Ayşem ,, Abidin Kısakürek O: dağlarda gezer, ormanlarda| —— Bağrımda bir sevgi vardır, dolaşır, yoruldu mu dere kenarına | —— Söylyemem ağam luzı. dinlenirdi. iner bir söğüt altını Yaraya melhem ede Köyde ona basan erkek Ayşe, bazan| — — yai, barkı biz nedelini, 'da (Keven Ayge) derlerdi. Bu isim- Yardımcımız Tanrı olsa ler hem erkek gibi cessur olduğun-| —— Bu diyardan kalkn gideli dan hem de (Keven) i çok sevdiğ.n- 'den 'söylenirdi. Kendisi ağa kızı ol duğu halde hiç evde dürmaz, at üze-| rinde tarladan buğa, bağdan bahçc- ye koşar, avele gibi çalışırdı. Bazan kazdı mu bir efe olur, silâhlanır, çift , baban duyar. Arkamıza atlı koyar. Gelen atlı cana kıyaz, Ben gidemem ağam kızı. — Anam düysür babanı düya Ğ ü ti koysun. diğe gider, işçilere çavuş gibi sert e| —— Arkamıza at mirler verirdi. O her hangi bir iş -| —— Gelen lli cana kiysın. Çin bir defa olur veya almaz dedi mi| — — Bu diyardan kalk gidelim. Kimse itiraz edemendi. Babası bile| — Gece oldu, köyde genç, ihtiyar, kızının bu halinden korkardı. herkesin ağzında dedikodu çalkala- Bu genç kizin dünyada sevdiği| / niyordu. #ey çobanla beraber kendi sürüleri | — — Keven Ayşem çobanlarile kça ni dağ yamaçlarında otlatmağ ko-| — miş. yulmaktı. Hele kavalı eline alıp şair|— — Kaçmış değil, çobanlarımı ka- Tuhünün tabiatten düymüş oldağu | çırmış. hislerini tekrer tabinte kaval na — Eyvah! Ağa ne yapar acaba? melerile duyurmak en fazla bayıldı| — — Ne yapar. Kizin karşısına Bi geydi. kim çıkabilir ki; Fidan gibi boyu, iri siyah gözleri, | | — Yanık etti kendine, engin bakışları karşısında köy ete. | babanın bir kızıydı. leri deli gibi olurlar, fakat cesaret | | — Adam sende, nasıl olsa sonun. edip bir kelime olsun söylüyemezler- | da bir erkeğe meyli akacaktı ya! — Çoban dü enme/ boyuna di. Nasıl söylesinler; 0; efelerin efesi) İi Köy kazanları bir ah çekerek: — | arslan gibi. Tanrı boyle dilemiş. —Birak gü — Cennete gitmektense bu taş) taş yürekli kıza yavuklu ol, derlerdi. | Biri- Keven Ayşem, bir yaz sıcağında| Sürüyü yine Söğütlü dereye indir-| miş, üzun bir öğle molası verdiriyor- u. Şimdiye kadar hiç dikkatle bak- madığı çoban biraz uzağa oturmuz, Köpeği ayaklarının ucuna yatımı Gertli dertli kaval çalıyordu. Bütün | koyunlar, kuzular ” hep baygın bir | halde çobanın yanık kavalile mest | elmuşlardı. . Keven Ayşem gözlerini çobanın geniş omuzlarında, bakır renkli çeh- Çobanı, soysuzun — Soyuna, sopuna bakma çam| gibi bir delikanlı. Ben de kız olsam onunla kaçardım. y — Yalan bu haber, o erkek gibi- dir. Yine dağlara - gezmeğe gitmiş, gece yarısı çıkar gelir — Doğru, doğru. - Hatice Nine onları dağ yolunda görmüş. — Hem kendisi korkmadan “Babama söyle,| biz gidiyoruz, aramasınlar,, demiş. Bu haber biraz sonra ağanın ku- Jağına gitti. Ağa hemen Hatice Ni- neyi sorguya çekti. — Söyle bakalım - Hatice Nine,| Keven Ayşemi nerede gördün? — Ağa ben odundan geliyordum onlara kanlı kaya dönemecinde rast-| fesler yakar gibi bir şeyler hissetti. Nihayet çobanın kaval nağmelerina Kana Ayenain tütrek sesi derenin 9i * . peki, sana e dediler? Tiltisile dalgalandı. Tütiyar kadın burada yutkundu,| söylemek istemedi. Fakat ağa haykırdı — Söyle diyorum sana! Ne de- Giler? — Ağam Keven Ayşem dedi ki: "Babama söyle, biz bu illerden gidi- yoruz. Sakın arkamızdan kızan, efe| filân göndermesin ha-.. Sonru gelen- derin hepsini ekin gibi biçer, köyü| de yıkarım,, dedi. Çoban kavalı biraktı. Düşündü,| düşündü. Sonra Birdenbire gür e| Sile cevap verdi. — Kalbe taarı verir sızı Sensin bu ilin yıldızı Baş, Diş, Nezle, rı'p, Romatizma Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser| W H İcabında günde 3 kaşe alınabilir. EE EEE diniz Siğmund'un bir günah işlediği. ni ve bundan zavallı hafitlerinin di- Mmağında irsi bir hastalık vukun gel- diği neticesi çıktı. Bu hastalık belki tedavi edilemez bir hale gelebilir. Fakat benim muhakeme tarzım doğ Tu çıkarsa sizi bundan kurtaracağı- imi ümit ediyorum. Oliver başını kaldırıp genç ka- dına dikkatle baktı. Luna sözlerine devam etti: — Şimdi bir tecrübede buluna- cağım Müsyü Hamand. Sizi ta ilk zamanlara, bronz devrine götürcee İğim ve sizin bizzat Siçmünd olup islemiş olduğunuz fena hareketten affedildiğini söyleyip ikna edeceğim. Anlıyor musunuz? — Tabil ! Ah, şu tecrübeniz bir Mmuvaffak olsa. — Okadar nikbin olmayınız, bet- ki de efsanedeki bu fikir bir şair muhakemesidir. Fakat biz hiçbir şe- yi ihmal edecek vaziyette değiliz. Eğer gizli odadaki - tecrübeden gonra, buhran vukua gelmezse, su- reti katiyede iyileşeceksiniz. - Eğer Bir yerinde canavarın ruhunun Hamand silesine ebediyen bağlı ol duğunu söylüyordu. Tabiate karsı yapılan bir suçun bu irsf asabi buh- Tanı tevlit etmesi takdirinde sizi kurtarabilir miydim? lik tecrübele- Tim bana ümit verdi. Fakat mezar- daki muvaffakiyetsizliimden sonra yaziyeti bemşirenize anlattım. Ve buna inanmadığı için de sizi uyut- tum. Gizli odaya getirdim ve buhra- u tevlit ettirdim. Üzerinizde haiz olduğum maneri tesir vasıtasile eeddinizin rahunu çağırıp bazı malü- y mat elde etmeyi arzu ettim. Fakat ben de iyi neticeye varamadım. Ere tesi gün Müsyü Godard, Sünfordun anlatıkları şeylerin hülâsasını ge- tirdiği zaman, bu fareziyemde haklı olduğumu anladım ve mezarda bul- duğumuz taş Üzerindeki ibarelerin 'de manaları anlaşılınca iş tamamile anlaşıldı. Bu ibarelerdeki manalardan a. denizin ta İskandinavyanın ilk za> İTorosspor Klübün Büyük Müsameresi “Kanun Adamı yi Mı]ı)affakıyeile temsil edildi. Mill Toroslu sporcula «Kanun adamı » muvaffakiyetle temsil eden Adanalı gençler : Müddeiumumi Yusuf “Ayham, Recep. İsmail: Hilmi Nibatı Hikmet, İhsan; Remzi Ayhan. Sek- reter : İhsan, Uşak ; Fikri, Jar Adana (Hususi) — Çukurovanıa, en çok sevilen (Toros spor klubü bü-| yük bir müsamere tertip ederek Temsil, Konser - verdi ve Tofoğraf| Fikri Sayar ile İlya Çelik- tarafın- dan meharetle Aydın zeybeği