29 Ocak 1941 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 7D AM SİYASİ İCMAL Almanya ve Akdeniz Harbi Yazan: Vahdet GÜLTEKİN ntabudn. Yunanistan hezime- tinin, erkânmharbiye — reisi Mareşal Badaglio'nun istifasile başlayan aksülâmeli, daha son- ra bir çok diğer İtalyan ordu Tüesasının, pek nnı&lı ve muvaffakiyet imkânımdan uzak gördükleri vazifelerinden çokıcl— melerile devam etmişti. - siz bu evazifeden çekilmeler arasında istifalar kadar aziller de vardır. Bu sefer, Afı&ku ori duları başkumandanı Mareşa Graziani'nin vazifesinden ayrı- lışı da, daha ziyade bir azil ma- hiyetini göstermektedir. Fakat bu da, Mareşahn, uz'e T bi[ı vazifeyi ifa edemiyeceğini DE- irmesi üzerine verilmiş bir ka- rar olabilir. ğ Diğer taraftan, Afrikadaki İtalyan orduları başkumanda- nınan azlinde Alınanyn_nm dı tesiri olduğu düşünülebilir. Zi- ra, her nekadar Mareşal ç"_* ziani, »; hafta evvelki bir rap» Feka mnğlübı?ltl- ie tini izah ediyor muvalakiyet — imkânlarının azlığını bildiriyorsa !-'!n gene uhdesine düşen ve iktidarı da- hilinde olan bazı faaliyet te he- nüz tamamile imkân dairesin- den — çıkmış — buluntmuyordu. Kendisinin yerine tayin edilen General Bazi, Habeş yaralıkları görülmüş bir kumıııı- dan denilmekle be'rıl:er' herhal- de Mareşal (Graziani'nin başa- ramadığı bir zaferi elde edecek kuvvetten çok r. qunacmıley. l(ıhyı:yı u-ı_rk_olu— nan ve cenubi İtalya il_e Sicilya- daki üslerde tahşit e_dı!_en AL- man k.mılıırııı:At ::;ı gözowunde”l;;: ursak anyanın, - ll::d-u erlini müılâı.kıı»tlrld_ın sonra haber vcxildîğ_i _ı'î)ı - «Harbin idaresini kendi el'ugıl al- mağa» çalıştığını dı_ıçunebalmz Şüphesiz ki bugün için Al- manya, İtalyanın Akdeniz kıyı- larında İngiltere ile olan muha- rebelerini idare edecek maddi ve askeri 'inıkiı.-grdıxî çok uzaktır. ve VATAN 5 (4 İtalyanın Al- İtalyan Yarımadasındaki Bununla bu A İtında mmı'" l'“nğ:l- Yeni Ecnebi ı“lu da lt:l'yea .bi—ıleı- ;:: —'-!ş*“- n '.İM"I mempiş, cenup kı- K sağk f heti 5 sayılamaz. K Ca esinde, letlerin yol uğ- âî:nu "lmparı: ITALYAN ıağıe" olmuştur. ğ i bil .. B ada — Nor- sezeğ k:iımb" Ta"hınde Kısa m:nî:r .uzun :ıuîdeî'tın ıonar: Bil' Gezinti müddeıl Sicilya. İtalya tâ 1870 ya hğm kal- senesine — kadar SiT - mışlardır. a conebi — işgalle- TTALYA 476 SENESİNDEN | ':Cğıi b rinden biç bir 1870 SENESİNE KADAR leri arasında an- z » FÜD KenERİ İŞCAL VEKENİRİ: çak “inek. (müd- a Almanlar da KALARINDAN BAŞ KAL- detler için istik- defalarla İtalya. DIRMAMIŞ, İSTİKLÂL SA- lâl yüzü görmüş nm sahibi ob- HİBİ OLAMAMIŞTIR ve Veneduk ve mpuşlardır. Mem- Cinevizlilerin de leketin ecnebi iş- gali altında ol- Yaz niz — hâkimiyeti an: sayesinde bir a- Z harlı y , Ka | M BUZAK İ Ti bakz küçük ve rakip nı da bulmuştur. hükümetler hüküm —sürmüş — ve bunlar bir düziye birbirlerile ç"',ı durmuşlardır. PışYpimı'mcî :sırdı bütün Akdeni- ze sahip olmak iddiasile ortaya çıkan İtalya, tarihin, ecnebi ord.u- larına çiğnetimek ve halkını b"'. birine ezdirmek için ezeldenberi seçtiği bir sahnedir. Ç Cermen barbarlarının istilâsın- dan ve garbi Roma İmparatorlu- ğunun inkırazından sonra İtalyan yarımadasının geçirdiği tarihi ma- , ceralar, en meraklı ve heyecanlı ir roman teşkil eder. anu romanın ilk babı, 476 se- nesinde son Roma lnıpırıtqru momulus'un tahttan indirilmesile lar. bış493 senesinde, Cermen mk'ın-[ dan şarki Gatlar İtalyanın istilâ- | sını tamamlamışlar ve Kralları Te odorik, Kral Odeacer'i kendi elıle öldürerek İtalyada zayıf bir hü- | kümet kurmuştur. Bizans İlmparatoru Jüstînyı.n barbar işgaline tahammül edemi- yen İtalyanların başına geçerek Fransız ihtilâlinin tesiri altında 1794 te Milân bir isyan merkezi olmuş ve İtalyada bir hürriyet ve birlik hareketi başgöstermiştir. Fakat Fransız ihtilâli, — İtalyanın hürriyetine değil, bir taraftan Fransızların işgaline yol açmış, 1798 de Venediğin istiklâline ni- hayet verilerek burası da Avus- turyalılarn elhine düşmüştür. Na- polyon İtalyada yeni bir nizam kurmuştur. Moskovaya giderken beraberine İtalyadan 27,000 İtal. yan askeri de almış, bunlardan ancak 333 kişi leketlerine DİSELERİ HÂ N L PEŞİND_E_] WilKie'ye Atılan Yumurtalar Amerika seçimlerine — cümhuriyet partisinin namzedi diye karışan B. Wilikie günün adamıdır. İngilterede kendisini el üstünde taşıyorlar. Be- çimlerde rakibi olan B. Roosevelt kendisine bir mesaj vermiştir. Bunu kendi eliyle İngilizlere — veriyor. &I- yasi mücadelelerde birbirinin cammna susamış gibi görünen İki siyasi ra- kip, $şimdi Amerika meufsati namme dş birliği yapıyorlar. Seçim günlerindeki manzara pel başka İdi. Roosevelt — taraftarları Willkte'nin hücumlarına o kadar kı- zıyorlardı ki bazı yerlerde kendisin yumurtayla bombardıman ettiler. (Nevyork Times) gazetesinin oku yucularından biri bu hâdiseler hak kında gazetesine şöyle bir mektu; yazmıştır: «Bazı kimseler Wilikle'nin fikirle- rine taraftar olmadıkları için Üze rine yumurta atıyorlar, Bu hisleri: Hade etmek için başka bir vasıtar müracaat etmelerini ısrarla tavsiye edeceğim. Yumurta iyi bir gıdadı Yemek değil, hakaret iİfade etme' için kull. sa israfa uğrar, mikde kavuşabilmiştir. Napolyon düştükten sonra Vi- yana kongresi, İtalyanın da mu- kadderatile meşgul olmuştur. İn- giltere ve Avusturya; Fransa ile rı ihtiyaca kâfi gelmez, fiyat yük selir, fakir ve fukara yumurta tede rik edemez. Dünyanmm her tarafın da böyle yumurtaları ancak rüya sında gören açların halini gözönü merkezi İtalyadaki küçük hükü- "© Ketirelim. Sonra tavuğa da acı metler arasında bir tampon koy- mak arzusile Sardinya Krallığını kuvvetlendirmeğe çalışmışlar ve Kral Birinci Viktor hem Nis'i ve civarını, hem de Ce- | neviz arazisini verdirmişlerdir. Müân, Venedik ve Dalmaçyayı | 553 senesinde Vezüv civarında | Avusturya almiş ve bütün İtalya, | bir muharebede Gotları muğlıîilpW etmiş, bundan sonra İtalya, Bi- zansın bir vilâyeti haline inerek bir umumi vali ve bir takım Yu- nan dükleri tarafından idare o- lunmuştur. Umumi vali Narses, 565 sene- sinde Bizans İmparatoriçesinin hakaret dolu bir mektubuna kız- mış ve Lombardları İtalyayı işgal ve yağma etmeğe davet etmiştir. Lombardlar 568 senesinde karşı. larındaki mukavemeti yıkarak İ-| talyanın şimaline hâkim olmuşlar, | diğer tarafta mahalli idareler ku- l Bunlar di B iy ver nflayan askeri ideğresine daha âaku:x bir nüfuz icra edecek ve bu suretle İtalyayı, aynı zaman- da kendi menfaatlerinin emret- tiği istikamette kullanas ı vazi- yeti eline geşirmiş sayılabilir. Esasen İtalya, Mihver kuruîdg- ğu gündenberi siyasi iş e î':nigiudaimı Almanyaya 'kıPllf' mış bulunmakta idi. Hidııellen.n cereyanı harp ig'md_e de İta yar nın, Almanya isgali veya hâki miyeti altındaki diğer bımkyef' ler gibi, Alman harp P'ışn rına zemin yve malıeıîın hizmetini görmek üzere olduğunu göster- mektedir. Fakat, dün de w::ıtzwhıv- sibi anyanın niz 4 :wl;ı:îıı*ı bir harbi kendi idaresi altına alabilmesi (için, her şey- den evvel, Fransa ile olan mese- rültü, kavga ve entrika hiç bir za- | man eksik olmamıştır. Bu arada Papalık ta başlı başına bir entrika membat halinde kalmıştır. 774 Şarlman, kayınbabası o- lan son Lombard Kralını mağlüp etmiş ve 800 senesinde Papa çüncü Leo ile anlaşarak Alman milletinin Rolma İmparatorluğunu kurmuştur. Almanya ile Papalık arasındaki müphem anlaşma ve bundan doğan rekabet, asırlarca Avrupanın bellibaşlı gürültü a- millerinden biri olmuştur. İ Dokuzuncu asında Araplar Si- cilyayı ve yarımadanın oguıdmı_ıu işgal ederek Romayı tehdit etmiş- lergiıfı ile 961 seneleri arasında arı İtalyan bir bükümdar olan İkinci Berenger İtalyayı birleştir. meğe ve istiklâl sahibi etmeğe uğ- fakat İtalyada milli histen Avusturyanın hâkimiyeti — altına düşmüştür. Venediğe ait Yunan adaları İngiliz. himayesine geç- Bir müddet sonra İtalyada hür- riyet ve istiklâl namına yer yer harektler başlamıştır. 1848 sene- sinde bütün Avrupa hürriyet na- mina ihtilâllerle çalkanırken, talyanın muhtelif yerlerinde de krallar, meşrutiyeti kabule mec- | bur olmuşlardır. İtalyanın ecnebi işgaline, hassa Avusturyaya karşı mücade- bil- yek yerine Habeşistandaki — İtalyan Bardi gü- | İeleri ve dahili birlik ve istiklâl Bunu işiten lâtifeci bir arkadaş de- yalım. Bir. yumurta yumurtlama! bir tavuk için bir. günlük, zahmet!' bir iştir. Birkaç tavuğun bir günd” Pzknoğl a| yarattığı mahsulü bir atışta yok et mek yazık değil mi?» Mektuptaki mantık her — kafaya dank demiştir. Amerikalılar, haka- ret ifade etmek için yumurta atmak âdetini bırakmış a göre açıkgöz fabrikacının biri der- hal ortaya atılmış, siyasi mücadele- lerde mermi diye kullanılmak üzere içi sarı boya dolu bir sunt yumurta vücude getirmiştir. Amerikalılar bu sayede kıymetli bir gida maddesini israf etmeden eski âdetlerine uyabi- leceklerdir. BARDİ Bizim Raâyo gazetesinin söyledi- ğine göre Mareşal Graçiani azledile- İş. teşebbüsleri yarım asır devam et. di ki: z — Eğer bu doğru ise İtalyanlar Âkıl, kâmil bir meşru varis sure- rivayet olunan dostluğun yüksek miştir. Büyük İtalyan devlet ada. mı Kavur, maksadına ermek ve garbi Avrupada taraftar kazan- müak için 1855 te bizimle barab doğru etmiyorlar, dedi. — Niçin? Kosk Kırım harbine girmiş, 1866 da da İtalya Avusturyaya karşı Prusya ile ilk ittifakını yapmıştır. gelen İngilizler bir harf eksikli Bardi'nit hakkından daha kolay ge- lirler! İ 1872 de Roma almarak, İtalya, on beş asırdanberi ilk defa ola- rak yabancı işgayerden ve dahili tefrikalardan kurtulmuş ve tam is- tiklâl ve birlik sahibi olmuştur. Eğer İtalya, emperyalizm sev- ö“nl L k B ; Af DK | mühim bir iktasadi değer kazana- cak ve bu sahanın bir sulh ve is- tikrar amili olabilecekti. — Fa- kat İtalya, cüssesile, mevkile ve halkının ruhi temayüllerile uygun olmayarak 1911 de filen harici fütuhat yollarına düşmüştür. Bu rüya ilk hamlede sosyalistler bile duğu gibi, İtalyanın inzıbatı için ecnebi kuvvetler imdada çağırıl- mıştır. Bu saniyede Kavur'ların, Ga- ribaldi'lerin, Mazzini'lerin mezar- larında manen işkence çektikle- rine şüphe edilemez. Zorbalık ve mütecavizlik gidiş- lerinin de nereye vardığ ve açgözlülüğü bir milletin varlı- ğiyle ve istiklâlile ödemek lâzım geleceğine İtalya ilk örnektir. Yi. ne İtalyanın misali; dahili istik- rarsızlığa ve karışıklığa harici ma- zif, Habeşistan imparatoru Ma- jeste Halle Selâsiye ile Avrupada K h mu- hitinde bulunmuş 1936 yılı hazira- nmmda, Cemiyeti Akvamda Habeş meselesi müzakere edilirken irad ettiği mühim nutku dinlemiş ve p un bütün et ha- yatı esnasında siyasi bir mülâkat yapmak müsaadesile kabul ettiği biricik gazeteci olmuştur. Pek haşin bir taarruzla karşılaşınca elindeki kuvvetlerin tecavüz eden kuvvetler yanında nisbet kabul etmiyecek derecede az olmasına rağmen milleti ile birlikte harbi göze almakta bir saniye tereddüt etmemiş olan, sayısız entrikalara ve ihanetlere rağmen son kurşu nuna kadar — sıktıktan — sonra klaşmıya mec- bur kalan bu hükümdar hakkın- da, vatanmıa kavuşmak saadetine ulaştığı bugünlerde, yazılacak en salâhiyetli yazı elbette bu arks Bunun için vesikalara ve müşahe- deye dayanan bu yazmın beğeni- leceğine emin bulunu_vorııı.] Negüs... Onun simasını ilk defa, başı taclı bir yaşlı kadının önünde hür- metle eğildiğini tesbit eden bir fotoğrafta görmüştüm. Sırtında, ornuzlarından ancak kalçalarına kadar inebilen bir beyaz pelerin, bacaklarında, kunduralarına yak- laştıkça daralan bir beyaz panta- | lon vardı. Yüzünde kıvırcık bir| sakal ve gür siyah saçlar... Habeşistan tahtını kendinden evvel işgal etmekte olan bu taclı kadın, yarım asır evvelki İtalyayı Adova'da paçavraya çevirmiş o- lan meşhur Habeş İmpnrnlnru Menelik'in zevcesi idi ki ölümün- den sonra saltanatını tevarüs et- mişti ve resmin çekildiği anda |Sebâ Melikesi Belkis'in efsânevi nat nâibi Ras Tafari'ye devret- |mek üzere bulunuyordu. Bu sıra: |da bazı Avrupa tinde gösterilen, —memleketinde ise yarı mecnun veya ziırdeli eıl'W Bardia'nın hakkından | duğuna kenaat getirilmiş olan bir rayı tarafından |prens, Adisababa civarındaki sa- raylardan birine kapatılmış bulu- | nuyordu. Dünyanın dört bir tarafındaki memleketlerde gazeteler ikiye ay. | rılmışlar, Habeş tacını giyecek 'buın lehinde ve aleyhinde neşri- yat yapıyorlardı. Yalnız bir mem- leket vardı ki bütün gazeteleri, sanki bir milli dava imiş gibi, bu mevzuda tam bir ittihat gösteri- yordu: İtalyanın gazeteleri. Romanın, Floransa'nın, Milâ- no'nun, Torino, Venedik ve Nııı polinin, şimali, cenubi, şarki ve garbi İtalyanın küçük büyük bü-, tün şehirlerinde çıkan, günlük, tahtını devletlü yeğeni ve salta-| | merkezlerinde [ ] efitta orari ("*|> Ç| K AKLIN Nizameddin NAZİF İ Ü Negüs Haile Selâsiye branşın büyük ve reşit evlâdına, yani sa.tanat naibi bulunan dev- letlâ Ras Tafari'ye terettüp — et- mektedir. Yeni Negüs'ün — tahta çıkışı gerek tevarüs gerek istihkak bakımlarından tam bir meşruiyet arzetmektedir.» Bundan bir müddet sonra sabık İmparatorluk naibi Ras Tafari, Negüs Hatlte Selâsiye unvanı ile Avrupa seyahatine çıkıyor ve İtal, ya Kralı haşmetlü Vittoriyo Em- manuele di Savoya kendisini en debdebeli imerasimle karşılayan ve izaz eden bir hükümdar olarak temayüz ediyordu. Bu iyi kabul- den doğan memnuniyetini izhar ve İtalyayı Habeşi bağladığ Dünya edebiyatına — vukufun- dan; Avrupa medeniyetini kısa bir zamanda şarki Afrikaya şoklma- ğa muvaffak olduğundan, M Şahsi asâletinden, kibarlığın- — dan, zekâsından, ğ Dem vurup duruyorlardı. " Sonra bir gün, aradan bir kaç sene geçtikten sonra bir gün, iş- — leri ile güçleri ile uğraşan namuslu — insanlârın dünyada bir Afrika, bu Afrikada bir Habeşistan ve bu Habeşistanda bir Negüs bulundu. — Xunu unutacak derecede derin bir — | sulh tenperverliğine — tutuldukları K mesut günlerden bir gün, bu İtal- yada resmi ağızların bürdenb kin ve tehdit püsküren birer vol: kana döndükleri, yarı resmi veya hususi bütün ajans, gazete ve ajanların, bir kaç yıl evvel Ne güsü methetmiş olan bütün yan gazetelerinin dehhaş bir ban- — do teşkil edip korkunç bir ölüm. konserine başladıkları duyuldu. — İhtiyar Mareşal De Bono mandasındaki Bersalyeri a Eritre - Habeşistan hudud Musadağı yanından geçip Guksa adlı vatan haininin şah da büyük bir yardımcı buld anda Roma, dünyaya öyle bir Ni güs aksettirmeğe başladı ki bun! yanmda o eli kanlı Şikago & tarihe haşyet salmış bütün o gad- dar hükümdarları, faraza bu ser nin en korkunç ve bayağı nü ? nelerini verimiş olan eski Rom: j Neron'larını, Kalligulâ'larını bi- rer Hiristiyan azizi kadar hayır- hah ve digergâm sanmak icap et. ti. ç ! Fakat Musadağ eteklerinde atılan ilk kurşunları takip edi bütün hâdiseler, Romadan şan ağızların ve Romadan ald ları direktiflere göre çalışan ka- lemlerin devamlı birer tekzibi ol. du. Ve İtalyan Somadisi hududu dan Hab derecesini tebarüz ettirmek kay- k gusuna düşen Negüs, İtalyan sa- tekrarlanan rica- ga R. A ales ları - redded 4 i ikameti uzadıkça uzuyondu. Eti- yopiya İ luğu ord rütbesine ait parlak âlametlerle süslü ünifor- müsile krallar kralı, sık sık, İtlyan Kralmın parad arabalarında gö- rülüyor ve şekli İngiliz hassa sü- varilerinin uzun papaklarına ben- zeyen fakat arslan postundan yapılmış olan, ontası altından tmamül büyük bir Habeş ar- ması ile süslü kalpağı ile bo- yu bir kat daha yükselen misa- firinin yanında haşmetlü İtalyan Kralının boyu bir kat daha ufalı- yordu. Ve bu sırada küçüklü bü- yüklü bütün İtalyan leri; dalan Graçyani'nin (**) Ras Desta" iği gün, mağlübiyetten mi lübiyete uğradığı için nihayet ledilmiş olan ihtiyar Mareşal Bono'nun yerini alp İperit hçı rına basa basa, tıpkı bir binb gece cadısı gibi Adisbaba'ya u! şan Badoglio'nun yüzlerle münevverini Etiyopiya payitı tındaki medeni dünya mümessi Lerinin gözleri önünde, pala | ançer üşürerek parçalattığı Negüs Haile Selâsiye, beliren m dern vahşet karşısında — Avrup | medeniyetinin ilk kahraman |dafi sayıldı ve İsa'dan yirmi |sonra azabiın en acısına en |bir tahammül göstermiş olan tacdar, bir ikinci tertemiz san, bir ikinci İsa —mertebesine yükseltildi. 1Ş ' n . İsle ti etmesi İâzım — ge- | TaSMIS; ğmı, halkın her bir| dahil olduğu halde bütün İtalyan- | ceranın pek fena bir deva oldu- | haftalık, aylık bütün gazeteler, İ-| — Negüs'ün Avrupalılığından mı:krtı::lı:.;î! bunun henüz kendi :ıer ı::nıdı:l: bir ecnebi tesire lara tatlı görünmüştür. Fakat böy- | ğunu ortaya Muşıuı. Gariptir | talyanca konuşan her dı'l. ve ital-| — *Tahsilinin yüksekliğinden; ; .L_._]_ Amhari dilinde Mareşal m lehinde bir safhaya girmiş oldu- -T;'tu olduğunu görünce ve her |le yollı'nt!ı yümdıüçe bıtı_ı_'nılır ki İtalyada dahili anarşi ve sınıf | yanca yazan her kalem şöyle hay- İki üç A dilini. İkonuştur İ 101 O müman H $ ğunu kabul edemeyiz. Filhl_lg: ::"' hücuma uğrayınca * | ve ecnebi tesirleri altına du:uno- Invııl:n ilk Hal:ıeîı harbinden kın):(:rdu:ı ü Pa < a "““MV "Üy g hükümetinde 'yu y y gi lardır. Ni le bün- | sonra kap ş ve harici « prens bir. mec- T ARalki Epine toprakların- !““’“ğ"â'ug: üzerine İtalyan yesi, emperyalizmin yüklediği a-| veya istibdat yolile sun'i birlik nundur. Habeş kanedanının sal- ";“'“h Nazifin Nesüs Avrupad lf daki askerin tahliyesi ietenmiş. |8! Alığı y sadece Alman ra- ğir yüke uhımmıil_ edemiyerek | arandıkça, işler bir kat daha kö- | tanat süren branşı vârissiz kalınca elecek Yazısı gu p a. ıE Petain tarafından bu talep red- ııî?lı!mı “n tacına ilâve olunmuştur. | çökmüş ve pek eski asırlarda ol- | tüleşmiştir. elbette tahta çıkmak hakkı ikinci ) dedilmiştir. (HİKÂYE Necati Gülmez, bir günlük yorucu İŞinin bq?.î r:;met ve meşakkati Omuzlarına yüklenmiş bir ağırlıkla Yorgun ve dalgın Kadıköy Vapür İs- tlesinden çıkarken ayağma hirşey ildi. Bu, şık bir kadm aldiven idi. Başını kaldırıp baktı. Güzel, 2a> Tİf bir genç kız kalabalıği W"';u" hizlı, hızlı yürüyordu. Herhalde tldiven onundu ve © murmü#m Şt ildi, eldiveni aldı. Genç IZa İTAM- &Y Istasyonunda yetişti! ; n Afedersiniz bıınwıt_u“"""k de tuttuğu eldiyeni uzatti. — Siz düşürdünüz zannederim: — Ah,, çok teşekkür ederim. Necati Gülmez yüz yüze BeĞB! Zenç kızın bir tablo kadar nefis gü Zelliği ve bir heykel kadar munta> ;"“ endamını gördüğü Zaman u::r Yüzünden, uzamış saç! Ki 'a utanarak ona kekeler gibi CeVâP Verdi: — Bir şey değil bayan. Kekeler gibi. konuşması Ti Y miş sakalı, yakasın! adai iyiniş ksa kayrtsız Ve ıb“yi.““ îıımlk yğum mr genç kiIz anc::e neza- bir tesir yapmıştı. yemeğin! yedikten sonra lere kadar çalışırdı. İlk arik işinin başına giderdi Utak Hayü kırizler hariç, otuz yıla varan hiçbir tında onun bu itiyadımı bozan “akat; onun bu itiyadı ilk : garip bir tesadüfle bozulmuş- na doğru gittl. Şüphelendiği adamı takip eden bir polis hafiyesi dikka- Gle takibe karar vermişti. Her gün gelip gittiği bu yol üze- rinde yüzlerce güzel, şuh, zarif ka- dına tesadüf ediyordu. Fakat otuz senelik bütün idrâk çağınca bir ka- dmın arkasma takılarak onu takip ettiğini hatırlamıyordu. Fakir bir ganatkârım mütevazı âlemi içersin- de kendi kendine oyalanıyordu, Gü- zel değildi. Zengin değildi. Günün isteklerine uygün parlak bir etiketin de sahibi değildi. Duygularının mils- bet bir hayâl ile hırslanıp, şahlan- dığı zamanlarda bütün bu güzel gö- rünen hakikatler sert bir fren gibi onun masum hayallerinin önüne diki- Hiyor ve o zaman acı, acı gülerek: — Hayal, hakikatten tatlıymış diye söylenerek hırsını dudaklarının ucun- da toplanan ıslık seslerinde boğu- yordu. Tramvay; — vazoya konulmuş ” | garif çiçek demetleri gibi renk, renk boy, boy sıralanmış — köşklerin biri önünde durdu. Genç kız, burada tramvaydan indi. Necati Gülmez onu piraz arkadan takip ediyordu. Ak- şamın alaca karanlığında asfalt yol, siyah bir roba sarılmış beyaz bir kuşak gibi uzanıp gidiyordu. Genç akşam hareket arı geayri ihtiyari Tinek üzere olan Bündiye İZETMFAYI kız arkasında tok bir ses ile asfaltı rap sarası dinledi ve o ak- çiğneyen ayak seslerinden üphel rtek geri dönüp baktı. Ve hayretini gizliyemiyen bir sesle: * — A,, dedi, siz miydiniz? Necati Gülmez şaşırmış olmakla beraber bütün cüretini, bütün cesa- retini nefsinde bir anda toplıyarak: »- Evet benim, Sizi daha iyi tanı- mak ve isminizi öğrenmek şerefin- den beni mahrum etmezsiniz zanne- derim, dedi, Yüzüne çarpılmış bir tokat gibi kulaklarıma akseden genç bir kız kahkahası onu yerinde mıhlamıştı. Bu onun gönül işlerinde Ük toy te- şebbüsü ve ilk feti hezimeti oldu.. fakat getmişken boş dönmiyecekti. Hiç olmazsa bir anda bir tesadlüifle tradesini altüst eden ve kendisini bu- ralara kadar bir Sairifilmenam gibi Sürükleyip getiren güzel kızm kim olduğunu öğrenecekti. Ru isteğinde muvaffak oldu. Lâkin bu öğreniş ha- yalinin ikinci Ve Sert bir sukutu ol- du. Müteahhit Remzi Beyin biricik kızı Jale Gürmanın bu civarda pek meşhur olduğunu ve hattâ plâj me- zecisi Yorginin Kendi ifadesile: — Korkarım beyim sen de nöbet bekliyen üşıklardan birisin, dedijti zaman, Necati Gülmez bu sözleri te- selli ve ümidini kaybetmiş bir 1stı- şam ilk defa kocaman bir şişe rakıyı içerek sarhoş olmak istedi. Madam Hayganuş onun ağzından bütün gece bir nakarat halinde hep şu sözleri dinledi: — Bu fena tesadüf, bu fena tesa- Dört sene ıonı:ıı* Necati Gülmez, dört sene evvel ayrıldığtı İstanbula dönüyordu. Kendini (fena tesadür) diye isimlendirdiği ilk aşkının ma- sum ve gzavallı âbidesi bir kahkaha darbesile yıkılıp gittikten sonra İz- mirde kendisine teklif edilen küçük bir vazifeyi memnuniyetle kabul ede- rek İstanbuldan ayrılmıştı. Dönüş onda, bütün unutulan hatıraları tek- rar canlandırdı. Bir hafta sonra yine bir tesadüf onu bir kere daha eski- sinden kuvvetli bir sademe ile Sarstı. Genç ressamlar tarafımdan açılan ve gazetelerde uzun, uzun tenkitleri ya- pılan bir resim ve heykel sergisini geziyordu. Birden gözleri, bütün hat- larile, bütün güzellik ve ihtişamile ona benziyen mermer bir taş parça- gının dilsiz ve sağır varlığında sabit. leşti. Sergi tenha idi. Bulunduğu salonda kendinden başka ziyaretçi yoktu., heykelin tâ yanma gitti. Ku- laklarında tiz bir genç kız kahkaha- sının akislerini duyar gibi oldu. Du- dakları titreyerek onun ismini tek- rarladı: Jale.. Ne kadar ona benzi- yor.. küçük plâka üzerinde onu ya- ratan ve yaşatan sanatkârm ismini okudu: Necdet ve daha ufak bir ya- z ile de şöyle yazılı idi (etüt). Bir hafta en tenha saatleri intihap ederek, her gün gelip bu heykelin, &in.. sergi memurlarından ress Adresini öğrendi. Bu belki, dedi nim için kötü tesadüfün iyi bir neti- cesi olacaktır, Heykeltraş Necdet, Ayazı bir apartımanda — oturuyordu. . buldu! Merdivenleri çıkarken kalb çarpıyordu. Biraz #onra her öğrenmiş bulunacaktı. bu taş 7 kargı da dört senedir şuuruna hâkim olan lti aşkımım — har fakat vuzuhlu güzelliğini doya doya seyre- diyordu. Hiç olmazsa bu soğuk taş parçası benziyeni gibi müstehzi ve mağrur değildi.. ona öldürücü kah- kah le etm niha- yet bütün ve hattâ belki bütün ömrünü bu hare- ketsiz taş parçasının önünde geçir- miye razı olacak kadar marazileşen mezi hey n T Bir var? diye sordu. Necati Gülmez he- yecanla konuşuyordu: Ç — Üstadım, sizi - bilhassa ve tebrike geldim. Bir haftadır gün sergiye gidiyor, ibda büyük eserinizi hayranlıkla sey yorüum, Yalnız müsaade ederseniz. ze bu ilhamı bahşeden modelin &: bini öğrenmek isterim. Bunu b değil mi? € sevgi hislerini ve şüphelerini hallet. mek istedi. Kim bilir belki de ona benziyen bu tüş parçasının sahibi Genç heykeltraş içini dolduran bü- tün bir hızla alabildiğine şen b attı. birincisi kadar merhametsiz değildi.. belki o; güzelliğini bir heykeltraşın gelik kalemine Ssatmış masum bir Zzavallı idi. Bu niçin böyle olmasın ? Kafa tasını bir burgu gibi oyan ve mazbut itiyatlarmı perişan eden gü- Zel kızı o, bütün varlığile, bütün hişsile ve hattâ bütün şuurile çılgın- ca sevmişti. Bunu niçin itiraf etme- Bu kolay hem pek kolay azizim, dedi.. Bu model kendi karımdır. Ba- na tezimi kazandıran, beni şöhrete kayuşturan karımın... ve kapıyı aça- rak dışarı seslendi: — Jale, zdk&wimın yeni bir takdirkârı k Mahmut Attilâ AYKUT.

Bu sayıdan diğer sayfalar: