14 Eylül 1942 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ko c y bi a B F ! * d Ğ Yüi 4 4 5) Herkesi sevindiren yağmuır Yazan : -T — Allaha ısmarladık... Dedikten sonra, hayvanını mah- muzladı ve Bizansın o hailevi man, | zarasını örten zülmetler içine ka-| rişiverdi. İmaparator Kostantin, — böylece son defa olarak sarayını terkettiği zaman, gece yarısını tam bir saat geçmişti. Ayni saatte, Fatihin karargâhi ve bütün ordugâhı derin bir sükün içinde idi. Yalnız nöbetçilerin — u. yanık olduklarını isbat için — bir. hirlerine seslendikleri işitiliyor.. — Yek, dir Allah... — Yeccek... Sadaları, o derin zulmetler için, de tüyleri örperten bir mehabetle. uzayıp gidiyordu. Akşamdan sonra, hava bozmuş- tu. Semada bir tek yıldız görün. müyordu. Cehuptan şimale doğru sürüklenen kesif bulutlar, artık. helecandan nefesi kesilmiş gibi ma, temi bir sükün içinde boğulanp (Bi. zans kalesiy nin üzerinde birikiyor. du, Birdenbire, gayet iri taneli yağ mur damlaları düşmeye — başladı. Bir kaç dakika sonra, Türk çadır- larının arasında yanan tek tük a, teş kümelerini de söndürerek bü, tün ordugâhı, derin bir zulmet kap ladı. Fatth, dıhı hâlâ uyumımı;!ı Ça dırın üzerine düşen yağmur sesle. yini duyunca, yerinden kalktı. Ça- Ziya Şakir belirdi. Semânın derinliklerinde pı. rıldaşan bu yıldızlar, Bizansişların şu anda hissiyatma, insafsizca bir istihza teşkil etmektelerdi; Yağmurun durması ve bulutların dağılmaya başlaması, müdafilere tekrar ümitsizlik verdi. Yağmur- dan ıslanmamak İçin surların üze- rinden kapalı bürçlere kaçanlar, tekrar yerlerine avdet etmekteler. di... Bu sırada saat, — gece yart- sından sonra— ikiye gelmişti. İşte 0 zaman, tam Fatihin karar- gâhından derin, tehditkâr, hiddetli bir homurtuya benziyen, korkunç bir ses yükseldi. — Dannmn.. Bu, büyük hücumlarde. aşkeri silâh başına davet eden muazzam kösün âmirane sadası idi. Bu tek sada, gecenin süküneti 1- Çinde uzaklara kadar uzayıp gitti ve tam akisleri sönerken, üç kös sa. dası daha yükseldi: — Dan.. Dan,” Dannnmn... O anda, bütün karargâhlardaki harp kösleri va davulları harekete geldi. Saatlerdenberi Türk karar- gâhını kaplamış olan © derin zul. mek ve sükünet bir anda korkunç bir velvyeleye tahavvül ediverdi. Bütün fırkaların ve alayların kösleri ve davulları son hızlarile çalıniyordu. Bütün karargâhlarda, alev sütunları şahlaniyordu Yüz yetmiş bin kişilik ordu, ha- rekete geliyordu. Ve 0 muazzam ordugâhtan yükselen karmakarışık dirm kapısına kadar giderek açtı. Jsesler. Bizans surlarına çarparak, -Büyük bir gürültü ile yağan İiri,|tüyler ürperten korkunç bir uğul, fakat seyrek taneli yağmura bak 'tu husule getiriyordu. tı. Sanki, çadırım kapısında bekli. yen yalın kılıçiır nöbetçilere hrtap ediyormuş gibi: — Mübarek rahmet, tam zama- nında yağıyor ...Tozlar basılacak, | hareket, daha kolaylaşacak, diye söylendi. v lnıyor!ardı — İşte, bu yaâğmur, Cenabi hak| tarafından dualarımızin kabul edil. miş olduğuna en büyük delildir. Patronumuz Hazreti Meryem ile mukaddes azizlerimizin bir muci. zesidir,,. ha yağacak olursa, her taraf bir çamur deryası halini alacak, Türk- ler de, günlerce yerlerinden kımıl, dayamıyacak, Diye düşünerek kendilerini te. — selli ediyorlardı. İmparator ve kumandanlar, ar- | —tik son dakikalarının yaklaştığına | kanâat getirmişlerdi ki, Wn yapacakları sgon hücum- da. askerlerin firar ümitlerini ta, mamile kesmek için, dahil! surla. rın şehre açılan kapılarını kâmi- len kapattırmışlar, sımsık; kilit. lettikten sonra anahtarlarını biz, zat kendileri almışlardı. Sehir ile surların alâkası, tama- | | | Bir anda Bizanslılara cüret' ve dehşet veren bu velvele, yalnız ka, ra surlarmın muhitine munhasır kalmamıştı. Muhasaranın başladığı ılündenberl emniyet ve sükünet i. çinde yaşamış olan deniz surları | mıntakasında da, Bizanslıların da- Ne kadar gariptir ki, bu hızlı ve | marlarındaki kanları dorduran müt sürekli yağmura, Bizanslılar da se.|hiş ve gürültülü bir hareket baş., lamıştı. (Çifte sütün Dolmabahte) ö- nünden demir kaldiıran Türk do. gemileri, g in o de. rin zulmeti içinde. Bizans kalesinin deniz cephesini kuşatıyordu, Bir, nar Eğer bu yağmur biraz da.“hlrlerînin dümen suların; takip e- den Türk kadirgaları, Yedikulenin deniz surları önünden Sarayburnu. na kadar stralanıyordu. Elli üç gürdenberi Bizanslıların büyük bir korku ve helecan ile bek ledikleri büyük felâket, nihâyet baş göstermişti... Surlarmn haâricindeki gürültü ve körkunç uğultuya mu- kabil. şimdi bütün Bizans kilise, lerinin çanları da harekete gelmişti. Şiddetle çalman bu inceli ve ka. lmlr çan sadaları, surlarm haricin. den gelen velvelelere karişiyor. o zifiri kâranlık gecede, kesif bulut, larla kapal, olan Bizans $emasında, mahşeri andıran bir uğultu kayna. şıyordu. mile kesilmişti. Surlardaki müda. Arkası var filer, ya Türk hü larını tarde- v dinçeye kadar mücadeleye devam Muvazan'smı edecekler, ve yahut, dahlili surla, rın bedenleri dibinde can verecek. lerdi... İşte, ölümü kendilerine bu kadar yakın gören kâle müdafi. lerinin mdi yağan şu hizli ve sürekli yağmurdan ümlt ve imdat beklemeleri, en tabif bir keyfiyetti. İak.ıt bu ümitler, çok çabuk if, lâs etti, Sağnak halinde yağan bu yaz yağmuru, birdenbire durdu. Da ğilan bulutlar arasından, yıldızlar kaybeden işçi Şişlide Hoca Mansüur mahallesin. |de 66 numaralı evin damını tamir, de çalışan Kâzım adında bir amele dün muzavenesini kaybederek cad. deye düşmüştür. Kâzım ifade veremiyecek — bir halde Şişli hastanesine kaldırılmış- tr, Tahkikata devam edilmektedir. h H Şehlr Haberleri — Milli Müdafaa Vekili, şehri- mize geldi 'Mili Müdafaa Vekili Ali Rıza rtunkal, dün sabahki — ekspresle Ankaradan şehrimize gelmiştir. Şehrimizde bulunan vekil er Bir müddettenberi şehrimizde bu- lunan Maarif Vekili Haşan Ali Yücel, Gümrük ve Inhisarlar Vekili Raif Karadeniz, Maliye Vekili Fuat Ağ- ralı ve Vali Lütfi Kırdar dün akşam, son yağan yağmurların İzmit ile Derbent arasındaki demiryollarında yaptığı bozukluklardan dölayı An- kara ve Erzurum trenlerinin hareket edememesi - üzerine Ankara'ya gide-| memişlerdir. | Rayiarın tamiri iki gün ıçersindeı bittiği takdirde vekiülerimiz Anka- raya gdeceklerdir. Gözü kararan âşık Evvelki gece Şehzadebaşında kis kançlık yüzünden bir kadın biçak.- la yaralanmıştır. Fatihte seyyar şatıcılık yapan ve| bir ayağı takma olan Necip adıu.| da bir âşık, çoktanberi sevdiği Me- | lâhati son zamanlarda — kendişsi ıel yaşamağa icbar etmektedir. Melâhat ise genç ve güzel bir| kadin olduğu için kendisine lâyık | bir. eş aradığından bu takma ba, | caklı âşıkma yüz vermemektedi Evvelkı gece, Necip yıne Melâ-| hatin arkasına takılmış 18 kendi- sile' birlikte yaşamasını rica ve y ri yarıya da kızi tehdit etmiştir. : Genç kız. bu ürküten adamdan kurtulmak için şu cevabı xcrnıışl tir: — Ben seni ne yapayım! Beni! zehgin ve güzel adamlar almak is. tiyorlar. İşim yok ta senin topal ayağınla mt uğraşacağım! Demiş. bunu işiten âşık muvaze. | nesini kaybederek başkalartna gi, ' den seyvgilisinin elde> kaçtığın, an. lamaktan tevellüt eden bir tehev- vürle belindeki bıçağı çekmiş ve! genç kadınm vücudunu —muhtelif | yerlerindem delik deşik etmiştir. - | Azılı âşık, bu korkunç cürmünü kaçmak sureitle saklamak İstemiş, | se de vaka yerine yetişen polisler | tarafından yakalanmıştır. - Balık tutarken hoğuluyorlardı Dün saat 15,30 da Büyükdere Kilyit fabrikasının deniz iskelesi civarında Vasilin sanda!lı ile balık | tutmakta olan Ankara Palas oteli- | nin müdürlerinden Hikmet ile ar-| kadaşi ve Büyükderede oturan Fon 'Tiryan adında bir Alman, fırtıra yüzünden sandalın devrilmesi üze, rine enize düşmüşlerse de etraftan yetişerler tarafından kurtarılmış- lardır. Yaralı kadın Haseki hastanesine kaldırılmıştır. Carih hakkında ka- nuni tahkikat yapılmaktadır Kurtarılamıyarak boğulüu İki gün evvel Köprüden kalkan Ada vapurundaki halkı telâşa dü- şüren bir kaza hâdisesi olmuştur. Vaput, Kınalrada açıklarında gi, derken Osman adında bir adam gü. verte” demirlerinin yanında muva- zenesini kaybederek denize düş, müştür. Kurtarmak için lâztım ge- len tedbirler alınmışsa da kazaze- de kurtarılamamış ve dalgalar a, rasında kaybolmuştur. 1$ -9 - 943 VATAN —e Avrupa kıt'ası ve 129 Yüz yirmi dokuz yılda bir medeni Avrupanın başına neler geliyor ? 29 rakkamımın bir kerame- ti olsa gerek. Çünkü her 129 sene geçtikçe, Avrupada bü, yük ve kanlı hareketler olmuş- tur. Anlatayım, buna belki siz de şaşacaksınız; —- 1789 da büyük Fransız inkı. lâbı, ferdi -saltanat ve onun sa- çaklarına yapışarak yaşıyan züm, relerin imtiyazlarma karşı hür, riyet ve musayat prensipleri uğ- runda mücadeleler. İyl — netice verdi mi, vermedi mi bu başka bir mevzu. Yürekten ve kafadan gelen in- kılâp var, «emrivâkiler» le yapı. lan inkılâp var. Bunları birbirin. den ayırmalı. Birincisi felâket de get rebilir. — İkincisinden — zaten bir hayır beklenemez. Ne ise, söy, lemek istediğim bunlar değil, Şu 1789 rakkamıira bir 129 rakka. mi eklersek 1918 çıktyor. Geçen büyük harbin sonu. 129 sene fasıla ile büyük Fran. sız inkilâbı ve Büyük harp. Biri. sile Avrupa milletlerinin ne ka, zandıkları, ötekislle neler kaybet. tikleri malüm. Birisi sözde ruhu. öteki kursaği doyuracaktı. Sonun. da ruh ta aç kaldı, kürsak ta.. Bunu geçelim. 1804 de Napolyon Fransanın başına geçti ve Avrupanın fel. hine çıktı. Avrupa, asırlardanberi görmediği bir adamla karşılaştı: Avrupa milletlerini haraca kesti. Başta ona karşı bir türlü birle, şemediler. Birer birer fenersiz yakalandılar. Napolyonun astl yenmek İstediği İngiltere ldi- Bu- Nu önce başarmak istedi; fakat Manş denizinde rüzgârlar bile ters esti, beceremedi. Beceremeyince de himcmr ötekilerden aldı. Ne olduysa İngiltereder, Fayrisine ol d Nabpolyonun karşısında ordu.- fayr sapır sapır döküldü. Fakat İhgiltere seyirci kalmadı. Ayrupa, yt bu âfetten kurtarmak için on sene sonra biçimirne getirdi. But aşağıda söyliyeceğim. Sırayı Tamıyglım. Kysisü S bir 129 ekliy 1932 çıkıyor. Bu tarihte, Bay Hitlerin Avrupa sahnesinde baş rolü al. ât. m, dığını görüyoruz. Yeni bir kiya- | mMetin başlangıcı. Napolyonla Hitlerin — hedefleri ayni. Hitler de önce İngiltereyi yenmek isbiyordu. Hit'er — Na, polyondan daha talihli çıktı. Manş | denizinde rüzgârlar tersine esme, di; fakat o Napolyorun cesare. tini gösteremedi; —demizi aşmak güç geldi. Bundan sonrası da Nn.i polyonum yaptıklarına benziyor. Kıyamet, ötekilerin başında kop, tu. 140 sene evvel nastl çabuk birleşemedilirse, bu sefer de öy- le oldu. Teker teker kafese gir. diler. Dınizde hir csset Dün öğle üzeri Tophane rıhtı, mında, sandalcılar. denizde bir ci- sim görmüşler ve yanına yakla. şınca bunun, delik deşik edilmiş bir insan cesedi olduğunu anlamışlar. dır. Ceset, hüviyetinin tayini ve ci. nayet mi, yahut bir kazaya mı kur- ban gittiği anlaşılması için Morga kaldırılmıştır. imdi şu 1804 rakkamına ! Yazan: Napolyon devrinde kabak en sonra Rüusyanın başindı” patladı “Malüm, 1812 de Napolyonun Rus. ya seferi başlıyor. Napolyonun Moskova önünden Nasil geri kaç, tığını tarihler uzun uzun hikâye etmiştir, Şimdi şu 1812 ye yine bir 129. ekliyelim; we çıktyor? 1941 senesi. Bu da Hitlerin Rus. ya seferidir. Demek kabak 120 sene sonra yine Rusyanı? başındi patlamıştır. — Napolyonun — yıl. dizi - şarkta- MÜckova — önütde kararmağa yüz tuttu, İki sene son rTa, yani 1814 de garpta Vaterio meydân muharebesinde ebediyon söndü İngiltere, 1812 de Napolyonu Rusya üzerine çekmesiri bild 129 sene sonra ayni düşünce İle Hitleri yine Rusyaya çevirmek ve başına belâ etmek uslalığını gös- terdi. Napolyonu Moskova önün. den mağlüp ve perişan bir halde döndüğü sırada yakaladı ve men. fasma gönderdi. Burada yine du- ralım, sırayı atlarsak 129 rakk! - minin kerameti kalmıiyacak. B E itler, Rusya ile ö, lüm — dirim mücadelesi içinde. Napolyon gibi Moskova ö- nünden mağlüp ve perişan çekil. miş değildir. Aksine olarak bir ta. raftan Aşağı Volga böyuna, di. ğer taraflar, Kafkas dağlarına var mıştır. Fakat bütün bu ilerleyişe rağmen ne Hitler galip sayılabi. şimâi İHSAN BORAN fikirler birbirinden ayrılıyor, dut yutmuş bülbü! gibi düşünsek te faydasız. 129 rakkam; ne kera, met gösterirse göstersin, bu bo- ğuşmaların sonunda da ne ruh doyacaktir. ne de kursak... 'Tarihçi Michelet doğru söyle- miş: — «Ötedernberi bir realite var ki, asla örtbas edilemez. Bu ka- dar terakki arasında het şey bü, yüyor, her şey ilerliyor. Fakat yalnız bir şey küçülüyor: O da ruh.» E u- boğuşmalara — ideoloji mücadelesi diyorlar, inan. mMayınız. Yeryüzünde — insanların ekmekten önce gelen fikirler ve hislerle yaşadıkları devirler pek enderdir. — O ideolojiler, birer #settavi'uyup» dan başka bir şey değildir. Ben bazan bacaklarımı duvara dayar, tok karnına düşün celere dalarım. Zira, insanların «İmali fikir, denen şeye ehem- miyet vermeleri lâzım geldiğine İnanmışımdır. Burnunun — ucuna baksrak delidolu koşmaktansa, sirtüstü uzanıp «imal; fikir» ile yerinde saymak hayırlıdır. E we siz de şaştıniz m:? O bana sonunda bir kaç mısra da iham etlti. Bunları da yazayım ki hır çırpıda çıkardığım şu yazı ta- mâam öolsün: Yıktıkca beşer kendine hâlik süsü lir, ne de Stalin mağlüp. Harp de. vermliş, vam ediyor ve geleccek sene de K, Gukça terakki diye bir vahşe- sürüp B'decek._,. h fe ermiş; Derken yeni — seneye.. geldik, Kaç hin kere süslendi mukaddes 1814 de Napolyonu>2 yıldızt ebe- K ilcalleri diyen söndü., kendisi de, imptara, Hi törlüğü Ga tarihe karıştı, Ogitti. — Kaç bin senedir özleniyor ayni ha. Şimdi 1814 € yine bir 129 ekli. yaller yelim. 1943 çıkıyor. 1943 e topar. — İnsanlığın iman;ı da, inkârı da çar, lak hesap 4 ay daha var, Acaba pık, şu sön eklediğimiz 129 rükkamı. — Alçalı lçal lçalı nm yeni kerameti ne olacak? artık İşte bu roktada tahminler ve İhsan BORAN | ! teci Aarkadaşlarımızdan biri Lotuz gün Vatan'a «Tiyaki» lııu.ı—Ilıı Bu arkadaş, bugün hunı teleloıı em. Yeni Sabah arkadaşımızda m'l'ivıı—l» il bir gür- müş. Bunun kendisi tarafından _vs< zılmadığını bildiriyor ve buna İşaret eimemi rica ediyordu. Isteğine uya- tak, Yeni Sabah'daki «Tiryaki» nin geçen Vatan sütr görülen «Tiryaki» olmadığını kayde- derim. Dünyada ve hele ramazanda tirya- da bir «Tiryaki» bulmuş, ne denir? Yeter ki Vatan'dakini tanıyanlar Ye- ni Sabah'dakinin — yazılarını, onun ! sanmasınlar. HAYRET DOĞGRUSU! Asım Us üstadımız, Zigfrid hat- tından nasıl geçtiklerini ınlı'ıyor. Asım Us'un, böyle kuvvetli bir müda- | faa hattından geçecek bir harp kud- | retine malik olduğunu bilmiyorduk. Ustadın halim selim karakterine uy- “KUANMAA YAT NNO GNYT AĞA . | eçen sene ramazanında gnı!-, ki bir tane değildir ya! Yeni Sabah , mıyan bir şey! l ANANANINAAN “Tiryaki,, bir tane değildir ya DARISI TRAMVAYLARIN BAŞINA Münakalât Vekilinin tetkik seya- hatine dair verdiği beyanat dolayısi- Je gazetelerde — şu şekilde başlıklar görülüyor: «Demiryollarında Izdiha- mı önliyccek tedbirler alınıyor» Bunu okuürken insan &darısı Istan- bul tramvaylarının başına» demekten kendini alamıyor. ISTANBULUN MISAFİIRLERİ Ticaret Vekâleti, Istanbulda har- canabilecek misafir ekmek karneleri- nin sayısını azami 30 bin olarak ka- bul etmişti Bu saş ya göre Aaşağı yukarı 80 ya bir misafir düşmektedir. Halbuki Istanbullular misafirliği pek (severler. Bunun böyle olduğu meselâ yazlıkta oturan iki kişilik bir alleye çoluklu çocuklu, konulu komşulu en aşığı bir düzüne misafir gitmek âde- | tile ölçülebilir. Ticaret Vekâleti, kar- ne adedini yine otuz bin olarak tes- bit ctsin, zarar yok, yalnız bunlarâ misafir karnesi adını verip Istanbul- Juların misafirlik üâdetlerini bozma- sın! Tatlısert DALIDAN | e DALA Omrü kısa heykeller sarı/atkârı merikalı Mis Katerin heykel- traştır. Fakat tuhaf bir hey- keltraş: !ıl kadin sinema için Yıldızların tabii büyüklükte mumdan heykelle- rini yapmaktadır. Bu mankenler Yıl- dizin rölü çok tehlikeli olduğu za- man kullamlmakta imiş. Meselâ Notr Damın Kamburu fil- minde İrnleden atıldığı zaman Esme- ralda yerine mıımaııı bir modeli var- mış. Bir çok " ve kovboy filmle- rinde Mis Katerinin mumdan asker- leri ve kovboyları kullamılıyormuş. Bu garip heykeltraş mesleğiyle if- tihar ediyor ve büyük itina ile yap- ç/.gı heykelin rol icabı bir anda par- Z y ş. Mis Katerin hakikaten büyük bir sanatkâr olabilir. Fakat ne yazık ki kendisi yaşıyor, eserleri Yaşamıyor. SERÇE ikiye bölüyordu. Yalnızdılar, Olivier'nin yüzüne bakınca karşısında Claude'u görür gibi oldu. Ba- ba oğul birbirlerine çok benziyorlardı. Oliyier'nin de babası gibi ince ve uzun bir yüzü, açık renk saçları vardı. Onun da ağzı keskin bir çizgi halinde yüzürü n Z AB türlü yapmasını bekliyorsunuz. Mafrle Therese, şimdi beni seviyör ve beni size tercih ediyor. Eğer evlenmemize — mâni olursanız size düşman olur ve sizi artık hiç sevmez. — Hayır.. Gladys' El I.I.Il Bu muhakkak. Hayır. Buna imkân yok! in kalbinde iki zıd his birbiri. , 129 rakkamının kornmetll Glüdys gülümsiyerek söze başlamasınt bekliyordu. — Marle 'Therese dün sizinle konuş- muş. Fakat kendisile evlenmeme ancak üç sene sönra razı olacağınızı söyledi. Bu kadar beklemiye ne lüzum var? Ni- çin? — Öyle lâzım ıellyor. — Niçin? Beni d 1 ta- J&W:&»w& Yazan: Irene Nemirovsky meden evlenirsiniz. Olur biter. — Fakat ben Marie Therese'i seviyo- rum, bekliyemem. — Marie Therese, henüz çocuk dene, cek bir yaştadır. Siz de çok Bgençsiniz. Oliyvler.. fğenüz sevmenin ne demek ol. mayorsunuz. Antem yakin akrabanızdı. Ailemizin iç yüzünü biliy Serve. fim, sıhhatim, mevkilim İer-şeyim sizce malüm. Böyle senelerce beklemenin fay- dası nedir? Yenl tanışan bir çift değiliz Hi... — Uzun zaman nişanlı kalmak bir çok allelerde âdettir. Bunun zararı yok, fay. dası var. — Nişanir olarak kalmak birbirini ta- nımıyanlara göredir. Halbuki,.. Gladys. Oliver'nin sözünü keserek; — Hayır, hayıt: Buna imkân yok, dedi. * Kızimın hemen nişanlanmasına razı de. ğilim, Tebrikler, ziyaretler, dedik Olivler, hirçin bir inatla ısrar ediyor- du: — Biz sevişiyoruz. Aklı ba'şındl bir er. kekle bir kadınin seviştiği gibi sevişiyo- ruz. Siz farkında değilsiniz. Fakat Marie Therese çocuk değildir. Yaşına Ne bakı- yorsunuz? O olgun bir kadın gibi cesür, müşfik ve fedakârdır. Ne olur e&aadetimi. ze engel olmayınız, Hayat çok kisa ve güçtür. Gladys, yumuşar gibi oldu. Ve: — Evet. Hayat çok güç, dedi. — Üç sene beklemenin ne kadar feci lduğunu bir kere düşü İnsan ha. olacak, Bunlara tahammül edemi Bir kaç sene sonra hiç kimseye haber ver- / W yatından, saadetinden üç sene kaybet. meğe masıl razı olur? ölmiyen Kadın 38 — yatta saadeti hak etmelidir. Emin olunuz ki bu bekleme müddetinden sonra bir- birinize deha bağlı, daha yakın olacak- sınız. Kızımı, benden ,istiyorsunuz. Size vermiyeceğim demiyorum. Yalnız bir müh ** tetlvorum. Carım! Marie Therese, be. nim için henüz küçücük bir kızdır. Bunu « ecmanız lâzım. O şimdiye kadar ben. - den başka hiç kimseyi sevmemiştir. Olivier başını sallıyarak: — Çök şükür ki, Marie Therese san. dığınız gibi toy bir çocuk değildir. Aklı başında ne istediğini bilen zeki bir ka, dındır. Küçük iken hakikaten yalnız sizi sever. di. Belki de hâlâ çok sever. Fakat şunu bilmeniz lâzım.. Hakiki aşk gelince ana sevgisi hafifler, siz de bunu kendi payı, nıza pek âlâ bilirsiniz. Tecrübeli, dünya görmüş bir kadınsınız. Bütün insanların hissettiği gibi hissetmek tabiidir. Herkes böyle yapmıştir. Neden & başka Çeviren: Rezzan A. E. YALMAN Sabirir olunuz 'Olivler... İnsan ha- 1 le çarpışıyordu. Marie Therese'in kendi. sinden nefret etmesine tahammül ede. miyordu, Vaktile kendisi annesinden na. sıl nefret etmişse şimdi de kızıniın ayni hisleri beslemesine çok müteessir oluyor. du. Fakat asıl ona istirap veren başka bir nokta vardı, O da bir erkeğin ona yalniz kızının annesi ve saadetine engel olan bir kaynana gözüyle bakması idi. Demek ki, artık tam ve mutlak şekilde b bir Cehennem ağzı S talingrad'da çok çetin muha- rebeler oluyer. Ruklar, Sta- lin'in ve Moskova'nın emrini yerine getirerek burasmı canlta başla- mü- dafaa ediyortar. Bu muharebelerde ne Ruslar durumun çok vahim 01- duğunu, ne de Almanlar Stalingra- di ele geçirmek için yapılan feda- kârlıkların ağırlığını inkâr ediyor- lar, Müdafaa da, taarruz da bir dü- ziye harcanan kan bahasına yapılı- yor. Ruslar her karış toprağı can- larından vazgeçerek müdafaa edi- yorlar, Almanlar da her karış top- rağı canlarından vazgeçerek alabi- liyorlar, Rusların Stalingradı son derece tahkim ettikleri ve âdeta bir cehen- nem ağzı haline getirdikleri Alman- Tarca da kabul edilirken ve müdafi- lerin bu kadar imatla uğraştıkları anlaşılırken nasıl elüuyor da Alman- lar ağır ağır da olsa, bu kadar di- | dişmeden ve yorgunluktan — sonra, hâlâ ilerilemekte devam edebiliyor- lar. Bunün sırrını, taarraz. edenlerin ne bahasına olursa olsun Stalingra- . di ele geçirmek azminden başka müdafaayı ezen ve harap eden mo- dern silâhların birbirine çok iyi yar- | dm eder bir şekilde kullanılmasın- | da aramak gerektir. Almanların bu | İşte üstad oldukları 989 danberi ver- dikleri bütün muharebelerde görlül- müştür. Almanlar hava kuvvetleri- le motörize birlikleri birbirine uy- | durmak marifetinden çok üstünlük- ler elde etmişlerdir. Bundan başka, Stalingrad müdafaasını kırmak hu- susunda alev saçan silâhların en büyük rolü oynadığı söylenmekte- dir. Fransa radyo — istasyonlarından birinden dinlediğime göre Almanlar 200 santigğrad derecesinde alev sa- çan makinelerle beton ve çelik mü- dafaa kulelerini otuz metreden eri- tiyorlar, başka bir makine ile de heton istihkâm ağızlarından İçleri- ne yakıcı bir mayi gönderdikten sonra bu mayli yine alev makinesile otuz metreden ateşliyorlarmış. Rusların bu alev makineleri kar- şısında nasıl bir müdafaada bulun- dukları, Almanların da bu makine- leri en küvvetli — istihkâmların 80 metre yakınına kadar yaklaştıra- bilmek için ne ağır kayıplara uğ- , D ŞA B Almanların da — kabul ettiği gibi, ne mülhiş hir cehennem ağzı oldu- ğu anlaşılır. KÖR KADI Sarheşun marifeti Sirkecide Urfa Kebapçis, Halil dün akşam fazla içtiği rakıdan sar. hos olmuş ve ötedenberi kerdisine kızdığı müskirat bayil Nuriye gi. derek çatmıştır. Halil söylediği ağır sözlerle hır. smı teskin edemiyeceğini anlayın, ca, hemen bıçağ'nı çekmiş ve ne. ye üğradığın) Arlamıyan zayvallı Nurinin üzerine atılmıştır. Nuri, etrafifan yetişenler tarafın. dan muhakkak bir ölümden kur. tarılmıştır. Hâdise polise aksetmiş ve azılı sarhoş, muhakeme sonurda 1 ay, 2 gün hapse mahküm edilmiştir. Cmide kundura hirsizi Dün akşam Teravih namazı es. da Beyazıt İf öi d CŞEfa oğlu Mehmet Mıicir adinda sabikalı bir hırsız girmiş ve oradaki ayak- kabıları çaelarken cami müstahde, mini tarafıcdan cürmü meşhut ha. |linde yakalanmıştır. l Derhal mahkemeye verilen Meh. met Mıcır, neticede 4 ay hapis ve 14 lira ağır para cezasına çarptı. | rilmiştir. 1942 şeker kampanyası başladı Uşak, 18 (A.A.) — Uşak şeker fabrikaları 1642 kampanyasına baş- lamıştır. Bu yılın ilk kesme ve toz Şekerleri 12 eylül saat 8 de alınmış tır. Uşak Ülkü lisesi Uşak, 13 (A.A.) — Hususi Ülkü lisesi Türk Maarif cemiyetine devre- dilmiştir. kadın değildi. Acr düşüncelere dı!dl — Artık demek ki, eskisi gibi her er- keği kendine çeken bir kadın - değilim Bu anda ancak Marie Therese'in annesi. yim. Demek ki ben de öteki kağınlâr gibi oldum. Herkesin başma gelen bana da göeldi. Fakat ölmek te herkese mukadder. dir, Bir gün öleceğimizi biliriz de yine ba. zan bunu unutuyoruz. Çocuğumu hiç şüp âıesîz seviyorum, onun — mesut olmasını istiyorum. Fakat onun için kendimi fe. da edersem bana km acıyacak? Ben hâ- Vâ kendimi genç ve güzel sanıyorum. Arkası var rzaabe, D LN GN ha .| 14 EYLÜL 942 PAZARTESİ AY 9 — GÜN 257 — Hızır 132 RUMİ 1358 — EYLÜL 1 BİCRİ 1361 — RAMAZAN 3 VAKİT. ZEVALİ — #ZANİ GÜNEŞ 6.39 11138 ÖGLE 13,10 5,48 | İKİNDİ 16,42 9.21 | AKŞAM 19,21 12,00 YATSI 20,51 1,33 İMSAK 4,,58 9,36 ||

Bu sayıdan diğer sayfalar: