<. ( IKTIBASLAR | Rusyada hüküm süren köle ahlâkı ysyada köle ahlâkı, Sov- yet halkının yıllardanbe- Yi sürdüğü disiplinli bir yğın bir hayat tarzı yüzünden yay hal almıştır. Diğer bir çok millet ler, cebir ve tazyika ancak taham mül gösterebilirken, Rus milleti, köleliğe adeta gönül vermişti! Sovyet diyarında bulunduğu - nuz müddetçe, Stalinin çizdiği hudutlar: dahilinde düşünen, ka- naatlerini izhar eden Rus halkı- nin taşlaşmış vicdanı karşısında Tahatsız olmamanıza imkân yok- fur. Nefes almanın, insanca sev- menin bile yasak edildiği yegâne memleket olan Rusyada, müba- asız denilebilir ki, aklın tabil ışığından istifade eden bir tek kişi vardır: Stalin. İradeden mahrum bu — zavallı halk arasında, ruhsuz bir takım etten kalıblarla karşılaşır, hükme den bir tek baş için, kol ve l_m— cak nevinden bir sürü âza yığını önünde hayretten dona kalırsı- nız. Burada zulüm, bütün mulı(î'- yasından boşanmış lüzumsuz bir kelimeden başka bir şey değildir. Zira Rus siyaset adamlarına gö- Te zulüm, halkın muhayyel bir hastalığıdır. Doktor. kıyafetine bürünmüş olan zalim idareciler, mazlumları, sağlığın medeni in- Bsanın normal bir durumu olma- dığına İnandırmış; — kötülüğün, tedavi behanesile, devamını sağ- lamışlardır. Rusyayı ziyaret eden bir kim- Benin ilk defa gözüne çarpan mokta, esirlerden mürekkep bir Cemiyet manzarasıdır. Böyle bir temiyette ise, yaşıyabilmek için mutlaka bir Rus olmak lâzımdır. Halbuki görünüşe bakacak olur Banız, burada her şey, başka mem Jeketlerde olduğundan farksız - dır. Amma hâdiselere nüfuz et- mesini bilirseniz, görürsünüz ki esasta, şaşırtıcı kıyaslar ve aykı rılıklar vardır. Filhakika Rusyada halk ve hü kümet, irade kudretinin lüzumu- na kanaat getirmişlerdir. Fakat benim asıl hayretimi mucip olan taraf; bir ilâh mertebesine yük- selmeyi gaye edinen Stalin de- ğil, despotculuğun faziletini öv- ekte bir nevi hüner bulunduğu wehmine — kapılan . milyanlarca Ansandır. Burada, riyazi bİt kati- yetle işliyen despotçuluğun neti- celeri, tahammülü güç bir tazyik ve cebir politikasıdır. Gariptir ki bu politika, yalnız fikirleri ve duyguları hiçe saymakla kalma- makta ayni zamanda bedahate karşı savaşarak, körü körüne güttüğü kanlı bir mücadelede za- feri elde etmiye bakmaktadır. Bundan bir müddet önce Rep- nin yoldaş, Rusyayı ve Stalini idare etmekte idi. Bu adam, iki yıldanberi gözden düşmüş bulu- nuyor. Bugün artık Rusyada, vaktile adı dilden dile dolaşan Repnin yoldaştan bahseden bir tek kişiye rastlıyamazsınız. Bu zavallı siyaset adamı bir anda, iktidarın en yüksek zirvesinden en derin bir nisyan çukuruna yu varlanmıştır. Onun şimdi sür - mekte olduğu karanlık hayatı değil, mazideki ihtişamlı saltana- tını bile diline dolamıya cesaret eden kalmamıştır. Rusyada hay- ranlıkla nankörlük arasında pek büyük bir fark yoktur: İktidar- dan düşen bir bakanı, dostları derhal unutuveriyorlar. Bu memleketi yakından tanı- dıkça, Stalinin Rusları harice göndermemekteki maksadını da- ha yi anlamıya başlıyorum. Şu- na eminim ki Rusyanın siyasi Tejimi —Batı Avrupa ile temasa geçildiği takdirde— az zamanda yıkılmıya mahkümdur. Siz, ko - Münist nazariyesine kafasını ve gönlünü kaptırmış genç Bolşevik lerin gülünç iddialarına kulak as ÖMRÜ İki eli ile bacağını tutup, sola doğru çeviri- yor Ne metin adam, ne demir gi- bi bir erkek!... Yüzünde fak bir ıztırabın izi bile yok, bi- lâkis dudaklarında daima hafif bir tebessüm Mühim bir şey Bi değil gali- ba diyor; zannederim, kurşun gıyırnış geçmiş!... Pek nüfuz et memiş içeri! Tekrar ayağını kaldırıp, dizi- nin mihveri üzerinde, ileri geri hareket ettiriyor. O zaman, ya- ranın