“Türk Teceddüt hi,, ni yazan İSMAİL Ruhi Yazan : Enebwnı Tari- meşhur edip £ Naci SAuDıP Biz onunla bir kasabada, bir| mahallede doğduk, büyüdük. Ayni meydanda oynayıp sıçra- gık, tekerlenip toparlandık. Tah Bilimize ayni mektep binasında temel attık. Yalnız aramızda beş altı yıllık bir zaman mesafesi var. Onun babası, fermanlı - btr. zaptiye binbaşısı idi. Benimki de eli kalem tutan ve herkesçe| (hocam!) diye Üstad tanınan, bir adamdı. O jandarma kuman danı, -devrin icabı- herkesle Benli benli görüşüp konuşamaz- dı. Ancak, babamla dostlaşmış ve bunda teşrifat haddini aşa- rak samimiyet derecesine var- mıştı. Babam, yazıhanesindeki uzun gedirin bir başına kendi oturur, öteki başımı da böyle hatırlı mi- safirlerine ikram ederdi. Ben, babamın ziyaretine gelenlerin şerefçe yüksek olanlarını, baş köşeye kurulup kahve, çubuk içişlerinden tanır seçerdim. Baş köşe müşterilerinden o- lan jandarma binbaşısı Habib| ağa mahallemizden geçerken, ben oyunu bırakarak hemen üs- ftümü başımı silker, iki elimi göğsüme koyar selâma hazırla- zırdım. Bu ihtiram divanına bütün mahalle çocukları -beni görerek- iştirâk ederdi. Şu ihti- rassız ciddiyet, şu lekesiz sami- miyet ve hattâ çok defa yalın| ayak başı kabak ve bazı bazı| donsuz (yarım sivil) olarak gösterilen hürmet; ağanın çok| hoşuna giderdi galiba, ki bizi teker teker okşayıp - iltifatlar saçardı. O teşrifatlı babanın oğlu İs- mail, akranlarını yddırıp sm- dırmış yaramaz bir çocuktu. A- nadan babadan gelen dostluk sebebile beni de kendi emsali- min şerrinden koruduğu için, tâ © zaman, kendisine karşı içimde| minnet ve şükran hisleri kök atmıştı. Habib ağaya, oğlu İsmail için, her yerden gikâyetçi geldiği halde.. rüştiye muallimi Demir- €ili İbrahim Efendi hocadan Tüethü sitayişler geliyormuş. Fakat Habib ağa, hocanın bu ' sözlerine inanmıyor, o pepeleri kendinc karşı -herkesin yaptı- f gibi- dalkavuklardan sayı- yormuş. Bir gün kalkmış: - — Şu çocuğun imtihandaki | . Yaziyetini, kendi gözümle gidip| göreyim! Demiş, mektebe gelmiş Sırası :ğîugnzd“ ice imtihanını veren le karşı mümeyyizler ağız birliğile: " — Aferin! Aferin!.. Diyince Habib ağa Dastırmış: — Bilirim bu çapkcını ben, de- miş; yaramazlıktan vakit bu- - lup derse merse bakmaz. Şimdi| dışarıdaki arkadaşlarından bır| kaç şey bellemiş, geldi buraya, | işte sizin gözünüzü boyadı git- ti maskara!... Ağanın, şaka bülmez, şiddetli ve hiddetli mizacından dökül bu tezyifler karşısında diğer| e mümeyyizler afalladığı sırada | z babam, mutad ciddiyeti ile, mu-| kabeleye geçmiş: | — Öylemi sanıyorsun ağı! demiş; hadi sana da izin ve- |Fiyoruz. Git, sen de o çocuklar- dan bir kaç şey öğren gel. Seni de gü imtihan kıskacına ala-| itiramı HK t7 K CŞ e n şüphelenirler — Senin kim”olduğunu ginler? Burada hırsız, y gok bulunur, Seni de öy sanırlar. — Halbuki ben senden bir gey rica edecektim. — Neye dair? Çabuk sö) — Meselâ gu sırada £ bir çok odalar var. Ben Na gidinceye kadar onlardan $ TIT Vrm — ea 628 — 1226 — 1538 — Vasalk Akşam — Vatsi — lmsak 1200 — 130 1045 — Ezan! İ| 18068 — 1938 — 450 — Vasati | DİKKAT Yeni Sabahr a gönderilen yazılar 398 ovrak neşrediisin edilmesin izde plunmaz ve bunların kaybolmalarım. dan dolayi hiç bir mesuliyet —kabel edilmez. hm. İş, dedifin gibi kolay mı| imiş? Gör, anla bakalım!.. Bu sefer; baş mümeyyiz pos-| tunda oturan ve irfanca muhi-| tinin meşhur sayılan Naci efet dinin şu dürüst teklifi ör afallamak sırası, Habib dilşmüş.. — Demek ki hocam! Bu şey- tan çocuk, aferini sahiden hak | ediyor ha!.. Diyerek birax hayret ve »up* hesiz biraz da neşe ile cevap vermiş... Artık İsmailin hem sı- nıftaki, hem mektepteki birinci liği; çocuk babaları tarafından, | gıptalarla, ilân ediliyordu. Ağa-| yı Bevenler seviniyordu. | İsmail Bursa mülkiye idadi-| sine gittikten sonra, babası da, | çok geçmeden, başka bir vilüye- te becayiş olup ayrıld. Eğer| Habip ağa icraatının izleri ve onun oğin İsmailde keşfedilen | meziyet beşaretlerinin hatırala- | rı kalmasaydı.. Hem o çetin ba- ba, hem bu yaramaz çocuk çar- çabuk unutulurdu. | Fakat gönüle yerleşip oturan | | de ya muhabbet; havaya gerilen şöh- ret yelkeni gibi, zaman rüzgi- rile kaçıp uzaklaşmıyor vovu* yıpranıp parçalanıvermiyor. ki.| Sevgi temeline dayanan bendle- ri, hâdiselerin seli nasal yıkıp atlasın! W İsmailin tahsil macerasını, ba- bası haber vermese bile, Edre- mit ahalisi -samimi ve ısrorlı bir alâka ile- araştırıp sormak- tan hali kalmıyordu.. Dört yılda idadi bitti, hukuk mektebi Slisi- ne geçildi. Galiba hukukun ikinci sene- ginde iken, bir yaz tatili, İsma- il; babasına ait bazı hukuki iş- leri onarıp düzenlemek için, Ed- remide gelmişti. Şüphesiz ba- basının talimatile olacak, doğru | gelip babamın elini öptü. Artık;| m o işi bitirinciye kadar her saf-| bayı adım adım babama anla-| tıyor ve iktizaya göre kendi ha-| zırladığı müracaat arzuhalleri-| ni özene bezene okuyordu. İsma | rındekı kutuphaneler ilin Naci Efendi amcası ise, if-. tihar havasile körüklenen bir neşe ile: Be çocuk! Diyordu; seni: * ne büyülü dilin var?. İnsanın tâ Bönlüne kadar hüküm yürütü-| Yorsun!. Eğer sen avukat olur- | San, ııııuımıa—.ç;oıı»ı.yıeprkW sı-| kı aferinlere çocukca kapılıp gımaracak çağı çoktan atlayıp| geçmişti. Şimdi; ağır başlı, otu-| bir olgunlukla, paniksiz| tevazu ricatleri yaparak kendi | liyakat haritasının hududunda durmayı öğrenmişti. | Amca diye elini öptüğü ada - mın gösterdiği samimiyeti dara | olarak tenzilden sanra, geriye kalan safi takdirlerle kendi dı- Sıuyetini endazelemeye çalışıyor-| Meğer İsmail, babasının he-| sabına girdiği hukuk fakültesin- de kendi hesabına edebiyata ıM rasıyormuş. Diplomasını alınca adliye nezaretine baş vuracafı yerde, vardı Maarif Nezaretin-| den bir edebiyat hocalığı aldı | Kastamonu lisesine gitti. | Edremitliler, © sıra, iki tane| hukukluyu tanır ve severdi 1 — Karesi mebusu — Ferhat Pey. 2 — Müddeiumumi Sındır- gılı Ahmet Süreyya Bey (Erge evren soy adile hâlâ mebus tur). İsmail Habibin de onlar gibi olmasına herkes özenirdi. Onun gidip lise hocalığına inti-| gap edivereceği hiç akla gel-| mezdi. Bu, şaşılacak bir şeydi. | Şimdi şu yeni etiketin nnın.; daki İsmail Habibi görüp anla- | mak lâzım geldi. İlk izahı mabu | sumuz Ferhad Bey verdi: — Acayip! dedi; böyle de- ğerli bir hemşehrimiz yetişti ha! Ferhad Beyin bu hayranlığı gok müessir oldu. Çünkü onun babası Hasan Beyle, İsmailin babası Habib ağa, biribirlerine garez bağlamış iki düşmandı. öyle babasının hasımzadesini beğenmek; Ferhad Bey için bir fazilet olduğu kadar, İsmail Ha- bib Bey için de bir kaymet sayı- hrdı. Müddeiumumi Ahmet Sürey- ya ise.. keskin bir hukuk âlimi, heyecanlı bir Türk şairi, lâstik | top gibi bir genç sporcu olarak | tanınmıştı. Onun görüşlerindi ki isabetten şüphe edilemezdi. O da şu mütaleayı yürüttü (Bonu yarn) ı HABİP j | | tetkik olunmuş ve bunların 16- inin ll..lfl.'C toplantısı İçtimat Dahiliye Veı ili de takip ettı W tanbul Şehir Meclisi dün sar aı 5 de Vali ve Belediye Reisi Doktor Lötfi Kırdarın riyaseti altında toplanmıştır. Celse açılır açılmaz içtima müddetinin tem- dit edileceğine dair makam te> | keresi okunarak kabul edilmiş ve müteakıben — ruznamenin W müzakeresine geçilmiştir. Levazım müdürlüğünün he- sap işleri müdürlüğüne bağlan- ması hakkındaki mülkiye encü-| meni mazbatası mülkiye encü-| menine havale olunmuş ve mü- teakıben Üsküdar - Kadıköy ve havalisi halk tramvayları Türk Anonim Şirketinin alacaklıları ile yapacağı anlaşmaya dair bütçe, kavanin ve iktısat encü- menleri müşterek mazbatası es-| nasında Vali ve Belediye Reisi| Doktor Lâtfi Kırdar izahat ver- miştir. V ve belediye reisi ezcüm- lemiştir ki | '— Evkafla, şirketin evkafa | ait bulunan hisse sesetlerini sa- 'tın almak üzere tam bir anlaş maya varmış bulunuyoruz. — Ev-| kafın 400 bin liralık hisse se-| netlerini 200 bin liraya ve 15 gene de faizsiz olarak ödiyece- ğiz. Bu hususta hazırlanan ka- | nun lâyihası meclistedir. Ya-| kında çıkacağını tahmin edi - yorum.,, Meclis bu izahatı mü-| teakıb anlaşmayı tasvib etmiş ve celseye hitam vermiştir. İkinci celse İkinci cetsede, şehir meclisi zabıtai belediye talimatnamesi- nin patlayıcı maddelere ait hü- kümlerini müzakere ve kabul etmiştir. Bu celse Dahiliye Ve- kili tarafından da takip olun - muştur. MAARİFTE Ekelliyet mekteple- Şehrimizde bulunan ecnebi ve| ekalliyet orta okul ve lisâ yar-| direktörleri dün Maarif Müdür- lüğünde bir toplantı yapmışlar- dır. Toplantıda, bu okullarda mevcut kütüphanelerin vaziyeti lâhı için tedbirler alınması ka- rarlaştırılmıştır. Ezcümle bu liselerdeki kütüp- hanelerdeki türkçe eserlerin ço- ğaltılması kararlaştırılmıştır. Maallimlerin kıdem - zamları Vali ve Belediye Reisi Doktor Lütfi Kırdar henüz kıdem zam- ni alamıyan öğretmenlerin va- ziyetile bizzat meşgul olmuştur. âğrendiğimize göre bu zamların | derhal verilmesi için yeni sene bütçesine tahsisat konulmuştur. iliye Vekili barına! vazı""îi’e Me; cala medreselerde üniversitelilerin gul eıu'sr Vekil medreselere gı'a'erek vaziyeti bizzat tetkik edecek| Şehrimizde — bulunan harap medreselerde otur: çok güç gartlar altında tahsillerini ida- | Te ettirmeğe çalışan üniversite- | Hlerin vaziyetleriyle vali ve be-| lediye reisi doktor Lütfi Kırdar | bizzat meşgul olmağa başlamış- | tır. Vali, bundan bir kaç gün ev- vel talebelerin barındığı bu| medreseleri bizzat gidip teftiş etmiştir. Fakat vaktin gündüz | olması hasebiyle, üniversitelileri crada bulamıyan vali ve bele-| diye reisi doktor Lütfi Kırdar | bir gece vakti ayni medreseleri | ziyaret etmiş ve üniversitelilerin | yaşayışiyle meşgul olmuş — ve kendilerinden bazı izahat almış- tır. Vali ve belediye reisi mev- Zuubahis medreselerin zeminle- rinin taş olduğunu ve ayni za - manda elektrik tesisatının bu- kunmadığını görmüş ve buna dair derhal tedbirler alınması- | ni emretmiştir. Dün, — belediye | heyeti fenniye ve sıhhat müdür- | Manifatura buhranı mevcutken Gümrükler Japon menşeli malla dolu imiş leri de ayni medreselere giderek | zeminlerinin derhal tahta dö - trik tesisatı yapılması için lü-| zumlu mesarifatı hesap etmiş- | vv lerdir. Bu iş için şimdilik der- | hal 5 bin lira tahsisat ayrılmış- tır. İstanbul hastahanelerinden Halk tipi 7 kumaş Dün bir toplantı | yapıldı W Halk tipi kumaş yapılması | için faaliyete geçilmiştir. Bu hususta İstanbul Ticaret ve Sa- nayi Odasında bir toplantı ya - pilmış ve kumaş fabrikatörle - rinden halk tipi kumagı yapıp alâkadarlara vermeleri istenmiş tir. Fabrikatörler, yünlü ve en | ucuz şekilde olacak olan bu ku- genmesi ve ayni zamanda elek- | artan karyolalar da derhal bu- | raya naklohmacak ve - talebeler taşlar üzerinde yatmaktan kur- tulacaklardır. Dün şehrimize gelen Dahiliye Vekili Faik Öztrak ta medrese- lerde barınan talebelerin - vazi- yetiyle çok yakından alâkadar | olmuştur. Dahiliye Vekilimiz bu med reselere giderek talebelerin va- | ziyetini yakından tetkik etmek | arzusunu göstermişlerdir. Dahiliye Vekilimiz — yarın bu | medreselere gideceklerdir. Şehrimizde bulhman medreseler tamir olunuyor Diğer taraftan İstanbul bele- diyesi şehrimizde bulunan med- reseleri esaslı şekilde tamir et- meğe karar vermiştir. Belediye bu iş için bir program hazırla- mıştır. Milyonlarca lira sarfını icap ettiren bu muazzam iş ted- rict bir surette tamamlanacak- tır. Medreseler tamir olunduk- tan sonra bunlardan muhtelif şekillerde istifade olumacaktır. maşların dokunması için hazır- hklara bu.;kımıqtır | BELEDİYEDE Ekmek fiyatları | ucuzlayacak | İstanbul belediyesi, ekmek fiyatlarının 20 para daha ucuz latılabileceği hakkında hazırla- dığı bir raporu dün vilâyete vermiştir. Raporda bu tenzilin esbabı mucibesi izah olunmak- tadır. Diğer taraftan üğrendiğimize göre Maliye Vekâleti, buğday koruma vergisi dolayısile çuval başından aldığı 146 kuruş ver- giyi 100 kuruşa indirmeğe mu- vafakat etmiştir. Ayrıca mua - mele vergisinden de tenzilât ya-| pılacağı umulmaktadır. | | İstanbul bisiklet teşvik müsabakası İstanbul bisiklet teşvik mü- sabakaları önümüzdeki pazar günü Mecidiyeköyü ile Hacı Osman bayırı arasındaki 42 ki- lometrelik mesafede apılacak -| tır. Şüpheli bir ölüm — | Fatihte Çiftegelinler cadde- | si 8 numaralı Ömerin fırınında | çalışan 50 yaşındaki Arap ha- | cı Abdullah ölmüş ve bu ölüm üpheli görülerek ceset morga | aldırılmıştır. | Fiyat mürabbe bürosu tata-| fından banka ardiyelerinde ya- 4” ptlan araştırmaların neticesi an laşılmıştır. Ardiyelerde 385 san dık Japonya menşeli manifatu- ra eşyası bulunmuştur. Bu mal- lar, piyasaya çıkarılmış olsay- dı, kısmen görülen mevzil ma- nifatura sıkıntısı bile hissedil- miyecekti denmektedir. Ayrıca bu ardiyelerde mü him miktarda çuval, yapa yün, deri gibi saklı eşya da bu- lunmuştur. Bu malların sahiplerine, ardi- le ve başka nerelerde ne T malları bulunduğunu ha- kiki olarak birer beyanname ile büroya bildirmeleri tebliğ olun- muştur. ADLİYEDE Bir bono sahtekârlığı dolandırıcılığı daha Bir ayniyat makbuzunu tah- rif ederek kendisini mübadil alacaklısı şeklinde gösteren — ve| sonra bu makbuz üzerinde bir| temlik senedi yapıp Haçador is- minde bir muameleciye noter huzuriyle — devredip 2684 lira dolandırdığı iddia edilen Bele-| diye Sıhhat İşleri memurların -| dan “Yanya — mübadillerinden | Memduh Tepedelenin muhake- | mesine dün ikinci ağır cezada başlandı. Suçlu iddiayı kabul etmiyerek: — Haçadora verilen ayniyat makbuzunun mali bir kıymeti yoktur. Yapılan tahrifat ta be- nim kalemimle değildir. Ve buna ikabil ben Haçadordan pa- ra almış değilim. Dedi. Muhakeme Haçadorun celbi için başka güne bırakıl - di. ismini hâkime yanlış söyleyen hırsız Evvelki gün bir hırsızlıktan suçlu olup ikinci sulh ceza mah kemaesinde hâkim huzurunda is- mini yanlış ve yalan söylediği suçiyle — cürmümeşhut yapılan Lütfi derhal tevkif edilmiş ve | dün Sultanahmet birinci sulh cezada bu işden dolayı bakılan muhakemesinde 6 gün hapse, vıahküm olmuştur, İKTİSAD Demnyol arında yeni bir yük tarifesi Devlet Demiryolları Umum Müdürlüğü —Anadolu ve Avru- pa demiryollarında muteber ol- mak üzere tek ordinplu bir tarif hazırlamıştır. 1 Nisandan iti- baren tatbik mevküne girecek bu tarifeye nazaran Anadolu- dan kaldırılacak eşya, Sirke - ci - Haydarpaşa — arasındaki nakliye de dahil Trakyada gön- derileceği yere kadar tek tari- fe üzerinden nakledilecektir. Bu kararın, emtia naklinde mi kolaylıklar temin edeceği güp- hesizdir. 1 Nisandan sonra Sir- keci - Haydarpaşa arasındaki deniz emtia navlon tarifesi de kaldırılacaktır. Ondört yaşında bir kıza tecavüz etmiş Mevlânekapıda oturan Muall! isminde 14 yaşında bir kızı nemaya götürüp avdetlerinde Bİ- civar kahvelerden birine sokup orada tevcavüz eden Mevlâna - dün Sultanah - met birinci sulh ceza mahkeme- Binde gizli olarak muhakeme e- dilmiş ve hakkında tevkif kara- rı verilmiştir. kapılı Kenan, mene hacet kalmadı tırıp getirdim i Diye bı a imlı | kat benim resmimle t j & —İta İyeda ve l '"i dolatıdırmışla f?! VİI Ü Eiğ Verdikleri pasaportun sahte olduğu görülünce yakalandı Dün altıncı kemesinde — sah Türkiyeye girmek dolayı - Polonyalı muhakeme edildi. Bu suçlu Polonvada doğ- muş Her Herman oğlu 1 isminde bir tüccardı. O: l ve Almanca Muhakeme tercüman vası! yapılıyor ve suçlu Leyintci şından geçenleri şöyle anla yordu: suçundan bir tüccar te oradan hicret ettim ve İtalyaya geçtim. — Cenovada kaldım. Fakat Türkiyeye gel- mek istiyordum. aportum yoktu. Türki girebilmek r Hollanda p: almak lâzım geldiğini İtalya- da tanıştığım bir İtalyan bana söyledi. İstersem bu işimi ko- layca yapacağını da ilâve et- ti. Tabil derhal kabul ettim. Beni Cenovada Hollanda kon- solosluğuna götürdü. Fakat konsolosun yanına yalnız gir- di. Yarım saat kadar bekledik- ten sonra geldi: — İşin oldu. pasaportunu gelip buradan a- hrız dedi Ve bu iş receğimi ili ç gün sonra için 5000 liret ve- ve etti. Aradan iki gün geçince bu adam pasapor- tum getirerek Senin oraya kadar git - Ben yap- dilmiş bir pasaport v mediğini — söyler — Hollanda bilme landalı iş bir Hol sın. Bu iyettir. Bun- adın bu din, Önce pek güphel 'akat sonral: adan a tiplik eden sat adında bir Türk pasapor- tumun muayenesini yaparken bana: — Bu sahte bir pasaporttur. Sizi polise haber vereceğim, dedi. Ben ismin yanlışlığından zaten kuşkulu idim. Bu sözlere her şeyi ona anlattım. t güzel almanca biliyordu. para istedi. Çi lira verdim. Fakat Hollan- tâbiüyetine — geçtiğimde dığı halde ismimin yanlış ola! ilmuş olma- sından dolayı pasaport hak- da içimde bir şüphe vardı. Bundan dolayı polise de gide- k güçlük çekme- . Kolay muamelem apıldı ve İstanbula geldim. racaatla bu vazi) Bana z istida Ankaraya Polony: nesine gönder. ler. Dedi. Bu kamları da vaziyetimden ma- lümattar edecektim. İşte bu #| bir kaç gün zarfında Esat beni kıştırıp her gün para ist meye başladı. F kattan cesaret aldığımdan ar- tak para falan - vermedim. Fa- || kat bundan muğber oldu ve etti. | k ifadesi ü- mi muavini alümat ver - suçlunun polise memesini ileri süre li müdafaasını yapma- uhakemenin — talikini Riyaset mevkuf olan Leyin- çinin tahliyesine ve avukatı tarafından müdafaası yapıl - mak üzere muhakemenin baş- ka bir güne bırakılmasına ka- rar verdi. Yazanı Salih Kurad Uz: Ksşifler, ihtiralar Yüksek binalarda hayat İstilrbalin yüksek binalarının üst katlarında yaşıyanlar — için oksijen yetiştirme meselesi var- dır. 6 kilomtre irtifaına kadar bu mesele pek mühim değildir. Şimdi anlaşıldığına göre, İnsat- ların yüksek mevkiler için adap- tasyon kabiliyeti zannedildiğin - den büyüktür. Binaların umum! | park veya çiçek bahçesi halinde kullanılacak olan üst katlarında | karm terakümüne müsaade &- | Gilmemesi için, sun'i tshine usul- leriyle, bir çare bulunması ihti- | mal dahilindedir. Bu yüksek bi- nalarda dağ sporları yapmak istiyenler için üst katlara asan- sörlerle yarım saatta çıkmak mümkündür. Basitliğin tercih edilmeesinden dolayı odalar çıplak olacaktır. Toz yuvası olan kitaplara o zar man veda edilmiş olacaktır. Bil- giler filim haline sokulabilen plastik maddelere kaydedilecek. Bu kayıtlar ya gözle veya rad- yolarda olduğu gibi — muayyen tertibatla kulakla — okunacak- tır. Plastik maddelerin elbise, va- gön, seramik ve her nevi yapı malzemesi yerinde kullanılacağı devirde dünyanın ne şekil alaca- #anı şu bir kaç yazıda bildirmiş olduk. Bu keşiflerin insan tabiat veya huylarında mühim değişik- lik yapacağıma inanabiliriz. Bryson ismindeki bir İngiliz ilim adamının yazılarından abh- nan bu satırlar Jül Vern ro- manlarını hatırlatıyor. Maama - fih eskiden hayal addedilen bir çok fikirlerin tahakkuk ettiğini bugün görüyoruz. Küçücük bir kutu içine konmuş olan bir kaç ampulle, bir kaç tel ve küçük plâklardan mürekkep parçala - rın teşkil ettiği radyo cihazı ile arzın bir noktasından söylenilen sözler antipot (kutran muka- bil nokta) dan dinlenebiliyor. Dahası var. Bu mesafeden rad- yo dalgaları saniyenin İ0 ilâ 15 de birinde gelir. Halbuki bu es- nada sesi 20 ilâ 30 metre mesa- fe kateder. İngiltenre Yeni Ze - landanın hemen hemen antipo - Gundan; Londrada büyük bir ti- yatro sahnesinde söylenilen şar- kıyı bu tiyatronun galerisinde ki dinlemeden Yeni Zelandadaki bir radyo cihazının yanındaki - ler dinliyebiliyorlar. 30 sene ev- vel buna kim inanabilirdi? Tay- yarelerin sür'atleri saatta bin kilometreye yaklaşmıştır. Eğer bu sür'at saatta 1200 kilometre- yi bulursa 50 derece şimal arz- larında bir tul dairesi üzerinde uçan tayyarenin pilotu bir pa - zar günü, Stokholmdan ayrılsa cumartesi günü Kanadaya ine- bilecektir. Yani Kanadada bir yere indiği zaman daha pazar günü olmamıştır. Çünkü tayya- re bu”arz dairesinde güneşten çabuk gidiyor demektir. Her gün gördüğümüz, fakat alıştığımız için bize garip gö - rünmiyen bir takım harikalar var ki bundan yüz sene evvel bunlara kim inanırdı. Bu halde İngilizlerin büyük şairlerinden birinin dediği gibi “Ben neyim? geceleyin ağlıyan bir bebek, için ağlıyan bir bebek, bir dilim varsa o da feryattır" deyip ge- çelim. Güreş ekipimiz yarın |Ankaraya hareket adiyor Ankara ve İstanbul bölgeleri üreş mi aları önümüzdeki pazar nü Ankarada yapılacaktır. tanbul ekibini teşkil edeci lan Çoban Mehmet, Muzstafa Samsunlu Ahmet, Adnan, Halil, Küçük Mustafa, Ahmet Cakır- dan mürekkep kafile güreş mo- nitörü Saimin refakati ve Sedat Şahinin — riyasetinde — yarınki trenle Ankaraya hareket ede- gü