11 mmvz 1M BALKANLARDA (Baş tarafı 1 İnci sayfada) £ Uzun kara kirpiklerin arka - fandaki yeşil göz, uzun kumral | İkirpiklerin arkasındaki — siyah | İgözden daha bayıltıcıdır. Salatalık marul cacıklık hi - (yar bile yeşildir. Yalınız adamın hiyarı yeşil olmiyor. Hoş, hiyar dadamın rengide belli olmazya. Yeşil niçin ve neden böyledir Çünkü yeşil, umut ve hayat - tür. Yahut öyle değildirde yaratı Za (3) bu sanıyı (4) veriyor. Yukarıd mi göz önüne getiri bir düşününüz. Sizde anlıyacak- sınızki yeşil umut ve hayattır. Aylarca kar altında — kalan, ve yüz yıllarca kar yüzü görme- (yen toprak; baharda yeşile doğ-| Tu kaydıkça serçeler ötüşür, e igekler anırır, kediler, mıyavlar, 've insanlar homurdar.... | Bahar tirşe tomurcuktan, be- | 'yaz baldıran yeşilinden doğar. Kumarbazla ondan aşağı kal- mayan diplamat, bütün umudu- u ve hayat denilen sürekli he - jyecanını masanın yeşiline bağ - İar. t İstekoz allığına boyanan ka- Gin; yanaklarını ahlat yeşiline, dudaklarını türbe — yeşiline ve tırnaklarını bamya yeşiline bo- yasa... Ne olur, bir gün boyayı- verse görecektirki şimdikinden ğaha çok güzelleşmiştir. Başkasını beğenmeyen şair berkesi inkâr den edip bir gün yeşil mürekkeple yazsın, bakın e ünlü bir dahi olur. Çiçeği bur nunda kübik besteciye salık (5) veririm, seslendireceği yaygara- darın notasını yeşil kurşun kale - mile çizsin; epeyce dinleyen bu- lur. Dedimya yeşilde bir kutsallık, bir ahmlılık var çünkü yeşil, u - mut ve hayattır. İmparatorlugun son ve bi €ik büyük adamı olan Mitat pa- şa; Tuna boylarının bize kalma- yacağını, bilmemekle beraber ye gilin ne olduğunu bildiği içindir ki Bulgarya vadilerini, Bulgar- | 'ya topraklarını ilk yeşile boya- Yyan oldu. Bugünkü şu şatranç tahtasından daha düzgün ve öl- gülemez ormanların ilk fidam onundur. Bugün yeşil bulgar - ya diyorsak, bu adı ona verdiren Mithat paşadır. Bugünkü Bulgar giftçisini yarattıgı gibi... Ne ya zikki Bulgaryayı Bulgarya Su- riyeyi Suriye eden bu yuca de let adamı, öz Türk İzmire bir in- cir dikemeden kaçmaya mecbur edilmiştir” Bulgaryada yeşil, ulusal bir değer ve ülkü olmuştur. Bu de - ger ve ülküyü Mitat paşa dikti, Prens - Kral Ferdinad çok su - Jayıp besledi. Bulgar bayrağındaki koyu ye- şilin müstakil ve koyu yeşil Bul garyanın rengi olduğunu öğre ten odur. Bir Bulgar yarım dakikalık fırsat bulursa belki bin düşma- yanı kıtır kıtır doğraya bilir. Fa- kat o bulgara bin yıllık bir fır - sat veriniz, bir tek Bulgar fida- nının bir tek yaprağını kopara - Maz, içinden gelmez, gücü yetse eli varmaz eli varsa gönlü bırak maz gönlü bıraksa ulusal Bulgar ya ülküsü önüne geçer. İyi bir Bulgar vatan severi — ve iyi bir sayıp döktükleri -| ve şöyle — e Duvarda turalar ter- Bine asılmış. Modern kok- tukların arkalıklarına uçları is- lemeli peşkirler koymuş. Bu zevksizlik içinde âdeta susuz kalmış bir balık gibi azap çek - tim, bir bahane ile kendimi s0- kağa dar attım. Nazmi kapıya doğru haykır- dı. — Dadı! Yemeği ver. Kapı aralandı. İçeriye bir tep- si sürüldü. Ev sahibi. — Ben sahanları sofranın üs- tüne koyacağım. Canın hangi- sinden isterse ondan yersin. İki- de birde havan eli gibi kalkıp 0- turamam. Gülüşerek yemeği bitirdiler. Fazıl, Nazmiye tesadüften gçok memnundu. Arkadaşının bulduğu mevzular ona Münire ile olân hâdiseyi biraz unuttur- müş, yüreğindeki ağırlığı hafif- letmişti. Yalnız arada aklına geldikçe kalbine bir zehir dam- lasi akıtılmış gibi bir acılık du- yuyordu. Nazmi — Biraz da kendinden bahset dedi. Benim karabaşlığa hücum ettiğine bakılırsa yakında bo - yunduruğa giriyorsun “ — Üyle gibi. ah vah. Ne ise hayırlısı olsun. Bari memnun musun ?azıl cevap vermedi Suali tekrarlama hacet yok; sökütundan anlıyorum ki, Tmemnun değilsin. O halde neden ken#ini istemiye istemiye bu ha- yata atıyorsun - zıl, içini çekti. Nazmi — Mutlaka hissiyatına hâkim olmadın, bir zâf gösterdin. Şim SON SEYAHAT —— Bulgar ülkücüsü olmak için ilk şart: Bulgaryayı Yemyeşil tut- Maktır. Bulgarya Türkü alay alay Tür kiyeye göç ederken, Ankaranın ünlü bal arısı küme küme Bul - garyaya göç etmiş gibi bu arı - lar istasyonlar boyunca, dağlar boyunca, vadiler boyunca, yeşil Bulgaryada görülmektedir. Bulgarya için yazdığım şu sa- tırlardan aykırı bir heyecana ka pılarak beni ayıplamasınlar, Ben bir yeşil vazoyu seyrediyorum. İçinde ne var? Bilmem. Bildiğim şudur ki Bulgarya, bir yeşil Kü- tahya çinisi kadar Türktür. Bulgar bir komşudur. Bir kom şu ki sizinle dosi olmak istedi- gini söyler olmak istemediğini -| Bile söylemiş olsa o komşunun işleri ve gidişlerile ilgili olmak | doğru değildir. Onun için ben u birakıyorum da s 2dirnenin hinter - landı sayılan yeşil Bulgaryadan konuşuyorum. Seviyorum Bul - garyayı, ne yalan siöyleyeyim ? en ne zaman Bulgaryada do - laşsam Ankarada, ke de dol bana. Aşkın çerçevesi, terazi kantarı, yasağı olmaz ki.. S yorum işte! Yeşil Bulgary nildir n titiriyor, ağzımın suları akıyor — ve heyecanlarım fışkırı fışkıriveriyor. Olmaz ol - maz.. Deme: Olmaz olmaz! Gürelim alemi imkandır bu. Bulgaryada o dostluk - isteği, | bende bu aşk duygusu olduktan sonra elbette bir gün - sınırları kaldıracağız, gümrükleri kaldı - racağız, pasaportları kaldıraca - ğız, adeta tek ülke olacağız. Çat burda çat Sofyada, çat Tunada çat sakaryada.. Böyle bir ülke birliğini kim istemez? . Karşı köyde bir bayram var. Gaydalar çalıyor kadın er - kek Hora (6) tepiyorlar. Aacaba benim gibi bir aşığın ve'dostun geldiğini duydularda evinçlerinden mi hora tepiyor- lar? Bilgili bir yol arkadaşı ku- rumlu kurumlu söyledi: — 1912 Hadım köy mütareke- sinin yıl dönümünü kutluyorlar. — Yanlış olmasın dedim? Ve hesaplamağa başladım. Büugün | Temmuzun - içindeyiz, halbuki Temamuzun içinde bir sabah, böy le bir sabah biz Edirneyi istir - dat etmiştik. Yol arkadaşımın yüzü, yüreği- le beraber burüstu. Konvansiyonel denilen dünya- 'nin en mendebur treni beni ye - şil Bulgaryanın içerlerine doğ - ru götürüyor. Söylemek gümüş ise, susmak altındır demişler. Bu nu bildiğimi göstermek için kom pardımandaki kirli ve tozlu kö - şeme yaslanıp sustum. Aka GÜNDÜZ (1) Hakikat acıdır. Fakat iyi yürkle söylenirse tatlı olur. (2) Uçmak — Cennet. (3) Yaratık — Mahlük. (4) Sanı — Zan (5) Salık — Tavsiye (6) Sirto gibi kadın erkek elele vererek bir halka olup dans etmek. Hora tepmek — dans uşum gibi seliyor | | de yer etmiş | | | etmek. A G. | di bütün namuslu adamlar gibi yaptığın hatayı temizlemek mec buriyetindesi — Hayır, azizim. Hiç öyle değil. — ÂAnlat. İki gözüm. — Nazmi ben çok bedbahtım. Fakir, fakat çok meziyetli bir kız seviyordum. Onunla evlen - meği düşünüyordum. Mümkün olamıyacak. Annemin ısrarile zengin bir izdivaç yapmak mec- buriyetindeyim. — Alacağın kadın zengin mi? -— Çok zengin — Yaşlı mı? — © kadar değil. Fakat ben onu sevmiyorum; seveceğimi de zannetmiyorum. Bugün sevdi - gim kızla buluştuk. Kendisine ti anlattım. ben sana Çİ mem. Çünkü biliyorsun ki be nim için iş başından bozuk. Ben ne zenginine bakarım. Hürriye- timi feda etmem. Fakat sen öy- le değil. Nasıl olsa boynuna ev- lilk tasmasını takmağı gözüne almışsın. — Sevdiğim kı: dim, boynuma dediğin gibi bir tasma takmış olmıyacaktım, Kimbilir. Belki bu t sana karın takmıyacaktı. 'at şartları yine seni bir be yunduruğa koşacaktı " — Neden? — Neden olacak? Karının ol masan maişetin esiri olacaksın, İnsan esaretten kurtulmaz fa - kat bence en güç es: yeti üstüne alınan ailenin insa evlensey - et mes'uli- Her si ve güvercinler B “süve güvercinlere yem atmayı yasak edecekmiş, Bu yasağın sebebi de bu hayvan- ların her tarafı - pislemeleri imiş! Bize kalırsa yasak etmek ne kelime?. Belediye şehrin beıııW başlı göz önündeki meydanla- | rına birer güvercin heykeli dik- mek suüretiyle kadirşinaslığını | isbat etmelidir. Zira güvercin belediyenin tanzifat — şubesinin en belli başlı yardımcılarından biridir. | Zaten eskidenberi İstanbul nisbi temizliğinin bir kısmını ehli hayvanlara borçlu olagel- miştir. Meselâ mutlakiyet ve meşrutiyet devirlerinde sokak köpeklerinin sokaklarda et, ke- | mik kırıntılarını mide tarikiyle bel'etmek suretiyle İstanbul so- kaklarına ettikleri hizmeti han- ği insaf sahibi hemşehri inkâr edebilir? Meşrutiyeti müteakip köpeklerin Hayırsız adaya nefy- edilmelerini hatırlayanlar, ©o u- mumi sürgünden sonra sokak- ların arzettiği manzarayı da her halde derhatır edeceklerdir. O kadar uzağa gitmeğe lüzum yok, buğün bile İstanbulun ba- zı kuytu ve kenar semt sokak: ları, müzahrafatı m: z yok eden o dört ayaklı temizlik hâdimlerinin hasretini muhak -| kak çekiyorlardır. attanasliı. h VN Gi Öteyi beriyi kirletmesine mu- kabil güvercinin İstanbula yap- tığı hizmetler — ölçülemiyecek kadar çoktur. Göze güzel görünmelerinden, © tatlı; — Hu, hu!'larından ve hakiki her İstanbul çoc Tıpkı anne nimnisi gibi, yüreğin- — Üsküdara gideyim, üstü- büler dokuyayım! temposuna u- an sabah ötüşlerinden başka | güvercinlerin . İstanbulun husu- siyeti bakımından da ehemmi- yetli bir mevkileri vardır. Gü- vercinsiz Beyazıd ve Sultanah- | met meydanlarını - tasavvur et- mek bile insana kasvet veriyor. Sayın Lütfi Kırdar gibi İs-| tanbulu baştan başa muazzam | bir parka ve hudutsuz bir çimen- zare Çevirmeğe azmetmiş bir belediye reisimizin zamanı ida- resinde o azametli parkın — ve vüsatli yeşil sahanın — kuşsuz| kalması gerçekten bir nasipsiz- | Dik olur. Mütarekede, İstanbul — renk | renk, cins cins düşman askerle- | rinin elinde bulunduğu sırada | Frafisız mı, İtalyan mi, yoksa | rengârenk müstemleke askerle- rimi şimdi lâyıkiyle hatırlaya - madığımız yabancı insanlar İ: tanbul güvercinlerini vurup meğe kalkışmışlar ve galiba c: mi - kubbesinde güvercin avla- | yım derken o aralık ezan oku- | makta olan talihsiz bir müezzi- ni de yaralamışlardı. O zaman- lar yapılan müracaatlar üzerine İstanbul güvercinleri, yamyam müstevlilerin elinden tatlı canla- rını, haradolsun yiatla, kur- B & Yazan: Ulunay na tahmil eylediği maişet esa- retidir. İnsan tek başına olursa ağaca çıksa pabucu yerde kal- maz. Fakat başında çoluk, ço- cuk olunca ırgattan farkı yok - tur. Bu halde şerrin ehvenini tercih etmek doğrudur. — Ne gibi? — Ne gibi olacak. Mademki nasıl olsa başına bir belâ alma ğa azmetmişsin; ben & rinde olsam zenginini t rim, Hiç olmazsa bir de geçim kaygusile uğraşmazsın. — Sevmiyorsam.., — Zaten ötekini de biraz gon- ra sevmiyeceksin. Azizim, be nim bu hususta teçrübem yok - tur; fakat çok — gördün; gok —okudüm: — Karı en — kuvvetli yet bir sene, iki se- ne haydi bilemedin beş sene de- vam eder. Hiçbir karı koca ö- Mürlerinin sonuna kadar biri - birlerini L ile Mecnun gibi sevmezler. Aşktan sonra bir a- lışkanlık gelir ki bu itiyat belki aşktan kuvvetlidir; fakat unut- ma ki aşk değildir. Meselâ bütün hayatlarında biribirlerinin baş: larının etini yiyen karı kocalar biribirlerinden ayrılmazlar y tı beraber sürerler. İşte on ları biribirlerinden ayırmıyan o kuvvetli rabıta aşk değildir, iti XENİ SABAN —— Askerlik Bahıslerı ee Büyük Harbın inkişafı | Dört gün süren sükünetten sonra Alman - Rus cephesinde patlak veren fırtına Yazan: Emekli Kurmay Binbaşı Zeki GÜDER SRAR BAA KRRAMAA I DEAçA lar vasati Sabahl (İstanbul Belediye- . Herkes - bilir sonra derin bir sükünet ve bu- nun peşinden de tekrar tına kopar. Bu tabiat kanunla- rında böyle olduğu gibi ordu - ların sevk ve idaresindeki ezeli sevkulceyş kaideleri fırtınadan doğru olamazdı. Arkadan piya- de cüzütamları nun da yetişmi K 6 — Stalin hattının piyade ve. yarılması ve bun- lmesi pek müm- ve ağır bir fır- lâzımdı. ağır topçu: dan istifade c kün olamazdı. — Mühim diğer bir sebep Rusyayı mağlüp etmek için | onun asil ordusunu yakalayıp imha etmek sevk ve idarede e-| talin hattı yayılmış olan muharebeler, hu- dut meydan muharebelerinden başka bir şey değildi. harbinde taktıkları dostluk maske: birbirine dişlerini gıcır Sosyalizm ile ve bunların kah -| 1 olan Hitlerle Stalin; yüzlerinden Maskeleri bütün kin ve garazlı ağa başladıkları her iki taraf ta kendi bü-| yüklükleriyle mütenasip karşılaştıramamışlardı. Çünkü her iki tarafta i vaktinden — evvel mak istemiyorlardı, Almanya, 500 kilometre kadar | Bialistak Pinsk meydan muharebelerinde slara Çok ağır zayiat verdi-| ç yüz binden fazla esir| ve bir çok top, tank ve mal kaybettirmişlerdi. büyük Rus Esasen yüzlerine Polonya talin hattı olmasaydı, belki sevkulceyşi ricatlar ya- Almanlara yakalanmaz- seferinde olduğu gibi Orallara doğra gikliklerii. Almanya için hoş bir Çünkü Rus sefe- aleyhine olurdu . idaresinin her halde Rus in hattı ve bu- nun hemen şarkında cereyan etmesi muhtemel lamış olan büyük muharebede irahası olmak icap eder. Çünkü Ruslar seferberlikle - rini ilân ve 13 sınıfı silâh altına alarak alelâcele Stalin hattına | doğru ihtiyat kuvvetlerini ileri | her günkü havadis- lerden anlaşılmaktadır. Geçen perşembe günkü ya- zımda Stalin hattının Rüs or- dusuna faydadan ziyade kapan olabilecesini mütalea et- miş ve burada Rus ordusu mağ | Tüp olursa neticenin pek de Rus | lar için iyi olmuyacağına işaret etmiştim Bugün görüyoruz ki gene ay- i makalede him istikamciten Stalin hattı datan Nasyonal Komünizm ramanlı miktar ordusuna fazla bir şey kaybettirmemişse de, süp - hesiz ki en iyi tümenleri ve yer-| zamana müte-| vakkıf olan bir çok silâh, vasıta ve malzemelerini za En mühim zayiatları ise harp te en müthiş silâh olan mane - viyatlarıdır Bunlara mukabil | da oldukça yer yer çetin mü-| dafaada bulunan Ruslar karşı-| zayiata uğramışlarsa da muvaffakıyet şüp-| hesiz ki bu ordunun maneviyatı- | ni kuvvetlendirmiştir. Stalin hattıma dıktan hattâ Ostrov ve Kiyef | istikametlerinde açmağa Napolyon Bu hal şey olmazdı rinin uzam: Alman sevi harpte gayesi ordusunun atıp da le boğuş-| 22 Haziran- | lerine konulm: yi ettirmişti. | vetleri ve dün baş- kuşkulandır- Almanlar Finlândiyaya as- T sevkettiği vakit bunla 'a yoliyle .$imali Norveçe gönderdiğini ortaya yaymıştı Polonyaya ve Rumanya- ığı kuvvetler için de söz rpteki hava taarru: n kıtaatı korumak hat ettirmek ve Rusyay bir hareket göstererek İngiltereye taarruz ede- cekmiş gibi etrafa haberler sız. dırarak Rusları aldatmak, zırlıksız yakalamak istemişi Bu sebeple Almanlar ilk ham- lede ve durmadan Rus ordusunu mağlüp ve amana düşürecek kadar faz-' la kuvvet yığamamışlardı. ziyade düşmana tesiriyle baskın yapacak motör- lü ve zarhli. birlikleri ileri yanaş | tırmışlardı. Ruslara -gelince; phesiz ki uykuda değillerdi. | Onlar da garbe doğru tahşidat- ta bulunuyorlardı. Fakat Al- manları kuşkulandirmamak için tam bir seferberlikle icabı kadar kuvvet yığamadıkları son mu- harebelerde meydana çıktı. Stalin hattına kadar ileri hareket, Burduklerı ' birer de delik | olduktan sonra Almanlar niçin dört gün-| denberi ses Muhteh£ imUmiyı haki - kalmışlardı. matbuat — ve cihan si ve bazı müte- arın umulduğun -| andıklarına, ateş motörlü ve zırhli rruzlarla edecek kuvvetlerini vasılalarının | lüklerinden buh | ileri hareketinin müşkül bir saf-' girdiğini ileri ıüniynrlnr-' okluk ve üstün -| yarılarak umuml taarruza kal- | kılmış ve bir çok mühim nokta- | lerek -Alman lar Alman ordusunun eline düş- yıldırım g Müştür. Tuz ki dört gün- “sükünetin Mmânası; ikmal, nefes alma ve hazırlık - Hudud meydan muharebe- lerinden sonra artık milyonluk büyük orduların — boğuşması | başlamıştır. Çok beklemeğe lü- | zum yok. Nihayet dört beş gün içinde bunun da meticesi kendi- sini gösterecektir. Ruslar için burada en mühim (Majino)- kadar — sağ İam olmadığı talrmin edilen Sta- lin hattına pek bağlanmıyarak ordularını bir imhadan kurtar - mak için oynak müdafaalarla ve mahdut hedefli — taarruzlarla düşmanı yormak, yıpratmak, mümkün olduğu kadar fazla za- | yiata uğratmak ve neticede İn-| giliz ve Amerikalılandan yardım | umuyorsa zaman kazanmak ol- | malıdır. Bmekli kurmay binbaşı Zeki Güder e 'Ben hayatımın en ufak şek- lini değiştirecek bir harekette bulunmazdım, Nazminin yerden göğe hakkı vardı. Halbuki bakikatte sevk ve idareyi ben'mseyen bir asker gö züyle bu lıhlu, ve sükünet çok! tabii bir Şe) Çünkü; Jük del Ruslar da ua yazıldığı veçhi- kuşkulandırmamak ve haskın yapmak için cepheye kâfi kuvvei y 2 — İki haftada vasati yürüyen motorize bir ikmal ve takvi- le Rusl: kilometre ordu istirahat yeye muhtaçtı. 3 — Rus demiryollarının ge- niş hat olması ilk anda demiryol-| için istifadeyi devam ' mesele eden bu muharebelerde Alman tarabildilerdi. Bu sefer “Prost,, | un kübik fantezilerine kurban | giderlerse gerçekten acınır. İstanbul güvercinlerini, ortalı- diye açlığa ve etmek güvercinlerin kadar İs- tanbulda kaldırılacak o kadar çok şey vâr ki.... A. C. SARAÇOĞLU larından ikma mümkün kılamazdı. 4 — Kara yollarından otomo-| ise hâvada - olduk-| an Rus hava ta-, güpegündüz pisliyorlar inkıraza — mahküm Halbuki, kirlerine kıın ti o arruzlarına pek müşküldü. Ucsuz ve bucaksız motörlü zavallı gelinciye ovalarında kuvvetlerin başını ahp gitmesi ve zırhlı C. KÖ alışkanlıktır. kız ile sen de evlenecek Bir kaç sene sonra böyle ola- . Sevmediğin pacağın izdivaç nihayet seni bu alışkanlık devresine erken sokacak, bundan ibaret — Sen olsaydın pardın? mi bir kahkaha kopardı: Ben senin L E T Tefrika No. yet vermiş kabul eylemeğe karar demekte Nazminin evvelâ onu ürküten yalnızlığına şimdi gıpta ediyordü. 21] eainin teklifini vermiş- Böyle olmakla TT Onun için her şeyden tecerrüd etmek mümkün değil- di. İradesine sahip olabilecek ka- dar sağlam seciyeli olsaydı he- men hayatına Münireyi iştirâk ettirmek istiyecekti. — Ben babamın oğluyum vesselâm! diye düşündü. Sevdiğin — Tuhaf şey! danıştıklarımdan hiç birisi bana Hepsi köleliği ka- 1 etmekliğimi tavsiye ettiler. Battâ Münire bile.. Para denilen bu müfteris ma- denin bu derece göz kamaştırıcı bir hassası olduğunu bu kadar n anlamamıştı. etmekte halde ya- diyordu. biraz daha Aradaki hak vermedi. böyle mi ya- — Ne olurdu? dedi. benzeyeceğime biraz da anneme benzeseydim.. Kapı vuruldu. Yatağından atladı. Şada Hanımefendi mı? diye soruyor. efendim. — Şimdi uyandım. Ne var? — Bilmiyorum efendim. — Geliyorum. Yıkandı. Hırkasını omuzuna atarak annesinin odasına gitti. anım, yaylı sedirin- de oturmuş. Kahvaltısını deki ufak masanın üstünde ha- zırlatmıştı. — Gel yavrum, y soğumasın diye seni çağırttım .. z Şadan! Beyefendiye biraz daha çilek reçeli getir. azla teveccühleri sevmezdi. Mutlaka altındı şey çıkacaktı. olmak için Babama — Ben mi? yerinde olsaydım ne öyle yapar- dım, ne de böyle. mın en ufak şeklini değiştire- cek bir harekette bile bulunmaz- dim. Fakat Mutlaka esir mecbursun! ra hiç olmazsa boyunduruğa sokmak daha doğ- ru olmaz mı? yakındı annesine tü O halde haklı de- Nn yazı masasının resmine baktı. nan fotoğrafında bile hayatın bü- Hattâ hayatı- üstünde duran uyandınız sen öyle pazarına uğramağa yle olduktan son- boynunu değilsin. —munis nazarlar ile tün şekillerine hargı bendelik h: Kölezade bir aile ismi olacaktı. manlardı kölelerin e edilmesi gibi o da Evet bu ne Eski za- Batın alınan lâdının dahi esir ad- bütün haya- Gene Ana İle Oğul Fazıl, bu sabah âfında olarak uyandı. Annesinin bu s: , kalınlı sesi Kendi kendine Belki evde y Her sabah y: ğına oturma ile uzanma a vaziyet a Annesiyle münakaş; mağlübiyetiyle münasebetine niha - Nadire uykudan mu- gürültüsüz emez bu mirasına konmuştu. kendisine ihat vere de bir kir Birdenbire düşündüğünün işidilmiyordu. uyandı. Nazmiyi Düşünü - larında vukuat bitmişti. kadar ince ruhlu bir a- m olduğu halde o bile ber Bir şey laz kardı anın sakin ha, zünün önüne atını hasretle gö- Münire ile Şimdilik ——— Bukadar ! Doktorların vazifesi S ayın üstad M. Kemalim doktorları müdafaa edezi gok enterasan — bir mektul dün neşretmiştim. Muhterem peratörümüz — netice ji doktorların da insan oldı ve hürriyetlerine malik bul duklarını kaydettikten herhangi bir Vak'aya davet edik len bir doktorun hiç bir mem - | faat gözetmeksizin oraya — git- meğe mecbür tutulamıyacağım, bunun ancak o doktorun vicda- nma kaltnış bir-şey- olduğumu" — söylüyor. Haklı noktalar Iv: uhterem oporatörümüzün haklı olduğu — noktalar mevcutlur. Ezcümle bazı veh- ham vatandaşların olur olmaz ufak şeyler için gece yarıları doktorları rahatsız etmeleri as- la teeviz edilemez. Bundan baş- ka her semtte belediyenin resmi doktorları vardır. Bunların var zifeleri kaza merkezlerinde sar baha kadar beklemek ve âcil vak'alara koşmaktır. Vatandaş- ların bu gibi müşkül vaziyetler- de kaldıkları zaman rastgele doktorların kapısını çalacak yer de karakollar vasıtasiyle beledi- ye doktorlarına müracaat etme İeri lazimdır. & Fakat... akat işin bir'de — bağka cepheleri var. Bunlardam birincisi nöbetçi belediye dok- torlarının azlığıdır. Bu yüzdem bir kaç hâdise bir araya gele- cek olursa belediye doktorunu bulmak imkânı kalmaz. Halbu- ki ihtiyaç âcildir. Belki geciki- lecek her dakikanın hayati bir ehemmiyeti vardır. Bu takdirde o vatandaş, semtine en yakım doktora baş vurmak zaruretin- dedir. Bu şekilde davet edilem © doktor da bu müracaatı kabul etmeğe mecbur. tutulmalıdır. Mecburiyet meselesi H €m de doktor bu yardıma yalnızca — vicdanının em- riyle, yani merhameten değil, ıh;"vaz.ıltvı ifa hissiyle koşmar ! Unuümamak lâzımdır ki dol- torlar bu uzün tahsil yılları esnasında ancak bu memleketi çiftçisi ve halkmın gayreti sa- — (Sonu sayfa 4 sütun 4 değ MURAD SER(OĞLU —.. AA İnhisar püroları rağbet görüyor İnhisarlâar idaresinin piyasa- ya çıkardığı (Esmer) ve (Te- ros) püroları rağbet ile karg- lanmıştır. Bunu nazarı dikkate alan idare, bu nevi sigara imall- tının arttırılmasını kararlaştır « miştir Diğer taraftan İnhisarlar İ- daresi, Samsun, Kalın Yenice, Salon ve Yalova gibi sigaraları piyasadan kaldırmağa karar ver miştir, — Samiye yok mu? — Bu sabah kocasiyle etmişler. Suratından düşen parça oluyor. — Neden? — Neden olacak? Fıkaralık « tan... Nadire hanım ufak semave- rin üzerinde demlenen çaydana alrı, — Oğlunun kadehine çay koydu. — Fazıl, dedi. Geçen gün gö- rüştüğümüz meseleyi bugün tar zelemek mecburiyetindeyim. — Hangi mesleyi? — Prenses Dilfikâr hanım me selesini. — Size cevabını vermiştim zannederim, N — Hayır.. Hiç bir şey söyle - medin. Son sözümüz karşılıklı | bir münakaşadan ibaret kaldı. Fazıl yorgün bir tavırla göz- —| lerini kapadı: — Anne, dedi, Vallah o ka- dar biktim ki artık münakaşa, mücadele edecek halde değilim. Nasıb istersen öyle yap.. — Bu söz bir cevap değil . — İstediğin cevap bundan başka türlü daha nasıl olur?, Nadire hanım — kulaklarına inanamıyordu. — Demek Dilfikâr hanım ile evlenmeği kabul ediyorsun. — Evet. O halde sizi ni addedebilirim.. Evet — Ortada sence hiç bir mâüni kalmamaştır, değil mi? (Arkası var) nlanmış