a S — VAKRIT YAKIT'IN ANS'ELOPEDİSİ izlanda Atlantik Okyanusunun şimal okummnunda, yukarı tarafları he. Hrmen hemen şimal kutbuna kadar | vanan İzlanda adasına Amerikan Vafkerleri ihraç edilmiştir. İngil- « Âmerika yolu üzerinde mü- n bür daniz üasil olan bu ada w bin kiloemetre murabbat ge. şliğindedir. Nüfusu mesahası- nazaran çok az olup 100 bin ü geeti Kilometre murabr a bir insan bile düşmemek- Adanın sahilleri son derece Bi. gıkıntılıdır. Çoök şimalde oluşuna rağmen, iklimi mutedildi. hiç bir gey yetiştirmez. marülarında sürüler bes- İzlandalılar balıkçılıkla ge- irler, Ada Avrupaya kuruba. hayvan derisi, yün ihraç ©. Adının aruzisi tamamiyle vol- ikltir. Üzerinde sönmüş bir- volkanları vardır. Bu vol. diların en meşhuru 1150 metre kliğinde olan Hekla volka. Adada birçok da sıcak su abaları vardır. * Ahali sahil mmtakasında .- ufak kasabalarda toplanmış. © İzlanda adası onuncu asır ida. inde Norvecç hükümetine tâbi uyordu. On birinci astr baş Norveçcten ayrılarak — ie- üni ilân etli. 60 sene sonra Norveçe tâbi oldu. 1814 Notrvi İsvec bükümetleri İrleştiği t İzlandayı Dani- aya berkettiler, 1918 e ka. ir d9 Danimarka müstemlekesi kaldı. 1918 de İzlandanın H ilân edildi. Yalnız, ser. “İzlanda hükümetine rois o (Danimarka kralr — intihap parlâmentosu Berbest hükümeti hariç- Bimarka elçileri tarafından edilirdi. anım Almanya ordu. tarafımdan — ieyali Üüzerine MO da oraya İngiliz askerleri timretı ve adanm Danimar. ayrıklığı ilân edilmişti. YARIN : BOBRUİSK t Dervişin validesi vefat etti boyinci Müderris Doktor Derviş in haremi ve Muharrir Sust Der, walidesi, Regat Fuadın kayrıva. Hasna Dervişoğlu dün Cenazesi bugün Küldiü gak, Üğta namazı Teşviktyo cami, kılındıktan — sonra - Periköydeki Makberesine defa - edilecektir. düşamırz Suat Dervişin büyük a. iştirük eder, kendletne taziyole bildiririz. Eş B | il TEMMUZ 1964 |Litvinoiun nutku (Bas taratı 1 incide) Hitlerin cürüm ortaklırınm im- zasını — taşıyan hiçbir teahhüt. hiçbir vaat, teminat ve beyanat, aradaki dostane münasebetler tahriksiz ve beklenmekdik bir hücuma kargı küfi ir garanli teşkil edemez. Hattâ bizzat Hit ler'in imzasını taşıyan bir sulh muahedesi bile Almanyanın di. lediği zaman yeni bir hücum vap masına müni değildir. Bizzat Hitler'in ve cürüm or. taklarının kendi — yazılarımdan bunların kendilerini, milletlerin saniyet — velhasıl bir kelime ile medeni cemiyeti vahgi hayvan. lardan ayıran mofhümlarım hep- sinin üstünde ıdmüklonn ök- renmiş buluntmyor muyuz? Kin, imha ve tahrip harbi, Hitler'in sobebi mevcudiyetidir. Hitler, “Mücadelem” ismindeki eserinde dünya beyndmılel bir Bülh devresi — idrak ettiği müd. detçe nevmit olduğunmu ve harp- «ix hayatım hiçbir mânası olma- dığını bizzat itiraf etmiştir. İn- san kanile sulanmış tarlalar, dumarnı tütmekte olan harabeler haline gelmiş şehirler, açlık, se hiçkirıkları Hit. ler'i mesut ve memnun eden un- surlardır. Mütecaviz nazi zihniyetinin ne kadar büyük bir tehlike teşkil ettiğini iİlk anlryanlardan biri Sovyet hükümeti olmuş ve bü- tün milletleri Nazizmin frenleri. ni sıkarak onu müşterek bir mu- kavemetle — karşılaştırmağa da. vet etmiştir. Sovyet hükümetinin bu mü- kerrer davetlerinin niçin matlup neticeyi vermediğini şimdi ara- mak zamanı değildir. Bir ev ya. narken her şeyden evvel yangını söndürmek lâzımdır. Yangının niçin önüne geçilemediği ve me- suliyetin kime raci — bulunduğu meselesile ancak — bundan sonra meşgul olunabilir. Şimdi Avrupada ve diğer kıta. ların bazı kısımlarında yangın vardır. 12 den fazla dovlet. is. tiklâllerinden mahrumdur. Bu devletlerin, ismrinden — çekirge sürüleri gecmle barlalar - gibi yağma edilmiş, harabezara dön. müş ve milletleri canrete mah- küm edilmis!erdir. Hitlerle mtlmiş — bitarallrk. ademitecavüz ve "dostluk” pakt ları gibi asılsız bir perde arasın. da halâ sefilâne ve sözde müs. takil bir mevcudiyet — geçinen birkaç milleti yakıda aynı akı- belin beklediğinden kim şünhe edebilir ? Hitler tarafından altı sene uğ. raşılarak ihtâimamla hazırlanan muazzam — Alman harp makine sine karşı yaptlan şiddetli mü- endelenin siklet merkezi gimdi Amerikadan — fülli yardım gör mekte olan İngiltere ile domine yonlarına ve bilhassa Sovyetler Birliğine tahmil edilmiş bulun- YERAge Y TT Kahve tevziatı hakkında valimiz izahat veriyor etmiş ve Avrupanın en kuvvetli deva letlerine karşı İki cephade harp etmo. mek için bilhassa büyük bir ihtimam va Sovyetler birliğine hücum etmek. ti. Fakat bunda tamamıile muvaffak olumadı ve bir yerde takıldı. HMitler, Müngr geçecek kadar idıman W Bir yüzücü olmadığını gösterdi. İşte o zaman dimağında yeni bir — plân yer aldı. Ve gürpte fi bir mülareke temin ettiği kahaatile haraket ederek İtgiltereyo yeni küvvetlerle — tekrar hüöcum etmek ve bilâhira işini bitire mek Üzere şarkta bir yıldırım — bardi yapmağa kanar verdi. Hitler aynı ta. manda ideoloji sahasında gurpla şarkı biribirinden ayrracağını ve garple şür ikn müşterek bir hareketine mani olaca ginr da ümit ediyordu. Pukat Hitlerin şarka kargı başladığı harbin bir yd. dirım. barbi mahiyetinde tecelli ede. memesi, gerekse propagandasının bir mucize kuvvetini haiz olamaması bu sefer yanıldığını aşikâir bir — surette göstermiştir. İnyriliz başvekili Çörçi! kesdisinin müi meyyiz vasfr olan bir devlet adamına 166 bir anlayışla Hitlerin — hilelerine aldanınıyacağını dünyaya lün etmiş ve Hitlarin Sövyetler birliğini ma gtüp etmesinin Britanya imparatorluğu i» gin fetüketler ve musibetler — doğura, cağını söylemişlir. — Biz de Hitlerin garpta galip gelmesinin bizim için ne kadar büyük bir teklike Laşkil edese. gini müdrikiz. Kizlordümuz Hiterin kuvvatli hazp makinesinin bütün darbeleride muan. uldane karşı koyarak ve — Almanyayı mülemadiyen gurpdan garka yeni kuv vetler getinmeğe mecbur ederok ha kiki kahramanlık ve — metanet hari, kaları yaratmaktadır. Ingiliz mülleti bu sayede 12 aylık fasılarız bombar. dimanlanlan sonra biraz dinlenmektle. dlr. Küücrin garptaki füll — mütareke ümidinin boşa çıkarılması ve — biran büc rahat rakılmamaaı lâzımdır. Hiştlerin gayesi ayaı — zamanda iki hazımla mücadele etmemek, — bizim gayemiz ise, düşmana aynı zamanda müyşberek dürbeler, yorulmadan, rahat vermeden isdirmektir. Şimdi indirile. cek darbe, düşman Üzerinde 10 minli fazla mücanir olacaklır. Ve belki de Hasmlardan birinden birinin — veya diğerinin daha zayıf düştüğü bir sıra. DE Her mahalleye ve eve ihtiyaç nisbe- tinde kahve verılocaktır Lâtfi Kırdar dün kendisiyle xo rüşen bir müuharirimize şunları ıöyldm'.ri: Kahve tevziatımın birkae gundedıu'l mütemadiyen Üstünr de durulan bir mevzu halini al- dığımrı gördüğüm için, sisze bu mesele hakkımda izahat vermek ıhlıyıııı hisstetim. Bvvelâ kah- venin, bir memleket — iaşesinde yer tutan anâmaddelerden olma- dığını kabul etmek İâzımdır. Bi. Hiyorsunuz ki sayın Ticaret Ve kilimiz, bütçe müzakeresi esna- sında Büyük Millet Mıdlıl hu. zsurunda söyledikleri gibi hükü, metimiz şu buhranir aenelerde dahi, eti, şekeri, ekmeği her var tandaşı tatmin edici nisbette bol olan bu mesut vatanımızda ve- sika usulüne müracaata lüzum görmemiştir. Kahvenin momle. ket iaşesinde yer tutan ana mad. delerden biri olmadığına sözleri- min başında işaret edişim iaşe gerçevesi içinde tetkik edilmesi varit olamıyacak, bu maddenin tevzii hakkında haklı, haksız ve ileri geri yürütülen sözler hak- kındaki kanaatimi belirtmek i. gindi. Şimdi tevziat hakkında belli başlı söylenen şeyleri bir gözden G indirilecek darbelerden — daha az mazrafı ve fedakârtığı istilmam ede. cektir. Sovyeller birliği ve İngütere, her ikisi de tamamiyetletini ve latiktâlle. rtni korumak, milletlerini — esaretten hattâ büsbütün mühvotmaktan sgiyne DEeL etmek için mücadake ediyortar, Hitleriremin ezilmesi devrimizin en hücaletpörver tocefliyatmm ve insa, miyetin terakkisine set çokan ve şim. diye kadar görülmemiş bir mantanın ortadan kalkması demektir. İngiliz ve Boövyet mületlerinin geçi. ©i muvaflakiyetatüliklere — uğrıyarak daha birgok Tatırab, mahrumiyet ve gallelerte karşilaşmaları mümkündür Fakki tarihin ve bütüm — weahiyetin hnuzurunda mosüliyetlerini müdrik büe | hanan bu Iki mikletin Üzerterine- aldık, ları tariki vazifeyi şerefle buşarmak içim bütüm güyretlerini azami edirette serfedsceklerine ştiiphe edilemez. Bovyet milletleri, Sovyet hüküme. tinin reisi Sevgili şefimiz Stalinin da. vetine sonsuz bir beyecanla cevap ver mişlendir. Söovyet milletleri, On milyonlarla insan, — yeryüzünde Tugist barbarlığlının hiçbir imi kalma, yıcaya kadar, hürriyete bağiz diğer mülletlerle birlikte mücadeleye devam etmak bususundaki sarsilinna bir a zünle ÜzeTinde doağdukları toprakları müdafaa etmek içit bir tek adam Kla bi doğrulmaktadır. l Harbın tarihe hediyeleri yö nılan isimlerdir. Ama, arırlı ki evler henüz fişlerini alamır maştır. Bütün bunlara mpukni bir ce- vap teşkil doecek bir keyfiyeti söylemekle iktifa edeceğim. İz. tanbulun bu seferki tevzide ih. tiyacını kargılamak üzere veri- lecek 1986 çurval kahveden 567 vuvalmı aldık. mütebaki çuval- ları peyderpey tesellüm etmekte- yiz. Bakırköy kazası 150 şer £T#n eksik tevziat yaparak elin. deki kahveyi mahalli vaziyete nazaran taksim yolunu tutmuş ve mütebaki hissesini aldığı za. man da iki yüz elli gramı itmam edecek bir tedbir tarzı bulmuş- tur. Adalar bir kısmma hissele. rini tunam vermeyi, diğer kıs. munı da ikinci mevrudatta ikmar li mahalli vaziyete göre daha münasip addetmiştir. Fiş dağı- | tılmıyan diğer mıntakalar da yu. karıda söylediğim gibi, almakta olduğu kahvelerle tatmin edile. cektir. Gelelim evlerine tevzlat yapı- lan vatandaşlardan bir kısmtnın gçalıştıkları müesseselerden de kâhve aldıklarına... Daha sözle. rime başlarken kahvenin bir memleket iaşesinde yer tutan a. na maddelerden biri olmadığını ve hükümetimizin iaşe maddele- rine dahi vesika koymıya ihtiyaç hissetrmmediğini tebarliz ettinmek. le, kahve tevziatının vesika usu. lündeki ölçü ve görüşle muhake- me edilmesinin katiyen doğru olmıyacağını hatırlatmak — iste. rim. Biz. fişlerle aile başma he. | sap ettiğimiz 250 şer gramlık İs- tanbula verilen kahvenin piyasa. da gizlenmesine mani olacak ve verildiği kadar kahvenin halkm eline geçmesini mümktün kılacak bir tedbiri kullanmış - oluyoruz. Eksik ve mahlüt kahve vakala. rı eğer mevcutsa, halkın beledi mevzuat dahilinde buna cesa- ret edenleri ait olduğu makam. lar nezdinde şikâyete her zaman hakkı vardır. Bizde malümat mevcut olma. diğına nazaran mahlüt ve eksik kahve şayialarınım mübalâğalan- dırılmış olduğuna hüküm etmek icabeder. Bu itibarla mükeyyifattan ad- dedilebilecek ve ihtiyaç madder lerinden olmryan kahve için bu kadar titizliğe. sarfedilen — ten. kid gayretlerine yazık olduğunu söylemekliğime — müsaade — edi- niz.” işte.. Ve bunlar, yük gşöhret kazandıran şey tir. Kendi kudretlerini devam *' tirmek için harp etmişler ve hâff | öldürmek O mişlerdir. Tarih bunların zihinlerindi | kalabilecek her şeylerini — tesbi' etmiştir. Meselâ Zalim Haccac, Abduk lah bin - i Zübeyir'i öldürüp M& dınm ıdmlıtı Tobdili kıyafet | aıı xün gehrin kapısından f" rer ken ihtiyar bir bedeviye S0f du: — Ya geyh, Medinede ne d' ne yok? — Ah sgorma. Hallar pek f man. — Hayır ola, ne oldu? (eolacak, —Abdullah — bif ’!.übcvı Bibi bir zatı şehit €| — Kim etti. — Hacraç dedikleri o allahif | kelâsı.. Zalim herif, — Ya şeyh. sen Hacoaer balir misin, nasıl me? Hiç görmedim. Haccac yüzünün nikabın: 3çf” rak. — İşte öyle ise gör... Zavallı şeyh tirtir. titrer — V€ kurtulmanım çaresini arar. Yar varmanın para etmiyeceği içiN” | — Ya ehi, der, sen de beni bir den bir dıunryh'n ki re diğimi, ne yatığımı bilirim, böyle gezip dururum. Bugün, dünyanın en M harpleri oluyor. Acaba bu hd' de tarihe Nemrud, Fraun adveHıoeıcgilııüıluıJ edecek mi M Ü NİYAZİ AHME ——0 ' kat. iatihsal — edilmiştir. Kışlanıti yarısı polis mektebi, yarmı Tak' sim merkezi ittihaz olunacaktır. HH İ — İmralı, Marmara ortasında boş bir ada »Adliye Vekâleti bu tecrübeye karar ve gnce Türkiyenin muhtelif hapisanelerinden eçilmiş ve hapisanelerde bulundukları müd- fenalıkları görülmemiş bir kısım ağır Bezalı mahkümlar bu adaya getirildi; bun- kür insanlık tarihinin yeni Robenson'larıdır Pai onlar boş adada bit mamure kurmağa ça" en inkılâp zihniyeti de onların kendi he blleri ile kırılmış hayatlarını ve istikballerini | Yarikamire çalışıyor. . t î Müdür. Ahmet Dündarat — — Bugün benim misafirim olunuz, de- edec'di, faaliyetimizin ruhunu yorulmadan anla- "" 'İmenıı için günü birlikte geçirelim, ev- â müesseseyi tanıyınız; — yarından itiba I G6 kendi işlerinizi dilediğiniz şekilde tan” a gEim etmeğe başlarsımız. ğ — Bütün gün genç hekim cezaevi müdü- nün yanından ayrılmadı; adada bir çok eri gezdiler; bir kaç memur ve bir çok fımla konuştular; dolaşıp gördükçe Ah> st Dündarın alâka ve heyocanı artıyordu. |— Yatakhaneler tertemizdi; geniş salon: mahkümlarm köylerine, yerlerine yurtla” döndükleri zaman da kolaylıkla ve biz yapabilecekleri şekilde basit karyolalar hmyovdu Başta, ortada, ayakucunda üç tek üzerine unılıımış tahtalar ve üstün- Düe 7nmk’ıır Mahkümların yataklarının ya- a şanda birer de küçük çamaşır dolabı irdı. Ahmet Dündar, bunların üstünde ay" tarak, fotoğraf, hattâ nadir olmakla be ber diş macumu ve fırcası, bir tanesinde Edebi roman de kitap gördü. Yatakhanelerin kapıları açık ti ve içlerinde buralarnm bakımma memur olanlardan başka kimse yoktu. Ahmet Dündar: — Mahkümlar gündüzleri başka kor guşlarda mı oturuyorlar, buraya yalnız ge celeri yatmak için mi geliyorlar? Diye sardu. Müdür kısaca cevap verdi: — Mahkümlar oturmazlar. Ahmet Dündar anlamayan gözlerle ba- kıyordu. Müdür devam etti: — Mahkümların boş oturması esas ol madığı için oturmalarına mahsus koğuşlar yaptırılmamıştır. Bütün fenalıkların işsizlik ten çıktığını elbette bilirsiniz; tenbellik bile bağ otüurmaktan ve bir iş yapmağa alışma- maş olmaktan çıkar. Mahkümların en bür yük düşmanı olan can sıkmtısı da boş otur- maktan çıkar, İmralıda mahkümların çalış maları şarttır. İki ihtiyacı karşılaştırdık: Bu boş topraklar üstünde yeni bir şehir kurmak lâzımdı, onun için de işciye ihtiyaç — vardı; bu bir... Mahkümları istidatlarına göre birer işle meşgul etmek, mahkümlara birer sanat öğretmek, onları meslek sahibi yapmak ve cemiyete döndükleri zaman maişetlerini kendi bilgileri ve el emekleriyle meşru bir surette kazanabilir hale getirmek — lâzımdı bu da ikinci ihtiyaç... İmralıda herkes müs tahsildir; millet hiç kimseyi bedava bes lemiyor ve bedava çalıştırmayor. Mahküm lar kendilerine verilen işi yaparlar; bu işler- den hâsıl olan bir kazanç vardır. Mahküm” İMRALIİ Yazan: REFİK AHME SEVENGİL lar çalıştırıldıkları için gündelik alırlar, bu gündelik © kazançtan verilir. — Mahkümlar bu hâli adada ellerine geçen parayı harcayacak yer buluyorlar mı? ahkâmların ellerine para geçmez! Ahmtl Dündar şaşırmıştı. Müdür de- vam etti: — Malıkümların yaptıkları iş kıymet- lendirilir, bundan hasıl olan bir para vardır. Mahkümların alacakları — gündelikler ta- hakkuk ettirilerek onların alacak hesapları na geçirilir; mahkümlar iyice beslenirler, giydirilirler, bakılırlar; — onlar için yapılan masraf gündeliklerinin — hâsılından kesilir. Demek ki çalışıp kazanıyorlar ve kendi ka- zançlarını viyorlar. Fakat şunu da ilâve ede- yim ki kazandıkları hemen daima onlar için harcanan paradan fazla oluyor; böylece ar” tan para, kendi namlarına birikiyor ve mah” kümiyet müddetini doldurup çıkarken çok defa ellerine hazır para da geçiyor; gittik- leri yerde tutacakları iş için küçük bir ser maye! Bir binadan cıkmışlar, bir başka bina- ya gitmek üzere muntazam bir sösenin üs” tünde yürüyorlardı. Ahmet Dündar — Su halde bir çok atölveler göreceğiz Dedi. Müdür cevap verdi: — Şimdilik © kadar çok değil... Hatır layınız ki ilk geldiğimiz zaman karşımızda baştanbaşa boös ve üstünde hiç tesisat olma- yan bir toprak — yığını vardı. İmralı gerci vaktiyle köymüş, galiba köyden de biraz büyükçe bir yermiş, fakat uzun zaman ev” vel boşalırken büyücek bir yangın geçirmiş, taş üstünde taş kalmamış... Senelerce bura” ya insan ayağı basmamış... Demek ki ceza- evini kurmak için evvelâ bina yapmak lâ- zımdı. Mahkümlardan ayrılan yapı inşaatı kolu bu gördüğünüz binaları vücude getir- miştir; muntazam bir proğramla mütemadi” yen de yeni binalar yapılmaktadır ve daha uzüun müddet bir çok mahkümlar böyle ya- pt işlerinde çalışacaktır; demek ki bir çok duvarcı, dülger, yapı ustası, kalfa ve saire J yetiştiriyoruz. Sonra yollar... Bu üstünde 'yürüdüğümüz şoseyi kusurlu mu - buluyor- sunuz? Anadolu şehirlerinde gördüğünüz bir çok yollarımızdan farklı mı?.. Bu yolu ve ötekileri, adadaki yolların hepsini mahküm” lardan ayrılmış olan yol inşaatı kolu vücu- de gelirmiştir. Ham toprağın kazılıp kara yo- lu haline getirilmesi, tesviye olunması, taş döşenmesi ve böyle üstünden tıkır tıkır ge çilir hale getirilmesi tahmin edersiniz ki bir iştir. Ahmet Dündar ranlık içinde idi: — Hem de ne iş... Ne mühim iş!. Diye atıldı. Müdür devam ediyordu: — Bu gördüğünüz binalar arasındaki küçük yolları ve şu iskele meydanımı yap- tıktan başka adayı çepeçevre kuşatan bü' yük bir tur yolu da vücude getirdik ; sizi bu yoldan araba ile götürüp getireceğim: lümit ederim ki bizim adamızı dolaşırken Büyük- adanın tür yolu ile mukayeseye kalkışmaz ve hele orada görmeğe alıştığınız manzare" ları, kimseleri ve sahneleri burada da ara mağa kalkmazsınız ! hayretten — fazla hay> (Devamı var)