18 Mayıs 1941 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VATAN Avrupada — —— 20 Senem—— Nasıl Geçti Dımagın himayesine girmek istemeyen âsi kalp 1 l- Yazan : Rebiz Tevfik MWJ 'Telif ve tercüme hakkı tamamiğe mahfuzdur —32 — & rağmen yine her şeyde öne ilmak ister, taşkın heyecanlarını bli ve derin duygularını etrafın- ikilere sunmaktan zevk alır, ve çesin neşesini ve derdini kendisi- tkinden Üstün tutar, çok samimi juşak ve mütevazi oluşu onun ca besini arttırır. ve herkes ona sa- hip olmak isterdi. Fakat dimağın şahsiyeti öyle de- © kendi kuvvetinden emin, in- n zaafı karşısında hakarete zger hisler duyar, gözünden hiç bir kaçırmaz. Zayıf hislerini sakla- için söz ve hareket ihtikârı ya. 'a karşı kin beslerdi. Onun fik- e vır, kıivır ve «idareci mas- t> ahmak iİnsanlara mahsuüs bir tı. Bu silâhlarla kendilerini mü- I edenler neticede mutlak kay- eye mahkümdu. Herkes isterse üne bir şahsiyet yaratabilirdi. ir kundura boyacısı bile bir şahsi- tti Elverir ki yaptığı işte insan- lâzım gelen evsafi göstersin, 6 mutlak içinde yaşadığı cemiyete kalr olsun. insanm bir şahsiyet göstere- esi için hislerinde ve düşüncele- e& bitaraf olması şarttı. Haset ve dık insanları hakiki maksat- n uzaklaştırmağa ve cemiyete uzmr kılan en tehlikeli mikroplar- “Yer yüzündeki cürümlerin faci- yüzde doksan dokuzu insan- n yalnız kendi hislerile hareket elerinden ve hislerinin karşısım- 'köpek gibi âciz kalmalarından | geliyordu. tabiat isteseydi, insanları etmek için yalnız kalbin şahsi- kâfi görürdü. Halbuki dima. yesine girmek istemiyen bir p yanmış bir kibrit gibi alevi en sonra kül tenekesine atıl- —mahkümdu. teden kalp yeni bir isyana ka- €— Oh, sen ne sert, ne mağ- r, bir mahlüksun! Eğer her daki- guruürünün ıistırabını bana çek- en, beni harap etmesen, ne o- n ol hiç vazifem değil. Derdi. dimağ yine söze başlar: Sinirlenme, bana inan, görecek. in ki seni iyi yollara götüreceğim. daha çok gençsin, bunu küçü- aklın kavramıyor fakat yaşlan- feragate alışacaksın, Teferrü- akacaksın yalnız icraat düşü- sin. İcraat, icraat! iki şahsiyet münakaşanm 80- /küskün ayrılırlardı. Böyle za- da ikisi birden beni terkeder, ben içi boşlmış bir torbaya dim. Onlarsız hiç bir şeye ya. miyasağımı anlar, tekrar aralarını n çalışırdım. 'at bayatımın pek nadir Za- da bu iki şahsiyetin birbi- gülümsediklerini aynaya baktı- vakit göz bebeklerimin — içinde im. Ve sevindim. Biz bu hal i- birbirine zıt üç kişilik bir aile uş gibiydik. Yalnız bir noktada yorduk. Hedef. ö akşam, içinde ikl yumurta ile francala unan — küçük ötelden içeri girdiğim Za- ' direktörü eğilerek bana ? selâm verdi. Ve: - Madam dedi. Bugün bir müsyü #ni size takdim ettirmek için geldi. Fakat siz yoktunuz. Bu saat dokuzda tekrar gelecek. bu «müsyü» sözünden o kadar tkmuştum ki kim olduğunu bile yukarı odama çıktım. Bu kim olabilirdi? Ben Berlin- de bir kulu tanımıyordum bugünkü İranlılara da hangi otelde oturduğu. mu söylememiştim. Acaba bu sabah yeraltı treninde bana Kadevenin yo- lunu gösteren genç adam, beni gizli- den takip etmiş oteli öğrenmiş miy- di? Onu atlatmak kolaydı. Fakat, yoksa A Hanım Viyana- dan Berline geldi de, benim burada olduğumu tesadüfen gördü de âr- kamdan bir adam mı göndermişti? Bu son ihtimâle karşı korkudan he- yecandan titriyordum. Bu adama ve. receğim cevabı düşünüyordum... Ne de olsa açlıktan gözlerim ka- rarıyordu. Hemen iki yumurtayı haş ladım. Ve yedim. Ellerimi yıkadım kendime biraz çeki düzen verdim. O aralık odanın kapısı vuruldu. — Kimsiniz? Dedim, Otel kütibi- nin sesi cevap verdi: «— Müsyü aşağıdadır. Lütfen sa- lona iner misiniz madam? Ben heyecanmı gizlemeye çalışa- rak yavaş yavaş merdivenlerden in- dim. Salonda otelin direktörünü a- yakta sarışın kirk beş — yaşlarında bir adamla görüşürken buldum. İlk nazarda bu adamın Türk ol. madığımı anladım. Hem ben bu si- mayı görmüştüm. Dün akşam kafe Krançlerin terasasında yemek yer- ken, bu adam sokağın karşı tarafın- da, bizim otelin büyük caddeye nazır bir odasının balkonunda oturmuş ba- na bakıyordu. Ben de bu adamı bi- zim Arnavut bahçıvan Şaban Ağaya çok, benzetmiştim. Fakat şimdi bu- rada benim karşıma çıkmasında ne münasebet vardı? Odada bu iki a. damdan başka da kimse yoktu. Di- rektör yeniden beni selâmlıyarak: — Madam dedi. Müsaade ederseniz size Müsyü Damgarı takdim edeyim kendisi Danimarka eşrafındandır. Si. ze takdim edilmek için bana rica et- ti. Müsyü Damgarm selâmına muka- bele etmek için Fransızca bir iki ke- lime söyledim. Fakat otel direktörü tekrar: — Müsyü Damgar Fransızca pek çok bilmez dedi. — © halde dedim. Konuşmamıza imkân yok, Niçin beni tanımak iste- diklerini size söylesinler de cevap vereyim, Ben de bir kelime Alman. ca bilmiyorum. Bizim ne konuştuğumuzu anlamı- yan Müsyü Damgarın biraz sikıldı- ğinı anlıyordum. Bir elinde tuttuğu mendilini muttasıl şakaklarına bas- tırıyor, terini siliyordu. Direktör söz lerimi ona tercüme etti. Ve onun sözlerini dinledi. Sonra yine bana döndü: — Müsyü Damgar dedi Türkler hakkında pek çok kitaplar okumuş ve şimdi de Türklerin İstiklâl harbi dolayısile her gün gazeteleri takip - ErliR HA Maliye ve iktısat vekilleri Maliye Vekili Fuat Ağralı ile İk- tısat Vekili Hüsnü Çakır dün sabah ekspresle Ankaradan şehrimize gel- mişlerdir. ———U Fosforlu sığınak levhaları Dün saat birde Kadıköy kayma- kamlığında pasif korunma halinde sokaklara asılacak fosforlu sığınak levhalarmın tecrübeleri — yapılmıştır. Tecrübede Vali ve Belediye Reisi Dr. Lütfi Kırdar, vali muavinleri, sefer. berlik müdürleri hazır bulunmuşlar- dir. Büu levhalardan eczanelerin, hasta- nelerin ve doktorların da kapılarına asılacaktır. Dünkü tecrübe muvaffak olmuştur Bu gibi levhaların seri halinde ima- line başlanacaktır. —— Denizyollarının seyahat biletleri Devlet Denizyolları idaresi, halkı- mızın leketi kolayca g lerini temin için turistik biletler ter- tibine karar vermiştir. Bu biletlerin bir kişiliğinde yüzde otuz ve ailelere mahsus biletlerde de yüzde elli dere- cesinde tenzilât yapılacaktır. Bu tu- ristik seferlere ait tarifeye 1 haziran dan itibaren başlanılacaktır. Biletler hazırlanmıştır. Bu biletlere ait zama nın küçük bir ücret mukabilinde 'bir ay kadar uzatılması imkânı da ida- rece temin edilmiştir. İdare, ayrıca 45 günlük tenzilâtlı seyahat biletle- rinin müddetini de, bu arada iki aya çıkarmıştır. ç— Erlerin dava istidalarına pul yapışmıyacak Füli hizmet ifa eden veya talim maksadile silâh altma alıman erler tarafından açılan davalarla yapılan takip taleplerine müteallik arzuhal- lerin ve bunlar üzerine tanzim olu- nacak diğer evrakın damga rTesmine tâbi olmadığı, Adliye Vekâleti tara- fından müddeiumumiliklere - bildiril. miştir. —a « Koordinasyon kararına muhalif hareket Koordinasyon kararına muhalif o. larak, çift taksilerin çalışacağı ;;ün- de çalışan 2057 numaralı taksinin şo förü 7242 sicil numaralı şoför Rifat, milli korunma kanununa muhalif bu hareketinden dolayı mahkemeye ve- rilmiştir. Parmaklık hırsızı Kurüçeşmede Şeyhulislâm Ziya ettin korusunun süslü demir par- maklıklarından 750 kilosunu ça. hp kilosunu 25 kuruşa hurdacıya satan beş parmaklık hırsızı yaka. lanarak Adliyeye verilmişlerdir. Dün yapılan duruşmalarında bu suçlulardan Kemal ile Zeki mahkeme kararile tevkif edil- mişlerdir. ediyormuş, sizin Türk işitince sizi tanımak istedi. Çünkü şimdiye kadar hiç bir Türkle görüş- Memiş. — Ben de kendilerini tanımaktan memnun oldum. Fakat konuşmak i- çin lisan olmazsa meramımızı ifade edemeyiz. — Müsyü Damgar akşam yemeği- ni birlikte yemeyi kabul etmenizi sizden rica ediyor. — Teşekklür ederim. Fakat yemek davetini kabul edemem dedim, Biraz evvel lokantada yemek yemiş otele gelmiştim. Bundan başka, müsyüyü şimdi tanıdım. Derhal beni yemeğe davet edişini biraz acaip buldum. Acaba Berlinde âdet böyle midit? (Arkası var) ,, nesine güvendiğini anlıyama- bu bir sıkımlık canı olan cılız uru süzüyor, burnunda ayni fla: Yahu sana lâkırdı söyliyen var nı? diyor ve biletçiye çıkışıyor: Hadi biletçi efendi.. Uzun e- defa sıra fazla ezilip sıkıldı- ııııııııdııııu:nıiurdoken nda şişman ve kısa boy- ıdımdıdır. Tatlı ve sakin çehresi vardır. " Fakat gişeye u. ti elini ötekinin zorla men'e mı görünce birdenbire ateş bağırıyor: — Sürme elini, çek, dokunma... besbelli bir deli, yahut sar« » O da bunu takdir ederek e- tiyor, fakat o gittikten son- n alay ediyor: Etini yemedik ya,, Ama tir- ha. nur gözlerini bize çevirerek, daha fazla kat şakaya gelmiyen halk elektrik lenmiştir. Şişmandaki delilik sira- yet etmiş gibi hemen herkes bağı- rıyor: — Çekil... Yolu kapama! — Yahu sen sıra nedir bilmez misin ? — Hiç işinden sıkılmak gelmez mi? Bu kâdar insan beklerken sen mi açık gözsün? Bu suratla mı? Fakat o, zerre kadar sarsılmamış bu çılgın kalabalığı teşkil eden in- sanların yüzlerine birer birer bak- mağa cesaret ederek: — Ne var yahu? Biletimizi alıp gideceğiz işte... Diyor. Sonra biletçiye çıkışıyor: — Bir bileti veremedin gitti, — Polis yok mu? O tmarhanede deliler arasına düşmüş bedbaht bir akıllı gibi mer. hametle gülümsüyor. Allahın tokat yemek için yaratmışa benzediği çehresinde hafif bir renk değişikli- ği olmadan ağır ağır çekiliyor ve Askerlik İşleri Mısırçarşısı Binaların istimlâak müsaadesi alındı Prakende hâl haline konulma- sına karar verilen Mısırçarşısı için lüzumlu bulunan tesisat ta- mamile hazırlanmıştır. Çarşıda yapılacak tadillere ve alınan a- letlerin — yerlerine yakında başlanacaktır. timlâki için icap eden müsaade, Koordinasyen heyetinden — alın- mıştır. Belediye yakında çarşının etrafındaki binaların istimlâkine başlıyacaztır. Alınacak — binalar konukııısınıîıamn-mile yıktırılacak ve çarşının Çarşının | duvarları olduğu gibi meydana imarı ve icap eden binaların is- çıkarılacak'ır. alık ihracatı Memnuniyete değer bir şekilde inkişaf ediyor Yabancı memleketlere yapılan balık ihracatımızin günden güne inkişaf etmekte olduğu memnu- niyetle görülmektedir. Dün bu hususta kendisile görüşen bir mu- harririmize Balıkçılar cemiyeti reisi Bay Yusuf: «— Memnuniyetle söyliyeyim ki, balık ihracatı balıkçılarımızın yüzlerini güldürecek derecede artmıştır. Bir kat daha artması için de gerekli tedbirler alınmak. tadır. Bu hafta Almanyaya kilo- su 40 ve 50 kuruş fiyatlarla 100 ton tuzlu torik balığı gönderdik. Bu sevkiyat önümüzdeki hafta- larda da devam edecektir. Taze torik balığı ihracatımız da yo- lundadır. T'oriklerimiz, Roman- ya ve İtalyada büyük rağbet gör. mekte ve hattâ iki memleket alı- cıları arasında bir rekabet bile tevlit etmektedir. Romanyalılara her hafta 20 bin çift torik satı- yor ve beher çifti için malına gö- re 50 ile 70 kuruş alıyoruz. İtal- ya da şehrimizden çifti 40 ve 50 kuruştan her hafta elli bin çift torik çekiyor..» Demiştir. Zalkan balığı fiyat- larınin hu sene vüksek olmasına az tutulmasın. sebep göstermiş ve balık meraklıları için şu müjdeyi vermiştir: «— Bundan sonra kılıç, lüfer, izmarit, istavrit, kefal ve saire gibi balıklar vakın bir zamanda çok bollaşacak ve fiyatlar yarıya yakın düşecektir. Çünkü, şimdiye kadar Marmarada yatan bütün balıklar Karadenize çıkmağa başlamış, beraket günleri yak- laşmıştır. Bu bolluk, hiç şüphesiz ki, kalkan balığı ve bilhassa ko- yün ve kuzu etleri fiyatlarının da bir hayli ucuzlamasına sebep ©o- lacaktır.» Azılı delikanlı Nişanlısını, müstakbel kaynana ve kayınbiraderini yaraladı Dün, öğle vakti Feriköyde bir yaralama hâdisesi olmuş ve Zih- ni adında bir adam nişanlısının irzına geçmek üzere iken mâni olmak isteyen kayınvalidesile ka. yınbiraderini bıçakla vurmuştur. Zihni bir müddettenberi ni- şanlı olduğu Vesile ile evlenmek için bir çok defalar teşebbüs et- tiği halde Vesilenin annesi Âyşe bu evlenmeye mâni olmak iste- miştir. Bunun üzerine Zihni ev- lenmeyi bir emrivaki yapmak için dün nişanlısının evine gitmiş ve kimsenin bulunmadığı bir sı- rada genç kızın üzerine saldırmış- tır. Vesilenin feryadı üzerine kı- zın annesi Ayşe ile erkek kardeşi Kâmil yukarı kata koşmuşlarsa da Zihni onların bu müdahalele- rine içerlemiş ve bıçağını çekerek müstakbel kayınvalidesinin üze- rine yürümüştür. Zihni bıçağını baldırına, sağ koluna ve annesinin öldürüleceğini ren Kâmilin müdahalesine de meydan vermeden bir vuruşta gencin parmaklarının ikisini ko- parmıştır. Yaralı Ayşe, Kâmil ve Vesile Şişli Çocuk hastanesine kaldırıl- mışlar ve orada tedavileri yapıl- diktan sonra Ayşe Beyoğlu Zü- kür hastanesine kaldırılmıştır. Suçlu Zihni yakalanmıştır. Ayşenin sağ saplamış gö- Kaçmak isterken Dün saat 12 de, İstanbuldan Bü- Kadıköy Yerli den: Yedinci kor mıntakasından Kadı- köy mıntakasma yer değiştiren (330. 150) sicilli emekli topçu yüzbaşı Şük rü oğlu Mustafanın derhal Kadıköy şubesine müracaatı tebliğ olunur. Askerlik Şubesin. yükada iskelesine vapur geldiği sı- rada, iskelenin memnu yerinden ge- çip hamallık yapmak istiyen Meh- met oğlu 12 yaşında Zeki Kirpi, is. kele memurundan korkarak kaçmak istediği bir sırada kolunu demirin sivri yerine saplamış ve yaralanmış- tır. Zeki tedavi altına alınmıştır. Şişlide deneme Bu &abah saat 10 buçukta Şişli nahiyesinde pasif deneme yapılacak- tır. Bu deneme yalnız Harbiyeden i- tibaren başlıyacaktır. Şişli nahiye hudutları dahilindedir. Deneme esnasında ekiplerin vazi. felerini yapıp yapmadıkları kontrol edilecektir. Çok çocukhu hâkimler hakkında Adliye Vekâleti, çok çocuklu hâkimlerden olup ikramiye ve yardım tevziatından istifade ede- miyenler hakkında Cümhuriyet Müddeiumumiliklerine —bir — ta- mim göndermiştir. Bu tamimde, her yıl haziranın birinci günü be- yanname vermemiş — ve yahaut verip de ayni günde Müddeiumu- milere tasdik ettirmemiş olanlar- rın bu yardım ve ikramiyelerden istifade edemedikleri zikrolun- makta ve bu gibilerin 1 haziran tarihile, yardım paralarının tevzii tarihi olan 23 nisaan günü ara- sında beyannamelerini vermiş ol- dukları anlaşıldığı takdirde yar- dim ve ikramiye paralarından istifade ettirilmeleri lâzım gelece- ği hakkındaki karar bildirilmek. tedir. Bu şerait dairesinde yardım ve ikramiyelerden istifadae etme- miş olanların usulen — Vekâlete müracaatları beyan — olunmakta- dır. gülcelm bar nsirak CN, Göçmenlerin iaşesine dair bir karar Ankaradan gelen bir habere göre, Vekiller Heyetince kabul edilen bir kararnamede, — göç- menlerle nakledilen kimselerin iaşesine, bunlara verilecek — ye- meklik ve tohumluk buğdaya dair olan talimatnamenin ikinci ddesinin ikinci fıkrasındaki 15 kuruşu geçemez, ibaresi, yevmiye yirmi beş kuruşu geçemez, şek- linde ve üçüncü fıkradaki, büyük. lere 15 ve 13 yaşlarından aşağı olan iküçüklere on kuruş hesabi- le, ibaresi de, büyüklere 25 ve ca üç yaşından aşağı olan kü- çüklere 10 kuruş hesabile, şek- linde ve yine bu fıkrada yazılı, günde büyüklere 10 ve 13 yaşın- dan aşağı küçüklere 6 kuruş, ibaresi, günde büyüklere 25 ve 13 yaşından aşağı küçüklere 15 kuruş, şeklinde tedil edilmiştir. İktısadi Haberler: GÜNDEN GÜNE Ögretmek ve Öğrenmek Meselesi Ankm—ı radyosunun yap* makta olduğu yenilikler hakkındaki tamimi bize de gel di, Biz bu tamim gelmeden bir gün evvel okuyucularımıza rad, yonun yeniliklerinden — esasen bahsetmiştik. Ankara radyomuzun yenilik- lerinden bir tanesi, her hafta| dinleyicilere bir «halk şarkışı? öğretmektir. Haftada iki gün birer reklik zamanlar içinde bir halk — şarkısı söylenecek ve radyosü olanlar, yahut umumi bir yerdt radyo dinleyenler bu söyleyişt «yüksek avaz» ile iştirak ede“ rek şarkıyı öğrenecekler. * Bu, hakikaten yerinde V€ güzel bir yeniliktir. Biz, cidden, başka milletler hilâfına ol bir ağızdan marş, şarkı söyle* mesini beceremeyiz, bec rimiz de mahduttur. Ankara - Radyo müdürlüğü gönderdiği tamimde diyor ki: «Nerede olursanız olunuz: evinizde, Halkevinde, bir stad* da, bir kahvede veya bir mey* danda, radyodaki şarkıya yük* sek sesle iştirak ediniz.» Şahsi bir ihtirazımdan hllb hiç bir itirazımız yok: Frenklerin: «Musikiye elve- — rişli kulak» dedikleri şey Allah vergisidir. Meselâ, benim bir af« kadaşım vardır ki, bugün bes” telenmiş bir havayı tekrar etmesi bir olur. Bana g€7 — lince: Herhangi bir şarkıyı, bir — havayı, bir marşı tamam altı AY hergün dinlemeliyim ki altı aX — sonunda mırıldanmağa ve sene sonunda da kusursuz söy* lemeğe bışlıynbıleyim Bunun için Ankara RıdY' mudurlüğünden benim de bir ricam var: Öğretmek utedikldı şarkıları zevkle - dinleyeceğimı fakat yüksek sesle bu şarkıyâ — iştirak edemezsem sabotaj l » kabiliyetsizliği ind. Yabancı leketlere yap ihracat malları miktarı 270 bin liraya baliğ olmuştur. Bu partide Filistin, İtalya, Bulgaristan, Ro- manyaya külliyetli miktarda taze torik balığı, Almanyaya tiftik ve Finlandiyaya da tütün satılmıştır. Bu Finlandiya grupu aldığı bu partiden başka büyük bir tütün partisi daha almak üzere alâka- darlarla temasta bulunmaktadır. Diğer bir Finlandiya grupu da fındiık ve üzüm aramaktadır. Bir Romanya firması alacağı külliyetli miktardaki torik lâker- dası için alâkadarlarla anlaşmış ve bunların nakli için bir çok tahta fıçı ısmarlamıştır. * Son günlerde piyasanın cep feneri ve pil ihtiyacı mebzul bir şekilde temin edilmiştir. Getirti- len bu fener ve piller, Mürakabe komisyonu tarafından — fiyatları tesbit edildikten sonra, piyasaya çıkarılacaktır. * Son zamanlarda Japonya- dan gelen Türkler tarafından memleketimize getirilen pamuk- u mensucatın ithaline ait müsaa- de verilmiştir. Bu mallar Mamfı tura Birliği tarafından al mak kaygusu, ıukutuını yeetl"1 amildir. KÖR KADI . Uluborlu Hali Isparta, 17 (A.A.) — Uluborlu Ki Za merkezinin, Ova üzerinde ve bü çeler arasında inkişafını temin İçm' Nafra Vekâletince tanzim edilen İ- mar projesinin tatbiki safahatındal — olmak üzere belediye halinin temel | atma merasimi de dün yapılmışt!f Evvelce temelleri atılmış bulunan DE” lediye gazinosu ile yeni dükkânlarif inşaatı da devam etmektedir. TAKVİM 18 MAYIS 941 PAZAR AY: ö , GÜN; 188 . Hızir:; 18 |. RUMİ: 1357 — MAYIS: HİCRİ; 1360 — Rebiülâhır: 21 YARİT ZEVALİ EZANİ yaka —. 9,18 4,48 8,15 12,00 1,52 T 2 di GÜNEŞ: ÖGLE: İKİNDİ: AKŞAM: YATSI: İMSAK: 5,40 13,10 17,07 20,21 22,13 3,84 ve piyasaya tevzi olunacaktır, —i — Tekrar buraya gelmek N Ye- rim açık mı? Terzi Merlin bu sözlere inanmamış hayretle kızın yüzüne baktı. Sintya gülmeğe başladı. Genç adam bir sandalye uzatarak dedi ki: — Ne oldu? Ne var? Çabuk söyleyiniz, meraktan çatlıyacağım. — BSöyliyeceğim. Bu bir sır değil ki... Ak- şamı gazeteleri yazacak Bolden klisede dü- ğün esnasında öldü. Marlin bu kadarla iktifa etmedi. En ince teferruatı öğreninceye kadar genç kızı söy- letti. Sonra omuzlarını silkerek; — Siz böyle şeylere inanmazsımz Sintya ama.. Ben yine söyliyeyim. Gelin elbisenizi burada giydiniz bunu uğur saymazlar. Bir gelin elbisesi ancak odada giyilir..Böyle ter- zi dükkânlarında giyilince uğursuz sayılır. Ben bunun merakında idim, fakat size bir şey söylemedim. Çünkü — aldırmıyacağınızı biliyordum. — Saçma şeyler söylemeyiniz, Merlin bu- rada giyinmeğe moecburdum. Elbisemde bir kusur olsaydı, evde kim düzeltecekti? Bu. nun için burada giyindim. Şimdi siz sualime cevap veriniz: Beni tekrar buraya alacak mısınız? Bunu istiyor musunuz ? — Benim siz pek âlâ y nuz Sintya. Sonra iş hakkında konuşmağa lar: — Terzihane tablii yine sizin olarak ka- lJacaktır. Merlin. Benim burasını satın ala- gibi kıza başladı- YEŞİL GÜL —— Yazan: Roy Wikers — 13 — Çeviren: Rezzan A, E. Yalman — Malden sokağı cinayetine ait yeni taf- silât: Evi tarassut altında tutan polis, orü” dan bir adamın çıktığını görmüş bu adat? sorguya çekilince demiş ki: «Ben bu civar- da küçük bir ücret mukabilinde şunun BU" nun işini gören bir adamım. Bu evde y: olarak yatan Miss Roda Maines adında Hİ genç kız beni çağırttı, Misis Doli — ismindt cak kadar param yok. Fakat idare ile meş- gul olmağa devam ederim, avunurum. — Fakat Sintya, siz şimdi zengin değil misiniz ? — Evet, fakat sade para kâfi mi? Yalnız kalmak istemiyorum. Burada uğraşmak ho- şuma gidiyor. İyi ki eşyalarımı aldırmamış. tım. Bu uzun tahta sandığı almağa gelirler- se vermeyiniz. Mademki geri geldim, eşya- larım da burada kalsın. — Mük 1 li der- sem yalan söylemiş olurum, Fakat amma da patırdılı ve hâdiseli bir gün yaşadık. Siz bu sabah burada gelin elbisenizi giyerken s0- kakta bir genç kızı vurdular. Yaralandı, ye- re düştü. Sintya kayıtsız bir tavırla: — Gözümle gördüm... Fakat size ne? Ne, reye götürürlerse götürsünler ? — Ben böyle feci hi Ha bir d verdi. Ki de 04 Yada oturduğunu, eşyasının orada bulundu" ğunu söyl bu eşya ar ki bir 58 Keşke ölseydi daha heyecanlı bir vak'a 0- lurdu. Genç kız terziye veda ederek ayrıldı so- kağa çıkar çıkmaz Malden sokağındaki kar- şı eve girdi. Kapıcıya: — Bu sabah yaralanan genç kızı görmek istiyorum. Hangi katta ve kaç numarada? Diye sordu. XI POLİS MÜFETTİŞİ RASON İŞE KARIŞIYOR Sintya, Malden sokağındaki apartmanım kapıcısına yaralanan genç kızı sorarken, polis müfettişi Rason'da polis müdürile ayni — Ya.., Dedi, Ben bir silâh sesini duy ama, otomobil lâstiği patladı sandım. Bu genç kızın vurulması da yine gelin elbisesi- nin uğursuzluğundan mı? Kızcağız — öldü mü? — Hayır... Sadece yaralı.. Şu karşıki eve götürdüler. — Buna emin misiniz ? b y ir ahıp geti istedi.» — Peki başka ne var? — Bu kadar, efendim. Polis müçdürü muhavereyi diğer bir M"" fondan di şti. Rason'a dedi ki: — Bu adrese gidiniz. Meçhul kız hakkında belki de bir şeyler öğrenebilirsiniz. Beş İakika sonfa Rason Misis Doliyİ görmek üzere yola düzülmüş lıuluııu)ofd“' Yer epey uzaktı. Müfettiş oraya varım muhiti tamıdı. Klbar düşkünlerine — mahstt iy da dolu bir Misis Di de işte bu növldeh bir pansiyön idare Cük yordu. Böyle temiz giyinmiş kibar tavırl bir. epe) y ve ümide kapıldı. Bu adamın od x ikiye böldü. Polis müdürü ıulelonu açarak sordu: — Alo, kimsiniz ? Sonra müfettiş Bason'a telefonu vererek: — Sizi istiyorlar, dedi. Fakat söyledikleri şeyler çok meraklı, iyi dinleyiniz. Telefondaki ses böyle söylüyordu: kiralamağa gelmediği belli idi. Acaba ne İ” tiyordu? Sakın meçhul bir akrabadan mi- ras yemiş olduğunu haber vermeğe gelet bir noter olmasın.. Bu nevi ümitlerle t©” lâşa düşerek: (Arkası var) çeye — işitmesile —

Bu sayıdan diğer sayfalar: