| senedenberi — Siyasi; Askeri —| Romanyanın | Verdiği Yerler Romanyalılar — Transilvanya in Turnuseverinde biraz kafa tar gibi göründüler, Fakat Vi- ana konferansındaki masa ba- | era oturunca birdenbire yumu: Padılar. Evvelce Transilvanya opraklarından şerit kadar dar | Pbir parçadan başka bir şey ve- Temiyeceklerini iddü yi | balde Viyanada — 45,000 k 'etre murabbar araziyi oralar» a oturan Rumen ekseriy kibetile dahi fazlaca meşgul o- nadan bıraktılar. Bu neticeyi, Turnuseverin- den sonra iki tarafın mihyerci- ler tarafından Viyanaya davet Olunduğunu haber aldığımız Şin tahmin etmiştik, Zaten Yansilvanyanın — mukadderalı Ürnüseverin müzakerelerinden * evve! taayyün — etmişti. M: Yarlar taleplerinde bu kadar â- tikâr davranamadıkları bir za- Dmanda Macar, Rumen, Bulgar | üşvekil ve hariciye — nazırları “Almanyanın davetine — icabetle 'ershtesgaden'e gittilerdi. Tu- a boyu ve Balkanlar muvaze- Resinin mevzuubahs — ola Mihver matbuatınca alenen bil- dirilen o toplantıdan Romanya- nin hacamat olmadan çıkması- a imkân yoktu. 1939 Avru; Sında Berahtesgaden esasen kü Sük devletler için pek netameli p mülâkat yeri idi.. Rüumen 'x'e*ıl li Gigurtu ile Hariciye 'azıc Manoilescu Tiransilvan- Haa yarısını o yolculukta vere h*ılııdı'. «İştiha, yedikçe açı- " derler. Bershtesgaden'de İvanyanın bir — kenarının ladını alan Macarlar, Viyanada Töusinı yediler, Bu - vesile ile Tansilvanyanın tekmil nüfusu- ar ve | manların miktar ve nisbetle- | Tmeyi faydalı bulduk. Ansilvanyanın umum nüfusu, buçuk milyon kadardır. Bu- yağı asgari üç milyonu Roman- Düi buçuk milyona yakın w â'" Maucar ve yarım milyo- a Almandır. ö : iyetin ekseriyeti peşin- Mij Szüklediği garip Beynel: Tilel düvalardan biri de gu | Tansilvanya düvasıdır. R. 'Ugünkü anlaşmaya nazaran, Mapanyada — kalan — kalabalık galtar şehirleri içinde Arad. kağttvar, Braşov Macar ltürünün çok nüfuz ettiği Merkez var. Bilhassa Arad, Ma- Pristandaki Seged — karşısında duda en yakın bir. istasyon- Roz: İstihaları iyice açılmış ve b nyanın hatır — sayarlığına Banmış olan Macar balkının Tözlerini bu hudut şehrinin da- iMa çekeceği muhakkaktır. Al Ban iktısadi arzularına bir gün ;yun eğmemek gafletinde bu- işpacak bir Romanyanın Macar- T tarafından tecziyesi için bu 'r daimi bir münazaa ve- Nlesi olarak kalacaktır. TAVA HARFPLERİ Tn bi e hün Hava lerinin — tarzı iki İlmdenbenh“ıîığı yul ayni tekilde devam etmektedi: Almanlar yüksek infilâkli ve Ağultulu bombalar atarak İngi- Maneviyatı üzerinde tesir ic- a etmek istiyorlar. ,Yalnız dün gelen tebliğe ba- lirsa, geçen hafta bombardı- Mancıları fazla avcı refakatinde Böndermekten — vazgeçmiş gibi Körünen Almanlar dündenbe- | 'i bombardıman — filolarını — iki li avcı filolarının refakatinde sevke başlamışlardır. Bu da re- fakatsiz - hafif bombardıman tayyarelerile yapılan hücumla- kâli tesir yapamadığını Al- manların da anlayıp eski sister e döndüklerini gösterir ŞA SAMSUNDA TÜTÜN REKOL- | Di TESİ“ÇOK iyi Bamsun, 31 (AMA.) — Mmtakamız tütün rekolte ve kalitesi bu — sene çok mükemmeldir. Salâhiyettar mü- tehanstaların ifedelerine göre yürmi | derece iyi Bir mah- | Yul alınmamıştır. önlbülür | ZİRAAT VEKİLİ KIRŞEHİRDE Ankara, 31 (ALA.) — Ziraat Ve. kili Muhlis Erkmen bugün refakat. lerinde vilâyet ziraat müdürü oldu- Bu halde ötömodile Kırşehira git. Miştir Muhliz. Erkmen Kırşehir ve civa- | Tinda ziral vaziyeti ve bu mıntaka- | YA gönderilmiş olan biçki ve bar- | Tan makinelerinin çalışmalarını tet- | kik ettikter sanza Yazgada geçerok | tetkiklerine Gevamı eyliyecektir. — | SERBEST FIRSAT MEKTEBİ Program, — imlihan, devam mecburiyeti yok. Talebe, sevdiği derse gider, sevmediğine gitmez. Mektep' deyince neler hatıra gelir) Program, — imtihan, ceza, devam mecburiyeli filân değil mi? Amerikada Kolorado hükü- meti bunların hepsinden uzak bir mektep düşünmüş — ve kur- muştur. Mektebin adı - (Serbest Fırsat Mektebi) dir. Yeni mek- | tep, her isteyene her şeyi öğren- mek fırsatını verir. Fakat bu fir- sattan istifade talebenin kendisi- ne aittir. Ortada hiçbir nevi cebir yoktur. Yarının maarifi'için hiç şüphe yok ki yeni ve hayırlı bir çığı kargısındayız. Bu yeni mektebin garip hikâyesini mektep — müfet- tişlerinden Rose adında biri, Amerika —mecmyasında — anlat- mıştır. Müfettişi dinliyelim: Bir gün bir baba sürlikliyerek İbir çocuk getirdi. Şöyle dert dök- tür — Ben bu haylâzı bir türlü yo- la getiremedim. Hiçbir mektep- te dikiş tutturmuyor. —Adam öl- mak istemiyor. Son olarak bu mektebi yoklamağa geldim. Mektep müdürü bu işi bana bıraktı. Ben de babayı bir tara- fa $ekerek dedim ki Siz o kadar hiddetlisiniz ki sizin önünüzde çocukla konuş- mak doğru olmaz. Bizi biraz yal- nız birakınız. Baba gittiklen sonra döndüm: — Düva nerede, bakayım? — Ne olacak. Babam bu mek- tebe gelmemi istiyor. Ben istemi- yorum. — Öyle ise kasavet çekme, sen bu mektebe giremezsin. GCirme- ne ben müsaade etmem. — Neden giremezmişim? Be- nim nem eksik? — Bu mektebe yalnız isteyen: leri ve yalvaranları alırlar. Zorla kimseyi almazlar. - Fakat baban seni bana bıraktı. Seninle biraz konuşmuş gibi görünelim ki işi- çocuğa | mi baştan attı demesin. Ben bu- rada durup konuşamam.. Mekte- bi dolaşmam ve teftiş etmem İâ- zım geliyor. İstersen sen de be- raber gel. Dolaşmağa başladık. Bir ta- | rafta bir matbaa, düzinelerle ço cuk, yazı diziyor, makine işleti- yor. Diğer bir odada telgralçılar tâlim görüyor. Üçüncü bir odada bir nümune firni işliyor. Bir ta- rafta daktilo dereleri, diğer bir tarafta hatiplik dersi,.. Bır kız. muhtelif yaşlardan altmış kadar kişiye konferans *veriyor. Maran- j | Öğrenmezsen bileceğin DA Çocuk makine dairesine ka: dolundu. Merak ettiği ve sevdiği bu işi öğrenmeğe gayretle çalı- sıyordu. Fakat makinede çalışır- ken malzeme vesaire hakkında | notlar yazması ve dert anlatması lâzım geliyordu. | Muallim dedi ki: — Yazdığından bi uyor. İngilizcen z Çocuk utandı. Meramını iyice anlatmak için ingilizce — sınıfına kaydoldu. Bir müddet sonra ma- kineyi iyice kavramak için kendi |talebile hesap, tarih, hendese, İzik derslerine kaydoldu. Netice- de tam tahsil görerek iyi bir ma- inist diploması aldı. : Kolorado fırsat mektebi dün- yanın en garip, fakat en faydalı mektebidir. Program ve cebir olmaması sayesinde herkes ken- di merak ettiği şeye çalışıyor, zevkle yeni şeyler öğreniyor. Program — işinde — muallimlerin vasiliği altında kalacak veya her- kese körkörüne uyacak yerde is- tidadına ve arzusuna göre kendi kendini yetiştiriyor. Mektebin kapısında gu sözler yazılıdır: «Yeni bir şey öğrenmek isteyen her adam için serbesi mektep...> Talebenin en genci 13, en ih- tiyanı 82 yaşındadır. Burada hiçbir disiplin ve mec- buriyet bulunmamasına rağmen, daha doğrusu belki de bundan dolayı devam a, çalışma her mektepten fazladır. , | Serbest fırsat mektebine on | bin kadar talebe devam ediyor. Öyle olduğu halde talebeye yol gösterip dera tavsiye edecek bir| tek memur yoktur. Talebeden Biri ne ders alayım diye bir mu- | allimden akıl isterse mutlaka şu | kendi şey anla- Ne canın — istiyorsa... Ne öğrenmeğe merak ediyorsan. Mektepte sanat, ticaret, mes- lek dersi diye ne hatırınıza gelir- Talebeden çoğu, iş adamlardır. Bulundukları işte ilerlemek için veya sevdikle- ri başka bir mesleğe hazırlarmak mektebe gelirler. Serbest u- süller © kadar isti luyor ki | het müessese memur alırken, bu mektepte tecrübe gö: Ççiyor. 1500 mezun pılan bir tetkike göre bunlar rasında gördüğü tahsil sayesin: gelirini az zamanda iki Çıkaranlar az değildir. Diğerli de gelirini yüzde on ilâ yüzde yüz derecesinde arttırmışlardır. Garibi şu ki, eski klâsik mek- de İzibi geyler... gözhane, nümune berber dükkâ- nı, demirhane... Çocuk bir tarna tezgâhı önün- de durdu. Gözünlü tezgâhtan ayıs ramıyordu. Sordum: — Yoksa hoşuna şey mi gördün? — Bu tezgâh hoşuma gitti, Bırakırlarsa ben burada çalışmak isterim. Fakat başka — dera iste- mem. — Alâ, burada — çalış. Sana kimse başka ders vermez. — Nasıl olur, mekteplerde mutlaka başka dersler de göste- rirler. Tarih, hesap, ingilizce Filân teplerin ölçüsile (adam olmaz) hükmü verilen çocukların çoğu bu mektepte adam olmakla mıiyor, ortadan üstün bir zekâ ve istidat sahibi oldukları meydana çıkıyor. Serbest fırsat mektebinin da- yandığı ptensip şudür: eİstediği ve aradığı fırsata ve | imkâna kavuşan her normal İn- san, kendi kendini geçindirecek, kendi kendine hürmet edecek va ettirecek bir vatandaş olarak ye- tişebilir.» Fıirsat mektebi, — talebesinet «Başkaları yaptı, sen de yapabi- lirsin.» diyor ve bu dediği, hay- lâz diye klâsik mekteplerde ha- karet gören binlerce talebe hak- giden bir — Bu mektepte öyle şey yok. Kimse işine karışmaz. Kendin ne öğrenmek — islersen . Öğr Dünkü Tenis Maçları ve Yelken Birincilikleri Çalenç Kupası Cuma' günü — başlıyan çalenç | upam, teğie raBçlarma. di Dağ- Su - sporları ettiği İstanbul y nin ikinci günü dün Moda ko- yunda yapıldı. Çok şert bir havada , yapıla kı n cıl, ©etti. lık Klübünün Taksimdeki yeni yında devam edilmiş ve bu tur — karşılaşmalarında şu neticeler alınmıştır: 'Tek erkeklerde: Muhittin Hasana 6 - 3, 4 . 6 ; Bnisan Bambineya 6 - 0, 3, Davit, Baisanaya 7 - 5, -6, 8 - 6: Telyan, Pol'e 62 1. 20, Vedat Abut Baldiniye 6-1, «6. 6 - I. Baldini Semih Sü-| , 4>6, 6 4 galip| çlara 11 tekne lört tekneden üçü su al yarı;ı l:ııııkıı ve bir tanesi de dev. rildi. Yarış sonuna - kadi spordan Feyyaz ile Burhan çe. iştiler. Fakat Feyyaz — teknenin çarmıh teli koptuğundan — yarışı terki Galatasaraydan Burhan biriaci, yine — Galatasaraydan | Mahmut ikinci oldu. İreyyaya 6 - 4, Kluplerin Hazırlığı Klüpler, 22 Eylülde başlıya- gelmişlerdi cak olan İig maçlarına hazır n eCskila Olmak laoce hacasi kasıılaşmalar | — © ae ' yapmaktadırlar, Bu meyanda| Arevyan ils Baisana çifti Celâl Galatasaray birinci takımı bugün ile Rıza Dervişe 6 - 3, 6 - 4, Ja> Beykozş giderek ' Beykozlularla | fe ile Barabino da Pol ile Nuriye oynuyacaklardır. - Diğer taraftan V. 7 5 galip gelmişlerdir. bu sene yekdiğerine yakın bir| Dömi final müsabakaları bu: kuvvetta iki takım çıkaran Fener- | gün oynanacak, Muhittin Jafe ile bahçeliler de Fener stadında bir| Telyan Vedat ile karşılaşacakla: tecrübe maçı yapacaklardır. kdır, ——ODDATAR ASKER? BAHiİSLER 26 Ağustostan ba; giltereye kartı yapılı n tekrar şiddetlen reniyoruz. Bu akınlardan bekle- nen neticeler ne olabilir? Bunu mak için Almanyanın Büyük Britanyaya karşı giriştiği harbin esas gayesini ve buna ulaşmak için yapılacak hareketlerin ana hatlarını gözden geçirmek doğru olur. Almanyanın harp gayesi Bü- yük Britanya İmparatorluğunun parçalanmasıdır. -Büyük Bri ya İmparatorluğu iki yerden vi rulabilir: İmparatorluğun başı ve dimağı demek olan tanya adasından; kalbi makamın- da olan Hayfa, Portaait, İsken- keriyenin bulunduğu Akdenizin cenubu şarki köşesinden, Büyük Britanya adasından vurmak için ikj yol takip edilmektedir; Biri adaya asker — çıkarmak — süretile zaptı. diğeri de adanın hava kuvvetleri ve denizaltı gemilerile ablokı . Büyük Britanya adasına karşı yapılan hava akınları adaya ae- ker çıkarmğı hzırlamak ve ablo- kayı mücessir bir hale getirmek içindir. Bu akınlar gündüz av hi- mayesinde ve filolar halinde u- çan bomba tayyareleri kütleleri- le, gece akınları ise münferit ve- ya birkaç tayyareden mürekkep gruplarla yapılmaktadır. — * Gündüz akınlarında — Londra müdafaa sistemine nüfuz etmek ve kuvvetle vurabilmek imkânlı rının araştırıldığı — hissedilmekt dir. Nitekim 24 Ağustos öğleden evvel yapılan akında hücum ist karneti cenuptan şimale doğru i- ken öğleden sonra daha çok tay- yare ile yapılan akında istikamet şarktan garba Taymis mansabı DOKTORUNUZ. DİYOR K : Uykusunda Horlayanlar Bir okuyucum, — uykusunda horlamaktan şikâyetçi: (Bu fena huyam yüzünden — geceleri — baş- kalarını çok rahatsız. ediyormu- şum. Bundan nasıl kurtulayım!.) Diyor. Uykusunda herlüyan — imsanla hiç bir odada yattığımz var mı?. üküneti içinde, kamşu karyelada uyuyanın — gırtlağın- dan fışkaran bü. acayip — seslor, insamı ne kadar ir'aç eder? He- de horlüyanın oda arkadaşı hiraz da sinirli elursa vay bulinc. Belki yaztığı fena — gelmiştir diye horlyanı, bir. dakika — icin, uyandırıp — vaziyetini — düzeltmek kâfi geleceğini zannederken, bir müddet sonra, yine onun, halif- ton başlayıp, gittikçe şiddetlene- rek tokrarlanan horlamaları, hu zavallı sinirliye, sahahlara kadar, uykuyu haram eder. Onu büsbü- tün sinirlendirip harap ve berhat hale getirecek bir hüdine haline gelir. Horlamak yukarı tenoffüs yol- larında, yanl burunda, boğuzda, gırtlakta ve büyük mnefes — boru- larında bir ârıza mevcut — oldu- gunu güsterir. Bu takdirde, mu- ayyen yatma vaziyetlerinde, nex fes alıp verirken ukciğerlere gi- Fip çıkan hava, bu — müninlara arak İn- lere sebep olur. Bunlar da horlin- mayı hösüle getirir. İki burun deliğini birbirindea ayıran kıkırdaktan perdenin eğ- ri olması, burunda, boğuzda ma- razi etler ve ahtapol — (Polype) bulunması, hademciklerin — büyük bir hal alması horlamaların belli Başlı sebeplerindendir. İmsan kendisini Üşütüp — burun, boğaz, gırtlak nezlelerine tutul düğü yaman bürüları — ki van gışllarda şişkinlikler husale ge. Hir, Nefes yalları 8x çok darplır. Bu hal de müvakkat hor a gebep alabitir. Görülüyor Ki horlamak bir huy değil, sebepleri çok olan bir hastalıktır. Tedaviki için, her şeyden ev. vel bir müsyene İle, onun sebe. bini bulap ortaya çıkarmak Va. zımdır. Bu sebep izale — edilinen horlamanın en mücssir — tedavisi de yapılmış ve hasla bu müz'iç Arrzadan kurtarılmış olur, Dr. Nuri ERGENE N üi trame? Nişanlanma ı Emekli binbaşı Sencer'in keriz Nesihe Bencer ile Edirnede - yazı “Azmi Yüzilesi'nin yeğeni doktor st. jiyer İzettin Meriç dün — nişanlar: maştir. Yomelj atilen yeni Yüvularına aa- ç adetler dileriz. * |dan Londraya doğrudur. Büyük Bri-| , | kütlelerile havaya karşı müdafaa sistemi ayni zamanda ve ayni kıymette birer hedef olarak alın- mıştır. Gece hücumlarında az zayiat- la çok randıman almak için mün- ferit ve küçük grupl: çok yük- zekten uçmak süretile işıldakla- rın tenvirinden kurtulmak çarele- | ri aranmıştır. Tenvir edilemedik- leri için da gv - hücumlarile top | ateşinden korunmuşlardır. — Yal- | nız bombalarını atmak için mü- | nasip fırsatlarda pike ile alçala- | |rak hücum etmişlerdir. Hedefle- | Ti meyanında cenupta — (Ports- mouth), (Piymouth) ve cenubu | u garbi köşesinde Sally adam, İn- filoların dağıtılarak takip edildi- | gilterenin orta kumunın şarkında ği bildirilmektedir. Buna rağımen | Nevcastle ve Hull limanları, şi- Londra dış mahallelerine mahdut | mali şarkideki Fraserburgh şima- | bomba - düşmüş ve (Esseks) (linden geçen gemi - kafileleri ve| kontluğu ile (Duvr) ve garbın-| İngiliz limanlarına mayin dökül. |daki mıntaka bombalanmıştır. | mesi vardır ki abloka — maksadı Bu akınların nisbeten şiddetli ol- için seçilen hedeflerdir. masına rağmen iki hafta evvel al- | — Orta İngilterede iki - tayyare & gün devam eden akınlar kadar | fabrikası ve bir layyare meydanı siddetli olmadığı gerek tayyare ve cenup sahillerinde bazı tayya- adedine, gerekse tayyare zayia- re meydanları da bombalanmış: | tna barklarak —hükmolumabilir. tır ki bunlar hava üstünlüğünü | 26 .27 Ağustos gece akınlarında | istihsal için yapılacak hazırlıklar tehdit edilen mıntaka, daha ev- arasına giren hedeflerdir. 27 A-| velki gece akınlarına nisbetle da- ğustos gündüzün büyük bir akın ha büyüktür. Ve alarm müddeti | yapıldığına dair resmi tebliğe ve de daha uzun olinüştür. ajans haberlerine — rastlamadı Bu gece akınlarından beklenen | Yalnız akşam Manş denizi üzerin: maksadı Büyük Britanya adası- | de iki taraf avcılar arasında mın orta ve cenup kısmında yaşı- yük bir muharebe kaydedil. yan büyük bir nüfusu uykusuz ki, Manş denizi üzerinde devriye ve korku içinde sığınaklarda bı- yapan muhasım av tayyarelerinin rakarak maçidetecn ve manen yıp- | neker çıkarmak için bu mıntaka- ratmak; müdafan sistemini bütün | da haya üstünlüğünü istihsal ga- gece müteyakkız — bulundurarak | yesile yapılmış ilk avcı çarpışma- yormak; askeri fabrikaların veri- #dır. Bu muharebelerin Manş de- | mini azaltmak şeklinde hulâsa e- | nizi üzerinde avcılar arasında te- debiliriz. Görülüyor ki, sivil halk | kerrür edeceği tahmin olunur. Almanlar Ne Yapmak İstiyorlar ——— YAZAN: | Emekli Albay | Mecit SBAKMAR lagiliz tebliğlerinde; her iki a* ının İngiliz avcılarile topçuları tarafından akim ldiğı ve | Cevapsız Bıraktığım Sual Hasan Çavuşa — Erzincanda |Elim tabancaya gitti. Bir çektim- rastgeldim. İmralı mahkümların- | Kızı kaçıranlardan biri düştü. Bir dan biriyı daha çektim. Ötekisi düştü. - dama benziyordu. |nebi aldım. Anasna, kırde"mıe Zelzeleden sonra bir “gazeteci (teslim ettim. Arkadan katakol- kafilesile Erzincana ııı'mııı'-ıı. lar, mühkemelet, — hapihhaneler İmralı mahkümlarının — kıyamet / geldi. gününü andıran o felâket esna-| — Şimdi sorarım size, Beyim: sındaki mertçe, İnsanca, kahra- / Ben bir kanlı katil miyim? Benim manca hareketlerini duyunca içle- kimseye — düşmanlığım — yoktu. rinden birile konuşmak istedim. Kendi keyfim için bir insana | Tesadüf Hasan Çavuşu karşıma |lâh çekmedim. Ortada merhum | çıkardı. komşumun namusu vardı. Hasta Kanlı katil denilen adamların böyle bir kargaşalık asında kaçıhası veya ortalığı yağma et- mesi beklenirdi. Halbuki bu mal kümlar, nasılsa kıydıkları canla- rın kefaretini ödemek için bu hr- sab ganimet bilmişler, kendi ha- yatlarını tehlikeye koyarak nice canlar kurtarmışlardı. Hasan Çavuşla — güzetem için konuştuktan sonra kendim için sordum: Senin gibi mert, babayiğit | adamın elinden nası! oldu da bir İkaza çıktı) İmtalıya acaba ne| yüzden gittin) Kendi dilile anlattı. Ben sade- ce hatırımda kaldığı gibi tekrar edeceğim: — Bir gün komşunun — oğlu Mehmet, koşup geldi. Cılız. hat talıklı bir çocuktu. eHasan amca, dedi, karşı köydekiler kız karde- şim Zeynebi dağa - kaldırdılar. ıHeu hastayım, Namusumuzu kur- taramadım. Senden medet iste- |meğe geldim. Ne ederşen sen edersin. Namusumuzu temizli Çöcük - çarpıntıdan ıoluyoıs'u. Düşlüp ölecek sandım. Mehmedin babası kırk yıllık dünya âhiret komşumdu, Bir sene evvel ö | müştü. Namusunu ben — temizle- İmezsem — kim — temizliyecekti? | |<Dünyadan erkeklik kalkmadı | yal> diye düşündüm. Atıma at- Tadım. Tabancamı — belime tak- | tim. Komşunun kizini kaçıranla | yın arkasına düştüm. Yıldırım gi- bi koşuyordum. Biraz sonra yetiş- tm. Dur, dedim. Durmadılar. Darbımeseller Bevip döstünü, Boşamıp koca. na varma. Su akar deli bakar, Sayılı koyunu kurt kapmaz. Sel gider kum kalır. Böyleyenden dinleyen arif gerek. Bu uyür düşman uyumaz. Bu testisi xa yolunda kırılır. Sakla samanı gelir tamamı. Sürüden ayrılan kuzuyu — kurb kapar. Ranradan çıkan boynuz kulağı 1 «Ne edersen sen edersin, Hasan amca, demi Ben de fenalık niyetile değil, — iyilik et- mek niyetile tabancamı — çektim. Dünyadan erkeklik, — insanlık kalkmadı ya... Cevap versene, Beyim: Bana katil demek doğru mu? Kaçırılan kiz benim kendi ız kardeşim değildi, amma dün- ya Ahiret komşumun kızıydı. Ben hâlâ cevap veremiyor- dum. Erzincanda 15, 20 can kur- taran bu mert adama câni, katil demeğe dilim varmıyordu. Zelze- | le kurbanlarını kurtarmak - için nasıl canını tehlikeye koymuşaa Zeynebin namusunu — kurtarmak için de ayni şeyi yapmıştı. Erzincandan dönüşte Hasan Çavuşun hikâyesini yazacaktım. Araya ;başka yazılar karıştı. »Ge- çen gün bana hikâye yaz dediler. Başka mevzu düşünemedim. H san Çavuüşun macerası kalemimi ucundan âdeta kendi kendine ak- t $imdi ben de Hasan Çavuş cüni 'e soruyoru FELEK Yazan: B. FELEK — Tedricen Açsak! İmarın - her ne şekilde olursa olsun » daima lehindeyim, dai- ma tarafdarıyım. Bir kaldırım tâmirinden, bir şose inşasına, bir gazino, bir otel bir stadyom, bir hastane yapıl. masına kadar her — hareketi memleket için bir kâr - bilirim. Çü: me denirse densin: bütün bu gibi şeylerin dedikodusu ©- lur, tenkidi yapılır, münazaa ve münakaşası sürer. Ve — nihayet ııld: yapılmış olan eser kâr ka- ır. Lâkin, bu kanaatim beni bir ufak nokta üzerine basmaktan menedemez. Birçok — işi birden açıyoruz. Birçok yapıya birden başlıyor, enerjimizi, — paramızı ve kuvvetimizi taksime uğratır yoruz. Denebilir kit — Zaman kazanmak - bal mından bu, faydalı ü A memek şartile. Çabuk olmak veya çabuk yapmağa imkân ol- mak şartile, Şimdi zemin ve zaman tayin etmeden söyliyeceğim. Baz kakları tâmir ve mecraları tec- dit için kazıyoruz. Oyuyoruz. Sonra ne oluyor bilmem. İş ya duruyor, yahut o kadar ağır gi- diyor ki; yürüdüğü farkedilmi: - yor, Böylece şehrin bir kısun seyrüseferi mühimce bir sekte- ye uğruyor. Nakil vasıtaları yollarını de- tiriyorlar. Yolcu tedirgin ©- huyor. İmar için her şeye tahamı etmeliyiz, lâkin ağır — isledi bildiğimiz bir makineye bu ka: dar geniş iç açtırmamalıyız. Ne kadar yer yapabiliyorsak, o k: darını açınak ve yaptıkça ileri- deşmek daha doğru olur. e bir ufak misalı Haydarpaşa — garında yapıl- makta olan köprünün ahval doe- layısile inşaatı durdu. Bütün na- kil vasıtaları İbrahimağa çayı- yından dolaşmak surelile üç ki- lometreden fazla bir dolambuç katetmiye mecbur. oldular. Ne diyebiliriz? —Ahvali fevkalâde inşaata mâni oldu. ğ Bu yetmiyor gibi, İbrahjmağa köprüsünün alumdan — Haydar- paşa rıhtımına giden yolu da, kaldırım tâmiri bahanesle Be- lediye kapatmış. Gar yolu iki kilometre de ondan dolayı Ü- zadı. Şimdi gardan çıkan yolcula. mın arabaları garin 500 metre gerisindeki hastane köşesine git- mek ve oradan gara geçmek çin 4 kilometre yol katediyor- Yapılamıyan köprüye ey- vallah! Lâkin dört kaldırım tı gıni düzeltmek için de böyle |i zumlu bir yolu aylarca tatil et- mek teva mıdir? İşlerimizi tedricen ve yapabi- leceğimiz kadar açsak daha iyi olmaz mı? Harpten ateşini... Tarihten kudretini.. Aşktan ihamanı alan Büyük bir Sinema Şahoeseri: TÜRKÇE OTEL EMPERYAL LÂLE Binemasında Bcabdları 11 - 2 - 220 - 4a0 630 - 9“da Dugün aat 1i ve 1 de kenzilâtir halk matineleri i, katil mi? | M L. S. Vatan'ı SOLDAN SAĞA: 1 — Cesaret taslamaklık £ — Bü- yük; bir kumaş; Edat 3 — Karade- niZ uşağı - Vardan kaçan - Tüy & — Esaz 5 — Yapışkan - Bir millet 6 — İhliyar karı - Eski bir. kavim T — Cömertlik - Yirmincisindeyiz. # — Kör 8 — Dik başlı - Aptal - Fran- sada bir gehir 10 — Canin yöngü- m - Halifelerden - Bir renk 11 Yakmıyan. YUKARDAN AŞAĞIYA: 1 — Aldırmama 2 — Mükemmel - Kraliçe - Parü ile elden çıkar! 2 — Böğük bir çey - Bir peygamber - dat, 4 — Eziyet, 5 — Emzikli halı yik - Azin azı © — Devamlı müş- teri - Meyletirme, T — Eibise ak- Samından - Büyük, 8 Değnek, © — Sıfat - Bir millet - Bir para, 10 — Hamam - Nir böcek - Edat, il — Riden düşüren. N. ir bulmacanın halli aşar, Din; Aza; | İser — ta; ts a n Bulmacası Kakavan © — Eren; Miri 10 — Can; Sır; Dal 11 — Ede; Aka; Âza. YUKARDAN AŞAĞIYA: 1 — Bda; Aba; Roe 2 — Cik; Kaz Raf 3 — Wnik; Kene 4 — Sıvışan — Ta; Re; Ek; 8a 6 — Üzüm; Âx (Mefa) Ra 8 — İadihams © — Kapı; Nida 10 — Üre,