Yazan: Sami Karayel Pakat ibile bile yütarım.. Ve| livanın karşısında, bu şekilde Bgüreşi nihayete kadar idare ©-| bir kalkış yapmak kolay değil- iderim. di. Tehlikeli idi. Kaptımı bir çır- pıı—_ Gül Pida adamı yeniverirdi. im almadığını, Deli Hafız bile Aydosluyu tak vetmek istediniz, bu lınekstl dirretmişti. Tosuna bir ders olur zin müeyyidesi ne olabilir? — | fikriyle: K — Efendim, falan oyumu ta-| — — Tosun, oğlum gördün mü Mamlamadı. Bal gibi tamamlıya | nusil kalktı? bilirdi. Zor görmüş gibi boşalt- tı, aidili değildir bu iş 'Demiş olsam bana ikim ina- nır?.. İster misiniz üste de çok “iyi bildiğiniz bu işte yalancı mevkiüne düşmüş olasanız” — /Bü, güuhüldkütir Yalancı mev 2ÖZe Süğütükküü Cleyai -GRRE ol duğunu bildiğim güresler halk| öyle diğüi heyecanilar ve vecd| idinde seyre dalmış bulunurlar — iir, d len bazan isinirlenir kerdi | nun galımına uydurarak tatbik çeni 'er Olurum. ahit t el Sönüimi dahar | CÜTCK ustalküır. | edip de güreşi durdurup: — Bu pehlivanlar sizi ulda- *ayorlar.. Ciâdi güreşmiyorlar.. Demiş-disem.. vay başıma ge Yecek belü... 'Hiç şüphe yok ki,| ekseriyet u suretle 'bağıracak- | lardır: | — Gördüm usta!, — Usta, bu oyunu İbram ba na gösterdi. Göstermek para etme: Oyumu bilmek te kâr etme Yerinde tatbik etmdli.. — İnsan bir çek oyunları bi- Fakat yerli yerinde — vücu- — Oyunu biliyorum diye tat- bik edersin.. Yerli yerinde ol- maz.. Bu, sefer kendi oyununla kendin yenik düşersin.. — Doğru usta!.. — Eğer Tosun, sen bu benim | dediklerimi tafbik edebilirsen o — Haydi oradan yıkıl.. sen, | Gedil Miler, > | vakit başpelilivan olursun.. Çün- Ş aa . A teş Bi N A e oçelim var. Seni " ada » ü güreşler hemen, he nen E'kıer“wîlllle hoökkabazlaş -| — — 'İnşallah usta' 'Ben de sa- >mıştır. Biribirlerile sözleşirler..| yende ölurum.. ! — we —Şöyle ikarar verirler: | — Eğer ölmıyacak kabiliyet — Beni, bir “onra-mağ- görmüş olsaydım senin için ça- Müp et Ben, Söni dürterim, o hışmazdım. — Amma, Ayüosli il- Bu “Bif ölüe yenilecek W B pelilivan sizi sehmede düdük e-| Tinizde “sasiflerce oyudtir ve hal göreyim Tesun.. — Oğlum, seni Gsha Aydos- | du gibiler çok yener.. Aydoslu - Hergeleci İbra — Tişte, pehlivanlik buna der- | *'ĞĞ”"“ sene sonra'bile yetı—l ı heyecana getirir... Halbuüki eski 4 vevvelki güreşler hiç detböyle o- anamıştı. *O wakitler pelilivanlik vardı. YPakiiivanın gururu vardı. Hiçbir %:h-'h—mmı gidip te giz- Hiğin kendisine Mmahsus ibir gu- ol KE SA S Yünük - iböğle mü7. Zaten, ortada pehlivan 'kal- 4 me?. Her vakit yazdığım çibi Y gün başpelilivanları © günün | büyük ortasını bile çikaramaz- — laidı. Bir Hergeleciyi “meydan | ' yevinden çıkaracak pehlivan da | Aydoslu diye geçmeyiniz ... ün —Aydoslusunu —bugün “mezardan gikarsük başa güreş- “irsek acaba kim yenecek? Tİnükân mu var?. Onlar peh- Tlivan oğlu pehlivan olmakla be- raber pehlivanlık an'anelerine son üerece ibağlı, âşık ve sanat- “kârsnsarilardı. Pehlivanlık anla-. “nesi, pehlivanlik —ruhu dbozul - mamıştı. h O wakitler ibir pehlivanm oy- maş teklifi işidilmiş olsa Tezil 0- lurdu. İCimin suratına — bakabi- dirdi. Kaç gparalık kiymeti ka- dardı. Bilmem me için bu yazıları 'buraya ikaraladım. “Aydoslu ile| Hergelecinin güreşibeni heye- cana getirdi. Nefessiz, mütema- “di bir girişle birtirlerini yenme- ğe çalışan bu iki pehlivanın sa- vaşı bana bugünkü petilivanların halini hatırlattı. İşte 'bu sebeple, kalemim bir- denbire bugüne döndü, ve yaralı bir dava olan pehlivanlığımız ü- | zerinde durdu. Okuyucuülarıma temin ederim : Ben, bugün hiç Bir güreşte he-| yecan duymuyorum. Çünkü ek- seriyetle martaval Kırk sene evvel seyrettiğim güreşlerde olduğum ve, oturdu- ğum yerde duramazdım. Hop, hop sıçcardım. Güreş böyle o-| Tur. İşle, Aydoslunur — Hergeleci ile olan güresi de #eyircilerini olduğu yerde hçplatıy ordu İki pehlivan da durmadan bir- birlerine giriyorlar. En ince yunları sıyırıp çıkıyorlar. galışıyorlardı. Aydoslu, Hergeleciyi hayet kendi «alta düşmüştü. Hergeleci, hasmını altına alır almaz kemaneye geçti Aydoclu “ters dönerek - bir kol baskısiyle ve kol bileği kaparak doğruldu . Aydoslunun kalkışı tam usta- caidi. Aydoslu, kalkar kalkmaz hasmının gırtlağımna dayandı. Ve, bu süretle iki ayakta ense enseye gelmiş bu-| lundular -Aydoslunun - kalkı herkes takdir etmişti. Hergolr güreşler “Böyle | Ydeğildi. Hele, bundan lli sene Ve birbirlerini incitmeden yenmeğe bastır- dım derken oyundan oyuna, ni- Lâkin pehlivan | gibi mahir bir peh- nun İbramdan ne Farkı var.. Dedi. İkipehlivan tam iki buçuk saat birbiriyle boğuştular.. Ay- | doslü — yorgun — görünüyordu. | Nasil yorgun Olmazdı.. Bir gün | evvel üstüste-en çetin güreşle- Ti yyapmıştı.. Hele "Tosunun gü- reşi ona İÜeğmişti. 'Tosun, acemi petilivan — oldu- ğu için sinsanı yorardı. Güreş c e iden simsikı tütuyor- Tvosunun çok ikuvvetli ölma- , sert “tutuşları, zarlamaları | Aydosluyu hağli yermuştu. Hergelecinin sıkı güreşi Ay- | doslumun Üa #ik-ve hızlı giriş- leri kendisini kesmişti Hergeleci, fevkalâde zeki ya- ratılmış bir peklivan solduğun -| | dan hasmmm yavaş yavaş ke- sildiğini anlamıştı. Hele, iki'buçük Gaat güreş- | *tikten sonra Aydoğlu da'bir şey- | dlerikalmadiğımı sezmişti. Aydos- dluyarense bağlayıp yüklendiği zaman hasmımn 'bel ikemiği oy- nuyordu. Hergeleci, hasmımın'is- | tinat noktasının bozülduğunu | ve gevsediğini anlamıştı. Usta pehlivanlar, hasımlarını —3— — Hayır siz buratla durun.. İskemlenizde oturun. Elmasları sonra verirsiniz. | Lasel, ikurgum kalem inceliğinde İiküçük bir *übü ikapısı aralık duran odadan içeri aftı. Sarraf | sonun bu hareketinin farkına bi- le varmamıştır, iceri girmiş ve kapıyı da kapamıştı. Lasel saa- tine bakarak dakikaları sayma- ğa başladı. | “iki dakika sonra içeriki'odadan | ağır bir şeyin yere düştüğü işi- | dildi Lasel hâlâ bekliyordu. | — Yan odaya girer girmez, sar- rafın burnuna limon kokusu- * na benzer bir koku gelmiş, son- | ra gözlerine sanki iğne batar gibi bir şeyler olmuş, kendini kaybederek yere düşmüştü. Bu sırada kapı yavaşa açıldı, bur - | nunu yaş bir mendille kapayan Lasel içeri girdi yan on dakika bir şey hissetmiyecek ve üuymiyacaktı. Laselin mendilin- de bayilmaması için lâzım olan bir ilâç vardı. Karşısındaki de duran Aanahtarları gördü Garamyan ka: çmağa va- kit bulamamı: Kasayı açtı, deriden bir kes aldı. Bunun ici lüların Garamyana yüzde yüz faizle ödemeğe mecbur olduk - ları borç senetleri vardı. Lasel — Daha bir çok kişiyide'kur- | taracağım.. diyerek bütün senet- leri aldı, ve orada 'bulduğu yüz- lük, binlik banknotları da unut- | madı. Her iş bitmişti, son bir defa etrafına baktı. İçinde bayıltıcı -| gaz bulunan küçük kutusunu 1| gördü.. —Onu a alarak dışarı çıktı, kasanın üz yi in Stefan ile bir çok diğer borç Garamyan bunları söylerken, Ü him | OEMa LAzN İ İ SA bir ense bağlayışta anlarlardı .. Hergeleci büyük orta pehlivanı olmakla beraber büyük pehli - vanlar gibi kendi hatsile böyle şeyleri bulmakta mahirdi. Hergeleci, hasmının — kesildi- ğini, eski hızını zorla tutmakta olduğunu sezince el enselere ve çırpmarak “nâra atmalara baş- ladı Hayda Hayda Aydoslu be! — Heyd ı | be! Diye üstüs:> ç ak nüra ayor ve İeesilar hasmna gömülü gemi Aydoslu, Herg ierini güçlükle karşihyordu. 'Ni- hayet güreşin üçünsü saatine doğru Hergelecinin dolu disgin bir'çapraz topladığı görüldü Aydoalu, hasmının ne yapa - cağını anlamuştı. Elinden kur- tulmanın imkâm yoktu. Çünkü tamamiyle adsaleleri durmuştu. Hergeleci hasmını çok #ürme- den budayarak altına aldı. Ay. doslü, kendini kurtarmak için gabalandı Fakat Hergeleci —durmadı. Hasmını #ltına alır almaz kün- teyi bastırdı. Ve askıya aldı Aydoslu, hu künteden kur- tulamıyacağımı ve rezaletle sırt üstü yere yuvarlanacağını an- riştortu. nn /hamle- dadığından derhal eliyle Her- gelecinin paçasına vurdu. Bu, vuruş pesetmekti. Ay - doslu pesetmişti. Hergeleci has- mını yere biraktı. İki pehlivan birbirleriyle kucaklaşıp meydan yerinden avrıldılar. Aydoslu, üç saatte Hergele- ciye pesetmiş ye'bu suretle mağ- Tüp olmuştu. Hergeleci, bu sefer de — kılıcı hakkına hüyük ortayı kurtar - muş bulünüyordu. (A VEFAT “Merhum binbaşı Cemal beyin oğlu, avükat Ziyanın kardeşi, Baki vemerhum Hakkı Sapan- câliların hemşirezadesi, Tüm-| 1 Zihni Toydsmir, Sular resi şeflerinden İhsan Püre- gün-ve Türk Tütün Limited gir- | keti-şef Gksperi Abdullah Ber-| wet “Alaybekn kayınbiraderleri | Merkez Bankası memurlarından 'Naci <Ayangöl —genc yaşında | müptelâ olduğu hastalıkten kur tulamıyarak dün sabah vefat| etmiştir. Cenazesi hbugün saat on ikiyi kırk beş geçe Beyağlu —Zükür | *hastahanesinden kaldırılarak Ci hangir camiinde namazı kılın ı 'dıktan sonra Feriköy mezarlı- ğina — üefnedilecektir. — Mevlâ | Tâhmet eyliye. | B ar) | —— HİKÂYE —ESPORE Bnt!en terbiyesi mü- | | kelleflerinin atleti izm birincilikleri İstanbul bölgesi tarafından | beden terbiyesi mükellefleri a- rasında atletizm birincilikleri tertip edilmiştir. Kaza gençlik klüplerinin & letizm eğitimlerini temsil eden | sporcular a) iün ve aatlerde dinda taplanaca İ at 16 cama SA Yukarıda yazılı tarilderde ya- pilacak «lan müs: vda fi ok ve 41 nale lan atlztle final müsabakaları da günü yapılacaktır. Her genalik Idübü müsabaka- ya gireceklerin listesini 21.7.941 pazartesi alışamına kadar böl- ge merkezine hildirmiş olacak - lardır. Yapılacak programı: Baylar: | 400, 200, 100 sür'at koşuları 4X100 bayrak yarışı, uann at- lama, üç adım atlama, bamba | atma. 2 müsabakaların | Buyanlar: | 4x100, 100 yüksök, uzun,| €l topu atma. Müsabakalara vaktinde gelmi- yenler iştirâk hakkımı kaybede- ceklerdir. Süleymaniye kulübünün | s2anslik Kkongresi Süleymaniye Kdübü başkamlı- ğından Klübümüzün yillik toplarttısı 19.7.001 cumartesi günü saat 1430 da; Sekseriyet olmağığı takdirde 26.7.941 cumartesi gü | nü ayni saatte klüp merkezinde yapılacağından —mensup üzanın gelmeleri rica olunur. Atletleri davet Atletizm Ajarilığından: 20 Temmuz 1941 - tarihinde Aviıkarada yapilacak Türki Atletizm grup birincilikderine aşağıda yazılı atletlerle iştirak edilecektir. Bölgemizi temsil edecek bu atletler n geç 16/7/941 Çar- | şamba günü akşamıma kadar 2- şer fotoğrafla #tletizm ajanlığı- na müracaatları iğg olunur. Muüzaffer, Cezmi, ikan, Vlâ demir, Rıza, Esref, Canis, Jabı, YXavru, Remal, Varak, Alâattin, Necat, Abdurrahman, Muhittin, Ahmet, Selim, Remzi, Merih, Sudi, am P A Ü © b ——— — JARBİ İ(YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEFRIKASIJ Çanak%'ale önünde çeliğe karşı imanın zaferi “Obüs fıkdanımdan dolayı 1 ziran vo temmuz aylarındı! rapnel kullamyorduk. Pun rlerini pezazişe yar sasunda 1 bütün H t 3009 ati " buzdan de- laza har Ehsl durdurmak isap-ediyo! Bütün ileri bazırlamak ve idere k vaziyetinde bu- imman İn adara topçusu. <ay Tinde 1 n raükircmattn r Chemmiyetsiz armak için gu yapmak kâfidir ne olduğunu mukay Ayni senc zarfıda garp cephesinde Loos daviki günlük bir harpte - 13:000 tonluk mühimmat “harcanmıs, 1918 taarruzunda ise gene iki gündc 25000 tenlük mühim - mat — kullanilmiştir. Getiholu hatıraları Müdafaa vaziyetindeki -piya- de ve mitralyöz #teşi hayati | bir #hemmiyeti haizdir. Gene - râl Simpson Geliboln hatıralarr | kitabında Jiyar ki: “Hellezdeki — topçu tarihi şu satırlarla hülüsa edilehilir: Her cinsten toplarm - kifayetsizliği, her cinsten —mühimmatın, bi- hassa infilâk obüslerinin kifa- yetsizliği, merkezdeki salâhiyet erbahırın top, araba, tamir par- çaları, tamir atelyeleri, ve miha- yet mühimmatın günlük, haf- tahk, aylık nakliyatmı tahmin hususundaki hataları.. Gelibo- kayfa gönderilen taplar çok defa gayet eski modelde idi. © kadar gok kullanilmıştı ki bunlarla isabet temin edilemiyordu: — | Hava keşifleri için zaruri o-| lan rüsıdlar kadar — tayyareler| de eksikti. Düşman siperlerinin | ekserisinde görülen el ve siper bembalarından ibizde hiç yökttu.! 'Tek kelime ile yarım adada'tam bir teşkilâtsızlik —hüküntferma idi.'Her gün topçunun en âcilcih-| tiyaçlarıma — cevap wmnekteu âciz kalmıştık. Bütün bu 'hafla-| Tın cezası topçunun ve piyedenin | ağır zayinta maruz kalması uı—w du. Eğer Büyük Britanya, Ça-| mükkaleyi —ikinci plânda bir iş, müdetmeseydi bunlar biraz dik- | kat ve ileriyi görme kabiliyeti ile bertaraf edilebilirdi., Bu sırada İngiliz — filosu 'bo- ğaz istihkâmlarına ae hücum | ğ HIRSIZ KİM Sahte sarraf Garamyan ayıl- dığı-zaman, hayretten dona kâl- dı. Burada 'neden boylu boyuna uzanmıştı ki?. — Yüzüne serin bir rüzgâr çarptı, pencere açıktı, garip!.-© hiç açmazdı bu pence- reyi!, Birdenbire arkasında ka- pıyı ardına kadar açılmış gör- dü. Bir boğa gibi böğürdü. Şim- di her şeyi hatırlıyordu. Her şey, cebindeki cüzdanına kadar her şey boşaltılmıştı. n parasız, sefalet içinde yüzecek- fi artık!.. Aklına bir şey geldi.. Polis. Fakat kendisinin de po- listen ödü kopardı, amma şimdi- ki halde işine yarardı ya! Sakinleşerek bir hikâye uy - durdu. Şapkasını giydi, üstünü fırçaladı ve mahallesindeki ka- rakolun yolunu - tuttu Hizmetçi kadın, Garamyanın yüzünü bugün pek sarı görmüş- tü, hattâ 0 sırada — derleştiği komşusuna bile bunu söyledi. Mosyö Garamyan yolda tıp- kı bir sarhoş gibi sallanarak yü- rüyordu. KISIM: 3 Polis hafiyesi Şerlek Holmes iş başında .... Meşhur polis hafiyesi Şerlok Holmes o sırada Pariste, polis idaresinde çalışıyordu. Garam - yanın başından geçenleri - dinle- yen karakol komiseri telefonla kendisini çağırdı..Hemen bir tak siye atlayan meşhur hafiye ko- miserin odasına girince: — 'Ne var bakalım? diye sor- du, 'nerede o adam? — İçeriki odada.. Sizi beti- yor. Madam Rejilin elmas gerdan- lığı meselesiyle Şerlok Holmes meşgul oluyordu, daha doğrusu bu elmasları çalan meşhur ki- bar hırsızlardan Laseli bulmağa çalışıyordu. Neler anlattı? Siz de sorguya devam ramyan içeri getirtildi. He canlı görünüyordu. — Komi Bi Garamyan, dedi, işte dünyanın meşhur polis hafi yelerinden Mister lok Hol Mes imdadınıza yetişti. Kendi gelenleri tekrar € mleri sormayın, Her sabahki gibi e idim Birdenbire içeri giren bir adam bana elmas satin alıp almıyacağımı sordu.. Hayret etmiştim. Yanlış işitti- gimi zannettim, Şerlok Hoölmes, görünüşte dal- gin görünüyordu, fakat sarra- fın anlattıklarımdan bir kelime- sini bile kaçırmıyordu. Garam- yan di m etti Niçin bunu bana teklif et- meğe gelmişti. Düşünün , ben namuslu bir sarrafım, mücevhe- rat satışı İle benim hiç bir ilişi- ğim yoktur ki... — Tabif bunu kendisine söyle- diniz değil mi? — Bvet, evet bay hafiye . Kendisine yanlış ikapı çaldığını anlattım, fakat o deriden — bir kutu içinden altı elmas çıkar- mıştı.. Kendisine tekrar bunla- rın beni alâkadar etmediğini söyledim, çıkıp gitti. — Eh, sonra? Burada Garamyan durarak anlatmağa devam etti onra, kendi kendime dü- şündüm, acaba, dedim, bu adam bir hırsız olmasın!.. dedim ve gelip komisere meseleyi anlat - tım Şerlok — Holmes döndü. Komiser komisere Ben de bay Garamyana bu adamı tarif etmesini ledim, ledi Hafiye sordu 5ö Bert bir sesle sarrafa Nasildı o adam bakalım ? aramyan anlattı, — Şerlok bunun Laselin tarifine olduj rdü. Garam H uygün mu yan Gazetelerde, yüksek taba kadan bir madamın elmaslarının çalındığını okumuştum, — dedi Şerlok Holme merakla i 0 adamda gördünüz mü bu elmas:- diye sordu. gülümseye ları Garamyan zorla rek Nasıl tanırım, dedi, etmas işinden anlamam ki Fakat bu ziyaret bana o kadar garip gö- ründü ki, Şerlak — #vet çok garip.. diye mı- rildandı.. Başka bir şey bilmi- yor musunuz? Size, nereden ve niçin geldiğini, size gelmesini 'ki- üyer, ne & n töhdid cdi ve & arla'arını te-! Tdiücmek teşdibüslünüe tadlur sodu. Makat Tür kâm'arı nep kügük ve orta topları beşin- | ci Türk orduruna yardım etmek üzcre harcamp daruyordu. Bu toplar 27T ye ba kü müstahkem kumandanlığına tayin edilmiş Glan #mirel fon U-, sedon, Alman ümparatorunu 5-| mlarm bazı taplarını ardu- larına terke mecbur olduğumu bildirmişti. Bu toplar içinde€ pus- duk vekiz sahra Gbüs topu, seri| atesli 47 pusluk iki ohüs topu, | 12 sahra *topu vardı ki hepsi kark dokuz parça idi | Çamnakkalede ımpara- tora mektup Bu topların nakli o ay zarfın- da tamamlanmıştır. Fakat Ha- ziran ve Temmuz aylarında be- şinci Türk ordusu gittikge fena vaziyete düşerek Çanakkale is- tihkâmlarından yeni taleplerde bulunmuştur. 20 Temmuzda U- zedon Pasa Kaysere yazdığı bir mektupta bahriye toplarının bi- Ter ikişer elinden #alınmasın- dan Mmütevellit endişes.ni şu sa- tırlarla — bildirmiştir. “Beşinci ordunun, düşman tarafından ihraç edilen kuvvet- lere karşı mücadelesi büyük za- yinta mal olmuş ve henüz mü - dafaa hususunda istifade balş. neticeler temin etmemiştir. Be-| nim fikrimce düşmanı denize dükmek için hiç bir imkân yok-| tar. Hğer büyük miktarda tak-| viye ve mühimmat *temin olu -| Hursa, “düşmanı ancak elde et- tiği topraklarda tutmak ve da- ha ileri gitmesine mâni olmak münükün olacaktır. Bundan ev- velki telgrafımda da bildirdi - ğim gibi harbiye nezareti benim Mmuhalefetime rağmen, ordunun istihkâmlardaki bütün taplara | ve talep edeceği bütün mühim mata el koyabileceğine karar, verdi. Eğer ordu mevzilerini | muhafaza edemezse ikinci bir.| Mmüdafaa hattı vücude getirmek min 'tavsiye ettiğini filân söyle- | medi mi? Şerlok sorguya devam edi - yordu | — Şimdiye kadar Laselden | balsedildiğini işittiniz mi — hiç? | — Lasel mi? Oda kim? | — Dünyanın €n meşhur kıb.ır dolandırıcılarından biri. Siz her | halde onu görmüş olacaksınız ! Ve eminim ki size satmağı teklif ielmaslar madam Rejilin gerdanlığına aitti. Garamyan kollarını küldıra rak — söylendi — Ne bileyim bay hafiye, ben namuslu bir insanım.. — Ye gâne düşüncem polise yardım €tmekti, bunu yapmağa geldim Garamyan karakoldan çıiktı korkuyordu. Acaba yan lış bir şey söylemiş mi idi? | ğer fazla bir kelime söylemişse kendisi de yakalanırdı, bu kabil karanlık, şüpheli işleri çoktu. Şerlok Holmesin sert ba- kışlarını beğenmiyordu. Yaoksa hafiy en miş mi Garamyan ği vaki günkü kendisinı di ttikt şüpheleri karakol dan » sonra, Şerlok, k Bu(Gar dedi amyan ne iş yapar Saraflık ve sigortacılık rseniz hakkında bir. tah aptırayım Hayır.. Bilâkis onu serbest brrakmalıyız ki, y ği işleri görelim.. Görmediniz mi i Sapsarı idi, sanki bayilmiş da ayılmış. Komiser gü sordu Ne demek istiyorsumuz? Ne demek mi? Bana kalır sa Garamyanın — şüpheli işlerdi parmağı var — Ne diyorsunuz? (Devamı yarın) yolundaki plânda bir tarafa bırakıldı. Melfuf liste gimdiye müstalikem mevkiin or- ğ himmatı ve gösteriyor. İstazbuldaki < ve Alman bavp-gemilerile stikkâmlar 38 obüs tapu, 50 daha küçük top ve 12000 obüs teslim etmişlerair “Hlarbiye nerzaretime, vaziyet hakkındaki görüşmelerime dair verdiğim raperla, vermiş oldu ğum emirlerin bir metnini ar- zediyorum. “Haşmetpenah — sarfettiğim gayretleri takdir buyuracaklar- dır. Kara müdafaası zayıfladığı takdirde istihkkâm hatının —her türlü taarruzlara inukavemet edebilmesi için icap eden İkuv- veti muhafaza edebilmesi husu- sunda elimden geleni yaptım. Füakat nezaretin karanm 'benim fikirlerime muhalif zuhur edi- yor. Bundan dolayı bir çek ba- taryaları orduya teslim &tt m. Denizden müdafan zayıflamış bulanuyor. Keza hır gak uava küvvetleri de terkedilmiştir. Fakat Almanyadan gelen tak- viyeler bu kayıpları “kasmen te- lâri edebilir. “Beşinci Tünk ordusu me ka- dar zaman düşman karşımında mukavemet edebilecsk? Bunu bilmem. Eğer ibu ordu Aman- yatlan mükimmat almayecak o- lursa senu wzak olmayanıktır. Bizden istenen müteaddit yar - dımlardan, waziyetten, zaynat- tan çikan netice budur. Üstih - kâmlarımız da topların naklin- den dolayı derin bir surette mü teessir Olmustur. İstilikâmlar için de Alman teçkizatmin ye- tişmesi bir Ölüm, dirim meaele- sidir. Bana öyle geliyor ki Türk karargâhında teklikel bir mik- binlik hükümfermadır. Türki- ye, Alman mühimmatmı Balkan devletleri yolile &lmak üzere &lin de mevcut olan'herveyi yapima- ya, hattâ insamca zayisti — gö- ze almaya medburdür. #Amcak böylece mücadeleyi idame ede- Almanyadan mühimmat gelemiyor Bütün bu gayretler bosa cık tı ve 16 Ağustesta Uzedon paşa imparatora “mükümmatın aa manya yöle gelmesini temin olunda yapılan bütün teşebbüs lerin akim kaldığımı,, haher ver- di. Şimdi şu ciheti tebarüz etitir- meliyiz ki mühimmat — fikdanı Türklerin tarafında hiç ibir şey yapamamak neticesini tewkiü e- diyordu. Halbuki İngilizlerin tarafında mühimmat fikdanı yöktu. Elde mühimmat vardı; ancak bunları mühtekf harp sahnelerine icap ettiği miktarda taksim etmek hususunda karar fıkdanı vardı. Çanakkale civarında denizaltılarının mevcudiyetine ka bizim işaret ettiğimiz tedbirler alınınca memmntniyet- bahş neticeler temin edildi. F lo zaten Mondros İimammr'a saklı idi. Harp gemilerimiz yal- kat'i bir har ortaya çıkıyor lerinin toplarını z Kilman niz t âcap edince dı. Harp gemi- an istifade © bu hizmeti huff ge Bu da mek istiyen orduy torpido muhnipleriyle miler temin ediyorlardı. kâfi idi. Harp £ haft Böylece rinin Heltürü emilerinin ate: sundaki ke kat'iyetle deniz ve i bir gün birliği <0 r.unsur ti tan- f işleri er piliyordu. karşı mühim da- da torpillere örler Çanakkaley rdu. O Asya tarafındaki Tür imuy büyük bir da 14 puslük 9, dört büyük ik toplarla vw monitö: «hhez dört ort dört kruvazör oraya v 2ğer tam kendisine tek ada Lord Fişer 1 slsaydı bu harp İnha evvel ( üç baf ralelı ye varmış olacaklardı. h Arkası var