e g Mr. Churehill'- in nutkundan sonra (Başmakaleden devam) iye vermesine imkân yoktur. Bir| ündenberi gelen bhaberler z kanaatini takviye ediyor. Hitler Balkanlarda ne yapa-| caktır? Yalnız Bulgaristana yer-| leşerek oradan Yunanistanı ve, The Thims'in dediği gibi, Türki- yeyi tazyik mi etmek istiyecek? Her halde çok vahim ihtilâtlar doğurabilecek bir vaziyet karşı- sında bulunduğumuzu saklama- ğa mahal yoktur. Ne Almanla- rın istilâ ve tahakküm hırsları- na hudut vardır, ne sözlerine inanılmasına imkân vardır. Bi—W naberin, Balkanlar en fena| ihtimalleri bile düşünmeğe mec-| burdurlar. Balkanlılar için ha-| rici düşmana karşı müttefik su-| rette hareket ederek sarsılmaz bir blok teşkil etmek saati geç-| miştir. Bunun mes'uliyetini yük-| lenmiş olan devlet adamları ta-| rih huzurunda çok zor mevkide kalacaklardır. Her halde, Tür- kiye vazifesini yapmış olmak hissile vicdanını müsterih tu-| tabilir. Ayni zamanda, ilk dakikadan | itibaren, uzak tehlikenin bir gün | kapılarımıza dayanacağını kes- tirerek ona göre tedbirlerimizi aldığımız için gafil avlanmış ve| müdafaamızı temin hususunda | geç kalmış değiliz. Devletin yük- | Bek siyasetini hakikaten nadir görülür bir deha ile tesbit eden Milli Şefimize, onun direktifle- Tini büyük bir iktidar ile file çı- karan hükümetimize ve vatanın | muhafızı olan kahraman ordu- muza her zaman itimat edebilir ve vazife saatini sükün ve ciddi- yet ile bekleyebiliriz. Dünyada hiç kimse Türkiye- nin iyi niyetlerinden — ve sulha bağlılığından — şüphe edemez. Türkiye bir buçuk senedir. ma- ceraya atılmak arzularına hiç iltifat etmeyerek en müşkül da- kikalarda muhakeme serbestisi- ni muhafaza etmiş ve müttefik- lerine karşı taahhüdlerinde hiç zâf eseri göstermeden sulhun idamesine çalışmıştır. Binaen-| aleyh, bir gün gelir de Türkiye bakkını ve şerefini — silâhiyle | müdafaa — zaruretinde kalırsa| memleket içinde bunun elzem” ve zaruri bir hareket teşkil ettiği- ne iman etmiyecek tek bir v: tandaş görülmiyeceği gibi taraf efkârı umumiye de Türki- yenin lehinde şehadet etmekten geri kalmıyacaktır. 1ftihar ve mübalâğalara ka-| pilmaktan çekiniriz. Yalnız şu| kadar söyleriz ki vazifemiz neyi | icap ediyorsa onu yapacağız ve| yaparken bunu ırkımıza ve ec- dadımıza lâyık bir surette yap- | makta kusur etmiyeceğiz, Şu dakikada vazifemiz soğuk | kanlılığı ve vakarı elden bırak- mamak, tamamen sakin ve mü-| teyakkız bulunarak beklemektir. | Hükümet uyanıktır, azimlidir, | Milli haklardan en ufak bir zer-| reyi bile feda etmemeğe karar vermiştir. Biz ona güvendiğ gibi o da milletin büyüklüğüne, | onun namus ve şerefini temsil eden orduya ve vatanın namü- tenahi enerji kaynaklarına kat'i bir itimat beslemektedir. İşte bu | karşılıklı emniyet içinde, derin | bir tesanüt rabıtasiyle yı bir kütle manzarası Türkiye hazırdır. Hüseyin Cahit YALÇIN | Pillerin azamt kâr had- leri tesbit edildi İngiltere ve İsveçten 140 bin adet pilin azami hadleri dün mürakabe komis Yonu tarafından tesbit edilmiş- lir. Bu pillerin maliyet - fiyatları tekilerine nazaran daha ucuz olduğundan piyasadaki pil fi- | gelen kâr yatlarının bir miktar düşeceği| tahmin edilmektedir. Verilecek karara göre bu pil> ierde toptancıya yüzde 15 pe- rakendecilere de yüzde 25 kâr haddi bırakılmaktadır. | kilometre | dosa karşı yeni taarruzu bun - | mektedir. Bir seri mahalli hü- | udıö SON £ TENANT S BERLER — Rodos adasına hava hücumları (Baş tarafı 1 inci sayfada) hava üssüdür Ve Alman hava kuvvetleri gölgesinin doğu - cenup Avrupasına ve Akdenize uzanmakta olduğu şu sırada İn- giliz hava kuvvetleri, İtalyan hava kuvvetlerinin büyük bir istifade temin edemediği Rodos üssüne hususi bir ehemmiyet at- feylemektedir. İngiliz donanm: sı ve hava kuvetleri Alman ta; yarelerinin bu üsten İtalyanla dan daha iyi istifade edememe - sine itina edecektir. Radosta halen Alman tayy releri bulunduğu hakkındaki ha- beri teyit eder bir malümat alı- namamıştır. Üsleri Rodosa 1 mesafedeki Sicilya- da bulunan Alman filolarının Si yadaki bombardıman tayya - relerinin uçuş sahalarını teca- vüz eden akınlar yapılabilmek için Rodosu iaşe üssi olarak kullanmaları mümkündür. Sü- veysş kanalı üzerine 30 Kânunu sanide ilk Alman akınını yapan tayyareler belki de Rodostan benzin almışlardır. İngiliz hava kuvvetlerinin Ro- dan tir, Kahire, 13 (aa.) — İngiliz umumi karargâhının tebliği: Eritrede, Keren etrafındaki vaziyet inkişafta devam eyle - dört gün sonra başlamış - cumlar neticesinde kıtelarımız şehir etrafındaki tepelerde me zilerini daimi surette iyileştir- mektedir. Daha cenupta, Arre- oya doğru ilerleme, şayanı mem nuniyet bir tarzda terakki et- mektedir. Habeşistanda Kobok — mınta- kasında cenubi Afrika birliği kıtaları nüfuzlarını muvaffaki- yetli tarzda daha ziyade geniş- İetmeye devam etmektedir. Diğer cephelerde vaziyette değişiklik yoktur. Cenubi Afrika hava kuvvetle- rinin akını 13 (a.a.) — Resmf Nairobi, tebi İtalyan somalisinde kâin Af- madu, pazartesi günü, cenubi Afrika birliği hava kuvvetleri-| nin şimdiye kadar yaptığı bot bardımanların en şiddetlileri den birisine hedef teşkil etmiş- tir. İki filotillânın bombardı- man tayyareleri, dalgalar halin- de, Afmaduda iki-askeri hedef üzerine pike inişleri yaparak bir-Çok tam isabetler kaydet- miştir. | Atatürkün hayatın- dan yazılmamış hatıralar (Baş tarafı 3 üncü sayfada) miştim. Vaziyeti takip edebile- ceğimden emin olarak yere seri len kalınca bir köylü keçesi ü- zerine uyumak için uzandı. Ben kumandanımın yanıbaşındaki te- lefonlu çadırda harekâtı - takip ordum. ç saat sürmiyen bu keçe ü- zerindeki istirahati esnasında; her biri ayrı ayrı mâna ve med- | İtalyan DA GI. Franco Petain ile de görüştü (Baş tarafı 1 inci sayfada) neral Franco halkı selâmla - miştir. Görüşmeyi mütcakip, mareşal Petain, general Francoyu oto -| mobiline kadar teşyi etmiş — ve| burada hararetle el sıktşarak iki | devlet relsi birbirine veda eyle- miştir. Mussolini - Franco mülâkatına Roma, 13 (aa jansı bildiriyor: âhiyettar mahfillerde Mus- solini - Franco mülâkatı hakkın- da şu üç nokta kayt ve işaret edilmektedir: 1 — Duçe ile general Franco gibi sıkı münasebat ve siyasi ar-| kadaşlık idame eden iki hükü-| met şefinin bir mülâkatı daima hususi bir ehemmiyet arzeder. Geçirdiğimiz tarihi anın siyasi ve askeri şartları da bu ehemmi- yete inzimam etmektedir. 2 — General Pranconun İtal- | yaya yaptığı bu ilk ziyaret, mu- tantan bir mahiyet almış olma- | makla beraber, İtalyada iki mil- leti birbirine bağlıyan kardeşlik muhabbetiyle — karşılanmıştır. .| Bardighera mülâkatının — her| şeyden evvel iki memleketi müş- terek bir surette alâkalandıran meselelerin tetkikine tahsis e- dilmiş olduğunu beyana hacet yoktur. 3 — Resmi tebliğ kısa olmak- la beraber vazıhtır ve görüşme- lerde münakaşa edilen iki nokta- | yı tasrih etmektedir. Bu nokta- | İar bugünkü harpla alâkadar Avrupa meseleleriyle — Avrupa- nın yeniden tanzimi meselesi - dir. Bu meseleler şu tarihi an- da iki memleketi alâkadar et- mektedir. Ve bu itibarla Akde- niz ve Afrika vaziyetleri düşü- nülebilir. Biri daha umumi, diğeri daha hususi olan bu iki mesele hak- kında tam bir fikir mutabakatı kaydedilmiştir. — Bu suretledir ki, istikbalde de İspanyanın Mihverle tesanüdü idame edile- cektir. a Londra, 13 (a.a.) — Müstakil PFransız ajansı bildiriyor: | Timesin diplomatik muhabiri şunları yazmaktadır. Sulh teşebbbüsünün Petain - Franco mülâkatına mevzu teş- kil etmesi çok zordur. Eğer İ-| talya İngiltere ile ayrı bir sulh | yapmak tasavvurunda olsaydı ki ortada böyle bir kusura delâlet eden hiç hbir emare , yoktur - bu husustaki yoklama- lar hiç şüphesiz gizlice yapılır- | — D.NEB. a: | ti Dr. Zeki Yalım, dış hastalık- —Bulgaristanın Almanlar tarafın- | dan istilâsı hâlâ bugün yarın | karmadan girmek maksadile, Profösörlbğe terfi eden doçentler (Baş tarafı 1 inci sayfada) nını ihraz etmiş olan doçentler şunlardır: Tp Fakültesi doçenlerinden Anatomi doçenti Dr. Zeki Zeren ikici şirürji doçenti Dr. Şinasi Erel, Patolojik anatomi doçen- ti Dr. Besim Turhan, radyoloji Dr. Tevfik Berkman, deri ve, frengi doçenti Dr. Cevat Kerim İncedayı, ikinci iç hastalıkları doçenti Dr. Arif İsmet Çetin - ğil, İkinci iç hastalıkları doçen- ti Dr. Ekrem Şerif Eğeli, Adli tıp doçenti Dr. Hikmet Yalgın. | birinci şirürji doçenti Dr. Fahri| Erel, Çocuk hastalıkları ve ba- kımı doçenti Dr. Şevket Salih Sosyal, kulak ve burun hasta - lıkları doçenti Dr. Ekrem Beh- çet Tezel, çocuk cerrahisi ve ortopedi doçenti Dr. Münir Sarp doçenti Dr. yener, radyoloji Muhterem Göümen, Farmakodi- namı ve tedavi kliniği - doçenti | Dr. Nabi Kastarlak, ikinci ic hastalıkları doçenti Dr. Muzaf- fer Şevki Yener, Hijiyen doçen-W ları ve ameliyeleri doçenti Dr. Suat İsmail Gürkan. Edebiyat Fakültesi doçentle- rinden tarih doçenti Mükrimin Halil İnanç, Türk tefekkür tari-| hi doçenti Hilmi” Ziya Ülken, metinler şehri doçenti Ali Nihat Tarlan. İktısad Fakültesi doçenlerin- den sosyoloji ve sosyal siyaset doçenti Ziyaettin Fahri Fındık-| oğlu, İktısad tarihi ve iktisadi | coğrafya doçenti Ömer Lütfi Barkan. Sofyanın tekzibi (Baş tarafı 1 inci sayfada) meydanlardan da senenin bu Mevsiminde istifade edilemez. Londranın görüşü Londra, 13 (a.a.) — Müstakil Fransız ajansı bildiriyor: Bu sabah Londradaki intiba, Balkan ihtilâtatı tahlikesinin halen mutlaka bu hafta başında haiz gibi gözüktüğü müstacel mahiyeti haiz olmadığı merke- zindedir. Londradaki telâkkiye göre, istenilen saatte yapılabilir. Pa- kat Almanlar, Bulgaristana Bal kanlarda umumi bir yangın çı- mümkün olduğu takdirde bir kaç gün tehditlerinin neticesini | | görmek için intizar edeceklerdir. | Bir kaç zaman evvel bu ku- dı. Çünkü Hitlerin böyle bir| Susta birinci smıf ve oldukça | bbüsüne müsamaha esrarengiz bir unsur olarak te-| etmiyeceği muhakkaktır. Bizce İlâkki edilen Rus hattı hareke-| Mussolininin İspanya ve Fran-| ti halen daha az karanlık adde- | sadan yardım istemesi ihtimali çok kuvvetlidir. Mussolininin Trablusgarpteki ordu bakiyesi- nin kurtarılması için İspany: nın yardımını istemesi pek müm kündür. Bu bittabi Fransızla- rın muvafakatini istilzam eden | bir iştir. Çünkü Mussolini Fran- sa ile henüz harp halinde bulu-| nuyor denilebilir. lülde olan sekiz emir verdi. Bi- . —ammummamucnuanununucuu.n naenaleyh yine — uyumamıştı. Maiyetinin üç gün üç gece ta- hammül edebildikleri uykusuz-| luğa o fevkalâde yaradılışlı a- dam herkesten fazla dayandığı olurdu. Büyük harpte emir ve ku-| mandadan uzaklaştırıldığı za- manlar; vaktini İstanbulda ge- çirirdi. Günlerinin esaslı eğlen- | cesini ziyaretine gelenlerle ciddi | meseleler üzerinde açık konuş-| mak teşkil ederdi. | Başbaşa kaldığımız da çok 0- lurdu. Bu gibi zamanlarda ken- disini ziyaretten çekinenleri zi- yarete giderdi. Hattâ şahsen hoşlanmadığı, fakat belki bir gün lâzım olur düşüncesiyle iş- adamlarını da ihmal et- | | mezdi. Evinde sadeliği severdi. Basit ve fakat eşyasını bizzat tanzim ve mütenazır olmaları için ları tutar, kaldırır, dile-| diği mevki ve vaziyete koyar- | -| dı. Ömrünce zaman zaman bu- nunla meşgul oldu Büyük Kurtarıcı; menküp za- manlar bile kendini mesul bü-| | yük bir işbaşı yerinde tutardı. Evinde haritalarını açar, gaze- | telerden alınabilen cephe haber- | lerini muhakeme eder, resmi| tebliğlerde gizlenen hakikatleri | bulur, sabahlara kadar yalnız| Türkiyenin değil; müttefik ve | düşman ordularının harekâtını tetkike koyulur, ve gelecekte ne gibi siyasi ve askeri vaziyetlerin doğabileceğini bulduktan sonra yatardı. O bu hi yılının ilk aylarında Alman ri- Caline mağlüp olacaklarını söy- lememiş mi idi?. | Hele pek ağır ve acı mütare- ke günlerini kablarına sığamı- yan büyük kalp ve dimağının faaliyetinden uykusuzlukları de- vamlı olurdu. Hayatı azaplar içinde geçerdi. Fakat bu vetli günler; zerre kadar onun maneviyatını sarsamadı. O; bu karanlık ve ümitsiz günlerde a- ziz milletin halâs ve istiklâli plânlarını hazırlardı, kas- 19 Mayıs gününün di gü- neşiyle Samsuna Aayak basan Atatürk; Lozan sulhünün akdi ne kadar gece uykusu görmedi. | Sulhün akdinden sonra da he men hastalığının arifesine ka- dar gençliğin ve gelecek Türk nesillerinin her bakımdan ol- n bir terbiye almaları gecelerini vakfetti İnkılâp neslimizin bu kıymet li mirasçılarına ilk milli, ve va- tani teçhizat olarak bırakmak istediği Türk tarih ve dilini bü yük etütler ve yorucu çalışma- larla ortaya koymak icin yine uştı. 0 bu vaziyetten mem- Bütün — yorgunluğunu programlarına koyduğu una nundu. kültür mesaisinin muvaffakıyet akis- lerini görmekle;.. ve ensalin ben- liklerini bilerek yüksek asa- let ve izzeti nefis taşıyacakla- rını düşünmekle ön — derece | bahtiyardı. arlığı ile 1917 | İaeeaamz dilmektedir. Öyle sanılıyor ki, Rusya, bel- ki de diğer her milletten daha | ziyade, Balkanlarda sulhun ida mesi arzusundadır. ve - bunün| neticesi olarak Almanların Bul- garistana müdahalesini bir harp | sebebi yapmıyacaktır. 1 Muamele vergisin- den muaftululanlar İstanbul Defterdarı- nın yeni kararı izah eden beyanatı (Baş tarafı 1 inci sayfada) tiği işçi sayısı müessese sahibi dahil olmak üzere beşi tecavüz etmeyen ve muharrik kuvvet kullananlar da muharrik kuv - veti deiki beygiri geçmeyen küçük san'at müesseseleri bazı | kayıt ve şartlar altında vergi- | den muaf tutulmuştur. Küçük san'at müesseselerinin bu muaffiyetten istifade ede - bilmeleri için İstanbulda Gala- ta Balıkpazarında Muamele ve İstihlâk vergileri Merkez Ta- hakkuk Şefliğine müracaat e- derek bedava verilmekte olan bir (muafiyet karnesi) almaları Tâzımdır. 22/1/ 1941 tarihli yevmi ga- zetelerin hemen hepsinde ilân edildiği veçhile bunun için bir k müddet verilmiştir. Bu müddet, mezkür ilân tarihinden başlamıştır. Ve 22 şubat 1941 günü hitama erecektir. Müesse- selere bir kolaylık olmak üze- re muafiyet istidaları taboluna- rak şubece isteyenlere verildi - ginden ayrıca istida yazdırmağa da hacet kalmamaktadır. Bu müddet zarfında (muafi- yet karnesi) almayanlar, işçi kullanmasalar ve motörleri bu- lunmasa bile vergiye tâbi tutu- lacaklardır. İstanbulda muafiyetten istifa- de edecek: Kalaycı, demirci, dökümeü, bakırcı, Muslukçu, mücellit, çinkograf, hâkkâk, sa- atçı, kuyumcu, tenekeci, çilingir, tesviyeci, tornacı, — marangoz, doğramacı, kutucu, — sandıkçı, parmakçı, kürekçi, kafesçi, kor- niş, oyuncak gibi ufak tahta işi yapanlar, dokumacı, — çorapçı, konfeksiyoncu, terzi, çanta ve saraciye âmilleri, kunduracı ve kundura, mücevherat, radyo, e- lektrik, araba, elbise tamircile- ri ile bunlara mümasil bilümum imâalâthane, atölye ve tamirha- ne işletenler gibi pek çok küçük san'at erbabı vardır. Şimdiye kadar müracat eden- lerin miktarından bu ufak sanat erbabının vergiden muaf olabil- meleri için mutlaka bir muafiyet karnesi almaları icap edeceğini henüz bilmedikleri anlaşılmak- tadır. Bu yüzden birçok vatandaşlar ileride müşkül bir vaziyete dü- şerek sırf karne almamış olma- ları dolayısiyle vergi ödemek mecburiyetinde kalabilirler. Bu- na mahal kalmamak üzere alâ- kadar sanat erbabı ve ufak san- at müesseselerinin kanuni müd- det zarfında yani 22 şubat 1941 tarihine kadar behemehal mü- racaatta bulunarak karne alma- yı unutmamaları — lâzımdır. z Bu hususta vatandaşların ar- zu ettikleri fazla izahat ve taf- silât Muamele ve İstihlâk Ver»' gileri Müdürlüğü ile şubesince verilmektedir. İstanbul Vakıflar Müdürlüğü İlânları Muhammen aylığı Semt ve mahalle — Cad. sokak — No, Cinsi türl€ Kocamustafa pş. Cambaziye, Ramazan — Meşrutahane 5 00 Efendi ve bahçe Kocamustafa pş. Hacı Hamza, Merdi — 19 ev 3 (50. venli çeşme r, Yaldızlı han alt — T oda 5 00 katta Mahmutpi direkli 20 dük 1 50 kal Çarş X4 » 1 00 ltuk M , 1 00 34 > 1 00 ende Şerif ağa 28 dola 0 50 Yul li mahaller 841 senesi Mayıs nihayetine kadar pazarlıkla hden istekliler Çemherlitaşda İstanbul Vakıflar Başmüdür- de V leri, (1094) akatlar Yalemin: Mıntâka Ti are; 938, ve 10/ müdürlüğüne tobumu, arlarını her yrn “İstanbul defte Dam günüs kom da yapılacaktır u işe benzer en az 2500 liralıl yılı Ticaret odası vesika, emlâk 4 üncü kaleminde gi Müdürl! T ğünden Bikâ Akşam, Yeni Sabah, | le münteşi: k, keten, yonca 939, 940 senelerindeki — ihracat m 1941 tarihindi ktarl: bildirmeleri ilân 1088 rdar!rığından 3134 lira l4 der ili emlâk müdürlüğünde 9 liradır et M | İstek-| 940 nillt (Serbesi Sütun| 3ay Mithat Cemale “İlk ve son cevâp, İstediğiniz cevapları — birer birer vereyim: 1 — Mehmet Akif için yaz- inız eserin en başında tarif ettiğiniz evin sahibinden — yüz- lerce defa gunları dinledim: “O- na evimde daima hüsnü kabul gösterdim. Hukuk — Mektebine yazdırdım. Babasından kalan 'Timarı büyüklere abırti dökerek | kurtarip — zaruretini tehvin et-| tim. Böyle iken hocamın oğlu olmak ve birlikte babasından ders okumuş bulunmak dolayı- siyle, onun gibi, evimin mü: vimi olan Mehmet Akifle birinde birlik oldu, evimden a- yağını kestiği gibi sebebini so- ranlara: . “Orası ahırdır, benim ahırda işim yok!,, demek cüre- tini gösterdi. İlmü irfan membat olan evime dil uzattı. Hiç bir va- kit affetmem. Ben onu Allaha havale ettim.,, Senelerce dinlenen bu sözler dedikodu değil de nedir? — Dar- gınlık için daha ciddi bir sebep Varsa orasını siz izah ediniz 2 — (Akşam) da çıkan ten- kidkâr yazılara devam etmemek için kendisinden söz aldığınızı bana bizzat Mehmet Ali Ayni bey söyledi. İlimle uğraşan bir adam, noksan ve yanlışları e- dep ve terbiye dairesinde düzel- ten bir ilim adamını bundan vaz geçirmek değil, ilim namma de- vama teşvik etmek lâzım gelir. Bahusus bizim gibi harf inkılâbı dolayısiyle intikal devresinde bulunan bir memleket için bu lüzum vücup mertebesindedir. Şu halde ister şu, ister bu mak- | satla olsun buna müdahaleye kendinizde nasıl hak gördünüz? Bu hareketiniz ilim namına i) mi, fena mı oldu? Bunun takdi- rini efkârı umumiyeye - bırakı - rım. Kaldı ki Mehmet Ali Ayni| Beye “kıymetli vaktinizi - israf etmeyiniz,, demekle kitaba kıy- metsizlik isnat ediyorsunuz. Şu halde bundan tenzih ettiğim e- ser için, onunki kadar kıymetli | olan vaktinizi sarfedecek kasi- | de yazmanızı nasıl tevil etme- li? 3 — “Dehalet,, tabirini kul- lanan bizzat İbnilemindir. Uzun dargınlık yıllarından sonra evi- ne gidip “viecdan azabı çekiyo- rura, affetmedikce — buradan gitmem,, diyen bir adamın ha-| reketi bundan başka bir şey midir? | HARP VAZİYETİ Bugünkü harbin meş ut neticesi tayyare fazliyetlerine bağlıdır (Baş tarafı 1 inci sayfada) b) Ana yurt semalarım? korumak, €) Britanyanın hariçle ir« tibatını temin eden denir kervanlarını emniyette bur durmak, d) Hasım hinterlândında aâ keri hedefleri dövmek, e) Donanmanın, semalarınt muhafaza ile, harekâtını kolays h laştırmak, f)Ordu harekâtına iştirak, * g) Keşif ve gözetleme icrası, h) Hasım hava kuvvetlerile mübareze, i) Nihayet, her vaziyette muk harebe. Harp sahası geniştir. Tayyak renin, uçuş siası ne kadar artar« sa artsın, bütün hava kuvvetle- rinin mahdut bir dairedeki her deflere tevcihi imkânsızdır. İtalyanın düştüğü durum, Ak manya hava kuvvetlerinden bit kısmının, hayati ehemmiyeti haiz Britanya hedeflerinden a- hHnarak, Sicilyaya kadar kaydı- rılmasını mecburi kılmıştı. ' Uçuş siası, tayyarenin icra sahasını takyit eder. Nihayet, tayyare de, bir çok sebeplerden ötürü, zemine bağlıdır. Binlerca tayyarenin yeni bir darülharbe kaydırıldığını düşünürken, yer tertibatının müsaadesini de göz de bulundurmak zaruretleri var« dır. Artık, bir asfalt meydanda dama taşı gibi dizmek te mak- sada elvermiyor. Rodosdaki iki meydanda İtalyan tayyareleri baskınlara uğramak yüzünden ağır zayiat verdiler. Tezen tay- yareler de dikkati caliptirler! Narvikten Pirenelere kadar ge- niş kıyıları ele geçiren Alman- lar, hava ve deniz kuvvetlerine çok elverişli bir oynama havası ve zemini de temin etmişlerdir. İngiliz hava kuvvetleri, buralar- daki faaliyetin baltalanması için çok Uuğraşmaya mecbur kaldılar. İngiliz hava kuvvetlerinin Hanovraya kadar da uzanmala- rından ve gündüz uçuşlarından, nisbeten kuvvetli bir vaziyet kazandıklarına hükmedilebilir. Alman hava ordusu da, kara orduları gibi, dahili zaviyeden istifade imkânları bulmakta, bu sayede kütle istihdamlarında muvaffakiyet aramaktadır. İngilizlere gelince, hava kuv- vetlerini kat'i ihtiyaçlara göre, 4 — “Sadece,, tabirile, yeni- den tezyif etmek i: kitabımı görmemiş, T olabilirsiniz. Fakat öğdüğünüz| kitabın müellifinin söyledikleri- | ni, yazdığı destan kadar hic' yeyi de dinlemediniz. mi? On aydanberi eski dervişlerin vird- leri gibi kitabımı değil şahsımı| dilinden ürmeyen — üstadın sözlerini işitmiyen eski zama - nin sağır sultanı bile kalmadı. | Şu halde “Sahici kitap,, demek suretile göstermek istediğiniz air inceliğini anlamak güç bir şey mi? Bakınız ertesi gün çı - kan bir akşam gazetesi ne ya - zayor “Bir gazetede “Sahici kitap,, diye bir makale başlığı gördüm. Keşki görmez olaydım. Çünkü | bu başlığı gördüm göreli beni | bir düşüncedir aldı. | — Öyle ya! Acaba şimdiye ka -| | dar okuduklarımız. yalancı mi- dırlar | İki gün sonra diğer bir ak şam gazetesinde de ayni şe-| kilde bir yazı çıkmıştır. O hal- de benim davanın isbatını ta- lep etmeğe hakkım tezahür et - mez mi? Endirek tariz, Bsizce, terbi- yelilik, hakkını müdafaa — ter- biyesizlik ise ben - terbiyesizliği kabul ediyorum, Mehmet 7 Pâka İngiltereye | yardım projesi | îAmarika Âyan Encümeni projeyi kabul etti Vaşington, 13 (a.a.) — Âyan hi iye encümeni, kiralama ve ödünç verme kanunu projesini ekiz reye karşı 15 rey ile tas- vip etmiştir. Kanun projesi şim- di âyan heyeti umumiyesine ge- lecektir Âyan hariciye encümeni, ni- hai tasvipten evvel, projenin Amerika birleşik devletleri kuv- vetlerini farp yardım küresin- den harice göndermek bahsinde reise verdiği salâhiyetlerin tah- didini istihdaf eyliyen bir tekli- fi reddetmiştir ti umumiyesindeki pazartesi — günü başlanacaktır. Bu müzakerele- | rin on beş günden fazla sürmi - yeceği tahmin edilmektedir. — | serpmektedirler. Zâfın sebe- ediğiniz| hini burada da aramak lâzım elir. ç ç faaliyeti, Somali ve Fizandan başlıyarak, kutba ve enginlere kadar uzanmaktadır. Bugünün harbi cihanşümul, harp cepheleri de uçsuz bucak- sızdır. Hava kuvvetleri her sa- hada hazır ve mürettep vazife- yi de ifaya kadir olmak icap ediyor. O sebeple, cihanın her san'at evi tayyare yapmakla uğraşıyor ve mesud neticede tayyarenin en mühim bir âmil olacağı kanaati besleniyor. Hanovra da Rodos da yeniden bombalandı. Hücum çıkış üsleri daima bombalarla okşanıyı Kanada mektebinin yetiştir. gençlerin, son sistem makineler- le Okyanusu geçtikleri haber veriliyor. Beliğ bir sükütu, bin- lerce tayyarenin bomba sesleri yakında yırtacak! İşte o zaman | hareket hedefinin mahiyeti de anlaşılabilecek. Şimdiki çalış- malar, hep gizleme tertipleri- dir. Arnavutlukta: İtalyanların taarruzları — de vam etmekle beraber, mevzif mahiyetten kurtulamıyor. Yu- nanlılar, Avlonyaya biraz daha yaklaşmışlardır ve Pogradeçte arazi kazanmışlardır. Hava kuvvetleri için de en verimli çarpışma yeri cepheler- dir. İtalyanlar, geride açık şe- hirlerde, mabetlere taarruz et- mekten z hıyorlar. Her gün, Yunan şehirleri hedeflerini tes- kil ediyorlar!Halbuki Cenovaya topa tutan armadanın yolda ya- kalandığı da işitilemedi. Hattâ ıf için de hasım şehirlerini havadan taciz etmek marifeti şsöstermek mümkündür! Afrika cephelerinde: Trablusa doğru harekâtın in: kişaf ettiğine, tebliğ - yapılma- ması da delâlet ediyor. Hür Fransız kuvvetleri şimale doğru ilerilemektedirler, yakında, kar kuvvetlerle iş ortaklığı et - esas gayeleri olsa gerek. ritrede muvaffakiyetli — ta- arruzlar devam ediyor. Birçok topların tahribi ve iğtinamı, vaziyetteki ehemmiyeti ifade e- der. Habeş arazisinde de hare- kâtta inkişaf kaydedilmekte- dir. Şimalden bir kuvvetin ce nuba gönderilmesi ve sıcaklar basmadan Habeş işinin netice- | tendirilmesi düşünülebilir.