Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
D Ti TEAMİĞUTAN ĞŞ l aa TÇEE MŞN YAY AMT DA t UD VATAN- YERLİ İNTİKAMI | Yazan: Mitat PERİN — | Şiddetle esen bir rüz- Mi J S dire- gârı Okyanüs adalarının en kü- çük'erinden birindeki — merası- min gürültüsünü alıyoc. tâ öte- *i mercan adalarına kadar götü- rüyordu. Genişliği iki mil kadar tutan bu adada nadir olarak böyle bir | * merasime rastlanabilirdi. O gün | tesadüfen adaya çıkan iki be- yaz insam, ayaklarını sahile ba- sar basmaz gürülttüden ürkmüş- | ler ve çıplak kalçalarını örten peştema'karının üzerime sarkan ilâhlarına el lardı. Fakat kumluğun biraz ilerisindeki ağaç | Tarın arasındam çıkan yaşkı bıx, yerki, onlara: — Korkmak yok, dedi. Biz beyaz insan sevmek var. Beyazların şaşkınlığı gidince, ağaçiarın arasında saklı duran ğe bağlanınca güzelliği büsbütün meydana çıkan yerli kızın rengi Sararır gibi oldu. Koyu, parlak gözlerini âşıkma dikti.. Bir müd. det her ikisi de ümitsizce ba- kıştılar. Yerli gençlerin dansları yeni- den başlamıştı. Bu sırada Grief wyanan ateşlerin kırmızı alevleri- le aydınlanan meydana doğru latıldı. Yanında gemi müretteba- "tandan altı yedi kişi de vardı. Fulualiye yaklaşmadan bağırdı: — Çabuk bunların ellerini çö- zün, yoksa hepinizin canımıza kı, Yyarım. Kaptam Varfield kalkmak ü- zere olan kralı kolundan tuttu: Kusura bakma, dedi, genç tir. Ben şimdi meseleyi hallede- Yim. yerliler birer birer çıkmışlar, ku. Kıptaıı yerndeı kalkarken lıgı hnş gelen acayip eleri '_ i inin kinle par- ğ R Ş Ğ mıdırdı. Varfield muavinmin yanıma Kaptan Vaerfield uzun sene- | gelince: — — ! İerin tecrübesile ağatmış saçlarını | -— Delirdin Griefi! diye söze elile tarayarak bağırdı: Hey.. Gemidekiler, dik- katli olun. Şeytanın işi yok, bir belâya çatımıyalım. Yerlilerin reisi olduğu anlaşı- lan yaşlı adam bu hitaba itiraz Etti. — Korkmak yok, diye bağır- dı. Biz beyaz adam sewmek. Kaptan her htimale karşı e- kini u.lâh!hn ayınmadan, İâkayt var. Krat FM kabil döne- | gu başladı. Bu adamlar hepimizi öl. dürecekler, ' Grief kırgı gelmek isteyince, birinci kaptan — muavinine şid- detli bir yumruk vurarak yere iyıktı. Sonra tayfalara dönerek: — Alın şunu ıeıniyıı götürün, Ben 8Gmdqd gemiden Varfield Fulualinin yanma ©- türürken onun gözlerinden kinin Başıboş çocuklar arasında Maarif Vekâleti çocuklarrmıza ta- tilden istifade ettirebilmek ümidile kamplar ikurmağa çalışırken ben de düşündüm: «İstanbul sokaklarını do. laşayım, onların kendi mahallelerin- de, kendi havalarma göre nelerle Sokaklarda haylazlık hastalığı var, karantina diye kamplara ihtiyaç var Yazan: Neriman Hikmet değilim ya onları... Yine —gözümün önündeler ya... — Çocuk bahçesine, çocuk kampı- — Aman... Ne diyorsunuz! Bizim çocuk k vere- meşgul olduklarmı » De dim. cek mı çocuk gö- — Başka?| — Arada demize kaçarız. Parka gideriz ama akşama da. eve işi çak- tırırsak bir sürü sözü dinler, dayağı da yeriz, — Niçfn çocuk ka.mpisrmı gçocuk türecek vakttimiz mi var ki?... İşte İçimde Yasir: ğim endişesi yoktu, nasıl olsa adım burada, çocuk dediğin düşe kalka, ağlıya ı&[rya büyür. Gö- başında beş, ön tane görebil. Çocuklar sokaklara a kadar yayıl- mış ki ulu orta sokaklarda işlenen cmayetlere bazan çocuklardan başka şahit, bulunmadığını gazetelerde oku yorüz. Geçen gün şehirde şöyle dolaş- mak maksadile bu seyahate karar verdim ve sokaklarda yürümeğe baş ladım. Daha uzaklara gitmeden sağ- dan, soldan her sokak kıvrılışta hir hamam kapısının aralanışı gibi uğul., t:ıı]u çocuk sesleri kulıklınmı par- Taş, toprak içinde yuvarlanarak itişip ka kışıyorlardı. “AlHah her mahalleliye sabır ve ta- hammiül veı'ein' Günün hemen her tin itlerile beraber bir de bu mmhlı gürültüyü çekmek mecburiyetindeler. İşte bir afacan... «Tarzan, diyo- rum, budur.» Şu diğer harikulâde oğ- lan yor. arasmda azılı Amerikan vari gan- gster kılıklı olanlarmı mı, kövboy- larmt maur, polis hafiyelerini mi gös- tatmin edilmemiş olduğunu an- tadı. * ' CAy işığı akşama doğru dür- l denizi yalıyor, Varfi- eh:l.m. gemisinin kıç tarafını ay- lücüd * d y tarif edeyim size? İçlerin- de, neler, kimler yok7?.. Hattâ efele- ri de var!.. Külhanbeyleri, bıçkınları da meveut.... Bunlar öyle bir kafile ki sokakla» rm mutlak hâkimleri, geçit başlarr yan yaman çetecileri... y ll p Ci _.*'KL. e ai bad. Eğli görmek Kaptan Varfieldi i| — Bu bir çe.vdec il, dedi. Bu dn&ıdıun—.dindençeketek. dd'lnd aımıkııiuuonanyeı— Ürıknmkhır,qyokgılbı.A—birhM Azknbm ihtimede karşı d P.l" ma her y olBuidM şnohınr yelŞemcıU:_ıdermkın— şırsan vay Güneşten. tunçlaşmış — alnına | &'—umıhtömauçıddell ERYI —Maıkmıekıçhn.d#dl- İııl:wır quk.hoyumna i onlara kendı kanunlarmın nası) tatbik edilmekte olduğunu göstermek- lonhwukbuhuduyuyoıdu çinde oynarken ve acayip aca- yip sesler çıkarırken buldular. Kral Fulualinin — gösterdiği yinekçc bt' yere bagdeg_kpnn nğı ııedue ve mey- dana dnhkııg diğer kalın direğe hayretle baktı. Bu arada boyun- larma boyız çı;*lc— —I:mq yer. ü d'enı bııyvınkmııı kabuklarının | g;, hı_ılımleu"ne mı:;:;klk g.ıkın S ;orîudı. 1 Kaptan Varfield sol elile ba-| C Şını kaşıyarak: — Grief, dedi, bu manzara- miştı, İhtiyar yerli, kaptana: — Merasim bitmek var, de- e hef ae Kate Bi ' Varfield, elinde tultuğu pi- posile, Grief'e sıvışmasını işaret etiti. v Busaıhduıomyeıhhı Stadk p ; h'l Öo Varfield yerındoıı sıçradı, ka- maraya indi. Grief, upuzun yüzü koyun, yerde yatıyordu. Tunç renginde çıplak sırtının tam aortasına saplanmış bir bıça- ğin sapı gozdhwdu. Verfield, elile ağamnmış saç- karını okşar gibi tarayarak: — Tüh, Altah kahretsin, de- -—Bızbe_yııhn:evm&—ı. onlar bizi sevmek var. Kaptan bu sözlerdeki — derin u-ılımutı Bir elini yine kahmüin ndfı'ı'pn_ın ki, böyle bir Harkk kıbwmhırm. kendi | imerasime hiçbir ada- Bında tesadüf etmiş değilsin. Bu kocasına hanet edım kadanın â- reşrı — Tüh Allah £ şü Nur yenin arkalarına geçi- yorum. Henüz yürümeğe — başlamiş olanlarından mekteplik çağlarmı aş- zümün da, başka taraflara gidip başlarına bir hal gelmesin de ne yaparlarsa yap- sınlar.. Kadmım bu sözlerine karşı bir şey demeden yürüdüm. — İ Bir cami zv!uetm girmiştim. 20- 30 çocuk bir adamım etrafma toplan- mış kıvrak, baygin kahkahalar ata- rak kırmlıp dökülüyorlardı. Ne olu- yordu?. Yanlarına sokuldum. Hem meczup, hem dilenci, hem, de ayyaş olam bir adam çocuklara saçma sa- pan bir şeyler söylüyor —onlar da .| âmliyorlardı. Fakat çocuklar işin ataymdalar... Zavallı adamt rezil kepaze edip, mas karaya çeviriyorlandı. Bir ikisimi konuşturmak istedim. Aldırış etmediler. Güç halle elebaşı- lJarı olacak, en afilisine, güzel gülen taze yüzlüsüne: — Brak canım - adamın peşint... Yazık, günah değil mi? Kurtar şu- nu onıam etinden! Dedim gi- ine gi Başka Hsanla konuquyor TATIŞUM, gibi afalladılar, söyliyecek bir lâkır- di bulamadılar. Sonra içlerinden biri ne düşündü taşımdı ise: — Gideceğiz Bayan gideceğiz, de- di. (Ciddi bir tavırla) ben de babam pımm çocuk bahçesinin devamı mec- buri mektep gibi bir şey olduğuna hükmetmişlerdi de bana böyle ce- vap verdiler. Yalnız bu cevap çeki- nerek mi, yoksa övünerek miydi bu- Ru anlamadım... * . Daha birkaç saat sokak hayatmı İstanbül çocuklarile beraber — yaşa- dım, Oynadıkları oyunlara — dikkat Gul kupası Atletizm şamp iyonası neden — Kollejde yapılıyor Her sene muntazaman yapıl- makta olan (Gül) kup atile- GoçeııneudııGdkupuıfînalın c ıikmınıalıyınıı 'ma esnasındaki Görene .f”ı ir. tizm şampiyonası finalleri pazar zunn Robert Kolej sahasında ya, ktir. Elde nizami ve mer- ettim hemen hepsi ayni oy T tek rar ediyorlardı: Sak!ambaç.*koç'ma- ca, zıpzıp, çelik çomak, kaydırak sırt atlamaca vesaire... Bu oyunlar evvel zamandan kal- ma şekillerini muhafaza ediyorlardı. Annelerimiz, babalarımız — bunları annelerinden babalarından bulmuş- lardı. Bunlar onlardan bize geçti. Şimdi de küçük kardeşlerimiz, ço- bi: yüzüme baktı; — Niye birakalım mış?!.. Sanki demek istiyordu ki: Eğleni- «Her yine bu oy la haşir neşir oluyorlar. Kim bilir. onların çocuklarmım çocukları da bu öyün- 'ları oynıyarak büyüyecek... Bir d i koşma- zaman böyle bir parça, ele geçmi Fırsat elimize düşmüşken elbette eğ. leniriz.» — Başka eğlence bulamıyor musu- nuz? Deyince bir daha yüzüme: <Yok kix hisstle baktı, ama mış Şınış Jarma kadar hepsine ayrı ayrı ba- kıyorum. İki ev arası boş arsaları işgal et- mişler, Kimisi büyük bir taş parça- bunu demedi. — Eğlence çok, bu da ayrı, Ba- yan.. Ne yaparsem, bu sıcakta ev- gidiyor muüsun? smı- yerinden mwummwmx&w desini itmeğe uğraşıyordu. Bir kıs- mı yere çömelmiş hete çoğu toprak- Jara gelişi güzel oturuvermiş. Asıl görülecek şey mini mini kız- Jarm yürümeğe başlamamış kardeş- Jerine ablalık etmeleri idi.. Bir evin önüne gelmiştim. En faz- la çocuk kalabalığı burada idi. Ka- pmın önünde çocuklar kaydırak, çe- Nik çomak oynuyorlardı. Eşik taşı- na yaslanmış, yorgun yüzlü birkaç yavru onları seyrediyordu. Küçük bir pencereden uzanan bir kadın başina doğru gittim: — Bayan, dedim, bu gocuklar si- zin mi? — Hepsi bizim değil, mahallelinin de, bizim de var. Diye cevap verdi. — Neden onları sokağa salıyor- sunuz? — Aman, Wdıyım — Gidiyorum. Beşinci sınıfa geçe- ceğim. Bir ikmalim var. Ötekiler de benim etrafrma geldi- ter. Baktım adam sallana sallana gi- diyordu. Çacuklar bu sefer de ben- den bir şey umnmuş — olacaklardı!.. Her halde beni de yağlı bir eğlence tahmin ettiler... Gülüşerek: — Bak, Bayan, dediler, (Konuş- tauğum çocuğu göstererek) bu Met- remonden çetesinin reisidir. — Çöte ne iş yapar? Birisi baklayı ağzından çıkardı: — Yemiş aşırınrız. Deyince çocu- ğuün ağzını kapatarak susturdular. — Yalan söylüyor, yalan anun sö- züne bakmaym. O biraz kaçıktır. — En fazla hangi oyunları oynar- smız? — Ne bilelim, her oyunu... ca oyununa başlamak üzere dizil- müşler, ebeyi seçeceklerdi. Dairenin içinde bulunan çocuk, işaret parma- mt ağzma götürdü, dudakları mra- sına. sokup çıkardı. Diğerlerinin et- rafında gezdirdi: — Ena mena dosi dosi dosi safran- bosi. A ne küçük yaramaz rengi ren- gi reng © orta pof - linga linga lof sayı zuzu sof tren geldi pof!!!... Diyerek son kelimeyi söylediği kimsenin üstünde durdu... Bunun mânâsı var mıydı? vaktile anneme sormuştum, ebilmi- yorum» cevabını vermişti. “Bu ço- cuklar da şüphesiz bunu bilmiye- ceklerdir. Fakat bu sözler onların işine yarıyordu, kolayca ebeyi seçi- | B yorlar. «Ev> çocuklarımıza ekseriya orta halli fakir olanlara azaplı bir hapis- hanedir. Bunlara «sokak» kurtuluş meydanı oluyor. Halbuki onları bu meydandan da alıp birer birer çocuk kamplarına çocuk klüplerine, çocuk bahçelerine götürüp buraları ohlara tanrtıp alış- tırsak küçükler kendilerine daha verimli ziyansız, hattâ faideli eğlen- celer bulabilecekler. Sokaklarrmızda haylâz çocuk has- talığı var. Kamplarda karantina ku- — Nereldrde dolaşırsmız? Bana... Hep evin içine radım, Neriman HİKMET Muamele ve istihlâk vorgî-l lerinin piyasaya tesirleri 1 — Biühassa nebati yağlar Üze- rinde müessir olmuştur. Zeytin, pa- muk, susam, ayçiçeği ve mısır özü yağları kiloda 6 — 7,5 tereffü etmriş- yağları da muamele vergisi yüzünden g6 10 artmıştır. 2 — Sabun, evvelce olduğu gibi l muaf ise de Sa- yerller işi ıîiwı'. diye Şığı ile ateşte y imidür, dedi. — Mitat PERİN &HLJ—L mekz _—Nevıh.et.d.vcııııkhnr di. Hakikaten böylesine hiç tesa- düf etmemişti. Kaptana: — Ben gidiyorum, Kaptan Kral Fuiuıhıun hatı- rını kıwmmamak için yüksek yerin ıınnnde otunmuş olarak kaldı. J ebnlelei şimdi dndr.lere buıhcmmg ayık— darın etrafında dönüyorlar, çıp- İ& ayakları uıerwe tepiniyor, kalçalarını sağa sola oynatarak ; danis di!odudı. Nihayet gençler dana etmek- ten yorgun düştükleri bir sırada Fuluali, iki elini havaya kaldır- dı Dans durdu. Adayı derin bir uğultusu ile yanan odunların çı- “kardığı çatırtılarm sesi bu sü- kütu bozuyor, merasime büyük bir dehşet veriyordu. Kİ Başkasının malını kendi malı imiş gibi tartıp satıyormuş İki gün, Çarşık: pa- zar yerinde, Ebruhinin dükkâmnı önünde duran vişne küfesine yak laşan Hasan isminde birisi küfe y A bun için kullanılan zeytinyağları giye tâbi sabün fiyatları da dolayısile kiloda 3 kuruş kadar zam görmüştür. İstihlâk vergisinin tesirleri. 1 — İstihlâk vergisi bilhassa İnhi- sar mallarile şeker, glikoz ve şeker- lamelerde ve çay, kahve fiyatlarına milessir olmaktadır. Şeker fiyatı ger- çi artmamıştır. Daha evvel Şşekere konulan on kuruş bu defa istihlâk vergisine tahvil odnml oluyor. . Şe- ve ma- hibi Hüseyii Tn di CR gı halde kendisine . yarım - kilo tartmış Ve o sırada gelen bir müş teriye de bir kilo tantarak ver- __Buııuuııhı'hıbıındıd'eqll ne yapıyorsun, demişse de Ha- san kadma içerlemiş ve söylen- meğe başladığı sırada işe müda- büeedenbeledwez'bmılme- mulâtlarma yeni istihlâk Tesmini ilâve etmektedirler. Küçük şekerle- mecilerin bu vergiden istisna edi- han odalarmda çalışan küçük şeker- mww Vu'giveren Serbest Kürsü: Asker ailelerine yardım yalnız Belediyelere bırakılmamalı KAi röş inek n yük Babaeski, 8 h Vatan mııdıfıuına koşan leneceği bazı mıd?di fedıkâılıık- lar b bu işin b kezi İbir saha varken bu sene 'şampiyona seçme ve finallerinin Bebekte Kolej sahasında yapıl- ması bütün spor efkârı umumiye- sirde olduğu gibi Atletizm Fede, rasyonu erkânı arasında da hay- ret uyandıirmıştır. — Atletizmin günden güne rağbet bulduğu bir sırada bu «pora karşi alâkayı da- ha ziyade arttırmak için halka yakınlaştırmak — icap — ederken halktan kaçırmak pek haklı ola- rak atletizm meraklılarını müte- essir etmişbir. * 'Türkiye bisiklet bı-mahgı 24 haziranda Hatayda yapılıyor Ankara, 12 (ALA.) — Bu se- ne bisiklet Türkiye birinciliği 24 haziran salı günü Hatayda yapı- lacaktır. Yarışın mesafesi 120 ki. lometredir. Koşu 24 haziran günü sabah saat 7,30 da Antakyadan başla- yacaktır. 24 haziran Hatayım .ıhden anıvınnı iltihak günü ol- Bu müsabakalara girecek # gelerin, bölge bımı-_ılıkl'aml" miş olmaları şarttır. Bu.g:.me | dar birincilikterini yapan | ler: Amkara, Balıkesir, B*' Denizli, Eskişehir, Hatay, # | caeli, İstanbul ve İzmirdir. bl . sabaka tarihine hdar bok’ d rinciliklerini yapan W neticesini federasyona bıl Jv leri takdirde yarışa davet ceklerdir. H DA Koşucuhr 26 haziranda h e. Anlı yö Tecekler ve burada yıv'lç 100 köülometrelik bir koşuya l rak edeceklenmdir. _/ * mmw“f ç ee Klübümüzün asti ve fi ) mai merbum Şeref'in ötümünün y zinci yııaönumamnnuew“ ziran 9ti cumartesi günü !d Şere€ stadyomu Efeııdiwhğm&klmkh'" yamad!ıeceğiwmw"*' humu sevenlerin teşrifleri Tifi 3 Bu sene Trakyada pancâ' mahsulü verimli oldu — aö D idaml dd Si 5i SK AŞ “aroe Trakya senede 4 Edirne (Vatan) — Pancar mahsulü bu sene Trakyada bol yıhhıı nasip olan nıihırdodııı fırtınalarının zararsız geçişi ıpın- de çok iyi bir duruma sokimuştur. Umumi ve çeşitli ziraatin her cephesi 'halkın ve kköylünün fe- rahlı alâmetlerile doludur. Bilh Türk köylü kadınları- Mahi ailesine yardım ehm'd: hnm vic- dan ve hem de vatan borcudur. Fakat bu hayırlı işin, yalnız ma- halli belediye ve köy varidatına inhisar ettirmekle verimli olması imkânı var mıdır? Ameli bir ne- tice çıkarmak için hakikatle yüz yüze gelmemiz lâzımdır: Trakyada beyanname ile A- maııınkınlaın mevı:umu' Bu maksatla araştırıp — bulduğ nın faaliyetini ve en geniş ölçüde pancar tarlalarında ve izi. imkânlar şunlardır: 1 — İlk akla gelen şey, ka- zanç vergisi veren mükelleflere müayyen bir nisbet dahilinde - meselâ yüzde iki - asker ailele- sine yardım vergisi koymak; 2 — Varidatı asker ailelerinin yardım işine Aayrılmak üzere, ei Te eeei ee din pi- tarı azalmıştır. Gidemiyenler ko. caları askerde bulunan aileler, | — ekinlerini biçmek isteyen çiftçi- ler ve yaşamaları muhite çok bağlı olan zümredir. Bu sebeple mali vaziyeti müsait vergı Taü- kelleflerinin mik çok Bu işi devletleştirmeğe karar verdikten sonra, buna benzer bir çok varidat membaı bulmak kabildir. 'Ve: Türk — vatandaşları bunu büyük bir feragatle karşı- asker ailelerine yardım için yapı. lacak vergi tahsili işleri durmuş, bunun 'neticesi olarak şehir, ka- larlar. Gidenlerin fakir ve yok- sul aileleri elimize ve gözümüze ümitle bakıp — beklemektedirler. Onlın karşı vatan ve viedan bilir miyiz? bıraka- ler ise lerdir. Çaym kilosuna 40, kahvenin kilo- suna ise 25 kuruş istihlâk vergisi da- y murlarından Hakkıya h &t miş ve bununla da iktifa etmiye- tek sol gözünün altına bir yum- ruk İhtiyar kral, duği kalktı, qumnmdog- Tu yürüdü. Genç kadma döne- yek: Cürmü meşhut olarak Adliye- ye verilen Hasanm suçu mahke- mece sabit mhdüğünden suçlu 55 gün hapse ve 30 bira ağır pa- — Biz, sizi yakımıyoruz, dedi. B cinkkldki. şoytamı : yülk ğiz. C Deckği * güneşi ra çarptırılınıştır. Hasan muhakeme sonunda tevkif edilmiştir. B ha ştur. Daha doğrusu evvel. ce verilen istihlâk vergilerine çayda 40, kahvede 25 kuruş daha zam ya- pılmıştır. Bu zamlar çay ve kahve fiyatlarının anormal durümü karşı- sında asla hissedilmemiştir. Gliko- zuün istihlâk vergisi 10 kuruşa iblâğ kalmıştır. Tabii dört gözle yar- dim bekleyen asker ailelerine de bir şey yapılamamıştır. Bu hayırlı işin sözde kalmaması lâzımdır. Vımdat membar bulmak ilk şart kuruşa fırlaması yüzünden glikoz pahalrya mal olmaktadır. Diğer ta- raftan da kiloda 10 kuruş istihlâk vergisi glikoz fiyatlarını şeker fiya- yaki » Bu se- edilmiştir. i ve rın kullandıkları bu madde bundan böyle çok &z sarfedilecektir. Çünkü beple glikoz sarfiyatı gayet tabil olarak ©4 50 .60 derecesine düşeceği mısir nn 6,5 8,5 ktir. Nuri Bosut Ankaraya gidiyor İstanbul Mmahuı. Futbol A- raatin hazırlık ve rekolte işlerin- de görmek insana zevk veriyor. İlk arpa mahsulünü Babaeski borsaya çıkarnmıştı. Fakat bun- dan 15 yinom:Rapuve Kolıı F A istihsal ediyor | - |lar geçen sene olduğu gibi B” 4 VA milyon kilo peynif Trakya senede - 4,000,000 Ğ peynir çıkarıyor j Edirne (Vatan) — Man” | ne de hararetle çalışmaktâ Trakya beyaz ve kaşer ” © ge üzere senede 4,000,000 k"lîall & fis peynir çıkarmaktadır. Bi M H rın bir kısmı Trakya ve dab?' ğu da İstanbul buzhaneleriNt ( gün Wenler ve kamyonlarlü l’ şınmaktadır. Mevsim h göre 15 temmuza kadar ;)l; ralar rollenini yapmış ola * v Bu bereket ve iktısadi M Ket köylünün yüzünü gıi&d bür. Edirne (Hususi) — £ ıl:j denen yağlı Havsa köylüleri elde etmiştir. Rapis hem yenir, hem yağ di- ye kullanılır ve hem de makine yağlarında işe yarar bir nebattır. Taneleri - kişniş gibi kuçt'ikıhrr 100 kilo tohumdan 30 'kilo yag alınmakta ve yağın kilosu da 30 - 35 kurüş arasında satılmak- tadır. Çeşitli ziraat gibi bu sene çe- şitli hayvanlar da tamamile has- talıksız ve doğumları iyi derece- &e&r. Alım satım işi de normal- Sivas, 12 (oA-A.)——- İktısat » | da elde etimektedir. Sıvasta dokuma kursu açıl(ıı panayırları her tarı.ha *.9 halind i Hılk malının qnuml"“" bk ve yıllık ihbiyağlarını Wj İarda en ucuz şartlar Oralarda boğa, dana; k/ kuzu, teke, at, araba, waı' krr. avadanlık ve her şey mak mümkündür. Trakyâ * yırlarında bilhassa dnkwfy'v' terinerler merkez açar, ?J' rar ve belediyelerle köy dÖi de oralara uygun bir der' kaynakları elde ederler. ve Kavak knyımde 9 tw dkâr y Vekâleti barafından vilây janı ve Hakem £ i başk önderilen el dakı zgâhi Nuri Bosutun Futbol Fedi rına. ait i)dördüncü kurs db.m bu- nunda ücretli bir vazifeye tayini | ryada Fevzipaşa ilk okulunda va- takarrür etmiştir. h ve hükümet erkânının huzurile Nuri Bosut bugünlerde yeni Bu kurslarda simdiye vazifesine tayin edilecek ve bıq- kadar merkezin Pırkınık köyün- lamak üzere derhal Ankaraya gi. | de (Ü tezgâhla 20 sanatkâr, Yıl- decekitir. dızeli kazasında 18 tezgâhla 20 ! tir Sivas kursuna genç dan 60 Llu;ıı müracaat Mğ dilik 20 si kabul edilmiştir: f mi 20 gün devyam ed j Sıvas kursunda ımlıvâ lara mükâfat olarak bir bir tarama tarağı, bir 2 pM pamuk ipliği Ha