımın- dan da uzaklaşmıştır. — Bugün sü- ret , Sadece «senet sureti> ndo ol duğu gibi, kopya, aslına uygun nüs- ha münasında kullanılıyor. kökile nasında olan — esureta> ise, suratla olan tedai bağını çok- tan koparmıştır. Bugün surat, kaba çirkin veya sevimsiz hallerinde yü- z0 verilen bir isimdir, Sevimli, kibar yoya güzel yüzlere surat diyemiyo- ruz, Halbuki somurtkan, öfkeli, zünden düşenin bin parça olduğu kim | suratlı, ek k, Surat as gelere suratsız, — asık suratlı deriz. Surat e k hallerini ifade etmek için eyüz> kelimesini kullanmağa dilimiz var- maz, Yılışıkça, sırnaşıkça, bir teşeb büso girişmenin güçlüğünü canlan- dırmak için do «Buna — surat ısteri deriz, yapan hakkında da cadamda yüz surat kalmamış> diye hayıfla- nıriz. Horhangi bir vesile ile şamar 9 birisinden bahsedilirken eyü- tüno bir tokat attılarr yerine «su- cekti. Fakat nasıl? Bu nasılın cevabı da okadehlerin içinden çıkacaktı. Gözleri bir çok dost simalara rastlıyordu. Uzaktan hepsile se- lâmlaştı. Belki onlar arasında bu kızları tanıyan vardı. Önde- ki masalardan birinde oturan mimar Süleyman ,onu el İşaret lerile masasına çağırıyordu. Ya- nında karısından başka kimse yoktu. Nejad ikinci viski ka- dehinden sonra kalkıp - onların yanına gitti. Bir az oturdu. Fe- Tiha dans etmek istiyordu, fa- kat, kocasının gönlü yoktu. Ne- jadla beraber dansa kalktılar, Orta salona geçtiler. Nejad u- zaktan, kadına iki kız kardeşi gösterdi ve sordu: — Bunları tanıyor musunuz? — Hayır ben de merak ettim soruşturdum. Yeni görünen in- sanlar bunlar. Bir tanesi Ame- rikada imiş, yeni gelmiş. Bütün harb içinde Amerikada kalmış zengin bir tüccarın kızı imiş, kocasından boşanmış, tüccarın da damı söylediler ama unut- tum. Onun adını söylediler mi? — Hayır, Yanındaki kız - nesi? Kız i mi? — Öyle olacak. Benziyorlar birbirlerine, Pek mi beğendiniz? — Tanışmak isterdim doğru- Su, Onların masasına yaklaşıyor- lardı. Doktor. Şükrü — Nejada hararetli bir selâm verdi. Mi Yazan: Prof. Sabri Eîat Siy_a!v_uş_gil —ı ratına bir tokat lenirse hâdiseye şahit olanların - üdetâ bun: dan memnun - olduklarını — hizsede- Çehre ve sima kelimeleri. bugün artık <yüs> Ün gittikçe daha —mü- cerred, daha — mocazi, daha müne- vE nüanalarını — ifadeye hasredilmiş bulunuyor. Netekim — «Serveti — fü- simaları> sözünde iyat Mmünasına gel- mektedir. Bunun yerine «Serveti fü- nün edebiyatının yüzleri veya «Os- nun edebiyatının slma, sadece şah manlı tarihinin büyük #uratlarır de- mek, sadece gülünçtür, Çehre keli- meni de, «çebre züğürdüs tâbiri müs tosna — Burada — da zaten, Çehro, yüz güzelliği mânasındadır —, —da- ha ziyade manzara, görünüş, — hat- ta, Üynet ve mahiyet — mânalarını ifade ediyor. Nitekim «Bu dâvanm bakiki çehresir dediğimis zaman kasdettiğimin mâne, — dâvanın dışı değil iç yüzüdür. «Yüz> kelimesinin muhtelif müna- Jarinı, “diğer kelimelerle — birleşerek ifado e$tiği Çeşitli nüansları buraya kaydedecak değiliz. Herkes yüz ver mek, yüzüne vurmak, yüz göz ol- mak, yüzsüzlük etmek, iki yüzlülük etmek, yü ağakrtma, yüz kızart- mak, yüz çevirmek, yüze gülmek, yüzü tutmamak, yüz Üüstü bırakmak yüzüne gözüne bulaştırmak, yüzünü gözünü açmak tâbirlerinde bu ke- limenin nasıl değişik mânalar — al- diğini bilir. Yüş kelimesinin daha bir çok mâna nüansları ” vardır bunlar yaşayan dilde, muay hallerini, hareket ve münas fade eder. Kullanışta bu ti içinde bulunan yüz kelimesi, hakiki mânasını bir tarafa bırakarak, me- cazi bir kıymet alır, Ayni vaziyeti, baş, kafa, kelle mü teradiflerinde de görürüz. Baş, daba ziyade, vücudun malüm kısmını, d ahhas olarak ifadede kullan lıyor. Başını dik tut, başsız bir vi cud, kocabaş hayvan da olduğu bi. Bununla beraber mebde, zirve, riyaset; ilh.. —müânalarında da ayni İkelimeyi kullanmaktayız. Kafa, b zan, başa nisbetle daha — mücerred, daha mânevi kıymetlere delâlet edi- yör. Kafalı adam, ket, softa kafası, yerleştirmek, kal rinde kafanın mânevi bahis mevzuudur. Kelle ise, tamamile - başın düsvarlığını ifade / ediyor. kelle, kelle götürür gibi, bir, vuraş- ta kellesini; uçurmak, , kelle kulak yerinde, Kellesi koltuğunda tâbirle- rindo görüldüğü Üzere, gittikçe is- timali daralan bu kelime, yeni mı cazi kıymetler kazanmak — kudreti kaybetmişe benziyor. Bütün bu. misallerden açıkça mey dana çıktığına göre dil, tıpatıp mü- teradif olan kelimeleri, kendi — ka- nunları içinde bir tasfiyeye tâbi tatu yor. Bazılarını, kendilerinden — birer| ikişer bâtıra saklayarak, âdetâ hu- dut harici ediyor, diğerlerini ise mü- 'na ve nüanslarını dej retile tedavülde tutuyor. — Böylece ilk bakışta müteradif gibi görünen kelimeler, bilhassa — ibare büviyetlerile, — birbirinden farklı mefhumlara tekabül lar. Acaba dil, hangi müteradifleri atıyor, hangilerini başka müna ve nüanslara tahsis ediyor? Bu cidden pek meraklı bir meseledir ve aydın- lanması dilcilerimize —düşer. - Fak: surası da muhakkaktır ki dil, — bu ususta dar bir ırkçilik gütmüyor. Başka dillerden aldığı kelimeler a- rasında kendi öz kelimclerine mütera dif olanlar varsa, bazan — bunları tercih ediyor, ötekileri unutuyor. Yalvaç yerine peygamber ve dil- maç yerine tercüman — kelimelerinin hayatta kalması, bunu gösterir. Ba- zan da müteradifler, nüans farkla- rile, yan yana — yaşıyorlar. - Allah, Tanrı, Rab, Hüda, Cenabı Hak ilh.. kı , bu hâdi- hare- mühteviyatı madı. Pişmiş elerinin mevcudiy mar Süleymanın karısı: İyiya işte, dedi, doktor Şükrü bey sizi onlara takdim e- der. Hangisini beğendiniz? — Doğrusu, Seniha hanım, iki si de hoşuma gidiyor. — Şansınızı bir deneyin ba- kalım. Viskinin — verdiği — cesareti, Şükrünün — hararetli — selâm arttırmıştı. — Nejad, — dans - tan — sonra, — kızkardeşlerin masasına doğru ağır ağır yürü- dü, Şükrünün önünde durdu. Ve hepsini — selâmladıktan — sonra, doktorun karısına bir dans tel lif etti. Tangoya başlar — baş- lamaz: — Hanimefendi, dedi, tece: Sümü mazur görünüz, yanını daki kadınlar kimlerdir? Şükrünün karısı bazan, —he- le bir iki kadeh içtikten sonra, kendisile elddi konuşulamıyacak kadar alaycıydı. Ü- Beni sorguya çekmek İ- çin mi dansa kaldırdınız? dedi, böyle vazifeler almak istemem. Ne vazifesi, hanımefendi? — Oltanızı benden mi istiyor sunuz? — Ne oltası? Ben lüfer na çıkmadım. Nazire bir kahkaha attı. O- muzlarından yükselen — Arpögo kokusuna garap kokusu karış- mışti. Tombul / vücuduna - Taj men tangoyu biçimli ve hafif oynuyordu, (Devamı var). Gözile eyİ ispat eder. O halde dilin, d ha doğrusu dil topluluğunun müte- | radifler karşısındaki davranışında tek ölçünün kelime ırkçılığı — olduğunu iddiaya kalkışmak, hatadır. Dil mu- hitleri, asırlara sürmüş bir — zevk © itiyat oluşunun sonunda, — ken- diliklerindan öyle bir hassasiyet de- recetine varmışlardır. ki, türlü zor- lamalara rağmen, bünyelerine — so- kulmak istanon kelimelerden — buş- ka hasanlar da ararlar. Eğer — bu kolimeler o haasalardan mahrum- sa, #ndeco monge — bakımından irki olmaları ve yahut mevcut kelimele- rin çatısına göre imal edilmiş — bu- dunmaları, kullanılmakta olan — yas bancı asmıldan kelimolerin — yerlerini ahp onların unütulmasına sebep teş kil etmez. Bazan bunun tam zıddı olur ve dil- piyasasına — sürülen ke- lime, dile geçmiş yabancı zin yahı #ıra, ekseriya sönük, za- yıf, hattâ gayri ciddi bir hüviyet kazanarak — yaşamağa baş- | kelime- lar. Dili, her ne pahasına oluraa — ol sun, yabancı asıldan olan — kelime- lerden temizlemek isteyenler, onla- rın yerine geçör Ümidile, ortaya e ki veya uydurma kelimeler atmakla yanlış bir hesabin kurbanı oluyor- lar. Dilde mevcut kelimeler, eksari- ya bu zevksiz ve Deceriksiz - teşeb- kuvvetle direni- dol bile, yeni- lmenin sırrına eriyorlar ve büsler karşısını yorlar, durmüşa den biç bir tedai yaratmıyan ve bu yüz- 'den muallakta kalan yeni kelimeleri çabucak silip süpürüyorlar. — Yahut yeni kelimeler, kendilerine verilmek istenen mâna ve ehmmiyetle taban tabana zıd nüanslar kazanıyor — ve bir müddet böylece — sürüklendikten sonra, piyasadan çekilmek zorunda kalıyor. Dilde hakiki * müteradifle- rin yaşayamıyacağı hakikatibi unu- tanlar, canlı kelimlerin yerine - za- ten ölü doğmuş müteradifler — sür- meğe çalışacaklarına, kelimesi — bu- lunmiyan mefhamlara, zevk ve iti- yatlarımıza uygün karşılıklar ara- salar, çok daha hayırlı bir iş yap- miş olurlar. hattâ tabif ömürlerini benzeyenleri Gülhanede verem pavyonu İi Sağlık Müdürlüğünün Gilhane hâstahanesinde veremli hastalara temin ettiği 100 yatağin tanzimine başlanmıştır. 15 güne kadar bura. 'ya 100 veremii hasta yatırılmış o- lacaktır. Akar yakıtta ucuzluk Akaryakıt fiyatlarırda — yapılan tenzilâtın; taksi ve otobüs üeretle. rine ne in'ikâa * edeceği, Belediyece incelnmektedir. Benzinin litresinda' yapılan ten. zilâtın 2,6 kuruş olması dolayısile tarifelerde esaslı bir değişiklic ol. mayacağı anlaşılmaktadır, Börekten zehirlendi Vefada Güzel Yahya sokağı 45 numaralı evde oturan 45 yaşların. | da İsmail Güngör dün öğle Üzeri, evinde yemek yedikten sonra san. cılanmış ve derhal Guraba hasta. hanesine kaldırılmıştır. İsmall hastahanede —müdavata rağmen kıvrana tavrana çok geç. meden ölmüştür. Cesedi — muayene | eden adalet doktoru İzzet İşcan morga kaldırtmıştır. Allesi, İsmailin öğle yemeğinde yediği börekten zehirlenmiş olduğu| 'ğu kidia etmektedirler, Şehir Meclisi parti grupunun toplantısı Şehir Meclisi parti grupu, C: H. P. nin bir tamimi gereğince haftada bir gün toplanacaktır. Bu maksatla C, H. P. il merkezin de ilk toplantı yapılmıştır. Top- lantıda istimlâk ve imar işlerile, fabrikalardaki işçi mümessilleri seçimi meseleleri görüşülmüştür. AAAAARAAAAAAAAAAARAN! Mübarek Berat gecesi 11/12 Haziran*1949 ve 14/ 15 Şabanı şerif 1368 tarihine müsadif cumartesi — a<şamı, (pazar gecesi) mübarek ley. lel berat olduğu ilân olunur, Her şey halk için!... Yalova kaplıcaları bir kaç bin se nedenberl bilinen bir şifa kaynağı: e Romalılar zamanında yapılmış darının dediklerine göre Termal telindekl modern — banyolardan daha sıhhi ve daka mükenmeldir. On iki No evvet gittiğim zaman beni bu - hamama soktular; üstüme ağır ve bankaların şambrfort — denilen kasa dallerinin kapılarına benzeyen — kas piyi kapadılar. Ayağının altınca de- Jikli mermorler vardı ve mermerlerin altından 70-80 deroce sıcak sular a- kiyordüş. bu suların boğusu havayı 60-60 dereceye yükseltiyordu. Orada n dakika kadar — kalıyordum — ve buram buram terliyordum. — Bayılıp düşsöm ve unutulup kalsam vücudu mun mermerlere temas eden taraf- darı yanıp kabaracak ve öteki dün- yaya ebedi seyahate çıkmış olacak- tmiş fakat herşey hesaplanmıştı. ve güphesiz böyle bir. İhtimali düşün- mok bile mânasızdı. Yalova kaplıcalarına — 510 seneles rinde Bizans İmparatoriçeliğinde bu- dunan ve Büyük Jüstinyar 0s'un karı sı olan Teodora dört bin kişilik mas iyyetile mühteşem bir. alayla — gi der, kalırdı. Bu kadın şimdi tan Ahmet meydanı — dediğimiz hi- podromda ayı oynatan bir adamın kızı İdi. Senelerce artistlik ettikten, kucaktan kucağa — dolaşlıktan, se- fahet Âlemlerinde yıprandıktan son: ra veliahtla evlenmiş; çok geçine- len onun İmparator olması üzerine kendisi de imparatoriçeliğe yüksel- mişti. Osmanlı devrinde hanedana —men: sup olanlar Yalovaya giderlerdi — ve burası âdeta onlara mahsus bir yer diz halkın. ihtiyacını öteller yapmak, Leşkilât kurmak ve bu vatanın müdafaası uğrunda sa- vaşanlara faydalı bir halo getirmek düşünülmemişti. — Cumhuriyat — ku« rulduğu zaman daha haraptı. ve ni« hayet Atatürk'ün emrilo imar —e« dildi, Bir müddet hükümetin — Ida« Tesinde kaldış ne kâr etti ne de yes ter derecede faydalı oldu. Şimdi bir şirkote verilmiş — bulunuyor; fakat 'ne haldedir? Termal otalde veya Bü- yük ötelde kalmak adam — L. Bünde 20-30 liraya mal oluyor Ainsanın yirmi gün kalması Bine göre bu tedavi, bahşişler — ve mütelerrik masraflarla — boraber 600 * 800 lira demektir. Bir gecs kondu. yani modern (1) bir mesken bodeli. Memleketimizde kaç kişi bu parayı verebilir? Bir arkadaşımızdan — öğreniyoruz KI Yalova kaplıcalarındaki bütün yar fak sayısı 300 den İbarettir; Avru« padaki — muadillerinde — 3000 yatak bulunüyor; Üstelik f.xir — insaniarın bile faydalanmalarına İmkân verli- Miştir. Yalova kaplıcalarındaki — su 1800 kişinin banyo yapmasına — mü- nıyoruz; beşte dördü akıp gidiyor. < Yeni bina yapmak için para yok!s diyecekler, Bir senede ihtişam la yükselen ve sıkıca doldürulcuğu zaman on bin seyirci alan Spor ve Sergi sarayı İspat etti ki istendiği zaman çok şeyler yapablliriz: kaldı Kİ Yalova kaplıcalarında boş binalar dolu olanlardan az değildir. Kâtip- lerin oturdukları bina, ufak bir tü- dilâtla Üç yüz yataklı otel almağa müsalttir. Yalova kaplıcalarında da şu pren sibi tutmak âzımdır: Herşey — halk için.. Kadircan KAFLI Vasati — Ezani 4 27 12 13 16 14 19 39 21 41 2'li ZAYI Çorlu nüfue memurluğundan aldı ğim ve içinde askeri durumum ka. yitli nüfua hüviyet cüzdanımı kay. bettim, Yenisini alacağımdan es'ci. sinin hükmü yoktur. Sadık oğl'u Fethf Kızılarslan İstanbul Müftüsü 1 — Gezici köy kadınları bedel üzerinden 100 tane battan reğinco oksiltme suretilo satın alı ? — Şartname ve nümune bürosunda görülebilir. — Güven parası 207 lira nacak belge ile yüksok okullar sa tesi günü saat 11.80 da 2 misyona baş vurmaları, :Istanbul müdürlüğü sabit sermaye çiftliğin 1328 Akşam erkek sanat okulu den kursları için 2730 lira e 2490 sayılı kanun hükümleri ge- aktır. Tophanede 347 numaradaki okulun tasarlanan olup bu para okul idaresinden alie manlığı veznesine yatırılacaktır. 4 — İsteklilerin kanuni bolgelerile birlikte 11.6.1949 cumar- Gi maddede yazılı büroda toplanacak koe Ziraat Okulu den 1 — 30.5.949 türihinde ihalosi yapılacak günde ortalama sek- #en kilodan 17.5 ton manda südüne talip çıkmadığından “eksiltine müddeti on gün usatılmıştır 2 — Beher kilosu 65 kuruştan tahmini 11370 lira ve geçici teminatı 858 lira 19 kuru, 38 — İhalesi 13,6.049 pasartesi günü saat 14 do Halkalıda İak tanbul Ziraat Okulunda yapılacaktır. Şartaamasi ber gün ç saatlerinde sözü geçea okulda görülebilir. (7804)