Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
T YN ı TTETTEÇET TTT ğ toprak erebeylik ve — dâvası Hükümet ve derebeyler Yazan: Cemal BARDAKÇI O , Ha Mmetin bağrından doğan milli hükümet, hükümet içinde bin bir hükümet demek olan derebeylik ve aşiret teşkilâtınm geçmişte oldu- ğu gibi sürüp gitmesine elbette göz yummauyacaktı. Dış gailelerden tama- | mile sıyrılıp kurtulduktan, memleke- ] tin genel durumuna biraz çeki dü- zen verdikten sonra, şark vılayene-ı rimize kurtarıcı elini uzatacağı şüp- hesizdi. Nasıl ki büyük ölçüde bir de- rebeykğinden farksız hale gelmiş o-| lan Osman oğulları saltanatını da bir hamlede yıkrvermişti. Fakat hâdiseler daha çabuk yürü- dü. Hükümetin, bu iyi niyetlerini ger çekleştirmek için harekete geçmesi- | ne vakit kalmadan, cümhuriyetin | mâna ve mefhumu halk tabakaları arasıma iyice yayılmadan Şey Sait| isyanı patladı. Köylüler ayaklandı,ı Kasabalarda oturan fakirler de on-| lara katıldı. Bunlar şurada burada | rastladıkları ufak tefek hükümet kuvvetlerini bozguna uğratarak iler-i lediler. Diyarbakır duvarlarına yandılar. Içeriye girmek için k&pı-ı lara saldırırken hep bir ağızdan tek-| bir alıyorlar, salavat getiriyorlardı. | Bu suretle din namıma hareket ettik-| lerine hem kendilerini, hem de kar-| şılarındakileri inandırmak ıxti_vor!ar-ı dı. Halbuki onlart ayaklandıran, yü- rüten saik, dini koruma kaygısı de-| gildi. Buraya kadar sayıp döktüğüm | idari, ziral, içtimal sebeplerdi. | Şark vilâyetlerimizde hâkim bir 1- | deoloji vardı ki, o da nakgilik idi, 'Türlü zulümler, *işkenceler altında e- zilen, sefalet içinde yüzen halk bir parçacık teselli bulmak, başka bir âlemin hayali nimetlerile avunmak ve oyalanmak maksadile tekkelere ko- Şşuyor, sığmıyordu. Bu yüzden hemen her adım başına bir tekke yapılmış, bu ruhi ihtiyaç- tan istifade ederek bu zavallı insan- ların ruh ve vicdanlarına tahakklüm eden sürü sürü şeyhler peyda olmuş- tu, Ve işte isyanın başına şŞeyhleri getiren ve ona dini bir mahiyet veren mesele, bu ruhi hallerdi. Hakiki se- bepler; tekbirler, salâvatlar arkasına gizlenmişti. Eğer âsiler Diyarbakırı | ellerine geçirebilmiş olsalardı işin rengi derhal değişecekti. Milâttan evvel 133 yılında Grakhos kardeşler, 63 de Katilina, yersiz, yurtsuz fakirleri başlarına topluya- rak ayaklanmışlar, asilzadelerin zen- ginlerin ellerinde bulunan toprakları tarlasız çiftçilere dağıtmıya teşebhüs etmişlerdi. Bu uğurda kanlı savaşlar yaparak telef oldular. 869 da Bısrs-ı da da büyük bir isyan çıkmış, yirmi | yıl sürmüştü. Asiler büyük arazı sa- hiplerini öldürüyorlar, — topraklarını dağıtıyor, evlerini yağma ediyorlar- dı. | 1358 de Fransada Jakeri denilen | topraksız köylüler kryamı vukubul- | muştu. Iik ve orta çağlarda bunlaraw benzer vâkıalar pek çoktur. Fransız | büyük inkılâbında ihtilâlciler — hü- kümete, kiliselere —ait olan toprakları köylülere dağıtmış- Jar, bu suretle onların yeni rejime İDANLIDAN S DALA asılzadelere, Lilast | bağ ını TŞİ lı. |1917 Rus Htilâlinde de geniş arazi |sahibi olan prenslerden, diğer asil. | zadelerden ele geçirilenler öldürül. müş, sarayları yakılmış, yıkılmış, eş. yaları tahrip ve yağma edilmişti. Şeyh Sait isyanı da mahiyeti itiba- |rile bu ayaklanmalardan farklı de- gildi. Asiler evvelâ mevcut müessese- Jerin, derebeylerinin koruyucusu say- dıkları hükümete hücum ettiler. Di- yarbekire girip te vaziyete hâkim ol- saydılar, ilk yapacakları iş yakala- yacakları beyleri aman vermeden yok etmek, sonra onların topraklarını paylaşmak olacaktı. Beyler de bu â- kıbeti sezmiş olacaklar ki köylerde bulunanlatı derhal pılıyı pirtiyi top- layıp Diyarbekire kapağı — atmışlar, hül ine sığ rdı. (Arkası var) C©. BARDAKÇI Maarif Müdürlüğündeki dünkü. toplantı Dün akşam Maârif Müdüriyetinde in dâ- | Muhsin Binalın riyasetinde saat 17,5| ta bir toplantı yapılmış ve önümüz- deki imtihan devresinin mümeyyiz ihtiyacını temin etmek için kararlar verilmiştir. Erzak tevziatı Ikinci parti erzak tevzlatının dün sabahtan itibaren başlıyacağını bil- dirmiştik. Öğrendiğimize göre bu tev ziatın pazartesi günü yapılacağı an- laşılmıştır. Elektriksiz evlere petrol tevziatı Petrolofis önümüzdeki — pazartesi gününden itibaren elektriksiz evlere petrol tevziine başlıyacaktır. Her eve 2 litre petrol verilecektir. Mahrukat ofisi faaliyete geçti Mahrukat Ofisi İstanbulda faa- liyete geçmiş bulunmaktadır. Va- li ve Belediye Reisine verilen sa- lâhiyeti isti Ş Haberleri Kurulacak birlikler Kaymakamlarla parti başkanları işbirliği yapacaklar Dün sabah vilâyette vali muavini, iaşe ve iktisat müdürleri ile kayma- kamların iştirakile bir toplantı ya- pılmıştır. Bu toplantıda ekmek meselesi, ku- rulacak birliklerle, satış birlikleri ü- zerinde görüşülmüş ve kaymakam- Yarın raporları üzerinde tetkikler ya- pılmıştır. Ahnan karara göre — nahiyelerde kurulacak ieşe birlikleri için kay- rla parti ı iş bir- liği yapacaklardır. Belediye umumi mecli- sinde münakaşalar Belediye umumi meclisi dün öğ- leden sonra s#aat 15,15 te reis vekili Abdülkadir Karamürselin ğı ehir nasıl doğar: Fikirler Milli ti yaî;o Üstat Refik Halid Karay'a cevap stiklâl'in 2 mayıs 1942 ta. rihli —nüshasında — tiyatro anketine Bay Refik Halit Karay altında toplanarak — müzakerelerine devam etmiştir. R deki muhtelif in müzakeresinden — sonra, Elektrik, Tramvay, Tünel idarelerinin 1942 hi- |lânçosu hakkında. tetkiki hesap en- cümeni mazbatası ve he- tar & verilen b bir noktası benim Ülyatro üzerindeki iddialarımt iglendiriyor. Saygı değer edibimiz diyor ki: «Baezdları mülli tiyatronun, ba; ka leketlerdekine b gİ yen bir şekilde, karagöz ve orta- saplara göre 941 mali yılı tramvay varidatında bir sene evvelki seneye nisbetle 461,760 liralık bir fazlalık gözükmektedir. 'Tünel varidatı 13,200 lira noksan- dır. Otobüs varidatı 7645 lira fazla- dır. Nlâve ve tenzil edilen tahsisattan sonra safi kâr 1,825,722 liradır. Bir numaralı imâr talimatnamesi hakkındaki muhtelit encümen: maz- batası münakaşaları mucip olmuüş, neticede mazbatanm yeniden tanzim edilmek üzere riyaset makamına ia- desine karar verilmiştir. Valdebağı sanatoryomunda Ses sanatkârı Müzeyyen Senar ve arkadaşları dördüncü — konğerlerini | dün Maarif Vekâletinin Çamlıcadaki Validebağr sanatoryomunda — ver- Y #ham alınarak büsbü tün hususi mahiyette yapılabile- ceğini ve yapılması lâzım geldi- ğini ileri sürüyorlkmı.» “Milli tiyatro, Karagöz ve ortaoyunu olacak,, diyen var mı? — Tiyatromuzun Türk olması için neler gerektir? — Geleneksiz milliyet olmaz! — Tiyatroda Türk geleneği nerede bulunabilir? — Büyük yeniliklerde geleneklerin rolü — “Avrupa tiyatrosu, ndan ne anlıyorsunuz? — Avrupa tiyatrosunun soysuzlaşması — Büyük tiyatro inkılâpçıları ne yapmak istiyorlar? — Öz tiyatro ve milliyet tezleri üzerinde duralım! YAZAN: —- Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu —— Rün kendimi bulması için zerelş!i olan hareket nedir? Tabiate Bit- mek! Bir Rönesans, ancak böy- lelikle olacaktır. Bumada — «tabi- at ten maksat ancak «öz kül. tür, milli kültür» olabilir. Ben bu milli kültürün ancak gelene- ğe (tradition) bağlanmakla bu- lunabileceğini düşünüyorum. Ge leneksiz milliyet, milliyet ola- maz, diyorum. Onun için Türk tiyatrisunun arkasmı kendi ge- leneğine dayamasını istiyorum. Ancak bu hareket tersyüzüne İ eskiye dönüp oraya Buradaki bazilarındı ksat, ben isem, bu iddianın hiç doğru olmadığını söylemek — zorumda- yım. Ben hiçbir yazım ve kon. feransımda milli tiyatronun mo- derti bir İkaragöz veya ortaoyu- nu olabileceğini ileri sürmedi Benim tiyatro tezim Tiyatro ad- H kitabımda toplu olarak yazı. lsdır. Tarihi Türk temaşa nevi. lerinin modernlaştirilmesi başka, bunlardaki miülli tiyatro gelene- ği (tradition) u arayıp bulmak ve bu geleneğe arkasını dayaya- rak ileri atılmak bambaşktıdır. Bu nokta ne yazık ki hiç anla- şilamamış. R. H, Karay bu- günkü Türk tiyatrosunun hiç de 'Türk olmakliğinı iddia etmekte beniml. liktedir. Öyleyse, ken Bu koönser hasta y * den Vali, Beledi Temizlik İşleri müdürünü bu iş- leri tedvire memur etmiştir. Çay tevziatı Bölge İaşe müdürlüğü mayıs a- yına ait kahve ve çay tevziatı lis- telerini hazirlamıştır. Tevziat pa- zartesi günü başlayacaktır. Taşıt birlikleri kuruluyor Her kaza dahilinde bulunan a- rabacılariın aralarında bir birlik kurmaları alâkalı makamlarca ka rarlaştırılmıştiır. Arabacılar cemi- yeti, esnaf cemiyetleri hakkında kat'i bir karar verilinceye kadar bugünkü mevkiini muhafaza ede- cek ve kurulması kararlaştırılan taşıt birlikleri işinde alâkalılarla işbirliği yapacaktır. Hemen kurul masıi ve işe başlaması lüzumlu gö- rülen bu birliklerden İaşe işlerin- de, şehrin dahil ve haı'lcînc_le ya- pılacak nakliyatta âzami İstifade edilecektir. Merkez iaşe bürosunun yeni binası Bölge İaşe müdürlüğüne bağlı Merkez İaşe bürosu, Dördüncü Amerikada Japon be$inci kolu merikada en koyu milliyetçi geçinen ve Amerikanın harbe karışmaması için «Amerikalılık na- mına» kıyametler koparan Üç kişinin foyası meydana çıkmıştır. Bu koyu milliyetçilerin meğer Japon konsolos. hanesinden ayda üç yüz ellişer dolar maaşları varmış. Bu paraya karşgılık her tarafta harp aleyhinde — konfe- ranslar veriyorlar ve Japon parasile çıkan bir kaç gazete ve mecmuada yazılar yazıyorlarmış. Japon beşinci kolu Amerikada hâ- lâ çalışıp duruyormuş. Meçhul adam- lar, deniz ve hava aile- Vakıf h ki Sokoni Vakum kumpanyasının boşalttığı daireye taşinmıştır. Şi İneşelendirmiş, sanatkâr konserine başlamadan evvel hastalar arasında bulunan üÜniversite edebiyat fakültesi doçentlerinden Abdülbaki Fevzi bir kaç söz söylemiştir. Mensucat kuponları bugün ve yarın dağıtılacak Yerli Mallar Pazarları tarafından halka satılmak üzere hazırlanan do- kuma bez, basma vesaire gibi men- sucat için yaptırılan kuponlar bugün ve yarın şehrin her semtinde dağıtı- lacaktır. Bu kuponlardan şimdiye ka- dar nüfus kâğıtları ile ta | disine soruyorum: Türk olmtyan bu tiyatro nasıl türkleşecek? O bunun çareleri arasında — yalnız bir tanesini açıkça gösteriyor: «— «Millt tüyatro» dediğimiz zamen, insanın aklma Türk mi- marisji gibi, bütün hatları ve kaldeleri gayet iyi eserlerle Şa- htstandırılmış bir sanat uslübu geliyor. Halbukt tiyatro, bugün- kü şekliyle, bizim mazimizle ili. şiği olan ve bizim bir sanat yo. lumuzu teşkil eden bir çığır de- ğildir. Henüz yakın bir tarihte bulunanlar istifade edemiyeceklerdir. Perakendeci esnaf birlik kuruyorlar Ş ki bütün — perak esnafın kendi aralarında bir birlik kurmaları kararlaştırılmıştır. llk o- larak bakkallar kendi aralarında bir birlik kurmuşlardır. Bu birliklerin statüsü Ticaret Vekâleti tarafından hazırlanacaktır. 19 Mayıs gençlik bayramı hazırlıkları 19 Mayıs hazırlıkları başlâamış ve dün Istanbul Kız Lisesi Fener sta- dinda jimnastik provalarmı — yap- müişlardır. di Avr al şter. Bu —yüz. den milli tiyatro ancak, milli ha- yatımızı olduğu gibi —sahneye aksetliren — eserlerin oynandığı tiyatro olabilir.» B u, temin Türk olması de. mektir. Fakat bununla iş bitmiyor. Diksiyon, deklâmas. yon, aksiyon, tek kelime ile, süre (dürâ&e) de var (*). Bu sü- re de Türk olmalıdır. Nasıl ki üstad da bunu söylüyor.. «— Benim en büyük şikâye. tim bir sahne diksiyon ve Gdek- 1& 5 ğ y » - yor, Durum 'bu olunca tiyatro kül- türümüz — kendini kaybetmiş, soysuzlaşmış demektir. Bu ken. dini kaybeden tiyatro — kültürü- saplanmak değildir. Geçmişten kuvvet almak başka, irtica baş- kal Rönesanscılar «tabiat, i bul- mak için greko - iaten gelene- ğine —arkalarınm — dayamışlardı. J. J. Olussean bu tabiati insanın fizyolojik ve psikolojik —tabila- tinde bularak pedagojisinin ar- kasını bu beşeri gerçeğe yani bir şeyi tabii geleneğe —dayamış!ı. Dünyanın en büyük tiyatro dü- şünücülerinden biri olan — Rus Meyerhold bu tabiati eski Yu- man, Lâtin, Çin, Anam... tiyat- ro geleneklerinde bularak arka- sını oraya dayamıştı.. Ben de Türk tiyatrosunun doğması içın arkamızı kendi tiyatro gelene- ğimize dayayalım ve oradan hız alıp ileriye atlıyalım ve yeniyi yaratalım diyorum. Yanlış mı? İ DA AARA 7 —— ——— B en «modern Türk tiyat- rosu karagöz, ortaoyunu gibi bir şey olacak» demiyorum; belki arkasını kendi geleneğine dayanan tiyatromuz yeni teknikle birleşince, Avrupa tiyatrosu Bi- bi modern ve hem de Türk ola- caktır, diyorum. Şimdi üstadın bahsettiği «Av- nupa tiyatrosu» kavramı üze- rinde de biraz duralım. Bundan maksadi nedir acaba? — Avrupa- nin bugünkü natüralist tiyatro- su ise, bu tiyatro soysuzlaşmıya baştamışltır? XIX unrü yüzytim ortasındanberi Rusyada, Fransa- da İngilterede Meyerhold, Paul Appia, Goördon Graig gibi tiyat- ro ihtilâlcileri çıkıp tiyatrodaki natüralizm temelini yıkmıya baş ladılar. Avrupanin en büyük ti-| yatro düşünücüleri bu «Avrupa tiyatrosu» nun — aleyhindedirler. Bütün bu adamlar soysuzlaşan Avrupa tiyatrosunu — soylaştir- mak için geçmişte bir tİyatro geleneği arayorlar. Aralarında Gordon Graig gibi aktörü bile kaldırıp piyesleri kuklalara oy- natmak istiyenler ve Meyerhold Rgibi yeni tiyatro için Greko - Lâten geleneği dişinda Çin, An- nam gibi yabancı geleneklere da- hi dayanmax gerekirliğini / du-| yanlar vardır! (Devamı: Sa. 4; Sü. 6 da) Çala Ralem İsteyen ondurmacdar Belediyeye mü- racaat ederek dondurma fi- yatlarına zam yapılmasını istemiş- ler. Kışm kömürcüler zam isterler de, yazın dondurmacılar neden isteme- sinler? Bence dondurmacılar zam istemekte kömürcülerden de haklı- dırlar. Çünkü ormanlarda kömür ya- pılan ağaçlar her halde süt, şeker, meyva kadar kıymetlenmedi! SEYYAR EVRAK MAHZENI Japon Amjrali Yammamato'nun kafasında 5000 plân saklıymış. Ami- ral «Evrak isteyene GORUNMİYEN MAZNUNLAR (!) Bakm size bir havadis başlığı: Biy. Z Mabi bu gör y A rı (!) muhakeme etmek için kim bi- Nr ne sıkıntılar çekmektedir. COGRAFYA BILGINLERI! Vapurda yanındakinin gazetesine göz attıktan senra arkadaşını dürt- tüz — Şu Yunanlılar çok talihsiz mil- let... — Yine ne olmuş? A taşryor demek. FKISINDEN BIERI Yine bir sinemanın locasında — bir kadınla bir erkek bir — Bulgarlar Ş veş gibi şimdi da bir Yunan şehkrine girmişler. — Ya... Vah zavallılar... Coğrafya bilgini ya —Yunnan ile vaziyette yakalanmışlar, bir iki ay içinde ikinci defa görülen bu ahlâk- sızlık hâdiseleri kalkmazsa, bir gün muhakkaktır. Yunanı karıştırdı, yahut ta hırsızla- ma b kinci «n» u çalmıya muvaffak ola- madan yerinde bıraktı! Tatlısert SÖNMİY EN ATEŞ ladı. Bana: Teftrika No. 49 — İşi bilir yavrum... Bazı ğumuz halde, bir çiçek bahçesi ğimiz zaman gülü gind özümüz kalıyor- Jerine telefon ederek koca veya oğul- larının öldüğünü haber veriyorlar ve bozguncu bir matem havası yaratmı- ya uğraşıyorlarmış. Bu gibi haller karşısında Amerika hükümeti seksen sekiz sahadan Ja- ponları uzaklaştırmıya karar vermiş- tir. Yalnız San Frans'skoda 1500 Ja- pon balıkçısı varmış ki derhal ka- yıkları almmış, içerilere sevkedilmiş- lerdir. Amerikanın en büyük deniz üssünün civarımda bulunup toplattı- rılan Japon balıkçılarının sayıst dört yüzdür. Yakından bakılınca bunlar- dan çoğ hiç balık bi diği görülmüştür. Şu Amerikalılar da amma gaflet uykusu geçirmişler. erkekler... Halamın, manzarası bozuk, zel kokacağını hiç te zannet! lamalı... Halam, sözüne devamla: itibart yolunda... Kadinlar on şöyle bir okşayiver. Bak nasti, haline bakmadan giıdı gidilara çabuk uslanırlar, bazılari da kolay kö- lay yola gelmezler. Biz bile kadın oldu- koklarken karanfilin r Manzarası bozuk, fakat kokusu güzel bir ot bile bizi kendisine çekiyor. Nerede kaldı ki güzel dediği ot, acaba Mazlüme cinsin- den kadınlar mı? Fakat bu kadınin gü- Yalnız, onu bir de Nihadin burnile kok- — Nihada gelince; Genç, güzel ve ya- kışıklı bir adam... Parasr bol, mevkli ve btrakırlar mı hiç? Kabahatin yarısından fazlası bizim cinsimizdedir... Karşı ev- deki Hactbabanin sakalının sltına gir de Yazan : İsmet ZİYA Erkek bu... Erkek milleti, güzele, çir- kine, gence ihtiyara bakmaz... Onlara kadin olmalı. Başı bez olsun da, isterse yaşı yüz olsun. Tek değişiklik olsun. Erkeğin aradığı budur yavrum. Anladın mı Perihan?. Onun için, bozma... manasile serbest bırak... Hangi çayırın yoncasını daha körpe bulursa orada ot- lasın... Sen de keyfine, eğlenmene, ge- zip tozmana bak... Nihaât Bey, nasıl ol- sa günün birinde bu hayattan bikacak ve evine dönecektir; dedi... Halamın nasihatleri bana, pek sudan gibi geldi. Beni hiç de tatmin etmedi. Fakat bugün için halamin tavsiyelerine riayet etmek mecburyetindeyim. Dü- şündüklerimi tatbik edeceğim diye, ha- lamı kahrından, kederinden öldürecek erkekler ine girdi. hiç sinirlerini kokusu miyorum. Un peşihi değilim ya?.. seksenlik başlar... Mektubumu burada kesmiştim. Çün- kü Fatoş, üstadın geldiğini haber ver- di. Hemen kalemi, kâğıdı bir tarafa bı- rakarak aşağıya indim. Onunla salonun dim: başladı: sen Nihadı, tam cevap verdim: A rin kapısında karşılaştım. Beni görür gör- mez, güzel gözlerini endişe bulutları kap- — Nekadar bozulmuşsun Perihan!.. Yoksa hasta mıydın?.. dedi. Üstadın elini sıkanken ona cevap ver- — Onun gibi birşey üstadım, dedim. Üstad, beni ellerimden tutarak salo- na soktu. Hemen bir koltuğa oturttu, kendisi de karşımş oturdu ve sormağa — Ellerinde ateşin de var. Yoksa ya- taktân mı kalktın?.. Üstadı bugüne kadar hiç böyle alâ- kalı ve heyecanlr görmemiştim. Gülerek — Act patlrcant kırağı çalmaz üsta- dım. Hiçbir şeyim yok. Görüyorsunuz ki çok meşeliyim, dedim. Üstadın kaşları çatıldı. Dişlerini sıka- rak gözlerini meçhul bir noktaya dikti. Bu büyük adam, sarfettiğim lâkirdıla- Bilhassa buhranlı yorum: — Bsirapları çok iyi anl Sözüme devamla: siz bana tavsiye etmemiş miydiniz üs.. tadım. Ben de öyle yapiıyorum. Hem bu suretle, zuülümden de intikam almış o- luyorum, dedim. Üstad, takdirle yüzüme baktı: — Yazmağa başlarsan çok muvaffak olacaksın Perihan.. Yüzü — Nereden anladınız üstadım?.. — Bana böyle sual sorulur mu hiç?.. — Hakkınız var üstadım; fakat Allah vere de talebeniz sizi mahcup etmese... başlayabilecek miyim?.. Üstad, hareket eden dudakları tekrar kapanı- yor ve hareketsiz kalıyor... Uzun müddet Göz ucile üstada bakıyorum. Gözlerinin rengiyle tatir bir imtizaç yapan Bgri el. biseler bu kibar adama yaraşmış... Bu büyük adamın, beni hafiflikle it. ham etmiyeceğine emin olsam her za- man bu elbiseleri giymesini rica edece- Üstada şeker ikram ederken konuşu- — Romanımı dım?... Hem mevzuunu hem de ismini,.. bugünlerde, A hissiyatımın acaba şu birşey sormak istiyor. Fakat ikimiz de susuyoruz. nekadar da sormuyorsunuz üsta- tesbit ettim, | Herşeyihtiyaçtan doğar etrol harbi, petrol harbi der- ken şimdi bir de kauçuk har- bi Çıktı. Pasifik bölgesindeki mu- harebeler, müttefikleri kauçuk ba- kımından sıkıntılı. vaziyete düşür- dü. — Müttefikler, Malezyada, — Fi- p Birmanyada başkaca daha çok şey- ler kaybettiler ama bunların bir kısmını telâfi edecek kaynaklara malik bulunuyorlar, Ancak, kau- çuk bakımından ise böyle değildir. K yüzde U e tan gelmekte, Amerika ise bu yüzde doksanın dörtte üçünü istihlâk et- mekte idi, Modern harpte kauçuğun önemi son derecedir. Bunun için, sıkıntı- ya düşen, Amerika, bir sürü tah- didat ile elde mevcut stokların hep- sinin askeri ihtiyaçlara — kullanıl- masını temin yolma gittiği gibi, ne olur ne olmaz, ilerisi için de bu derde bir deva aramaktadır. Yapılan incelemeler göstermiştir ki, kauçuk usaresi veren ağaç A- merika kıtasında ancak Brezilya- da yetişebitr. Fakat bu ağacın u- sare verebilmesi için on seneye lü- zum vardır. Bununla beraber, bir Ayvrupa gazetesinin verdiği malü- mata göre, Birleşik Amerika Brezil- yanın balta göürmemiş geniş or- manlarını kauçuk sahası haline ge- tirmek için bir plân hazırlamıştır. Bu iş için başlangıçta yüz milyon dolar sarfedilecektir. Fakat Ame- rika oraya dökeceği sermayenin te- minat altına alınmasını düşünmüş- tür. Bu düşünceden Amazon nelri- lar nin ş/ sahasında «Amazonya» adında bi” devlet kurulması ve bu yeni dev- letin hemhudut olacak Brezilya, Pe- ru, ya ve kontrolü ve kefaleti altıma verir — mesi meselesi doğmuştur. Bir Amerika gazetesi de, kurl” lacak «Amazonya» nın hi merkezi olacak şehre «Kauçuk» # dıinın verilmesini teklif etmiştir. Yeni bir devlet bile ihtiyaçta? doğuyor. Kauçuk kaynakları J8" ponların eline geçmeseydi <AMf” zonya» devleti kurmak — kimseni” aklına gelmezdi. KÖR KA& — T K V M 9 MAYIS 1942 CUMARTESİ AY 5 — Gün 129 — Hızır * RUMİ 1358 — NİSAN 26 HİCRİ 1361 — Rebiülâhir ** VAKİT ZEVALİ - BZANİ GÜNEŞ 5,50 9,36 ÖGLE 13,10 4,57 İKİNDİ 17,05 8,52 AKŞAM 20,14 12,00 YATSI 22,00 ı;; İMSAK 3,48 785 10 Ğ M —A' Fatih Halkevinde — havacılık günü Dün Fatih Halkevinde Gelenbt' orta okulu tarafından bir hav! 18& günü tertip edilmiştir. Toplantıyâ tiklâl marşı ile başlanmış, bundan F l — ra ingilizce öğretmeni Omer Ki yer (Gençliğin havacılık tarihi — il€ ) adındi mimi ve ezeli münasebetleri. Ş bir konferans vermiştir. Konf! | halkevi salonundakilerden başkâ İ parlör vasıtasile Aksaray ve yt G parklarında kalabhalık bir halk K lesi tarafından dinlenmiştir. ei Konferanstan sonra şiir Ve ':.;- | kıbeler okunmuüş, merasim ge$ ' te kadar devam etmiştir. J F * l Kıymalı ebegümet' | aşın sürekli karları tlş. kökleri iyice beslenen #? e | meçleri mayıs güneşini görünt? ;_ııî güzel fışkırmışlar ki, zi parlak yeşil, dolgun yapraklı: V gr | insanın pişirmeden yiyeceği Evvelki gün Çamlıcada büyük " (çi lerini görmiye giden Demir ile : kırlardan topladıkları kucak ebe gümeçlerini getirdiler. BEN bt bugün kıyma ile bolca pirin$' gh güzel ebe gümeci yemeği * 5 ' Kendi hesabıma bu yemektef dar idim ki, üzerin? görd üz şu solgunluğun güleryüzle karşılamağı, en mühim sebeplerinden biri de yaza- cağım roman için feda ettiğim gece uy- kularım olmuştur, diyorum. Üstadın canı sıkılıyor. — Yazacağın romanı, sana bir işken- ce olsun diye değil bir eğlence ve bir meşguliyet olur diye tavsrye etmiştim. (Arkası var) sıkarak çok İştiha ile yedi- i Çamlıcadan çocukların :6“"”“' ö dukları koyun sütü jle sade T” bi yaptım. Sofrada itzerine veri ve gülsuyu serperek ’dr' günkü yemeğimiz hem 4 lezzetli idi. |