13 Kasım 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 Kasım 1960 - ' # i e E ı Roa n j ri 'p b 'a M n " '_ l İ " H ç ? Mi ' * ha ba 'a K, - - i Ü B ! * b e - 'e - 4 ' . i " İN #ti s -Üı. v i Çi 4 , " . , he gel Te 5 " , gürülen kisım kiliscnin üordündcü inşaatına âlt mihraptır. ı KN 1 Iİ STANBU L Kileste Meryem Kilisesi Hâdise, Katolik dünyasının gözünü Efes üzerine çekti İyonya kıyısı baştan başa Avrupa | İle Asya arasında bir buluşma yeri- dir. İsanın İncili, batıya büradan ya- yılmıştır. Ö zamanları, doğuyu batı- vya bağlıyan Konstantinin şehri he- nüz mevcut değildi. Yalnız Bithynia, Myela, Lyddla ve Phrygla'da Yunan küçük #ehirleri ve parlak metropolu Hfes ve Efesin Mısır, Yunanistan ve Filistin ile daimi temasta bulunan l1li- manı ile G00 şehir sayan ÂAsya eyüâ- leti vardı. Sen Paul buraya yerleş- mis, Sen Jean burada Asyanın pey- güamberi olmuştu. —Zira Hiristiyan- hk âlemi öna peygamberlik püyesini vermiştir. Sen Jean, Efeste ölmüş ve bir hağç yeri olan mezarı da Efeste bulunuyordu. Önce, eski iİhtişam parıltılarını he- nüz Üzerinde taşıdığı bir zamanda Meryem Ânanın tebcil sahası oldu- ğu bir tesadüf değildir: 43i de Efes- te toplanan Ökümenik Konsil, Mer- yeme “Tanrının Anası" mânasına ge- len “Theöotokos" unvanını vermieşti. Bundan böyle de bütün Hiıristiyanlık âlemi hep bir ağızdan önuüu “Sancta Del Genetrix" (Tanrının Aziz Anası) diye çağırmıştı. Efesin Meryem kilisesinin 265 m. böyunda ve 32 m, eninde, Eski Çağ- lardan beri mevcut bir binanın içine yerleştirildiği tesbit — olunabilmişti. Bu inşaat herhalde İmparator Kone- tantin, Hırlstiyan — dinine tam bir serbestlik bahşettiği devirde yapıl- mışti. Ö zamanları ekseriya devlet Bu gehrin batmadan | hesabına muazzam dini binalar yva- pılıyordu. İstanbuldaki Havariyunlar Kilisesi, Kudüsteki Mezar Kilisesi ve Bethleem'deki Doğum Kilisesi bu bli- nalardan birkaçıdır. Aynı devirde Sü metre uzunluğunda bir öÖn kısmı bulunan, muazzam y Üç dehlizli bir sütünlüu basilika İnsa edilmişti. Ön kısmı da kuzey istikametinde bir vaftizhane ilâve olunmuştu. Bu ki- lisenin vaftiz kurnası henüz mev- cut olmakla — beraber yavaş yavaş toz haline gelmektedir. Vaftizhane- nin dış duvarları da hüâlen topraktan bir kaç metre yüksektedir. Bu kadâr muazzam ebatta İnşa edil- diği için, “Megale”" yâni büyük kill- &e adını tasıyan Efes Killisesinin bü kadar büyük olması, Romada âaynı Zamanlarda İnşa edilen Sen Plerre ve Sen Paul basilikaları gibi, muazzam bir inşaat zihniyetinin ifadesi olmak- la beraber, muayyen bir müâna ta- ğır. Romada bu iİki killse Havariyun mezarları İle ilgili oldu#u gibi, Efesz- teki Meryem Kilisesinin Mervemin mezarına dayanması da mümkündür. Bu mönümantal dini binalar hep yer- N motiflere dayanmaktadır. Bu se-|İ beptendir ki, Meryem Kilisesi Mer- yemin Efesle bir bağlılığı olduğuna delâlet edebilir. İlk akla gelen el- het, Meryemin Efese gelip, bir müd- det bu şehirde kalmış olduğudur. İ- Banın ânasını, Peygamberin bir emaâ-| neti olarak hlmayeşifultm& alan Ha- Basili- | kanın içi 85 metre uzunluğunda 1İidl, | Yazan : Dr. K. Gschwind varlyun Sen Jean gibi, Meryem da R- fesin azizesldir ve bu sebepten Efes- liler Meryeme büyük bir mübet &a- damış oölabilirler. Orta dehlizi ikli yan dehlizden blirer sıra BüÜtunla ayrılmış bulunan bu kilisede 22 haziran 431 de Büyük Efes Konsili toplanmıştır. Ertesi gü- nü Koönslil toplu bir halde İstanbul Kilisesi ve halkına piskopos Nestö- rlus'un heyet tarafından mahküm ve vazifesinden af edildiğini — bildiren resmi yazının başlığında: “Havaril- yun Sen Jean İle Tanrı Anası Mer- yem şehri Efesten" sözleri bulunmak. tadır. Bu yazı Efesin Sen Jean ve Meryemin şehri olarak kabul edilül- #ine dalr kati ve sarih bir vesikâdır. Şehrin bu iki aziz iİle milnasebetinin ne Olduğu noktası Üzerinde durula- bilir. Havariyun için mesele sarihtir; Sen Jean Bfeste yaşamış, Efesta Ül- müş, gömülmüş ve kilisesi da Efeste bulunuyordu. Meryem için de aynı| şey kabul olunabilir. Fakat başka tefsirlere göre, Meryemin Efes İle âlâkası, yalnız kilisesinin bu gşehir- de bulunmasından ileri gelmektedir. Bir asır &#onra Efes Gotların İisti- lâsına uğrayınca, Meryem — Kilisesi büyük zararlar görmüştür. Yeni bir bina yapmak icap ediyordu. Bunun İ- çindir ki, sütuünlü — basilikanın orta kısmı Üzerinda kubbeli bir tuğla bi- na İnşa edilmişti., Bu da zamanla yı- kılınca, bu sefer mihrabın durduğu &eki blnanın doğfu kısım temelleri ü— ROBERT LOUİS STEVENSON -— M el Şalr,romancı, münekkid ve seyyah muharrır yüz sene evvel veremden ölmüştü |Bazı muharrirlerin — kaderi şahıslarından ziyade esar- tanınmasındadır, Stevenson da — onlardandır. Sinemada gördüğümüz Dr. Jokyll ve Mr. Hyde'in öonun eseri olduğgunu — söylersek, kendisini daha İyi tanımış olursunuz. lerinin zörine bir yenlsi yapılmıştır. Bütunla- rın yerine duvara büyük direkler da- yatılmış, ikinci kilisenin mihrabı de- linmiş ve son İnşa edilen kiliseye gİ- riş olarak kullanılmıştır. Bu deği- şiklikler yüzündendir ki, Efeste kam yapan arkeoloğlar gayet karışık bir plânla karşılaşmışlar ve bunun müna- sını ancak Üç mühtelif insaat olduğu tezini ileri sürmekle çüözebilmişler- dir. Kılavuzlarda bu kilisöye Konell Kilisesi veya Çifte Kilisa denmekte- dir. Ona, asıl Jamli olan Meryem Kill- sesi İsmini Yermek daha doğru olur. Efese gelmiş olduğu muhakkak sü- yılan Meryemin orada kaldığı ve E- feste ölüp gömüldüğü ihtimali kuv- vetlidir. Buna göre Meryemin güöğe uçuşu da Efeste olmuştur. Herhalde Katolik dünyanın gözü buglün Erfese ve Efesin Meryem Ana Kilisesine di- kilidir. herşey “Bater | KASIM Fökim Bst vi ı3 y 1870 * 186R | VAHKİT VASATİ EZANİ | Güneğ Ğ. 43 j 1.49 | : | Öğle 11.58 7.04 İkindi 14.37 9.42 | Akşam — 16.53 12.00 - Yataı 18.28 1.S4 İmsAk 6.ü03 12.00 | UÇAK -TREN - VAPUR ĞGELFKCEK ÖOLAN UÇCAKLAR 11.40 İzmirden. — 11.50 Ankara- dan. — 14.50 Adana, Ankaradan. - 15.00 Ankara, İzmir, Balıkesir- den, GİDECEK OLAN UÇAKLAR 5.00 Ankara, Böeyrut, Kahireye, — 800 Ankara, Malatya, Elazığ, Diyarbakıra. — 5.20 Ankara, Adn- naya. — 12.30 Ankaraya. — 14.20 İzmire, GELECEK OLAN VAPURLAR 6.00 BSeyyar, Karabigadan. ' 6.30 Tırhan, Bundırmadan. — 19.15 Sus, Mudanyadan. — 21.30 Uludakğ, Bandırmadan. GİDECEK OLAN VAPURLAR 5.00 Çorum, Karadenize. — 5.15 Uludaf, Bandırmâaya., — 9.00 Sus, Mudanyaya. — 22.00 Konya, Bün- dırmaya, GELECEK OLAN TRENLER 8.30 Ankarâ. — 9,15 Ankara Ekhea. — 2030 Ankara. GİDECEK OLAN TRENLER 9.00 Tarsus. — 18.10ü Ankara., — 21.40 Dofu Elte, SİNEMALAR BEYOÖSĞLUÜU ALKAZAR (42502) 1 — Kanli Akin. 2 — Feliket Yolculari. AR (443094) Korkak Kahraman. ATLAS (40K25) Öldüren Hatıiralar. ELHAMRA (42235) 1 — Altın BHa- zineleri. 2 — Ölüm Melodial, GÜREL İ — Çakırcalı Mehmet F- fe .2 — Çakırcalı Mehmet Efe Na- Bil Vuruldu. İNOCİ (44595) Bir Yetimenin Röoömü- rı. İPEK (44269) Rebeka (llkinci hafta) LÂLE (43395) Korkak Kahraman. MELERK id0Bü8) Reheka, SARAY: Yunan Öpereti Fernanda., SUATPARK (83143) İi — Manön. 2 — Ekprarengiz At. SÜMER (42851) Bir Vatan Doğu- vör (Filletin Harbi), SARK (40380) Bir Yöllimenin Ro- manı, SIK 1(43720) 1 — Kiılıçların Gülge- sinde. 2 — Damgalı Doktor. 3 — Featival Yıldızı. TAKSİM (43191) Allah Kerim. TAN (E607d0) 1 — Küuümarbazs Kiız, 2 — Loral Hardy y Rüyalar Ülke- Binde, ÜNAL (49306) 1 — Haydutlar Kı- taliçesi. 2 — Öldüren Busa. YENİ (8d4137) 1 — Venedik Kah- ramanları. 2 — Gençlerin Sevgilllel, YILDIZ (42547) Kahraman Yahudi, (Üçüncü hafta) I'" YENİ (14040) Möntekristo Köntesi. ilitiyacında olduğumuz İSTA NBUL ALEMDAR (23863) 1 — Kiılıçların İntikamı., 2 — İkli Kalb. AZARK (23542) 1 — GÜece Kulüpleri Kıralı. 2 — Üç Ahbap — Çavuğlar Elmas Peşinde. ÇEMBERLİTASŞS (22518) Bir Yeti- menin KRomanı. AYSU (21917) 1 — ÂAnanın Güna- hı. 2 — Kara Şöytan. EMRE G |1 — GCangeatörler Peşinde, 2 — Kirmirzi Güller. HALEK (2190)) 1 — Vatan Kurta- ran Arslan, 2 — Ölümden Firar. | İSTANBUL (22367) 1 — Vahbhşi Ko- gu. 2 — İhtiras Kurbanları. KISMET (20654) 1 — Kara Şeytan 2 — Kanunsuz Kahraman. B — Kanunsuz Sokak, MARMARA (23£60) Romani, MİLLİ (22962) 1 — Muhteşem Mhan- cera. 2 — Öldüreon Kapı. TURAN (22127) Üç Ahbap Çavuş-. | lar Elmas Peşinde., | YENİ (Bakırköv 16-120) 1 — Pom- p&elnin Sön GüÜünleri. 2 — Tabaâncü- lar Patlarken. KANIRÖY BİZİM SİNEMA (Üsküdat) | — Nehirler Kiraâliçesi. 2 — Atesş Bok- Bir Yetimöenin cileri, HÂLE (Kadıkövy) 1 — Aşk Adamı, 2 — İntikam Kiılıtı. | ÖPERA iös714d4) 1 — Genç Kız Kül- bi. 2 — Tarzan Maymun Adam. SUNAR: | — Vatana Dönüş, 2 — Kızıl Nehir. SÜRNEYYA (60602) 1 — Banden Ka- çamazsın, 2 — Tarzan Kara Kap- lana Karşı. YELDEĞİRMENİ 1—Monte EKrliu- tonun İntikamı. 2 — Bir Hizmetci Kızın Hütirâalartı, ANLKARA ANHARA (23234) Singoalla iikincl hafta devam). BÜYÜKRK (15031) Kanlı İrmak, CEBECİ (138416) Kaliforniya Fati- hi, PARK (11131) Cate, SÜMER (140Ü9) y Makine Kirali SUB (14dö0T1) Çüöte ULUS (Z227279d) Cılgin Kâlbler Adamlar BÜYÜK Hamlet. KÜCÜR Temall yok GAR GAZİIİNOSU 7 Re- ANKARA PALAS PAVYONU Üe- za Seydi İdaresinde Viyana At- rakayon Örkestrasıi. SÜREYYA PAVİYONU: İspanyol Ürkestrası. İ İZMİR TAYYTARE AÂllüh Kerim. MELEK 1 — İki Sevgili, 3 — Ne- sİmati Amerlkada, LÂLE 1 — Zaferden Üstün. & — Rakibeler. TAN Ateşten Göümlek YENİ Allah Kerim. ELHAMRA Aşk Rüyası .TİYATROLAR gP Ş İSTANBÜUL ğ' ara M HELEDİYESİ | _f”ı ._.ü sehir Tiyatraları Ç Y l î Dram Kiısmı K ' . Temsil yok BZ K Tolf. : Kkümedi hismii GELİR VERGİSİ MEKTEDLİ YENİ S&Es TİYATROSÜ 20.45 te 42157 T5 incl vesİlö- '. vazılığının yıldönümü sBiyle İKİ HAFTA İÇİN HORHORAĞA Öpera Koömik 8 perde Esor: D. ÇUHACIYAN Raynhard metoödlarina güre sahneya könmuüğtür. Tol.: 49800 MUÜUAMMER KRKARACA TİYATROSU BEL AMİ KONFERANSLAR YALNIZ LEBLEBİCİ Münater Ünlverelteni Felsere Prolesürill Ürd, FProf Jonachim İlltter'in Akadömik Öğretime" &İt Beri könferanealürinin birlri clal buglmn saat 17 de Edeniyvat FHakültesinin l14 No, lu darBanenitni- düe vVverilecektir. Konlerans türkce- edilecelitir Ve törcüme ! | | | | Böeyoklu WHödd Ankara Üü | İştanbul 44222 Tİsmir 2202 | Üsküdar Güğdü K.küy düsT2 Karşıyaka 160665 SIHHİ İMDAT . İstanbul Bayofklu 14008 Anadoölü yakası 60536 Ankârü 91 İzmir 2259) - - z H sEzaşm ç E CZ AM ULE'NR EMİNÖNÜ: Sadullah (Eminönü) — Yorgil şet (Alemdar) — Balâhaddin (Çar- gikapı) BEYOÖĞLÜ : Sıhhâat (Morkes) — Kamal (Takalm ) Tuna (Galata) — Asaım Blşli (Şlş- ) — Nigşantaşı (Şişli) — Hasaküy (Küçükpüzar) — Arif Nea- (Merkoas) — Röobul (Galatâa) — Kinyoli Findiıklı öolmustur,. (Hasköy) — Yeni Turan (Kasım- paşa ) _ FATİH: Muharrem Tanır (Behea- debağı) Etem — Partev (AÂAkan- rüy) — Yedikula (Samatya) — Hamdi Emgen (Şehremini) — M, Fuat Bayer (Karağgğümrük) — Hl- sameddin Gükengin (Fanor) EYÜP; EByüp Bultan (Byüp) BEŞİKTAS: Vidin (BReşiktaş) — Yeni (Orltaköy) — Arnavuütküy (Arnavutköüy) — Merkoez (Bahek) KADIKÖY: Halk (Kadiküöüy) — Kızıltoprak — Göztepe — Boöstüan- öi — Belimiye (Üsküdar) HEYBELİADA: Halk SÜYÜKADA: Halk ANKARA: Başkent — Kurtuluş İZMİR: Tlilkilik (Baamahana) Şirfa (Kemerâaltı) — Çankaya (Al- Bancak,) Yeni ( Eişrefpaşa) Karantina (Yalılari Yenişehit— Ervyanua vülalI, ANKARLA: 71.28 Açılış ve proğram 1.00 7.91 Marşlâar (pl.). — 7.45 Haberler, lodileri (pl). — ru. — 8.30 Hafif parçalar ipi.). 12.285 Acılış ve proyjram., 12.90 Sarkılar. — 18.,00 Haberler melodiler (pl.). — 18.30 Öfle gazetesi akşalmı progğramı ve' kapanığ, 17.58 Açılış ve proğram, — 185.00 Dan& müzifi (pl.). Hafif gâarkılar i(pl.), — 19.00 M, ler, — 109,45 Tarihi Türk Müziğf1 20.15 20.80 Radvo Benfonli Orkostrağı, — tastı. — 2180 Halk türküleri, 22,15 Dans Örkestraları. - berler. — 23.00 Proğram ve kapanıs. İSTANBUL: 12.57 Açılış ve proframlar, — 13.15 Karışsık hafif öğkle lar. — 14.20 Dana müzifi (pl.). türküler, — 165.00 Kapanış. 17.67 Açılığ ve proğramlar, — 5.24 Günün programı ve Hhava rapo- 9.00 Kapanıs, 127.30 M. 5 13.15 2 pliyano İle Cugat Orkestrası calıvoör (pl.). — 14.00 Hava ranoru 19,16 Tarihten bir yaprak. — 10.Z20 Sarlcılar, - tadyo güzetesi : 21.15 Radyo har- 2245 M, &, 13.00 Hâberler mmÜzifl(ipl.). — 14.45 Program vâ 18.00 Dana müÜzifl (ip)). — 168.20 Fasıl Heyetl. — 19,00 Haberlör. — 190.15 Y 9. ÂAyarı, — 5.00 Fllmm me- Üi l düana mllsiti. — |1 (pl. ). kuşama Üdöİir! ner li öpürülarınd bihâalleri: Eşref & tinden FFatih Mus AYAN, — 13.45 Xavler #4.d00 Dana mlizlt Proxjğram vöe düna 15.00 M, B. Ayarı., — - 1â,80 Kitap saati. — 18,45 LONDRA; S.Ayarı ve haber- ö.dü Bale müz Fi D ıı:ıılı"ı,ırıırl İres Mmi., /, « 22.00 Konuşma, - . ). 10.00 B H ; : Kilkaa) i(ilb.&k5 m.1. (45 dakika) (16.54 (15 dakika) (16.84 kestrası (30 dakik fif Orkoösatrasai (4d5 Proğramdan müzi 24.15 Sevilmla nat #d.G0 Pliyanoda yvü Dinleyici leltekleri- 13,45 Barkı- söhir haberleri, — 20.10 Berhasat Büant, 2090 Barkılar (Mefharaet Yıldirmim). — Konüğüan A R 10.2Z0 Gencer ve ÂArkadaslarından 9.60 Akşam koönseri "Çaykovekil,, — 20.16 RHadyo gazeleal, 21.00 Giliylm Bödil! Falili, — Z1.10 Wağ- an müzik ipl.) 21.980 Spor has- efik, 41,45 Mlanfir Fasıl Heyü- İki Birliki. — 22.10 Şan soloları İ (pl.) 22454 Haberler. Ka M müzifği 25,80 Kapanış, iğki (Z0 dahkikâa) i51.68 m.! - (A 116 Dana ÜOrkestrasi (4h dakika) (1ü0.55 0.,45 Plüâklarla dane mlüziğl (16 dakika) (19,66 C, Şimal Örkestrası-Bllisa (1 anat) Vlotor Bilvestor Örkentrasaı (d5 da- — İd1l165 —Plâklarla öpora mürzifti m.). — 15.45 Pliklarla uverllirler mM.). — İ7.16 Cenup Böroenatları Ör A) (16.6A4m.), — 185.165 B, B, C. Ha dakika (16.&d m.). — 21.00 Ücüncl k Dvorali« (l1saaaili) (16&4 m.) “çalar (14 dakika) rım &aat (pl.) (31.55 m.! 29,00 Haltif müzik (15 dakika) (31.55 m.). (41.Ö6ÖĞ m.) çocuklar okuyor,, demisti. onu bugün bütün dünya okumakta- dir. | Ondakil miş, Öğleden sonra — mektuplarını yazmıştlı. ÂAÂkşam yeaemeğinden biraz cevvel bir kriz Peldi ve bir iİki snat nın başında bökleidlller, ve ertesi gün onu, vasiyet etfiği gibi bir dağ tepe. Stevenson'un portresi Tmal gt Y ı Stevenson'un “Define Adası,, romanı İçin yapılmış bir reslin Robert Loula BStevensoön belki, e. serlerine hayatı en az aksedon bir . muharrirdir. Bütün ömrü haastalıkla mücadele halinde geçtiği halde onun eserleri daima hafif ve eğlencelidir. Uzün seneler ıstırap — çektiği halde | neden böyle idi? Belki kalemini &. line alınca — bütün çektiklerini unut- mak iİstemiş ve kendini avutmak için hayatiın sade eğlenceli taraflarını ele almıştır. Edinburgh — şehrinde doğan Ste. venson çÇok seyahat etmiş, gezdiği yerler kendisine İlham kaynağı ol. muştur. Holândadan dönüşte “"Kara- da bir seyahat,, İ yazmış ve “Cevön- nes” iİntıbalarını "“Bir Eşekle Seya- hat'inde anlatmıştır. Fakat onun en meşhur eserleri “Define — Adası", “Kaçırılan" ve “Dr. Jekyil ve Mi Hyde"dir. Halbuki bunların hiç biri Stevenson'ün asıl edebi kabiliyeti ve kiymeti hakkında tam bir fikir ver. mez, “Define Adası"nı Stevenson Ü. vey oğlunu eğlendirmek için yazmış- tır. “Kaçımlan" da ciddi bir yazı ola- rak kaleme alınmış değildir. Onların | hiç birinde “Hermiston Bendi"ndeki olgun hayat anlayışı yoktur. Bu eserlerde Btevenson'un bilhas. sBa hikâyecilik tarafını görürüz. Mu- | harrir okuüyuücü ile beraber macera. lara dalıp sürüklenir. Bu Stevanson' ün en bâriz vasaflıdır. Babasından al- dığı bu hikâyecilik meziyeti onu her yerde ve her eserinde takip eder. mrünün son senelerini geçirdiği Sa- moa Adasında öona “Tusitala" adını takmışlardı, yani masalcı. Kendisine | bundan daha münasip bir isim da zaten bulunamaz, Eserlerinde vaka- lar daljma ÜÖn plândadır ve mevzu tam bir canlılıkla akar., En olgun yazılarında bile çocuklar için hazır- laman yazılardaki gibli tam bir hikâ. ye çatısı görülür.: Stevenson dalma anlatmış ve tatlı tatlhı dinletmiştir. Hiserleri 85 cildi bulan muharrir | bütün yazılarında yüksek bir sevi- yeye çıkmağa çalışmış ve muvaffak Neşredilmiş eserlerinin hiç birinde ihmal edilmiş veya düşük bir cümle bulunamaz. Yirmi — senö &üren bir yazı hayatı İçin bu kadar verimli ve dolgun olabilmek şayanı takdirdir. Tahlil edildiği vakit, Stevenson'un eserlerinde herhangi bir vakayı şa- İrane denllebilecek kadar yükseltmek kabiliyetinde olduğu görülür. Bilhas. sa muhite karşı olan hassasiyeti na- zarı dikkatl çeker. ÖOnu iİnsan mhu_ı nun derinliklerinden ziyade bir ye- rin sırrı veya bir manzaranın roman.- tikliği alâkadar etmiştir. Son Bene. lerinde Stevenson'un sanatı derinleş. miş Ve genişlemişti. "Falesa Kum- salı"nda yine tatlı bir hikâye anlat. makla baraber kendi haleti ruhiye. sine çok aykırı bir ifade tarzı var- dir. Öyle kl o kudretli hikâyeciliği ile İnsan ruhunu kurcal: # ında başla- miştir, Stevenson hemen hemen bütlün ya. zı şekillerini denemiş, hayat ve sa- nat hakkındaki makalelerden, cocuk- luk hatıralarına kadar her — nevlde kalem oynatmıştır. Meselâ Secaott, Hu- | go ve Dumas hakkındaki edebi ten- kidleri şayanı dikkattir. Bunlardan başka tabil seyahat yazıları hatıra gelir, | R, L. Stevensoön dostlarından biri- ne yazdığı mektupta — “Beni sadece Razeteciler, romancı arkadaşlarım ve Halbukl Verem olan Stevenson'ün eserleri ile hayatı ne mutzzam bir tezattır. yaşama arzusu ve — hâyata | bağlılık ö kadar tanlı olduğu halde bize hiç bir zaman hasta ve muata- rip bir adamın çıiırpıntılarını aksüt- tirmemlilatir, 8 aralık 1894 aabahı “Hermiston Bendi" ni dikte ettirmefte devam et- içinde öldü, Bütün gece Samon'lılar Tüusitala- | sine gömdüler. LHİKÂYE| KÖyYe Marcel Arland'dan çeviren : (Baş tarafı dünkü sayımızda) — Bak bir sincap var! dedi. Çocuk yavaşça gözlerini kaldır- dı. Fakat hiç bir ışık önları ay- dınlatmadı. Kadın: — Ne hoştur gü hay- vancıklar! dedi. Arabacı: — Avların en pisi, di. ye söylendi. Sonra dizginleri çe- kerek: — y|Yürüsene be, dedi, bu gi- dişle bu gece buüradayız. — Ön birde varıyoruz değil mi? — Öyle olacak amma saat önü geçti. Sonra alaycı etti, — Çaresiz bekliyecekler.. Biz- siz bir şey yapamazlar, Genç dul mahzun bir gülümseme ile fısıl- dadı: — Çok kalabalık olür mu der. siniz ? — OÖlur elbette... öz muhlis Ççocuğu... — EKöyünü ne çoök severdi. Da. ima onu konuşurdu. Bazı akşâm- lar onu dalgın görürdüm: “Yine ne düşünüyorBun ?" derdim. “Hiç, derdi, bizim postatı ne oldu diye l aklıma geldi de” Sonra “Anlaya- bir tavırla ilâve Memleketin mazsın, derdi, Klermon benim ço- cukluğumdur, onüun — mezarlığı, mektebi.. Ben orada yetiştim” son günlerde de “Ah hiç olmaz&a bü iş başıma Klermon'da gelseydi" diye içini çekiyordu. — Pek de öyle güzel bir mem.-. leket değildir âma.. — Yeryüzünde ondan daha gill. zeli yoktur, derdi. Pipo sönmüştü. Fakat arabacı önu ağzının ucunda tutuyor ve konuşurken dudakları sivri ve çok beyaz dişleri Üzerinde sıkışıyor- du, İhmalci bir tavırla: : — Eh siz şimdi orada yerle- şecek misiniz? dedi. Selin, omuzlarının Üşür gibi bir ğgeri çekilişiyle: — Çaresiz öyle olacak, dedi, ar- tık onun gizin köyde bıraklığı ev- den başka evim yök, Fakat kim. Beleri de tânimıyorum. Bü yağşta ne olacağım bilmem ki. Arabacı göz uciyle onu kolla- yarak: — Daha gençelniz, dedi, ötuüzü geçmediniz. — Yakında otuz İkl Fykat e- linde bir çocukla dul bir kâdın... — Evlenireinir. — Onu düşünmüyorum... Sonra tekrar evlenmek... LAâkırdısı ko- lay ama. —EBirkekten çök kadın vâr.. i — Kadın dişe dokuhur bir sşâyBe l tükürmezler Üstüne bilirsiniz. Gözleri Önüne eğilmiş, yas &l. bisesi altında mini minli ve yu.-. varlacık, genç kadın arâbacının gözleriyle kendisini tepeden tırna. ' ğa yokladığını, korsesindeki va- - İtleri ustaca ölçüp biçtiğini, en İnce çizgileri Üzerinde, afacan bur- | nunda, yanak çukurlarında, şiş- kin göz kapaklariyle yas elbisele- rinin daha fazla belirttiğfi masum ve çocukça y tavırlarında — uzün uzun durduğunu hissediyordu. Ka. din genç adamın İştahlı bakısları altında kızarmağa başladı: — Erkekler türlü türlü müna- sebetsizlikler söylerler üöyle... — Kocanız da sık sik söyler miydi? — Münasebetsiz şeyler mi? O öyle şeyler bilmezdi zavallı.., Arkalarında bir ses İnledil: — Anne! — Ne var yavrum? — Geliyor müyüz? — Evet çocuğum... Uslu öotur; anahtarlarla oyna... Arabacı kadına yanaşmıştı: — Ne diyorsunuz... Koöcaniz öyle şeylerden anlamazdı ha? Kadın başını Öte tarafa çevirdi; parmakları makine gibi elbisesinİn bir kıvrımını düzeltiyordu. Nihayet, köcam başkalâarı giİbi değildi, dedi, Sonra bir pârça da- larak: " — Kitaplar, belki, dedi, o kadar kitap ökumustu ki... Dalma da okurdu. — Ökuürken sizinle maz mıydı? Kadın canlı bir sesle: — Olurdu elbette, dedi, fakat bürasını an- latmak güç.. Çok kera “Acaba beni tâanıyor mu? Göürdüğü —ben miyim ?" diye düşünürdüm. — Ni- şanlı iken benimle.. — Bilemezsi- niz... Âdeta bir prens&esle, bir gök yüzü meloği İlö könüşuür gibi ko- nuşurdu. Kendi kendine: “Evlen- dikten sonra geçer elbette” der- dim, Sönra fena bir şey de değllal bu.. İnsan ne yapacağını şaşırırdı bir parça.. Bundan ibaret.. Fakat evlendikten sonra da y geçmedi... Bakın hatırıma geliyor, Gözleri, ağzı, vanak meşgul ol- çukurları yarı eğlenir, yarı müteesasir — bir hal almıştı.. — Ne geliyör hatırınıza ? Hiç.. Saçma bir şey.... Onu anlatıyordum size, Son aylarda be- ni uyandırmamak için lek başına bir küçük odada yatıyordu. Fa- kat düşlününüz ki İlk evlendiği- miz zaman da y odalarımızı ayır- mak iBlemişti. — Yök canım, — Öyle, Fakat o zaman başka sebepler gösterlyordu; “Asşkımızı korumak lüzim. Onu bir takım alışkanlıklar, her glinün — kücük küçük — şeyleriyle — yapratmamak lâzım" diyordu. Çok kere sofru- da yemeğini bırakır, bana bakar- di. “Yesene Gaston. Ne yapıyor- Sayfa » ÖNÜŞ R. N, GÜNTEKİN sun?" derdim, “Sana bakıyorüm, Bana hayran oluyorum" diye ce- vap verirdi. Onu ıslak gözleriyle, ufak kumral bıyıkla bu halde gü- rünce gülmekten kendimi alamaz- dım. “Sen böş hayallere kapılı- yorsun" derdim. Fakat beni an- lamak latemezdi. Yüzüme bakar, hattâ ara Sıra ağlardı da. “Gün- ton bunlar ne müânasız gşeyler? Ne olyorsun?” derdim., “Hayatın bu kadar gÜüzel olabileceğini zân- netmezdim. Ben ona lüyık olacak mıyım 7?" diye cevap verirdi. E- vet lâyık olamamaktan —korkar- dı. Ölmeden bir gün evvel baha: “Yalnız bir şeye yüreğim yanıyor Selin, dedi; sana lâyık — olama- dım", ğ Arabacı elini kadının dizine ko- yarak: — Hergün, hergün böyle şeyler höş kaçmamış yavrum, dedi,. Kadının dizi ayrildı. Fakat el onu takip ettl ve daha kuvvetle bastirdi, hayvan Yürüyüşünü a- ğırlaştırmıştı. ATaba çürük ye- miş kokulariyle dolu asma kütük- leri ve bahçeler ârasında bir yo- kuş çıkıyordu. Genç kâdın mirıldandı: — Her gün değil tablii... O İyi Ve yumuşak bir adamdı. Fakat ara Sira, ne sâklayım, bir parca korkardım. Çocuk: Anne bak&tana.. da- ha çok var mMmı? diye Beslendi. — Geliyoruz... Rahat — bıraka- cak mısın bizi? Arabanın — korkuluğuna sıkış- mıiştı; bâctafına basan eli artık hissetmiyor görünüyordu,. — Demek sir arabacılık ediyor- sunüz? dedi. Arabacı gevşsşek va alaycı bir sesle: — Ne olursa yapıyoruz, dedi, öodün taşıyorum; İstasyona giİdiş lgelışiır oluyor. Dolaşıp duruyoruz Şİe.. Başiyle arabanın arkasını İşa- ret ederek İlâva etti:; —Böyle seyahâatler yaptırıyo- ruz. Selin: — Hazin seyahaât, diye İçini çekti. — Hazin ama teselli tarafları da Var,.. Yokuşu inen bir bisikletdi yan- larından geçerken: — İşler yolunda mı? diye Bez- lendi. Fakat arabanin yanından ge- çerken hayretle yüzünü öynattı:; kasketini kaldırdı ve daha hızlı gİLti. Arabatı arkasından bağırdı: — İyi eğlen.. Bu bizim vergi memuru... Dalresinden ziyade kır- :iarda. vüâktini geçiren bir Puarls. — Kırlarda mı? — Kadın kiz peşinde... Selin âlınmış göründü ve Ara- bacıdan kurtulmak itin batcafını oynatarak: — Rahat durun, dedi, çocuk bakıyor... — Aldırmayın... Ben onu pi- yazlarım... Kadın arabacının elini tutup İtti. Top gözlerini dereye çevirerek 1s- lık çalmağa başladı. ctiddiyetle BSelin uydurma bir biraz sustuktan sonra; — Demek siz böyle yollarda do- İaşıyorsunuz, dedi, fakat gecele- ri dönünce eviniz size epeyce boş görünüyor olmalı... Arabacı: — Yanımda şöyle böyle bir ka. dıncağız bulunsaydı elbette daha neşeli olurdu. Yalnız ben hayva- nım gibiyim; yüulardan — hoşlan- mam, — Lâüâkıirdı olgun diye söyle- dim.. Ben ne karışırım ? Samanlar Üzerinde — kârnının Üstüne yatmış olan çocuk başını korkuluğun çubukları arasından geçirerek yavaş yavaş kusuyor, öğürtüleri arabanın gülrültüsüne kârısıyordu. Yol dönünce köylün iİlk evleri birdenbire tepenin Üstünden gü- ründü. Gökvüzilül tamamiyle acıl- | mıştşı. Bahçelerin arkasında bir | cam parlıyordu. Arabacı: — Geliyoruz, dedi. Solin — Evet geliyoruz, diye | tekrar etti. İskemlenin Üzerinde — kımilda- niYor ve tekrar çantasından ci- kardığı mendiliyle — küçük eldl- venli parmaklarını uğuşturuyor- dü. — Zavallı adam, diye inledi, Sevdiğin, dalma özlediğin köyüne nihayet kavuştun... Bak kiliseda cenaze çâanı da çalıyorlar... Zaval- ı li kocacığfım senin için bu... Jak ne yapiyorsun? Kalksana.. Rahat dur. Geldik. Bak cenaze alayına adamlar geliyor.. Üstünü — sil.. Mendilini al. Kendiminkini vera- mem... Şöyle güzel dur bakayım... Araba köyün tek sokağına Fir- mişti. Dimdik ve cök vekarlı bir tavırla duran Selin bir eliyle | mendilini dudaklarına bastiriyor, öteki —elini dizinin Üstüne koyu- yordu. AÂArabacı, yanında kaskü- tini kulağına eğmiş dizginleri ha- Vada tutüyor, ara Sira yoldan ge- çen birine selâm veriyordu. Ar- kalarında, yüzü bembeyaz, çocuk yaşla ve korku ile dolü gözlerini evlere açıyordu. Önün arkasında da, her sarsınıtıda, örtünün — heri- desi çıkıntısının daha fazla belir- diği görülüyordu, İlkokul —öğretmeni ve Selin'in kocası Gaston Jiro, bir kasım sar bahı, doğduğu köye işte bu halde girdi. N O 5 uVolpone, ermenice temsil ei:lildi lüvvelki akşam, Pangaltı Lisesinde Yetişenler Derneğinin tiyatro — kolu hususi lokalinde,, Ben — Johnson'un "Volpoöne yahut 'Tilki" eserini tem- all etmiştir. "Volpone" Şehir Tiyatrosunda 1947 - 1948 mevsiminde “Kurt kocayınca,, ismiyle oynanmıstır. Ermeniteye terclülme edilmiş olan eseri sahneye koyan Berç Fazlı, an- layış itibariyle tebrike lâyıktır. Zira müÜcerret eşhastan ibaret olan eğser- de jJestlere iİtina göstermiş, temeslle de eserin ruhunu aksettirmeye mu- vaffak olmuştur. Burada kendisine dekoratör Alalemciyan büyük mik- yasta yardım etmiştir. AYDAN Aktörler de eserin rejisörlün ve de- korun havasınAâa uymağı bilmişlerdir. "Volpone" röolünde Ara Gürden ihti- raslarını Ve sahte hastalıklarını olgun blr sanatkâr gibi canlardırdı. Mo&ka'"- yı canlandıran Berç Fazlı siİnsi bir p meydana getirdi. Diğer Trollerde başta Manuecl Arabasızan, — Vahan Ohniker, Ö, Gülmez, H, Uncuyan, K. Boyacıgil, Z, Dadyan ve kadin rolle- rinde Nazik ile Sona muvaffakiyetle Yazan : oynadılar. Maddi ve ufak telek teknik im- kânsızlıklara rağmen bu tesebhlla, Bgenç unsurların, gösterdikleri anlayvış ve oyunları bir çok defa profesyonel- leri aratmıyan hattâ asan bir muvalf- fakıyet olmüuştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: