18 Aralık 1940 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 2

18 Aralık 1940 tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ey yurt!. , renksiz irdüum! Di min kuca,; ik; senin ik... Yalçıış öllerin sab, Yhana Ün im varlığı âze bağlı-. ar olmak, madeti, 8€ Türk ruhü, | ünde, yeşili a a P V) Gen ç Kadın; Hayatını a Adama Minnet ve Takdirle Baktı BKU ç üzt Çok geçmeden onların da biri kolundan, diğeri sırtmdan pala- nın tersile birer darbe yediler. Karşılarındaki usta dövüşçünün | elindeki silâhı sopa gibi kullana- | rak ve kendilerini yaralamıya ve | bürünerek kulaklara ulaştı. dını sormağa ne hacet baba. Dar zamanda yetiştiğinden belli değil miydi ki? ça Ğ Hızırm hayatında derin bir! öldürmiye bile tenezzül den | adamakıllı hırpalıyacağını ve hat- | tâ dizüstü getirip kulaklarından tutarak deliğe tıkılmak üzere su- başıya teslim — edeceğini çoktan N aet îmrmda hiş Ben, şimi yurdumdaniği Yüz kere, herkes duyiği kün varlığiğlk Bir zamlili sanlar, tâş vuklarında da refah $ vaş asırla, Türke ya ruhu, fikr ler, bir g lik hisset yüdü, öyl tı sardı. varmak zımdı. TÜf gelmişle! daraldı. gidermekiği " ü z üŞ ee Çarp ikinci safh başlamasile köşede beliren iki karaltı bu kanlı çarpışmanın ıeı-> siz şahitleri ol lardı değişiklik hasıl olmuştu. O, artık yaydan olanca hızı ile vınlıyarak boşluğu yaran ve rastgeldiği yer- de yara açan bir ok gibi ileri atı- lamıyordu. İdrâki ağırlaşmış, i- İradesi hantallaşmıştı. Rastgeldiği yerde çöküyor, elini çenesine da- yayarak dalıp dalıp gidiyordu. Bağrı yanık saz şairlerinin mani kuduğu kahve peykelerinden, i- Çok geçmeden üç haydut su't—wV larını dönüp, tabanları yağla- makta gecikmediler. Biraz sonra daraçık sokakta kanlı cesetlerle, | inliyen yaralılar ve baygın vücut- | ler kaldı. Palasını kınına sokan adam, etrafına göz gezdirince, çip, içip ah çeken dertlilerin top- landığı meyhanelerden ayrılamı- yordu. Bir gölge gibi arkasından gi- den iki gönüllü uşak, ilkin ağa- larındaki bu değişikliğe dudak büküp geçmek istediler. Çünkü — Aşker b ; VATAN ŞEHİR HABERLERİ ——— 78-12-90 —Ş GÜNDEN ardım Bir Komisyon Kuruldu Asker ailelerine yapılacak yar- dımın biran evvel yapılması için |esaslı faaliyet başlamıştır. Kazalardaki tahakkukların sü- 'yatle yapılması ve tevziatın tes- rüi için tahakkuk işlerile yakından meşgul olmak, ve kazaları dola- şarak nezaret etmek üzere bele- diye reis muavini Lütfi Aksoy, b di mürek- Ailelerine | Münakalât Vekilinin Tetkikleri Vekil, Dün Sirkeci Garını, Havuzları, Atelyeleri, Telefon İdaresini Gezerek Direktifler Verdi. Münakalât Vekili Cevdet Ke- rim İncedayı, İstanbuldaki tetkik. lerine devam etmektedir. Vekil, dün saat 12 de Sirkeci garına giderek Dewvlet Demiryol- larına ait işlerle meşgul olduktan sonra öğle yemeğini Galata mh- Mn S ÖYA SAai Va tir. da 325 bin, Beyoğlunda 300 bin, Fatihte 21250, Bakırköyünde de 6198 liralık tahakkuk yapılmıştır. / Et İşi Tetkik Ediliyor | Bt fiyatları her gün bir parça da- ha yükselmektedir. Bu tereffüe se- vapu- runda yemişlerdir. Yemekte Ve- k Dr. Ltf Kırdar, Tücnet Oda- £ sı reisi Mithat Nemli ve ikinci reis Ahmet Kara, “ Denizyolları ; müdürü İbrahim Kemal ve İi- manlar Manyas hazır bulunmuşlardır. Vekil, bundan sonra Limanlar * umum müdürlüğünde biraz meş- gul olduk sonra Haliçteki ha- bep olarak İ: son g vakanın dehşet ve azametini an- | bu hayat onların da zevkini ok- | *7 hayvan gelmesi gösterilmekle be- ladı ve uzakta duran iki yatağan- h gölgeye: | — Beri gelin. Leş kargaları| gibi uzaktan ne bakıp duruyor-| sunuz! Burası muharebe yerine dönmüş, yoksa herifler geri dö- ner de üstümüze çullanır diye mi ürkersiniz, diye seslendi. Gölgelerin ikisi de seğirttiler ve hemen yerdekileri yoklamıya koyuldular. Biri ay ışığının yar- dımile yerde yatanlarda yara be- re arıyor; bir yandan da ayakta şuyordu. Gündüzleri çubuk tüt- türüp kahve içerek zevzeklik et- raber İstanbul belediyesi bunun Üze- rinde esaslı tetkikata başlamıştır. mek, akşamları bakır kupalard şarap çekiştirerek bir köşede s- zıp geceyi deliksiz bir uyku ile geçirmek, hiç te fena bir hayat değildi. Fakat gitgide ağalarının hüzünlü hali onların yüreğinde de yer etmiye başladı, Hele Hızırın her gittiği yerde keselerin sırımlarını çö- zerek çil akçeleri toy bir miras- yedi gibi sağa sola serpmiye baş- l bir hayli telâşlanıyor- duran dövüşçüye: * R ÇAS | b b ya kalkmayın. «Erlerin dövüştü- ğü yerde it sürülerine ürümek | düşmez» diyen sen değil miydin, | ağam? Herifleri uaklıyacağın ilk | adımda besbelliydi, diye cevap vermiye savaşıyordu. Ay kendini örten bulutlardan | büsbütün sıyrıldı. Dar sokakta gümüş bir aydınlık, yerde uza- nanları gözlere daha iyi göstere- bildi; bu kanlı sahneye hâkim genç ve dik bir sima da; biitün& hatlarile meydını' çıktı. Yım-w lardı. Üç gün sonra yine İstan- bul sokaklarında kemerlerini sı- | kıştırıp kuşaklarımı darlaştırarak , G TRN” sağ öyünü yiyecek Yuman erlerine Noel hediyesi Naile Tevfik Sağlamın teşebbüsile güzide Türk bayanları tarafından para ve İ: ' l rinin de yardımı ile Yunan askerleri- ne Noel hediyesi olarak gönderilecek şeker miktarı on dört bin kutuyu bulmuş, Bayan Nalfle Tevfik Sağlam ve Refika Hulüsi Behçetten mürek- kep komisyon bu hediyeleri, gönde- rilmek üzere dün Kızılaya teslim et- mişlerdir. Kars valisi Ankaraya gitti koşacaklarını düşünerek tasala- nıyorlardı. Her zaman karşıları- e A YT 5 Kars tayin edilen vali vuzlara gitmişler, yeni atölye ve Balat atölyelerini gezmişler, ame. le ile yakından alâkadar olarak onların çalışma tarzları hususunda | bazı direktifler vermişlerdir. Vekil, idaresi altında bulunan memur ve hdeml teftiş- gayret sarfedilmesini işaret etmiş- lerdir. de de meşgul olmuş ve eksik ve- sajtin diğer mıntakalarda âtıl bir leri esnasında daima çok çalış- malarımı, ve işlerin mümkün mer- tebe erken çıkarılması için âzami iy kalan — vesaitle itmam edilmesini işaret etmişlerdir. Bu h derhal — teşebbüse geçil- Münakalât Vekili, Haliçteki depolardan birinde |miş ve İzmirden bir romorkörle mavna istenmiştir. İskenderun- dan da getirtilmesi için teşebbüse geçilen romorkör kış mevsimi dolayısile limanımıza biraz geç gelecektir. Vekil, akşam geç vakit telefon idaresine giderek telefon işlerimiz üzerinde de meşgul olmuşlardır. GÜNE Yozgad'ın Küçük Ressamları Yazan: ÜÇ YILDIZ minönü Halkevinde YoOZ gat orta mektebi çi ö larmın açtığı resim sergisini gö dünüz mü? Görmedinizse V* şayet bu satırları okuduğunuz zaman henüz kaj; gi için elli mutlaka görünüz. Bu sizin Taksim gazinosunda yüz kuruşa içeceğiniz bir fincan kâl” vweden çok daha kârlı ohalk'_'" Sanattan anlıyorsanız gi Birçok kabiliyetlerin ne zengin Eiılmkleıle duvur:% şerip filizlendiğini gö ğ büyük — milletinizin kudretift olan emniyetiniz artacak. ; Anlamıyorsanız gidin.L İ':.”; nide bir ilkbaharı vardı. Şimdi ezici meşguliyetleriniz ırll# arasıra hasretle hatır larda aramıya gittiğiniz fakat ne kokusunu, ne rengini artık bel Kü ve ötüşlerini : yamadığı — kuşlara — bakarak «Ağızlarını açıyorlar ımml”” ye sesleri çıkmıyor» diyen ihtir yar gibi nereye gitti ini 807 duğ bir bahar. İçte ©o eski baharı r daki dere, bahçe, ağaç, SiğfE resimlerinde, suya eğilen söğüt ler, dumanlı dağlarda eski 167 gile, eski kokusile bulacak V" çocuk kalbinizin kısa bir zamân Navnalar Antrepo Olarak Kul'anılmayacak Liman vesaiti kâfi gelmediğin- den Liman idaresi esaslı tedbir- ler almıya başlamıştır. Pazartesiden itibaren tatbika başlanılacak bu yeni tedbirler Hüdai Ki ban vekâ - letle temas etmek üÜzere dün akşam LA dolgun" keseli ağalar çıkacağını, çıksa da onlara bir iyilik paha- sına sekiz on kese şunacaklarını ummuyorlardı. Eğer Hızırın aklına uyup ta ça- tışmanın sonra onunla beraber kaktan uzaki olsalardı, lan £ B| rarak örtünmiye — savaşan genç kadın, kendini kurtaran bu dik heykele hayret ve takdirle bak-| mıya başladı. Siyah kadife gözler bir yerde yatanları süzdükten sonra yine o heykelde karar kıldı. K- zıl bir dudağın kıvrımları ara- sından, pınardan dökülen bir su şırıltısı kadar âhenkli bir ses: | — Sağ ol, yiğit delikanlı. Ca- nımızı — kurtardınız; biz de onu uğrunuza vakfettik, Diye mırıldandı. Yiğit adam bu sözlerden ser- semlemiş gibiydi. Yüreğinin han- EKe e y kopup vekliğ fer gi kavrıyamadığı bir ürperiş, çelik vücudünde sarsıntılar yaratmıştı. | Başını kaldırıp gözlerini genç ka- | dına dikti ve utangaç bir eda ile cevap verdi: — Yiğitlik darda kalana ye- tişmekle olur. Avratlara pala sal. lıyan herifleri kaçırdıksa, büyük bir amrifet işlemiş değiliz. Bu mırıltıya benziyen konuş- ma sırasında bayılan kadınlar da ayılmış, haydutların tartaklama- sından dizlerini bıağı ç»zuluıı:ı yer biler'd şimdi bol bol harcadıkları bu pa- racıklar da olmiyacaktı. Hızır zorda kalmış üç beş ki- şiyiş üç beş kılıç gösterişile kur- tardıktan sonra, onlardan hedi- ye de olsa para almağı onuruna yedirmemişti. Fakat kurnaz u- şaklar çapulcuların lâşeleri üze- rine düşerken tatlı bir şıkırtı gı- karan keseleri, serpilen darılar üzerine atılan güvercin çevikliği ile bir lâhzada toplayıvyermişler, ve geçirdikleri korkulu hâdise- den dolayı hâlâ tirtir titriyen a- ğalara ve hatunlara birer hoşça kalın bile demeden, Hızırın pe- şinden seğirtmişlerdi. İşte bu bol bol serpilip çar çur edilen çil akçecikler bu iki uşa- ğın açık gözlülüklerinin birer se- meresinden başka bir şey değik di. Fakat Hızır onları, çubuğunun ateşini tazeliyen genç kahveci oğ- Hüdai Karatabanın belediye daimi belediye da birinci olarak tahliye işi gelmektedir. Şimdiye kadar mavnalar tüc- carlar tarafmdan antrepo olarak yazı işleri müdürü Necati vekâlet e- decektir. Köprü - Anadolu hattı seferleri Heatt | y A l R K | böylı bu gibi mavnalar ancak 3 gün an- trepo olarak kullanılacak ve bu üç gün zarfında mallarmı çekmi- 1 Denizyolları idaresi mevsim dola- yısile her sene olduğu gibi köprü - Anadolu hattı seferlerini kaldırmış- tır. Vapurlar bu hatta Modaya ka - dar işliyecektir. y den ceza alınarak malları karaya çıkarılarak Jliman antre- polarına konacak ve orada da üç gün bekletildikten sonra her geçen gün için munzam bir ceza ücreti istenecektir. Alârm İçin Canavar Düdükleri Turgutlu Köyünden Bir Gencin Yaptığı K iR ı. Du"dıı"klerş Tecrübe ve Kabul Edildi lanına, sazının hazin nağmesine | uydurduğu yanık manileri kımı, karma karışık sakallı şairlere, par | maklarına taktığı zilleri şıkırdata | şıkırdata gerdan kıran köçekle- re, serpip duruyordu. n | lere l e, doğrulmuşlardı. Delikanlıya tu- tunup ayağa kalkarken birisi sor- u: — Arslan delikanlı adım ne? Genç adam, ürkek bir ceylân gibi duvarın dibinde duran genç kadına bakarak cevap verdi: — Hızır.. Kızıl dudaklar yine kıvrıldı ve Ççrpına çırpına ortaya atılmak is- tiyen şuursuz benlik, bir nükteye Du la Veli başbaşa verip| |* Hızırın halindeki değişikliğin se- y ğ küş bebini araştırmıya koyuldular. Yeni yapılan canavar düdükleri Çünkü delikanlı kanadının al- |tından yara almış bir kuşa dön- | içinde yapılacaktır. Pasif ve aktif o- d larak ik bu tecrübeler için ha müştü. Dört uğru ile ç | küçük bir ağrı verecek bir yar?, ©ü*Yklar ikmal edilmek Üzeredir. bile almadan sıyrılmış olan F> ğ Turgut Mete ismindeki bir Türk zır, o günden sonra yaralı bir Z? Pamukova nahiyesinin Turgut Alarm tecrübesi şehrimizde bu ıy[î:ır.Bu v " H ve bunları yapan Turgut Mete |Romanya, Yugoslavyaya Pamuk Sevkıyatı Bü İş'e Ziraat Bankası Uğraşacak Ankara, 17 (Telefonla) — | bugünlerde Vekiller Heyetine Yaptığı ! la ibil sevkedilecekti Romanya 've Yugoslavyaya pa-| İngiltereden mal geldi muk sevketmek üzere icap eden — İngilttereden mühim mik tedbirlerin alınmasına başlanmış- tır. Hükümet pamuk sevkinin tek elden idare edilebilmesini temin için bu işle uğraşmak üzere Ziraat Bankasını tavzif etmek k - ithalât eşyası gelmiştir. Gelen malların arasında kalın kösele, 200 bin tenekelik saç levha var- dır. Diğer y yeni- SN dadır. Banka, esas itibarile doğ- UBU |den itbalât eşyası ve bu arada rudan doğruya mü ı!ı-_ ve her türlü yünlü, V| , Y Clğı -) uğ A ; ;' gıhl p İ icap ettiği takdirde ih bir-| — Dericiler heyeti Ank d liklerle de teması temin edecek | döndü | Bundan bir müddet evvel ve tüccarın elinde bulunan pa- müuğu satın alabilecektir. Bu hu- Ticaret Vekâleti fınd “muamele vergisinde bazı tadilâtı görüşmek üzere Ankaraya gitmiş kurl Taaii susta h heyeti dün ak- b J Ki blahi A şam şehrimi: göğsünüzde eski hız ve ı“_'l' Bu sergiyi meydana getirei” ler orta mektep çocuklınd”' Hani şu Anadoluya yolım“" düştüğü zaman çıplak ıyııkl“ı le otomobilmizin yanında koşâfi halk çocuklarının biraz kabatt ları ve kasket giymişleri. Elinizle çenenizin pö derisini çekiştirerek: di — Bıravo,. demek YGIIIA, bir istidat definesi varmış, diye düşüneceksiniz, p. Size hemen cevap vereyim' — O küçük çocuklardtf Anadolunun neresinde varsa define mutlaka orada da dır.. yalnız onu meydana ç,kıı' mak için Yozgaddaki genç 9f mektep mualliminin eline v ziyen ellerin biraz daha ç“?'î ması lâzım... O muallim D”i_ bakır yahut Vanda olaydı Em nönü Halkevinin duvarında © leketlerinin birbirine d Soruyorlar? Bir okuyucumuz — baklı olarak anlattı: Yaşım sekseni geçmiştir. Dün kapı çalındı. Elinde hacitz küğıt- larile bir memur gelerek beni sor- İdu: Evet.. aradığınız. benim de- dim. - yol vergisinden 985 sene- sinden itibaren beş senelik vergi borcunuz vardır. Haciz etmiye geldim demesin mi? Memur bir taraftan bunüu söylerken gözleri- ni yüzüme dikmiş garip garip ba- kıyordu.. Evlâdım dedim. Ben altmışı da, yetmişi de, sekseni de Deniz Vasıtalarının Kontrolü Ankara, 17 (Telefonla) — Sevahili mütecavire hariç olmak |üzere diğer yerlere sefer yapacak (olan her nevi deniz il vasıtâ- limandan hareketinden evvel alâkadar makamlardan ha- benzemiyen ayrı renkte bah? larını seyredecektik,.. — Seri cetvel tahtasile yol, dere, vaptıf resmi, pergelle araba tekel'w" köprü kemeri ve insan kâa'?” çizerek yetişmiş olmakla b":’ ber yeni mektebin - eskisind”; daha az randıman ver söyliyenlerin — teşrifini bi Pi Ö |reket. vesikası almıya mecbur tu- | tulması kararlaştırrlmıştır. Bu usul — Bir muallimin bir tek 97 ta mektepten aldığı rındıru;_ gemilerin her türlü kontrolünü| la kökü kim bilir ne derin i temin edecektir. hut ne sathi zeminlerde olan bi Ü SO kanaati değiştirmek kabil F” İngiliz muherrirler şebriraiad diretakilai ! Haklısınız. maalesef.. öteki rinden Lord Daksan ile Leydi Dak -| muallimlerin yeni çocuk seviy” geçmişim. Böyle bir tim kalmamıştır. Beş senedenbe- ri de hiçbir ihbarname san ve İng kültür mümessillerinden Mister Grau An - ki haczetmiye geliyorsunuz, de - yince, hüviyet cüzdanımdan ya- amr Ööğrendikten sonra affeder- gelerek dün sa - bah Vali ve Belediye Reisi Doktor Lütfi Kırdarı ziyaret etmişlerdir. Bugün kıymetli muharrir Beyoğlu de bir verecektir. siniz. Yanlış y diyerek gitti. Bu memurun elinde bir sü- rü Bu M kil mesafeden duyulmaktadır. Bunlardan otuz tanesi dün vilâyet seferberlik müdürlüğüne teslim edil- miştir. Ve bugünlerde de kazalara tevzi ktır. Bu tecrübe ani o- bir arslana dönmüştü. Yü köyündeki Tursun Veliye: düdükleri yapmış ve bunlar yapılan (Arkası var) tecrübelerden sonra kabul edilmiş- lacağı için yapılacağı gün tabil bil- 4, dirilmiyecektir. kâğıtları yazıp doldurmak — için sarfedilen zamana, küğıtlara, me- murun kaybettiği vakte, — defter-i lerin yanlışlığına acımamak el - den gelmiyor. Acaba bu yanlışlık- larm önüne geçilemez mi? g b üdürü Anlı itti İstanbul belediyesi imar müdürü Hüsnü Süleymaniye, Sultanahmet, Topkapı, Silivrikapı, Aksaray, Kara- gümrük, Tophane, Karaköy ve Azap kapı plânlarını tasdik ettirmek ve bu hususta vekâlete izahat vermek üzere dün akşam Ankaraya gitmiş- tir. ve ruhunda meydana pwdâ farkları - ki cetvel ve perg* yapılmış resimle bunlar al'l"î dakine yakındır - bu sergide ? duğu kadar göze çarpıcı boy? larla belirtmiye imkân yokti Fakat şunu size hatırlatayım di çakılla dolu olduğu rivayet a len bir torbaya ilk el atışın çek bir inci çıkarırsanız o insinin !© olduğuna — inanmanızı mantık kabul etmez. ; Bugece Nöbetçi Eczanelöf Beyoğlunda Galatasaray ve i lâl, Taksimde Kürkçiyan ve Paro natyan, Şişlide Asım, Galatada F” nin de bu Ayaklarıma ökçesiz, sandal biçimin- de iskarpinler yort: — HAâhi Piraye!.. Senin bu kadar değişeceğini, iriteşeceğini hiç zannet mezdim, diyordu... Ben senin yanın- da çocuk gibi kalryorum.. O fasih, tane tane konuşuyordu: — Ben sahil çocuğuyum... Sa ke- da kalan ağa gü- neş, toprak ve su ile kuvvetlenirler, irileşirler, hattâ azarlar... ve esmer bir kız olan Piraye şahsen irkindi. Kalm kaşları, basık ba kızı için birer damla yaş parlı- yordu. Nihayet Râna Hanrm ayağa kalk- tı. Kapıya doğru yürüyerek: — Yemek hazırdır zannederim, de- di. Haydi aşağı inelim Nesrin!.. Genç kız cevap vermeden annesini takip etti. Beş dakika sonra Murat Bey, Râna Hanım ve Nesrin sofra başımda bulunuyorlardı. * Ki SESİZ AMCA KIZI Yirmi beş yaşlarında, uzun boylııı Bu söze hepsi güldüler. O ilâve etti: — Nesrin. mademki on sekiz yaşın burnu, sarkık dudaklarile kendisini İlk defa görenlerde büyük bir antipa- ti uyandırırdı. Fakat, biraz sert ba- Biymişti. Nesrin mütebessim başmı sallı -| yuldu. kan küçük gözlerine dikkat edilirse, bu erkek tipli sakil kızım şiddetli bir zekâya malik olduğu anlaşılırdı. Pirayenin zekâsından başka iki meziyeti daha vardı: Biri güzel söz söylemesi, diğeri ahenktar bir sese malik olması!.. İşte yine herkes, yarım saattenbe- rl onun seyahat hikâyelerini büyük bir lezzetle dinliyordu. Arkasında beyaz ketenden spor bir elbise vardı. dadır daha yirmiye kadar uzar... Murat Bey alayci bir tavırla sö- zünü kesti: — Fakat burası sulak bir arazi değil!.. Yalnız güneş ile toprak ne- batatı kavurmaz mı ya?.. Piraye amcasma tecessüsle bak- Râna Hanım delikanlıya yer gös- terirken Murat Beyin gür sesi du- — Evvelâ size yeğenim Pirayeyi Bir aralık Saffet, Murat Beye tav la oynamayı teklif etti. Birkaç parti tavladan sonra güneş çekilip etrafa takdim edeyim... Sonra Pirayeye dönüp İlâve etti: — Çiftlik komşumuz Saffet Beye- fendi... Saffet bir saniye karşısında otu- ran genç kızı süzdü. bi içeri girdiler. Râna Hanmm o akşam Saffeti bı- rakmamıştı. Yemek — neşeli — yendi. Kahveleri salonda içtiler.. Piraye ile | Saffet pek seyrek konuşuyorlardı. Genç kız bu akşam mütemadiyen mda bir hayret ifadesi vardı. Sonra bir a- Nesrinin dikkat — ediyor, onun delikanlrya meftun ve hayran dım yanma şarak görüyordu. Fakat Saffet — Müş oldum değildi, O, herkese yüksek- — © şeref bendenize ait efendim..| ten bakan nazarlarını biran bile genç Genç adamın eli tutmadı. kızm y yalnız bile yalnız bu büs - güneş insanı bir temmuz ayı gibi ya- kıyordu. Piraye ile Nesrin kahval - mal, ünde Minasyan, KÜĞ pazarda Hikmet, Alemdarda RASİlİ Kumkapıda Haydar, Şehzadeba$i” Grkvelili Nakm l tıdan sonra biraz çiftliği dolaşı lar ve nihayet yorularak kestanelerin Nesrin dalgındı. Piraye belli etme- den onu tetkik ediyor, fakat sırrımı deşmek için hiçbir söz Şehr ragümrükte Kemal, Fenerde da Şeref, Kadıköyde Moda cadde$i” de Sıhhat, Beşiktaşta Vidin, Ot% du. Lâkin her şeyi anlamıştı. Zaten onun zeki bakışlarından ne kaçardı kif.. Fütursuz bir tavırla sordu: — Çiftlikte nasıl vakit geçiriyor- sun Nesrin?. Yalnız başına insan ne- rede olsa sıkılır... Bu civarda hiç ar- pi başmın hafif bir hareketile mukabele etti. bütün hoş görünmek için güzel ba- şını sevimli hareketlerle sağa — sola Bu gayri tabli vaziyet gözüne batmıştı. Fakat hiç kimse bir şey söylemiye cesaret edemedi. Saffet, Râna Hanımla Nesrinin or- tasına oturmuştu. Onlarla öteden be- tı. Fakat cevap riy olamadı. Zira ani bir heyecana tutu- larak şiddetle sarsılmıştı!.. — Buyurunuz Saffet Bey.. Hele riden çiftliğe, — çiftçiliğe dair bazi şeyler anlatıyordu. Murat Beyle Piraye, onlarla alâkadar olma- yıp, Pirayenin doğup büyüdüğü Ça - nakkaleden bahsediyorlardı. çevirerek Geç vakte kadar oturuldu. Nesrin biraz piyano çaldı. Pirayeye şarkı söylemesi için çok ısrar ettilerse de © bunu bir şekilde yok mu?.. Nihayet Saffet veda ederek ayrıl- dı ve herkes dairelerine çekildi. * ÇOK GARİP BİR TESADÜF... HBava o kadar güzeldi ki, âdeta köyde (Ortaköy), Arnavutköyde 05 tiyadis, Merkez, Üski Selimiyede (Selimiye), Wd' man, Büyükadada Halk, Heybelidi” da Halk eczaneleri. ) ei hNAEVİM 18 BİRİNCİKANUN 1940 ÇARŞAMBA YIL: 1940 - AY: 12 - GÜN: 359 BUMİ : 1856 — 1 incikânun: & HİCRİ: 1859 — ZİLKADE * VAKİT VASATI EZANİ — ——— _'/ GÜNEŞ : 8,20 2,38 ÖĞLE : 13,10 7,28 İKİNDİ : 15,30 9,48 AKŞAM: 1742 — 1200 YATSI : 19,21 1,89 İMSÂK : 6,88 — 1260 )

Bu sayıdan diğer sayfalar: