13 NİSAN 1911 n “48” Ay sorguya çekiliyor İkonuşmuş ? - Bğer giderse onu derhal tev- £if etmiyecekler miydi. Hattâ gimdi şu köşeyi döner dönmez kendisini bir İtalyan müfrezesi çevirmiyecek miydi?.. Sonra Talât Beyin de bu kara ra iştirak etimediği; işgal kuvvet lerini emir ve nüfuzuna karşı mu kavemet edemiyeceğini anlıya - rak onlara tebaiyet göstermiye- ceği, hattâ gimdiye kadar gös- termediği ne malümdu?.. Bunu kimse temin edebilir ü? İşte bütün bunları düşünerek gelen adama red cevabı verdi. Talât Beye gönderdiği haberde: #Her ne kadar önce bu şekli ka- bul ile aralarında bir anlaşma | yapılmışsa da bugünkü vaziyet karşısında bir müddet için şu | birkaç gün zarfında evinden dı- şarıya çıkamıyacak vaziyette bulunduğunu,, bildirmişti. Bu suretle Emin - Bey hiçbir #eyi doğrudan doğruya açığa vurmuyor, her bakımdan üstü kapalı ve mânalı tevillere imkân verebilecek bir ifade kullanmış oluyordu. Ne sabahki vak'adan, ne de verdiği sözden caydığın - dan bahsetmiyor: Ancak bugün- lerde sokağa çıkamıyacak vazi- yette olduğunu söylüyordu. Bu- na göre Emin Beyin birdenbire rahatsızlanması ve hattâ yatak başka tevil imkânı bulnabilen €ihetler var. Emin Beyin birden- bire hastalanmış olacağını zan- nediyerum. Hattâ sabahleyin e- | vinin sarıklığından bile hiç bah- setmiyor. Galiba kendisi hasta yatmaktadır. Ev halkı da ya o- lanlardan haberdar değildir. İşi farketmemişlerdir. Yabut ta sa- dece Emin Beye üzülmesin diye haber vermemişler. Marki de bu ihtimalleri düşün- meye başlamıştı şimdi. Birden- bire: — dedi! Zabitin gö- türdüğü haberi pek yanlış yap- tık. Hiçbir şeyden haberi olmı- an Emin Beylere vaziyeti biz iğinrizden anlatmış olduk. Keçke sade müfrezeyi çekmekle iktifa edeydik. Fakat bu subay | Emin Beyle konuşmuş olacaktı. | Bize de gelip böyle söyledi. heti bir kere tahkik edelim. O zaman iş tamamile tavazzuh e- der. Marki derhal müfrezeye ku- | mandanlık eden subayı tekrar| Çağrtmağa karar verdi. Bir müd det sonra bu genç ve şık İtal- yan zabiti siyasi müşavirin hu- Zzauruna gelmiş bulnuyordu. So- rulan suallere teker teker cevap lar verdi. İcabında Talâtla da yaptığı fikir müdavelelerinden Bonra İtalyan müfreze kuman- | danile konuşmıya başlıyan Mer- li: —Siz demin Emin Beyin evin de özür beyanında bulnmak üze Te kiminle görüştünüz? dedi. — Bizzat Emin Beyle. — Evet Marki cenapları!.. — Emin Beyi tanıyor musu- işgali altında Antalya ve havalisinden notlar — Yazat: Dâniş Remzi Korok İ'_î Gitmeli mi, gitmemeli mi ?. - Red | cevabı- Marki fena vaziyette - Subay Bir misafirlik projesi. n 35 BuZ Biz?.. İtalyan | | - Meğer kiminle — Hayır. — Peki konuştuğunuz zatın o olduğunu nereden biliyorsunuz?. — Ben tanımıyorum ama ter- | cüman öyle söyledi. Bu zat da is- | mini öyle vermiş. | Bu konuşmalar Marki tarafın dan Talât Beye tercüme edildiği için derhal söze karışmak lüzu- | munu hissetti: — İşte yanlışlık şurada, dedi. Eğer Emin Bey kendisi çıkmış olsaydı. Tercümana lüzum yok | tu. Çünkü o az çok italyanca bi- lir ve anlardı. Marki bu sözleri isabetli bul- du. O da biliyordu ki Emin Be- yin italyancası şöyle böyle de- | ğil, oldukça ileri idi. Hatlâ ken- disi de onu kumandana jurnal et | tiği sırada İtalyan askerlerini kandırmak için bu lisandan âza- Mi istifade ettiğini ileri sürmüş- tü. Bunları hatırlıyordu - gimdi | gene. Bunun üzerine müfreze kumandanına: — Zabit efendi; dedi. Komuş- tuğunuz adamı bana tarif eder misiniz?.. Kimdir bu zat?.. Şöy- le boyunu bosunu anlatın baka- hm. Subay derhal cevap verdi: — Orta boylu, şişmanca.. ab- ;.k yüzlü. Orta yaşlı bir adam- Bu tarifi duyar duymaz Ta- lât Beye tercümeye bile lüzum görüp fikrini almadan bu ada- mın Emin Bey olmadığını Mar- ki de anlamıştı. Bumun için zabi. — Sizi rahatsız ettik. Affeder siniz. Buyurun gidebilirsiniz. Dedikten sonra Talât Beye dö nerek türkçe konuşmuya devam — Hakkmız var Talât Bey; zabit Emin Beyle değil; başka- sile görüşmüş, tarif ta- mamile onun aksine. Orta boylu şişmanca bir adamdan bahsedi- yor. Artık Talât bunun kim olaca- ianı da düşünmedi bile. O şim- di bu meselenin bu suretle ve birkaç gün daha kapatılıp ka-| patılamıyacağını düşünüyor, bu arada Emin Beyi de kaçırtmak | l tasarlı- | kabil olup olamıyacağını yordu. Muhakkak ki bana karşı bütün hüsnü nazarını kaybedeceğim. Güya bunları kolylıkla ve gür- atle halledebileceğimi umuyordu im. Talât Bey yüzüne baktı Mar- | ve: — Ah. Bay müşavir, dedi. Bütün bu işleri karıştıran hep sen değil misin zaten?.. Ne var- dı bir şeyin üzerine bu kadar dü gecek, Şimdi nasıl çıkacaksın ba kalım bunun içinden. Marki: — Aklıma bir şey geliyor Ta- | I&t Bey! diye oturduğu yerden kalktı ve biraz ilerliyerek muta: | tarrıf vekilinin önüne kadar iler — Bakm ne düşünüyorum. | Güya merak etmiş ve ziyarette bulunmak istenilmiş gibi bir ke- re Emin Beyin evine gidilse na- Bil olur?.. Talât bu sözleri duyunca kork tuğuna uğradığını anladı. Çün- kü kendisi gibi Markinin de böy le bir hastalıktan şüphe duy - makta olduğunu hissetmişti. Fa- kat bir şey sezdirmemek için: — Cidden muvafık olur. Fa- kat kimi göndermeli?.. Diye o da bir sual sordu. Mar ki hiç tereddüt etmeden kendi- ni ve Talâti işaret etti: — Kimseyi değil. Biz ikimiz gidelim. Talât itiraz etti bu teklife. Da ha doğrusu sadece Farantinin böyle bir ziyaretinin yersiz ok duğunu ileri sürdü. — Ne münasebet!.. Haydi ben bir mutasarrıf vekili sıfa- tile; memleketin bir tanecik ga zetesine sahip olan bir fikir ve neşriyat adamamızı hastalığın- da ziyaret etmeğe gideyim. (Arkası var) — SAa l Bir ketlaylık Hümetin Talyi ve a. İ tanbuldaki halktan yenlerin Anadoluya nak li için verdiği kararın çok isa- betli ve yerinde olduğu mul kaktır. Bu işin gayet muntazam bir şekilde başarılması ve — va- | tandaşın bir miktar eşyasile be-! raber istediği yere kadar mec- canen taşınılm:.sı hükümetimi - | zin bu işde vatandaşa gösterdi- ği kolaylığa bir delildir. Güzel Anadolumuza cayet normal ve huzurla yapılacak olan bu göç hâdisesi esnasında bazı zorluk- lar doğuracak hâdiseler de vu- kubulacağı akla geliyor. Bu zorluk, Anadoluya gitmek istiyet ve İstanbuidan uzaklaş - ması yurdun bu bölgesi için fay da teşkil edecek olan bazı — vör | tandaşların ikametgâh kuntu -| ratlarıdır. Bu kunturatlara isti- naden ev sahiplerinin kendileri- ni bırakmak istememesi, bu yüz den mahkemelere birçok işler düşmesi ihtimali mevcuttur. —| İstanbuldan ayrılmak - istiyen | kiracı vatandaşların kunturat -| larının feshedilmesi tabil ve ye- | rinde olan bir iş olur. Ev sahip- lerinin pek cüz'i belki de hiç gör | miyecekleri bir zarar için göç et- mek istiyenlerin arzularının ge- eikmesine sebep olması rinde bir hareket değildir. Alâkadar makamların bu nok tayı gözönünde bulundurmaları ve göç etmek istiyecek vatan -| daşları böyle müşkül mevkiler- de bırakmamaları lâzımdır. A. C. SARAÇOĞGLU | ! | | | ) | | | Mektep kitapları | için bir karar Ankara, 12 (Telefonla) — Harp vaziyeti dolayısile harici sık sekteye uğraması dolayısile | memeleketimize kâğıt ve — küğıt | imalinde kullanılan sellüloz gele de bulunduran Maarif Vekâleti önümüzdeki sene zarfinda dera kitabi sıkıntısı çekilmemesi için alâkadarlara emirler vermiş, bu sene tedrisatında takip edilen kitapların ziyan edilmiyerek sak kanması esbabınm teminini & - temiş ve talebelerin birbirine dev rederek ihtiyacın mühim bir kıs- mım bu suüretle kapatmanın Dur hareketi esnasında amiral sefinesinin kendi baş tarafın- dan geçmesine müsasde etmek için (Gnayznav) kruvazörü yol kesmişti ve amiral ileri mevki- ine geçer geçmez İngiliz ateşi- ne başladı. Mas- mafih 14.000 olan me- safe çok fazla idi. ve Almanla rın mermileri bedeflerinden bin Ancak amiral fon (Spee) der- akap 4 kerte daha içeri dön- düğünden — mesafe sür'atle a- zalmağa başladı. Mesafe 13 bin yardaya inince tekrar ge- milerinin provasını dışarı ahp ilizlerinkine müvazi bir ro- taya geldi. Alman hattı harbımın tebdili üzerine İngiliz kruvazörleri hedeflerini hemen mülbadele et- " miş idiler ki: (İnvineibi) e bir isabet vaki oldu. Fakat bu isabet Almanlar tarafından mesafenin tam su- rette tayininden fazla, İngiliz kumandan sefinesinin Alman topları menziline sokulmuş ol masından ileri gelmek gerek- ti Binaenaleyh 1.44 de amiral (Sturdee) iki gemisiyle be- raber 2 kerte iskeleye dön- dü ve mücadele devam eder- ken mesafe tekrar sür'atle fazlalaştı. Düşman, mühimma- tını iktisat için kemali dikkat ve itina ile ateş etmekte olup filhakika mihimmatları (Kron vol) muharebesinden sonra teodit olunmamıştı. Ancak Almanların dikkat ve itinasına rağmen — aradaki mesafe Alman — mermilerini müessir — kılmryacak kadar fazla bulunuyordu. Diğer ci- hetten İngilizler de iyi iş görememekte idiler; bulundu- Ku vaziyete gören kumandan sefinesinin dumanı arasında boğulan (İnvincibi) in - ateşi gevşekti; çünkti kıç topları da hemen ayni — derecede rüyet- ten mahrum — kalmıslardı. ve saat ikide mesafe 16.000 yar- daya tezyit edildiz esnada pek aZ isabat tarassut olunabil- mişti. Müteakiben iki taraf ta ateş kestil | Emin ye- tecilerden ve belki mühtedilerden Bayla : 3 alt hatıralar Dâhi şairin ölüm yıldönümü A — Abdülhak Elbistani Efendi oğlu Ahmet Şahabeddin Efendi, oğlu Mehmet Efendi Mısri; oğ- lu İsmail Efendi, oğlu Mehmet Şükuhi — Efendi, ha« remi Nefise Hanım, Abdülhak Mollanin valdesi. Oğlu Behçet Efendi, oğulları Abdulhak Liok la ve Hafız İsmail Efendi. Abdülhak Mollanın haremi Ha sene Hanım, (Ahmet Vefik Pa. ganın hemşiresi) oğulları Hay - rullah Efendi. Oğulları Nasuhi Bey-Abdülhak Hâmit Bey. Hem şireleri Mihrünnisa Hanım (hâ- lâ hali hayattadırlar) Abdülhak Hâmidin oğlu Hüseyin Bey baba sından çok evvel vefat etmiştir. Abdülhak Molla onbir defa evlen miştir. İzdivaçlarından birçoğu 2 ilâ 24 saat devam edermiş. Bul garistandan İstanbula gelen mül Naci isminde bir zat haremile ve dul kalan kızile ve oğlu Ahmet Vefik Efendile beraber Boğazi- çinde Rumelihisarında yerleş - mişler; ve Bebekteki yalsında Abdülhak Mollayı ziyaret ve ge- faat talep etmişler. O gün safe- rin son çarşambası imiş. Molla ricacıları hüsnükabul etmiş. Der hal Hasane Hanımı tezviç et - miştir. Hayrullah Efendi bu ka- dından düuyaya gelmiştir. B — Abdülhak Hâmit Beyin ha- remi Fatma Hanım da Pirizade- ler ailesindendir. Yeniçeri Piri Ağa. Oğlu Mehmet Sahip Efen- di (İbni Haldunun birinci ım)-[ tercimidir) ve Şeyhülislâm ol - muştur. Oğtu Osman Saip Efen- di (udebadandır ve Üçüncü Sul- dıdır. Bunun da oğulları İbra - him ve Sahip Beylerdir Ki bu Sa- hip Bey meşhur Sahip Molla o- 1908 de ilân olunan hürriye- i müteakip Şeyhülislâm olmuş kemalinecabetle ifayi hizmet | etmiştir. İşte bu Sarı İbrahim Paşa damadı Yahya Beyin ha- remi Zi Hanımdan doğan kızı Behiye Hanım da Abdülhak DÜNYA HARBİ Bugün fam dört sene oldu “Abdülhak Hâmid,, i kaybettik. 13 Nisan 1937 onun öldüğü iki gün sonra da gömüldüğü gün- dür. Milletin necip ve hassas kal bi dört senedir bu elemi taşıyor. Cenabı Hak ona rahmetler et - &in ve onu bize unutturmasın. Çünkü kalanların gidenleri yâ- detmesi gelenlere yâdedilmesi demektir. “Hâmit,, te bunu böy le söylerdi fölümümden soara beni yâdedin. İsterseniz sövün fakat yâdedin. Bea duyarım) derdi. Vatanına, vatandaşlarına © kadar muhib ve (Gebereceğim, Kimbilir beni kimler çiğniye- BAF SERLAĞ merbut idi ki| gömüleceğim. | tahammül ederdi. Bir gün mu- münasebetile cek. Fakat zarar yok.. Ben ml onları üzerimde taştyacağım ya) | demekten hâli kalmazdı. “Hâmit,, fevkalâde nazik ve üâlicenap ve mahçup bir zattı. Çok ta titizdi. Fakat hiddetini yenebilir kimseyi rencide etmez- | di. Belki kendi kendini yerdi. | Çok kızardı ancak kalp kırmaz- dı. Meselâ mahalle satıcılarına | fevkalâde kızdığı halde, bana uyku uyutmuyorlar diye çırpın- | dığı halde bir gün seslerini duy- | masa onları arardı.. Timektarı “Safiye,, yemek tepsisini getirip | vaktinde yemek yemesini rica ve ısrar ettikçe biçareyi adama- kıllı haşlar. Fakat biraz sonra (gördün mü oğlum gene bir he- zeyan ettim) diyerek kızardı. “Koca Hâmit,, Camiülezdad idi de. Makberle - Hacleyi ayni zamanda tahrir ve ikmal etmiş- | tir. Oturduğu odalarda avizeler, | lâmbalar, şamdanlar ararken ya | tak odası, dolaplar ve odada ne | varsa siyaha boyanmıştır. En u- | fak sözünde ve yazısında tezat- | lara tesadüf olunurdu. Ecdadın- | dan Mehmet Emin Şükuhi E- fendinin el yazısile olan bir mec muada Hümit Beyin yazısile ya-i zılmış gu beyitler dahi isbat e- der ki merhum tezadda inat et- | miştir. İki yüz birde gelmiş âleme tam Ceddi pâkim Cenabı Abdülhak | Bende etmiş omun hayatı tamam | | Ona yahnt ben olmuşum mülhak | Düşünen der bugün benimle onu | Bir sabi ceddin ihtiyar torunu. Mehmet Şükuhi Efendi için de şunlar yazıldır: Bu o mocmua ki vasfında aam | Olsmnaz her ne desek biz zait | Sahibi zat Şükühi Muhlis Dedemirdir bize ondan vardır Hattı destile müzeyyen bu kitap Şimdi ahfadına olmuş ait Diliyor rahuna rahmet Haktan Oğlunun oğlunun oğla Hâmit. Merhum şakayı sever, şakaya | Bonu sayfa 6 sütun 1 de) [_(î!TSABAH)lN BÜYÜK SİYASİ TEFRİ<SKASI ] Atlântik Meydan Muharebesi (Sturdee) muha « rebeye tekrar başlamak - için filosunu dört kerte sancağa aldı. Badehu hen beraber 4 kerte daha dönmek için İşa- ret verdi 2.5. Devir hareketi yapılırken düşman duman &- rasında kaybolmuştu. Manev- ra hitam bulunca ve düşman dumandan sıyrılınca onun de 10 kerte kadar rota de ğiştirdiği görüldü ve 17000 yarda mesafeden, hafif kruva- zörlerinin firar ettiği istika- mete doğru seyrediyordu. A- miral (Sturdee) derakap sür- atini arttırdı ve yeni baştan şiddetli bir takip başladı. Takip süratle devam e- derken İngiliz amirali bir iki kerte daha hep beraber gemilerini sancağa aldı ki; böylece firari düşmanın ro- tasma biraz daha yaklaşılı- yordu. —Bu hareket mahza rüyete müni olan duman bu- lutlarından — kurtulmak — için yapılmışsa da S. 2,45 te mesafe 15000 yardaya — tenezzül et- miş olduğundan amiral, bü- tün borda toplarını düşmana çevirmek için iki kerte iske- leye dönerek tekrar ateşe baş- ladı. Beş dakika kadar emiral fon (Spee) yoluna devam e- derek İngiliz ateşine cevap vermemişti. Fakat müteaki - ben 9 kerte iskeleye dönmeğe başlıyarak tekrar prova hat- tına gelip İngiliz hattı sey- rini aykırılayacak gibi bir aldı. —— Yazan: _V._Ç::rçıl da bordaya — geldiklerinden Almanlarda ateşe - başladılar. Şimdi Almanlar İngilizlerin gümre istikametinden kıç ta- Tafta bulunarak yakınlaşıyor- lar ve mesafe sür'atle — aza- hyordu. — Maamafih amiral fon (Sepee) yolunda devam etti. Onun — maksadımn, - ikinci yardımcı — bataryalarını da Müessir surette kullanabile- cek kısa menzile girmek ob duğu anlaşılryordu; — Çünkü düşman üzerine mümkün ola- bilecek yegâne rüchanı bu sureti harekette — münde - miçti ve bir çokları tarafın- dan bu ikinci bataryalar cid- dt bir sebebi rüchan da adde- dilmişti. İlk dretnot sistemi sefaini nazarı tenkit ile gören ricali bahriyenin en mühim noktai taaruzları de bu gemilerde ikinci (yardımcı) bataryalar olmaması idi. Bu hususta ahiren vaki o- lan en şedit münakasatı ka- lemiye —mütahassısıyni bah- riyey kısma tefrik etmiş olup münakaşat amiral fon (Spee) için tamamiyle ma lüm idi ve şimdi ilk defa ola- rak iki muhalif fikri tecrübei Amiral (Sturdee) de hemen - fi'liyeye arzetmek fırsatı ha- 6 kerte iskeleye döndü; böy- Diğer cihetten lece iki taraf muhasım da bor- rdre) de hasmının EARARSLRE ka bu meydan okuma — hareketi önünde izharı tereddüt etme- di. Rotasını takipte devam ve mesafenin tenakusuna müsaa- de etti. Mesafe S. 2.59 da 12.500 yardaya tenezzül edince Ak Mmanlar 5.9 pusluk toplariyle ateşe başladılar. Buna karşı amiral (Sturdee) gemilerini hep birden 2 kerte daha is- keleye alarak mesafeyi - sabit biraktı ve S. 3.15 de mesafe elân tenezzül etmekte — bu- lunmakla iki kerte daha açığa alarak tekrar 12.500 yardaya iblâğ etti. Bu müddet esnasın da muharebe en şedit safhası- na girmişti. Her iki taraf ta isabetler istihsal ediyorlarsa da an- laşıldığına göre — İngiliz ge- mileri daha az mütessir O maktaydılar. — Amiral (Stur- dee) malik olduğu faik sür'at- le menzili istediği gibi muha- faza ediyor, 5,9 pusluk Al- man toplarının mermileri ga- yei menzillerinde olan hedefe icrayı tesir edemiyordu. İngiliz gemilerinin - fevka- ni aksamına bazı ehemmiyet- siz hasarat Vvaki olmuşsa da nüfusça zayiat vukua gelme- mişti. Maamafih — topçu için ahval ve şerait pek fena idi. Muharebe kruvazörlerinin ba- calarından savrulan kesif du- man kütleleri iki taraf icin de gerek mermilerin düştüğü yeri görmeği ve gerek topları tevcih eylemeği müşkül — kıh- yordu. Bununla beraber İn- gilizlerin — 12 pusluk topları düşman toplarına faikiyetini o derece ibraz etti ki S. 3.10 da mdilik F —— Bu kadar! Balkanlılar arihi bitaraf bir görüyle tetkik ettiğimiz tekdim Osmanlı imparatom den birinin de, © çağlarda Aw« rupaya yayılmak istidadında bat kunan Cermanizm cereyanı ol « duğunu kabal etmek ıztırarın « dayız. Garbi Roma imparatos kuğu Cermanyadan inen barbar« lar tarafından yok edildiktem Bonra ayakta şarki Roma impa retorluğgu kalmıştı. Fakat ku « ruluş tohumunu Romadan alam bu imparatorluk ta sukuta mah kümdu. O da dahilen tefessüh etmiş, kudret ve kuvvetini kaya betmişti. İşte bu sıralarda Türk ler yüksek kabiliyetleri ve ileri medeniyetleri sayesinde ona ko« layca halef oldular. 4 Bu sırada Balkanlar, W c ve Cermen tehdidi altında bu« lunuyordu. Buralarda yaşıyam ufak krallıklar, eğer Osmanlı hükümeti ortaya çıkmasaydı, az zaman zarfında bu Macar ve bilhassa Cermen ırkı tarafından tamamile temessül edilecekti. Rus Slaylığı o sıralarda bir kuvvet halinde mevcut olmadı- ği için oradaki küçük Slav ka- bileleri hâkim ve kuvvetli Cer- men ırkının karşısında erimeğe mahkümdu. Fakat Osmanlı istilâsı buna meydan bırakmadı. Balkanları süratle istilâ ederek Cermen nü fuzunu Balkanlardan söküp çı- kardı. Tü orta Avrupaya kadar sürdü. Milliyete, dini an'anelere do- kunmıyan, adaletperest ve fazi- letli Türk ordusu Balkanlı mil- letler arasında pek çabuk bir sevgi yarattı. Onun için Mohag ta, Viyana kapılarında Türk or- dularının yanıbaşında harbeden Sırp, Elen ve Ulah askerleri, kendi toprakları için mücadele ettiklerini anlıyarak candan ve kahramanlıkla dövüştüler. Bu- nun da mükâfatını gördüler ve Balkanlar asırlarca her türlü aç ve har 5 milletlerin nazarı iştl. hasından uzak rahat yaşadı. Malüm hâdiseler ve sebepler yüzünden Osmanlı imparatorlu- Zu sukut etti. Düşmanlarımız, imparatorluğu teşkil eden mil- letler bir arada bulunsalardı maksatlarında asla muvaffak o- lamıyacaklardı. Fakat bu güzel şey maalesef hakikat haline ge- lemedi. Türlü dahili entrikalar neticesinde Balkanlı milletler, onları Cermenleşerek mahvol - (Sonu sayfa 5 sütun 7 deh MURAD SERTOĞLU (Gnayzenav) bir meyil hasıl etti. Beş dakika sonra da mü- tenaddit yerlerinden yanmakta ve ateşi. -gevşemekte (Scharnhorst) un üçüncü ba- cası bir mermi müsademesile olan ve rüzgâr kerte döndü. Bundan mak- sat demandan kurtulmak idi. İngilizler önde — (İnfilk- rotaya seyrediyorlardı. — Bu sefine ilk defa olarak hede- fini vazihan görmeğe ve da- ha sıhhatle ateş etmeğe baş- lamıştı. — Fakat beş dakika sonra ve İngilizler düşmanla borda hizasına gelince amiral (Sturdee) iki gemisiyle düş- manın dümen suyundan aykı - rı bir vaziyette geçecek gibi 2 kerte iskeleye döndü ve bu hareket (İnfilksilbil) i kuman- dan gemisinin Kemre istika- metinden arka cihette bırak- tığından duman mânlası es- kisi kadar fena bir şekil aldı. Fakat — düşmana isabetler elân —devam ediyordu — ve (Gnayzenav) 1n meyli o ka- dar fazlalaştı ki: Tült (yar- dımcı) bataryası artık topla- rını kullanamıyacak - hale gel- di ve ateş kesti. (Seharnhorst) a gelince gö- rüldüfüme nazaran o daha fena bir halde idi. S. 3.30 da, yani İngiliz muharebe kuman- Vazörlerinin Alman — kuman- dan sefinesi kaç omuzluğu is- tikametine geldiği esnada, a- miral fon (Spee) — birdenbire 16 kerte sancağa döndü ve karayele doğru seyre başla- Alman kumandanı — bu ha- reketiyle İngiliz gemilerinin provasından geçerek — İngiliz Mmanevrasını bozmağa — çalışı- yor gibiydi. Eğer amiralin Maksadı bu ise, hareket cid- den meyusane bir hamle idi. (Arkası var) MAti