ve| azerbaycan oyunları oynandı. Bin Toros sporlunün uzün uzün alkışla- rile taktirler kazan konserde Neri- man Demirbilek, Âli Öner, Adtl OL kü ve İzzet Gerçek misilsiz muvaf-| fakiyetler kazandılar. Yusuf Ayhan'ın monoloğu — dar| kikalarca alkışlanmak suretile bir kaç yerde tekrarlatıldı. — — Remzi Ayhan'ın sahneye koydu. gu Vedad Ürfi Bengü'ün - (Kanunl adamı) isimli piyesinin temsili cid-| den bir temsil hâdisesi oldu. Bühas-| #a Remzi Ayhan ve Yusuf Ayhan'ın rollerini büyük bir kudretle başar- maları karşısında âdeta piyesin eş- 'hası arasına girdik ve göz yaşları- mazi, — hiçkırıklarımızı — tutamadık. Sahnemize iki büyük elaman olarak yetişen bu iki kardeşi tebrik etmek yerinde bir takdir olur. Topoğraf| Fikri Sayar ve Buşkâtip Recep Tek- €ş de güzel birer muvaffakiyet gös- terdiler. Toroslu gençler Hataya gidiyorlar, Dört maç yapmak ve dört temsil) vermek üzere musiki kolu ile bera- ber Toroslu gençlerin yakında Hata- ya gideceklerini de haber aldım. Memlekette nüfuz ve faziletile tanı- SAB. i oyunlar oynandı r Hataya Gidiyor Mübaşır : Necmi, Serkomiser « darma ; Hamit. 'nan fbrahim Burduroğlu'un bu klü-| bün başkanlığında bulundukça daha | bir çuk muvaffakiyetler kazanacağı-| 'na şüphe ötmiyoruz. Mardinde Mücadele Mardin (Hususi) — Merkezi Ga- ziantepte olan trahom / mücadele teşkilatı Mardini de içerisine almış ve bu alış Mardine büyük faydalar temin eylemiştir. Fil'hakika Mardınde Gaziantep, Kilis, Süirtte olduğu kadar mühim nisbette trahom yoktur. Fakat vasa- tinisbeti 9630 dan aşağı düşmez. şu halde, üzerinde durulmaya muhtaç bir nisbet mevcut demektir. Alakadarların Mardini de teşki- Jüta dahil etmeleri üzerine başlıyan faaliyet, iki yılda gayet faydalı ve müsbet netiyceler doğurmuştur. Sayın genç Dr. Bay azizin idaresi altında çalışan trahom hastâne ve dispanseri, iki yıllık mesaisi sonun- da binlerce vatandaşı tedavi ve mu- 'ayene etmiş,hastalık nisbetini yarı, dan aşağı düşürmüştür. Bununla be-| raber lüzumlu teçhizat ve malzeme-| nin tezyidi ve kadronun tevsii icap| ettiği künaatinde söylemek isteriz. .. cik umumi mecll içtimar Bilecik (Hususi)— Vil bulunduğumuzu yukua gelirse, üzerine istinat etti- #ğim efsano yanlış olacak. işte o va- kit istikbaliniz, nasıl hareket edece- Hiniz işi ortaya çıkacak. XAXVI Saat yedide Luna ile Oliver, bü. yük salonda kısa bir konuşmarla bu. Tundular. Genç kadın: — Vaziyeti ihata ettiniz degil mi Oliver dedi. Hir mu- Cize beklemeyiniz. Bana gelinc>, ne. ticden ümidvar olmam lâzım. Zira Ümit/ beslemezsem uvatfak ola mam. Bütün işler benlim üzerimde — Luna, bulunduğunuz vaziyet çok müşkül. — Muvaffak olmak meselesiade benim de sizin Yadar alâkam var. Çeviren : P. SAGAY Her halde Svanild ile Godard söyle- diklerimi yapmışlar, pencerenin et- rafına çam dalları koymuşlar, ha- lam da piyanonun götürülmesine na zaret ediyor. Etrafımızda canavarın meydana çıkmasını temin edecek havayı yaratmağa çalışıyorum. Oliver, genç kadına ümitsiz na- zarlarla bakarak: — Ölüm karşısın- da hareketimi tesbit edecek aat yaklaşıyor Luna, diye söylendi. Luna da heyecanlanmıştı. Birşey, #öylemeden ellerini uzattı. Oliver, Lunayı” kendine doğru çekti. Fakat iradesine hâkim olarak genç kadının almından öptü ve ateş ibi yanan yanaklarına Lunanın in- ce parmaklarını götürdü. 'de Umumi Meclis içtimaı devresini Aşkın Kuvveti Nakleden: ORHAN S- İ Tefrika No: 39 4 her zaman yorülmak bil- | — Sarardığını farkettim. Ayni a miyen bacaklarım bugün nedense â-İ manda yabancı kadın bir kaç adım deta titriyordu. Her halde yaklaş- |/ gerilemişti. Takta olan fırtınanın - tesiri buna| Büyük beyaz yalı mu!.. Öyle sebebiyet veriyordu. Naili de tanırsınız? Birden arka tarafıma doğru, ki-| — — Sesinde büyük bir korkunuz ide sokulup çevrilen bir anahtarın| cut olduğu görülüyordu. - Üze düm. — Başımı | Çevirdim. Baktığım tarafta, de açılmış, boyası atmış bir kü.| Kalbim /rparak ayağa kalktım Çük tahta kapı vardı. Burası yavas | - ve; Yavaş açılarak, dışarıya bir kadınla bödek tü ci elle bir çocuk çıktı. Pai Kadın ince, genç Wdi. Üzerindel “ 0 yi Töivet.. Şir Nai iete boyası solmuş bir penyuvar vardı. beni burada mahpus tutan o adam: Gayet muntazam, teni mat olan bu kadının yüzünü koyu kestane rı saçlar çerçiveliyor, ve büyük mavi — Bvet, beti buraya kapadı, ta, aRlere Geğinik Dir eai verior. | VZY enelerdenberi Beni © dereee GaDa yabancı Zevkalide çi | PeaPahi cti Ki Her seyden aa Gi Te çe Küçücük bir mahlükta | Siyecek bir şeyim yok. Zavallı ço DA aa baa Günrinle kacuman |. cığumun da veziyeti ayni şekilde Ha iace bir vücut lecrlnde KeSeRA| - mari ile hismeetçi Seher bu Korkunç Ve ilk nazarda, tecrübesiz bir kim-| *”de beni kapalı tutuyor. Sele olma, bu zavallmın temamile ab| — Çok süküranahtarı koyduğu y Gal olduğu zabir oluyordu | vi keşfe muvaffak oldum ve bugün Yalil K, ni göcünce hiç) “ayalağu sirada sakiati ll D ise uçak Kümil dışarıya çıkmıştı. Rahatça hareket ettim. Bakın oğlu: mu gördünüz mü? Yarın öbürgün bu çocuk mühim bir şahsiyet olar caklır. Fakat nedense babası onu bir hayret alâimi göstermedi. Güzel gözlerini bana dikerek bir kaç sani ye durdu. Sonra çocuğu elinden bi- rakmıyarak yavaşça ilerledi. Biraz hafif bir sesle: Kirasiniz siz?, İsminiz ne? di-| #evmiyor ve ölmesini istiyor! 'ye sordu. Çocuk bu sırada bana doğru boş — Cahide bir nazar attı. düşüncesiz olan ba Bir dakika düşünür gibi oldu. | büyük gözlerdeki yeşil nüansa işaret Sonra başını iki tarafına salladı. —| — Tanımıyorum.. Nerede oturu-| etmemek imkânı yoktu. Kisık bir sesle: yorsunuz? — Babası?.. Babası kimdir diye — Ta ileride, sahilin kenarında- | #ordum. ki büyük beyaz yalıda. — Fakat o Naildir!. — Siz... Nailin karısı mısınız? | Ellerini uzatarak, garip bir ta. yırla büktü ve: — Söylediğim şey doğru i bana karşı bir cellât vazifesi yar maktadır. Ondan bütün kalbim ile nefret ediyorum. Vahi bir hiddet, sesinde parlı. yordu. Fakat ben aldırmadım. Her geyin etrafımda döndüğünü hisset- tim. Genç kadın, biraz yana dönmüş denize bakıyordu. Takallüs eden çeti Tesi yavaş yavaş kendi. halini al- mış ve elleri heyecan içerisinde ol- Tunuyordu. --Onu ancak uzaktan pencersmden görülen manzaraların arasından görebiliyorum. - Halbuki, devizin yanında uzun zamanlar ge çirdim. Evet, hep denizle arkadaşlık ettim. Nai gelip beni alıncaya ka: dar... Ve vefâkâr denizi, nail içir terkederek hayata atıldım. Birdenbire yumruklarını sıktı ve gehresinin hatları takallus etti. — Denize yaklaşmamı, oğluma bu engin diyarları tanıtmağa o ma. ni oluyor. Fakat şimdi dışarı çıkmak imkânı var. Geceleri bundan istifn- de edeceğim ve eğer bir kayık bul bilirsemi, memleketime kadar dönc. Trahomla Faaliyeti o | Murdin Trabom mücadele teş- kilâtının genç ve çalışkar dokt ru B. Aziz bitirmiştir. ' yihe bu süzlüri süyler söylemez Son - celsede encümen azası 6- Z ğ başını çövirdi, ve bir aralık elinder kurtulan çocuğu tutarak- — Haydi yavrum, içeri girelim, Sihirbaz uyanır ve bizi bulamazsa. (Devamı var) Jarak seçilenler ”/ merkezden Bayan Remziye Gören ve mülhakattan A- li Osman Timürlenk, Reşid. Baykal| ve Mehmed Önerdir. — Haydi Oliver, kuvvei manevi- — remiyorlardı. Etrafta bir kaç sani yemizi kırmıyalım, işi oluruna bı- — ye süren bir sessizlik hâkim oldu. Fakalım. Allah vere de muhakeme- — Luna, dişleri sıkılmış, elleri terdet miz sakat çıkmasın. sırsıklam hareketsiz duruyordu. Bir Svanild ile Godard gizli odada — denbire, koltukta koyu bir kitle ar- bekliyorlardı. Madam York piyano- — zeden Oliverin tarafında iki kırmızı ya oturdu. Üçü de Lunanın ne yapa- cağına bakıyordu. Rüzgâr, reçine kokusu, haznedeki suyun şırıltısı, hep mukadder havayı yaratıyordu. Oliver, yerde çizilen beş köşeli bü- yük yıklız şehrinin ortasına konan koltuğa çöktü. Genç kadın, Olivere dikkatle be zokta göründü. O geytani uluma yükseldi. Luna lâmbadan kartonu kaldırınca oda aydınlandı. Ulama, 'yarı kösildi. Çizginin içinde Oliver, ayağa kalkmış, yüzü tekallüs etmiş bir halde duruyordu. Luna, otoriter bir tavırla elin uzattı ve: — Oturunuz, hem de uyu: karak: — Bu çizgilerden katiyen çı: — yunuz, diye emretti. kamıyacağınız aklırıza yerlestiri. — — Genç adam bu emre itaat eder- niz dedi. Ve etrafınıza bakın: Her ken gözleri de kapanıyordu. Luna bazı hareketlerde bulunduktan son- a Oliverin hafızasını - ta ilk ceddi Sigmund devrine kadar götürdü ve: — Sigmunt, kurt olup mabudun Odin'i öldürmek armısunu gösteren prens Sigmünd, sana söylüyorum dinle! diye söze başladı. Haydi aya- (Za kalk ve arkadaşlarının çağırmı Sni işit. tarafta çamlar var, yıldızlar, pence- renin kenarından görünüyor, rüz- &gâr buz gibi esiyor, ve.. siz, yanınız. da tek bir insan ile yalnız bulunu- yorsunuz hortlıyan Hamand. Ja, yanındakilere çekilmeleri et ederek lümbanın ziyasını onla kapadı. Medivenin basamaklarına otu- van Oliver ile Godard hiç bir şey gö- (Devamı var)