“Bayfa : 2 ANLATAN Her ne pahasına olursa ol - y.ıpıl:ıcnkmmnhı.lwn E:oıaugunuanwnmmuıh İlk akirma gelen şey, evveli, Cılıbumı yattığı odaya gitmek ımun selâmette olup olmadığına| titredim. $kokunun evin içine ya) tolduğunu dehşetle hiscettim. | Şiddetle he manlarda burnuma marazi li |rak böyle bir koku gelmesi müm 'kündü. Fakat, bu garip koku o kadar kesif ve şiddetliydi d tevehhlim etmiş olmama imkün yoktu. Hemen durdum. Evvelâ merdiven parmaktığı- na sımsıkı tutundum. Zira, mühendis Yüceltenin Şişlideki apartmanlarında ay- nen böyle merdivenlerde birden- bire hissettiğim bu garip koku- jmun yıldırım gibi tesirile yuvar- landiğımı ve letarji haline geç- tiğimi unutmama imkân yoktu. Koku, yukarı kattan ayni şid-| dette yayılıyor gibiydi. Onun ıgın, ilk anda, tekrar beynimin amaşarak yere yuvarlanıp yu-. vı.rlmmyıı:ngmn bekledim. Hayır, kendimde herhangi bir. tesir hissetmiyordum. Fakat, dehşetimden, — merdivenlerden, parmaklıktan elimi ayırmaksı- Zn, geri geri inmeye başladım. Fakat beni ikide birde sanki canımın içinden ölümlere çeken © boğük iniltiyi, Calibenin inil- tisi olduğuna artık şüphe et- memeye başladığım iniltiyi tek- Tar duydum. İnilti sarih suret- te köşkün içindeydi. O vakit pantalonumun cebin- den mendilimi çıkararak burnu- ma kapadım. Âdeta yangın dumanları içi- ne giren bir adam gibi, mendili yüzüme kapalı olarak, tekrar /| Merdivenleri çıkmaya başladım. Adımlarımı, hem kendimi mü temadiyen yoklamak, hem Bir - #denbire fenahk hissederek yine| *mudive.nlerdm yuvarlanmamak için gayet kuvvetli basıyordum. Böylece, hiç bir şey olmadan, ikinci katın sofasına çıktım. Calibe bu katta, bahçenin ö- bür tarafına bakan odada yat- makta idi. Üst katta yanan elektrikin hafif aydınlığı ikinci kat sofası- nan bir kasmını aydımlattığı için duvardaki elektrik düğmesini| görebiliyordum. | Hemen lâmbayı yaktım. Ve sofada ilerilemeye başla- dim, Calibenin yattığı ödanın ka- pısını görüyordum. Kapının önüne kadar yürü - düm. Catibenin uykusu son derece hafif olduğu için sofada elek - trikin yandığını, bilhassa ayak seslerini mutlaka işitmiş ve w- yanmış olması lâzımdı. Fakat akşam yemeğinde o da benimle birlikte bir hayli bira| içmiş olduğu için derin bir uy- ku halinde de olabilirdi Nitekim kapının önüne kadar K i. N Yeni Sabah ABONE BEDELİ Türkiye — Ecnebi SENELİK 6 AYLIK 3 AYLIK 1 AYLIK 1400 Keş. 2700 Kırg. 760 » 1450 » 400 » — 800 » 150 » — 300 » TAKVİM 8 Haziran 1941 PAZAR 12 Cemaziyelevvel 1380 26 Mayıs 1357 Güa, 189, Ay 6, Ysk: 9A - Hmar 4 BE DİKKAT -a €Yeni Sabab> a gönderilen yazılar ve evrak neşredisin edilmesin iade| de olduğu zaman Nadire ham- | YEMA- RABBI! BIR GAZETECI ge 75 <. geldiğim halde, içeride hiç bir hareket işitmedim. Köşk, yine karanlıklara ve- süküta gömülmüştü. Hiç bir ses yoktu. Kapıdan içerisini dinledim. Yüreğimin tok tok vuruşun - dan başka en ufak bir ses yok- t O vakit kapının tokmağını tu tup yavaşça çevirdim. Kapıyı, eğer Calibe içeride , ise ve birdenbire uyanırsa onu korkutmamak için, yavaş yavaş araladım. Fakat camlara asıl koyu renk perdeler odayı o ka-| dar zifiri bir karanlığa gömmüş tü ki hiçbir şey görmek kabil Bir taraftan el yordamile du- varda elektrik düğbesini arar- ken bir taraftan da hafif bir *mmınmzınnlâylehrwy âEHR HAB Föyes —a AAA T Bulgaristandan Naftalin geliyor Yakında Bulgaristandan mem leketimize 50 ton naftalin gele-| ceği haber alınmıştır. Diğer taraftan, fiat müraka- be bürosuna müracaat eden| genç bir Türk kimyageri de naftalin yapabileceğini bildir - miştir. Bu gencin dahilde yapa- cağı naftalinlerin kilosu 80 km- Maya ae olmaktadır. Kendisin- Bundan başka, dün bazı ga - | zeteler, ellerinde naftalin bulu- nanlardan beyanmame istenece- ceğini yazmıştır. Bize verilen ma inhisarlar Vekili bozuklu- tedkik Kibritlerdeki ğun sebebini etti orada ivile- | Hemen kalbini. dinledim.. Kalbi, hafif, fakat işliyordu. Kolunu oynatımak istedim. Zavalh kızın kemiklerinin â- deta çatırdadığını duydum. Zira vücudü kaskatı kesilmişti. — | Birdenbire tekrar ayağa kalk-| tım. Aklıma Bahtasor'an bu hal- mın da odasında ölmüş. olduğu gelmişti. Hemen sofaya fırla -| dım. Sofanm öbür ucunda Calibe - nin annesi yatmakta idi. Fatiha hanımın odasına nasıl toplarlanıp gittiğimi bilmiyo - rum. Kadıncağızın kapısımı açtım. | Sofanın vuran aydınlığından e- | lektirk lâmbasının düğmesinin göründüğü için hemen lümbayı açtım. Ayni zamanda ağzımdan bir| dehşet nidası fırladı. Zira, Fatiha hanımın karyola- | sı karşısında yere serili bir ya- takta yatan ihtiyar hastabakıcı kadının yatağı boş olduğunu, fakat Fatiha hanımın karyolası üstünde çoktan ölmüş olduğu- nu dehşetle gördüm. Yüzünü, ölüm morluğu kapa- mıştı. Ve çenesi düşmüştü. O anda pencerede o hayvanı gördüm. O korkunç hayvanı. 'Tabancamı derhal cama çe - virdim, sıktım, siktım, sıktım... Camlar parça parça bahçeye yağdı. xı İşte ölüm geliyor!. Bayılmışım. Gayet iddetli ve uzun bir baygınlık. Zira gözlerimi açtığım zaman vakit öğleye yaklaşmıştı. Bir karyolada yatmakta idim. Vücudümü, sanki her tarafı kı- rılmış gibi, bir taraftan bir ta- rafa kımıldatamıyordum. Başucumda Kerami beyin do- | olunmaz ve bunların dan dolaya bir bir mesuliyet kabul laşmakta olduğunu neden son-| ra farkektim. (Arkası var) 'İzmit mıntıkasında | huriyet hükümetinin bu yardı- 200 dokuma tez- gahı dağıtıldı İzmit, (Hususi) — İktisat Vekâleti be müdürlüğü, bu tezgâhları vi- lâyet mıntakasına tevzi etmeğe başlamıştır. 60 dokuma tezgâhı Kandıraya, 20 Gebzeye, 20 Geye veye, 20 İzmite, 20 Karamürse- le, 20 Hendek'e, 10 Gölcüğe, 20 Adapazarma, 10 tane de Kara- Kurs merkez köylerinde ve bilhassa Akmeşe nahiyesi mm- takasında açılacaktır. Vekâlet, dokuma tezgâhlarından peyder- pey gönderilecektir. Bu suretle Kocaeli vilâyeti dahilindeki bü- tün eski tezgâhlar yenilenmiş olacaktır. Halk ve köylü Cüm - mından son derece memnün ve | müftehirdir. Mevkuflara dersler İzmit, (Hususi) — Şehrimiz Halkevi her sene olduğu gibi, ub sene de tevkifevinde okuma ve yazma kursu açmıştır. Bu kurslara devam eden 79 mev -| kuftan 48 zi muvaffak olmuş ve kendilerine Ulus okulları şeha- detnamesi verilmiştir. Ayrıca Helkevinde açılan okuma, yaz-| ma Bureu da devam eimekte -| | | dir. Bir yavru boğuldu İzmit, (Hususi) — Cezayir- oğlu Halil ismindek 11 yaşında bir çocuk Kilez suyunda yıka- niırken boğulmuştur. Tahkikata | Cümhuriyet — müddeiumumimi Hamdi Doğu el koymuştur. İzmitte beden terbiyesi faaliyeti İzmit, (Hususi) — İzmitte beden terbiyesi mükellefleri, ö retmen Tahir Dürgören'in alâ- ka ve himmetiyle iyi bir disiplin | dahilinde jalıştırılmaktadırö Mil- li günlerimizde bu gençlerin | muntazam bir kıyafetle mera - sime iştirük etmeleri umumi bir alâka ve sevinç uyandırmakta- dır. İzmitte bir kamyon kazası | İzmit, (Hususi) Şoför sinde bulunan kamyon, istasyon tarafındaki köprüden geçerken frenleri tutmamış ve arka taraf- tan bir ihtiyara çarparak tehli- keli şekilde yaralamıştır. Bu| dikkatsiz goför hakikında ni takibata gecilmiştir. Vergılere yapılan zamlar Üç ayda ve üç mü- savi taksitte tahsil edilecek Vergilere zam kabul eden ka- nun mucibince tüccarlar tarafın başlanacaktır. Vergi zamları 3 müsavi tak - Bitte ve 3 ayda tahsil edilecek- tir. hasebe müdürlüğü bina vergi- üçte biri ve ikametgâhlarda ran vergisinin altıda biri müda- faa vergisi olarak tahsil edile- Bir ticarethane Hem toptancı hem perakendeci olabilir mi ? çıkmıştır. Tüci bir hak olduğunu iddia etmek- tedirler. Fiat mürakabe komisyonu - nun pazarrtesi (yarınki) içti mamda bu mevzu ile de meşgul olması mulhtemeldir. B di çN e n Dünkü ihracat Dünkü ihracatın yektinu 150 bin Bradır. Bu arada dün İsviç- reye deri; Mısıra tütün satıl ı miştir. TT TYE T T GDN OKMT D KUNĞ | Bir | Enstitü müdürlüklerine tayin o-| lunmuşlardır. Bu suretle İstan- | buldaki müfettişler kadrosunda | | Kadrodaki eksik müfettişler ya- | Almanyaya yumurta İhracatı arttı Son günlerde Almanyaya yu- murta ihracatı artmış olduğun- dan yumurta piyasası yüksel - meğe başlamıştır. Ticaret Vekâleti Almanyaya yapılacak yumurta ihracatının küçük sandıklarla da yapılma- Bına izin vermiş, ve bu hususta alâkadarlara tebligatta bulun- | muştur. Malüm olduğu üzere | yumurta ihracatı, büyük ve kü- Çük sandıklarla yapılmaktadır. büyük yumurta sandığı 1440, küçük sandık ise 720 yu- murta istiap etmektedir. Yumurta taleplerini karşila- mak maksadile ihracatçılar, A- nadoludaki — yumurta istihsal mıntakalarından telgrafla yu- murta istemişlerdir. MAARİFTE İlk okul Öğretmenlerinin mesken bedelleri 500 ilk mektep öğretmeninin şimdiye kadar kendilerine ve - rilmemiş olan 982 senesine ait | mesken bedelleri yakında kendi- lerine verilecektir. Bu hususta maarif müdürlü- | ğü lâzımgelen hazırlıkları yap - | mMmaktadır. Maarifte tayinler İstanbul ilktedrisat nüfettiş- lerinden Süleyman Ahmet, Mu- | harrem Karamızrak ve Mustafa ıııevcı.ıt'leisıkIOxıçh'nıwı'W kında tamamlanacaktır. Kasa hırsızlnrmmı muhakemesi | 'Tahtakalede Menaşe hanında Muize ait kasayı kırıp içinden 1000 küsür firayı çalmakla suç- lu han bekçisi Yusuf, karısı Alı-l ye ve Tahtakalede kahveci Os man ile karısının yakalanarak | tetkif edildiklerini yazmıştık. | Dün ikinciasliye cezada bakılan duruşmalarında bazı - şahitlerin | gelmedikleri görülerek ihzaren celpleri için duruşmanın taliki-| me karar verilmiştir. İKTİSAT Ticaret Müdürü Ankaraya gidiyor Mıntaka Ticaret Müdürü Se- it Raüf Sarperin bugün Anka-| raya gideceği haber alınmıştır. Müdür, Vekâlete câri işler üze- Tinde izahat verecektir. <— Sakız ağatı Bedıkpaşada kapısı mandaki konsolun gözündemi Evvelki gün olan garip bir hırsızlık cürmümeşhudu Sul- tanahmet üçüncü sulh ceza mahkemesine — geldi. Birçok şahidi bulunan bu davada suç- lular Hüseyin ve efâril adın- da iki genç karı koca idi. Ken- dilerinin iddialarına göre bun- lar henüz o sabah saat altı bu- çukta Sirkeci rıhtımına gelen Bandırma vapurundan çıkmış- lar. Sakızağacında bulunan ka- dmm babası Lâtife misafir o- lacaklarmış. İstanbulun acemisi oldukları için şuna buna Sakızağacını ormuşlar ve bu minval ile ge- le gele Gedikpaşa semtine gel- mişlerdir. Sakızağacı neresi?. Gedik- paşa neresi?.. Neresi amma. işte acemilik bu ya?. Sora sora buraya gelmişler ve bir fakir kadma daha sormuşlar, o da — A.. siz yanlış gelmişsiniz. Diye cevap vermişe ve yarım liraya pazarlık edip kendilerini bu semte götürmesini fakir kadından rica etmişletdir. Fa- ilik bu ya tam o sırada mandan su alıp temizlenmek istemişler. Fakat başvurdukla- i ' Hlik apartmandan kendilerine (hırmz) demgasım vurup pol- nerededir? — aralık bir apartı- | se ve adliyeye getirmişler. Me- ğer hiç kabahatleri yokmuş!, Halbuki Gedikpaşada Tiyat- ro caddesinde 51 numarada ©- | turan kunduracı Ş: n Aybak — Cuma namazından döner- ken bizim refika | bi ak yemek hazırlı Şıya inmişler. O sırada ben geldim. Kapı açıktı. İçeriye gir dim. Hanım aşağıdan seslendi. Ben de bir saate bakayım diye | salona oradan da odaya geç- tim. Fakat içeriye girince kon- solun gözünü açık ve dağınık gördüm. Şöyle bir etrafa bakın dım bir de ne göreyim. Bu ka- dın oda kapısının arkasına sin miş.. Benden gizlenmiyor mu? Hemen yakaladım. Aş eslendim. Evdekiler de çık Hep birden bekçiye verdik. Me | ğer kapıda bu erkek onu bekli- $ yormuş. Çıkınca onu da gör- | dük ve yakaladık. Şahitlerden — Şabanın İ Afet ile çocukları Suat ve Mü- delet Arbak ve bir de misa- | firleri bulunan Muazzez Uraz dinlendiler. Bunlar da hâdise- yi aynen böyle anlattılar. Mah keme Tefarikin bir ay bir gün ve Hiseyinin de bir ay hapis- ! lerine ve tevkiflerine karar ve- | rerek ikisini de terkif et İ (OKUYUCU DİYORKİ: Evvelce iki defa evlen- miş bulunan vatandaş- ların vazifeleri Eskişehir, Seyidgazi kaza- gında karilmiz A. Sezerden aldığımız bir mektupta deni- liyor ki: “Malümunuzdur ki - kant- mu medeni çıkmadan evvel ek seriyetini köylülerimizin toş- kil ettiği kalabalık bir sınıf halk kadınlarının uzun za- man devam eden rahatsızlık- ları dolayısile ikinci bir defa evlenme zaruretinde kalmiş- lardı. Cümhuriyet hükümeti gibilerin tescili için 934 se- mesinde bir müsaade bahşet- mişti. O zaman mühim bir kısım vatandaşlar ya — anlıyama- mazlıktan yahut başka bir imkânsızlık veya ihmalden ikinci karımını kanunu mede- ni ahkâmına göre tescil et- tirememiştir. Bundan doğan vaziyet de bu yeni evlenme- den doğan çocuklarım hiç bi- rinin nüfusa tescil olunma- maları yüzünden vatan ve bilhassa kendileri ve is- tikballeri için çok acıklı bir halde bulunmalarıdır. Üze- rinde durulacak bir cihet daha vardır ki o da bugün vatan müdafaasında vazife- lerini almağa koşan bu gibi gocukların babalarının en bü- yük düşüncelerinin bu nokta- da toplammasıdır. Bu hususta pek çok vatan- || daşı mes'ud edecek olan yeni || bir hal şekli bulunması için || ! tavassut,ve delâletinizi - rica eder saygılarımı sunarım.,, YENİ SABAH — Bu hü: susta hükümetimizin nazarı || dikkatini celbedâr 've bu' gi || biler hakkanda bir karar a-'|| lnmasım bekleriz. Sahte pasaport ve İsterlin davası Sahte pasaport ve sahte ster. Tin taşıyarak memleketimize gi- Ten ve piyasaya bu paralardan sürmeğe kalkan maltelif tebea- | dan 14 kişinin muhakeme altına | alındıklarını yazmıştık. İkinci. ağır cezada bakılmakta olan bu muhakemeye dün'de devam edil di Suçlu avukatları kendi mü- ekkillerinden herbiri hakkında, ayrı ayrı-tahliye talebinde bu - kundular. Buntardan uncaö Vod- | ner ve Sanders haklarındaki ta- lepler kabul edilerek tahliyele- Tine ve diğer Şahitlerin celpleri — Anadoluya son kafile gitti Şehrimizden - beyanname ve-| rip te hükümet tarafından Ana-| dolüya meccani sevklerini isti - yenlerin trenle hareket eden son kafilesi de gitmiştir. Vilâyet ev- velce beyanname verip te maze- retleri dolayısile gidemiyenler - den şimdi gitmek istiyenlerin bir listesini hazırlamaktadır. Bunların sevki için hususi bir program hazırlanacaktır. | Haliç idaresinin Müna- kalât Vekâletine devri Haliç İdaresinin Münakalât Vekâletine devri için hükümet, tarafından hazırlanan kanun İâ- yihasının müzakerelerine ya - kında Büyük Millet Meclisinde baş Diğer taraftan uzun bir müd-| dettenberi Haliç Şirketini idare| eden muvakkat idarenin tasfi - yesi için bir heyet teşkil edil - Mmiştir. Heyet yakında şehrimize, gelerek vazifesine başlıyacak -| tır. düşmemek isti- Sıkmtıya yorsan, bir harp dünyası için |I de yaşadığını daima düşün, tasarruflu yaşa; Meselâ Önüne yiyeceğinden fazla ekmek alma. Kuruyan ve atı- lan bir lokma ekmeğin bile, bugün her zamandan daha büyük bir haram olduğuna inan Ulusal ekonomi ve Arttırma kurumu AAA A DAGT DE CPTMEEEDE GKRETTL A TTT RTRRRAC aa | Ç KOYAKYi HDEN| WRLERE— TİSZİR YAPRAK Ömer Hayyam ve tasavvuf bahsi ULUNAY Geçen gln eski âvstum Ow man Cemal Kaygılı, Ahmet Hâ- gim haklında yazdığım bir ma- kalede Hayyam'ı mutasavvıf o- larak gösterdiğimden — dolayı bana târiz ediyor. Önce Hays yam'ın tasavvufla, rüballerinin de rümuzla hiçbir alâkası yok- muş. Bu büyük şair eserlerinde doğrudan doğruya mey ve mah- bubu terennüm eden bir kalen- derdir; felsefesi falan da yolk tur. Mey dediği zaman bildiği- miz parnık, mahbub dediği Zar man da bildiğimiz canandır. Bu zihniyete çok tesadüf edilmiş- tir. Bundan yirmi dört sene eve vel Konyada ikamete memur olduğum sırada Halit Fahri O- Yazan: | zansoy- da Konya Tisesine edebi- yat mmallimi tayin edilmişti Genç gair o zaman Ziya Gök | Alpin başımda bulunduğu “Yeni Mecmua,, ya her hafta bir ma- kale gönderiyor ve ekseriya & debi yazılarım da bana okuyor du, Makalelerinden birinde (Fw- zuli)den, tasavvuftan bahsedi- yor ve gairin Tümuz ile hiç alâ- kası olmadığım, hocasmın kızı- na Aşık olduğundan dolayı bu yanık şiiri yazdığım iddia edi- yordu. Fikrinde bir intibah hu- Süle getirmek için çok uğraş- tım. Evime kadar giderek Fu- zuf divamım getirdim; bazı şiir- lerini -aklım erdiği kadar - tah- H ederek anlatmağa — çalıştım. Süreta bana hak verir gibi gö- ründü. Fakat buna rağmen ma- kale yine o zamanki Yeni Mec- muada neşrolundu. Bugünkü ol- gün Halit Pahrinin Türklerin büyük mistik şairi hakkında şimdi ne düşündüğünü anlamak isterim, İkinci misâli şu meşhur Afro- dit davasında müdafaa mevkiin e' bulunan gent bir meslekta- 'şımda gördüm. Esat Mahmut Karâkurt mü- dafaanamesini okurken sapdığı misaller arasında (Nedim) in hammâmiyesini en basit, en mad di ve en çıplak bir görüşle mu- hakeme ediyordu. Ondaki rü- muzu hiç de anlamamıştı. O ka- dar anlamamıştı ki tasavvufta “hammam,, ih ne demek oldu- ğunu, — “diğe,, nin “hâb,, der. “bidâr,, olmasının he mâna ifâ- ge ettiğini, medhettiği mahbub- da asil hedefin ne olduğunu ne düşünmüş, ne aramış, ne de sormuştu. O da böyle geçti gitti. Bir iki gün evvel Osman Ce- mal Kaygılmın fikri de 'Hay- yam,, bahsinde buna üçüncü bir | misal teşkil ediyor. Hayyam, Lâ edriyyüun ve ray biyyün felsefesine Sâliktir. Bun- lar (vahdeti vücut) felsefesinin şubeleridir. Hayyamın bütün Tübailerinde yalmız tasavvuf a- ranmaz. Tasavvufa temas etmi yenler de mevcut olabilir. Za- ten bu rübalflere taklitler de ka- yışmıştır. Erbabı halislerini sah- terlerinden pek güzel ayırdede bilirler. Hayyam'ın rüballerinin bizde henüz terceme edilmediğini id- dia edebilirim. Yapılan terce- meler nâkıs hattâ yanlıştır. Os- man Cemalin ihticac - eyledi tercemelerden Hüseyin Rıfatı kiler dahi çok sağlam değildir ninde Bu tercemeler rübal v yapılmadığı gibi. vezin, Zarureti için çok defa yapılmıştır. Halbuki Hayyam fikir kadar kelimenin — ruhunu da gözetmiştir. Büyük mistik'in dört mısraa sığdırdığı en basit bir fikrin nazmen kelime beke meâlen P Hme ayni vezinle ifadesi imkân sız olduğu için ben manzum ter cemeleri zaten ihtiyatla telükki ederim. Hayyam, ancak nesirle terceme edilebilir. Osman Cema- lin çiçinde tasavvuf şemmes görmediği rübailere karsı - mü sandetlerile- ben de şu rübaly kaydediyorum: Der çeşmi muhakkikan çi zibâ vü çi sişt Menzilgehi âşıkan çi duzah ç behiş: Puşiydeni bidilân çi atlas çi palar Züri seri âşıkan çi balin-ü çi hişt (Muhakkıkların nazarında h: güzel, ha çirkin. Âşiklarn men Zil yerinde ha cennet, ha cehen nem. Gönülsüzlerin kisveleri h: atlas, ha paçavra. Âşıkların ba: larımın altında da ha yastık ha kerpiç olmuş hapsi birdir.) Bumdan çok seneler evvel Si nopta — bulunduğumuz — zamar Osman Cemal, delişmen bir ho (BSonu sayfa 5 sütun 7 İzz nn b