MART 6 Bu harbin muhte-| mel inkişafları | —amaz 5 Alman flfk33| ıKOOYÜ’naS ron Hevp- (Baş tarafı 1 incide) | Yunanlılar bu vaziyete göre karar vermek, inisiyatifmi elle- | rinde bulundurmak ıstırarında -| Gırlar. | d | A) Bir çok sebeplerden di 'a Trablus sömürgesindeki İtal - kuvvetlerini muharebeye ğ:: ederek, kat'i neticeyi alabi - lirler B) İtalyan kuvvetleriyle ara- âa 490 kilometre derinliğindeki jgle ve susuz çöl maniasını akarak mühim kuvvetlerini ırır, şimdiki vaziyetin icap - ksrma göre, müüm ceplelerde istihdam edebilirler. İtalyanla - rın bir taarruz çıkış yeri, niha- yet bir müdafaa manzumesi ola- Tak kullandıkları Libya kaleleri, | Mavi Nili örtmiye memur ordu- Kun kuvvetlerinden tasarruf et-| mesine imkân verebilir. Eritrede: İtalyandar: A) Trablustaki — kuvvetlerini artırarak ve müttefikleriyle des teklenerek İngiliz Libya kuv - vetlerini taciz, tesbit ve işgal - Ba&adlklzn taarruz hareket - lerini mesud bir neticeye erdir- mek maksadiyle Kerenden son - ra Asmarayı, denizden de teşeb- büse koyularak, Musavvayı, ve nihayet bütün Eritreyi ele ge - girerek Habeş garnizonunun e- gas çekilme yolunu ve bu suret- | le denizle irtibatını kesmek is -| terler. İtalyanlar: | Son melcelerini kaybetmemek için, Eritre ordusunu, Habeşis - tandan çekecekleri kuvvetlerle takviye ve müdafaa işini azami imkân dahilinde ifa etmek fik - rindedirler. Bu muharebenin a: kıbetini, Keren etrafındaki sa- vaşların alacağı neticeye göre ve az zaman sonra tayin etmek mümkündür. İtalyanlar: Somalide : | Tutunamıyacak bir vaziyete düşmüşlerdir. Somalinin İtalya için feda edilmesi artık bir za- man meselesidir, diyebiliriz. İngilizler: Canıngham'ın “vurunuz, yi - ne vurunuz!” ihtarını, ber ham- lede aftan bir şiddetle yerine ge- tiren Cenubi Afrika ordusunun, havalar müsait iken, bütün E - ritreyi iseal edeceğine inanıla - bilir. Bundan sonra, yahud bundan sonraki hareketle müterafikan, İngiliz Somalisinde de vaziyetin mütearrız lehine inkişaf edece - ğini sanıyoruz. Habeşistanda: İtalyanlar, sebat eseri göstere bildikleri halde guerilla - devam edecektir. Fakat, krallar kralı - nın, geç te olsa ve diğer cephe- e harekât ne Rlul alırsa al- sın vaziyete hâkim olması bek- lenebilir. Avrupa cephelerinde: Kanlı çarpışmalara intizar et- melidir. Almanların Büyük Bri- tanyaya ihraç denemeleri yap - masına hâlâ ihtimal veremiyo - Tum. &na Ş ribatı gölgede bıra! alması, hazırlı) lmaktadır. Harbin tehdid dairesini nere- lere kadar genişletec renmek için biraz daha bel mek lâzımdır. Her halde çok mühim hâdise- ler arefesindeyiz. le ak bir şid- lardan an - d tejik bir taarruz çıkış yeri yetine girebilir. Bu anda naz: İar Bulgaristana müteveccihtir. Bulgarlar ise, bu karanlık ge - celerin seherinden aydınlık do- ğacağına inanmakla müteselli - dirler. 