v B Gençler ihtiyarlara karşı aldıkları hürmetkâr va- Ziyete rağmen fikirle- pini söylemekten çekinmiyorlar. İkisi de tebessüm etti. Anla- duğıma göre kolej bu kabileler nazarında âdeta mukaddestir. Oraya mensup adam hattâ İngi- liz dahi olsa masundur. Birbiriy- le kan davası olan düşman ka- bilelerin ferdleri kolej, arazisin- de birbirlerine rastlarsa — silâh çekmiyorlar. Orası hudud genç- lerine ilim veren müessese, bu sıfatla bir nevi mütareke top- rağı, Biribirinden bu kadar başka olan bu iki adamın konuşuşu ve şahsiyetleri beni ayrı ayrı alâ- kadar etti. Sir Abdülkayyum, siyah setyesi mavi sorguçlu be- yaz başlığı ile, Dr. Holdsworth Avrupai kostümiyle zahiren çok başka şeyleri temsil ediyorlardı. Birincisi birkaç kabilenin ba- &, ikincisi kudretli bir dünya imparatorluğunun evlâdı idi. Fa- kat bu, sırf onların zahirleri. İkisi de insan olarak birbirine müsavi olduklarını tamamen hissetmiş adamlardı. Doktor Holdsworth hayli genç fakat çok kuvvetli bir terbi- yecidir. Sosyalisttir, İngiltere- de Harrow ismindeki — meşhur mektebe vaktiyle müdürlük et- miştir. İradesi kavi, sözü pek, harsı derin bir adamdır. Bin bu kadar hududlu genç üzerine nü fuzu, İngiliz olduğu için değil, İngiliz olmasına rağmendir. İsim zikretmiyeceğim. Fakat müdü lerin mevkü bugün çok müşkül- dür. Doktor Holdsworth'un ma- rifeti, İngiliz olmasına rağmen, sırf kabiliyeti, iradesi ve terbi- yeciliği sayesinde kendine bura- da mevki yapmasıdır. Ben bu adamı talebe ile arkadaş gibi konuştuğu odalarda, içtimalar- 'da gördüm, fakat kürsünün üs- tüne çıkınca, yahud /mektebin her neresinde resmi bir vaziyet olunca bütün mânasiyle bu bin talebenin âmiri ve hocasıdır. - Peşaverde üç gece iki gün kal- dim. Aralarında uzun müddet yaşamış gibi onlara alıştım. Ak- şamları selâmlığa her sınıf halk- tan adam gelirdi, konuşulurdu. Hepsi bana hudud halkının bir tarafını öğretti. Bunlar arasın- da ihtiyar, yahud orta yaşlısı ol- duğu gibi bir çok ta genci var- dı. Fakat burada yaş insanları zeytinyağı ile su gibi birbirin- den ayırmıyor. Belki bu, ihtiyar ların yürüyen dünya ile beraber yürümesinden, yeni ihtiyaçlar- dan bostan korkuluğu görmüş kargalar gibi ürküb kaçmama- larından, belki de gençlerin mü- vazeneli, olgun olmalarından neşet ediyordu. Gençler Peşaverde ekseriyetle Avrupai giyiniyorlar. Yalnız res- mi bir vaziyet olursa şapkala- rını çıkarıb mavi sorguçlu-be- yaz başlıklarını geçiriyorlar. İh- tiyarlar umumiyetle şalvar giyi- yorlar. Fakat burada kıyafetler aşağı Hindistanda olduğu gibi, müuayyen bir zihniyet, bir mef- küre ifade etmiyor. Delhide Avrupal giyinen adam bir “koz- mopolit,, mefküresiz bir mukal- rYîni Sabah ABONE BEDELİ Türkiye — Ecnebi 1400 Krg. 2700 Krg. 750 » — 1450 » 400 » — 800 » 150 » 800 » SENELİK 6 AYLIK 3 AYLIK 1 AYLIK 13 İkincikânun 1941 Pazartesi 15 Zilhicce 1358 31 Birincikânun 1356 Gün 13 Ay 1 Yık 941 — Öğle 721 1aze Yatsı 11 19.38 Kasım 67 İkindi 946 — Erani 1548 — Vasati İmsak 12,38 638 Güneş 223 8.24 Akşam 12.00 18.02 Ezant Masati €Yemi Sabahe a gönderilen yazılar Ve evrak neşredilsin edilmesin lade nların kaybolmaların- ut ——No.44—'inşaiye malzemesi littir. Peşaverdeki ölçü, insanın esvabı değil hareketi, düşünü - Şidür. Gençler ihtiyarlara karşı dıkları hürmetkâr vaziyete rağ- men fikirlerini söylemekten çe- kinmiyorlar, Fakat Peşaver gençliği en ziyade Sir Abdülkay- yum çekildikten sonra içini dö- küyordu. Ve Peşaver münev lerinin Delhimünevverinden ay- Tılan başka bir tarafı da hiç din- den bahsetmemesi idi. Halbuki hiç şüphe yok ki Peşaver aşağı | Hindistandan daha kuvvetli su- rette dindardır. 4 Yemekleri selâmlıkta — yedim. | Daima misafir vardı. Yemek ©-| dasına gitmeden ve çıkarken le-| ğen ibrik, geliyor, el yıkanıyor. | Sofrada çatal bıçak kullanılıyor. İhtiyarların bir kısmı hâlâ eliy- le yiyor, fakat bu sırf caki bir | âdetin tesiri. İhtiyarlar arasında daima sof— rada yanımda oturan beyaz kallı çocuk bakışlı tatlı bir ih-| tiyar vardı. Yerli bir gazetenin sahibi idi. Bu canlı ve genç gru-| | bun en yaşlısı o olmakla bera- ber kafası çok aydınlık ve ma- kül bir ihtiyardı. Kadın mesele- ginde çok liberaldi. Yalnız taş- kınlıkla aile ocağının yıkılma - sından korkuyordu. Buna rağ -| men “perde,, nin Peşaverden | kalkmasına taraftardı. Oradan | hareketimden sonra Peşaverde | 'perde,, nin aleyhine bir cemiyet | teşekkül ettiğini ve harekete| geçtiğini okudum. Başında şüp-î hesiz bu ihtiyar vardı. W Yunus ve arkadaşları beni Hy- ber geçidine götürdüler. Misafi | Te edilen ikramlardan en büyüğü | burasını göstermek. Serajino na- idu bu geçitten Peşaverlilere bah sederken bir gün “talih geçid.ıw (, demişti. Bunu hepsi hatır- | hyor. Hakikat İngilizlerden ev— vel Hindi. zapteden — ordu- 'iar hep bu geçitten gelmiş, Hindin mukadderatına hükme - den fatihler hep bu yoldan Hin- (Arkası var) (1) The Boaet to Desting, İzmir, 12 (a.a.) — Bayram tatilini refikasiyle birlikte şeh- rimizde geçiren Ziraat Vekili| Muhlis Erkmen, bu fırsattan is- tifade ederek İzmir ziraat tes- kilâtını tedkik etmiştir. Muhlis Erkmen, Bornova Zi-| raat — Mücadele istasyonunu, | bağcılık ve zeytincilik istasyon- larını gezdikten sonra ıimatz mektebine giderek talebe ve muallimlerle görüşmeler — yap- mış ve talebeye gayeleri hakkın- da sualler sormuş ve aldığı ce- yvablardan memnun kalmıştır. —| Mektebte vekil şerefine bir | çay ziyafeti verilmiştir. Ziraat Vekili tesisi tekarrür eden üret- me çiftliklerinin istihdaf ettiği gayeler hakkında izahat vermiş, bunlardan bir. kısmının İzmir, | bir kısmının da Manisada ku -| rulacağını bildirmiştir. | tika müzesi ile eski İzmir hafri- yatını, Kültürparkı gezmiş ve Tn A M ağ| da uzun müddet kalmıştır. Dün öğleden sonra Kızılçullu daki köy .enstitüsünü gezen vekil tedrisat hakkında malü-| mat almıştır. | Ziraat Vekili, bugün de bazı | tedkikat ile meşgul olacak ve| getirilecek Bir kaç gündenberi şehrimiz- de bulunan Münakalât Vekili Cevdet Kerim İncedayı bu sa bah Bandırma tarikiyle İzmire gidecektir. Vekil İzmirde de bir kaç gün kalacak ve vekülete bağlı müesseselerde tedkiklerde bulunarak Ankaraya dönecek - tir. Cevdet Kerim İncedayı şehri: mizde bulunduğu müddet zar- fında Haliçteki havuzlarla İstin” ye doklarının tevsi ve ıslah pro jerleri üzerinde meşgul — olmuş ve mahalli tedkiklerde bulun - muştur. Diğer taraftan haber aldığı - mıza göre Ankarada Hariciye Vekâletinde cereyan etmekte o- lan müzakerelerde İngiltereden idhal edilecek mallar meyanında havuz ve doklar için lüzumlu o- lan malzemenin getirilmesi de görüşülmektedir. Bu malzeme - ler getirildiği takdirde havuzlar- daki tadilât kısa bir zamanda ikmal edilecek ve küçük tonaj- da vapurlar yapılmağa başlana- caktır. Hukuk - fakül- tesinin tesisi yıldönümü Memleketimizin en eski bir yüksek mektebi olan hukuk fa- kültesinin sair fakülte ve mek- tebler gibi tesisinin yddönümü- nün kutlanması için fakülte ta- lebeleri üniversite rektörlüğüne ve fakülte dekanlığına müracaat etmişlerdir. Bu müracaatı memnuniyetle karşılayan ” hukuk fakültesi de- kanlığı fakültenin tesisi tarihi- ni tesbit etmek üzere faaliyete geçmiştir. Bugün tesbit olunduğu tak- dirde derhal fakültenin yıldönü- mü münasebetiyle bir merasim tertib olunacaktır. Ziraat Vekilinin iz- mirdeki tetkikleri Vekil yağ ve zeytincilik işlerile meşgul oldu yarın sabah Ankaraya hareket edecektir. Hava gazından İki kişi öldü, iki kişi bayıldı AA — Beyoğlunda Tarlabaşı fırını sokağında 24 sayılı üç katlı evin havagazi tesisatının — bozuklü- ğundan ev. içindekilerin zehir- lendikleri haber alınmış ve po- lisçe sıhhi imadad teşkilâtına | haber verilmiştir. Diğer tar> tan zehirlenme olan eve giren polisler alt katta oturmakta 0- lan ev sahibi Takfor kızı 65 yaşlarındaki Madam Mari ile üst katta kiracı bulunan Margeriti baygın bir halde bulmuşlardır . Her ikisi vak'a yerine yetişen ve Tarlabaşında 27 numarada oturan doktor zahireci tarafın- dan ilk tedavileri yapılarak ge- len sıhhi imdad otomobili - ile | Beyoğlu hastahanesine kaldırıl- mışlardır. Evin orta kat kiracıları Mı- gırdıç ile karısı Haraktor ise ölü olarak bulunmuşlardır. Her iki- si de yataklarında ölü olarak bulunduğundan gazin kendile - YENİ SABAR Uludağa giden İstanbul ga- zetecileriyle birlikte dün mize gelen Bursa valisi R Koraltan, Dahiliye Vekili - Faik | Öztrak tarafından kabul - olun- muştur. Refik Koraltan Dahili- ye Vekiline Bursanın vaziyeti hakkında izahat vermiştir. Bur- sa valisi dün kendisini gören bir mMuharririmize şu izahatı miştir: şehri- ver- | Prosta - hazırlattığımız | imar plânları Nafıa — Vekületi tarafından muvafık bulunarak | tasdik olunmuştur. Şimdi tahassıs Prost bu esas plân üze- | rinde daha tafsilâtlılarını hazır- lamaktadır. İmar plânının esası Bursayı modern bir su şehri ha- line kalbetmektedir. Su meselesi için yapılan hesaplara göre 650 | bin lira sarfedilmek lâzım gele- | cektir. “Kahve darlığı gittikçe artıyor Gümrüklerdeki stokların çıkarılmasına çalışılıyor ei Mü- | 1 Kahve ve Çay Birliğinin bun- dan bir müddet evvel harieden getirtmek için teşebbüs ettiği 10 | bin çuval kahvenin henüz idhali mümkün olamamıştır. İstanbul- daki kahve tacir ve birlik âzala- rının ellerinden bulunan kahve stokları ancak bu ayın sonuna kadar idare edemiyeceği için, şimdiden İstanbulda kâhve dar- lığı başladığı bildirilmektedir. * Bu sebeble gümrüklerde bu- lunan 1500 çuval kahvenin satış fiatları tesbit edilerek piyasaya çıkarılması etrafında - birliğin Ticaret Vekâleti nezdinde yap- tığı teşebbüse müsbet cevab gelmemiş olduğundan, — kahve darlığının bu ay içinde daha zi- yade artması muhtemeldir. Bu mesele hakkında kahve ve| çaycılar birliği reisi şunları lemiştil — Harb dolayısiyle çoktan - beri kahve gelmediği için mev-| cud stoklar da tabiatiyle — bit-| miştir. İstanbulun en büyük pe- rakende satış mağazaları, satı-| şa nihayet verdiler. Eldeki stok-| lar ancak bir kaç gün dayana-| caktır. 1050 çuvallık bir stok vardır. Bugün satışa devam eden bir müessese de üç beş gün sonra, kapılarını kapayınca kahve kıntısı baş gösterecektir. Bu 1050 çuvalın idhaline müsaade edilirse bir müddet daha ihtiyaç karşılanacaktır. Birlik vasıta - siye ve hükümetin yardımiyle 19 bin çuval kahve sipariş edil- mişti. Bugünlerde Portsaidden gelmesi muhtemeldir. Bu parti Beldikten sonra piyasada buh- râhı kalmıyacaktır. ,, İN POLSDE | Müşteri almıyan karnesiz şöfer Beyoğlunda Hamalbaşı tak- si durağında bekleyen 3043 - nu- maralı otomobil şoförü Rece -| bin müşteri almadığı hakkında şikâyet olunmuş ve yapılan sor- guda üstelik bir de karnesi bu- lunmadığı anlaşılarak otomo - bil plâkası alınmıştır. Ayrıca karnesiz çalıştığından kanuni takibata da başlanmıştır. “rini uyku halinde iken zehirle- yip boğduğu neticesine varılmış tır. Cesedleri muayene eden doktor raporlarını tanzim et - miş ve polisçe tahkikata- — baş- Tanmıştır. HAL İDE EDİB ıngılterednn vapur! Burââı din |ma;| Bursa valisi bu hususta ga- zetemize beyanatta bulundu ik| ta, turizmin inkişafı için lüzum- | Bursada - ehemmiy ate alınacak diğer bir nok d la tedbirleri olmak olacaktı. — | Turizm bakımından Bursa ve| İstanbul bir kül teşkil eder. Bur- Sa turizminin esasını kaplıcalar | ve Uludağ teşkil eder. Bugünkü | vesait buhranına rağmen Bur-| saya her sene 50 - 60 bin ara -| sında turist gelir. Bunun 500 bine iblâğı mümkündür. Şimdi- lik bu işle uğraşıyoruz. Bursada halledilmesi lâzımgelen işlerden biri de hastahane meselesidir . Bursada asgari 500 yataklı bir| hastahaneye lüzum vardır. Has-| tahane projesi Sıhhat Vekâleti tarafından hazırlandı. Yakında inşaata başlanacağını tahmin e- diyoruz. İsmet İnönü ansiklopedisi ——— 16 Ciltten müteşekkil olacaktır —— Ankara, 12 (Hususi) — Bü tün medeni memleketlerde - ol-| duğu gibi Maarif Vekâleti de, büyük bir ansiklopedi - hazırla-| mak üzeredir. Bu ansiklopedinin ismi “İn- önü ansiklopedisi,, olacaktır, 16 cildi bulacağı tahmin edilen bu | eserin hazırlanması için bir hey- et teşkil edilmiş olup heyet Ti-| yisetine Hüseyin Cahid Yalçın tayin olunmuştur. Ayni n- da bu iş de Maarif Vekâletinin | in teknik elemanlarından ih- rına göre istifade oluna - tis caktır. Bu hususda icab eden karar- ların alınnası Heyeti Vekil bağlıdır. Maarif Vekâletinin ha- zırladığı esbabı mucibe Vekiller Heyetine sevkolunmuştur. Memleketimizde noksan uhn bu ansiklopedinin meydana ge- | tirilmesiyle Türk Maarifi son derece zengin bir malümat kay-| nağına kavuşmuş olacaktır. — | | cektir, | etmiş olduğundan bu talimatna- iDemiı'yolu tarifelerin- 13 Iklı 1941 ikânın ——— ——— — ! Uim Köşe;îı AAA me Salih M.aı Uzdilek Fiyat mürakabe komisyonunun toplantısı Bayram tatili dolayısiyle top- lanamıyan fiyat mürakabe hey- eti bugün Mıntaka Ticaret Mü- dürlüğünde toplanarak — gşeker,| pirinç ve et işini müzakere ede- Komisyonun şeker ve et me- selelerini bugün neticelendirece- ği ümid olunmaktadır. Gizli pansiyonların kontrolüne başlandı Şehrimizin muhtelif semtle- rinde ve bilhassa Beyoğlu, Be-| yazıd, Gedikpaşa, — Kumkapı, Çarşıkapı, Nuruosmaniye, Sir- keci civarında bazı evlerin gizli pansiyon şeklinde işletildiği ha- ber alınarak buralardak sıkı tef- tiş ve esaslı kontroller yapılma- sı kararlaştırılmıştır. Bu kabil pansiyonlarda hem gayri sıhhi odalar ekseriyeti talebe olan be- kâr gençlere pahalıya verilmek- te ve hem de kazanç vergisi ka- çakçılığı yapılmaktadır. Belediye hangi yerlerin pansi- yon olarak kiraya verilebilece- ğini bir talimatname ile tesbit meye muhalif yerlerin pansi- yon olarak kullanılması meno - lunacaktır. Kapılarına “pansi- asmayanlar da iliği süçiyle — tec- olunacaklardır. de Bulgarlar tadi- lât yaptı Türk, Yunan ve Bulgar - de- miryollarının üç, taraflı müşte - rek eşya tarifesine Bulgarlar tarafından zam yapılacağı şeh- rimizdeki alâkadarlara bildiril - miştir. Bu yeni tadilât şubatın birinden itibaren tatbik oluna - cak ve tarifenin Bulgar demir- yollarına aid kısmında 15 ton- Juk vagonlarla nakolunacak eş- ya ücretlerine yüzde beş mikta- rında zam yapılacaktır. Türk ve Yunan demiryolları idareleri Bulgar demiryolların- da yapılan bu zam dolayısiyle kendi tarifelerine bir güna zam yapmamağı aralarında karar - laştırmışlardır. (— Bekçileri soymuş? — Mahkemede: “Çalan kaçıyordu bunlar beni tuttular!,, diyor. Dün nöbetçi mahkemesi olan Sultanahmed sulh ikinci ceza mahkemesine geç vakit saat 18 de bir hırsızlık cürmü meşhudu geldi Bu vakianın suçlusu Osman Yılmaz isminde ve Galatada Salhane sokağında 21 numara- da oturduğunu söyliyen henüz 27, 28 yaşlarında bir delikanlı idi. 'Tutulan zapta Osman Yıl Gülhan ilerisinde bulunan ve bekçilere aid olan ufak kulübenin kapı- sını kırmak suretile içeriye girmiştir. Kimsenin bulunma. dığından bilistifade yükde ha- fif gördüğü çamaşırları topl- yarak kenarda duran bir çan- taya istif etmiş ve derhal or- talıktan sıvışmak istemiştir. Günlerden pazar olması dola- yısı ile hastahane- civarında kimsenin bulunmayışını onu emin ve ümitli bir yolculuğa namzed gösterirken gibi.. civar bekçilerden biri tarafın- dan görülmüş ve kaçmaya baş- lamıştır. Çalınan düdüklerle etrafı sarılıverince çaresiz tes- lim olmuş ve tam cürmü meş- hud halinde yakalanmıştır. Halbuki dün mahkemede bu iddiayı reddediyor ve inkâra sapıyordu: Keşıfler, ihtiralar İlâçlar ve nebat kimyası —i 1806 senesinde afyondan mor fin, 1803 senesinde norkotin ve 1818 senesinde striknin çıkaril- di. 1817 ile 1837 seneleri arasın- da kinin, kahve ile çayın faal prensiplerinden olan kafeyin da- ha sonra da nikotin, atropin gi- bi bir takım mühim ilâçlar mul» telif nebatlardan saf halde is- tihsal edildi. İlâçların saf faal prensipleri nin istihsali bunların kimyevl yapıları üzerindeki araştırmala. ra yol açtı.. Bundan sonra bu maddelerin sentetik (terkibi) sürette yapılmaları imkânı hâsıl oldu. Meselâ Sokrat'ın kendinl zehirlemek için kullandığı mad de konün denilen bir zehirdir, Sodyum karbonatiyle taktir & dilmek suretiyle nebatlar veya meyvalardan istihsal edilen yağ- lh, renksiz bir maddedir. Yüzde 75.6 karboü, yüzde 11 azot, yüz- de 13.4 azotu havidir. İçinde ok- sijen yoktur. Şimdi sentetik o larak elde ediliyor: Konün, ada- leleri kontrol eden merkezi si- nir sistemini felce uğratır. Yalnız canlı orgânizmlerden sentetik istihsali usulü Fransiz kimyagerlerinden Berttelot ta- rafından ıslah edilmiştir. Onun mühim eserlerinden biri alkolüm | sentetik bir surette istihsalidir. Ondan evvel alkole canlı mad- denin bir tahammür mahsulü gi- bi bakılıyordu. Berttelot kar - bon ile hidrojeni birleştirerek asetilen ve bunu da yeniden hidrojenle birleştirerek - etilen istihsaline muvaffak olmuştur. etileni koyu sülfrik asidde hal- lederek bir madde elde edilir ki bu da su ile karıştırılarak is- pirto hasıl olur. Bu usuller 1874 senesinde ilk defa olarak Wolbe tarafından büyük, ticari mikyasta ilâç is- tihsaline tatbik - edilmiştir. Bu zat romatizma ve ateşli hasta- lıklarda faydası görülen salisi- lik asidi sentetik bir surette yap mağa muvaffak olmuştu. Wolbe kömür katranında bulunan asid fenikden gayri bir şey olmıyan Fenolden salisilik asid yapma- ğa muvaffak olmuştur. Aspirin de salisilik asidin mürekkebatın- dandır. Salisilik asidin hassala- rını haiz olmakla beraber mide- ye yapmış olduğu fena tesirle bunda yoktur. — Bay hükim!... Ben orada gptest ediyordum. Birdenbire bir ayak sesi işittim. Şöyle bir doğrularak baktım ve seslen- dim. “Kim var orada,, dedim. O sırada birisi Ahırkapıdan doğ- ru kaçtı gitti. Aptestimi ettik- ten sonra ben de o tarafa doğru yürüdüm, Bir de ne göreyim?. Her halde kaçan adam atmış olacak. Yerde bir çanta var. İçinde de çamaşır dolu. “Aca- ba sahibi kimdir?. Kime tes- lim edey ye düşünürken bekçil! 1mi sardılar ve hırsız diye beni tuttular.. bu revayi hak mı?. Suçlunun müdafaası tabil pek sudandı. Mızrak çuvala sığmıyacağı için hâkim Salâ - haddin; — İyi amma dedi. Çantayı ele alıp neye bir sürü kaçtın. Koştun da bu adamları yor - dun. — Korktum da efendim ©- nun için. Bu cevap her şeyi mey - dana çıkaran pek garip itiraf gibiydi. Tabif mahkeme suçlu- nun suçunu sabit gördü ve hakkında tevkif kararı. Hırsız Bu vak'anın suçlusu Oaman rek muayyen ve mevud yere doğru yola çıkarıldı. Bina vergisinden muaf tutulacak yerler Bina vergisi kanununun üçün- | cü maddesinin altıncı fıkrasında | giftçilerin zirai istihsalâtta kul- | landıkları binalara verilmiş 0- lan muafiyetin esas meşguliyeti zürra olan şahıslara mahsus ol- | duğu sanılarak esas meşgalesi ziraat olmıyan şahıslara aid bu | gibi binalara mezkür muafiyet- | ten istifade ettirilmemekte ve vergiye tâbi tutulmakta olduk- ları görülmüştür. Bunun üze - rine Maliye Vekâletinden - vilâ- yete tebliğ edilen Büyük Millet Meclisinin tefsir kararına gö- Te muafiyetten istifade ettirilme mekte olan bu kabil binaların da vergiden istisna edilmeleri bildirilmiştir. Hamalın yükü düşünce çocuğun bacağı kırılmış Sirkeci araba vapuru iskele « sinde hamallık eden 5406 sayıh Osman Fırat taşımakta olduğu yükü sırtından düşürerek Jak ismindeki çocuğun ayağının ke rılmasına sebebiyet vermiş ve yakalanmıştır. Yaralanan Jak Şişli Çocuk hastahanesine kal- dırılmıştır.