,« Manlar cemaatla namaz kılar. <tır. Garpte yalnız ruhani değil, YENİ SÂBAH Beş, altı çocuk, hattâ mekteb haricinde, ezan okundu mu derhal oyu- nu bırakır, gider, ab- dest alır, biri imamete geçer, namaz kılarlar. f aa — | Gelelim Câmianın — maksadı- na şekil veren fikir ve zihniyete | ve bu maksadın terbiye ve tah-| 8 hasındaki tecellilerine... —| Hindistanda pek küçük bir| ekalliyet olan komünistler müs tesna, her hareketin esası dindir. Yalnız zamâna göre din telâkki- leri kendilerine göre birer şekil Câmia da dinin hayattan ay- rılamıyan bir realite olduğuna kanidir. “Her hareket imandan | doğar,, derler. Onun için en ki çük sınıftan en büyüğüne kadar | çocuk ve gence dini ve terbiye verilir. Küçük sınıflarda naza- ri din tedrisatı yok gibidir. Fa- kat yedi yaşından iitbaren co- cuklar mensup oldukları dinin rTesmi dualarını yapar. Müslü - Beş, altı çocuk, hattâ mektep haricinde, ezan okundu mu der- hal Oyünunu bırakır, gider, ab- dest alır, biri imamete geçer, na maz kılarlar, Buna itiraz eder- seniz şöyle Cevap verirler: — TFu beraber dua ve temiz- lik, onlara hem maddi, hem Ma- nevi bir inzabat oluyor.: İsveç jimnastiği ayni va- zifeyi görmez mi? — Kısa bir müddet için, evet, fakat namaz ihtiyarlığa kadar âdet olarak kalır. Sonra çocuk bunun ahlâki tarafını da daha kuvvetle zaptediyor. Büyük sınıflarda din tedrisa- tının nazari tarafı da — yapılır. Fakat düşüncelerini, itirazları- nı her zaman serbest söyliyebi- liyorlar. Yabancıya çok muhafa- zakâr en bu vaziyet, eski Müslümanların din telâkkisine taban tabana zıttır. Hindistanda, hattâ başka İs- lâm âleminde de terakkiyi kabul eden dindar sınıfın zihniyeti, hıristiyan dünyasının Rönesans-| , tan evvelki, yani önceki haline tamamen benzer. O devirde hıristiyan zihniyeti bütün maddi hâdiseleri din ki- taplarına göre tefsire kalkmış- z olmuşur. Çün- kü hıristiyanların kitabı hilka- tin iptidasını anlamak istemiş - tir. Maddenin hilkatini ve kâi- jaatı idare eden kanunları tabii darak binlerce sene evvelki gö- anlatmış, pek zor, ek- vi tefsirlere yol açar. Bünun yüzünden hıristiyan dün- yası baştanbaşa kana boyanmış maddi hakikatlerin de şehitleri olmuştur. Onlar sayesinde ilim ve hakikat ilerlemiş, bugünkü vaziyetine gelmişir. Müslüman dünyası da terak- kiye taraftar olduğu vakit mad- di hakikat ve kanunları Kur'an- dan çıkarmak isemiştir. Bu Mu- tezilerden başlıyarak on doku- zuncu asrın Şeyh Abdusuna ka- dar dayanıyor. Kur'anda vazıh bir kozmogoni olmadığı için bu hareket nisbeten kan dökülme- den vücude gelmiş vö Kur'an- Türkiye Ecnebi BENELİK — 1400 Krg. 2700 Kr, S AYLIK — 760 » 1460 > B AYLIK 400 » 2800 » 1 AYLIK 200 28 Birincikânun 1940 Cumartesi 28 Zilkade 1859 15 Birincikânun 1356 Gün 363 ay 12 yıl: 940 - Kasım 51 160 » Güneş — Öğle İkindi 237 7128 — 94T Ezani 825 — 1316 — 1536 — Vasati İAkşam — Yatsı — Imsak 12.00 139 — 1250 — Ezani ITAB — 19.27 338 — Vasati DİKKAT €Yeni Sabah» a gönderilen yazılar ve evrak neşredlisin edilmesin lade olunmaz ve bunların kaybolmaların- dan dolayı hiç bir. mesuliyet kabul € —No. 31 — da ilmi hakikatleri teyit ede- cek birkaç âyet te bulmak, bun- ların çok işine gelmiştir. Fakat netice itibariyle kendi oturduk-| ları dalı biraz kesmişlerdir. | Çünkü, her büyük dinin ahlâk rın başlıcaları için zaman yok: hal, istikbal, her za-| Hattâ, hiç dine istinat etmi- yen bir cemaatin ahlâk fay da aşağı, yukarı dinlerin verdi- | ğinden başka değildir. Demek, ahlâk bakımından terbiyeyi, di-| ne isitnat ettirenler doğru yol- dadırlar. Fakat maddi hakikat-| lere hâkim kanunuları da İncil- | den, Kur'andan çıkarmıya uğra- garak, — bulamadıkları zaman mantık oyunlariyle maksatları- | ni isbata çalışmak, yavaş yavaş muhafazakâr din dünyasının fikrini altüst etmiştir. Her di- nin hikâye ve ilim mefhumları hattâ içtimai kanunları zannn la değişmiye mahkümdur. Fa-| kat ahlâka esas olan noktaları | her zaman caridir. “Din bir kül- | dür, ya hepsi ya hiç birisi,, di- yen müfrit muhafazakârlar ci temadiyen maddi hakikatleri i- lim ve yakına istinat ettirmiye çalışmakla gençliği isyana sev- ketmişlerdir. Buna misal olarak garplas - mış bir genç Müslümanla mükâ- lememizi harfi harfine burada — Ben artık, kendime Müs- Küman diyemem, çünkü Yunu - sun, balık karnında nasıl yaşa- — Pekâlâ! Müslüman deği- Tn di — Hayır, değilim de. diye- mem, çünkü ı—ı].:—'_ birbir- lerine karşı hareketlerini Müs- Tümanlıktan daha doğru, daha pratik ve güzel tesbit eden ah: lâkıyat görmedim. (Arkası var) |BELEDİYEDE Tramvayların daha fazla yolcu taşıma- ları temin olunacak Yapılan hesablara göre İstan- bul tramvayları günde 250 bin? yolcu taşımaktadırlar. Tramvay güzergâhı üzerinde 290 durak vardır. Bunların 29 tanesi kal- 300 bine baliğ olacağı zannolun- maktadır. Çünkü 29 ihtiyari du- rağın kaldırılması ile her sefer- den 30 dakika kazanılacak, bu süretle - tramvay arabaları ta-| rafından günde yapılan 4 bin | seferden 85 saat kazanılacaktır. | 'Bu saatler esnasında arabaların daha çok seyrüsefer yapmaları mümkün olacaktır. Bazı semtlere neden | “su verilemiyor Beşiktaşta Yenimahalle, Bü- yükdere sırtlarına ve yüksek ir- tifada bulunan diğer bazı mın- takalara su verilemediği görül- müştür. Sular İdaresi bu vazi- yete mâni olmak için terşih ha- vuzlarındaki tazyiki arttırmağa karar vermiştir. — Bu suretle yüksek semtlere su çıkarmak imkânları temin olunacaktır . Şihrimizde 24 stat zarfında| €en çok su kullanılan saatler sa- | bahleyin saat onla on bir ve ak- şam üzeri on dokuzla yirmi ara- | sındadır. Bu saatlerde bazı uzak semtlere su verilemediği gö - rülmektedir. Sular İdaresi ha- riçten getirttiği makinelerden tamamen istifadeyi temin ettiği zaman bu mahzur da ortadan |kaldırılacaktır. Dünkü ihracat Dün muhtelif memleketlere 300 bin liralık ihracat yapılmış- tar, Bu mallar meyanında Ame- rikaya tütün, Cava ve Cenubi Afrikaya fındık, Rumanyaya pamuk, Yunanistana, Bulgaris- tana yapağ gönderilmiştir. | Karacaovah. rHAL;DE EDIB Konservatuvarm Eskı ikinci konseri İstanbul belediyesi konserv TÜYek ürmatlleberkadaacük KU birinci kânun salı günü saat 18 | de £ tiyatrosunda vere- cektir. Bu güzel konserin pro ramını aşağıda veriyoruz: 1.L. V. Bethoven — Sonata vi-| yolomsel ve piano için la majör | birinci kısım: Allegro ma non tanto. Viyolonsel solo: Lütfiye 2. F. Chopin. Ballade No. 3 la bemol majör. Piano soto: Odil Dandoria. 3. j. Brahms. Sopphisehe Ode. W. Gülück. Orfeo operasından | Orfeonun aryası. F. Sehubert: | Die junge Nonne (genç rahibe).| Şan solo Anahid. W 4. Scarlatti: Sonata la majör, F. Chopin: Nocturne de diez| minör. F. Chopin: Etüd la bemol majör, Bale Bartok: Allegro! Barbaro. Piano solo: — Nazan| Göknil, * 5. F. Mendelssohn - Barthol Keman konsertosu mi minör | Keman solo: Kutulas. ı 5 eniz Bank « er- kânı sorguya çekıldı Bu seferki iddia vazife ve | memuriyeti (Baş tarafı 1 inci sayfada) | olarak da Baha Değer vardı. Suçlular dün öğleden evvel| | adliyeye davet edilmişler ve bi- rinci sorgu hâkimliği tarafın - dan ifadeleri alındıktan - sonra serbest bırakılmışlardır. | Yaptığımız tahkikata göre bı hâdise hakem tayin olunan kuf ehli azaları memur — bulun- dukları halde kanunsuz olarak| kendilerine hakem ücreti veril-| mesinden tevellüd etmiştir. | Münakâle Vekâleti tarafından | yapılan tetkikat neticesinde Gü- neysu vapurunun geçirdiği kaza etrafında tanzimi icab eden İs- peç raporunun hakemlere hava-| le edildiği ve bu vazifeye de Hu- kuk Fakültesi Deniz Ticaret profesörü Ali Kemal Elbir ile İstanbul Deniz Ticaret Müdürü Müfid Necdet Denizin seçildik -| leri anlaşılmıştır. Hakem tayin edilen bu zevata hakemlik üc - reti olarak biner lira teklif o- suiistimal etmektir lunmuş ve raporun tanziminden | sonra bu paranın verilmesi için | hukuk müşavirine danışılmış ve | hareket kanuni yolunda görüle- rek paralar hakemlere - veril -| miştir. | Halbuki Müfid Necdet Deni- | zin; İstanbul Deniz Ticaret mü-| dürü sıfati ile ayni daire me- murlarindan bulunmüş " olması| hasebile hakemlik ücreti veril - mesi kanunen caiz olmadığından | bu hareket Denizyolları erkâ -| ninıin vazifelerini sı al ve iltmal ettikleri kanaatini hasıl | etmiştir. Bunun' üzerine Müna -| kale Vekâleti tarafından göste-'| rilen lüzum üzerine tahkikat ev- rakı adliyeye havale edilmiş ve| sorguları için İstanbul Cümhu - riyet Müddeiumumiliğine gön -| derilmiştir. | Dün birinci sorgu hâkimliğin- de bu işe aid sorgular yapıla - rak suçluların ifadeleri zapte - dilmiştir. Ekmek fiyatında 10 | para tenzilât yapıldı. Belediye iktisad müdürlüğün- d& “ekmek narh komisyonu,, dün toplanarak ekmek narhını tedkik etmiştir. -Borsadan alı- nan 15 günlük buğday fiyat- ları nazarı itibara alınarak pa- zar günü sabahından itibaren tatbik olunmak üzere ekmek fi-| yalarında 10 para tenzilât yapıl-. miştir. Bu itibarla pazar günü sabahından — itibaren — ekmek 14.25 olarak satılacaktır. —— Ticaret odası asker- lerimize 5000 liralik kışlık hediye alıyor Ticaret Odası hududlarımız - daki askerlerimize 5000 Hiralık kişlık hediye teberrü etmeğe ka- rar vermiştir. Bu eşyalardan 1500 liralık yün çorab ve yelek dün Kızılay şubelerine teslim e- dilmiştir. Mütebaki eşyalar da bu hafta içinde mübayaa edile- cektir. Konferans ve temsil Eminönü Halkevinden: 29.12.1940 pazar akşarmı saat 20 de evimizin Cağaloğlundaki salonunda İstanbul Şehir — Ti- yatrosu san'atkârlarından İ. Ga- lib Arcan tarafından (Tiyatro) mevzuunda hir konferans- veri- lecek ve temsil şubemiz (Hissei Şayia) piyesini temsil edecek - tir. Bu toplantılara gelmek iste yenlerin giriş kartlarını büro - muzdan almaları rica olumur. 15 kapalı durak yapılıyor Belediye seyrüsefer komisyo- | nu dün belediye reis muavini , Lütfi Aksoyun riyaseti latında | toplanmıştır. Toplantıda tram- vay güzergâhı üzerinde 15 ka-| dar kapalı durak yeri yapılma- sı kararlaştırılmıştır. — Kapalı durak yerlerinin üst kısımları, cam olacaktır. Bu durakların | yapılacak mıntakalar, Oumm- bey , Altınbakkal, — Sürpagop,| Teşvikiye, Nişantaşı, Tepebaşı, | Eminönü, Karaköy, Tophane, | Ortaköy, Kuruçeşme, Fatih, Be-| yazıd, Sultanahmed ve Türbedir. | | TEŞEKKÜR Haydarpaşa Nümüne — hastahane- sinde büyük bir ameliyatla anne- | mizin hayatını kurtaran muhterem operatör Feridun Şevket Evrensel'e,| hastahanesinin intizam ve temizliğin- | den, bütün hâstalara gösterilen ih- timam dikkat ve şefkatten dolayı sertabib muhterem Dr, Kâzım'a mu- avin ve asistanlarına, hemşire hasta bakıcılara alenen ve ayrı ayrı ve teşekküre kendimizi borçlu addı diyoruz. Şüküfe Künter — Halide Tokgöz Mihri Pektaş l Üçaylara girdik.. yâ.. Miriml. ah kabul ederse biz oruçluyuz.. Dolandırıcılık ve dava reko- Tunu kıran meşhür - Mahmud Saimin görülmekte olan muha- kemesi sırasında öğrendiğimiz çok komik ve garib vak'ası şöyle olmuştür: Mahmud Saim; bir gün tapu Hairesinde dolaşırken bir imam efendinin oralarda az para ile mal kapatıp, mal-satın: aldığı- vi görmüş ve hocayı yere vur- mağa vermiş — — Orun (ükqlatikıî.ghr bir tarzda söy- lenmeğe başlamış: — Tövbe estağfurullah... 'Nerede kaldı bu adam canım!. Üstelik parası da üstümüzde kaldı.. İmam efendi bu göbeğe ka- dar sakal bırakmış, nür yüzlü adamın yanına yanaşarak sor- muş — Neyiniz var Hacı efendi.. Satılacak bir mal mülk falan ı var? Mahmud Saim derhal boynu- mu büküp: — Beli hace efendi! demiş. Lâlelide kulunuzun bir arsa- cığım var. Kerimem cariyeni- zin hayırlı bir işi var da... Bu- mun için satmağa karar verdik. — Lâlelinin neresinde efen- dim?, — Tramvay caddesindedir. — Kaça veriyorsunuz arşı- ninı., — Eh.. biz on bir liraya ver- dik.. 700 lira da pey aldık. İmamın gözleri dört dön- müş ve derhal — Vallahi günahtır. Billâhi günahtır Haci efendi. Bir em- ri hayra sarfolunacak mülk ve paranın ziyanına viecdanım razı değil.. Ben arsanızı on beş liradan alırım... Mahmud Saim nazlanmağa başlamış ve: — İyi söylersin. Hoş söyler- sin amma mirim! Biz bir kere pey almışız ve o parayı da ke- rimem — cariyenizin — cihazına harcetmişizdir. İmam paralaya paralana ce vap vermiş: — Ben size yedi yüz lira tak- dim edeyim. Adamın parasını veriniz. ve dönünüz. Yoksa vallahi siz de günaha girmiş olursunuz. Yazık değil mi?. Bir bâkirenin izdivacı gibi mü- him bir emri hayra sarfoluna- cak. Mahmud Saim düşünmüş, biraz daha nazlanmış ve imam nihayet onu kandırmağa (?) muvaffak olarak ertesi günü arsayı görmek üzere Lâülelide buluşmaya karar vermişler ve ayrılmışlar. Mahmud Saim o akşam ar- sayı intihab etmeğe gitmiş ve en münasib olarak Lâlelinin karşısındaki -şimdiki yapılan bir binanın- arsasını münasib bulmuş. Ertesi günü ayni ar- sayı imama göstermiş. Fakat — İmamı nasıl sızdırmış — binlerce de tuğla yığılı oldu- ğunu görünce; — Hacı efendi ya bu tuğla- lar?.. Diye soran imama; şu teva- br vermiş: kulübe yapmağa ni- . fakat kısmet olma- öelli l di işte. duğuna sevinmiş ve demiş ki: — Ben tanesini 30 paradan ahrrm Hacı efendi.. nasıl iyi mi?.. — Hay hayyyy.. kabul ho- cam Tabii bu hal karşısında Ha- | cı efendiyi sağlama bağlamak || istiyen imam; derhal onu evi- ne götürmüş ve mükellef bir öğle yemeği hazır etmiş, fakat tam sofraya buyür ettiği sı- rada Mahmud Saim mütevazi bir dindar edası ile uzun sa - kalını sıvazlıyarak — Bizi hoş gör nımiz toktür. — Aman nasıl olur?. ederim.. —- İsrar etmeyiniz hocam.. Malüm ya mübarek üçaylara girdik. Eğer Mevlâ kabul eder- se biz oruçluyuz artık. İmam bu kadar mütedeyyin ve bu kadar mutaassıb olan Hacının hayranı olmuş, onun || önünde âdeta dini bir hicab duyarak özürler dilemiş. Niha- yet iş hususunda konuşulup ertesi günü tapuda muamelesi g| yapılmak üzere bir ufak pey | Rica verilmek istenmiş. Mahmud Saim hemen: | —'Yoook!. Olmaz hocam. Yarın olsun da helâlından vl- sun.. Biz para canlısı değiliz. Diye bir palavra daha sa - || vurduğundan imam bütün bü- tün ısrara başlıyarak nihayet zorla muhterem Hacı efendiye 8000 tuğlanın 30 paradan tu- tarı olan 600 lirayı bir tahta- da sayarak Mahmudun tuğla- || larını (?) satın almış ve ayrı- ca da eski alacaklıya borcunu vermesi için de 700 lirayı ve- rerek 1300 lirayı tıkır tıkir saymıştır. Mahmud Saim paralarını ce- bine koyup savuşmuş.. ne er- tesi gün ne de daha ertesi gün- leri tapuda bir daha görülmi- yen Hacı efendinin yokluğu imamın yüreğine çökmüş.. O- nun hasta olduğuna kani bulu- narak hiç olmazsa tuğlaları satmak istemiştir. Fakat kam- yonlarla arsaya gelen imam tam tuğlaları yüklerken asıl arsa sahibi ortaya çıkıp: — Ne yapıyorsun hocam... Bizim tuğlalar nereye gidiyor?. Diye itiyaz edince işte o za- man kızılca kiıyamet kopmuş.. ve fabii ondan sonraki olacak işler de okuyucularımızca ma- lüm bulunmuştur. eime | İmam bir kelepir daha bul- || | | | . Kar- || kisehir £ | | | | Gümrükler | | £ OKUYUCU DİYORKİ: Veremli bir genç hakkında Ahırkapıda İshakpaşada 24 numaralı evde oturan Bay E- tem diyor ki: “Kardeşi asker- ni yapan, kimsesiz on beş yaşında akrabamdan Hayri Yurdum evime iltica et ti.. Dünyada dikili ağacı bu - lunmıyan bu genç verem has- talığiyle malüldür. Kendisi aile yuvama sığınmış bir vallı olduğundan bu kışta kı yamette git diyemiyorum. Di- ğer taraftan verem gibi geçi- ci bir hastalıkla malül oldu- ğgundan bütün bir ailenin sıh- hati bahis mevzuu olmakta- dır. Hastayı bir hastahaneye yatırıp tedavi ettirmek için e- limden gelen gayreti sarfet- tim. Alemdar nahiyesi bele- diye doktorluğu candan bir a- k hastahanele- dar bu öksüz ve hasta genci hastahaneye yatırıp tedavi ettirmeğe muvafak olama- dim. Bu yürkeler acısi ve bütün bir ailenin sıhhatini tehdit eden meseleyi büyük- lerimize duyurmanızı rica e- derim. Ben eminim ki sıhhıye müdürümüz içinden güç çıkı- lır bu derdimize bir çare bu- lacaktır. Hürmetler...., Taksiler uzak | semilere gitmiyor Son zamanlarda piyasaları - »mızda hissedilen otomobil lâsti- ği darlığı üzerine şehrimizde ça- lışan otomobillerden bazıları u- zak semtlere gitmemektedirler. NUND | Çünkü bu arabalar bu semt -| | | lerden yolcusuz. dönmekte ol- duklarından fazla Hâstik yıprat- maktadırlar.'-Bu sebeble uzak yerlere gitmek istiyen yolcular | | müteaâddid taksilere müracaat et | mek mecburiyetinde kalmakta- dırlar. , Rumanyadan geti- | rilen kâğıdlar — | Rumanyadan muhacirler va- sıtasiyle getirilen kâğıdların mık ları ile kimlere satıldığı hakkın- | | da fiyat mürakabe bürosunun | yaptığı tedkikat — neticelenmiş- miştir. Bu tedkikata göre şehri-| mize 16 bin 500 kilo kâğıd - ge-| türildiği anlaşılmuştır. Bunları | getiren muhacirlerin 'dördü Es-| de şehrimizdedir. Mürakabe bürosu badema mu - hacirler tarafından - getirilecek malların nevile mıktarmın büro- yo bildirilmesi için İstanbul Başmüdürlüğüne müracaatta bulunmuştur. | | ngiltereden ye nıdenw mal geldi İngiltereden yeniden bir mık- dar idhalât eşyası gelmiştir. Bu mallar meyanında, 150 — ton| jot ipliği; T bin “tenekelik” saç! Tevha, İzmir, İstanbul ve Mersin | için 20.000 ton hişadır “ve 8000 | ton lâstik gelmiştir. Altın süratle yük- seliyor Altın fiyatları dün 30 kuruş birden fırlamıştır. Dün bir altın | 22 lira 90 kuruş üzerinden mua- mele * görmüştür. Fiyat kontrol memurları Fiyat mürakabe teşkilâtında çalışacak memurları için açılan | imtihanda kazanan 20 namzet- ten Vekâlet referans istemiştir. Bu sebeble memurların şehri- mizde ancak bir hafta sonra va- zifeye başlayabilecekleri anla - şılmıştı Parti müfettişinin ziyafeti Parti Müfettişi İzmir mebusu Re- şad Mimaroğlu dün akşam Taksim Belediye gazinosunda İstanbul gaze-, tecilerine bir ziyafet vermiştir, Bu| ziyafette Vali ve Belediye Reisi Dr. Lütfi Kırdar ile Parti idare heyeti zaları da hazır bulunmuştür. Ziya- fet çok neşeli bir hava icinde geç- | tan yapılmış olan kesenii İlim Köşesi Pm._sıun Murad Uzdi'ek Keşifler, ihtiralar Havat fişekleri SN Kürre sekline sokulmuş bazı terkipler var ki bunlara ışık kü- releri deriz. Kesekâğıdında ya- kıldıkları zaman şiddetle yana- rak kâğıttan dışarı fırlarlar ve çok güzel ışık verirler. Bunlara mahsus ve toz haline getirilmiş olan — mürekkipler tahta bir kap içinde ve bir mik- tar ispirto ile karıştırılarak ha- mur haline getirilir. Bu hamur- dan 5 ilâ 20 gram ağırlığında parçalar elle ayrılıp yüvarlak hale sokulur. Bir hafta kurutul- duktan sonra kuturlarından bi- raz büyücek bir kese icine ko- nur ve etrafı fişeğe ateş verem bir tozla doludur. Bunlara ait reçetelerden bazı- ları şunlardır: - Kırmızı: — 100 kısım stron- siyum nitratı, 30 kısım kükürt, | 20 kısım antimon, 10 kısım şe> ker, 50 kısım potasyum kloratı. (2) Yeşil: — 740 gram bar- yum kloratı, 260 gram loktoz. (3) Mavi: 20 kısım bakır - amonyum sulfat, 20 kısım kü- kürt, 20 kısım küherçile, 10 kı- sım reçine, 15 kısım mangal kö- mürü tozu, 40 kısım potasyum kloratı. Havaj fişekleri sür'atle pat- layan bir tertibi hâvidir. Bu ter tip Kalm' kenarlı ve üstüvane şeklinde bir torbanın içine ko- nup alt ücuna bir fitil sokulur. Fitil yakıldığı zaman ateş pat- layıcı maddeye sirayet €der. Bu- nun patlamasından mütevellit gazler fişeği havaya fırlatır. Fi- şek havada seyrederken “donuk Bunların kâğıt kesesi iki böl- meden ibaret olup bir bölmede patlayıcı madde ve diğer bölme- de fişek hakkı vardır. İkinci kı- sım iyi tazyik edilmiş olmalıdır. Patlayıcı madde konmazdan ev- vel fitilin muhafazası için küçük kuturlu bir kil parçası tesbit edilir. Patlayıcı- “tertip - bölmezinde bir miktar hava boşluğu bıra- kılır. Bunun vazifesi fişek ateş- lendiği zaman hâsıl olan gazle- rin kısa bir zamanda intişarını | teminden ibarettir. Havai fişeğin havaya yüksel- dikten sonra tekrar patlaması isteniyorsa üçüncü bir bölmeden ışık küreleri veya fındık fişek- leri koyulur. Eğer havii fişeğin havada patladığı zaman renkli ışık neş- retmesi isetniyorsa kalın kâğıt- içine ince kâğıttan yapılmış diğer bir kese konur ve bunun içine ev- velce söylediğimiz tertiplerden biri doldurulur. Kese istenilen maksada göre yapıldıktan sonra içine saydığı- mız maddeler doldurulur ve di- bine 2 santimetre kadar uzun- luğunda bir fitil tesbit edilir. Fişek bir ince tahta ve ya kamışın ucuna yakın bir ye- re bağlanır. Bunlara doldurulan barut mahlütu 21 kisım barutla 4 kısım ince kömür tozundan i- barettir. Bunların çıkabilecekleri irtifa barut miktarına ve patlayıcı maddenin patlaması için geçir- diği zamana bağlıdır. Barut hakkı ne kadar fazla ve fişeğin patlama müddeti ne kadar uzar- sa fişek te o kadar fazla irti- faâ çıkar. YENİ ESERLER - İslâm - Türk Ansiklopedisi Beşinci sayısı bugün intişar etmiştir. Bu sayıdakiler: 1 — Adâbı umumiye: Temyiz ceza reisi Fahreddin; 2 — A- dad: Riyaziyat - A. Sadi Aytan; 3 — Adad nazariyesi - Felsefe: Şarkta, garbda İslâm âleminde- ki telâkkiler: Profesör İsmail Hakkı İzmirli; 4 — Â det; İs- lâm ilimleri bakımından: — Pro- fsör Kâmil Miras; 5 — Mede- ni hukuk bakımından — âdet: Terayiz birinci hukuk reisi Fuad Hulüsi; 6 — Âdatı ilâhiye: Pro- fesör İsmail Hakkı İzmirli; T7 — Adem: Profesör Ahmed Hamdi Aksekili, Diyanet reisi muavini,