'Zehi tasavvuru bâtu, Zehi haydli muhül | İT m lıosesl Buzla ve Buzdağlarile ıülcadele (Baş tarafı 2 inci sayfada) İdecürile münasıp noktala umların le buz ko- ta bir çak | ra malzeme ! Bulgaristanda (Baş tarafı 1 inci de, taşımakta — Mes- serchmitt 110 lar da — cenup| | Bulgaristanındaki yeni üslerine| | yerleşmektedirler. Bulgar siyasetini takbih eden | Sovyet beyanatı Sofyada neş-| redilmemiştir. Fakat Bulgar| komünistleri bu beyanatın met- nini ihtiva eden ıtları sürat- le tevzi etmektedirler. Hâdise- ler zuhuruha mâni olmak — üze- re hafta tatilinde bir çok ko- münistler hapse atılmıştır. | Sofya hapishaneleri şimdi hın- cahınç doludur. Bulgaristanı kateden Alman kamyonları hava hücumlarına karşı maskelenmiştir. Köyler halkı sâkit bir halde| Alman kıtalarının gelişine ba- kıyorlar. Köylüler, Alman kıta- larının mevcudiyetiyle yiyecek- lerinin azalacağını ve harp teh- likesinin — çoğalacağını anlat- maktadılar. Memlekette basıl olan yeis İngilterenin münase - betlerini katetmesiyle daha zi -| yade artacaktır. iyet şehirlerine yerleşen Alman polis memurları cenuba doğru seyrüseferi tanzim — et- mektedir. — Gestapo merkezini Sofyada kurmuştur. Dün Belgrata hareket etti - ğim zaman Alman demiryolu | memurları Sofya garında —ho-. rozlanarak geziniyorlardı. Sof-| yadaki resmi binaların etrafına kum torbalarının konulmasına başlandığını gördüm. Orta halli Bulgar, Alman işgaline nefretle bakmakta ve Alman propagan- dası kendisine bir şey ifade et- memektedir. Zannedildiğine göre, Sovyet beyanatının metnini ihtiva eden kâğıtlarin - tevzli —küçük- — bü mıkyasta mümkün olacaktır. Zira komünistlerin ekserisi tev- kif edilmiştir. Bir çok yabancı-| lar Bulgaristandan ayrılmak te-| şebbüsündedirler . Almanlar Bulgar halkını angar-| ya işlerinde mi kullanıyorlar? Berlin, 5 (aa) —D.NB. a- jansı bildiriyor İngiliz propagandası A ların emri üzerine Bulgaı inin angarya işleri için se- ferber edildiğini iddia etmekte - dir. | Salâhiyettar Alman mahfil -| leri bu iddianın İngilizlerin Bal- kanlardaki — vaziyeti bilmedik- lerini isbat eden yeni bir delili olduğunu beyan etmektedirler. | Bu gaflet İngiliz propaganda-| sının karakteristik noktasıdır. İngiliz elçisinin verdiği nota —| Belgrat, 5 (a.a.) — Politika, gazetesinin Sofya — muhabirine| göre İngilterenin Sofya elçisi Rendel, İngiliz elçilik memurla- rının pi arını Bulgar hü- kümetin ir leler biter bitmez Bul tan ayrılacaktır. | trol ve idarelerinin devlet eliyle | iştirak ettiği haber verilmekte- tinin ikı kararı | | Bu kararlarla maden istihsalâtı artacak, | deniz nakliyatı da kolaylaşacak (Baş tarafı tincide) — de müşteri doğrudan doğruya EREER SĞ bulup tâ | bu komisyona müracaat edecek- lenüz resmi istihsal müsaadesi i i almamış olanlar bile - İkta | Jet ve deniz nakliye işini bu ko- misyon marifetiyle yapacaklar. Vekâletinin bu şeraitine tevli- ğ Mi K kan ve tebaan istihsalâtta bu-| — Gemiler kömür taşıyacaklar hanabileceklerdir. Ancak bu şart ' Sa bunun navlunu Römür ka- rarnameleri üzerinden ödene- lem müsaade derhal geri| cek ve diğer cins mallar için de alınacaktır. Diğer karara gelince: Bu da Geniz nakliyat vasıtalarının kon ayrı ve yeni yapilmiş olan - bir listeye göre ve hepsi de yevmi- ye şeklinde ve her tonilâto hac- mindeki gemi için ayrı takdir &- dilmiş bir navlun ödeyecekler- dir. Bu suretle nakliyatın munta- zaman tedviri kabil olacak ve | navlunların da makul — mıktarı muhafaza edilerek eşya fiyat- larının fuzuli ve yersiz artışla- rının önüne geçilmiş olacaktır. | Bir müddettenberi gazete - miz sütunlarında şikâyet ede - geldiğimiz bu deniz nakliyesi işi- nin müdafaa ettiğimiz ve ileri sürdüğümüz şekilde bir tesviye tarzı bulunarak halli cihetine gidilmiş olması, hiç şüphe yok ki bizi ve bilhassa birçok tüccarı memnun etmiş bulunmaktadır. Bu kararın bir an evvel mevkii, tatbike konulması de o nisbette şayamı arzudur. yapılması cihetidir. — Hükümet Milli Korunma Kanununun 36- incı maddesi mucibince verilen salâhiyetlere dayanarak navlun kararnameleri çıkarmış - ve ge- mi seferlerini de tesaviye tut - muştur. Bu kararalara göre de- nizdeki seyrüsefer ve ücret me- seleleri bir intizam dahilinde ter tip ve tanzim olunmaktadır. Bu suretle hakiki ve hükmi şahıs - lar veya armatörler elinde bu- lunan bütün teknelerin dahil ve hariçteki seferlerinin tertip ve tanzimi, navlun ücretleri Mü- nakalât Vekâletine bırakılmış - tır. Bu malsatla Münakalât Vekâleti emrinde bir komisyon | kurulacaktır. İş yapmak veya iş yaptırmak | istiyen hem gemi sahibi, hem Antenesko - Göring | —— Yunanistan mülâkatı — —— harekâtı — (Baş tarafı 1 incide) - | (Baş tarafı 1 inci sayfada) lerden ziyade askeri meseleler| — Londrada hâkiğn olan fikre konuşulmustur. göre Almanya bu hota ile Yuna- Gayet mahdut şahsiyetler a-| nistana İngiltereye uymadığı rasında yapılan bu görüşmeye| takdirde bir Alman - Yunan hat Almanyanın Bükreşteki hava| binin önüne geçebileceğini, aksi ataşesi albay Gerslenbergin de| takdirde neticenin muhakkak bir çarpışmaya müncer olacağı- n hatıriatmak istemiştir. Fakat bu Alman notasının, her türlü tecavüze mukavemet etmek hu- susundaki — sarsılmaz Yunan azmine çarpacağı ve her ihti - malin Ankara ve Atinada evv linden düşünülmüş olduğu kat'i bir lisanla söylenebilir. Yuman tebliği — Dün akşam 129 numaralı Yu - dir. General Antonaskonun maiye ti arasmda Rumanya iktısad müsteşarı B. Dimitrio ile gene- ralin hususi kalem müdürü al- bay Elefterskonun bulunduğu söylenmektedir. Haber alındığına göre gene-| ral Antonesko Rumanyaya av -| det etmek üzere bugün saat 16| da tayyareye binecektir. Rumanyanın Rusyaya ihracatı Atina, 5 (aa) neşredilen Buk;c 5 (aa.) — Stefani a- lt ati jansından ahallk M Sovyet Rusya ile Rumanya| © gürAbelli ' “hare arasında aktedilmiş olan iktı-| Kât sonumda lutaatımız — bir sadi jtilâfın im: dolayısiyle| tank tahrip etmişler ve iki tan- Rumanya petrol kumpanyaları!| kı da iğtinam etmişlerdir. 