* ULUNAY M BB bana yakın yani uzun 'endamı mütenasip; —tavırların faâm hiç bir yapmacık yok; bilâ- İkds-ağır başlılık var. Bütün-mo- daları birbirine — karıştırarak telebbüsünün — en faydalı kısımlarile kendisine - değişmi- İyen bir giyinme tarmı yapmış; Vbu tarzda pek nadir olarak ta- diller yapıyor. İyi giyinmekten igiyade kibar olmağa meraklı... Bu halile kendisine perestiş Başkaları gördüğüm mütehakkim hatları göremezler. Ben bu tahakkümü nefsimde her gün tecrübe etti- ğim için biliyorum ve Dilfikârı bir hayat arkadaşr gibi değil| tahammül edilmez bir müstebid gibi görüyorum, kendisini yal- nız sevmemek değil ondan nef-| ret ettiğimi sözlerimle, bakı- | şımla bütün halimle her ân, her her dakika anlatıyorum. Böyle olduğu halde benimle kalmak istiyor? En samimi münasebetimiz bir Mmücadele şeklini alıyor. İkimiz | de bu cidalden teessüf ve nef-| ret hislerile ayrılıyoruz. Bazan en heyecanlı dakikalar | da bütün metanetinin birden| yıkılacağını ve karşımda: ben: - Gen okşanmağı dilenen değil, emreden bu azamet âbidesinin olduğu gibi göçeceğini zanne -| diyorum. O zaman ciğerlerime ka- dar nüfuz eden nazarlarına - si- h bir kadife yumuşaklığı ge-| iyor. Bu zâfı, bu zilleti göre ilsem... Onun birdenbire dizle- | rime kapandığını görmek zevki ni tatsam o zaman nasıl acı bir| kahkaha koparacağım. — Benim "için bu ne şanlı bir intikam ola-| cak! Geçen gün yüzünü çehreme yaklaştırdı; dudakları bana doğ Twuzandı. İstiyordu ki ben o-| nun arzusunu kendiliğimden his | sedeyim. Bunu- anladım. Buz-| gan dökülmüş bir heykel gibi| durdum. Istedıgı zevki yine, ikendi iradesile toplamağa mec- bur oldu. Başını çevirdiği za - man gözlerini nemli gibi gör - düm. Acaba ağlıyor mu idi? neden Temmüz 19.. Dün Dilfikâra kitapçıya u; ramak için Babiâliye gideci Mi söyledim. | — Gidebilirsiniz. dedi. Bana bugün arabanın lüzumu yok. —| — Arabaya ihtiyacım yok. Vapurla Yemekten sonra iskeleye in- Gim. Ayni köyde oturanlarla| Çımacıya varıncaya kadar her-| Kkeste bana karşı bir hürmet var. Biletçi paranın üstünü iade ederken: — Teşekkür ederim beyefen- di hazretleri, dedi. | Çımacı iskeleyi vapura uza-| tırken — Aman beyefendi, ayağınızı | sakının! | İhtarında bulunmağı unut- madı. Herkesin nazarında gıpta İle karışık bir takdir manası 0-| kuyorum; sanki | — Aferin genç adam. Devlet | dediğin böyle dört başı mamur | olmalı. Gördün mü. talihin gü-| zelliğini? Hem milyonlara, hem de güzel bir kadına konmak| herkese nasip olmaz. Diyorlar. | Halbuli hiç birisi bilmiyor- | lar ki, prenses Dilfikâr hanıme- | fendi gibi milyoner bir kadını kocası olan bu adam dünyanın. en bedbaht adamıdır. Köprüden Babıâliye kadar tatil gününü geçiren bir mek- tepli gibi dükkânlarım came- kânlarını seyrederek - geldim, Her sözünü “paşam,, la si yen kitapçı Nesim beni görün- ce — Maşşallah paşam! dedi. Buyursunlar. Bir çay? Bir kah ve? | — Teşekkür ederim. Hiç bir gey istemem. — Nasılsınız? İyisiniz — Çok şükür. — Siz de iyisiniz diye soru -| o lur mu ya? Allah versin... yuzel havadisleri duyduk Lâkırdıyı nereye tahmin ediyordum. tirmek için sordum — Bügünlerde neler bastınız bakalım? Daima halinden şikâyet eden bu kurnaz bezirgân — Ah! dedi. O bahsi hiç mayınız.., Şekspirin külliyatını | ştercüme rthrrnc"v: kalktım, Bir| İtürlü yürümüyor. O kadar m: raf ettim. Daha piyasaya çıka- Tamıyorum, — Telif olarak ne var? — Hemen bemen bir şey yok.) Tetrika No, 45 Ciddi eserler, sermayeyi hapse- der. Hoppa eserleri de ben al- mam. No yapalım paşam? Böy- le ikisinin ortasında yuvarlanıp gidiyoruz. — Benim (seri) makaleler| için sizden ufak bir alacağım | Nesim, sanki: “Ne oldu? Başına konan dev- dökül- kalmıştı zannederim. i let kuşunun tüyleri mi dü?,, — Bakalım paşam dedi. He- saba bakalım, Fakat neye ace- le ediyorsunuz? — Acele etmiyorum, dedim. Yalnız ne alıp ne - vereceğimi anlamak istiyorum. — Baş üstüne ona bakarız. Ben muamelemde cok sııf"ln—W mım. Bugün size başka bir şey teklif edeceğim. Vaktile sizin bir mecmuada ufak hikâyeleriniz çıkmıştı. Bunlar hakkında da konuşabiliriz. Pek gençlik zamanıma ait olan | bu eserleri ben tamamile unut- muştum. Tam cevap vereceğim sırada tesadüf sokağa giden nazarım kapının çerçevesinden eski arkadaşım Nazminin çeh - resine takıklı. | Kitapçıya: Bir dakika müsaade edin! dedim. Kapıya koştum. | — Nüzmi! Nazmi! Aşağı doğru inen bir adam döndü. Bana doğru geldi. Fakat hayatı Bu, o şakrak, alaycı, kendi serâzadlığına — râmeden Nazmi değildi. karşımda — uza- mış saçları kulaklarını: örtmüş, gözlerinin feri kaybolmuş; yor-| gun, bitkin bir başka Nazmi vardı. | — Sen Mmisin Fazıl: Nasılsın ? Sen iyimisin bari?.. Nazminin hali beni o kadar mütessir etti ki, avucumda. slkî.l— ğim elini bırakmadım. — Ne var? Hasta mısm?.. — Haberin yok mu? Uğradı-| ğım felâketi bilmiyor musun? | — Bilmiyorum. | — Gazete okumuyor musun? — Okuvor gibiyim. Ne var? Rica ederim söyle; merak edi- yorum. | — Üzun... Hadi şurada Me -| serrete gidelim; bir çay içeriz. | Azıcık konuşuruz. Dükkânm kapısından - kitap- çıya seslendim: — Nesim efendi, dan gelirim — Olur paşam. Ben dahar bu-| radayım. İki arkadaş kahveye gndık.* — Çay mı içersin? | | | ben biraz- Nezmi' bezgin' bir tavırla: — Ne olursa olsun; dedi. Cebinden vakfon bir tabaka çıkardı; 0: yarısına kadar zifir- le kararmış parmaklarınım ara- sında sigarasını sararken ben| n gözle onu tetkik ediyordum. | açları karma karışık, tıraşı u- 1 kirlenmiş, bo -| üsüzlükten kenar- bir ip' gibi boy İarı pürüzi nuna dolanmıştı. in yakası lekeler icin- de idi. Sigarasını yaktı... Göz yaşı izi gibi iki derin çizgili yüzünü bana doğru çevirdi. Anlat bakalım! Dedim. — Anlatayını: Mahvoldum. — Neden — Yangını.. Bunu söylerken hâlâ o felâ- ketin ırası ciğerini yakıyor- muş gibi elile göğsünü tuttu. — Senelerce; uğr k, di- dinerek topladığım — kolleksi - yonlarım... O bulunmaz antika - larım' kapı kapamaca yandı... Yasıl/ oldu? — Bir gün dayımla beraber Sarıyerde oturan: akrabadan bi- rine gece yatısı misafirliğine gittik. O gece bitişik evde - bir kaza neticesi olarak yangın çıkmış. Ertesi gün sabahleyin köprüye indim. Eve uğrayıp öğle yemeğini: yedikten sonra Sandal bedestenine gidecektim Semte çıktım. Bizim soka başında bir kalabalık var; zibi koştum.. | cül yığın.ı.. gördüğümü reğim oynadı. De Ah ne göreyim! Bi Korkulu- bir rüya sanıyorum, kendimi hâlâ tüten hatıllamn küllerin arasına at - mak istiyordum; zorla mâni | olmuşlar. Gözlerimi açtığım za- man kendimi hastahanede bul - dum... Herkes hattâ zavallı dam: bile benden ümidini kesti. Bu ıya — dayanamıyac ni zannetti. Çukurbostan tarafla - rında küçücük bir ev tuttuk, biraz hırtı pırtı aldık, başımızı soktuk. Bundan sonra benim için kulübe ile sarayın ne farkı | var? O topladığım nadir eşy bulunmaz eserler para ile vetle yerine konulmaz ki... On-| ların her birisini ne hevesle, ne| zevkle birer birer toplamıştım. | (Arkası var) ( EDEN diyor ki (Baş tarafı 1 İnci sahifede) zi hiç bir tehlikeye maruz bıra» ikamayız. (alkışlar). M. Eden Uzakşark vaziyetin- | den — bahsederek alacakların | bloke edilmesi: hakkında — son günlerde ittihaz edilen tedbirleri zikretmiş ve demiştir ki: Bu siyasetin. tatbik şekli ba» şından Ssonuna kadar, İngiliz dominyon, Hindistan, Birman-| ya, müstemlekeler, Amerika ve | Holanda hükümetleri arasın - da sıkı bir iş birliği ve açık| müzakereler yapıldıktan sonra tesbit edilecektir. İrandaki Almanlar Londra, 7 (a.a.) — M. Eden, Avam Kamarasında İran hak- kında şu beyanatta: bulunmuş- tur Bugün İranda bir çok Al- man vardır. Bir çok memleket- lende bu mütehassıs türist Al- manların veya hangi nam altın- | da olursa olsun Almanların bu- Tunmasının, bulundukları mem | leketin istiklâli için büyük bir| tehlike olduğunu tecrübe bize göstermiştir. Dediğim gibi bu husus hakkında İran hüküme- tinin ciddiyetle nazarı dikkati- ni celbettik. İran hükümetinin bu dostane ihtarı nazarı itibara almakta kusur etmiyeceği ve vaziyete karşı koymak için icap eden tedbirleri alacağını kuvvetle ü- mid ediyorum.., Bulgaristanm vaziyeti | M. Eden, Bülgaristandan bah- sederek Bulgaristanın komşu - ları Yunanistan ve Yugoslav - yaya karşı ittihaz etimş olduğu hattı hareketi takbih etmiştir. M. Edem demiştir ki: | Bulgaristan, gayri meşru ka- zançlarımdan istifade edemiye- cektir. Hesapların — görülmesi saati hulül ettiği zaman İn-| giltere ve müttefikleri Bulgaris | tanın takip etmiş olduğu hattı. hareketi unutmuyacaklardır. | | | | İngilizlere karşı (Baş tarafı 1 inci sahifede) görmekte olan Yunan kuvvetle- rinin bir fırkaya baliğı olduğu - nun muhtemel bulunduğunu söy lemiştir. Yunan hava kuvvetle- | ri Mısırda talim görmektedir - ler. Mochalopoulos, Yunanlıların: Alman müstevlilerinin - vahgşi- liklerini hiç bir zaman unutmı- yacaklarını: söylemiştir. Uzakşarkta vaziyet (Baş tarafı 1 inci sayfada) | girmek üzere bulunduğu - sara- haten görülüyor. Japonya, Si yamın iktısadi, siyasi ve fikri hayatına y yavaş nüfiz ve müessir olmağa - başlamıştır. Japonya, iktısadi imtiyazlar- la, Siyamın deniz ve hava üsle— rini kullanmak gibi menafiden başka kendine bir müttefik sü- sü vererek Siyam' ordusu: üze - rinde de murakebe hakkını el- de etmeğe- çalışıyor. Evvelki haberlerin de isbat ettiği gibi japonya diplomasisi beynelmilel ihtilâflardan içtinap icin Siyamla - bir bitaraflık ve| ittifak paktı imkânlarını ara -| makla meşsuldür. Siyam or-| dusunun tanklarının Hindiçini | hudutları boyunca seçmekte devam etmelerine r Si - yamın “apon metalebatma mu- kavemeti İneiltere ve Amerika- | nn Rusvaya yapacakları as ri yardımın şekli ve mahiyetile kaimdir | Japonyanım bu havalide tah- şid ettiği kuvvetler Uzakşark- | taki küçük milletlere karşı bir yıldırım - harbi başarması - için | kâfidir Siyam askeri tedbir alıyor Londra, 7 (aa.) — B.B.C İtimada şayan bir menbadan a- lınan haberlere göre, japon kı- taatının Hindiçini ile Siyam rasındaki hududa doğru geniş mikyastaki hareketleri devam | etmektedir. Siyam da hudutta | asker ve bilhassa tank kolları | tahsid etmektedir. | Japonlar bir çok mawvna dalları müsadere etm dir. Bu suretle büyük miktar - da; malzeme nehir yolu ile sevk- dilmektedir. | Japon ga eri Siyama hücum etmeleri Say - gonda türlü tefsirlere yol maktadır. japon — kıtalarının | Kamboç'da harekete geçmele rinden endişe edilmektedir. raş e— Kısaltilmiş — İ YENİ“ SABAH (| Ajans Haberleri Giridde bin kadar İngiliz aakeri harp ediyor Londra; 7 (a.a) — Düilye Mail Bazetesinin İskenderiye - muhabiri telgrafla, bildiriyor: Giritte hâlen bin kadar İngiliz askeri; harp etmektedir. — Arala- rında bahriye silâhendazları da bulunam bu adamlar, Girit düuğ- lanile- bağdaşmışlardır. — Bunlar, tahassun yerlerini dağlarda kâin mağaralarda vücude — getirmişler- dir. - Bunlar bu — mağaralardan yalrız. geceleri çıkmakta ve Al- kollarına r yap- rlar. Gündüzün Uzaktan: tüfekle tecavüz etmek- pusular kurmakta, rini aşırmakta, mühimmatları: tahrip etmektedirler. Zaman zaman geniş — mikyasta erzak ve mühimmat yağma et- seferler — yapmaktadır- Almanlar te, yiyecekli mek için ları Roosvelt'le Churehill görüştüler mi? ——ültğmlü Bir rivayete göre mülâ- kat Reisicumhurun yatınmda veyahut Kana- dada vukubulmuş Vaşington, 7 (aa.) — M. Churehill ile M. Rooseveltin gö- rüşmeleri ihtimaline- ait şayia- lar dün yegâne konuşma mev - zuunu teşkil etmişse: de: hiç bir yüksek memur bu mesele etra- fındaki esrarı — aydınlatmamış- tır. M Rooseveltle B. Churchil- lin hareketleri şimdiye kadar hiç bir zaman bu kadar - gizli tutulmuşlardır. Halk iki şah- siyet arasında mülâkatın vuku bulduğuna kanidir. En umumi kanaate göre, M. Roosevelt tay- yareye binmediğinden bir harp gemisiyle girmiş M. Churehill| ise bir tayyare ile gelerek ken- disine mülâki olmuştur. Maa - mafih, bir çok kimseler ne M. Churchillin ne de M. Roseveltin hududun ötesinde ve Kanada tıopraklarında bulunan Cam - pobellodaki: sayfiyesine gittiği- ni ve M. Churchillin de tayyare ile bir kaç saat içinde buraya | gelebileceğini ileri sürmekte- dirler. Bir Alman gaze- tesire göre Sovyetmukave- meti zayıflıyor (Bap tarafı Birinoi Sayfada) Fevkalâdetebliğlerde bidirlil- miş: olduğu üzere Maraşak Fon Buch orduları grupu, — mareşal Kesserlingin hava - filosu ile iş birliği yaparak Smolensk-büyük meydan muharebesini kazanmış tir. Alman zayiatı mutedildir. Düşmanın uğradiğı zayiatı ise fevkalâde yüksektir. - Takriben 310 bim esir; 3203 tank. 3120 top ve sayısız Sovyet harpmalzeme si Alman kuvvetlerinin eline çmiştir. Sovyet hava kuvvet- leri, lerdir. Zaferler Alman — halkına nasıl ilün edildi? Berlin, 7 (a.a.) — Hususi mu habirimiz bildiriyor: relerde işler durmuş ve genç ihtiyar bütün Almanlar hopar- lörlerin önüne çağrılmıştır. Üç haftalık bir süküttan son- ra Alman kurmayımn fevkalâ-| de tebliğleri Alman milletinin maneviyatmı takviye etmiştir. Fakat Berlindeki bitaraf müşa | hitlere nazaran tebliğler hiç bir | yeni hâdise bildirmemekte yal- nız Rus> ordusunun. kuüvvetini ve hiç beklenmedik mukaveme- tini rlesmen teyid etmektedir. Alman askeri mahfilleri Rus ların sağlam ve tam bir cephe teşkil ettiklerini kabul istemiyorlar ve şimdi harp e- den orduların yenilmiş, ihtiyat- larla takviye edilmiş ve mevcut larr eksik ordular olduğunu söy lemektedirler. Tebliğlerde 13 dirdiiğne nazaran Rusların baş ka motörlü tümenlere malik olabilecekleri - tasavvur edile - mez. Alman askeri mahfilleri, Rus ordusunun taaruz. kabiliyetinin tamamiyle kırıldığını ordunun artık Alman ordusu için bir tehlike teşkil edemiye - ceğini resmen beyan etmekte - dirler. 1028 tayyare kaybetmiş -| Dün öğleyin fabrika ve dai - | etmek | ve kizıl | TELGRAF VE AJ&RNF) H&&ERLERİ | | 14 Alman tmmsl dişürüldü (Baş tarafı 1 Hnef sahifede) 6 Ağustosta Sovyet kıtaatı, Olonetz, Smolensk, Bğala » Tse- kov mıntakalarında ve Eston- ya cephesinde çarpışmıya de- 'yam etmişlerdir. Sovye ttayyareleri, düişmanın piyade, tosrı ve: hava kuvve -| lerine darbeler indirmekfen fa-| riğ olmamıştır. Düşman, — salı günü 14 tayyare kıybeumıhrl Rusların zaylatı T myyııeden ibarettir. Sövretler iki adayı *ral m sü yakınlarında bulunan sdsdr Moskova, 7 (a.a.) — Bir Sov- vet tebliğinde Ruslar tarafın - dan zaptedildiği bildirilen iki Fin adasının Hangö Sovyet üs- sü yakınlarında bulunan ada- lar olduğu şimdi ifşa edilmek - yet filosu idabmcemam İki)sel tedir. Bu adaları Baltık Sov- yet filosu issal etmiştir. Mez- kür adalar Sovyet harp gemi- lerinin harekâtını kontrol et- mek için birer tarassut mevkü olarak kullamlıyordu. 7 Merhum Ziya Gün- | | den sonra (Baş tarafı 1 inci sayfada) siyle temayüz eden ırkan Türk talebeye yardım. 5 — Köy ilk mektep muallim- | lerine mükâfat, 6 — Çalışkanlık ve iyi ahlâk ile temayüz eden kız muallim bin baalan göyi olduğumu bi - | Mekteplerini 0'sene bitirmiş. o-| lanlara — çeyiz parası. T — Divrik ilk ve orta mek- | teplerindeki muhtaç - talebeye yardım. Mükâfatlar — (Mehmet Saim Kozluoğlu teşvik ve yardım mükâfatı) adını taşıyacaklar -| dir. Tesis idare heyeti şu suretle kkül edecektir: | tanbul üniversitesi rektö- rü Cemil Bilsel, dekanlardan (Afi'ye göre Almanlar (Baş tarafı 1 inci sahirede) meti tarafından Amiral Le-| hahy'ye bir muhtıara tevvdi e- dilmiştir. Bu muhtıra Amerika sefirinin 1 Ağustosta —Amiral Darlan da hazır loduğu hakle Mareşal Petainden izahat - ta- lebi. için vâki müracaatına ce- vap teşkil etmektedir. Sefirin talebi, Fransız impa - ratorluğunun müdafaası key- fiyetinin ortaya atmış olduğu müteallik idi. Fran- sa hükümetinin cevabı, Sum - ner Welles tarafından Amerika (Baş tarafı Birinci. sayfada) Doktor Megerleye nazaran İsveç gazetesinin bu haberi| harbin. zaferle neticelendiği tak dinde İngilterenin Sovyetlere, ittifakın çerçevesi içinde, İs - tanbul ve Çanakkale boğazları- | nı vadettiği hissini vermekte - dir. Megerle sösüne devam ederek diyor ki Boğazlar çarlık — Rusyasının da harp: hedeflerine dahil bu - lunuyordu. Yalnız umumi harp- te kaybedilmiş mıntakaları de- ğil, bolşevik rejiminde de unu- tulmamış olan iki hedefleri de | elde etmek niyetinde olan Sta-| lin Boğazlar meselesinde - bir| muvaffakityeti kazanmak eme- linden vaz geçmemek kararın -| dır. İngiltere muhtaç olduğu yardımın tazyiki altında Molo- tova Berlin ziyaretinde riedde- dilen şey hakkında anlayış gös- | termiştir Doktor Megerleye göne, bü - tün bu projeler hususiyle Mos- kova lie müştereken mımmun ca ancak Türkiye, İran ve I kın aleyhine olarak lıhıkkıık ettirilebil M. M bitirmiştir. Bu memleketler — kendilerini tehdid eden tehlikenin farkına varmışlardır. Bu memleketler her ikisi de eden bolşevik ve ları ara e sözlerini şöyle Avrupayı istihdaf İngiliz hücum ğm vüs'atini uzun müddet id - rak etmek etmek istememişler- de- Timesin: makalesi- ve Stokholm Tidnin neşredildiğindenberi Bolgevik komplosunun vüs'ati - ni anlamışlardır. n Musolininin ikinci oğlu öldü Roma, 7 (a) — Resmen | bildirildiğine göre, Duçenin i- kinci oğlu hava yüzbaşısı Brüno Müussolini, bu sabah saat 10 da | Piza gehrinin civarında yaptı- ği bir tecrübe uçuşu esnasında | ölmüştür. ğ | hi gazetecilerine 3 Ağustos - tari - de yapılmış olan beyanatı da h etmektedir. Cevap, u- mumi' plân dahilinde kalmakta ve Suriye hüdisesi ile- Hindiçi- ni hâdisesi' arasında sarih — bir fark gözettikten sonra mare- şal Petain, Amiral Darlan general Weygand tarafından ta- rif edilmiş olan Fransız - siya- setinin muveccih h ve teşrih etmektedir. 00 Fransız esiri serbest bırakılda T (aa) —D N B kılan: Pransız e- - Marno sev kiyat ve tevzi kampına gelmiş ve| prensiplerini lerdir. sılıli vaziyet le hut kalabalı aile- reisi olma serbest bıraklan esirlerdir. Bir kısmını da çiftçiler ve her iki| harbe iştirak etm lar teşkil etmektedi Londra, 7 (a.a.) Afi Bir kaç aydanberi Vichy hü- kümetinde iki mukabil partinin mevcudiyeti göze çarpmakta - dir, Almanlar Petaini devirmek istiyorlarmış Moskava ve Gerne de söylen- diğine göre, Alman ajanları ma- şal - Petain leyhinde geniş propagümükllr Yapmağı baş. lamıştır. Vichyde bir darbei hükümete de intizar edilebilir. Başkanlığından Dolmabahçede yapılacak İnönü stadı için Beden — Terbiyesi — Genel Direktörlüğünce 1205 tarihli kararname hükümlerine — tevfikan — umumt kiymet müamelesi için daimi encümenin: 25/0/041 tarihli içtimaında teş kiline karar Vverilen komisyonumuz 4/T/1941 ve: 7/7/941 tarihlerinde ma hallen yaptığı tetkiklerle madam Tedeşi ile evlâi a ait bul n işbu parça Üzerinden aşrı aymı kaymetlendirildiği vergi defterindeki - kayıtla- ramm. tetkiltinden: anlaşılmış: Bulunmasına: ve istimlüki mültarrer olup ev- ğl harita sarı boya İle işaret edilen 2400 metre murabbar saha. Ka> caddesi üzerindeki cephesile gazhüneye bitişik büyük Kısmi mevzuu Bahsolduğuna göre bugünkü alım satım icaplarına göre be- her metre murabbamna beş lira kıymet takdirine karar verilmiştir. — (6629) olan yaşla -| | | | | Beden Terbiyesi /stanbul Bölgesi veya profesörlerden üniversite heyetinin üç senede bir seçeceği iki profesör, yüksek mühendis | güzl san'atlar | ü lsııııııvuıW maarif müdürü. | Mehmet Saip Kozluoğlunun tesisinin senelik geliri 18.000 li- | radır. Bu paranın - her sene, idare masrafları çıktıktan som- ra - yüzde yirmi beşi Kozluoğlu- | nun akrabasına mul&an)un taksim olunacak kalan kısmı| da şu hisselere ayrılacaktır. Eser telif edenlere yüzde beş, | nâfi keşif sahiplerine yüzde bes, mektepleri birincilikle bitirenle- re yüzde on, muhtaç talebeye| yardım yüzde on, fazilet ve ferağatla çalışan köy ilk mek - tepleri muallimlerine yüzde 20, cihaz parası yüzde on. | FIKRA (Baş tarafı dünya, harp ederken, biz yine bir takım şeyler icad eder ve| Sinop, Bodrum kalelerini sür -| günlerle doldururduk! vesaire vesaire... | Kısa keseyim: diyeceğim şu- dur ki bugünkü inkılâp ve Cüm- huriyet Türkiyesi, geçen harp- teki meşrutiyet ve Osmanlı 'Tür i değildir. Şu dünya harbinde hoşuma gidenler, işte bunlardır. i Birinci iz ne dersiniz muhterem o- Bunun başlıca sebebi ise Vichy hükümetinin Almanların deniz üslerini ve tahsisen Cezayir li- manları — ile Kazablanka — ve| Dakar hakkındaki Alman me- talibatının Vichy — tarafından rededilmesidir. Almanyanın bu mutalebat ap vermek üze- re Vichy hükümetine 10 A- ğustosa kadar mühlet verdiği fakat mareşal Petainin amiral Darlanla mutabık kalarak — bu talepleri reddetmek kararında israr ettiği " söylenmektedir. Umumi meclis azaları Alâkadarların nazarı dikkatine arzolunuz. Bin nasihat ve ç Öir musibet eçen-yal, Beyoğlunda Ha Tem ne apartmanı bir. denbtre çöktü idi ve yine tesadüfün bir lütuf ve O zaman da demiştik ki kazas| yı müteakip incelemeler yapıla cak, mes'üller aranacak, lere baş vurulacak, fakat ye bir çöküntüye intizaren de bu| mesele unutulup gidecek, nitee kim de öyle oldu. * Evvelki gün Necatibey cad- desinde dörder katlı iki evin birdenbire yıkılrvermesi üzerine, tıpkı bir yıl evvel Beyoğlunda çö ken apartman hâdisesinde oldu- gu gibi, yine incelemeler yapıl- makta, mes'üller aranmakta ve tedbirlere baş — vurulmaktadır. Hattâ evin çürük olduğunun ve birgün ansızm yıkılıvereceğinin belediyeye ihbar edilmiş oldu - ğuna dair bir takım rivayetler dolaştığını, hâdisenin tafsilâtı- sırasında, gazete sütunlarında okuduk. Fakat bu sefer de ber- mutad mesuliyeti kimse üstüne almayacak adli tahkikat de vam edecek, fenni tetkikat dos- yalar teşkil eyliyecek ve yeni bir çöküntü hâdisesine — intiza- ren bu iş de zamanla unutulup gidecektir ve göreceksiniz — ki döyle de olacaktır. * Dünyanın her memleketinde böyle kazalar olur; amenna, En modern şehirlerde bile binalar çökebilir; inanırız. Fakat diğer Türk şehir ve kasabaları da da hil olduğu halde dünyanın hiç bir şehir ve kasabasında, İstan- bulda olduğu gibi eline kazmayı alan, keskiye ve küreğe sarılan bölme yıkamaz, mesned yok e- demez. Son kazanın tafsilâtı sırasın- da, binalardan birinin altındaki dükkânda oturan lokantacı ve- ya şarapçının aklına esip bina- nın ana Gduvarlarından - birini yıkmış olduğunu ve bilmiyerek bir hayli vatandaşın hayatına kasdeden bu gafil adamın valta- landığını da okuduk. Diyelim ki, © cahil aşcı veya şarapçı devir- diği çamın azametine akıl erdir meden bu haltı. işledi; fakat dükkânda binanın ana duvarı çala kazma yıkılırken bu işlerle alâkadar bir kimse çıkıp ta ni- çin: — Ne yapıyorsun arkadaş? demek lüzumunu - hissetmedi. Yoksa bu kadar geniş bir bele- diye kadrosuna rağmen böyle bir makam mevcud mu değil? — A €. SARAÇOĞLU At Yarışları Beşinci Hafta proğramı- nı bildiriyoruz Beşinci hafta at yarışları ö- nümüzdeki pazar günü Veliefen di koşu mahallinde saat 16 da yapılacaktır. Bu koşulara ait programı bildiriyoruz. Birinci koşu: (Satış koşusu) Üç ve daha yukarı yaştaki saf kan İngiliz at ve kısrakları- na mahsustur. İkramiyesi 255 lira mesafesi 1400 metredir. 1— Komisarj (A. P. Seferof) 2— Mis (Fikret Atlı) 3— Roi (S. Kara Osman) İkinci koşu: Üç yaşındaki ve hiç koşu ka- zanmamış saf kan Arap erkek ve dişi taylara mahsustur. İk- ramiyesi 255 lira mesafesi 1600 metredir. 1 — Sülleyk (Sedat Böstecan) 2 — Kuruş (S. Kırgül) 3 — Meliketülhavva Halim) Üçüncü koşu: İki yaşında ve hiç kosu ka- zanmamış yerli saf kan İngiliz erkek ve dişi taylara mahsus tur. İkramiyesi 300 lira mesa - (Prens fesi 1000 metredii 1 — Bomba (S. Kara Osman) 2 — Hatvan (Fikret Ath) 3 — Alişah (C. Apayık) 4 — Yavuz (K. Yıkılmaz) Buket (S. Simsaroğlu) 6 — Saron (Yunus Ün) 7 — Purdon (Fahri Atlı) Dördüncü koşu: Üç ve daha yukarı yaştaki yerli saf kan İngiliz at ve kıs - Taklarına mahsustur. İkramiyesi 470 lira mesafesi 2000 metredir. 1 — Karanfil (A. Atman) 2 — Romano (Prens Halimh, 3 — Gonca (A. Atman) 4 — Huma Hatun (Prens Ha- lim, (Sonu sayfa 4 sütun 3 de)/