ağzından, kıpkırmızı, ak- tığı yere hararet veren yeni bir kan geridi süzülüyor. Evet diyor, talihimiz var- miş! Tam isabet olmamış. Her halde kurgun deriyi yakıp H Esat Mahmut KARAKURT Çeviren: N. K. mayınız. Zira onlar zerafeti, bir debdebe; nezaketi, bir lüks sa- nan eşsiz ahmaklardır. Bu memleket halkının övütleri ne kayıtsız kalmıyan bir seyyah için Rusya, sayısız teknik başı rıların - kaynaştığı bir. Ülkedir. Dostlarımız, sathi bir gözün tes- bit edeceği manzaraların lehlerin de bir propaganda teşkil edece- ni zannediyorlar. Halbuki aklı başında olan Batının bütün siya- set adamları, iz'anı selbeden böy- le bir ağa düşmekten uzaki lar. Pierre I ve Katerin II, bütün dünyaya, Rusların zararına olan büyük bir dens vermişlerdi. On- lar, despotculuğun, iyiliğe hiz - met ettiğini iddia edenlerden da- ha korkunç ve tehlikeli kimseler bulunmıyacağını isbat etmişler- di. Bu suretle bugün artık her- kes, deva yerine geçen sahte bir ilâca sınır çizilemiyeceğini artık amıştır. aa dani Toplantılar, davetler San 'at hareketleri : İstanbul Demokratlarına Demokrat Parti Küçükpazar bucak idare kurulundan. D.P. Küçükpazar bucağının 17 nisan 949 pazar günü saat 15 te yapacağı büyük siyasi toplan- tıya İstanbulda bulunan bütün Milletvekillerile birlikte Partili- lerin teşrifini rica ederiz. Ord. Prof. Kosler'in konferansı Ord. Prof. Kessler dün saat 15 te Yıldızda Yüksek Mimari oku- lunda «Mesken problemi, mesken Yokluğu ve mesken inşaatı> mev Zuunda bir konferans vermiştir. Bu konferans büyük bir kala- balık tarafından ilgi ile takip 9 lunmuştur. Prof. Kessler konferansında, bugün memleketimizdeki mesken buhranına ve ev sahiplerile ki- racılar arasındaki “anlaşmazlık- lara temas ederek bunda ümil o- lan başlıca sebebin de mesken problemsizliği olduğunu söylemiş tir. Bir resim sergisi Değerli ressamlarımızdan Asu- man Yavuzerin Taksimdeki Fraa sız konsolosluğu — salonlarında hazırladığı resim sergisi 16 ni san cumartesi günü saat 16 da açılacaktır. Sergide sanatkârın 55 eseri teşhir edilmektedir. * Türk Sahne Sanatkârları Derneğinden: Tertip etmiş olduğumuz kon- ferans serisinin 5 incisi 14 N san 949 Perşembe günü aat 17,30 da Şehir Tiyatrosu Dram kısmında muharrir Nusret Safa Coşkun tarafından — verilecektir. Mevzuu: (Bugünkü tiyatromuz fi limciliğimiz ve münekkit). Giriş serbesttir. * 16 Nisan Cumartesi günü 14,30 - 19 a kadar Liman lokan- tası salonlarında bir Tabiiyeci- ler çayı tertip edilmiştir. Bütün alâkadarların gelmeleri beklenir. * İstanbul İşçi sendikaları Birliği tarafından - tertiplenen konferanslar serisinin beşincisi bugün saat 18 de Eminönü Hal- kevinde Ord. Prof. Dr. Fahret- tin Kerim Gökay tatafından <İş- çi ve mesleki hastalıklar: mev- Zuunda verilecektir. * Sişli Halkevinden: 18 Nisan 949 cuma "günü saat 18,30 da Halkevimizde Muvaffak Sami Onat tarafından (Şair) mevzuunda bir konferans verile- pan Serkis Makaroff adında bir şahsın öldürülmesile neticelenen selesi addedilmektedir hâdisesinde ihmâli görülenlerden emekli general H. Hüsnü Erki- let kapsülhane gefi Seyyid Ali Oral hakkında sorgu hâkimliği tarafından açılan hazırlık tahki katına dün de devam olunmuş- tur. binde bulunduğunu bildirdiğimiz kapsülhane şefi Seyyid'in bu ta- lebi, dilmiştir. mizde bulunan Polonya tütün he yeti ilk parti olarak 500 ton tü- tün satın almıştır. Bustosta yapılmış olan ve Ting esasına dayanan Tü ticaret anlaşması gereğince, ge- çen sekiz ay işinde Türkiye Po- lonyadan 4,5 milyon dolar tuta- rında Polonya da 3 milyon dolar tutarında mal al- mışlardır. tün bu alacaktan mahsup edile- cek ve ay yurdumuzdan pamuk, maden cev heri, bize çok ucuz fiatlarla çimento ve seker satmağı teklif etmişler dir. bulunan Belediye reis muavinle- rinden Nâzim Arda, dün sabah- ki eksnreele şehrimize gelmiştir Bakanlığına izahat vermişti: hususunda da alâkalı makamlar- la temaslarda bulunmuştur. Bazı lise ve orta okul öğretmenleri şikâyetçi rek bu durumda olan öğretmen- lerin de mezkür kanundan isti- fade yük faydalar sağlıyacak olan Ve- rem Kanununun dan bu kanunun tatbiki üzerinde faa - liyete geçileceği haber verilmek -| tedir, cektir, herkes gelebilir. gitmiş olacak! Bir saniye düşünüyor. Şöyle etrafına bakınıyor. — Fakat yara kanıyor, diyor, buna mâni olmalı! Işıkların altında, başka bir 1- #ık gibi yanan iri siyah gözle rini kaldırıp, yüzünü avuçları- nin İçine almış, hiçkıra hiçkira ağlıyan kıza bakıyor. Gülseren hanım divor, te- miz bez gibi bir şeyiniz var mı yanınızda acaba? Kız, biraz ferahlıyabilmek i- Çin, tâ uzaklardaki denizlerden gelen ve güllerin kokusunu sü: rükleyip getiren rüzgüra yüzü- nü vererek, alnını yukarı doğru kaldırıyor. O zama , saçlarının siyah — büklelerinde — pırıldaşan gölgeler, kumral yüzünü zam- milyon lira * J ehir HÂBERLERİ Kapalıçarşı cinayeti Dinlenen şuhıdlı_r 87 yi geçti Kapalıçarşıda kuyumculuk ya General Erkiletin sorgusuna devam ediliyor Sütlücede vukua gelen infilâk g Bunlardan, dün tahliye tal uygun görülmeyip red e- Polonya ile ticari faaliyetimiz Bir müddettenberi memleketi- Öğrendiğimize göre- geçen a: kle: Leh kal Türkiyeden lerde Bu vaziyette Polonya bizden | fesör 5 milyon dolar alacaklıdır. Tü- in heyetinin aldığı 500 ton tü- 1ca mezkür memleket, boraksit alacaktır. Diğer- taraftan — Polonyalı! r Nâzım Ardanın Ankaradakı temasları Bir müddettenberi Ankarada Nâzım Arda, Hâl tarife ve tev Reis muavini, ayrıca İstanbul etile belediyesinin tefriki ettirilmelerini istiyecektir. | Yeni Verem kanunu mer'iyete giriyor Veremle mücadele konusunda bü| — Meclis tarafın - kabulünden sonra yakında Kanuna göre 10 sene sarfile içinde 20 vilâyette lacaktı. b e Dünkü - sabah birisinde ilkokul öğretmenlerinin Yapı Sandığında larını geri almak istedikleri ya- | zalıyordu. Bu hususta dün kendisile gö- | , emleketin fikir ve Dünr anananAn Psikolog ggözile Trroaamr Fıkır Mahsulleri ve Gelir Vergisi elir vergisi kanununun eararengiz cinayetin tahkikatına G eçt erma şiddetle devam olunmaktadır. deki müzakereleri sıra» Şimdiye kadar ifadelerine mil: | 4, stanbul milletvekili Ad. racaat olunanların sayısı dün 87 | A lam himmetile kanun yi bulmuştur metninden çıkarılmak Üzere en- Diğer taraftan savcılıkça Ya> | cümene iade edilen meşhur fık- pilan soruşturmalar neticesinde | CÜMenc inde Güler mURUUr DD hâdise ile alâkadar görülen Üç | .0 V DeL, 18 inci maddenin bi- şahsın izi üzerinde durulmakta- | — ( e y L e tercüme, hey- dir. Tahkikatın selâmeti - bakı |a e Lesim (bu mahiyetteki gü: mından alâkadarlar — tarafından |rer ya Te G aa ae nlar imleri açıklanmıyan bu Üç ki- |1, Gta yazanların, bu işlerinden ğinin yakalanmaları bir gün me- | v 1 kvim yılında elde ettikleri kazançların 5000 lirası gelir ver- sinden müstesnadır» ihtiva ettiği halde, bazı kalem ve sanat erbabına bu istisna payını tanımıyordu. Geçici komisyonun teklif fıkranın gazetelerde intişar eden metni şöyle idi: <Yukarıdaki is- tisnanın, bu işleri memur Veya müstahdem olarak daire veya müessese ile mukave- lename ile veya olmamakla beraber devamlı ma- hiyet arzeder şekilde yapanların bu yönden kazançlarına şümulü yoktur.> fıkra bu şeklile kalmış olsaydı, nat hayatında çalışıp getirdikleri eserler ile milli kül- türe hizmet edenler, kanun naza rında amatör ve profesyonel ol- mak üzere iki sınıfa ayrılmış 0- Profesyonellerin bir yıl- lık kazançlarından gelir vergisinden muaf tutulur - memleketin amatörler, diğel rından vergi vermelerine rağmen, böyle bir istisna payından istifa de edemiyeceklerdi. kir ve sanat mahsullerini muafi yı - bırakmadan bağladığı bu amatörler, mektep- hoca, üniversil veya — devlet memur olup da kitap veya ma- kale yazan veya tercüme eden, resim veya heykel yapan ve bu mesaisine karşılık telif ücreti a- lan kimselerdi. ler sınıfına, tüccar, esnaf veya serbest gelir vergisine tâbi bulunup da ayrıca bu işlerle ithal edilmiş olacakti) * Memleketimizin fikir ve sanat erbabını ikiye ayırarak, bir mı için istisna payı diğer kısmı için hiç bir muafiyet haddi kabul etmiyen bu fıkranın Öğretmenlerin Belki meslek' sah i projesi hakkında İçişleri Ba- A kanlığına, süt — mütehassısının yapı _sa’"“g' tetkikleri hakkında da Sağlık dâvası gaz a rüştüğümüz Muallimler - Birliği Evvelce ilkokul öğretmeni iken | idare heyetinden bir zat bize | hugi;n ]nnno!uıl ve lize öğretme- | şunları söylemiştir: ni olanlar, son çıkan intibak ka- gün YepüRünik nunundan ist'fade edemedikleri (_P,;"îî_*":f*_'p_ ı_“n':“h_î:ı'n'*"îy için şikâyet etmektedirler. İMlürhalb. getiiimca! TİRNtA Muallimler Birliği Büyük Mil | ortaokul ve lize öğretmenlerinin Jet Meclisi, Başkanlığı ve Ba- İ kanlık nezdinde teşebbüse geçe- İ'd€ iştirâk ettirilmesi / istenildi. Bu arada, bir arkadaş sandığı faydalı olmadığını ileri sürerek kadar topla: rın iade edilmesini istedi. sa bu umumi bir arzu değildir» hastahanesi ve açılacak, ayrıca 10 milyon lira har canarak mevcut teşkilât, tekâmül İ ettirilecektir. Bu 30 milyon liralık büdçe her yıl 3 milyon lira tahsi- sat konulmak süretile temin oluna ve- | caktır. latıp getirin, olmaz Kız irkiliyor. Bir günüyor. — O kayaların suda mı diyor? — Evet. — Peki gideyim. Tefrika No. 54 baklaştıran ışıklarla karışarak, Lâcivert etekliğinin nu dizlerinin Üzerine dı kip ayağa kalkıyor. Gözlerini gi mukavelename uğraşanlar da biriken para- hükmünü ikinci fıkra ettiği ikinci veyahut bir fikir ve sa- meydana 5,000 lirası r kazançla- Fıkranın f vergiye telerde pro- dairelerinde bu amatör- hibi — olarak Ü- fanıyan etelerindza nan paral: Yok- dişpanserler saniye dü- arkasındaki kenarları ıslak göz kapakları- — deceği tarafa doğru çeviriyor. hin Üzerine bir menekşe rengi Bakıyor, Göğsünün heyecanla döküyorlar! çarptığı, derin bir korku içinde Temiz bir bez mi dediniz? — titrediği 0 kadar belli — oluya Bezle mi bağlıyacaksınız yara- — ki!... Ekrem anlıyor bunu. Bi nızı? raz da alay eder gibi gülümsi- övet yerek — Olur mu acaba? — Gidin gidin Gülseren ha- Başka çare yok. Olur ol- — nim, gelmezler bir daha!... Al- maz, yapacağız. Her halde gi- — çaklar korkak olurlar. İlk dar- dene kadar açık bırakamayız. — bede muvaffak — olamayınca, Kanıyor çünkü! meydana çıkmazlar artık! Nasıl bir bez istiyorsu - — Kız, hiç ses çıkarmıyor. Yal- nuz? niz öyle ayağı saracak ka- Gidiyorum efendim .diyor! dar, genişçe bir bez Ayaklarının ucuna basarak, Bende temiz bir mendil - — önündeki siyah gölgesl ile bera den başka bir şey yok ki! ber, bir hayalet gibi koşup u- O halde siz çabuk gidin, — zaklaşıyor. mendilinizi gu ilerideki suda 18- — Ekrem, olduğu yerde kımılda ( mucip sebeplerini henliz öğren- mak derler. Fakat içinde mek nasib olmadı. Gazetelerde| yaşadıkları cemiyetin imkânları çıkan müzakere icmallerinden de| böyle hayırlı bir isteği kuyveden Maliye Bakanının ne gibi esasla-| fiile getiremiyecek kadar kısık ra dayanarak, ne şekilde delil- | ve dar olursa, geçim derdi yüzün | lerle fıkrayı müdafaa ettiğini de/ den, başka bir iş tutarak, arttı- tafsilâtile öğrenemedik. Bu ge- | rabildikleri vakti fikir ve sanat beple, sadece tahminlerde bulu- | mesaisine hasretmek zorunda ka- narak, fıkranın teklifine âmil ol-| lırlar. İlim, edebiyat ve sanat ta- duğunu — zannettiğimiz esaslar | rihinde bu tarzda çalışarak muaz hakkında bazı mütalealar yürüt-| zam keşif ve icatlar da bulunmuş, mekle iktifa etmek zorundayız. | şaheserler vücude getirmiş kim- Kanaatimizce, profesyoneller içini seler ekseriyeti teşkil eder tanınan istisna haddini amatör- | — Hele ilmi çalışmalar sahasın- lerden nez'eden fıkranın mucip | da, asıl himaye edilecek profes- sebibi, her halde fikir ve sanat | yoncl, kanun metninde amatör faaliyetini hakiki erbabına, yâni| gibi görünen insandır. Fizik, kim- bütün ömürlerini bu gibi işlere | ya ve tabiiye gibi maddeye, içti- vakfetmiş olan profesyonellere | maiyat, psikoloji, hukuk gibi in- tahsis etmek ve bu gibilerini a- | sana dayanan ilimler sahasında, matörlerin zararlı (!) rekabetin-| memleket ve insanlık kültürü i- den korumaktır. Başka yerden| çin en feyizli eserleri verecek o- kazanç temin ettiği halde fikir | lanlar, üniversitelerin laboratu- ve sanat işlerile de uğraşan ama-| var ve enstitülerinde, mektepler- tör, hiç Şüphe yok, ayni istisna| de, devlet dairelerinde ve adliye payından istifade ederse, tek ka-| sahasında çalışan — profesörler, Zanç menbai bu işler olan profes| öğretmenler, memurlar ve avu- yöneller ile daha sıkı bir rekabe-| katlar, hasılı encümene iade edi- te girişebilir. Halbuki fiki len fıkra hükmüne göre amatör nat mahsullerine mukabil elde e- deceği kazançtan derhal gelir ver gisi ödemiye mecbur olursa, piya- sada (tâbiri mazur görünüz) fi-| yat kırmıya kalkışamaz ve böyl ce profesyonellerle hiç olmazsa müsavi şartlar dahilinde rekabe- te mecbur olur. Bu netice de, memleket realitesi hesaba katıl mıyarak, sırf nazari sahada ka- lındıkça, akla ve hakkaniyete uy| gun gibi gelir. Çünkü her memle- kette bu çeşit kanunlar, hakil meslek erbabı olan profesyonelle ri korur ve amatörlerin zararlı re kabetini önlemiye çalışır. Bunun da sebebi, her mesleği, o mesle- ğin hakiki müntesiblerini hima- ye etmek suretile, kalitece yük- seltmek veya hiç olmazsa ama- törlerin elinde inhitat etmesine mâni olmaktır. Bizde de, her hal- dp böyle bir düşünce ile, fikir ve #knaf âleminde #matör ve profes yoönel tasnifi yapılmış ve amatör lerin mesaisini istisnasız vergiye tâbi tutmak suretile de profesyo- nellerin himayesi ve dolayısiyle fikir ve sanat mesleklerinin te- rakki ve tealisi cihetine gidilmiş olsa gerektir. Yalnız gazete hâ- vadisleri: mucip sebebi olduğunu tahmin et | le hayatını kazanmış kaç kişi var tiğimiz bu düşünce, acaba yerin- dır? Başta Şinasi olmak üzere, de midir ve memleket realitesi- Namık Kemal, Recai zade Ek- ne uygun mudur? Büyük Millet| rem, Hâmid, Tevfik Fikret, Uş- Meelisi miş lsaydı, yurdun fikir ve sa- nat âleminde ne gibi gelişmelere | inüzar etmek lâzımdı? İhtisası- mız haricinde olmakla bergber, sanat haya: bu yolda çalışanları ya: Kından tanıyan bir meraklı sıfa- tile bu mühim mes'eleye kısaca temas etmek niyetindeyiz. vvel fikir ve san- at hayatında amatör ve profi Her şeyden e dayanmadığını ğil bizde kaydedelim, içtimai iş Di leketlerde bile, fikir ve sanat hasında böyle bir tasnife giriş- mek pek çetin bir iş olduğu gibi, fikir ve sanatın ancak profesyo- neller sayesinde terakki ve teali edeceğini ileri sürmek de, hayli sudan bir iddiadır. Elbette fikir ve sanat müntesipleri, bütün me- Yazan: rof. Sabri Esat Si sayılıp da, yönellerin eserler lerin - reki kavuşmuş miyoruz. mi eserler şil. ve lar, pâyından riyat sâl hine dayanarak; fıkranın | yonel tasnifinin hiç bir re 4ııı.—_x.i - | mil; bu hükmü aynen kabul et | zaki zade Halid Ziya, Cenab habeddin, Yakup Kadri, hemen bir hi Ahmet Ra hatırlıyamı memleketli - | benzemez. Oralarda geçinen, bi olan kim: bölümünün| kü halkın yüzde şırı mertebesine varmış mem| Yazma bilir ve kitap müşterisi nüfusu- muzun zaten beşte dördü okuyup bilenlerin de an- yazma bil Memleketimizde he ne gayet mahdut imkânı vardır tan bugüne vermemişler midir? tisnası çıkmıştır? efendi, S iyavuşgil ı bilmem hangi profes-| lehine olarak, muat abetinden — kurtulun olacaktır? Hiç ayıda çıkı in muellifleri, çhile, faydalanmak - fikril kadar edel Yahya Kemal, Hâşı asırda bu kı Ahmet Hüseyin Rahmi ıyoruz. lerde Evet, hattâ servet sal ler pek çoktur. Çi adır. Bizde isi fi- daha olgun ve kaliteli eserlere mi nne smi bib liyoğrafya dergilerinden de anla- ğ devlet hazinesin- den maaş alan kimselerdir. Bun- acaba hangi profesyonel züm renin menfaatine, neşrettikleri e- r dolayısile daha ağır bir ver gi mükellefiyetine tâbi tutulacak- lardır. Diğer cihetten, geçimi dev let hazinesinden temin edilmiyen | kaç kişi, sırf böyle bir muafiyet le, alıcısı zaten pek az olan ilmi neş hasına atılacaktır? Milli 'kültürümüzün en sağlam mesnedlerinden biri olan yat için de ayni şeyleri söylemek | Bir kere Tanzimat at tari- girmiş şahsiyetleri amatör- lük ve profesyonellik bakımından gözden geçirelim. Yalnız kalemi-| edebi- | m, Reşat Nuri ve da- | ha bir çokları maaşlarile geçinip | Hemen | idenin kaç Mit- | ve imden başkasını pek başka vaziyet bizimkine | alnız kalem hi- | up cak küçük bir kısmı kitap oku - mak itiyadındadır. Son harb yıl- raz canlanı İsamız, bir ur gibi olan kitap pt kaç senedenberi a; arında bazı ürızi sebeplerle bi- ya sailerihi ideallerine uygun mevzu | bir buhran geçirmektedir. Hattâ lara hasretmek isterli bütün varlık ve benlikleri! halarda çı maksızın, acaip bir hayranlıkla gözlerini, çimenlerin üzerine dü gen gölgesinden ayıramıyor kı- zan! Bir iki dakika sonra Gülse- ren, elindeki beyaz mendili ile, tekrar dönüp geliyor. — Islattım işte mendili efen- dim diyor! — Peki, veriniz onu şimdi ba- na! Ekrem, mendili alıyor ve eği lip ayağındaki yarayı iyicene siliyor. Sonra doğruluyor. Üs- tündeki keten gömleğin düğme- lerini çözerek, kıza dönüyor — Gülseren hanım diyor lüt- fen şu gömleği çıkarır mısınız sırtımdan ?. Kız bir an şaşırmış gibidir. Duraklıyor. Ne yapacaksınız, gömlekle mi saracaksınız yaranızı? — Evet! — Üşümez misiniz sonra? Üzerime ceketi alırım! — Peki! Kız Ekremin yanına geliyor ve ellerinin etsiz, ince uzun par makları ile, adamın omuzları Ü- zerinde rafından tutup yukarı — doği kaldırıyor ve alıyor. Ekrem şimdi, yası içinde, y çıplak kalmıştır n dumanla örtülü penbe bir aydınlık, kırların serin havasi- rüzgürın taşıdığı çiçek ko- kularını da alarak getiriyor. Is- sız bir dağın eteğinde bir genç kızla baş başa kalan bu çıplak le erkeğin, kiyor. Heykel maksı: altına gü Hele gşan sim adaleleri, bronz omuzlarına bıra- 1 gibi şimdi kımılda - bir ışık yağmurunun riyor Ekrem rüzgürın uçlarını, henliz kırıktan yeni geçirilmiş bir 1- pin yumağı halinde büküp bü- küp bıraktığı, göğsünde kayna- kudretli siyah tüyleri, hâkimane bakışı, , böylece| bunu bir buhran değil, okur ya- e 0 sa-|Zar sayımıza göre bir lışmak ve yaratıcı ol-| dönüş telâkki etmek daha doğru- normale —H a mammamemaanız duran gömleği, iki ta- Tu lâmbaların zi- rı beline kadar Yıldızlardan ve derileri kalın yaralı dudakları İle, bir kadını İlk nazarda sers seme çevirip — büyüliyebilecek, bir erkek güzelliği vücude geti- riyor! (Devama var), t yyet payından istisna edilmek is- | tenen kimseler değil midir? İlmi | piyasası, bu sözde amatör | Nurullah Berk'e kadar ressamla- rımızdan kaçı fırçasile geçinmek adetine ermiştir? Eski ve yeni Bugün roman — oküyucuları yarıdan yarıya azalmış bu- yor. Son seneler içinde çıkan kitapların sayısı, evvelkilerle mu- kayese edilecek olursa, hakikat bütün çıplaklığile meydana çı - kar. Diğer cihetten, muharrir ve mütercimlerimizin haklarını ko- ruyacak bir kanundan henüz mah rum bulunuyoruz. Eski telif hak- ları k bugünkü ihtiyaçları şıilamaktan pek uzaktır. Ser- luni t piyasada muharrir ve müter cimlerizin koparabildiği yazı Üc- reti, hayatın en az beş misli pa- halılaşmış — olmasına — rağmen, harbden öncekine nazaran ancak iki Muharrir mütercimlerin emeğini karşıla mıya gayret eden tek müessese misli artmıştır. ve Milli Eğitim Bakanlığıdır, yâni devlettir. Uzun ve titiz tetkikler sonunda, kendilerine telif ve ter- cüme oluna; dilı eserler havale e- tini de, geçimlerini başka y lerden temin edenler ve bilhassa maaşlılar teşkil etmektedir. Memleketin hakiki vaziyeti bu olduğuna ve İnönü armağanlari- le ilim, edebiyat ve san'ate rağbe t teşvik etmiye çalıştığımıza gö- re, kültür sahasında çalışanları amatör ve profes kiye ayırmak ve birincileri daha liteyi nazariyeye feda etmek 0- lurdu. Güzel Sanatların resim, heykel vaziyet ve diğer kollarında da aynidir. Şeker Ahmet paşadan musikişinaslarımızdan- kaçı, bes- tesile karnını satabilen sanatkârlarımızın çoğu, zaten devlet memuru değil mi dir? Hiç şüphe yok, gelir kanunu nu yapanlar, fikir ve sanat saha- sında çalışanların senelik kazanç larından — 5,000 lirayı vergiden muaf tutmak suretile, onları di- ğer mükelleflere lerdir. Bu ba idan münevver- ler, kendilerine teşekkür etmeyil borç bileceklerdir. Fakat 18 inci maddenin ikinci fıkrasile arada bir ayrılık yaratmıya ne lüzum vardı? İki öğretmen arasınaaki kavga İstanbul Erkek lisesi jimnas- tik öğretmeni Muzaffer ile Tica- ret Lisesi jimnastik öğretmeni Burhan, pazar günü iki lise ara sında yapılan bir spor teması esnasında talebe önünde kavga etmişlerdir. Milli Eğitim müdürlüğü vak'a etrafındaki tahkikatını tamam- hyarak Bakanlığa bildirmiştir. Polis bir sürü hırsız yakaladı Emniyet 2 nci şube n.emurla- rı tarafından şehrimizde 24 sa- at içinde 4 sabıkalı yankesici suç üstü yakalanmıştır. Bunlardan Artin, Beyoğlunda Elhamra sineması önünde bulu- nan 716 plâka numaralı bir hu- susi " otomobilden bir seccadeyi çalıp kaçarken suçüstü yakalan- mıştır. Yine Hâlde kabzımallık yapan Necati Canerin dükkânı önünden bir sandık portakalı çalıp kaçan Hamdi Vurul da yakalanmıştır. Diğer taraftan Taksimde otu- ran Lusi adında bir kadın, dün Galata sükinlerinden Melâhatin falına bakmak bahanesile 15 li- Tasını çalmışsa da yakayı ele ver miştir. Ayrıca, Kuzguncukta — oturan Avramın, tramvayda 300 lirası- nı çarpan Mehmet Yiğit yakala- narak savcılığa verilmiştir Türkiye Milli Talebe federasyonu Umum Türkiye yüksek tahsil gençliğine şamil olmak üzere İz- tanbul ve Ankara Üniversiteleri üksek okulları Talebe Birlik leri birleşerek 'Türkiye Milli Ta lebe Federasyonu namı - altında bir teşekkül vücuda getirmişler- dir. Milli Talebe Birliğini de kad roları içine almak üzere temas ve istişarelerde bulunmakta ©- lan bu yeni teşekkülün dare he- yeti dün 15,80 da İstanbul Vali- s1 doktor Lütfü Kırdarı ziyaret ederek Türkiye Millt Talebo Fe- derasyonuna bir merkez temini- ni, Birliğin spor ve kültür saha- sındaki faaliyetlerini mali yar- dımlarla desteklemesini Istemlş- | ler ve oradan Üniversiteye gl- derek Rektör Sıddık Sami Ona- rı da makamında ziyaret etmiş- lerdir, erin büyük bir ekse-| &! ÜS mu n ; | Yesi binbir gece masallarını önel olarak i- ğır vergilere tabi tutmak, rea- doyurabilmiştir? Son yirmi beş otuz sene içinde heykel yapıp da ancak - devlete nisbetle daha esaslı bir himayeye lâyık görmüş 16 NİSAN — 1919 İran'da meşrutiyet devri... ran devleti 1906 da yapıl- a miş olan <Anayasa» yi değiştirmek üzere bir ku- rucular meclisi toplamak Üüzere- dir. Kırk üç sene evvel konmuş olan bir kanunun bugünkü ihti- yaçlara cevap vermemesi pek tar bildir; kaldı ki İran, bütün do- memleketleri gibi Batı mem- leketlerine göre gerl kalmıştır; orada da asırlarca müstebld hü- kümdarlar, derebeyleri — moderm devlet teşkilâtının aleyhinde ne mümkünse yapmışlardır. 1906 da İran tahtında Muzaf. fereddin Şah bulunuyordu; elli yaşında İdi; babası - Nasıreddin Şahın 1886 da öldürülmesi üzeri- ne hükümdarlığa geçmişti. Uzun müddet Azerbaycan — valiliğinde bulunmuştu. Sıhhati gibi zekâsı da zayıf bir adamdı. Memleketin idaresi saray adamlarının ve ya- kınlarının ellerinde kalmıştı. Av rupalılara geniş imtiyazlar ver- | miş, bir çok borçlar - yapmışta. |Bir taraftan Ruslara diğer taraf tan İngilizlere hoş görünmek İ- çin devletin istiklâline uymıyan anlaşmalar — imzalamıştı. — Borç aldığı paralarla Avrupaya yaptı- Bi üç muhteşem seyahatin hikâ- ha tırlatmıştı. Bu vaziyet karşısın- da İran vatanseverleri hükümdar üzerinde devamlı baskı yap' 1906 da Meşrutiyetin kurulması- n sağladı Muzaffereddin Şah 1907 — de öldü ve yerine Mahmet Ali Şahi geçti; basit ve geri düşünüşlü, müstebid bir adamdı. Bütün dar kimseler — gibi — istibdada meşrutiyet idaresin yık- mak için harekete geçti; fakat hürriyetçiler cesaretle dövüştü- ler; 6 temmuz 1909 da Mehr--t det sonra tahtından feragat et- ti, yerine oğlu Ahmet Şah geç ti; o sırada dokuz yaşında bulu- nuyordu. Ahmet Şah aslı Türk olan Kı- çar sülâlesinin yedinci ridır. Olgunluk yaşına — geruga zaman o da yolunu şaşırmış, tahe tından indiritmiştir. Ölüm tarihi olan 1927 ye kadar Parisin eğ- lence yerlerinde şöhret yaptı, memleketi ve milleti ile asla il- gilenmedi Şimdiki Şahın babası Rıza Şali Pehlevi 1878 de Mazenderan vi lâyetinin kasabalarından birinde Abbas Ali Han isimli bir zatın oğlu olarak dünyaya- gelmişti. Yirmi ikt yaşında Kazak alayına girdi; derece derece yükseldi, 1921 de ordu kumandanı ve Har biye Nâzırı, 1923 de Başbakan oldu. 1925 de Ahmet şahın tahttan indirilmesi üzerine İran meclisinin - kararile Şah oldu, 1926 da taç giydi. 1934 de Atatürk ün misafiri olarak Türkiyeye gel miş, Türk inkılâbını kendi mem- leketinde de tatbika çalışmıştır. İkinci Dünya Savaşında mütte- fiklerin kararile İrafi Azerbay- canının İşgaline karşı — durmuş, vatanını terkederek tahtıni oğ- luna bırakmıştır. Yeni Şah baba- mın yolunda yürüyerek Rus işga line son vermiş, İran istil bir defa daba tahakkuk ettirmiş, demokrat bir hükümdar olmuş- tur. Kadircan KAFLI Borsa harici altın tları Dün altın piyasasında fazla olmamıştır. Fiyatlarda ufak bir şüklük vardır. Dünkü fiyatlar şöyle kapan « mıştır, Reşat: 42,36, Cumhuriyet: İngiliz: — 52.65, — Gülden Külçe: 6.00 vra TAKVİM)—x RUMİ 1865 NİSAN iş dü 40.00, 37.65, Vasati — Ezani 9. 22 35 2 4 29 İkindi 15 57 n Akşam 18 48 | Yatan 20 24 İmsâk 8 28 5 ( Nöbetçi eczaneler & 14- 4 - 949 Aksaray Ziya Nuri Alemdar Divanyolu Bakırköy —: Hilâl Beşiktaş —& &. Recep Beyazit — : Gedikpaşa Beyoğlu — : Güneş Ec. Eminönü —: Ankara Ec, Eyüp ? Arif Beşer Galata — * Doğrüyol İKadıköy Yenl Moda Küçükpazar Sişli | Taksim Üsküdar Ahmediye