— “âyladikkat ettiği yörvırla Yazan: MURAD SERTOĞL “ Meğer ne fena, ne zalim bir tâliim varmış. Hayatın hiç bir zevkini ve yaset âleminde $ saadetini tatmadan bu genç çağımda #ölüme mahküm bulunuyorum - Tefrika No. 22 «Annanın içinde garip bir duy- gü belirmişti. Acımak duygusu. 'Anöa kendisine aciyördu. Gayri ilitiyari gözlerinin dolduğunu we nefesinin sıklaştığını hisset- &. Nerede ise ağlıyacaktı. “— Zavallı Anna! diye-mirıl-| dandı.Hayatta hiç bir şey gör-| meden, hiç bir zevki tatmadan ölmeğe Mmahkümsun! Hayatı- nin en güzel çağında, bu tatlı ve ilik ilk baharında ölmek ne kadar acı bir şey, ne kadar fe- Na ve zalim bir talihim var - mış.,, Sonra birdenbire silkindi. Az evvel göstermiş olduğu zâfdan | şimdi âdeta utanıyordu. O bir ideal insanı değil mi idi? Haya-| tını bu ideal uğruna nezretme-| miş mi idi? Gayeye yaklaşmak da her fedakârlığı aslâ tereddüt etmeden kabul edece- ayatını bu “gok cömert davraadı; raklar üzerinde el det tesiğ>etmek yolunda ölmek | kadar şerefli bir. hizmet olur| mu idi? Artık vakit gelmişti. Bu ya- bancı evde daha fazla durması | tehlikeli ) olabilirdi. Oturduğu | yerden kalktı. Odaya bir daha| Lrgöz gezdirdi. Her gey yerli ye-| rihde duruyordu. Odadan çık-| tı. Kapıyı kapadı. umuvenıer-ı den inerek mutfağa, oradan da| bahçeye gıktı. Çitin kapısını ka | padıktan; sonra kendi evine| girdi ve acele acele giyindi ten sonna, sokağa çıktı. *Kalkandelen küçük bir kasa- ba olduğu ve gelirken yollara | için kolaylıkla | "kiliseyi: buldu: - Kapıda -duran | ihtiyar “Hademe -onu — tanıdığı | için kendisini hemen içeri al - dı. Kilisenin yan tarafındâki Klüçük jhücrede papaz baba Bo- ritle Yanef onu bekdiyorlardı. - | , Yanef onu gayet mahçup bir | dadı. — Konuşürken | Wavaş ve yumuşak bir sesle ko- #uşuyordu. — Mülâzim Ceydetin yarın “akşam döneceğini haber aldıl Şü' halde mukaddes - vazifi yapacağınız zaman — yaklaşmış| bulunuyor. Makedonya icin yap-| tığınız büyük fedakârlık, Ma- kedonyalıları” size — ebediyen minnettar bırakacaktır. Make- | donya istiklâl tarihine adınız' gitın harflerle yazılacaktı Papaz Boria hiç konuşma: dan kendilerini dinliyen genç Kuan saçlarını okgadı: | LA— Allah yardımcın olsun kı- zam! Bana verilen işi aksama - dan yapabilmen için Meryem ananın ruhuna ithaf etmek ü- Zere on iki mum yaktım. — Teşekkür ederim pederim. — Bu vazife-uğrunda belki sana bir şey olur, belki Allahın tensibile kurban gidersin. Bel- ki de Türklerin eline düşersin. Bulunduğun yerde papaz olmi - yabilir onun için ruhunu ve vic- danını temizlemek.. ihtiyacında isen itiraf hücresine gidelim — Hayır pederim. Hiç bir lenmiş günahım yoktur. Kalbim | ve vicdanım tamamile müste- rihtir. — O halde seni bir daha teb- rik ederim kızıra. Tam bir idea-| Bist olduğunu görüyorum, | — Teşekkür ederim pederim İ 'Yanef zayıf bir sesle sordu — Dün gece ve bu sabah şa- İyalmı “dikkat bir hâdiseye tesa -| Müf ettiniz mi? Anna onun hiç ) madan cevap verdi — Evet! Bu sabah mülâzim Cevdetin evine girdim Ya! Nasıl? — Onların bahçesine girdim. Kapılar kilitli değildi. Bütün e- vi dolaştim, Yanef büyük bir heyecan gör terdi: — Bravo! Neler gördün? — Çalışma "odasındaki masa nin Üzerinde bir cok kitaplar ve yazılı kâğıtlar #ardı. Fakat bü- ün bunlar Arap hürflerile ya- züne bak | larımız vardır. Fakat — Bu zabitin bu dervce ih - tiyatsız hareket edeceğine ka- tiyen ihtimal veremezdim. Kim bilir 'ne mühim vesikalar mey- danda duruyordu. — Çekmeceler kilitli idi--0- mn için zorlamadım. Yine her şeyi yerli yerinde bıraktıktan sonra evden çıktım. — Bravo! Çok iyi yaptın. Şu hâlde daha bir günümüz var. Hoş geceden de istifade edebi- lirfdik. Fakat tehlikeli olur. Çün kü ışık yakmak mecburiyeti var dir. Bu da derhal nazarı dikka- ti celbeder. Şu halde hemen şim- di gidelim. Yalnız iyi Türkçe o- küyan birisini bulmak lâzımdır. Boris baba, bu hususta - sizden yardım umuyorum. Papas sakalını karıştırdı: —Evet, mühim mesele.. iyi Türkçe okumasını bilen adam - bunları hemen bülmak - güçtür. Bu işe| en lâyık olanı bizim Petrof'tur. £ Manastırda Osmanlı mektebin- . de sokumuştur.-Şimdi.. ticaretle meşguldür. Amma-onu yarin -- dan evvel bulmak kabil “değil - dir. | Yanef: — Bu iyi değil, diye mırıl - dandı. Akşama kadar mükem -| mel-vaktimiz vardı. Bundan a- damakıllı istifade ederdik. Fa'- kat mademki başka çare yok,| © halde varin sabah erkenden işe koyuluruz. Ben yanıma' bir Sürü de anahtar ve maymun - cuk alırım. Böylece çekmecele- | ri de açabilir, buralardaki kâ - gıtları da okuyabiliriz. Kimbilir nekadar mühim esrara sahip 0-| lacağız. Bravo Anna! Bu bü-| Yük hizmetini şimdi derhal mer- keze yazacağım. Bu hareketin -| den dolayı bir defa daha tak -| dir olunacaksın' Seni-bütün kal , bimle tebrik ederim.-Evet evat! | Bu-çok iyi bir iş olacük.-O hal-| de şimdi hattı hareketimizi bir | daha tesbit edelim. (Arkam var) | İki müthiş imiphratörluk â- rasında- kaybolan küçük bir memleketin siyaseti, pek he- saplı bir siyaset olabilir. Ru- manya, 1878 Türk - Rus har- binde Besarabyayı * Kusyunn kendi elinden gasbettiğime ka- ni idi. Macaristandan. istediği arazi hem mühim, hem de pek genişti. Transilvanya — ve Bu- kovina'nın - büyük bir, kısım halkı Rumen ırkındandı. Ora da Rumen milliyetperverli; Macarların giddetli muamele lerine maruz kalmakta idi Bu toprakları ana — vatana ilhak etmek, evlâtlarını ana- larına kavüşturmak, — büyük bir Rumanya vücüde getirmek, işte Bükresin gayesi, hulyası ve takip ettiği siyasetin ana hattı bu idi Diğer iki hududun yani Bulgaristan ve Sırbistanla da Rumanya raktp halinde ( Tamşvar ve Banat için Sırbi: tanla ihtilâfları vardı. — 19: Balkan harbinde Bulgarlardan aldığı Dobruca için de Bulgar- larla daimi bir geçimsizlik icin de idiler. Bulgarların bir inti: kam hevesine düşmeleri kor- kusu Rusya ve Avusturya Macaristandan eelen korkula ra inzimam ediyordu. Dah ihtilâflar dar şyrı! Bu harici endişeleri — dahili ihtilâflar,>hânedan Karışıklık ları da tamamlıyordu. Meselâ Rumen mühafazıkârları Al man Laraftarı, Bratyano ile birlikte ahrar, Fransız taraf - tarı idi, Fırkı ın 'e resmi makamların dışındaki politi kacılardan bir kısmı Alman, diğer kısmı müttefiklere raftardı. Rumanya kralı nız Alman taraftarı d zamanda Hohonzole bir çocuğu idi, Veliahd ise Fransız taraftarı, karısı vanın giirleri - herkesi meftun etmiş, Kraliçe - Mari ise bazı hâdiselerin yıkamadığı cesare- tile temayüz etmişti, - Hulâsa, Rumanya dünya harbi patla - ayni ailesi | tuklar teati ederlerken öte t | ve işin asıl gariv tarafı yenilen | tarafın safları içinden niyor, fakat hiç olmazâas cüret- | kârlık ve pervasızlık yukarda | arkadan hançerlenirken şeref- , Acaba politiha âle- 4 minde “ Şeref,,in |manası mı değişti? ünyada her şevin değiştiği gibi galiba si 'ef ve haysi Mefhumu da mahiyetini degi: tirdi. Vakıâ eskiden de politika da hissiyat rol oynamazdı a hiç olmazsa verilen sözün meti bu kadar ayağa düş imzalı muahedelerin, vesil bu derece paçavralaştığı görül- | memişti. Bir taraftan bir m rafında karşılıklı yer lomatlar vesikalar imzalar, m ölçüsi rafta o diplomatların Mmensup | oldukları ordular hudutları a- şıvor, hava kuvvetleri şehirlere ateş ve ölüm yağdırıyor. — Fa-| kat cırlak radyo - çığırtkanları tanınmış baş muharrirlerin sü- tün sütün başmakaleleri en ba- | riz döneklikleri bile siyasi bir | kiyaset eseri gösterebilmek için | her tarafı içinden çıkılmaz bir fesat havasına boğmaktan geri durmuyorlar. Hulâsa onlarca yenilen taraf daima haksızdır, mütecavizdir 'yenene hak veren birkaç sütsüz satıl- mişin yahut da beyinsiz muh- terisin daima çıkmış olmasıdır. Ş * 'Yeni- Avrupa harbi başliyalı- danberi 'yukardaki i#renç sah-| neler ö kadar çok tekerrür etti | ki-artık bu feci komedyalara in- sanlık kanıksadı. Lâkin son gün | lere kadar saygisızlık hiç olmaz | sa bu kirli politika işlerine “şe- | ref,; “haysiyet,, ve “namus, kelimeleri karıştırılmıyordu. Za yıf avlanıyor, nervâsız muharib | arkadan hançerleniyor, en yüz kızartıcı hezimetler parlak za- ferler olarak gösterilmek iste- saydığımız mukaddes - mefhum- larla süslenmiyor. ve-bunlar- a- ğıza zlinmiyordu. Galiba en - müfrit - Iâtibaliler bile anlıyorlardı ki bir. millet ten bahsedilemezdi, ve pusuda gizlenmis bir kimse — namustan nasıl dem vurabilir ve dönek- likle kahbelik hangi haysiyet öl- cüsüne Bığdırılabilirdi? ” * Muasir diplomasinin ve »jnce politikanın yeni bir tezahürüne, | zaklaştırılması KO AM — Matürkün Hayatından Yazılmamış Hatıralar ARARAAAAMAAAAAAA I ARAAAAAAARARAR AAA AAA AARAARAMAAAAE 19 Mayıstan Evvel | | Mustafa Kemal Paşanın Yıldırım Grupu | Orduları Kumandanlığına tayini | (Baş tarafı 1 İnci sayfada) Ancak Mustafa Kemalin laca İstanbulda her sınıf halk- la temasının idamesi ne Enverce ve ne de Talât Paşaca doğru t lâkki edilemezdi. Artık hüki met merkezine yakın başına da geçirilmiyece; idi. Dinaenaleyh İstanbuldan u- için ilk teklif | Kafkas içlerine girmiş olan do- kuzuncu ordu kumandanlığı ol- du. Vâki istimzaç Atatürkçe kabul edilmedi. Bir müddet son ra evvelki yazımızda geçtiği gi-| bi Karlsbad tedavisi ortaya kon du. Ve kumandanım İstanbul muhitinden uzaklaştırıldı. | Karlsbaddan dön: padişahla ilk Cuma selâmlığın-| da görüştükten epeyce sonra tekrar ve bu sefer yalnız olarak ikinci d>fa huzura kabul olun - du. | Vahdettin büyük emniyet ve itimadını tazammun eden yük-| sek iltifatlarda bulunmakla be-| raber; veliahtliği zamanında| olduğu kadar nazik - bulunuyor | ve kumandanımın — sigarasına kibrit-yakacak - kadar - tevazu| gösteriyor ve neticede;. “'Ara-| bistan cephemizin iyi gitmediği- ni, bilhassa - Kudüsün - sukutu; | maddi manevi sarsıntımızı mu-; cip olduğunu söylüyor, bu cep- heye ehemmiyet — verilmesi - el-/ zemdir,, diyor. Bir müddet gın»; lerini kapıyor ve susuyor. — Ve| tekrar başlıyor. | “Çünkü ' Suriyenin elde kal - masını “arzü etmekteyim. O | cephe bit ecnebi kumandanın tahtı emrindedir. Beuce kiya- set ve dirayetleri malüm bu - lunduğundan zatı devletleri gibi | şahit olmâktayız: Artık şeref yolundan 've haysiyet mecbuti- yetlerinden bahis suretile de yal nız ferdleri- değil - cemiyetleri bile şerefsizlik ve heysiyetsizlik uçurumlarıma sürükliyen yolla- Ta sapılabilirmiş. —— — « Ne diyelim, yeni nizamı dün- yuım;yıi? şeye imkân bulu-! nuyor, haftâ şereften bahseder- | ken Şerefi ekmeğe katık ederek | yemeğe bilâ. A, Cemaleddin Saraçoğlu YAZAN CEVAT 4BBAS bir kuğnandanın mezkfir. cephe-| de vazife alması beni müsterih edecektir.,, mütaleasında — bu- lunuyor., Enver paşa; Mustafa Kemailn reddedemiyeceği teklifini Vah-| dettin ağzından yaptırmış oldu- | ğunu anlıyan kumandanım; Vah dettine cevabında; — Yıldırım Grupu-orduları kumandanlarını | sayıyor ve hepsinin is başında pek değerli kumandanlar oıdu-; ğunu ifade ediyor. | Vahdettin; Yedinci Ordu Ku-| mandanı Fevzi Paşa Hazretleri (Genel Kurmay Başkanı Mare- şal Fevzi Çakmak) hastadır, is- tirahate alınacaktır. Zatı dev - letleri Yedinci Orduya gidecek- siniz lütfen kabul ediniz irade - ginde bulunuyor, Bunun üzerine Atatürk bir-or- dunün kumandanlığını kabul et- mek zaruretinde kalıyor. lkinciı defa Yedinci Ordu Kumandanı | olan Atatürk, daha evvelce bu Ot'duların âkıbetini görmüş - al- duğu halde bu memuriyeti ka- bul edişi, sırf millet ve memle- ketin mukadderatı mevzuu bah- solacağı zamanın yakınlaşmak- ta olduğu; ve böyle mühim bir anda kuvvet başında bulunmağı | kendisi için pek lüzumlu bul -| duğu. mütaleasile hemen vazi -| fesi başına hareket etti. Vazifesine başladığı ğünden | (1 Eylül 1918) .itibaren on do- kuz gün sonra düşman taarru- zu başlamış ve yedi bin mev - cutla muntazam 'bir Ti miş olân Yedinci Ordu; ajanslarının Mustafa — Kemal| Paşâ da esir edildi” şayiasına rağmeh ön; gün sönra yolda di- Her ordülafını döküntülerini de toplıyarak/on 'iki 'bin mevcudile Samın on -beş kilometre'cenu -| bunda Kisveye geldi. | Kahraman kolordularımız ge- | celi gündüzlü hem >muharebe vettiler ye hem de muntazam ri> cate muvaffak oldular. Kolordu larımızı takip eden yalnız düş- man değildi. Geçtiğimiz Dürzi köyleri de ateşlerile iz'aç edi - yorlardı. Velhasıl havadan ve| her yandan tâarruza maruz ka- lan ordumuz Kisveye muhare- be kabiliyeti yerinde gelmişti Diğer ordular cüz'ütamlarından eser kalmamıştı, | Karargâhımızla Şama muva- salât ettiğimiz gün ordumuzu | dördüneü ordu kumandanı Mer- sinli Cemal Paşanın eline bıra- kılması Yıldırım orduları grupu kumandanı marezal Leyman fon | Sandersin emri iktizasındandı. | Nablisten hareketimizden iki| baren ilk tevakkuf mahallimi: f olan Beytülhasende Atatürk'e Fahri Yaveranı Hazreti Şehri- yarilik ünvani tebşir edilmişti. Ordumuzu Cemal Paşaya biı-. raktıktan sonra ayni grup em- rinin icabatından olarak karar-| gâhımızla Riyaka 29 Eylül 918 gecesi haraket olundu. | Şimdi Riyakta muhtelif h: tahanelerden çıkan Gdört yüz kadar neferden mürekkep bir taburun Halep-Riyak şimendife-| riyle nakline başlanmış; fakat | benüz bir alayı bile Riyaka va-| sıl olamamış bulunan 43 ünci fırkadan ve Alman Asya grupi hafif müfrezelerinden ibaret or | dumuz her türlü muharebe ka- biliyetinden mahrumdu. Bir gün | sonra nagihâni bir haber ve| Riyaka doğru gelmekte olan Ali Fuad: Paşa Hazretlerinin raporu; Şamın düştüğünü - bil- diriyor ve bu suretle Kisvedi bıraktığımız ve arkası çevrilen| Yedinei Ordunun muharebesiz dağıldığı ve şimale doğru ri-| cat etmekte bulunduğu izaha- | tmı da Veriyordu. ) Bunün üzerine her vakit ol-, duğü gibi hiç bir taraftan emir ve talimat beklemiysü Atatürk| meşhur insiyatifile Kisvede br- raktığı ve ric'ate geçmiş. bulu- nan kolordülarına Riyak istas yonundan Âtideki emri verdi 1,— Yirminci Kolordu . Ku-| mandanı Fuat Paşa Hazretleri “Sayın Nafia Vekili,, Bailbek'e; giderek himaye mevzii intibap ve bugün Riyaktan oraya tah-| (Benu sayfa Sesütun 7 de) || DÜNYA HARBİ |'(VENI SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEFRİKXASI l Balkan ve Çanakkale hezimetleri öbür tarafa dönebilecek vazi- yette idi. İki tarafa mensüp hanedan âzası da-vardı... Bu vaziyette patlıyan Umu- mi Harp Rumanyanın. muhte: ris — siyasetini — kızıştırmıştı. Komşusu Rusya ile Avusturya kanlı bir maceraya- atılmışlar ve Almanyanin şaşaalı kılıcı Avrupa sahnesi Üzerinde par- mişti. İki muha- manyayı kazan - mak için gayret sarfediyorlar, onun. müdahalesini temin i vajdlerde bulunuyorlardı. Fa kat bütün bu vaidler kendi top raklarından bir karış yerin ter kine kadar gidemiyor; iki ta- raf da eğer Rumyanın da yar dımile harbi- kazanırlarsa mu hasımalrının —- topraklarından yer vermeyi taahhüt ediyor lardı O zaman Rumanya için me sele'şu idi Harbi kim kaza » nacak? İşte Rumanyanın u zun “müddet tereddüt - etmesi sebeplerinden - biri d2 bu ol muştur Rumanyanın mütereddit hali Hiç şüphe yok ki harp baj ladığı zaman bütün bitaraflar gibi Rumanya da bir tarafa mütemayil idi. Diğer bütün bitaraf devletler gibi bütün bi taraf müşahitler gibi, Ruman ya da merkezi devletlerin işle- diği bataları, haksızlıkları bi liyordu. Diğer taraftan Rus yadan ziyade Avusturya Ma diği zaman hem bü tarafa, hem” caristanın sukutundan bir gey n ah elduğu için ben Bir gey un-| | İayamadım. * ; VP PP PP AD ODRAORLRER İT AOĞ RRARIRA PD PP ERARİIZAALÜARORRINLALAIDA Vi /—Yazan:—î Çörçil 115 V. ler bekliyordu. -İktidar mev - kiinde Bratiano gibi — Pransız taraftarı — bi vlet: adamı vardı. 'Tak - Janesco da — Veni- zelos gibi İngilterenin er geç mücadeleden muzaffer çıkaca- gına şüphe etmiyordu. Tem yülü, hissiyatı, menfaatleri, hepsi Rumanyayı Büyük Bri- tanya, Fransa ve Rusyaya doğ ru götürüyor, yalnız Kral Ka- rol onu yolundan alıkoyuyor- du. Rumanya -bu harbin - başında, tıpkı gibi, Kendini bitaraf ve Kral Karol - bu memnun, oldu. İhtiyar kral yaşadığı müd- detçe - Rusların - Avusturya Macaristan topraklarında iler s#ebeplerden İtalya ilân etti vaziyetten lemesine rağmen Rumanya i Avusturyaya harp ilân etm güç olmuştur. Fakat kral öl düğü halde o sıralarda da Rus orduları Almanlar tarafından ezilmiş, — Ruslar, — Fransızlar İngilizler elleri böğründe kal miştir. Bü vazivet de Rumen leri mütereddit bırakmış, bu na mukabil Çanakkale taarru zu;'İngiliz donanmasınım Ka radenize çıkması ihtimalini ha mrladığından Rumanya - yine iki taraftan hangisine dönec ğmi şaşırmıştır. 1915 senesin de Ruslar, durmadan ricat pt- filer Buna mukabil Fransızlarin Türkiyeye kar$ı bir zaferi bekleniyordu. Bina- enaleyh yine beklemeyi hayır. h bulan Rumeüler ıki taraf- tan da para aliyorlar, buğ. - daylarını Ve petrollerini A manlara satıyorlar; ama T kiyeye geçecek - Alman mi himmatına — yol — vermiyor ve böylece müttefiklere ka bağlarını kesmiyorlardı Bulgarlar — Almanlara ilti - hak edince, Sırbistan çökünce Türkiyeye karşı müttefiklerin taarruzu suya düşünce askeri vaziyette bizim aleyhimize bir değişiklik husule geldi ve 1916 başında Rumanya artık kendi- ni tecrit edilmiş ve - merkezi devletler tarafından çevrilmiş bir halde buldu. Sırpların gerj kalan orduları #akat diğer bir âmil Vardı ki Rumanyalıların dikkatin - 1 uzak olamazdı. Müttefik- lerin bir ordusu, Selâniği üs ttihaz ederek Bulgarlara ce Müp hudütları — önünde karşı koymakta idi Pransız Generali Sorrail, Se âniğe varmış ve orada bir İn giliz, iki Fransız fırkası bul nuştu. Sırplar, Alman, Avus- dryalı Bulgarlar — önünde ricat Bazı siz ileri kolları Vardar çekilmişlerdi. ima- kadar Sırplara yar- havalisine yürümüşlerse d İneiliz ve dım için çok geç kalmışlardı. Sorrailin elinde ne kâfi derece- de kuvvet mle de yol vardı. İn- giliz erkânıharbiyesinin işaret ettiği gibi burada ica p, ettigi kadar- kuvvet mevcut değildi. Ve ayrılmış olan kuv- vetler de vaktinde çıkarılma - mıştı. Hattâ vaktinde — çıkarılmış olsalardı bile Sırbistana na - killeri ve iaşeleri kabil olmıya caktı. Ne yollar, ne demiryol- ları, ne vagonlar, ne diğer na-i kil vasıtaları Sırp ordusunum feci müdafaasına — yarayabile- cek kadar büyük bir orduya kâfi gelecek gibi değildi. Ay- ni zamanda yunan kralı Kostan tinin- vaziyeti o kadar açık bir surette Alman taraftarlığına çevrilmişti ki, Selânik - gibi ilerliyen Fransız kuvvet- lerine bir üs teşkil etmekte o- lan şehrin, bir düşman — şehri olmasından bihakkin korku - luyordu. Bu şerait altında ( neral Sorrail acele bütün kuv- vetlerini geri çekerek Selânik te toplamış, burasını nevye mal ğ | olursa olgun -müdafaaya ka - rar vermiş; halbuki Sırp or dusunun — bakıyeleri Adriya - tik limanlarına doğru kaçmış- latdı. Fransiz ve İtalyan harp gemileri Adriyatik limanların da -toplanan -bu kahramanları toplamışlar, denizden Selâni- rdi. İşte 1915 se- nesinin Selânik seferi böyle faydasız bir safha teşkil eder ve böyle kapanır Şark, İstanbula doğru... 1915 de hüküm süren sev külceygi - şartların — haklı bi kanaati İngiltere ile müttefikle- rtni şarka ,Balkanlara ve İstan- bula, yani düşmanlarır.ın en za yıflarına çevirmişti. Bu har kat, en fena zamanlarda, en fe-fk | na noktalarda kötü tarz. de yapılmış olmakla beraber sarfedilen gayretin umumi i- daresi doğrü idi v neticeyi verdi eklenen (Arkani var) ' Şimdilk ZZ Sayfa : 5 —Bu kadar! Fransız hâdisesi- nin içyüzü Bugluı Şu hakikat bütümn . çıplaklıği ile meydana çıkmıştır ki, Fransanın bu harp te işlediği en büyük bata harbe girmektir. Fransa harbi 15 gün sürdü ve neticede Franta mağ- lüp olarak harp dışında kaldı. O zaman başda Fransız askeri mütehassısları oldukları halde, bütün askeri müşahitler, bu fe- ci Mmağlübiyetin Almanyanın fevkalâdeliğinde olmayıp, Fran- gIZ ordusunun modern bir şe- kilde teçhiz edilmemesi yüzün. den vukua gelmiş olduğunda mutabık kaldılar, Ba ü O halde, e— halde Fransa niçin har- be girdi? Kâfi derecede modern tayyare ve tanka malik olmadığı, memleketinin sınırla- rını kâfi derecede tahkim etme- diği halde bu sergüzeşte niçin atıldı? Bu hususda ileri sürülecek hiç bir mazeret bulunamaz. E- ğer Polonyaya karşa verilen sö- Zü tutmak meselesi ileri sürüle- cek olursa, bu da kabul edile- mez. Zira Fransanin bu şekilda” hazırlıksız olarak harbe girme- si Polonyaya hiç bir menfaat temin etmediğinden başka, te- min edebilmesi ihtimalimi de e- bediyen yok etmiştir. Fransa ne yapmalı idi ransa ne yapmalı idi? Mur j F ahedelerle, paktlarla bağ l olduğu memleketleri terk mi etmeli? İmzasını inkâr mı etme- li idi? Makaad neliceyi kazanmak olduğuna göre Fransanın İngil- tere ile anlaşıp ordusunu mo « dernleştirmek 've bilâhare tam- manasile kuvvetlemince müda- hale etmek üzere harbe giri- gini tehir etmesi “icap ederdi. Nitekim bu harpte ayni hatayı İtalya da yapmıştır. Her ne ka- dar bugün İtalya hâlâ ayakta durüyorsa da, bu Almanyanın. sayesindedir. Yoksa — bugünkü Taodern harp için hazırlanma- mış olan -İtalya, Yumanistanda ve Afrikada — felâketten — felâ«. Kete uğramıştır. Harpten alınacak 9* — dersler ü hâdiseden - alınacak 'ders, bir milletin hazırlığı ni tamamlamadan harbe giri: 'şihin Hem kendisi, hem-de müt- tefiki için son derece tehlikeli ve fena olduğudur. * Fransa misalini göz önüne a- lalım, Eğer Fransa harbe gir - memis olsa ve muharebe sadecâ Almanya ile lagilters arasın. da devam etseydi, bugün Almar yanın Avrupadaki vaziyeti çolt başka türlü olurdu. Bir defa Fransız üslerinden istifade Pedemiyen — Almanya tahtelbahir ve korsan harbini aslâ bugünkü kadar - genişlete- mezdi, Saniyen Fransız ordusu- nun mevcudiyeti Almanyanın Balkanlara ellerini kollarını sal- lhya sallıya girmesine imkân ver mezdi, Nihayet bu kuvvet kar- şısında İtalya da harbe gire -« mez, İngiltere bütün kuvvetle« rini Almanyanın aleyhinde kul- lanabilirdi. Suriye de rahat ka- lır ve bir Irak hâdisesi meyda» na çıkmazdı. Akdeniz-bir harp mıntakası olmaz ve bu havalide ki memleketler bu yüzden tür lü sıkıntılara düşmezlerdi. — - Netice Fakni bütün bu avantaj- lar, Fransanın vakitsia ve hazırlıksız. harbe girip bie çırpıda mağlüp olmasile mah- volmuştur. Ve Fransa bugün, 2 milyon esir evlâdının hayatını kurtarabilmek, açlıktan ve gi- dasızlıktan halkının kırılması- na mâni olmak, milyonlara va- ran işsizlerinin karnını doyura- bilmek için Almanya ile teşri- ki mesaiye bile mecburiyet his- sediyorsa ve bu İngiltere içim için fena bir avantaj teşkil edi- yorsa, bunün asıl mes'ülleri Fransayı vakitsiz harbe sok « makla bu hatayı işliyenlerdir. * İşte vaziyetin iç yüzü budur. ! MURAD SERTOĞLU YMAAAAAAARAR Beyoğlunda alârm tecrübesi Bugün — Beyoğlu — kazasında hava tanrruzlarındar. korunma denemesi yapılacağını yazmış - tık. Deneme aaat 11 de yalnız Şişli nahiyesi hudutları dahilin de. yapılacaktır.