28 Ocak 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 6

28 Ocak 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yalan rE Ni //////////// T / ğj ÜD oei keer DFT ÇA cI av... Yazan : , OĞUZ ÖZDEŞ Ben zavallı bir gencim! Tâ ötedenberi, dar ve karanlık 80- kakların birinde, küçücük bir kulübede otururum.. Fakir olduğum — halde, işık yoksulluğunda — — yaşıyamam. Çünkü, bütün damların üzerin- de bulunan bir çatı altında, o kadar yüksekte — otururum ki, kendimi her zaman Allaha yak- laşmış hissederim, Bu odaya taşındığım ilk gün- genberi, yalnızlıktan Sikılıyor, hattâ kendimi hissediyordum. İçimde bir S- kıntı, beni neş'e denen yalancı flemden uzaklaştırıyordu. Artık yemyeşil çam orman- karının yerine, şimdi kirli ve siyah ocak bacaları bana ufuk olmuştu. Burada hiçbir - dost yoktu. Ve burada — oturduğum müddetçe, beni hiçbir - tanidık selâmlamadı.. Bir akşam, pek kederli olarak pencerenin önünde oturuyor- dum. Sessiz ve sakindim. Gök- te, bir kaç bulut parçası pek ölgün dolaşıyondu. Ah, Ne saadet!.. Bir yüz, bir yüz kü ,rüyalarıma bile girmi- yen güzel bir. yüz gördüm. Bir 'yüz kü, onu her zaman gördü- Züm halde, güzelliğini o ana ka- dar bilemediğim — bir tanıdık ... Yuvarlak ve dost bir çehre... Bu çehre, çok uzaklarda ka- lan yurdumun güzel bağlarını, yemyeşil kırlarını, saadet saçan toprağını görüyor ve bana ora- dan selâmlar getiriyordu.. Bu dostlarımın en güzel olanıydı.. Hiç değişmemişti.. Tamamiyle Köyümde sögütlerin arasından hana baktığı zamanki gibi idi. Bu yüz, ayın yüzü idi, Ona elimle öpücükler gönder- dim. Bir gün işimden gelmiş gene pencerenin önünde oturuyor - düm. Karşıki evin balkonunun kapısı ağır ağır açıldı. Ve bal- konda geç bir kız peydah oldu. Uzakdan saçları siyah gözü- küyordu. Ona bakarken, birden odama © güzel yüzlü Ay girdi. Ve bana mzun uzun baktı. Sonra her ak- gam uğruyacağını vaad etti. Bi- raz sonrada beni selâmlıyarak uzaklaştı.. Balkandaki genç kıza baktım.. Başını balkonun demirlerine da- yamış ağlıyormu, yoksa düşünü- yormu?. Anlıyamadım.. İçeri girerken beni gördü ve baktı.. © günden sonra her akşam penceremin önünde oturuyor, ve genç kızın balkona çıkmasını bekliyordum.. Ama niçin?. Neden onu her gün görmek istiyordum? Ve ni- gin onu her akşam, penceremin önünde bekliyordum?. ça biraz da, garib | Sevgimi duyamıyacak kadar kendimden geçmiş bir halde pen ceremin önünde bekletiyordum. | Ay, vaadinde daima sadık ka- | lıyordu. Her geldiginde bana bir | gece evvel, gördüklerini anlatı- yordu. Güzel yüzünü bana ilk de fa gösterir göstermez daima “Bu anlattıklarımı yaz..Sonunda güzel bir eserin olacaktır,, der- di. Bende onun dediklerini tutar- dim. Genç kız gene balkona çık - mıştı. Bana hiç bakmadan par- maklıklardan tutdu. Ne felâket.. Yüzünü göremiyordum.. Çünki Ay ile aramıza bir kaç parça bu- lut girmişti. Bir müddet öyle, kendimin olmuyarak Ayırt doğmasını bok- ledim. Dalmışım.. Birden, bir hıçkırık sesiyle sil- kindim. Balkona baktım.. Ah!, Ne felâket!. O, genç kızı ağlı - yordu.. Ay doğmuştu.. Evet onun ağladığını görmüş- tüm.. Zannettimki, onun asla görmediğim ve tahayyül ettiğim koya mavi gözlerinin üzerine ük bir gözyaşı damlası kon- du.. Ve bana öyle geldiki menek- şe üzerine bir çiğ damlası düş- tü. Gözlerim niçin kararıyordu?. Ve niçin ben o ağladığı halde ben ağlıyamıyordum ?. Başımı önüme eğdim müddet düşündüm.. Kaç akşamdır, onu böyle ağ- larken hiç görmemiştim. Ay si- yah saçlarına vurmuş, onu si - yahlar giymiş bir meleğin gölge- si gibi gösteriyordu.. Başımı kaldırdım! Genç kızın | yanında bir erkek vardı.. Ve o- na birşeyler söylüyordu.. Ne ya- zak.. Ben o sözleri duymuyor ve işitmiyordum ki!. Ay, tekrar bir bulutun tülle- Ti arasına gizlendi. Ortalık ka - rarmıştı. Ve onlar birbirlerine sarıldılı Yarabbi!. Ben ne büyük ve ne muazzam bir dekorun içindey - dim.. Göge baktım.. Ay bana küsmüş gibi geldi. Bende ona darılmak istedim.. Ve bağırdım.; — Ayi. Ayl. - Yalancı Ay!. Sevgilimi bana göster.. Hiç kimse cevab vermedi.. Kalktım.. Pencereyi kapata - rak yatağa yattım.. ve bir (Sonu yarına) I YENİ NEŞRİYAT — | İslâm - Türk ansik- lopedisi Yedinci sayısı intişar etmiş - tir. Bu sayıdakilet — Meşhur hâdis ravisi Adem: Ömer Nasu- hi. 2 — Âdet, kadınların ay ha- li: Ömer Nasuhi, Cemal Zeki, 800 Prograin, —) 18,80 - Könüşma 8.03 Haberler * 818 Müzik 18.45 - Müzik 845 Ev kadini | 1930 Haberler * |- 1946 Müzik Program. | 20.16/ Radyo Müzik 20446 Müzik Haberler | 2180 Konuşma Müzik 21445 —Müzik Müzik 2245 Müzik 18.00 Program | 23.00 - Müzik 18.03 Müzik 23.25 - Kapanış Soldan Sağa: Bir nakil vasıtası, lide, tefeciye bırakılır. rmak, bir gıda. 4—E büyük. 5 — Bir memleket, öz türkçö “işa- ret,i 6 — Sonuna “D, gelse sarhöş 0- dür, para, 7 — izim, hususi gemi, 8 — Saçmalama, 9 — Tatlı bir madde, büyük — bir Türk hükümdarı, Yukarıdan aşağıya: 1 — Bir cins kebab. 2 — Birdenbirt, bir 3 — Yayık, bir uzuv. 4 — Bir spor. 5 — İstek, bir musiki âleti. € — Bir nmota, çalar, nota, 7 Lünim & — Vermek, İstanbulun bi semti. 9 — Dajlarda gizlenilen yer, sa daklık. DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ 13456309 “Yeni Sabahın,, ilân fiyatları 3 — Adil, Eyyubi hükümdarları, Türk Kölemenleri, Abbas oğul- YENİ SARAR mi meclisi Adanada çıkan “Bugün,, re-| fikimiz yazıyor Vilâyet umumi — meclisi dün Baat 15 de vilâyet meclis salo- nunda ilk toplantısını " yapmış- tir. Parti müfettişimiz B. Hasan Menemencioğlu ile Mebusumuz B. Sinan Tekelioğlu içtimada ha- zar bulunmuşlardır. Toplantıyı bir hitabeyle açan valimiz B. Faik Üstün demiştir ki; — Seyhan vilâyetinin muh- terem mümessilleriyle, bugün i- kinci defa olarak, umumi meclis içtimaı münasebetiyle bir arada bulunuyorum. Değerli arkadaş- larımı sevgi ve saygı ile selâm- lar, vilâyet işlerindeki başarıla- rının temadisini dilerim. Geçen sene huzurunuzda, ma- halli idareler hizmetlerinde mu- vaffakıyetin sırrını - anlatırken, büdçenin şuurlu tertip edilmesi, doğru, samimi ve denk olması lüzumundan bahsetmiştim. Yük- sek meelisinizin bu esaslardan ne kadar kuvvet aldığı, ueccn* yıl bütçesinin ne kadar esaslı| tanzim olunduğu elde edilen mu- vaffakıyetle sabit oldu. Bu se- nenin ilk altı ayı zarfındaki tah- gilâtımızın bütün rakamlarında | eklik vardır. 85 bin lira rad- | desinde bir fazlalık — olmuştur. Bu sayede, ühdenize tevdi edil- miş olan bütün hizmetler vak-| tinde ifa edilmiş, sene sonuna | hiç bir iş bırakılmamıştır.,, — | Yedinci ayda borçların tasfi- ye edildiğini söyleyen valimiz, bütçenin bundan sonra da ayni şekilde yüksekleceğini beyan et- miş ve “gelecek aylar içinde da- ha faydalı işler başarılacağını #yorum,, demistir. — | :em bütçenin meclise — daha | yüksek bir varidatla arzolundu- ğunu tebarüz ettiren B. Faik Üstün, bu bütçede bilhassa yol ve mektep işlerinin gözönünde tutulduğuna işaret eylemiş, cel- seyi açmıştır. Valimizin hitabesini müteakip ruznamenin müzakeresine geçil- | miş, bir reis vekiliyle iki kâtip| intihabi yapılmıştır. İkinci reis vekilliğine 19 reyle B. Feyzi Ol- daç, kâtipliklere B. Hasan Çan- ka, Zeki Akçalı seçilmişlerdir. Vefat eden azadan B. Fahri Uğurlu ile B. Süleyman Çeliğin hatıralarına hürmeten bir daki- ka susulmuş, müteakıben izah- name okunmuştur. İzahnamenin kıraatından son- ra müzakereye başlanılmıştır. Azadan B. Sabri Gül, Karataş yo Tunun altıncı kilometresinden bat bir vaziyette bulunduğunu anlatmış, mümkün mertebe ta- ları: Ömer Rıza Doğrul. ve sair bir çok yazılar vardır. Tavsiye ederiz. mirini istemiştir. Valimiz, verdiği izahatta, bu yolun yapılması hususunda ev: Adana Vilâyet umu- Vali Faik Üstün meclisin bir senede yaptığı işleri anlattı itibaren olan kımının çok ber- |i toplantısı velce vazedilmiş olan 15 bin li- ra yerine bu defa 20 bin lira | konduğunu, elde ile bu mahzurların kaldırılmıya | çalışılacağını beyan etmiştir On dakikalık bir tatili müte | akib encümenler - seçimi yapıl- | bulunan bütçe miştir. Encümenler gu — süretle teşekkül etmiştir. | Maliye encümeni: Fevzi - Du- ran, Tevfik Yıldırım, Hilmi Ça- | murdan, Süleyman Oğuz, Tiraej | Yüregir. | Dahiliye encümeni: İsmail | Dallı, Sabri Dinçer, Ahmed Yar- | puzlu, Mehmed Keçioğlu, Dede Güven. | Ziraat ve baytar: Nuri Ka Leman Sepici, Hamdi Keski Leman Dinçel * Maarif ve sıhhat: Doktor Sa- lim Serçe, Nevzat Güven, Os- man - Altıkulaç, Dede Güvel, doktor Ali Naim. Nafia encümeni: Ali — Rıza İnan, Osman Burgaş, Nuri Şim- şek, Sabri Gül, Mehmed Eren. Encümenlerin seçimini müte- akib izahnamenin maliye endü- menine tevdüne karar verilmiş- | tir. Daimi encümen mütaleana- | mesi okunmuş, maliye encüme | nine verilmesi kararlaştırılmış- | tir. Bilâhare, umumi meclisin top- lantısı münasebetiyle büyükleri- | Mize tazim telgrafları çekilmesi tasvip olunmuştur. Meclis, haftanın pazartesi ve perşembe günleri sant 15 de top- | lanmayı karar altına alarak ic-| 28 İkincikâmım 1941 zz KIZILAY CEMİYETİ Umumi Merkezinden: Ai eküsiltme he mümume 12.000 ADET ve garizamesine — güre YÜN KAZAK Sipariş verileceğinden imâle talıp “olanların nümuneyi görmek üzere İstanbulda Mimar Vedat Caddesinde “Kmhy,, hanında Kızılay Deposu Direktörlüğüne müracaatları ve günlü olan 3/2/641 Pazartesi günü saat onda bu Direk- le törlük Dairesinde bazır bulunmaları ilân olunur. timaa son vermiştir. BORSA 27 İkincikânun 941 Açılış ve kapanış Londra 1 Sterlin New - York 100 Dolar | Cenevre — 100 İsviç. Pre. 29.6875 Atina 100 Drahmi Sofya 100 Leva Madrid — 100 Peçeta Belgrad — 100 Dinar 8.175 Yokohama 100 Yen 311875 Stokholm 100 İsveç Kronu 31,005 ESHAM VE TAHVİLAT 1986 || 1938 $b 5 ikramiyeli AAA LİSAN DERSANESİ DA A L L HLALA ı İNGİLİZCE YUT L AA TECRÜBE DERSİ PARASIZDIR. Lisdn kurları KY ÇUN Sahibi: A. Cemaleddin Saraçoğlu Neşriyat Müdürü: Macid Çetin Basıldığı yer: (H. Bekir Gürsoylar ve Cemaleddin Saraçoğlu matbaası) Bu patırdıda karı yahud he-| rifden hangisinin dayak yiyece- #ini kestiremezsem de karının, ocağın başındaki iri bir kazma gapını eline alarak muhacima- ne bir vaziyet almasından kav- gada zevcinden aşağı olamıya- cağı anlaşılıyordu. Bir lokma pastırma sucuk zünden vukua gelen bir muha- verenin kazma kürek sapı dar- beleriyle nihayet bulacağına son derece taaccüb etmekle beraber bu kavga esnasında karı kı nn kavgasına benim sebebi - yet verdiğimi düşünerek — sopa darbelerinin bana tevcih edil- mek ihtimalini de nazarı dikka- te alarak derhal ortaya atıl - dim üm yapmayınız! — Ben sizinle lâtife ettim, sucuk pastır- manın ne ehemmiyeti olur? İs- tediğiniz kadar alıp yiyebilirsi- niz. Dedim, Şu teminatın pek çabuk te- siri görüldü. Karı elindeki kaz- ma sapını bir tarafa attıktan sonra kocasına — Gördün mü şu mösyö sen- den daha anlayışlı, canım sucuk istediğini anladı. Sana üç gün- denberi söylediğim halde hiç Dedi. kulak asmadın. — Öyle amma karıcığım çar- şıya inmek için elim değdi mi? Bilirsin ki seni asla gücendir - mek istemem. Dedi. Ben işi çoktan — anlamıştım. Karı koca kavgasının uydurma olduğuna şüphe yoktu. Çünkü benim sucuk vermeğe muvafa- kat edişimi işidir işitmez kavga bertaraf olmuştu. Ne çare, fakat bunun da acı- sını çıkaracağım, hele sabah ol- sun. Karı tekrar sofra başına gel- Mi — Hakikaten pek Jütüfkâr- sınız. Demeğe başladı. Torbamdan bir kangal su - cukla biraz pastırma — çıkarıp kadına verdim. ken herif kadının yanına . Galiba onun da ağzı Sulanmıştı. Kadın kocasının sucuğa, pastırmıya tecavüz ede- ni anladı. İki ellerini kocasına doğru u- zatarak: — Yook! Bunda senin hak - kin yok, zaten de şu âlicenab mösyönün sırf benim hatırım şılmuık değil ya. Hedbi tnitan pis boğaz- mış. Bir parça sucuk için su- ratsız karıya döktüğü dilleri gör dükçe gülmekten kendimi a- lamıyordum, En nihayet kadın bir mikdar sucuk ta kocasına verdi. Yarım dakika zarfında koca kangal su- cukla pastırmayı midelerine in- dirdiler, Ben: — Fakat sizin ikinizin de iş- tihası yerinde imliş, Dedim Herif: — Elbet mösyö. Fakat bizim iştihamızı artıran Şşey o nefis çorbadan başka bir şey değil - dir. Hattâ sizin bile İştihanızı açtı. Torbanızdaki — gucukları, pastırmaları da yemeğe kalkış- tınız. Dedi. Kadın: için vermiş olduğu sucuk - pas- tırma da ancak bana göre, Bi- gare çocuk bütün torbayı - bo- — Ona güphe mi var? O et- li çorba! Mümkün değil kimse bu kadar iştihaaver bir çorba Pişiremez. Ben kadının sözünü kestim: — Pardon madam. Çorba bi- lâkis benim midemi bulandırıp | iştihamı kapadığından ancak aç | kalmamak için torbama müra- caate mecbur oldum. | Dedim. Bi Bölek tarcitkoca eün (eti | gorba nâmını verdikleri mayda- nos haşlamasını mededip dm'u-w yorlardı. Gece olmuştu. Yatacak za- man geldi. Karı koca sabahları erkenden bahçede çalışmağa mecbur bulunduklarından daima karanlıkta yataktan kalkar, bi-| naenaleyh akşamları da pek er- ken yatarlarmış. Ben de pek| 90 yorgun idim. Uykum gel -| Mişti. Bir taraftan karı “koca diğer taraftan da ben esneme- ğe başladık. Herif karısına: — Misafirimize gayet mükem mel bir yatak hazırla, uykusu gelmiştir. Hem ilk geceden ra- hatsız olursa bir daha evimize ayak basmaz. Dedi. Karısı — Hiç merak etme kocacığım. Misafirlere nasıl ikram edilece- ğini pekâlâ bilirim. Hattâ mös- yö gerek nefis yemeklerden, ge- rek alâ temiz kaba döşekleri - mizden hazzedecek, tamam altı ay burada kalacak. Diyerek ayağa kalktı. Mahud çorbaya elân nefis ye- medimse de neticeye bakıyor - dum. Kadın Mösyö lütfen gu tarafa Cümlesiyle beni , minderden indirdikten sonra uzun ot y tığı yerinden kaldırdı. Mi rin ön tarafına uzunluğuna kı du. Ben sordum: ge T. İş Bankası 1941 Küçük Tasarruf Hesabları İKRAMİYE FPLÂN! da, eği uygun olmadıkları belediyece tesbit İstanbul Belediyesi İlânları Zabıtai belediye talimatnamesinin 33 üncü maddesine ide ve sokukları ile nakil Vasıtaları umumi ve hususl istirahat ve vce mahalleri gibi umuma ait yerlerine resim, şekil, ve tâlik maballeri milli hal ve zevklere ve şehrin umumi 1941 İKRAMİYELERİ 1 adet 2000 Liralık — 2000,—Liri 3 > 1000 > — — 3000— » 2> 750 > — 1500—> 4 > 500 » 8 > 260 » 286 > 100 > 80 > 80 > 300 24 > Keşideler: 4 Şubut 2 Mayıs, 1 Ağus- tos, 3 İkinciteşrin tarihlerinde yapılı (sehrin meya yazı, ifade, renk manzarasına olunacak ilân ve afişlerin teşhir ve ilsakı memnudur) fıkrasının ilâvesine Umumi Meclisin 2/12/840 tarihli “içx timaında karar verildiği ilân olunur. (603) Denizlide yâhgm |Elektrik fabrikası yandı Denizli — Belediyenin elek - trik motörü binası henüz sebebi tesbit edilemiyen bir yangın ne- ticesinde yanındaki Zeyrek un fabrikası ile birlikte yanmış-| —« tar. Şehir ihtiyacına kâfi kud -| rette bulunmadığı geçen sene yanan binada tecrübe edilmiş o- lan beleriyenin yangın mo - törü diğer vesaitle birlikte ça- baladı durdu. Uzun — tecrübele-| — Madam niçin böyle yapı- yorsunuz? — Karyolanın dar olduğunu görüyorsunuz. — Gece — bir ta- raftan diğer tarafa yere düşmeniz ihtimali mevcud. — Nasıl karyoladan bahsedi- yorsunuz? Bu adi bir minder. — Acele etmeyiniz mösyö! Şimdi göreceksiniz. Kendi kendime: — Dur bakahm ne olacak? Bu akşam burada y.ıw:abım* muhakkak, altıma kuru bir tah-| ta da verseler ımmnık.ımnl başka çare yok, Dedim. Esasen kırlarda, bayırlarda, dağ başlarında yata kalka bü- yüdüğümden öyle kaba döşek- rden ve âlâ yataklardan bir| anlamazsam nın ot| minderi karyola derecesine çı- karmasına pek canım sıkılayor- du. Kadın bir köşede yığılı duran | kuru otlardan bir kucak — alıp| minderin. üzerine güzelce yay-| dı. Bu işe kocası da yardım et-| ti. Herif koca anbarın kapağı-| m açtı. Kadın anbardân dört beş çuval çıkardı. Bunlardan bir ını minderin üzerine yaydı. Birini de katlıyarak mükemmel dönerken | Yeni yapılan mektebler Ceyhan — Kaza köylerimiz den 15 şine yeniden mektep ya pılması kararlaştırılmış bunlar. dan bir kısmının da inşasına baş Janmıştır. re rağmen yangına karşı müda- faa vasıtalarımızın ıslâh edil - memiş olması efkârı umumiye- üzerinde derin tesir yapmıştır. Fırtına ve rüzgârin olmaması yangınm sirayetine mâni oldu. bir yastık haline getirdikten sonra baş tarafa yerleştirdi. Geriye kalan iki çuval da yor. gan vazifesini ifa edecekmiş. Herif: — Ey karıcığım — mösyönün | yatağı tamam oldu. Başka bir noksanı var mı? Dedi. Kadın etrafa bir göz gezdirip iyi elleriyle ot yatağın ötesini berisini — düzelttikten sonra — Hayır, her şey tamam. Gü- le güle yatınız mösyö. Dedi. Hakikaten de güle güle hattâ katıla katıla yatılacak bir yatak idi. Elbisemle ot minderin üzeri- ne uzandım. Doğrusu toprak bile bu kadar sert değildir. Bir | de utanmadan bu kadarcık bir, şey için bir avuç para istiyor: lar. Hele sabah olsun bak ben şu münasebetsiz karı kocaya beş para verir miyim? Artık savuşmağı sureti kat'iyede fik- rime koydum. Öyle ya karnım doymadıktan maada altımdaki yatak fa beş para eder soyun- dan uA.ı Hepsinin üzerine be- nim pastırmamı ve sucuğu da yemek, CArkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: