Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ü P. 4 |— başka bir tuvaletle Paris sa Ce » niz yok, demişti. Hayatmız dışarlar —— 10.5. Bdi — VATAN — Avrupada —— 20 Senem:: Nasıl Geçti. 'j - Bankadaki Hesapların Sonuna Yaklaştığı Bi ! | r Devirde... | Yazan: Rebia Tevfik BAŞOKÇU | Telif ve tercüme hakkı — 24 — #ek bilmiyordum ama, içimde ar- yulmaz güzelliklerinden, bitmez tü- tk Nermine karşı bir çekingenlik hissediyordum, Uzun uzadıya bunla- rı tahlile de Jlüzum görmüyordum. Fikrimce bütün bu davetlerden, ah- baplıklardan maksat Pariste vakit öldürmekten ibaretti, ben orada Ne- jat Nazmiyi meklemek için oturu- yordum. Nejat Nazmi ile aramızda evlen- miye dair bir karar olduğunu ne Nerminin ahbaplarına - söylemiştim, ne-de geçen senedenberi otelde tanı- dığım arkadaşlara — bahsetmiştim. Nejatla söz alıp vermek pek hüusu- si'bir surette cereyan etmişti. Hiç kimseye tekrar evleneceğimi söyle- meye lüzum görmüyordum. Bazan ,«acaba bu evlenmek meselesi bir ha iyal miydi?» diyeceğim geliyordu. Fakat işte masanın üzerinde daha dün Nejat Nazmiden bir kart duru- yordu. Hiç bir ahbap diğer bir ah- baba haftada iki kere mektup ve kart göndermezdi. Hepsinde de gel- mek için izin beklediğini yazıyordu. Parise geleli şimdi beşinci ay ol- muştu. Bankadaki hesapların sonu- na yaklaştığını dehşetle görüyor- dum. Dört beş hafta sonra beş para sız kalacaktım. O vakit ne yapacak- tım ? Esasen ne yapmak elimden ge- lirdi? Şimdiye kadar bunu hiç dü- şünmemiştim. Geçen sene İstanbulda bir ahbap evinde bir Arap faler elimdeki çiz- gilere bakmış ta şunu demişti: — Sizin aileniz arasında kısmeti- da geçecek ve kendi ekmeğinizi ken diniz kazanacaksınız... O zaman gülüp alay ettiğim bu gözleri düşünüyordum. Geçen gün de bizim otelde oturan bir ihtiyar Fran sızın, otelde birkaç kişinin ellerine baktığını görünce ben de elimi u- zatmıştmi: el aü — BSiz, dedi bana, hîng'ı işe teşeb- büs ederseniz mutlak Muvaffak olur sunuz. Ben adamın sözlerinden hayret 1- çinde kaldım. Hem de merak ederek: — Müsyü, dedim. Ne gibi bir iş i de hiç lüt- fen söyleyin. — Ben onu tayin edemem. Elleri- nizde muhakkak olarak bir şey gö- Tüyorum ki o da şudur: Ne yapar- sanız muvaffak olacaksınız. İstanbuldaki Arapla, bu Fransızın sözleri birbirini pek tutuyordu. Bu adam bana mutlak muvaffak olaca- ğımı temin ediyordu. Kalbimde yeni bir hız, yeni bir kuvvet uyandırıyor. du. Geceleri yatağa girdikten sonra, sabahları gözümü açınca hep bu tamamile mahfuzdur kenmez eğlencelerinden, sayfiyelerin den bahsediyorduk; — Ne yazık, dedi. Şu hajn Nejat, kaç aydır Parise geleceğim gelece- ğim diye Nermini de bizi de beklet- ti de şimdi artık gelmiyeceğini yaz- mış. Gelseydi hep beraber ne güzel eğlenecektik! Ben, birden sarsıldım. Az kalsın elimdeki çayı yeni lâcivert organtin esvabın üzerine dökecektim. İki e- limle fincanı tabağından tutarak dizlerimin üzerine koydum. Sesimin tabil olmasına son gayretimi sarfe- derek sordum: —- Nejadın gelmiyeceğini kimden işittiniz? Birkaç gün evvel ben de bir kart aldım. Mutlak geleceğini ya zıyordu. — Evet, ama son günlerde buraya gelmekten vazgeçmiş. Zaten gelse de | bir zevk alamaz ki... Orada o şimdi bir genç İsveç kızına tutulmuş, gön- derdiği mektupta bunu Nermine a- çıkça anlatmış... — A, dedim, siz bunu Nerminden ne vakit haber aldınız? Ben duyma- dım. — Nermin bana bu haberi, dün söyledi. Şu Nejada öyle kızdım ki... Vaktile İstanbula gittiğim vakit be. ni ne güzel gezdirmişti. Evlenirse artık hepimizi unutur... Çaydan çıkarken ev sahibesine: — Madam, dedim. Benim bugün- kü ziyaretimi bir veda olarak kabul etmenizi rica edeceğim. Büugün şu güzellikler içinde yanınızda geçirdi- ğim unutulmaz saat!ler için de size teşekkürler ederim, — İstanbula mı gideceksiniz? Ni- çin böyle birdenbire gitmeye karar verdiniz? — Henüz hareketim gününü tayin etmedim. Her halde'size Haber veri- rim. Otele girdiğim vakit doğru odama çıktım. O gece yemeğe de inmedim. Kulaklarımda bir uğultu vardı. Bu uğultu beynimin bütün damarlarının içinde dolaşıyordu: — Şimdi ne yapacaksın? Ne ya- pacaksın? Diye bağırıyordu. Gözle- rim bir noktaya dikilmiş, düşünüyor düm, Karşımda aynalr dolabın ya- nindaki kahve rengi deri kaplı vali- ze bakıyordum. Bu valizin bu odaya girdiği gündenberi kapağı açılma- mıştı. Düğün hediyelerile dolu olduü- ğu gibi duruyordu. Şimdi ben İstan- büla mr gidecektim? Bu hediyeleri | yapılacaktır. Seferler ŞEHİR HABERLERİ U Ticaret Ofisi Bir Sirküler Neşrederek işe Sarıldı 4, | Tayyare Seferleri Başlıyor İlk Sefer Ankara İle Adana Arasında Yapılacak Devlet Havayolları Umum Müdürlüğü, posta, bagaj ve yol- cu tayyare seferlerine — mayısın on beşinden itibaren başlanılma. sını kararlaştırmıştır. O gün ilk sefer Ankara ile Adana arasında pazardan maada hergün yapılacak ve tay- yareler Ankaradan 15,30 da kal. kacak ve 2 saat ön beş dakika sonra Adanaya varacaktır. Ada- nadan da sabahları saat 8,30 da hareket edecektir. Bu seferlere yolcudan maada posta ve bagaj da kabul edilecektir. Diğer şehir- ler arasındaki seferlere de birbi- rini müteakıp başlanacaktır. Şürme l gi Yıldız Bahçesi ve Koruları Belediyeye Veriliyor Yıldızda bulunan saraya bahçe ve koruları Maliye Vekâ- leti İstanbul Belediyesine devret. mektedir. Belediye, korulukları bir mesire haline getirecek, bah- çelerde de çiçek yetiştirecektir. Bu meyanda Sarayburnu parkı- nın yeniden tanzim, edilmesi ve Göksunun da tayzihi: mahiyetini hatırlatacak bir şekle konulması da kararlaştırılmıştır, ——— Yarın Kadıköyünde, Hafta Ortasında da Beyoğlunda Deneme Yapılacak Kazalardaki mıntakavi hava denemelerine devam edilmekte- dir. Yarın saat onda da Kadıkö- yünde hava denemesi, paraşüt tecrübeleri yapılacaktır. Beyoğlu kazası da hazırlıklarını ikmal et- miş olduğundan tecrübeleri hafta ortasında olacaktır. ait sahiplerine yeniden lade mi edi b tim? Herkes beni ne decekti? Yok.., Yok..., talih bana evlilik ha yatında bu ikinci darbeyi vururken kar dakinin kuvvetini iyi ölçme- sözleri düşünüyordum. Kendi: ye ni bir şahsiyet keşfetmeğe uğraşıyor dum. Fakat, İstanbuldan getirdiğim bu biraz şımarıkça Türk Hanımile, beş aydır Pariste suvareden, suvareye, tiyatrodan dineye koşan, ve her gün mişti. Böyle bir vaka karşısında yer lere düşüp ezilecek kadar kuvvetsiz değildim. Elbette birkaç gün içinde aklıma, bana yol gösterecek bir fi- kir gelirdi... 1n. ga Paristilerle yarış etmeye özenen bu genç kadından doğrusu büyük bir şey ümit etmiyordum. Bu düşünceler arasında on, on beş gün daha geçti. Parisin yaz sıcak. lart başlıyordu. Bir ay sonra Paris- te kimse kalmıyacak, herkes sayfi- yelere dağılacaktı. Şimdiden birbir- lerine vudş. ziyafetleri veriyorlardı. *Paris, hayat ve neşe içinde kayna- şıyordu. Pariste nadir görülen mavi sema- Wr, parlak bir günde bir genç Hanı- mın çayma davetli idim. Bu çay &- lelâde karanlıkça bir apartman dai- resinde verilmiyordu. Zümrüt gibi ye Şil çiçeklerle dolu bir bahçenin orta- sında kurulmuş, iki katlı bir evin âalt kattaki salonlarında hazırlanmış tı. Birbirine muttasıl üç büyük salo- nuün, geniş kapıları ardmna — kadar bahçeye açılmıştı. Bu yüksek ağaç- ların, renk renk karışık dikilmiş bu çiçeklerin karşısında çay içmek bü- yük bir Zevk veriyordu. O gün ora- da kırk kişiden fazla davetli vardı. Kadınlar en zarif yazlık elbiseler i- ginde birbirlerine rekabet ediyorlar- dı. Ben de birkaç gün evvel Lanve- nin modellerinden kopya ettiğim bir lâcivert organtin esvap giyiyor- dum. Muhitin güzelliği ve zarafeti, haftalardanberi ruhumu ezen düşün “celeri susturmuştu. O. günm Nermin orada değildi, F'a- kat ben tam çay fincanı elimde &- çık bahçe kapısının yanındaki kol- tuğa oturduğum zaman, Nerminin eski dostlarından bir genç hanrm da eldi, Çayı elinde karşımdaki koltu- Köylülerimiz İçin Dokuma İktisat Vekâletinin köyîülexi- mize parasız olarak dağıttırdığı dokuma tezgâhları için evve TAKVİM 10 MAYIS 91 CUMARTESİ AY: 5 — GÜN: 180 — Hızır: 5 RUMİ: 1857 — NİSAN: 21 HİCRİ: 1360 — Rebiülâhır; 13 Ticaret Ofisi Umum Müdürlü. ğü bir sirküler neşrederek işe başlamıştır. Sirkülerin —altı yüz kadar nüshası bankalara ve di-! | ğer alâkalılara dağıtilmiştir. Gaze I telerle de resmen neşredilecek- | tir. Ofisin tam faaliyete geçmesi- ni geri bırakan bir sebep vardır | ki o da yersizliktir. Bahçekapıda, eski İtibarı Milli binasındaki bir daireye muvakkat surette yerle- şilmiştir. Yenipostane — karşısın- daki Valide hanında tutulan asıl daireler henüz hazır değildir. Neşredilen sirkülerde — Ofisin milli korunma kanununun verdi- ği salâhiyete dayanarak hükmi şahsiyeti haiz ve Türkiye Cüm- huriyeti Ticaret Vekâletine bağlı olarak kurulduğu — söylendikten sonra deniliyor ki: «Ofisin merkezi İstanbuldadır. Sermayesi 5 milyon lira olup mik- tarı İcra Vekilleri Heyeti kararile arttırılabilir. Ofisin iştigal mevzuunu teşkil eden işler şunlardır: a) Halk ve Milli Müdafaa ihtiyaç. ları için muktezi her türlü madde ve malzemeleri tedarik etmek, lüzum görülecek iaşe maddelerini satın al- mak, satmak, bu hususta icap eden ithalât ve ihracatı yapmak, bu mad. delerden stoklar vücude getirmek, bunların tevzi ve fiyatlarını tesbit etmek. b) Ofis, Ticaret Vekâletinin mü- saadesile iştiğal mevzuuna giren İş- Yakında Valde Hanındaki Dairesinde Ofis Tam Faaliyete Başlıyacak İnşallah Görme? ü ki gün evvel Tasviri Ek İ kârda bir ba çıktı. Bu yazıda Amerika hurreisi Bay Roosevelt'e e edilerek aşağı yukarı ve hu ten deniliyondu ki: Ak «Amerika harbe girers€ dir Cüm" bıtaP manyanın müşkül vaziyete. ı; şeceği, havalarda hâk Unt l kaybedeceği ve belki de ı,ü Ni mi Harpte olduğu gibi | kaybedeceği muhakkaktır. talığı karıştırmağa ve nişletmeğe ne lüzum var. ktedir oluyorsan sulb 'N lir ve onların mesalsine iştirâk ede- / bilir. i €) Ofis, Ticaret Vekâletinin mü- saadesile memleket içinde ve dışında lüzum gördüğü yerlerde teşkilât ya- par, şubeler açar ve ajanlar bulun- durabilir. Esas mevzuu yukarıda yazılı Tica. ert Ofisi'nin t'eşekkülunü sayın mü- essesenize bildirir, saygılarımızı su- narız.» ü Bir muharririmiz, Ofisin faali- yete geçmesi hakkında ne düşün. düğünü İstanbulun tanınmış tüc- carından birine sormuş ve şu ce- vabı almıştır: «Çok memnun oldum. Ticare. ti dürüst manada anlayan her tüccar, Ofise bir rakip değil, bir yardımcı ve bir nâzım gözile ba- kacaktır. Ofisin faaliyeti tücca- tın ekmeğini elinden almayacak, yeni yeni imkânlar açacaktır. Hükümetin, hükmi şahsiyeti haiz bir teşekkül halile ve adeta bir meslekdaş sıfatile ticarete girme- si, tüccarın karşılaştığı bir takım sneli. müşkülât lasılmasma ve ortadan kaldırılmasına hizmet eder. Zaten Ofis ihtısas sahibi tüccara karşı istiğna göstermiye- cek, onlarla işbirliği halinde ça- hşacaktır. Memnun olmayacak- lar hükümete karşı olan taahhüt. lerinde ve piyasa işlerinde daima | ölçüsüz kâr arayan adamlardır | ki bunlar rzaten dürüst —tüccarı müşkül bir mevkie düşürürler ve ticaretin şerefini bozarlar. Bu gi- lerde diğer hükmi ve hakiki şahıs- larla anlaşarak mukaveleler yapabi- bilere karşı böyle bir fren ko- nulması münasip görülmüştür.» Verenlerin Bir İstanbulu Terk İçin Beyanname Kısmı Gitmiyor Kendi arzularile şehrimizi ter- kedeceklerini birer beyanname ile Vilâyete bildiren — vatandaş- lardan bir kasmı hareketlerini te- hir etmiş ve diğer bir kısmı da hareketiten sarfınazar etmişlerdir, Öğrendiğimize göre bu hususta, İstanbulu terkedeceklerin ahval ve vaziyet düzelinceye kadar bir daha İstanbula avdetlerine mü- saade edilmiyeceği hakkında çı- karılan bir şayia sebep olmakta- dır. Halbuki bu şajia asılsızdır ve hükümetçe bu yolda verilmiş bir karar yoktur. Bu asılsız şayianın ki, evvelki gün Marakaz vapuri- tesiriledir Gitmek İstememelerine Sebep Bir Daha Dönemiyecekleri Hakkındaki Şayiadır Ünyeye gidecek yolculara hususi vapur tahsisinden sarfınazar et- mek mecburiyetinde — kalmıştır. Bu havaliye gidecek vatandaşlar, ellerindeki vesikalarla istedikleri zamanda herhangi bir posta va- purile gidebileceklerdir. PU S DA VAS İki Muhtekir Tevkif Edildi Bundan bir müddet evvel bir müşterisine Agfa şaselerini fahiş bir kârla satan Beyazıtta Saray fotoğrafhanesi — sahibi Tanaşla tezgâhtarı Marika ihtikâr suçile mahkemeye verilmişlerdir. Dün yapılan duruşmalarında, | .programını hazırlamak üzere a- Ucuz Kumaş İmali Sümer Bank Umum Müdürü Şehrimizde Tetkikler Yapıyor Ucuz kumaş imali üzerinde tetkikat yapmakta olan Sümer- bank Umum Müdürü şehrimizde. ki mensucat fabrikalarını gözden geçirmiş ve fabrika sahiplerile tekniğe müteallik hususlar üze- rinde görüşmeler yapmıştır. Ucuz kumaş imal edilebilmesi — için, fabrikaların ham madde muba- yaalarını, arada mutavasasıt ol- maksızın tek elden ve doğrudan doğruya müstahsil ellerden yap- maları lüzumlu görülmüş ve bu hususun temini için Ticaret Ve- kâleti İaşe Müsteşarlığına müra- caat edilmesi kararı verilmiştir. gae Paremdente İi Parti Reisi Ankaradan Geldi Parti işleri etrafında temaslarda Parti vilâyet idare heyeti reisi Reşat Mimaroğlu Ankaradan İs- tanbula dönmüştür. 19 Mayıs Bayramına Hazırlık 19 mayıs bayramı merasim lâkadar daire müdürleri dün öğ- Jeden sonra Vilâyette Vali mua- vini Ahmet Kınıkın başkanlığı altında toplanmışlardır. Merasim programinın ana hatları dünkü toplantıda çizilmiş ve program esas itibarile hazırlanmıştır. İktısadi Haberler: Naftalinin kilosunun 150 . 170 ku. ruşa kadar satılmasını nazarı dikka- te alan fiyat mürakabe bürosu, pa- halılığın — sebeplerini — araştırmağa başlamıştır. * Tuhafiyecilerin yeniden tasnifi kararlaştıktan sonra fiyat müraka- be komisyonuna yapılan müracaat- ler fazlalaşmıştır. Bu 'ticaret evleri- nin hemen hepsi, aranılan vasıfları haiz olmadıkları halde, birinci sınıf addedilmelerini istemektedirler. Fa- kat, komisyon bu talepleri top ye- kün reddetmektedir. Halk tipi ayakkabıları hakkın. da yapılan tecrübe ve tetkikleri ha- vi rapor Ticaret Vekâletine gönde- rilmiştir. Bu ayakkabıların 660 ku- bulunmak üzere Ankaraya giden | mağa çalış!» öi M Yine o yazıda i du ki: : «Bay Roosevelt bidayette hu temin için elinden ge mış, fakat muvaffak mıştır.» F Yine ©o yazının sonlll"ı' J deniliyordu ki: «Bu yazı Bay Rooıe'a;r gözüne ilişir mi, ilişmez :;%ıı meyiz? Fakat ilişir de_ dinlemezse kabahat bizim dir.» Temenmni edelim ki T psl EÇEFERSEŞS TT Efkârın bü başmakalesi Roosevelt'in gözüne iliş vi Çünkü ilişirse düşüneceği —| şey muhakkak şu olacaktır «Yarabbim! Matbai 9” | | yada mukim Velid kulunu? | ! lıni bana ver de bir gece F 4| uyuyayım. Zira mum:lî:m 'J_ | otuz milyon Amerik ç P B onların menfaatinin tdaresifi ÜÜÜ kaç yüz veya bir kaç bif viri Efkâr okuyucusunu etmek kadar kolay yor!» — N Harbin Raconunu dâ b | Bozdular ürk argosunda b". con bozma» tal dır. Kabadayılığa — yak cak bir iş yapıldığı, güçlü kuvvetli bir bir çocuğu dövdüğü * «raconu bozdu» derler. — Eskiden harbin de €onu» vardı. Meselâ ca dövüşmüş bir kum” mağlüp olsa veya sevki esir düşse düşmanları 01* SEYEEE Z L.ya a Kİ Â kalâde itibar eder, hattâ . | taşımasına bile müsaadt lerdi. g Kat kat faik düşmanlâf (P| şısında büyük bir kahraff la harbetmiş Yunan ordus” başkumandamı — Papagot' . | manya aleyhine harbi tabrik 4| miş olmak suçile tevkif ©© Vakıâ- kahraman kum” tevkif eden Çolakoğlu'n"” gel duğu bir Yunan hüküf Fakat bu hükümetin © müsaadesile ve düşman | tifile kurulmuş olduğu 69 — | meçhulü değildir. ELELİE VEFTEK İ EEESESEZ FFE alınan yedek bu kere de bir takim malzeme müubayaası kararlaştırılmıştır. Bun lar da bu ayım nihayetine kadar tedarik edilip alâkalılara edilecektir. İnşaat İskelesinden Düştü Beyoğlunda Macar caddesin- de 64 numaralı evde oturan elli yaşlarında Koço Yuvanidis, dün, Yeniköyde Vilere ait inşaatta çalışırken, 0- turduğu iskele birdenbire kırıl- mıştır. Yuvanidis kendini toparlaya- madığından 6 - 7 metre kadar yüksekten düşmlüstür. neticesinde ihtiyar amelenin sağ kol ve bacağı yaralanmıştır. Ya- ralı Beyoğlu hastanesine kaldırıl- miştir. Tramvaya Atlıyanlar Dün, belediye zabıtası, yürü- yen tramvaya atlayan 8 kişiyi, o. muzunda yük taşıyan iki hamalı, 9 seyyar esnafı, dişarıda et sat- na girmiş ilerliyordu. Sintiya Chetwi beyaz lediye kanunlarına mühalif hare. tıklarından dokuz kasabı, (|| şo- förü ve * i för kull lin gi işti. 4 İi sabibini htelif be- ga oturdu. Parisin bu aylardaki do- ketten dolayı cezalandırmıştır. doğru iten bir hali de vardı. ri org sesleri örttü. Gelin babasının kolu- rd, gözlerini örten duvağı, k demeti, be- yaz gelin elbisesile yaman derecede güzeldi! Ralf şimdiye kadar bu kadar güzel bir ge- Soğuk ve sakin bir güzelliği vardı. Herke sin gözünü çekmekle beraber insanı geriye ladı. Artık Ralf bu hali kün olamıyacağını anladı. Bolden diz çöker- ken az kalsın düşecekti. Bolden papazın önünde merak ve alâka ile ona guk terler döküyordu. Evleneceği günün sa- bahı da insan mastika içer mi? Bu menhus içki şişede durduğu gibi dunmuyordu ki.. den kalkarken düşecek gibi oldu. Herkes gizlemenin müm- — Nesi var? Elleri titriyor, so- — Sıtması tut Ralf herkese: Fakat Ralf hemen cevap verdi: Tam o esnada Bolden yere yuvarlandı. — BSıtması tuttu. Diyordu. VAKİT ZEVALİ EZANİ e LA ; mah gl (Arkası var) ——— | |le Mudanyaya 460' kişi gitmesi | mahkeme her ikisinin fahiş ihti- | ruşa imali mümkün olamamaktadır. Çolakoğlunun kahri 4 GÜNEŞ: 548 9.s4 icap ederken buqlğrdan yalnız | kâr yaptıkları iddiasını ehemmi- | Çünkü, deri ve bir kısım malzeme kumandanı tevkif e! ÖĞLE: | 1310 456 | | !9 u vapura gelmiştir. Mersin va. | yetli gördüğünden Tanaş ve Ma. | tiyatlarıın yükselmesi maliyet kiy- solak bir işi kimin dM“4 İKİNDİ: 1705 851 | | Purile Çanakkale ve havalisine | rikanın tevkifine karar vermiştir, | metlerini değiştirmiş ve evvelce te-| yaptığı da gözden ka Ç a Gi z H gidecek 900 yolçudan da ancak Marika şimdiye kadar ihtikâr | min olunan imkânları izale etmiştir. SK İ Tezgâhları AKŞAM: 2015 — 12,00 : Ü Nt Ş : ? ey değildir. ğ 57 si yola çıkmış, diğerleri yol-| davalarında tevkif edilen — ilk | Bu işi iaşe müsteşarı bu ay sonuna şey , a) YATSI: 22,02 148 HŞi a Aibiziki t gharbif İMSÂK: 347T 7.33 culuktan sarfınazar - etmişlerdir. | kadındır. Bu suretle kadınlardan | kadar halledecek ve cüzi bir fiyat nlaşılıyor ki « f | K Bu vaziyet karşısında da Vi'â- | da muhtekirler türemeğe başla- | farkile ayakkabılarm imalini temin | nu» nu da «iki paralık» T p ıje yet Ereğli, Akçakoca, Fatsa ve | mış oluyor. eyliyecektir. KÖR 27 Ç! lan a hi - " L, Kiliseye girdiler, Ralf usulca sordu: 'at, sonra Istediğin kadar uyursun. .q | ea .. T < —— —— Diyordu. Fakat Bolden hiç kımtld ggt | N ; r — Biraz sersemim. Fakat geçer.. Şimdi FEL N ' y ee du. Ralf, dikkatle yüzüne bakmcd i .—ı EVEL | iyileşirim. L nın berbat bir halde olduğunu fArK' gi Ralf, etrafına baktı. Davetliler birer birer men elini kalbine götürdü, nabzifif — Bi , " geliyorlardı. Etraf süslü elbiseli, güzel ka- T ğ sonra: Ü dınlar ve bir çok erkeklerle doluyordu. Her- | Yazan: Roy Wikers — 5 — Çeviren, Rezzan A, E. Yalman — Hemen bir doktor çağırımız! T ve Yamlendı kes yavaş sesle konuşuyor, âdeta fısıldaşı- Diye hay ortalığı telâşa V' N . Fakat o kadar kişinin fısıltısı epey- A çe * yoı'ıiıı,m!::u ıııı u:ı ;"v"du! ı;'uıı Sireği İ;î__ Bolden kendine gelmiş gibiydi. Day lunu ş ş mâni olmağa ça- Papaz hemen orgları durdurdu , h SS üp tkik Tediyorda. Bolden | SaRdalYeyi bırakmış, sanki biraz evvel fe- — Jışıyordu. Bir taraftan da merasim devam sesle: yemet B ' k parak arki Sar ı’ inl yarı ka- — Talaşan adam o değilmiş gibi tabii bir hal — ediyordu. Ralf yerinde duramıyordu. Bütün — Aranızda bir doktor varsa 4| ': Kakule sokağında | bir .“1;351)’9" dayanmış, gözl :’î y z v lmıştı. Ralf çok ümidi Bolden'in biraz daha dişini sıkıp me- — raya gelsin. Güvey çok hasta.. ğ "gek' , pamış! Ça Pa e NAL ğ rasimin sonuna kadar ayakta durabilmesin- Davetliler arasmda bulunan V k ü — Mükemmel, azizim, çok şükür tamami- imesin- K A SiZ b sara pîkb:ıl;:m:l:l:.m le kendine geldin.. #f de idi. Gazetelerin 'bu meseleyi nasıl tefsir hemen hastanın yanma geldi. E“"“ (6 | M. gmr, halinde bir gayri 'da z i'm“ eĞ edeceği belli idi. «Düğünde sarhoş 0o- bir süküt kaplamıştı. Doktor ııoıi'_ j nerede ise farkedeceklerdi. Ralf, arkadaşı y Ceşarei YA lup da düşen güvey» diye büyük başlıklarla — üyene ettikten sonra yüksek sesi? z* n önünde durarak hâlâ siper olmağa çalı- Kendi kendine de soruyordu: Gelinin ba- — yi bilir neler yazacaklardı! Matbaaları — Ölmüştür. Dedi. MA h; Bu sukut — Şıyordu. Fakat nihayet ümitsizlik içinde sor- — bası CI d'e di hasta & KBi Günerük ) N d du. acaha söylesem mi? Fakat Bölden tamami- B S iyi earak a SN ceüı::; LER İN YUrÜYULERR ğ — Ayakta durabilecek misin? Eğer düşe, — le iyileşmiş gibi görünüyordu. Bir şey söy- 5 z ba' ) cek gibi oluy söyle: imi yarım ği tercih etti. e ""'B'ı:;'ıy:k'."kî'f Bolden z kalsın - Ü lenlieve gölürür müsünüz Ğd e e saat sonraya bırakalım. Biraz sonra papaza doğru gelin ve güveY — 44 Babası merakla sordu: inde hiç hey yakktş ıh. akt f N Bolden bir şeyler söyledi. Fakat bu sözle- — jlerlerlerken güvey yeniden sendelemeye baş retle genç kıza bakıyordu. SintiY? | yist” İ tavırla babasının koluna girdi V© çıktı. gitti. Ş Ralf, doktora merakla soruyord” — Fakat neden öldü, daktor? — Henüz hiç bir şey söylüyemt?" Cesedin yanma diz çökmüş, tu. diz çökmüştü, yer man 'bunun ne bi bakıyordu. Sintiya ona ko« hoşlük olmadığını derhal anladı, — Bolden, Bolden, kalk kardeşim, imzanı yanımma y ştığı za- ir sıtma nöbeti, ne de sar- ladı. ediyordu. Birdenbire etrafı knkloll"p K | nâlâ VİSLİLARİ