Mdan evvel t gezinti ya- Sti Fatih parkı » Silzan ©- örülüşgü, hat ğ tam bir ka- %Kokuluın. ) cgğıuunbir et na —İk;)ıWn_ Var gelmediği MA Bir kilo tart- y İstanbulda yül. Muğla. Ça nüfus a de oraday- N İ k". İstanbulun bal tüccarlarmdan I'A göre biraz olmasına rağ- lüzumsuz — taş- için Üzüntüyü at- thanesini em- brrakabilir. Manmda kösesi- eu ÇNof ı Y Din iç ağrısı” Bitargdlkca içine sr ç, Allah korktü terbiyeli, K buy; Mücessem bir li hrmuştu, 4 * Yüksek tahsil ğ yödmanda güzel, ş Anlayışlı, kibar i el ::d'iaanlısmı se- ha Ş NCAD IN :F '.“”x a en : Taze b ©SÜ olaun, ku h Öeda 1 un, İ Ö Vice haşlan- Nı. ':_"* Bekmeli, Öte- ç kadar cevie kırır Jdövmeli N I;“"elr bir mahana j o.ş."“ Ca su akıta. ç ı,;::ı" ütese gös- n kip cevizin 'u.:':" da bir kâ. €viz — posazmı ' çöfünla tekrar ha İki dilüm &u- İcini katarak se — dövdükten içine aj verilen hüküm kısiyle kadın derili meyvaları go" yarken eski bir şarkıyı halırla- dı, Yüksek sesle söylemiye baş- Entarisi ala bensiyor, Şeftalisi bala benziyor, Kabuğu halinde soydu, “Şeytanı catlattı” Yedi İkinciye bıçağı sürerken ü- güncü ve dördüncü mısralarını kandisinin uydurduğu — şarkıyı tekrarladı, Hiç de güzel olmryan sesi kare gıki komgulara kadar uzandi, Aylardanberi Hikmet Salanın il. tifatlarımı bir türlü kazanamıyatı 35 Jik dul Sakine hanımın yüre. ğini oynattlı. Kırmuzılığı — biraz | fazla kaçan yüzünü ayrmada sey- rTederken, işitliği sözlerden ümit. Jenmemek kabil değildi Pencerenin pervazına kol'arını dayadı. Genç adama tebessümle- rini yollamak için bakmasmı bek ledi, Tahtalar, kollarını yara &- gacak kadar kızarttığı, morartüı- | ğt halde istediğini vanamadı. Fakat ona Ümit veyen şarkı de. vam ediyordu, Nihavet dayana- © madı. Havarım sıcaklıfna — rağ- | men, yukariya sürülmüş — cami | şiddetle indirdi, Bu da zannetli- Ği pibi tesir etmedi, Karşiki ba. şinı bile gevirmemişti. Bir haft4 sonya: Dairede iştyle meşgul oölürken | bizi dütz kurvvetli, daka — tertipli ve tedbirli olmağa sörlamaktadır. Ba çe. Ka vaziyetler Kürgısnda bile, u gü postacı geldi. Adliyeye mahsus zarflardan bir tane uzattı. İmza istedi, Hikmet Safa şayırı seyle arasırda bir hâdise ğini ve bir vakayı gördüğünü ha. tırlamıyordu, İmzaladı, alı Bir kadın, kendisine harfi en- | kâtmızla, hava kurummma yardım ederek kolaylaşiırabilirsiniz. dazlık ettiğini iddia ediyordu, Bu kadın kimdi? Nerede, naatl Ve ne söylemişli? Deli olacaktı.. Canı fena balde sıkılmıştı. Ni. babası duyarsa. dehşetli kızas caklar, bu gibi hususlarda pöek | gahitlerin dinlenmesi için mah- mutaassın — olduklarından belki de nişanı atacaklardı, Şimdili y söylememeayi | . Erlesi güzn, İstanbulun en çok Şimdilik bır şey söy Y ai #gİlij, Ki ı.s._ fa ile Sakinenin mahkeme huzu- runda yanyana cekilmiş resim'le- “trrer Ve muvafık buldu; Mahkeme günü, maznun san- dalyasma oturduğu zaman Ö- vacısını öğretdi. Yüzüne bile bakmadığı bu kadma ne şekilde vardı, söz attığını düşündü, bulamadı, Kadın, hâkimin sualine şöyle. ca cevap veriyordu: Efendim.. Ydl ağustos aşınm 1T neci günü saat altıyı on gece evimde, penoere başında oturür ve aynaya bakarken bu adam karşıki evden bana lâf attı, — Ne söyledi? -- Doğrudan doğruya değil ©- fendira, Şarkı halinde, .. O üzerimde koktoroj bir esvab var- dı, Yüzümün de kırmızılığı biraz fazlaca kaçmıştlı. Bu adam avüz | avaz bağırarak: Entarisi ala benziyor, Si yüzine bakarlarız:” AL yüzü arSarız! / Pek şekerli mala benziyör, Dedi, Bötün komgular da duy- dülar, Hepsi şahitlik edecekler , Grlblimt Shleye Göcdür. ». Hikmet 'aya s ;eıı_ Ne ?eniniı,_ Söylenenler d0j mu? z îrııHı..'ll.r efendim, Ben o gün Bursanın al mı;d;ânılmnşîn_ almıştım, Evi ötürdüm, imek için soyarken renkleri hoşu- ma gitti, Bayanm söylediği şar- kıyı bir methiye gibi ftalilere hitaben söyledim, Sövlerken ba. yanm pencerede — olduğunun da Tarkmda değilim... ç — Yalan söylüver bay hâkim! Yolumuz cok dar - olduğundan pencerelerimizin arası üÜç, dört metredir, İnzan bu kadarcık yer- * AYDALI MALUMAT | gî:î!amiven lezzetli vemekler |. ve Kuru FASULYE malı, Yötecek kadar tuzle Cusulye- nin ilik tuyundan bu dövülmüş ce- wizin üstüne dölkmeli ve ne pek si- la, ne pek koyu halde — sulandırıp iylee ezerek karıstırmalı. Soora ta baktaki fasülyenin Üstüne gecirip Ve hazırlanan ceviz yağmı dü gez. dirip —eğer varsa— üç dört kis. hiş yaprağiyle » süelemeli, sofraya koymalı. Taze kiğniş bulunmazsa kuru to humanu dövüp serpmek de müm- kündür. Bu da olmazsa — bele yök- tur, Bu yemek Cerkezler arasında pek tanmmtğtır. Türlüsü vardır. bi Tei GÜĞ Pa ökzle di v D örelee ea a eit ni , Kimü | me kadar olduğu gibi sağlam ve ar geÇtİ- | Komaz öuradilmeğe devam edebilmek "“n. daha küvretli olmak hazırlığın. de Oturan koskoca kadmı göre- şanlısı ve müstakbel kaynana Ve | mez mi? VYAKIT da Nişanlananlar: Böoztanıı Alipaşa No, Si te muhazip Mükmet İsantepe ile Pahire Beşaran, Siranağa Fenerlil! sokak No, 16 te tettağmen Hikmel Tekinelp ile Mün: elye Bahadır. Göztepede — Deciz vüz buşisi Münir Sarpman we Beylen Tangu, Zanguldakla Nafla Sürveyyan mı Refat Bözkürt e Ümmühan Adak. Kızıltoprak — lstasyon öad. No, TA te Üüğtetmen Nurettir Özgür le Halica Ayaroğlu, Moda caddexi Zühal sokak No. 21 de memur Bamin Karkm He Nezahat Özgel, Kıziltoprak — Bağdat gad. No, 13 te Emekli Albay Ahmat Benar |16 Huüriye Uzel, — Bahariyye Cad. No, 16 da memur Celâi Koç ile Mizad: Milli Sokak Ne G1 de Nezile Özçiftçi. Sündiye — Tarlacık No, & te memur Abdülkadir. Aytalar a Ra ziye Sezer, Kadızöy İazupuşk mahal- lesi iskele sokak No, 107 de Elibank müdür müavini Mustafa, Narin ile Muallâ Belgia, Torbalı kuzası Tope Küy sokak No, 12 de Katip Wethi Bey- lan ge Perihâl Kübal, Rızapaşa Uzün hofız sokak No, 90 da kuvheci Avü: dis ile Arpenuhi, Kadıköy Meşruliyet Cmdâ, No, 328 de İlse mezimu — Sabü- Hattin Maya ile Güşin Üzevre, Kadı köy Moda Cad. No, 220 te Döktür Necmeddin İzmirli ü Fatma Sezger, Görtepe Kadınağa tokak No, 18 da Doktar Jihan Orban İle Şükzan Berl- van, Rızapaşa İakele sokak No, 16 da yaemüur Nürettin le Rabia Kavlaklar, Kadıköy Boyacı sokak No 22 de Vat. tağmer Fethi Turhan ile Hacer Bül- bül, Kadıköy Misakı Millt Sokak Na 7 de memür Hasan Hanlt ile İffet 18.10,1941 738 Hafif program, T45 Ajana, 800 Senfönik prograum, 13.88 Türkçe plâklar, 1345 Ajanı, 1400 Türkçe plâklar, 1430 Ankara sonbahar at yarışlarının tahminleri, 14.80 Riyamı Yeymkur bandosu, 1KJ02 Çifte fami, 18.40 Radyo car ve tango orkentrüsı, 1$.00 Kotuştma <Kakramarnlar santi) 19.15 Radyo cax ve tango orkestrai 1930 Ağans, 19445 Konuşma (İâşe Bü» ati), 10.55 Kartyık garkı ve türküler, 20015 Radyo göretesi, 2045 Klarinet | Ve santur e saz eşerleri, 2100 Zirnat ı takvimi, 2D0 Dimleylel — istekleri, ZLAS Konuşma — (Günün mmeşeleleri), 22.00 Radyo aalön örkestram, 2280 Ajana, Tzdn Radyo sa'an orkestrası, kumartesi| Pazar 18 Lteşrin|19 ..teşrin I Ramazan 96, Ramazan T7 Klpar: WüR | tirsir: 187 Vakstic; Ütneşit doğün. Vasali Daçai vasatı Biziln &15 ua 1502 15 08 18.58 L &B 936 z06 1sr 616 , 425? 685 »a7 1200 X8. maz 1150 15.01 üA 1556 437 — Üçüneü yıma basan ve dünya: | Bera, K tum elti üştüme getirmekte olan narp | — Ürküdar Evlcadirme Memarlağın da Nişanlananlar: İ Uskadar Hacıkeana Hatım sokük No, 47 da yüzbüşı Tahtr Kanallı ile öğretmen Fitret Kemankeş, Üsküdar Puşa mahalles! Cavitbey sokak No, Ti de Bialiye memuru Rıfat Maytı ile Hadiye Sevinç. - Üaküder Doğunclar Şiraze sokak Ne. 60 da Vapurcu İt (Bak Genç ile Nevin Karatay, Üsküdar Paşakapısı Sevim sokak No, 91 de memür Ali Naezmi ile Kadriye Han, Böylerdeyl Yakboyu No, 17 de Mer kez memuru Şerif İçli De Hümlide Soydan, Üsküdar Mfoydanı Na 141 de Kâtip Salm ile Necite Karşıkaya, Üz küdar Sultantepe, Demirci sokak No, 712 de Kaynakçı Nocip Hamamet ile Adilç Suyar, Çengelköy Motia #okak No, T Üc Müalkişinas Tanturi tükrem Tuzaç e Hamdiye Anlar, Deretiztti, Kibar sokuk No, 16 dü tulm hendis Halük Nazmi ile Leylâ Sevil, Vaküğar #yol üğet Çimen sokak No, 1 d memur Hüstev 'Tamar ile Sevki | ye Akkar, Üsküdar Şehit Aplı sokak | No. 157 de Kmekti Binbaşı Yusuf Ka l maş e Fatma Yüzlü, Üsküdar Do. voyte, Siz bu hâsirlikları fitme ve ze- Hâkime “kanaat” gelmemişti, kemeyt baska güne bıraktı ri ve altında vakanın talsilâtı Bu talsilât Sakineyi haklı gibi gösteriyordu. Dairede bütün arkadaşları yü. züne bakıp gülüyorlardı. O da, gerçekten bu terbiyesizliği yap- mış gibi utanıyordu. — Susuyor- du, Bü tusuş daha ziyade bütün benliğini saran korkudan geli - yordu, Bu korku onu az daha bo- Racaktı. Bereket versin cok bek- lemedi, Öğleden sonra bir tanlı- hütlü mektup geldi, Bu seferki adliyeden dağil, kayin vederin - gazerlar Belâm sokak No, 17 de Ber> ver Şekip Tüccarağtu He Ayge Tü vumlu. ——— — Havs Kurumu Türk bavnerlitm nn büyük ve mühim bir taktm ihli* yaçların! karşlamak üzere teşebtüs lere girmiştir, Bu teşebbüslerin kısa zamandn — başarrinbilmesi için Tlava dendi, İcinde küçük bir altın hal. | kurumuna yapmakra olduğumuz yare ka vardı, Korktuğu başına göl- | aşmları arttırmamız Yâzındır. Rame” mişli, Amma, “acaba” nın ktızdıf | şan Bayrami; Fitro ve zekâtınla bava kancası beyninden cıkmıştı, Kurumtuna öğmertçe yardım. etmek Şevket Bilgisel — tematım bize kazandırmaktadır. , Bay “Ganü,, Avrupaya Hareket Etti Bay Ganü'ye sırtından yağmurluğunu çıkarmıya yar. dım ettiler, Alâ bir Belçika paltosu giydi. Hepsi: — Bav “Ganü” tam Avrupalı oldu, Dediler, « i bi a M — Haydi hec birimiz Bay Ganü hakkında .bildikleri. mizi söyliyelim, -- Haydi , ... Diye bağırdılar, — Den söyliyeceğim, .. b — Durun, ben daha ziyade bil'yorum, — Hayır, ben söyliyeceğim. Sez bir gey bilmiyoraun, Diye bir münakaşadır başladı. Nihayet “Stati” nin anlalmasıma razı olduk. O da söze göyle haşladı: 1 — BAY “GANÜ” NÜN SEYAHATİ Trenimiz “Peşte” garının muazzam kemeri altina gir- di, Biz, Bay Ganü ile vagondan İherek büfeye girdik, Wu- rşda bir saatten fazla geçikeceğimizi bildiğimden bir ma- caya oturdum, Rahvallı ve bira ısmarladım, Etrafımda büyük Lir ka'abalık vardı, Fakat güzel kalabalık. Macar erkeklerini pek gönlüm sevmez amına, Macar kadınlarına bie diyeceğim yoktur, Gürültüden sersemlemiş olduğum- âan Bay Ganünün heybelerivle beraber, lokantadan ne vakit çıktığını görmedim, Acaba nereye gitmisti, Bardağı boştu, Ftrafıma bakmdım, Gözlerimle bütün lokantayı aradım, Bay Ganü yoktu, Dışârı perona çıktım. Ha burada. ha surada; Bay Ganü meydanda yektu, Sarki yor ayrılmış da yerin dibine gizmişti. Hayret! Belki kilimini birisinin aşırm. aşırma- Jğını anjamak için varona gitmiştir, diye düşündüm, —» BÜYUK EDEBİ ROMAN MUCİZELER DOKTORU | Yazan: PİTİGĞRİLLİ Judi Olper sordu — Hangisi? — Tü © kadar uzaklardan kal- km sızı görmiye gelmek,.. Judi, hiç bir hati gevşeme den, tebessüm bile etmeden: — Ben size bunun daha büyük misallerini güstermiştim, i Dedi. Bob bir ğev anlamamia- ti — Anlamadım.,| , Diye mrukabelede bulundü, fa- kat Judi Olper fazla ileriye git medi, bu bahsi kapımanın daha havırlı ve nazik bir hareket ola- cağımı takdir etmişti. Bob haftalarca aahee bir iptis daf hayat sürdükten sonra Âv- repayı andıran Hir gehre dönmüz olduğu icin kendini mesul his- sediyardü. Judi Olper misefiriri daha ilk dakikadan kırmısz olduğu korku- Buyla sesine en tatlı ahengi ves rerek: — Cenubi Afrikada yaşamak İtalyada yasamıya benzer das - tam, dedi, Burada bic de canı « niz sıkılacağını zemnetmeyin,, Filhakika yalaında kış - gelecek, amma, zene bu son baharın son günlerinden istifade et.niye bak- malıyız.. İki gü sonra benim rei- &İ bulunduğum bir cemiyetin gü- zel bir müsamoresi var, Tam vak dnde yetiştiniz? — Bilet almak için mi? — Aptallık etme işte,, Söyle, süvare elbiseni getindin m:? Son- ra sürek avları icin hazırlıklı misin ? Bob huzırlıklı - değildi. Otele gelirken Judi otomobilini şehrik en mMeşhur terzisi önünde dür - durdu Ertesi gün de bir şapkacıya giİ- derek gri renkte bir melon gap- ka ısmurladılar ; Elbise ile sapka Avat renkteydiler. Sankacı bası- nm tamam ölçüsünü almıştı, sonra bir karta bir şeyler not et- tikten sonra Boba sormuştu: — İsminiz?., Böbismini- ve adresini zöylee , miğ.. terzi de bunları ayrıca kar. tonun üserine kaydetmişti. , Bobun, Judiye birçok anlaeta - cakları vardı. Judinin kendisin- den hahsetmesine vakil bile bıra» kamıyordu, Ruhiyatın elifbası bile erkeklerin kadınlara katiyen kendilerinden bahsetmemelerini ancak kadınlara hayatları hak- kında sualler sormalarını ve lâ- zımsa gene kadınlardan bahaet- melerini öğretir, Halbüki, Bob ruhiyatçı değildi we sanki kadımları anlamamıya ahdetmişti. Bu sebeple muttaarl kendisinden bahsetti ve uzun za- man Judive sual sormak ihtiya. cını duymadı, Nihayet bülün ge- vezeliği sota erince: — Ya gen nasıisın? Diye sordu. O zaman da Judi gunları anlattı: Zuifeld isminde hic de sağ- BAYGANÜ BALKANSKi Müellifi: Aleko Konstantinof Türkçeye Çeçiren : Ömer Kâsif Nalbandoğlu » B 5 - Fürkçesi: S MUZAFFER ACAR | lamı olmiyan bir erkefe — rastlabk dım,, Bilmem piyano ile numara — yapan Krok isimli artiste hiç rastladımız mı? Otuz senedenbe- * ri tekrar ettiği — numarasında Krok d&ima piyanosundan gok — uzakta bulunan bir sandalyada oturur ve piyano çalması — ica- bettil! zaman sandalyasını vak- — laşlıracağına kalkar, omuzları nın bütün kuüvvetiyle piyanoyu — sandalyasına doğru iter. Halbu- ki sandalyasını cekse daha kolay — olmüz mı?,, Netice aynıdır, Fa- kat Krok daima kulağını ters — taraftan tutmak istiyenlerden « dir, İşte benim tesadüf ettiğim erkek de bütün hayatı imtida- dınca Krokun numarasını tekrar etmiş bir adamdı. — Belki büyle yaşamak hoşu- na gidiyordu, — Hayır,, Asla, Zaman zâ- man coğar, o zaman baha: “İdea: lim köyde basit hir hayat alir mek, geniş beyaz gömlekler giy- mek, sarmısağı bol yemekler ya- mek ve üzerinde telefon olmuyan masanın başında — oturmaktır.” derdi. 5 — Peki, böyle hareket etmosi- ne kim mani oluyordu ki? — Artik onda tedavi edilmez bir hal almış olan her geyi müle rekkep görmek, çapraşıklık içine — düşmek, kulağı ters tutmak has- talığı,., — Şu halde onu tedavi etmek sandır. . — Beni de agıladı... Ve bu sözünü zamana uydur- mak icin tashih etmek ihtiyacınt duydu: — Hastâlık az daha bana da sirayet edecekti, Pekâlâ, amma, böyle bir a- tahammül — edebildi- t bir gün kaçıp tulabil 1 kendi kendime tel- kin ederek... — Kaçabilirdiniz. Sizi bu a « damın yanında tutan bir şey mi vardı? — Bvet, kizım vardı. aK Ötelin uşağı elinde bir kart ve bir sapka olduğu halde iceriye girdiği için sustular, — Gelen gri âzpkıyd_-. Usak çıkmea Bob sore u: — Sizin bir de kızmız mı var? — Evet , İsmi de Cinci,, — Nasıl şev, güzel mi? — Sarışm, gözleri tipkı benim gözlerim,, Yalmazca daima biraz gamlı, kederli hali var.. Diğer çocuklarla arkadaşlık etmek İs- temiyor. Beni de çok seveceğini zannetmiyorum. İncecik bir boy- nu. zayıf bacakları, renksiz yüzü düma nasıl niz? -— Nil ve altın sarısı gibi parlak buk- — — Jeleri var... Bob kutudan şapkayı çıkardı, ve aynanın karşısına geçerek gür kilı kahve artistleri gibi kepdine muhtelif pozlar vermiye başladı, a .(...ı..! kur. — İ $ b * M b M n # İ