5 İ- Odesa ve Besarabya mıntaka- larına otuz bin ton benzin ihra: ceklerdir. Rumanyadan Rus: ya kereste nakline başlanmış- | tır. talyan subayı 160 İtalyan | esiri aldık. Külliyetli harp mal- zemesi iğtinam ettik. Bunların arasında bir çok otomatik lâhlar, tanklara karşı kullanılan | üç top, üç tayyare defi topu ve mühimmat bulunmaktadır. ) İngilizler 9 İtal si- Balkanlar ve inuiüş maî_îguatı m tayyaresi üler del, bu —sabah Bulgar | 5 (aa.) — Yunanis- Başvekili Filofa verdiği notada | pye k ae G liz kuvvetleri umum İngiliz - Bulgar siyasi münase-| Müflerin Milli Şefe| tebliğ e- betlerinin kesilişini şu iki nok - gi!'nli?."(’i!îi mesaj dülmiştir: ti tinat ettirmektedir p ... İngiliz bombardıman tayya- akk a ya- 1 — Bulgaristan Üçlü Pakta #akkında “’İ*"İ"!erW dün Haymara açıkların- etmişt Londra, 5 (aa.) — Tİngiliz düşman emilerine ta- İngiliz memurla- — Matbuatı arruz etmişlerdir Grinoviç — İstanbula gi- liz m: şriyatı ar topraklarından kaçırı!mıştır Sofyedan aşrılan elçiler 5 (aa.) —- Stefani a- jansından ve Polonya rine muva - len Bulgaris- tanı terkedeceklerr'ir Belçika, Polonya maslahatgü- zarları Bul, Tılıyor Sofya, Bulgar hari, Belcika, Polon Holanda 5( bak maslahatgüz: zifelerinin nih. p kanlar laşmakta n yak oldu; dir. Ancak, Al n teferrüatını h ek mümkün deği Üniversitelilerin derdi (Baş tarafı 1 inci de) Her memlekette yüksek tah- sil gören zümrenin de iyi bir| tahsil yapabilmek için cok pa-| ralı işlerde çalışamadıklarını hattâ bazan yaptıkları tahsile nazaran çok garip işlere teves-| l ederek şoförlük, garsonluk, afişçilik yaptıklarını biliyoruz. | Bütün gizlenmelerine ve garip| bir hicapla — söylememelerine rağmen bizde de bu çeşit izl. gören talebeler bulunmaktadır. Aralarında kapıcılık, tramvay depolarında gece bekçiliği eden, ler ve nihayet en bazin olarak medreselerde barmıman ve niha - yet tahsillerine devam edebil- / la mek için 10 kuruşa ders veren- ler vardır ki bu 10 kuruşu bir çoklarımız bahşiş olarak şuna, buna veremilmekteyiz. | Geçenlerde beyanat veren | Rektör üniversitenin 52 burs sahibi olduğunu söylemiştir, bu da fakir ve çalışkan talebeye verilmekte imiş. Üniversite Rektörü hutun bunları çok hüsnü niyetle söyle- mekle beraber kendisi de bilir ki bu miktar ihtiyaca nisbetle pek azdır. Maalesef bursa ihti- yacı olan fakir ve ayni zamanda çalışkan talebenin adedi 52 raka Tamdan çok fazladır. ğildir. Az çok geliri olan diğer, talebe de daha iyi olması çok mümkün ve ıslaha muhtaç olan hususi yurdlarda gayri müsait şartlar altında barınmak mec - buriyetirAedirler. Bu hususta dün muhtelif üni versitelilerle konuşan bir arka-| daşımıza bu gençler bahis mı zuu olan hususi yurtlar hak- | kında şu malümatı vermişlerdir. “Bu yurtlar hususi sahısların | ekse-| elindedir. Bundan dolayı risi kâr gayesini güden birer ticarethane gibidirler. Halbuki taşradan gelen orta gelirli aile- lerin çocukları diğer ihtiyaçları- nı düşünerek zaten bir çoğu ken dileri gibi talebe olan bu yurt sahibi arkadaşlarına bir kâr hissesi vermek iştemezler” ve bunda da haklıdırlar. Fakat vatanın en uzak yerle- rinden kalkıp bu irfan müesse- sesine koşan gencler hic tamı - madıkları bir şehirde çaresiz ola rak bu yurtlara girmek meebu- riyetinde kalıyorlar. Binaena- ekseri ahvalde sar - fettiği enerjiye —mukabil az kalori alarak mektebe, kütüp - haneye veya hastahanelere koş- maktadırlar. Neticede bünyeler üzerinde gıdasızlık tesirini gi termekte ve sâylerinin icap et- tirdiği randıman! alamamakta- dırlar. Beri taraftan yurt mü- dürlerinin de vaziyetini nazarı itibara almak lâzımdır. Çünkü bu müteşebbislerin de ekseri talebedir. Bu cihetle sermaye - leri azdır. Binaenaleyh az olan sermayeleri icabı aldıkları gı maddelerini günlük * perakende piyasa fiyatından almak mecbu- riyetindedirler. Bu suretle daha fazla para vermekte, bu para ise yurttaki kayıtlı talebeden telâfi edilmektedir. Yu yahu sermayedar ti edilmezse bütün içtinab etmek en bügünk msubu ta senelik paralarını topl bile veremi ik bu küçül her gi etmek ve kapanmak - tehlikesi karşısında bulunmalarıdır.,, Bütün bunlardan anlıyoruz ki gençlerin kazandıkları veya tarafından bin bir me- ile elde edilip kendileri- lladıkları paralarını yurt larınm kâri yoluna rinden ku | | muştur ve ne de seyircileri yor- Tiyatronun tatili “Son hafta”. Bugün cmmdm geçerken — Şehir tiyatrosumun andbilei kartdi Kai dün, ııı— pısı üstünde gördüğüm ilân, “Son hafta,,.. Demek ki kiralık odalar ve Şehir Tiyatroları bul haftadan sonra son oyunlarını gelecek başka piyeslere terket- tikten sonra Nisan birde kapıla rmı kapayacak! Bir türlü anlayamadığım mu- #mmadan biri de budur. Şehir tiyatrosu neden senede altı ay tatil ediyor? Buna saik ve sebep ne? Şehrimizde tiyatro azlığı| yüzünden —esasen kâfi de-| Ne oluyor? Türneye mi, devre mi çıkıyor? Anadoluyu mu do- | ışacak? Memleketi tiyatro ba- kımından irşat işini mi yüklen- | di? Taşralardaki evlâdı vatanı | tatmin ve tenbih için mi bizi bırakayor? Böyle ise uğurlar olsun. Biz| bu yoksuzluğa — boyun eğeriz. Çünkü; vatanımızın en hücra bir mahallindeki köyümüzü bile şehrimizden ayırmıyacak kadar | samimi bir alâka ile seveni.erden niz. Fakat, bu böyle değil de bil - diğimiz yani emsali gibi bu tatil bermutat bir istirahattan başka bir şey değilse, “Son hafta” nın manâsı yalnız manâsızlıktır. | Çünkü ne artistlerimizin ne de | | halkımızın yorulduğunu - iddia Kaldı ki dert yalnız bu de -| edebiliriz. İddia edemeyiz. Sebe- | Miştir. bi: Tiyatromuz koca bir kış mevsiminde bize yalnız bir kaç eser verebilmiştir. Dekoru, piye- | si artisti ısrarlı ittırat ile he- men hemen ayni halde ve meal- de geçtiği için ne kendisi yorul-| muştur. Avrupanın millet ve şehir ti-. yatroları yani hükümetten ve be İediyeden para muaveneti gören tiyatrolar he kapılarını (bü - tün sene) kapamazlar hem de meselâ bir piyesi bir ay müddet devamla oynıyamaz- lar. Onlarm vazifeleri — bir hayli muhtelif eserleri ayrı ayrı ve sık sık değiştirerek| sahneye koymak ve bununla hal kı, gençliği, edibleri ve münek-| kitleri düşündürmek, avutmak, ikâz'etmek (ve ilâh) olduğu için" meselâ Paristeki -Komedi Fran- sez- bütün sene hareket ve faa- tebdilhavalar” münavebeye tâbi ve malüm olduğundan bilâ- isna herkes yani artistler ve hir halkı bu kaideden faide görür. İstanbul gibi bir şehirde topu topu tek bir sahne varken (-zira komedi ve dram ikisi de bir de- “Dis- mektir diyebilirim-) ve traetion,, namıma çok bi K hir tiyatrolar Süen gelneadarüveel DA m kapamak; bu kararı vene: alan sahnemizin € fi ve iklerinden — (h i insaf) olsun & nemiş için bizlere yazıklar olsun? Semih Mümtaz S. Yugoslavyada (Ba; 1391 den afı 1 incide) 1919 a nufl: mesi için, doğumlu — ihtiyat gar her rin kı silâh dur. tarafı bir altına almdık! alim | Yunanistanda büyük tezahürle karşıhndı Atina büyük elçl- mizle bir mülâ- katta bulundular Atina, 5 (aa.) — Dün bütün| gün Atinalılar, büyük kütleler halinde, kanunu esasi meyde- nanda, İngiliz elçiliği karşısında beklemiş ve Eden ile General Sir Jobn Dilli, her çıkış ve giri- sinde şiddetle alkışlamıştır. Eden Atima elçimizle görüştü | Atina, 5 (a.a.) — Atina ajan sı bildiriyor: Edeni selâmlamak için kanı- nu esasi meydanında toplanmış bulunan halk, Grande - Bretag- ne oteline gitmekte olan Türki- ye büyük elçisini hararetli su- Tette alkışlamıştır. Türkiye bü- yük elçisi, otelde İngiltere ha- Ticiye nazırı ile uzum ve samimi vericidir. i Atina, 5 (aa.) —İngiliz ha- riciye nazırı Eden ile impara - torluk genel kurmay başkanı general Dillin Yunan Başvekili ile ynptıh'l.ın konuşmalar bit - Trablusgarp - Bingazi ( Baştarafı 4 üncü sayfada ) başladı. Bu o kadar ulvi bir man zara idi ki biz de dayanama- dik; bizim de gözlerimiz doldu. Biz de onunla beraber ağlama - ğa başladık. Diğer yaralılar da birer birer getiriliyordu. Bunların arasın - da Mehmet Cibani adında - bir zaviye şeyhi, şeyh Hasan iz- minde bir mücahit ve Nuri e- fendi isminde bir Türk zabiti vardı. Ücünün de yarası ağırdı . Nuri efendi kısık bir sesle: Daha iki adım atabilseydim si- perlere girecek ve bir çok düş” man — öldürebilecektim! — Bana Biz daha su getirmeden keli- mei şahadet getirmeğe başladı. ve dudaklarına — döktüğümüz ilkılık su damlasınmı emdikten sonra son bir gayretle: “— Ben ölüyorum, millet ya- sasın!,, kelimelerini telâffuz et- i. Sonra derin ve mukaddes uykusuna daldı, gitti Mücahit seyhlerden biri de az sonra ve- fat etti. Biz bu teessür içinde iken 'ehmet Tahir bey ve diğer mü- cahitler karargâha vasıl oldu- lar. Düşman ağır zayiat vere- rek Bingaziye sığınmağa mu - zaffak olmuş, bizim geri dönmeğe mecbur kalmışlardı. O günkü zayi, nüçar maz 12 şehit ve 29 yaralıi aretti. İlâç ve sargı olmadı- bunların yaralarım su yıkıyor ve bez parçalariyle dan aya bir cevap ) lrak ve Bingaz tebrik cephesi derek mı tayin lerde hizmet etti ve terfi etti. Halen ordudan ekli £ ayrılmış bulunmaktadır, (Devamı var)