(IKTIBASLAR | Bütün Dünyayı korkutan meş'um bir ay — Çeviren : N. K.— Son günlerde batı birliği- nin müdafaa programını tesbit etmek üzere Londra- da toplanmış olan siyaset adamları, bir şeamet ko- kusu taşıyan temmuz ayını bir türlü kafalarından lememişlerdir. Avrupanın istilâsına mâni olmak için acele eden beş büyük kuv- vetin mümessilleri, İsviçre den şimal denizine kadar uzanan bir hattın müdafa- asına karar vermişlerdir. Bu müdafaa programına göre Fransa 24; İngiltere 6; Belçika 3; Holanda 2 Luxsemburg 1 tümenini müşterek bir ordunun em- yine verecektir. Bundan başka İngiltere bundan bir müddet önce saatte 850 ki- lometre süratle hareket et- tiğini söylediği «Vampire» adlı son sistem muazzam uçaklarını iki — misline çı- karmıya gayret edecektir. «Eğer Üçüncü dünya Savaşı- nın kopması mukadderse bu, her helde önümüzdeki temmuz ayı i- çinde vukubulacaktır. Bir kere bu meş'um ayı atlatmıya muvaf- fak olursak, altı veya yedi yıl zarfında, hiç bir fevkalâde hâdi- so ile karşılaşmıyacağımıza emin olabiliriz.> Bu garip iddiayı ileriye süren rat, Avam Kamarasının muhaf: zakâr Azalarından biri olan Ha- rold Mae Milandır. Mac, bu kana atinde yalnız değildir. Vaşington da olduğu kadar siyasi realiteler le sıkı bir temas halinde bulunan Londradaki — diplomatların çoğu da, Amerika ile Rusya arasında mevcut gerginliğin ya ilbaharda veyahut yaz ortasında kanlı bir savaşa müncer olması ihtimalin- den korkuyor. Dünyanın siyasi bir buhrana gebe kaldığı bugünlerde, orta yerde, bütün zihinleri — kurcalı- yan iki mühim mesele var: Fin- landiya ve Yugoslavya. Bunlar- dan birincisi olan Finlandia, Çe- koslovakyayı kapana düşürmiye gayret eden kuvvetli bir komşu- su Sovyet Rusyanın tazyiki al- tında bulunuyor. İşte Kremlin, Finlandiaya hâkim olmak sureti ledir ki İsveç ve Norveçi dize ge- tirmek niyetindedir. İkinci mühim mesele ise, Yu- goslavya meselesidir. Stalin, bu- 'nu halledebilmek için Titoyu te- mizlemekten başka bir çıkar yol bulunmadığına kanidir. Zira to, Yugoslav köylülerini kollek- tif bir hayata kavuşturmak iste- miyen «âsi> bir Mareşaldır. O, komünist olduğunu inkâr etme- mekle beraber her şeyden önce Yugoslavyalı kaldığını haykır - maktan — vazgeçmiyor. Halbuki Moskova, <Milliyetçi» bir komü- 'nizmin tamamile aleyhindedir. Bu sebepten dolayı o, Titonun memleket dahilindeki durumunu gerçekleştirmek gayesile, müs- takil bir Makedonya hükümeti kurmak emelindedir. Bugün Yu- goslavyanın hududu — boyunca, artık mahmuz ve çizme sesleri yükselmiye başlamıştır. Tito, or- dusunun aşağı yukarı üçte birini cenup kesimine sevketmiş bulu- nuyor. Diğer taraftan Yugoslavyanın Dışişleri Bakan vekili Alec Beb - ler, daha geçenlerde verdiği bir nutukta, Tito hükümetini devir- miye çalışan Kominformun, son altı ay zarfında, tazyikini gitgi- de arttıracağını söylemekten ken disini alamamıştır. Şüphe yok ki Alec Bebler, bu beyanatile, Yugos lavyanın tetikte olduğunu anlat- mak istemiştir. Amerika, Rüsyanın — Finlandi- gekilde, harekete geçmiye kalk- masına elbette ki kayıtsız kalmı- yacaktır. Bu takdirde siyasi ger ginliğin artması ve yukarıda Ha- rold Mac Milan'ın işaret ettiği gibi, temmuz ayının Yugoslavya Dışişleri Bakan vekili Bebler'in ileriyo sürdüğü altı aydan birisi- 'ne İsabet etmesi, ihtimalden uzak değildir. İşte bu yüzdendir ki son gün- lerde batı” birliğinin müdafaa programını tesbit etmek Üüzere Londrada toplanmış olan siyaset adamları, bir şeamet kokusu ta- gıyan temmuz ayını bir türlü ka falarından silememişlerdir. Avru panm istilâsına mani olmak için acele eden beş büyük — kuvvetin mümessilleri, İsviçreden şimal de- nizine uzanan bir hattın müdafa- asına karar vermişlerdir. Bu mü- dafaa programına göre, Fransa 24; İngiltere 6; Belçika 3; Hol- landa 2; Luxemburg bir tümeni- ni müşterek bir ordunun emrine vereceklerdir. sal imkânlarile rak, sanayli bundan bir müddet önce, saatte 850 kilometre süratle hareket et tiğini söylediği son sistem muazzam uçaklarını iki misline çıkarmıya gayret ede cektir. Avrupası, 1914 Avrupası, ve 1939 da olduğu gibi, acı bir emrivaki ile kargılaşmamak az- mindedir! rerrrrrrrrrrrrrARA Baro Reisi Avukatların istikballeri teminat altına alınıyor. Avukat stajyer- lerini yaptıktan sonra şehrimize dön- müş bulunan İstanbul başkanı Hakarar, bir arkadaşımıza An- kara temasları etrafında şu be- yanatta bulunmuştur: bu arada Baroya tahsis edile- tek dairenin müstakil bir lokal geklinde kullanılabilecek tarzda projeye ithali. pılması gereken değişiklikler ve ekler'nin tesbiti ve bu meyanda bilhassa avukatların ve geleceğini teminat altına ala- cak hükümler yadımlaşma sandığı bu sandığın gelirleri arasına bir de yardımlaşma fişi konulması. müzakeresine başlanmak üzere bulunan gelir vergisi kanununa nit esas vergi ve usul tasarıla- rında avukatları ilgilendiren hü- kümler üzerinde Meclisi muhitinde gereken maslar ve teşebbüsler, daşlarımız için faydalı ve müs- bet neticeler almış bulunuyoruz. alınmasına mutlaka ihtiyaç var- dır. Bu da behemehal sağlana- caktır. Stajyer mevcuduna gelin- ce; İstanbul ağırceza mıntakasın da 140 avukat stajyeri maktadır. Stajyer sayısının tah didi mevzuu bahis olamaz. Mem leketin daha pek çok ihtiyacı vardır.» besi yıllık kongresi ya, Yugoslavya, İran veya her hangi bir memleketten, dilediği OMRUM günü saat 15 te Kısıklı Aile ga- zinosunda yapılacaktır. Bundan başka İngiltere, istih- mütenasip ola- hızlandıracak — ve «Vampire>» adlı Bu suretle görülüyor Y1 batı 1914 «İnter» den nin beyanatı ade; in tahdi bahis değil Ankarada bazı idari temaslar barosu avukat Haşim Refet — Gerek toplantılarda, gerek- rımda çalıştığım 1 — Adalet sarayının projesi 2 — Avukatlık kanununda ya bugününü bulundurulması, ihdası ve 3 — Büyük Millet Meclisinde Büyük Millet te- Bu çalışmalarımızdan meslek- Avukatların bir teminat altına bulun- avukata * Kızılay Derneği Kısıklı şu- cumartesi S ehir— HÂBERLERİ Linyitten hava gazı istihsali Almanyada önümüzdeki ay yapılacak - tecrübelerde hazır bulunacağız Memleketimizde de havagazı ihtihsalinde maden kömürü yerl- ne linyit kullanılması yolunda Bayındırik, Ekonomi ve İstan- bul E. T. T. idarelerince müşte- İreken yapılan tetkikler sona er- miş bulunmaktadır. Bu hususta toplantılara, E. T. T. genel müdü rü İ, Kemal Baybora, Taşıtlar dairesi başkanı Sadettin — Ozil Havagazı idaresi teknik dairesi başkanı Süleyman Sedes de İş- tirak etmiştir. Toplantılarda gelecek yıllar 1- çinde maden kömürü ihracatına hız verileceği cihetle, memleket dahilinde maden kömü - rünün kullanıldığı yerlerde lin- yitten istifade imkânları araştı- tılmıştır. Diğer taraftan — öğrendiğimize göre Nisan ayı içinde Almanya- nın Anglo-Amerikan işgal bölge- sinde, Marşal plânına dahil imemleket temsiloileri önünde, lin yitten gaz istihsaline ait tecrübe ler yapılacaktır. Bu tecrübelerde bulunmak üzere, İ. Kemal Bay- bora, Sadettin Ozil, Süleyman Se des yakında Almanyaya hareket edeceklerdir. Ekmekler neden bozuk çıkıyor ? Şehrimizin bazı semtlerinde ekmeklerin bozuk çıkması yüzün den” yapılan şikâyetler ” üzerine Belediye ve Toprak Mahsulleri Ofisi vaziyeti tetkik etmeğe baş lamışlardır. Toprak Mahsulleri Ofisi Böl- ge Müdürü dün Belediyeye gele- rek Belediye reis muavini N: zım Arda ve İktısat Müdürü ile temas etmiştir. Bunu mütcakip, Ofis Müdürü ile İktısat Müdürü gehrin muhtelif — semtlerindeki fırınları kontrol etmişlerdir. Motörlü tren yeniden seferlere başlıyor Devlet Demiryollarından bildi- rildiğine igöre revizyonu yapıl- mak Üüzere muvakkaten — sefer- den kaldırilmış olan — motörlü tren Ankara - Haydarpaşa - An- kara arasında 5 nisandan itiba- ren tekrat işlemeye başlıyacak: tır. Haftada iki defa yapılacak o- lan bu seferlerinde motörlü tren Ankaradan salı, cumartesi gün- leri saat 8.10 da, Haydarpaşa- dan çarşamba, pazar günleri sa- at 10 da hareket edecektir. Beylerbeyi Belediye Tahsil Şubesindeki yolsuzluk Beylerbeyi Belediye tahsil şube- sinde meydana çıkarılan yolsuz - luğun tahkikatına devam olunmak- tadır, Anlaşıldığına göre, tahsildar dal rede oturduğu yerde vergileri tah- | sil etmekte; hakkı olmadığı halde yüzdeliğini almaktadır. Bu vaziyet karşısında, alâkadarlar, tahsilda - rın şube gefi İle anlaşmış - olması ihtimali üzerinde — durmaktadırlar, Çocuk Esirgeme Kurumu menfaatine muayene Çocuk Esirgeme - Kurumu İs- tanbul Merkezinden; Haseki has- tahanesi sabık kulak, burun ve boğaz mütehassısı Dr. Nejat Ku- lakçı kurumumuz menfaatine her gün sabahları saat 10-12 arasın- da Cağaloğlu, Babıâli Cad. Halk Parti merkezi karşısı 19/4 No. h muayenehanesinde iki lira mu kabilinde muayenehanesinde iki lira mukabilinde muayene ve te- davi yapmakta olduğunu sayın . Ve SARANARANA vrupada ekonomik kalkın- A mayı — kolaylaştırmak i- gin, kabil olduğu kadar birlik ve beraberlik yolu tutul mak isteniyor. Bunun ilk örneği ni Benelux verdi. Filhakika he- nüz bu vahdet çok bol meyva vermiş değildir. Gümrük birli; tarife vahdeti, para ayniyeti ta- hakkuk etmiş değildir. Önümüz- deki yaza kadar bu istikamette daha uğurlu adımlar atılacağı ümit, ediliyor. * Buna müvazi olarak Fransa ile İtalya iktisadi birlik kurmak ga- peşindedirler, Hattâ İtalya- in) yel vaş yavaş tek gümrü; ha haline getirmektir. Fransa i- le İtalya arasında insanlar ve eş. ya her hangi bir engele maruz kalmaksızın serbestçe dolaşabile- n Para Bırl Akıadat müşterek menfaatlere, müşterek /| din ve kanaate —pek çok olmu- yan istisna ile halde kuk ettirebildil rici oldu. Würtemburg ve Prusya ile (Hess - Darmstad) birleştiler. Bilâhare dilar, makta ısrar etti. yıllarca sonra ve üçüncü Napole- on'u 1870 harbinde yendikten son ısadı .U. ığı, Ord. Prof. Yazan: Bahısler Para Ayrılıgı ikrü BABAN' müşterek - bir dile, sahip oldukları ancak bir asır evvel taha Hattâ o da ted Bavyera il Evvelâ ki ayrı birlikte vahdet teşkil D el n goe e B S MA e ge et merikaya Atlantik paktını imzaya | -— i künetidii''de * ilderken Pariso uğranlış ve Yran | ©* Atman hükümetleri 'e Burar a Dğlleri Bakanlığımın meşhür | YA iltihak et - Maamafih Hans salonlarında, bir ekonomik an-| Sehirleri ilo LMkN"““' Hano- laşmanın altına imzasını koymuş | "& ve Brunswick bir hayli müd- tur. Gaye Fransa ile İtalyayı ya- | det daha zolleverein dışında kal- Avusturya da açıkta dur- Tam birlik on tahakkuk etti. Görülüyor ki mektedir. Sovyet Rusya da, iki küsur yıldır, müstakil hattâ zıt bir yol tutmaktadır. Bu zihniye- tin bir tezahürü olarak Doğu Ber linde Sovyet markı batı Berlinde p markı tedavül etmekte- Büyük bir şehirde iki nevi anın mevcudiyetinin ne kadar par üçlükler yaratabileceğini tasav vur etmek hiç de zor değildir. Bahusus ki bu iki nevi " markın değerleri bir değildir. Sovyet böl gesindeki markın değeri daha ilk piyasaya sürüldüğü anda batıda- ki markın ancak dörtte biri bir kıymet tağıdı. Böyle olunca da ik- tisatçıların meşhur «Kötü para iyi parayı kovar desine uy- gun olarak tedavülde ancak kö- tü para olan doğu markı kaldı. On beş gün evveline kadar bu a- Bir durüm iyi ve kötülükleri ile sürüp gitti. Herkes umuyordu ki cektir. Hariçten Ithal edilecek eş- Birl; Milletlerin h irleşmiş Milletlerin himaye ve ya iso ya Fransız veya İtalyan hudutlarında belli resme tabi o- lacak ve sonra, her türlü kayıt- tan âzâde bu iki ülkedo dolaşabi- lecektir..Bu netlceyi ilgililer altı sene zarfında elde edebilecekleri- ni umuyorlar ki böyle bir mühlet bir rekor sayılabilir. gümrük birliği o kadar kolay tahakkuk edemiyor. Unutmamak lâzımdır ki bu hâdiselerin cereyan ettiği 19 uncu asrın ilk yarısında bütün Almanı memleket Manzarası göstermiyor ve sanayi çok ilerlemiş müşterek rakiplerin başta — İngilterenin — mamulleri istilâsına maruz bulunuyorlardı. Buna rağmen uyanma, kalkınma ve birleşme zor ve safhalı oldu. Bu itibarla Fransa ve İtalya gil iki büyük endüstri memleketinin birleşmeleri çetin merhalelerden geçecek ve çok tedrici tahakkuk edebilecektir. Şimdiden altı kar- ma komisyon —İtalya ve Fran- sızlardan mürekkep— çeşitli il tisadi mevzular üzerinde çalışmı- ya ve birlik imkânları - aramıyal koyulmuş bulunuyorlar. Bugün Batı Avrupayı iktisadi âhenge sürükliyecek kuvvetli bir var o da Marshall plânından fay dalanma, Avrupa birbirini - tamamlıyan ve plâna göre hareket eden bir bütün manzarası almazsa, Mars- hall yardımı, dipsiz bir fıçı dol- durmak için gayret sarfetmekle adeta muadil olur. Bir taraftan böyle esaslı top- lanma ve birleşme için uğraşılır- ken diğer taraftan Avrupanın başka bir noktaşında Berlinde, yeni' bir ayrılık, para — ayrılığı, kat'i olarak şekil almış bulunu- yor. Bilindiği gibi Berlinde dört işgal devleti vardır: Amerika, İn tere, Fransa ve Sovyet Rusya ilk Üç devlet, aşağı yukarı, müş- terek birehareket hattı takip et- mürakabesi altında dört büyük- ler Berlinde bir para anlaşması- na varacaklardır. Halbuki bütün ümitler suya düştü ve batılı ku-| mandanlar, Berlinin garp kıtasın da, bundan sonra ancak batı markının tedavül edeceğini ilân ettiler. Bu suretle uzlaşma ve tek paraya varma hususundaki emel- lerin bütün kanatları koparılmış oldu. Bu büyükler arasındaki anlaşma mazlıkların Almanlar için ne ka- dar ıztırap verici bir hüviyet ta- gıdığını hiç bir hâdise bu para ikiliği kadar isbat etmez. Filha- kika esasen geçen eylüldenberi Ç ' LKISA HABERLER * Millt Eğitim Bakanlığı, mec buri hizmeti olup ta aylıksız sı- ra bekliyen öğretmenleri muh- telif vilâyetlere in etmeğe başlamıştır. * Mehmet Kösegil, Adil Gü- lüstün, Süleyman Çırak ve Ad- nan Çöker adlarında 15-18 yaş- larında dört çocuk apartman ve ev soymaktan sanık olarak ya- kalanmışlar adliye, dir. * Kurşunları çalmaktan sa- nık Hasan ve Ali adlarında ve 13 yaşlarında bulunan âki çocuk ta 3 üncü asliye cezada yargı- lanmaları sonunda 22 şer gün hapze mahküm olmuşlardır. * Üniversiteliler — havacılık derneğinin 1949 yılı - kongresi dün Teknik Üniversitede yapıl- ması lâzımken ekseriyet temin, olunamadığından tehir olunmuş- tur. * Büyükdere 60 ncı okulda, birinci sınıf çocuklarının okuma- ya geçmeleri vesilesile veliler ve İlgililer huzürile bir tören yapıl- mıştır. İstiklâl marşını mütea- kip okul Başöğretmeni Hakkı Oskay ve bir veli kısa birer hi- tabe irat etmişler, yavruların o- yün ve şarkıları seyredilmiş ve dinlenilmiştir. * Türk Sahne Sanatkârları Derneğinin tertip etmiş olduğu konferans serisinin 4 üncüsü bu gün saat 17.30 da Şehir Tiyat- rosu Dram kısmında Dernek Başkanı Raşit Rıza tarafından erilecektir. Giriş serbesttir. * Şehrimiz ticaret mahkeme- si başkanı Osman Yeten ile An- takya hukuk yargıcı Sadık Taş- kurt Yargıtay üyeliklerine tüyin edilmişlerdir. * Yeşilay Cemiyeti her dere- ce okullarda kol teşkilâtı kur- mak üzere yarın saat 15.30 da Etibba Odasında ikinci bir top- lantı yapacak ve bu meseleyi görüşecektir. *& İstanbul Güreş klübünün Fatihteki salonunda — bir buçuk aydanberi muntazam bir suret- te bestekâr Sami Tokerin idare- sinde çalışan 40 kişilik Türk müzik heyeti 16 nisan cumarte- si günü klüp salonunda — niha- vent faslından bir konser vere- Berlin şehri ablukaya tabidir ve ancak havadan ve uçaklar vasıta Sile beslenmekte ve ısıtılmakta - dır. Bu müşküller azalmadan sü- rüp giderken bir de pal den ekonomik bir karg: muştur. Durumu büsbütün - bulandıran fiyet şudur ki Berlin doğu ve batı diye iki bölgeye ayrılmış ol- makla beraber doğuda oturup ba tı kısmında çalışan ve bilâkis ba- tıda ikamet edip doğuda çalışan Berlinliler vardır. Her Berlinli çalıştığı mınta- kada - cari nakit ile Ücretini almakta ve bu ücreti ikamet et- tiği kısımda harcamıya mecbur olmaktadır. Binaenaleyh -çalışan kitlelerin bu netice çok aleyhin- de oluyor. Doğu markını - batı markile tebdil etmek kıymet fark ları itibarile bir çok zararları mucip olmaktadır. Filhakika de- nebilir ki doğu markını alanlar âmil j ye verilmişler Fatih müzesinin kurulmasına başlandı Topkapı Sarayı Müzesi içinde- ki Çinili köşkün «Patih müzesi» haline getirilmesi için faaliyete getilmişti. Evvelâ bir müddet evvel tâdil edilen köşkün orijinal hale geti- rilmesi için çalışılacaktır. Bunun için 400 bin lira tiyaç vardır. Darüşşafakanım kız kısmı bu yıl açılıyor Darüşşafakanın — kız kı inşaatı bitmek üzeredir. Burada- ki tedrjsata önümüzdeki yıl baş mılacaktır. Ayrıca, Darüşşafa- ka mezunları için bir de yurd inşa edilmektedir. Garip bir vazife Amerikan United Press ajanaı muhabiri alâkadarlara müracaat ederek şehrimizin fuhuş — duru- munu incelemek üzere ajans ta- rafından vazifelendirilmiş oldu- ğunu söylemiş ve bir memurla birlikte şehrin başlıca genel ev- Ağırcezada dün verilen kararlar Dün İstanbul 1 inci âğırceza mahkemesinin karar günüydü. Bu mahkemede görülmekte olan dâvalardan dün karara bağlan- mış olanlardan bazıları — aşağı- dadır: * Yalovada Neclâ adında bir kızı kaçırmaya teşebbüsten sa- nik İsa İleri 6 ay hapse mah- küm edilmiştir. * Tehdit ile para almaktan sanık Muzaffer Paşakan 11 ay 21 gün hapse mahküm edilmiş- tir. » Henüz reşit olmıyan Melü- hat adında bir kızı evinde alıkoy maktan sanık Kemal 1 sene 12 'ay, 26 gün hapse mahküm edil- miştir. Diğer taraftan yaralamadan sa nık Kâmil adında birisi de 3 ün- cü asliye cezada dün 10 ay 20 ilh- IN TE Yazan: Esat Mahmut KARAKURT Etrafı çevreliyen ağaçsız ka- yaların gölgesi altında, derin bir mezar sükün ve huzuruna dalarak, ağır ağır karanlıkları içine gömülen, bir Kurunuvusta kasabası! omobili kullanan delikanlı başını çeviriyor... — İşte efendim diyor, Gediz burası!... Ekrem, hayretle delikanlının yüzüne bakmaktadır. — Yahu, elektriği bu şehrin? Hayır, henüz elektrik ya- pılmadı efendim. — Peki, bu beyefendi dediğin bu kadar zengin, bu kadar eti- kete düşkün bir adam, nasıl o- turuyor burada? — Burada oturmuyor efen- de mi yok dim beyefendi, Uşakta oturu- yor. Güzel bir köşkü vardır U şakta! Gedize ancak maden İ: lerini görmek, ve nişanlısının çiftliğine ait hesaplarla meşgul olmak için gelir. İki üç odalı e- ki bir ev aldı, tamir ettirdi. Şim di yazıhane gibi kullanıyor bu- rada! — Demek beyefendi henliz ev li deği — Hayır efendim, yakında ev- lenecek amma, düğün yapılıyor. — Yerli bir kız alıyor anlattı- Bına göre öyle mi? Evet efendim — Gedizin eski ve en zengin ailelerinden birinin kızını alıyor. Otomobil o sırada, çarşıya benzer, gaz lümbaları ile aydın- hazırlığı Tefrika No. 41 latılmış, bir iki kötü dükkânın önünden geçtikten sonra, ancı bir arabanın girebileceği dar bir yolun başında durüyor. Ba- danası düşmüş, kısmen duvar- ları yıkılmış, içinde bir tek y nisi olmıyan bir takım eski, ker piç evlerin sokağa düşen gölge- leri ile, büsbütün karanlıklaş- miğ issiz, tenha bir yol! Şoför hemen atlıyor dan! araba- — İşte burası efendim diyor buyurun! Ekrem bakıyor: Araba, tam sokağın başında küçük, fakat yeni boyanmış temiz, kaldırım- h bir evin önünde durmuştur İniyor aşağıya!. Kimseler yok, Bütün yolun boyunca, bir tek canlı mahlük cektir. gün hapse mahküm edilmiştir. İlerini gezmiştir. —— ——” lum? beş yaşlarında, genç ve sarışın; — Evet efendim. bir adam! dahi görülmüyor. Karanlıklar da — iyiden iyiye E|gitmiş olan Üsküdar - Kadıköy bastırdı. Fakat ne tuhaf $ Bu - ki metre genişliğindeki sokak- larla, üç metre boyundaki evle- rin içine mehtap da mı girmiyor mu acaba?.. Niçin bu kadar simsiyah etraf?... Halbuki, gök yüzü yıldızlarla dolu!. Tam bir Asya gecesi!, Kapıyı çalmıya hacet kalmı- yor. Otomobilin gürültüsünden geldiklerini anlamış olacaklar ki, üstü başı temiz, güler yüzlü bir adam kapıyı açarak, hi etrafına hayretle bakınan Ek- reme efendim Buyurun diyor, beyefendi sizi bekliyor. Ekrem giriyor içeriye, Taşları pırıl piril- yanan, te- miz ve küçük bir antre... İleri- de, üç dört basamakla çıkılan tahta bir merdiven, ve sağda portmanto!, Antrenin tam ortasında, insa- nın gözlerini dolduran bol işık- h bir karpit Jâmbası yanıyor. — Yukarı mı çıkacağız oğ- Ekrem hemen çıkıyor merdi- venlerden!... Üzerinde gayet şık İskoç kumaşından yapılmış, spor grt bir kostüm taşımakta- r. Uzun boyu, zayıf kemikli d, güneşle yanarak esmerle- #en mat, kumral rengi, ve bu rengin üzerinde harikulâde gü- zel bir tezad yapan kırlaşmış bi yıkları ile, eski tablolarda tas- Vir edilen, bir ortaçağ asılzade- sine benziyor Ekrem bu ak- şam! Adamın gösterdiği kapının ö- nünde duruyorlar, — Burası mt oğli et efendim! Giriyor içeriye Ekrem!, Üzerinde siyah bir nokta da- hi bulunmıyan, bembeyaz duvar larla çevrili, küçük bir oda için deyiz şimdi!. Bir kanape... İki fotoy... San dalye... İçi, mevsimin güzel çi- gekleri ile dolu, kristal bir z0... Yazı masası... Ve masanın önünde, ayakta misafirine inti- zar eden, tahminen otuz, otuz Oda, tavana raptedilmiş, gaz lâmbaları ile dolu bir âvizeden inen, sarı ve bol ışıklarla aydın- Masanın önünde ve ayakta, misafirini bekliyen - sarışın a- dam, hemen elini uzatıp, Ekre- me doğru bir adım yürüdükten sonra, hafif bir gülümseme ve çok ciddi bir sesle: afa geldiniz be, fendi di yor Ve masanın yanındaki — foto- stererek — Böyle teşrif etmez misiniz diye ilâve ediyor! Oturuyorlar, Bir kaç saniye sessiz geçiyor. Tuhaf bir adam bu ev s bi!... Sarı, ablak yüzünün dal- ma sert çizgilerle dolu olduğu- nu göstermek istermiş gibi, göz lerinin bakışına bile ayrı bir müâna vererek, masasının sandal yesi üzerinde dimdik duruyor. (Dovamı var) alişverişlerinin büyük bir kısmı- nı da doğuda yapsınlar fakat do- ğuda eşya ve erzakın öyle bol olduğu Ve sokaklara taştığı pek farzedilemez. Bu itibarla batılı kumandanlar her fert için on beş marka kadar doğu parasının batı markı ile başa bağ mübadele e- dilmesi esasını kabul etmişlerdir. Böylece gündeliklerin hiç olmazsa bir kısmı, belli bir rayice malik demektir. Fakat bu kadarcık bir nefes almanın ve bu kadarcık bir. yardımın yeter olacağını farzet- mek zördur. Geçen bir yazımda paraları ay- rı olan memleketlerin siyast bir- liklerinin devamına imkân olamı yacağını kaydediyordum. Şüphe yoktur ki Berlin mıntakalarında ki para ayrılığı Almanyanın iki- e bölünmesinde kat'i bir âmil olacaktır. Fakat bazen işlerin kö tüden betere gitmesi fenalıktan daha fenaya kayması umumi dü zenlenmenin müjdecisi Tahammülü güç, ağır tam bir reaksiyon ile o kadar öz lenen iyiliği dâvet edebilir Almanyanın dört küsur - yıldır ekonomik alanda uğradığı müş- küller, ıztıraplar çok eski bir kıntıyı bir daha ortaya atiyor; mağlüp olmamaya çalışmak lâ zımdır. Bir defa yenildikten son- ra o hezimetin bedeli şu veya bu şekilde behemehal ödenecektir. Fener yolu - Bostancı yolu genişletilecek Zühtü Çubukçuoğlu Ankarada yaptığı temaslar ve işçilerin durumu — hakkında hat verdi Birkaç gün önce — Ankaraya ve havalisi Halk Tramvayları Umum Müdürü Zühtü Çubukçu- oğlu dün şehrimize dönmüştür. Umum Müdür, mütenavip ce. reyanı daimi cereyana tahvil e- den redresörlerin yenilenmesi lâ zım geldiğinden, yenilerinin si- parişi için döviz temin ettiğini, Feneryolu - Bostancı - tramvay hattının yol sevyesine — indiril- mesi husurundaki projenin Ba- yındırlık Bakanlığınca tasdik »- İlunduğunu söylemiş; tramvay iş- Çilerile idare arasındaki ihtilâfa temasla demiştir. ki: «Bu defa vâki olan taleplerini temin edebildiğimiz gelirle kar- şılamak imkânını bulamadığımız dan maalesef iş hakem kurulu- na intikal etmiştir. Karar henüz kesinleşmemiş olduğundan şim- dilik bu hususta müsbet veya menfi bir şey söyliyemem. de, kıdemsiz bir biletçi veya — vat- manın çıplak yemiyesi 160-180 kuruştur. Fakat bu gündelikler bilindiği gibi hakikatte 160-180 kuruş değildir. lâ 180 ku- ruş gündelikli görünen üç nü- fuslu bir vatmana pahalılık zam Mi mı, maktu zam, aile zammı, ki- dem zammı, intizam primi, bi- let pnimi, tatil gündeliği namla- ları altında ödenen primlerle be- raber 442 kuruş, keza 160 ku- ruş gündelikli bir biletçiye de 8 saatlik bir mesai için 414 ku- ruş verilmektedir. Bunlardan vergi tevkifatı çıktıktan net olarak vatmanın eline de 372 kuruş, biletçinin eline de 358 kuruş geçmektedir. Bundan başka senede bir kat elbise, iki senede bir palto, ilâç ve tedavi masrafları bunun ha- ricinde olduğu gibi iş kazalarına ve meslek hastalıklarına ve Ana- hk sigartaları hakkındaki 4772 sayılı kannun gereğince her se- 'ne işçiler hesabına — ödediimiz 22 bin lira da keza bunun hari- cindedir.; İstarbul vapuru geldi Batı Akdeniz seferini yapan İstanbul vapuru dün saat 16 da limanımıza dönmüştür. İstanbul yapuru her zaman saat 14.30 da gelirken bu defa 1.5 saat rötar yapmıştır. Vapurun süvarisi Şefik kap- ftan kendisile görüşen bir mu- harririmize Pireden — kalktıkları man «Dora> kanalında çok gİd- detli bir fırtınaya yakalandık- larını ve bu yüzden rötar yapıl- dığını söylemiştir. İstanbul vapuru 137 yolcu ve 8-0 ton eşya getirmiştir. Yolcular arasında Lizbon el- çimiz Rahmi Apak, Stokholm elçisi Bedit Arkın, Yunan ata: militeri Jorj Yordamidis - var-| dir Demokratların toplantısı D. P. Kumkapı — Tavşamtaşı Başkanlığından 2/4/949 cumartesi günü ak- şamı saat 26 de Beyazıt Koska caddesinde Ankara Fır ında -<Aydede> — gazinosunda Ocaklar toplantısı tertip — cdil- miştir. D. P. li — vatandaşların sonra 1 soka- | 1 O NİSAN 1940 l“VE 5 .i BÜĞÜN Çekirdekli hurma niçin yasak ? urma ne mübarek yemiş H tirl — Çocukluğumuzda bir kaç çeşidi İstanbula ve diğer gehirlerimize — geliri yalnız yemiş değildi, tatlı yerine de geçerdi. Yamuşak ve şerbetil olanlarının yanında — yuvarlak, kuruca, az tatlı cinslerine de te- sadüf ederdik ve bazıları bu çe- şit olanları severlerdi. Arap ülkeleri Türk hâkimiye- tinden çıkınca hurma da bize gö rünmekte nazlandı. İkinci Dünya avaşından evvel ara sıra şeret- lenirdik, şimdi büsbütün görün- mez oldu. Arabistanda, Mısırda, frakta ekmek kadar bol yetişen bu besleyici, kuvvet kaynağı ye- miş lüks mallar arasına katıldı. Sebebini bilmiyoruz, memleketimi ze girmesi mi yasaktır, dolar kıt lığından dolayı satın mi alamıyo- ruz? Arap memleketlerile olan ticaretimiz azdır, belki - onların bize satacak başka malları yok- tür amma hurmaları vardır. Hurma şimdi bazı yurtdaşları- mıza pek değerli bir hediye gönderiliyor. Kur'anı Kerimde incir ve zeytinden ehemmiyetle bahsedilir amma hurmadan balı sedildiğine belki ben tesadüt et- memişimdir. Bununla — beraber mübarek yemiş olduğunda lered düde yer yoktür. Hediye edilmi ye değer. Arkadaşlarımızdan birine Ba; dattaki bir arkadaşı küçük - bir torba içinde bir iki kilo hurma yollamış; kendisine İstanbul pos tahanesinin 5935/2 numaralı 23/ 3/1949 tarihli bir ihbarname ile bildirilmiş. Arkadaşımız postaha neye gitmiş ve paketi almak iste- miş. Paketi açmışlar, etmişler. muayene Hurmaların çekirdekli olduğu görülmüş. «Çekirdeksiz hurma olur mu?» diyeceksiniz ve ilâve edeceksiniz: «Çekirdeksiz ü- züm var » Medine civarında hurmanın çekirdeksiz cinsinin ye tiştiğini söylediler. Amma Bağ- dattan kurma gönderen İnsan bu nu Medineden getirtecek değil ya... Orada yetişen cinslerden en iyisini yollamış. Postahane çekirdekli olduğu - çin hurmayı vermemiş; her hal- do imha edilecektir; Ziraat Ba- kanlığının bu hususta emri var- mış. - Bu emrin verilmesindeki maksadı keşledemedim, sorduk- larım da benden bilgili çıkmadı- lar ve bu mesele kafamızda bir soru halinde takılı kaldı. Hükümetin bazı işlerde çok ti- tiz, bazı işlerde de pek müsama- halı olduğunu biliyoruz; bir çok kararlara ve tedbirlere de akıl er diremiyoruz. Acaba hurma çekir- deği memlekete hastalık mı geti- riyor? Burada üretilmesi müm- künse mahzurlu mudur? — Yoksa bir casusluğa, kaçakçılığa, sabo- taja vasıta olmak ihtimali mi var? Postahane bilmiyebilir, Zi- raat Müdürlüğü lütfen merakı- mızı tatmin edebilirse memnun o- lacağız. Kadircan KAFLI Bir adam asılı olarak bulundu Samatya, tramvay caddesi, Ku yu çıkmazında oturan Karabet oğlu Bedros adında 75 yaşların- da bir şahis, dün sabaha karşı evinde asılı olarak bulunmuştur. Ceset, Adliye doktoru Kâmil Ün- salan tarafından muayene edil- miş, ölümün bir kaza neticesin- den ileri geldiği anlaşılarak gö- mülmesine izin verilmiştir. a TAKVİM RUMİ | NİSAN 1949| Hicrt ——— .| Kasım: 145 - Ay: 4 - Gün; 91 Güneş Öğle İkindi. Akgam Yatsı İmsâk Nöbetçi eczaneler S . 1-4-949 Aksaray — : Yenikapı Sarım Alemdar Çemberlitaş Bakırköy Bakırköy Beşiktaş —: Vidin Bey Merkez : Beyoğlu Beyoğlu İstiklâl Eminönü —: Mehmet Kâzim Eyüp : Eyüpsultan Galata — : Merkez Kadıköy Yeldeğirmeni Küçükpazar : — Küçükpazar Nargileciyan - Üi Mecldiyeköyü Taksim Tarsim Ec. teşrifini saygı ile rica edoriz. Üsküdar İttihad