HATIRALARIM | Yazan : Eski Dahiliye Nazırı Reşit Rey Fransızlarla Ruslar Ağrâbi vakası esnasında vâdlerinden hulfederek bizi İngilterenin karşısında yalnız bırakmışlardı | — 9 a Almanyayı İn; per edinmişti at Hindistan | Yyoluna müntehi olan Bağdad Mendiferi imtiyazını Almanla -| ra verdiği zaman bu iş uzun| müddet nazariyattan ibaret kal- dıkça İngilterenin Hindistam, - daki vaziyetini sıyaneten şiddet- le müdahaleye kıyam etmesine mahal verilmemiş olacağını dü- sünmüş ve bu mülâhazaya meb- ni Eskişehirden Bağdada ka olan hat güzeegâhını ikişer yüz kilometrelik kısımlara ayırarak birincisinden itibaren her kısım | için verilmesi lâzım gelen temi - nat akçesini, o kısmın badelinşa | işletilmesinden alınacak varidat ile ötedikten sonra teminat ak- çesi karşılığı olarak bu suretle münhal kalan tahsisatın onu ta- ki peden kısmın inşasına hasre- dilmesini ve binaenaleyh o kıs- man ancak bu şartın hüsülün -| Gen sonra inşasına başlanmasını tereye karşı olduğunu, Mariniç ri- cülden bir zata hikâye etmiş Ben bu rivayeti gayanı itimad olan o zattan işittim. Her halde Sultan Hamidin veçhen güzel olmamasına rağ - men muhatabını sezp ve ihata edecek bir hüsusiyeti ile beraber tabil bir talâkate gahip olduğu nu kendisiyle görüşenlerin ço- ğundan dinledim. İlk gördüğü a- damlar hakkındaki intibaının hakikatten uzak düşmediğini bazı iradelerinden istinbat etti - ğim gibi, Hariciye Nazırı oldu- ğu sırada ilk defa hazura çıkan | Rifat paşa hakkında hasıl etti- ğini başkâtip Ali Cevad beyden | işittiğim intibaıan hakikato mu | karenetiyle de anladım. Sultan Hamidin sekâsı taklibi | umur edebilccek mahiyeli Iuıızı değildi. Öyle de olmasa mizaç v e| meşrebi seri inkılâpizrdan kor- kardı. Ağır ve hissolunmayan tekâmül harekâtı — müstesna| şart ittihaz etmişti. Bu suretle olmak üzere, her törlü tahavvü-| hem Almanyayı celbe, hem de Jâta husumet şiariydi. Bunun | İngiltereyi anif bir müdahalo - birinci ı!ebdıı vehmi ise, ı:lmml; den men'e muvaffak olmuştu. si siyasi, içtimal veya İ C| Halbuki Sultan Hamide halef inkılâplar ne teemmül, ne de ic-| olan Beşinci Sultan Mehmedin raya teşebbüs edecek ihatai na-| yesayetini deruhte eden hükü myğan _rnnlmıı:ı:v—vd:» Bı"' de! met nihayet Sultan Hamidi, fa- “cihangirane Gevlet çıkar -| kat gafilâne taklit ile İngil - dık bir aşiretten” demek s: tereye karşı Almanyaya tutun- yetini haiz olan bür hanedana | (mnvn karar verir vermez, kâffei KEMEE e aekakieaiNi| Kirtü Te gaa Dörle bata mevkiini takviye edecek icraa ata | Alman girketine ceffelkalem iha ihtiyacı yolmıy'&umıleyh bü-| Je etmesi, ve iki uçtan hattın tün manasiyle “sadece bulduğu- | İNsasına sürat verilmesi İngil - u id çalışır” büör muhafa- terede sui tesir hasıl ederek ba- :lkyârı:ıı:eye dehu zuhur eden harbi umumiye O halde devlet umurunun | Türkiyenin iştiraki üzerine, hat- ve âmmeye ait mesalihin . tın bir kısmı Suriyede Fransaya rüyetini — ehil — zamnettikle -| en uzun kısmı da İrakta İngil - rine teffiz ile mürekkep va- | tereye intikal eylemiştir. ziyetinde — kalmayı, hissiyatı| — Sultan Hamidin hâl'inde ha - itibariyle, tercih etmesi lâzım| lefine Gdevrettiği imparator - gelirdi. Fakat saltanatının ip -| luğun hududu Basra körfezin - tidalarında gördüğü vukuat ve| den Dalmaçyaya, Yemen sa - maruz olduğu mütewali tehdidat | hillerinden Karadenize, Tunus karşısında — hayatasa ve tahtını| hududundan İrana, Sudandan taarruzdan kurtarmak endişe -| Tuna nehrine kadar mümtet siyle başlıyan, — etrafmdaki bir kat'ai cesime idi. Padişahın 'padişah namına hükümeti ele | hal'ini müteakıp, evvelce Berlin almak için- ibzal ettikleri öğüt- | hhitramiseiyle  vpsbaryanın iş - lerle büyüye büyüye en sağlam| ZBâli altına girmiş olan Bosn: aldı selimi bile deiz bırakacak | Herseği - Avusturya hükümeti! bir hale gelen vebmi buna müni | Falemrevine ilhak etti. Bulgari: idi. tan istiklâlini ilân eden — prens Hükümeti gahsiye teşkil etmo sinin, 33 sene bu tara hüküme - tin metaıp ve müşkülâtına gö - ğüs germesinin, haklı haksız bir çok ithamata ve ekseriya müf- teriyata hedef olmasının, Laham mül edilmez derecede maddi ve Manevi ıstıraplara - katlanma - #ının en büyük illeti bu vehim - 4Âir, koydu. Bu iki vakıayı eski ida- renin hepsi — ile usulünün teessüsü arasındaki fitretin düşman tarafından is - tismarı suretiyle tevil etmek ka- bil olsa bile ondan sonraki za - yiatımızı o zamanki hükü; rin alettevali 7 idaresinden l ve gafletin- Kaldı ki mürakabe için de tem- îî;:_ deği mek müm î;.îhim::reıvyıe_ l_ıuı:şrm ı::tı;f““ Fransızlarla Ağrâbt is olan işi iyice bilmek lâzım İ lerinden dır. Cülüsundan aa, oön ne sonra hasıl ettiği tüc erek bizi İngilterenin kar rübe şısında yalnız bırakmışlardı. Mı- n Te ile meleke fikrindeki| yyın İngilizler tarafından ceb - ceyadeti sık sık ihlâl eden veh-| ren işgalinden epeyce bir müd - mi olmasa, mürakabeye kifayet | Get sonra Tunusun Frausa hima ederdi zannındayım. (e Hiiir / Hele umuru harisiyede vüke-| ve Fransızların F" lâsının cümlesine faik olduğu | yını tanıyan, İr güphesizdir. Ermemi vekayüni| ga ihraz ettiği mütcakıp İngiltere hükümetinin teşebbüsü mütekaddimanesiyle rkiye aleyhinde hasıl olan it- tifakı yukarıda işaret ettiğimiz gibi siplomasi tarikiyle ta'kime muvaffakıyeti o zaman düşman- ları nazarında bile takdirkâra - ne hir hayretle telâkki edilmişti. Balkanlarda müvezenenin —mu- hafazası emrindeki muvaffakı - yeti mümteddesi de şayanı z kirdir. Sultan Hamid — Yunanlılarla Sırpların ve bilhamsa Bulgarla- rın Türkiye aleyhinde bilittifak kıyam etmelerine, aralarında | Çahmerin garp sahilinde ufak daima mevcud olan mezhep ve sle olan M n Gimtyet Tatil huııiı'u *| bir iskele olan Musavvaın kara- E ölk aSU İ -| dan müdafaasını te timal ederek, ta hal'ine kadar | ee LA O tu. Fakat Trab- mani olmuştu. Salta -| | kümeti taraftından resmen hı - bul edildi. Bu müzakerat esnasında İtal- ya hükümeti de Trablusgarp ü- Zerindeki nazariyatına ve ahi - ren işgal etmiş olduğu Musavva- nın İtalyaya aidiyetine itiraz e- dilmemesi şartiyle İngiltere ve Fransanın gimali — Afrikadaki müktesabatını tasdik etti. Tu - nusun Osmanlı imparator na irtibatı baid bir nazariy İbaret olduğu gibi Mısırın vekti arde muhafazasını temin e- tedabire tevessille ve Bah- senelerci usgarbla Bingazi bunlara ma- natı müddetince Avusturya ile| kiş değildi. İler ikisi de d Rusyanın Balkanlar üzerindeki | 1etin doğrudan doğruya | rekabetini lehimizde kullanarak | tarafından mansup memu her iki devlet tarafından da te-| le idare edilir eczayı m cavüzi bir hareket ika edileme-| mesindendi. Binacnaleyh mesini temin etmişti. larda tedabiri tahaffuziye itti Sultan Azizi haf'eden vükelâ-| hazı mümkündü. İşte Sultan Ha nın İngiltere hükümeti tarafın-| mid 1881 senesinden 1908 sen dan müzaharete mazhar olduk-| sine kadar yirmi yedi sene bu - ları hakkındaki #faalarına ina -| ralarını ele Beçirmeğe çalsan| nan padişahın İngiltereye emni-| İtalya hükümetinin teşebbü ünü | yeti azalması Üzerine Almanya| aldığı tedbirlerle akim hırakmış- İmparatorunun Asya menafii -| tır. (Arkası var) gtifade ne haris olmasındas bi W AM sahil- şehirle- katliâmlar — da karşı derhal harekete geçmek için ge- miler lâzımdır. Hind Okyanu - emileri acele toplamalıyız. Kruvazörler €en aşağı 18 mil ile hareket et - tahribi Ferdinandın başına krallık tacı Ğ meşrutiyet | 8 Sabah İıılıisa rlar mamü- lâtı hakkında Aldığımız mektuplardan an- hiyoruz ki bir kısım esnaf inhi- garlar mamulâtını istediği mik- turda ve diledi mamaktadır. zamanda ala- gatış teşkilât ve tertibatı mükemmeldir. - İn- hisar mamulâtını müşterinin a- Yağına kadar götürecek na- kil vasıtalarına bol bol maliktir ve bunun için bir hayli masraf ra ihtiyar etmektedir. İşte bütün bu mebzul vesaitin ve teşkilâtın mevcudiyetine rağ- men bir müskirat bayiinin sey- yar vasıtaların dükkânma uğra- Mamasından, yahut ta mübayaa ettiği malın vakit ve zamanında gdükkânma gönderilmemesinden #kâyet etmek fırsatını bulması Üzerinde hassasiyetle durulacak bir meseledir. İnhisarlar idaresi — Avrupat çalışış tarziyle gerçekten mem- leketin ü hem maddeten, hem de manen güldüren bir var- hıktır. Teşebbüslerinde daima mu vaffak olan ve müspet neticeler alan bu Avrupai idare mekaniz- v asının bilhassa — müşterilerine karşı müstağni davranacak ka- dar kısa görüşlü hareket ede- ceğine ihtimal veremeyiz. — Bu teehhürler, nisyanlar olsa olsa fılân veya falan dairenin genç ve tecrübesiz müstahdemlerinin ihmallerinden doğabilir. Yoksa inhisar mamulâtının — satışını temin için duvar afişleri, gazete bânları da dahil olduğu halde | hiç bir| muasır reklâmcılığın külfetinden sakınmıyan resmi bir idarenin bu kadar fedakâr- lıktan sonra müşterilerini - iğbi- rara sevkedecek bir lâübali düşebileceğine ihtimal vermek 1bes olur.. ? A. C. SARAÇOĞLU Sinemalara küçük ço- cuk alırmı Yapılan - teftişli lara gündüzleri on iki yaşından aşağı çocukların alındığı görük müştür. Bu humista alâkadar- lara lâzım gelen tebliğat yapıl- mıştır. Şarkın rinde bazı melhuzdur. Ve bunlara sundan gelen bütln melidirler. Emdenin cü haftasında Sviftsur harp misi ile yukarıda zikredilen fi latillâ ve Fransız Reguin, Rus Askold harp gemileri M müdafaası maksadiyle Süveyş kanalına girdiler, İlk Türk hü- cumları bir yoklama ve tecrübe mahiyetinde ve gemileri yıf bir gayret ak üzere sabranın ldiler, Bu esnada kafilesi Avustraly: İkinci teşrinin ikinci ve üçün- ge- ttikten son- ra yeni takviye kıtaları topla- a şarkına büyük bir gemi 1 ve Yeni Ze- landa kolordularını (yani A. N. Z. A. C.) leri Pasifik ve Hind Okvan'ısunu takip ederek mu- Alman ışgaîa karşısında Bulgar şenlikleri Ve bütün bir o?duya karşı ko- yan bir avuç Türk: Gaziantep Dün akşam radyoyu karıştı- rirken Türkçe neşriyat yapan yabancı bir merkezi -dinledim. Spikerin, Balkanlara nüfuz e- cen — ordularının, girdiklen memleket halkının coşkun - te- zahürleriyle karşılandıklarını söylediği zaman hatıramda 921 yılına ait bir yazı canlandı: Türkiye Büyük Millet Moc- lisinin kahraman Antep gehrine “Gazi,, ünvanını veren kanunu kabul etmesi münasebetiyle Mü- fide Ferit Hanım 7 şubat 337 tarihli Hâkimiyeti Milliye ga- zetesinde yazdığı bir makalede göyle diyordu: “ ... Frenkler garptaki — muzafferiyetleriyle nağrur, Suriyedeki — sühuleti külülleriyle mutmain, meşum Sevr muahedesinin kendilerine cizdiği simal hududunu işgal et- mek - istediler. — Fethedilecek yerler askersiz, topsuz, tüfek - sız dört beş zavallı kasabacık idi: Osmaniye, Antep, Urfa ve Mardin! Fransız ordusu başta müzi- ka, gezmeğe gider gibi alaylar, şakalar içinde yola düzüldü. Onlar ilk merhalede mavi göm- lekli halkın kendilerini alıştırdı- & gibi bu havalide de Fransız crdusu gözükür gözükmez, yer- lilerin önlerinde hemen rükü e- geceğini — zannediyorlardı — ve hayallerinde girecekleri beyaz kalelerin Üüstüne rekzedilecek üç renkli bayrağa gülerek neş'e içinde yürüyorlardı. Fakat bir gün fıstık ağaçlarının gölgesin- de, billür wmakların kenarında yürürken — birdenbire — mermi Bağnağına tutuldular. — Kemalilerin zayif bir eşk- 'ya çetesi olacak! dediler. Halbuki — Antep kârşısında idiler ve işte o zaman bu zaman- dır, o:-gün durdüklari * yerden bir adım ilerleyemediler, dokuz Yazan: l r. FAHRİ GAN aydır o küçük kasaba dibi olmu- yan bir fıçı gibi Fransızların Lafile kafile, akın akın getirdik- leri bütün askeri yuttu. Frenk- ler karşılrında topu topu bir a- vuç insan görüyorlardı, bunla - rın kumandanı — yoktu, topu, zırhı, silâhı yoktu, Hangi kabili- yetle, hangi mucize ile bu kadar zaman dayanabiliyorlardı? O, bir avuç ahaliyi ezmek için ne mümkünse hepsi yapıldı: Şehri muhasara ettiler, demir tellerle ördüler, aç bıraktılar, mahsur balk, bahçelerindeki fıstıkların meyvasiyle karınlarını doyurdu, fakat dallariyle frenkleri döv- dü: Gaziantep ! O zaman frenkler Arap hu- dutlarını geçtiklerini, 'Türk top- rağında olduklarını — anladılar, evet karşılarında yalnız bir a- vuç insan vardı. Evet, silâhsız- dılar, müdafaasızdılar, azdılar, evet bir avuçtular, fakat bir a- vuç Türktüler ve bu, muzaffer Fransız ordusunu tevkife kâfi geldi... , * İşte radyoda yabancı mem- leket spikeri, ordularının — Bal- kanlardan aşağı doğru yürür - ken yerli halkın alkışları arasın- dan geçtiğini söylediği zaman bu yazıyı ve bu yazının ilham kaynağımı düşünüyordum. —Ar- tık radyoyu duymuyordum. Ha- tıralarımın akışına — kapılmış - tım. Tarihte ve dünyada “eş- siz,, olan “Mehmetcik,, in asil ve heybetli hayalinin yanıbaşında, gayri — ihtiyart, — Gaziantebin “Küçük Gazi Mehmet,, ini gör - Güm ve aziz karilerime bu “Kü- çük Gazi Mehmet,, i tanıtmak istedim. Fakat daha evevi başka - bir hatıramı kaydedeceğim: Bugün Antalyada çalışan kıymetli - bir doktor arkadaşım, bir seyaha - tinde Rodosa çıkmış.. Fakat ne- dense mahalli zabıtası bundan huylanmış ve kendisini takibe başlamışlar, Bu takip nihayet | kendisini ada kumandamnın huzuruna kadar götürüyor. Ku- mandanla görüşürken, bir ara- hk, kumandan nedense Türk Crdusunun mevcudunu soruyor. Doktor: — On yedi milyon! diyor. Kumandan: Nüfusunuzun — yekünunu sormadım, ordunuzu — sordum, deyince, doktor: — Evet on yedi milyon! diye tekrar ediyor ve kumandanın anlamadığını görünce izah edi- yor: — Türkiyede sırası geldiği; zaman herkes askerdir. ve her vatandaş kadını da, çocuğu da askerdir. Erkek cephede dö- vüşür, kadın cephe gerisinde çalışır, küçük çocuklar da —hiç olmazsa evdeki en küçük kar- deşlerine bakarak - vazifelerini yaparlar. Gazi Küçük Mehmet de sekiz on yaşında bir çocuk- tu. Babası kebapçı Sait ağa şe- bit olmuştu. Küçük — Mehmet, kardeşi ve kızkardeşi şehit olan arkadaşı kçük İsmaille merkez kumandanı Aslan beye müra - caat ederek şehit büyüklerinim intikamını almak için silâh isti- yorlar ve Aslan beyin emrine giriyorlar. —Bir gün Müdafaai Hukuk heyeti merkeziyesinin, şehrih vaziyetini - bildiren bir mektubunun hariçteki kuman - danal igönderilmesi lâzım geli- yor. Fakat şehir çevrilidir. ve | (Sonu-soyfa 6 sütun 4'de) | i (YENİ SABAH) haberi alındığındanberi bu ve- z miler üç, yahud da dört kıy- taların talim ve terbiyelerini ) mettar gün kaybetmişlerdir. — tamamlıyacaktı. V.Ç” Balkanlarda ve Okya. nuslarda Şimdi bir müddet Türk vazi- yetini bırakalım: Alman tahakkümü gün veç- tikçe kuvvetlenivor, bir taraf- tan halkın felâketi, diğer ta - raftan askeri teşkilât Türki - yede birbirine müvazi olarak ilerliyordu. Göben ve Bresla - vın toplarının ateşi altında İs- tanbulda ayrılıklar, günheler ve kıtlık yerleşiyordu. Boğazların uşında İngiliz filosu sessiz, se- dasız nöbet beklemekte idi. Yunanistan, Büyük Britan - yanın vaziyeti karşısında sar- sılmış, kral Kostantin ve Ve- nizelos arasındaki kavgalardan & tat istikamette taşıyordu. Ma- n 3) amafih ihtiyaç hasıl olunca bu - Bezmiş, abustos ayında verdi- Kat ş e. Bi büyük karardan çok uzakla- kafilelerin 'Kap yolundan geç ©i YT A S A ge meleri ( sa) için lâ alınmıştı. Bun yet Süveyş kapanır - zamgelen tedbirler de nla beraber Avustralya turya ordularına karşı kahra - manca dövüşüyor, Bulgaris -« tan ve Romanya maziyi anarak birbirini yan gözl izetliyor - Ç ve Yeni Zelandalıları, İbuki ve jaydı, Mısırda yi üraei ğ Pempchin gemileri Avrunaya — Yeni Zelandalı İataların talim ) Yadar lerdi ve yolla - ye terbiyesi her hafta artıyor- © lüzum gör - du, Dünyanın en uzak kıtımların- Ö İkinci üşerinin nuna doğru dan gemiler ve askerler, şimdi- Ş bu kalile kanala girdi, Türk - ye kadar hiç bir fâninin şahit ĞK lerin Mısırı istilâ tehlikeleri de- olmadığı bir âlubeti, vaklayı am ediyordu. Ve emin, kuvvet- tam aklaşıyor li askerlere ihtiyacımız çoktu. ve Akdenizde toplanıyordu. Harbiye nazırı Lord Kiç Almanlar, Okyanuslardan hâdiselerin bu meşum cer kovulmuştu ve filolarımız ser- nı karşısında (kanala kadar ge- bestti. Anzakların Mısıra mu- Ç (en ve Avrupaya geçecek olan) — vasalatı Türkiyenin kalbine hü- & bu Avustralyalı ve Yeni Zelan- cum için icabeden ordunun nü- leri Süvevşe çıkarttı. Vesini teşkil ediyordu. nahı müda- — Garp cephesinde, kış siper - n em de bu kı - İeri içinde her şeyin donduğu VAS OA a . K ve bir çıkmaza girdiği bir sı - rada biz büyük askeri kıtal: toplamak imkânını bulmuş - tuk. Avustralyalı - taburlar Mısır çöllerinin ivicaçlı kumlarında yorulmak bilmez bir gayretle çalışırken, kumandan Holbrook cesur tahtelbahiriyle Çanakka- le içine dalarak bir Türk nakli- ye #emisini batırıyor, bunlar - dan çok uzakta, ta Portsmut limanımızda tersane ameleleri çe, gündüz Küin Elizabet zırh zın 38 lik toplarını ve ku - lelerini yerleştirmeğe uğraşı - yordu. Bütün bunlar ga vri, alayi çok mı bir tane: lere büzsl zara verebilirdi. O zamana kadar hiç bir u - mumi plân yoktu. Ve hiç bir ka- rar ittihaz edilmemişti. Fak: yeni fikirler doğdu, yeni im - kânlar göründü, yeni kuvvet - ler toplandı ve bunlarla birlik- te son derece geniş mahiyette bir felâket karşımızda belirdi. Rusya, silindir, musta- rip Fransanın ve yık Bel - çikanın bütün ümidi Rus- ya can çekişiyordu. Orduları Hinderburgla Ludendorfla ku- pışmakta id Bu cesur cephe- T Ve nin arkasında kabi lisler müthiş bir zaâf, k ve teşki'âtsızlı teriyorlardı. asârı 5U Kış #elmiş ve Rusyayı boğa- zından yakalamıştı. Rusya ile biz müttefikleri arasında hiç bir muvasalaya ve bizim tara- fımızdan ona hiç bir yardıma imkân yoktu. îun:ıhle beyaz denizi buzlar lut.muş anlar Baltık de- nizine hâkimdiler ve Çanakka- leyi de Türkler kapıyorlardı. Rusya tarafından bir imdad işareti, bir feryat lâzımdı ki, ona can versin. Fakat bu sesi duymadık; bu ses çıkmadı. O zamanki vaziyete şöyle bir öz gezdirmek faideden hâli de- ildi: Evvelâ Fransadaki kıta- ların ve teçhizatın nakli inkıta- sız bir surette devam ediyordu. Ve bu ordu için hayati bir za- ruretti; orada Belçika sahilin- deki harekât, Manş limanlarına düşmanın sokuluşu ve o ta - rihten çok zaman daha devam eden İpr - İzer muharebesinin tevlid ettiği buhran. Bunlardan sonra ikinci de - recede mühim hâdiseler: Düş- man kruvazörleri henüz hayat- ta idi ve bir hayli düşman tüca- ret gemisi dış denizlerde ser - best bulunuyordu. Bunlardan her biri namütenahi noktaları ve mıntakaları tehdid ediyor - lardı. Bir kere denize açıldılar bunlara karşı nakliyat yol- mızı korumak ve onları ara- mak için kendilerinden beş, va- hut on defa fazla kuvvete ihti- yaç hasıl oluvordu. Hind, Kanada, Avustralya - nn büyük kafileleri, hemen bü- tün dünya katalarında orduların tecemmilü teşkilâtlandırılıyor - » harp ilânını ve Süveyş bücumunu ilâve etmek lâzan. ! mek için büyük filodan üç bi - rinci 'saf çekmemek İâzımgeliyordu. Bu filo harbin başında mükem! bir halde idi. Fakat mütemadi faaliyet yüzünden hareket faaliyet alindeki kuvvetlerinde bi Alman filosu.. bu filo bizim nasıl bir t altında bulunduğumuzu bilyor- ( du. Hiç şüphesiz ki nihaf bir ka- rar ile tehlikeye atılmıy, zırdı. Uzun kış geceleri iunmayı: lerinin kift dularının mekte olması İngilterenin lâsı korkusunu yeniden canlan- dırdı. Biz bu korkuyu defetme- ge çalışıyorduk; fakat bir sürü ihtiyat tedbirleri almaktan ken- dimizi alamıyorduk. oldu. Amiralli; ni tahdit edeci ve daha hayati mü runa, vazifelerini bir müddet mecbur ol duğumuz anlar oldu. Fakat bu fikri derhal terkettik. Şim nu beyan edebilir esnasında da bize tevcih edi - len taleplerin verdik, bütün denizler za ettik, bütün ye ettik, bütün kafilelere refa - kat ettik, RARRİ PP RARREARRPRGESERR UŞ, Şimdiik F — Bu kadar! Yugoslavya ne yapacak? Alman ordularına topraklarıı" ni açan Bulgaristanın aldığı som durum; Yugoslavyanın vaziye« tini de cidden çok nazikleştir « miş oldu. Yavaş yavaş dörü yanından Mihver Devletleri ve ya onlara bağlı hükümetlerle çevrilmekte olan Yugoslavyaş bugünkü vaziyetinde bir tek serbest cephesi olan doğu hu« dutlarını da Alman tehlikesi altında görmeğe — başlamıştır. Bahusus Bulgaristandan — Se- lâniğe — sarkmağa hazırlanan Alman kuvvetlerinin Menlik ö- Lünde tahşidatta — bulunmaları ve nihayet buradan da Selâniğe Barkmaları ile Yugoslavyanın bir tek emniyetbahş — hududu kalacaktır ki o da Yunan top« raklarıdır. Bu hal karşısında Yugoslav« ya, ne yapacak?.. Acaba o da Balkan sulhunu temin etmek için (?) Bulgarlar gibi Alman« yaya yol verecek ve Alman bo« yunduruğuna girecek midir?. Bunu hiç — zannetmiyoruz. Çünkü Yugoslavyanın yeniden 28 sınıfı silâh altına almak ha- zırlığında bulunduğunu dünkü ajans haberlerinden öğrendiği- mize göre bu muharip ve cessur milletin her ne pahasına olursa olsun, istiklâ! ve hürriyetini mü- dafaaya azmetmiş olduğu aşi- kâr görülüyor, demektir. Bahusus motörize kuvvetlerin arazi bakımından Selâniğe in- mesini çok kolaylaştıracak — o- lan Vardar vadisi Almanların bir tabiye sahası olmağa pek namzet bulunduğu şu sıralarda Yugoslavyanın da mukaddera- tı bir kıl üzerinde duruyor. giblk dir. Tabif bunu yakından bilen Sırp Genel Kurmayı büyük ha zırlıklarını yapmış - ve bilhassa bu sahanın müdafaası işini ta- mamlamıştır. Bize bunu haber veren tadyo ve ajanslar gösteriyor ki Yu- goslavya, Bulgaristan giBi ha- reket etmiyecek; Balkan sul - hunu ve Balkanlılık onurunu muhafaza için son kanıtı akı « tıncıya kadar dövüşecektir. MURAD SERTOĞLU ğ WMMWWW REAREERELE B EPİ DÜNYA HAR IN BÜYÜK SİYASİ TEFR KASI du. Birbirinden ayrı on sefer vandı. Samoa, Yeni Gine, Acem körfezi, Afrikadaki Alman müs- temlekeleri, Kameron, Togo - land. Bir de bunlara Türkiyeve kanalı Bu yüklere mukabele edel gemisinden daha az el ve alma vardı. Diğer taraftam bahir — tehdidi coddi bir et almış ve zihinlerimiz- de mübelâğa edilmeye başlan- mıştı. Şimal limanlarında! lolarımızı muhafaza edebi için ciddi tedbirler alıyorduk. Korku Bunların arkasında Hiç şüphe: a ha - kıta orduları talim- yetsizliği, Kiçner or- henüz teşekkül et - Bu devre korkunç bir devre n mesuliyetleri daha mühim afaalar uğ- filomuzun bazı mühim terke gı fikrine kani ol- i şu- hepsine cevap muhafa rleri hima- (Arkası var) T