Ve ğ - ? S ÇEZ Fi T vi ğ T Yazan ı.—“ bu gözü söyler söy- arkasma çe - Botira da locaya çı. ta esen havanım hakkında Mis Nelsona i g Pa hamlelerini şid- 5 hâlâ eski soğukkanlıl- ": ata ederek, ve ara MAW de. DoSaman » N Atami bir saatten fazl Höniyecek, yani tam alt: kada, ikisinden biri Bgalip hükmen ilân türlü tertibatı vak gğfflâl | İ T ÇD F Z idi. Ortada milyon - qd:. dönüyordu. m;ııy:ıı:h "—WN '.'“yonı:mdu;ıldm- GarfE ğlg_—quY;mığı m::.;âıî Bir £ Pehij paralar bir için muaszam —_Gııekü. Fakat bu Mikyasımıza göre . Amerikaltlara göre 1 W müthiş bir hasmını bir anda ye, '_'ı_lmı:a. bir dağ ir gibi çökmüştü. Sön dakikaları.. Hülyora OK hesaplı oynadığı B x '*Hi: çe iradesine bu dere. “an — yeryüzünde bir ğa“pe"mı o da Yusuftu. bip ?“h]lvnn bu iddialr gü N bile muvazenesini a h'nı. ğtmm oturanlardan bir , Banları aşağıya sark- K ada cS Cakm — vaziyetini üııız:ııuu_ q'ğığ..k"ğ.b"h sesini andı. ""î!'n:d:' duyuldu.. F & a b h _.,_iyâ'.:'mw bir et parça, qıı.ğ””'ıce eziliyor, pesti * hi !tq,i.îj”'ü“dl'î (ye müra- O L bir At de ihtilâf çı. S hlıın" Oyuna, W'r kendi oyunlariyle, &n Tüu, İı:ın Oyuniyle yenmek ü bacağınım arasın. 1 gikarmış ve Cakı tte Yatırmıştı. Bu M iskacı) çok yaman '%nm— ıi:ehııv—m bu kıska- Mlx&- ayatı bile tehlike- Zira, — hasmımın %.,,b“ a bağı yindan geçiyor . Zedejeri tenasüil âletlerinin Hlı., Enmmegi Nhz he muhakkaktı. Vaziyete düşüren 'flı—.!ğn“ İstediği anda kıs, İrmak sureti l "'Nleo.ektiwk Cakı geee çiler ve Amerikan Mlee 2SOk iyi bilen seyiret- a“lı. âîı:n" Giye, Yusuf xıq vaşaltı bir dakikadan Ko Mh.my""’ tuttuktan ğ—h_am hvllduğuıîm"h r ir anda, ş% Ettiği gibi kıs- Birtüstü eç Süretiyle has. —'ıı._ muvaf, MaTaftarları sirkin kub- Tna alkışa başla- —ıinıum._ koca vuzuF AMERiİKADA iskender F. Sertell: — 80 — Nevyaorkta çaltşan Türk — işçile, rinin: — Yaşa Yusuf! — Yaşa Koca Arslan! Sesleri yükseliyordu. Yusuf hasmını inlete inlete, bağırta bağırta, — nihayet bir (Amerikan kıskacı) ile yenmiş. ti. Yusufun gösterdiği bu mu vaffakıyeti, bahiste kaybeder. Amerikalılar bile takdirle alkışlıyordu. Mis Nelson, Yusufun — galibi- yetini görünce, — birden, küçük dilini yutarcasma bağırdı: — İşte bir kahraman!.. Aşk, olsun Yusufa.. Tercüman da söyliyecek söz bulamıyordu. Mis Nelson Yusu, fu o kadar çok alkışlamıştı ki, bir aralık tercüman, gen; kızın heyecanını teskin için ellerini tutmağa mecbur olmuştu. Valker, siyah tahtaya: *“Hakem heyeti, tam bir mu vaffakıyetle ve bir. Amerikan kıskacı ile Yusufun galip geldi - ğini ilân eder.,, Cümlesini yazdı. Siyah tahta yükseldi. Herkes bu ilânı oku. î'ıını:ı. tekrar alkış — tufanı baş. lamıştı. Sirk binası yıkılacak gibi sarsılryordu. O güne kadar Amerikada hiç bir pehlivan bu derece alkışlan” mamıştı. Seyirciler: N — Yusufu görmek isteriz. Diye bağırıyordu. Koca Yusuf, hasmını yendik- ton sonra, ayağa kalkarak, ken. disini alkışlayan Amerikalılara binlerce tütün ve sigara paket- leriyle dolmuştu. z Halbuki Yusuf sigara içmez. di. Halk heyecanmı tutamıyordu. Cebinden eline geçen nesi var, sa Yusufa atıyordu. Bu arada localardan bir çok çelenkler — gönderiliyor, Yusuf halkın bu coşkun tezahüratı kar gısında, ne söyliyeceğini bilmi * yordu. Cak için hazırlanan — bütün gelenkler de Koca Yusufa hedi- ye edilmişti. Amerikada — denebilir ki — © güne kadar bu derece heye, canlı bir güreş olmamıs, bu ka, dar heyecanlı bir gece geçme- mişti, fDevem var ) Kocast ona: — Unutmadır ya bu akşam muhasebe müdürümüz Bay Hazan akşam yemeğine bize gelecek son. ra da sene sonu heaapları icin be- reber xeç vakte kadar çalışrcağız Deyince, karısı kaşlarını kaldır- di: — Nasıl olur diye cevap verdi. Ben bu akışam Faziletlere davetli- yim,, İki masa briç yapacaklar- mış, ikinci maza için bir kişi ek- gikleri varmış, Boön ona söz ver dim, Bu akşam evde yokum. Kocası: — Fakat bunu daha — evvelden biliyordun divye — h'ddetli, hiddetli sövlendi. Höm Fariletlerin aylıklr briç partöneri davet eder gibi sabahleyin telefonu acıp seni ak- gam için çağırması ayrı hir saygı- ezlik, — Fazilet benim Damdösyon- dan arkadağımdır. Aramızda teşri- fata lüzum yoktur. — Fukat Bay Hasan,... Göne kadım omuzlarımı silkti: — Biz gece yarısma kadar ça- bescaksmız, Ben de evde patlıya. cağım, Size gürzel bir sofra hazır. latay'm, Sonra da rahat, rahat işi- nize bakaremız. Benim evde olma. yışmı daha iyi. — Fakat — muhasebe müdürü karısı böni kabule — tenezsül et- medi diye düşünür, Genç kadm omuzlarını “sanki umurumda imiş,, demek ister gibi silkti ve sonra: — Rica ederim. Rana dera ver meğe kalkışma dedi, bu aksam Va. zilete söz verdim ve gideceğim, Necmiye bir seyi aklına koyunen ona mani olmak mümkünmüvdü. Hemen giyinmişti. Siyah güzel el- bisesinin Üstüne çift Trönarmı al. mıştı. Ve hlc sünhesiz kolima da Kocatnn ona hediye ettiği kıy- mattar bileziği takarak çıkıp git misti, Şimdi saat bir buçuğa geliyondu. SLMİKÂYENZİ İstanbu! adliyes: İstanbu! adliyes Sirkeci gümrük binasına taşınmıyacak Dün öğle Üzeri çıkan gazete lerden birisinde, gimdi Yeninos- tane binasının Üst katırda pek sıkışık bir. vaziyette — bulunan İstanbul adliyesinin, — nisbeten daha geniş olan Sirkeci gümrük binasma taşmacağına ve böyle. ce ayrı ayrı yerlerde bulunan hukuk — mahkemeleri. ile ceza mahkemelerinin bir binada top. lanabileceğine dair bir yazı var dr. Dün bu mevzu etrafında ken disini gören gazetecilere müd. delumumi Hikmet Onat demiş. tir ki: “— Adliyenin Sirkeci güm. rük binasma tasmacağı katiyen yalan ve uydurmadır. Böyle bir şey hic bir zaman mevzuubahsolmamıstır. — Şimdi- lik yerimizden memnunuz. Dün yanımda, adlive teftis heyeti reisi olduğu —halde, Sir- keci gümrük — binasına gittim Lâkin maksat binavı değil, ka, çakçılık mehkemesinin faaliye. tini tetkik etmekti.., Kızılaydan zimmetle- rine para geçiren iki memur Kırlay merkezi umumisi muha sebü veznesinde müstahdem iki memüurun vezne ovrakı üÜzerinde tahrif ve #ahte genet tanzimi sü- retile bir miztar parayı zimmetle- rine geçirdikleri tetkik neticesi an- haşılması üzerine Cumhuriyet müd. dei umumiliğine tevdi edilmiş ve her iki memur da tevkif edilerek haklarmımnda takibata baslanmıştır. Rıhtımda dolaşırken denize düştü Dün Salıpazarında bir kaza olmuş, rıhtımda dolaşan Mus, tafa adında birisi, birdenbire a- yağı kavarak denize dürmüştür. Mustafa, dalealarla bir havli çarpıştıktan sonra yetisen ka- yıkcılar tarafından bavygım bir halde kurtarılmış, Amerikan hastanesine kaldırılmıştır. Keten kumaş saklayar ticarethane kâtibi Aşirefendi caddesinde 12 nu. maralı mağazıda hsıcmnq ticareti ,yapan Armanak kerciyanın vanmıda kâtip bulunan Avram: Hamparsuyan adında birisi, pi yasadan 86 top keten — kum: * toplayarak, bilâhıra fazla fiyat- la satmak üzere evine sakla. mıştır. Ancak, iş haber almarak A, ram Hamparsunyan adliyeye ve rilmiş; kumaşir da müsadere olunarak muhafaza altıra alm mıstir. Camil, ticarethanesinin muhasebe müdürüyle akşam yemeğini ye- miş, hesaplara çalışmış Bay Hasan gideli en aşağı bir buçuk saat ol- muştu. Fakat Necmiye ortalarda yoktu. Şimdi yazrhanesinde bir aşağı bir yukart dolaşırken Cemil bin türlü seyler düşünüyordu, Acaba briç mi hâlâ devam edi- yordu. Yoksa karısı bir kazaya mt uğramıştı. Her halde otomabili al muştr. Otamobili o kadat ihtiyataız kullanıyordu ki,.. Ya başına bir ka- za gekliyse,.. 'Telefona kadar gitti. Faziletlerin evini aramak istedi. Fakat eğer Nocmiye oradan çıktıysa hentz yataklarma yatmış olan insanlar? bu saatte rahatsız etmeği manasız buldu, Odadan sofaya, sofadan an- treye oradan köğkün bahçesine çıktı. Hava Idıktı.. Hafif bir çiçek ko- kusu duyuluyordu.. Mehtap vardı ve uzakta kurbağalar bağtrıyordu. Cemil bahçe kapmıma gitti. Do- mir parmaklığı açtı. $'şliden doğ ru gelen bir otomobilin fenerlarini gördü. Motörün sesini tanır gibi oldu. Biraz sonra yanılmadığını anla- dı, Araba köndi arabaları idi. İçeri girerlerken: Hain dedi. © kadar geeciktin ki bir kazaya uğradın zannettim. BSeni aramağa çıktım. — Çocuk musun a yol,. Briç bu! Çok uzun sürdü. Necmiye çabuk, çabuk ve sinir- , sin'rli konvsuyordu, — Çok merak ettim, Sana tele- fon etmek istedim, Salomun kapıtına yaklaşmış olan genç kadım birdenbire geri döndü: — Sakın telefon etmedin ya!.. — Neyo telâş ettin.. — Yoo,, telâğ etmedim, Pakat ne bileyim ben... ayıp olurdu gibi geldi bana,.. değil mi? Kocasınm gözlerinin içine bak- mamak için yinc arkasını çevir- S —- VTTT 19 ŞODAT 1941 | Aramızdan kaşbola lar.an: Gnon. Muhiddin Akyüz Mübittin (efendi), Muhittin (bey) Mühittin (paşa), Generml — Muhittin, Muhittin Akyüz.. Harbiye mektabinde çajebe, Harbi yede muallim, hürriyet yolunda aik cahid, Anadoluda #ürgün, 31 Mastta #sller elinde, Beyoğlu mutasarrıtı, A. zir mutasarrıf ve kumanaanı, Tah"an, da, Kahirede büyük elçi, Hüyük Millet Meclisinde âza... Karanlık bir gece, Üsküdardayız; gece yarısından sonra uzaklarda nir Kaç tilek patladı, karanlığın canfes derini yırttı. O zaman hiç ulışmadığımız bu 06 var bizi ürküttü, yalaklurdan fırla İrk Bir noktadan — patlıyan — ilk tifek sanki bir parola imiş? Bir kaç dakk sa geçti geçmedi, tülfek — çatırdıları Osküdarın bütün ufuklarını sardı ve sarstı, ne olüyoruz? ne elüyor? <im. senin bir şey bildiği yok, herkes kor ku ve çarpıntı içinda, Ortada ihtilâl, isyan iAkırdıları do aşmıya başladı. Babahin soluk aydınlıkları bap'ndı Karacaehmet serviliklerinin Üsk'lar baştan başa saran siyah kolları ww sından korkunç bir uğuztu, sankı bi: deniz taşmış gibi, sanki bir kurt sü rüsü boşanmış gibi... Fakat munlazam âhenkli bir oğul. u. Bir kafile Sultanahmet meydanm- da perlet istiyen arkadaşlarına <idi- yorlarmış. Saf, sadedil, ve ber zarnaz kahraman ve halis kan Anadolü yuve rusu... gidiyorlardı; fakat nereye gite tiklerini billiyorlar mıydı? — naszi ol bain düşünceye öyuüncük olduk'acını biliyorlar mıydı? Şüphesiz, hayır, Ca kat bu âsi gidişte bile bir. intzam muhafaza ediyorlardı, vtemiz bir wti zam. Sıralanmışlar, adımlar sert, vaş lar gökte, İyice hatıriryorum, bu ucu bacağı bulunmıyan akmın — önüne bir bolis geçmiş. O günün bir polial.. Hiç bir işe yaramıyan meçini çekmiş, ütrene bir gurur, bir çalımla yürüyor. bu va- tan kalesi, ne olduğunu bilmiyrou, »e yaptığını bümiyerek bu adamın ar urdusu bir kaç gün içinde yakaladı ve Istanbulda astı. Ertesi sabah İstanbula geçmek içiz lskele meydanmda vapur bekliyomu, dakele meydanı, bir mahşer, artıir ber tarafta dikenli bir kargaşalık var. gözlere ve yüreklere batıyor, binlerce silâh havaya kalktı, birden patladı. ne korkunç bir çatırdı Idi bu? Direkler arasındaki telgraf telleri hep biruen eridi. kıyrıldı. sallandı... İstanbulda meler gördüm? neer geçti? bu yapraklar Biyah ve kırmizı, damla damla Türkün kajbine aXxan birer yara, Plâtin bilezik mişti. Sağ kolunu uzattı, kapı tokma- Binı tutarken Cemll karıs'nın bile- Kinde plâtin bileziği görmedi ve en- dişe ile: —- Bileziğin nerede? Diye bağırdı, — B'leziğim mi?,, Genç kadın gayri ihtiyari bir ha- reketle her iki kolu üstünden el. lerini gezdirdi: — Büeziğim... —— Onu nerede biraktın? Genç kadmm yüzü sapsarı ke- silm'şti. Bu bilezik bir servetti, Cemil de sararmıştı: — Böyle bileziği nerede çıkar- din ? dedi. , — Nerede mi?, Fakat nerede tlacak elbet de Fariletlerde... Bir ara elimi yıkadım, O rzaman Fazi- Tetin lâvabomu Üüzerinde brrakmış olacağım... Genç kadm çok hizli konüşüyor. duü, Cem'l de “Ammada çabuk, Ça- buk konuşuvyor,, diye düşündü. —— O halde şimdi Faziletlere te- lefon edelim ve onlara saralım. Yazı odasına doğru giden koca- sınmmın Yolunu kesti: ? — Hayır.. hayır olmaz.. — Neden? — Fazilet kendisinden şüphe. lendifimi zanneder.. Kocası birdenbire onun kollarmını tuttu: — Bana bük Necmiye dedi. Sen yalan sövlüyorann Sen bu akşam bara valan sövlüyorsun. Gene kadım: — ÂAy, ay... brrale kollnermı di. ye hızlandı. canrmı acrtiyorsun, — Nereden gelivorsun? — Birrak — kollarımı... çıldırd'a mı? — Bilesiği nürode çıkardım. ko- lundan bana doğrüyü söyle, Genc kadın birdenbire kocasının göğsüne kapandı ve hiçkırmağa başladı... — Ne otuyorsun?.. On senelik karı koca idiler.., Ce- Yazan: Sadri Aydoğan İşte © gün Muhittin (bey) köprü. nün Galata cihetini tutmuş, Lıtıbul, —hayir ihtilâ! diyemiyecağim, çürkü bu kelimede uivi bir kiymmet varm— u yanı ve isyancıları önlemek istemip, Bir mitralyözün ne işler yaptığısı o günün tarihi bize söylüyor, yarın ço guklarımıza da söylüyocak. Fakat çaşkın bir sot gıbi — sağdan Boldan, arkadan önden gelen, tagarn va dalma kabaran göniş bir İsyancı, karkunç isyan dalgalarının orusuyla yapyalnız kalzız. Biliyoruz, âsiler bu bürriyet heyiken Hinin elini kotunu bağtadılear, mi'ral yözünün yanına yatırdıar, ... 1325 ortalarınca Beyoğlu mutasar rıfı... Kendisi ile ilk defa Vaide ıra Bldanesinde götüştüm: — Bayoğlu mutasarrıflığı.. Haf'ye ver kaynağı... İslyozum ki burada eee ki, örümcekli kimsalerle — karşıa Si yayım, benimle gel buraya, beratar çalışalım... Dk işi eskl mutasarrıfların h kka takımlarızı, kalemlerini filân azttır. mak oldu, bunlara el sürmek iste >edi. Başka bir koltuk uldırdı. masayı &- Biştirtti... Bülyoruz ki Muhi''in — (bey) “nan evvel Anadoluda silrgündü. — Bürg'n dan evvel onu Müktebi Harbiyede n allim görüyoruz, Ebedi Şuf Atatl n de hocası.. Muhittin (bey) in Beyoğlu — vtse gilirler. Kılıeın eltne navıl yakıştığını 5 aa kerlik hayatında Asirde, 31 Ma-t ise yanında, Anadolu savaşında... göster. gi, bunları yazmıya ka'mak Muvttin Akyürün aakeri kudretine bir teca. vüzdür, ruhunu incitir. Fakat kalemine gelince bir kaç sa- tır yazacağım: Mubhbittin Akyüzün el yazısı görük miye, üzerinde işlenmiye, kaklanrırya lâyık bir bedladır, Bski battat' n zi yazılarında — kendilerine mohrus hirer üslüp, birer şive var, Afıhittin Akyüzün yazıları iddta edile> — ki, © küymetli yazı san'atkârlarımızı düs mil ona karşt kalb'ndoki Gevginin sonsuz bir gefkatle karışık olduğu- nu bütün vuzuhile hissetti. Onun beline kolunu daladı. On kenardaki koltuğa kadar götürdü. Genç kadin hiçkiriyor. ve hiçkirik- ları arasında şu sözleri söylüyor du: — Sana bu akşam her hakikati söyliyoceğim.. Evet ben yalan söyledim.. Ben gece bu #saate kadar Faziletlerde değ'ldim, On. lardan erken çıktım. Çok erken çıktım, Ve,.. Cemil ayakta duruyordu, Elleri iki yan'ndan aşağıya doğru sar. kıyordu: — Dovam et,.. diye inledi... Gerç kadın hep hıçkıriyordü. — Devam et!.. devam et!.. Genç kadın yerinden fırladı. — Hayır!.. hayır!... devam ede- mem söyliyemem, — Evet söyliyemezs'n.. Çünkü bu akşam âşıkımın evinden geliyor- sun, — Yalan!... Yalan Cemil.. Na. Bı) oluvor da bana.. bu sözleri söy- lüyortun — O halde bu gece nerede idin. Bilezt*int kim'n odasmda bırak- tın.. Kimin vyanmda onu kolundan gıkandım, Söyle nereden geliyor Bun, Genç kadın bağıra bağıra ağlı- yor ve konuşmuyordu. Cemil; — Her seyi anindım, dedi., Ve oda kapısına doğru gitti, — Nereye gidiy Nöreye pitti: bilm'vordu, Fakat gitmek urak laşmak bu evden bu kadından kaç mak istivordu ve... — Cemil neraye gidiyorsun*, — Duür gitme, gitme sana hep- sini söyliyoceğim, Heps'ni söyliye- ceğim, Arkasından — yetişmişti. O. nun omuzlarına — sarılmıştı. Yüzü nÜ arkasına dayamştı ve konuş- mağa başladı.. (Devami 6 mcıda) ? şündürecek — bir nefaselle, şaş asAkr vir başkalıkladır. kolimeler om'an a lemiinden kâğıda küme küme — 1lt, demet demet çiçek — güklinde — GÜKÜM Talştür, Mevzuun — rikkatine çüre hu çiçekler mMedekşe — yapraklarıd'ır, gd detine göre tutuşmuş birer gl Yazılarda insanların Tuhunu — T yanlar, bu çiçek demetlerinden — Müm niddin Akyüzün ne engin bir s.kli ve kudret denizt olduğunu anla gakta güçlÜk çekmezler,. — Sonra — ifanenlili hudutauz Lazeliği, yeniliği, micektif Bazen yürekde nurlu gülizstanler ya, ratır, bazen rübü İlâDİ bir ütüğsü Ş Kkar... ... Asirde neler yaptı? Neler yarattı$ Ve oasıl asvildi? Bunları nep şittlk, dinledik. En temiz icraatı arasında, orada inaanlara çok istirap — çe sürem sebessiz ananeleri, batıl — itiyatları, | işkenceleri kökünden kaldırmak var” dır ki bü yulkız içerileri yeşil salığam lerle #üzlü Asir çöllerinde değil, ue | bana değil, hettâ beşeriyete — züyülk Ü Bizmellerdendir. | Beyoğlunda iken — kabine — teğişti, parti düştü, Muhiddin (bey) 1 bemmeli Asire tayin ottiler, güya atlaccak, lardı, Bazı yüksek mahfiller gitmes Ö meşini toklif ettiler, burada kendisine büşka vazifeler göslerdiler, Muhiddim (bey) : | — Ben askerim, H Dodi ve Gevhal vapura bindi. İaketir deriyede ikon de telgraf çoktiler | fyorada bekle..) dediler. Dinlemedi, ©| gitti, Aairi dinlendirdi ve urbana tüme | Kü dinletti. ... Ben başka bir idare #miri tamırmma, | ayaklarını yazı masasının üstüne Utlüe | Uur. koltuğa yaslanır, karyolada yatat gibi, bu vaziyetta, bu acip şekilde gevlet işlerini çevirirdi. Bir ghu allila zan telefonlur canlandı, esrari: KLugr malar, emirler, araştırmalar bir birini kovalıyor, jandarma yanıma geldi, manalı manâalı yüzüme baktı * — Telleri bağladım, dinleyiniz, bi geyler oluyar Dedi., Birden caddelere yayıldı. — Babıtliyi basmışlar.. Bütün dükkünlar kapanmıya, ktalk soküklürü saparak kaçışmıya saşıadı. Kapanan kepenklerin kulak — yırşaım sesleri... Amirin odasına koştum, cinler tep || oynıyor, odacı vaşkıa şaşkım söylendiz | — Telefonla bir yeyler konuştü, | bavulunu aldı gitti.. j Hakikat, bavulunu aklı ve — Parise kaçtı. İ & &. Bir gün Bakırcılarda — Ai (paşa) harabelerinin önünden dalgın — caligan |) geçiyordum, mütehassir - olduğum bdz s.. . | — BSadredâin. | Döndüm: Muhiddin (paşa), yanımda, | iki yavru; ) — Biz gidiyoruz, Allaha msmarlar dik. Ellerine sarıldım. Kalbimden kopmaa zaadet ve muvaffakıyet — temenmileri dudaklarımın arasında kaldı, akıldım, höş artık buna tüzum varmaıydı? Ö bu gidiğle mesuttu. gidince de muvafik | taktı. Bir daha göremedim ** Bu âsli generalı şimdi kattenos saam liyan toprak — göklere karyı kabaraa | yeri var... ” Bu düşünceler teynimi tırmalıyor, || kendi. kendime — İlerliyorum, — aai kimsesiz kurşuni bir akşam, bir wome bahar akşamı... Çıplak dalların &Te İ snda —soluk işık kırıntıları.. Güneğ gökte kanlı bir yül.. Ayaklarımın Glçi tmda kümlar aci aet çıtırdıyorun | Büyük Savuzun önüne vel mermer — beykellerden birine Jayame dim, suyun üÜstündeki nilüferler, GÜ lar, yapraklar çürümiye başlamaş, fak bür iki döcek yosunlarla sürüklenmiye çalışıyor... Cansıs BER rüzgâr dallara dokundukça sarı, marş | a) yapraklar dökülüyor, Olü yaprilla lar,.. So babarın — Ölüzünü süsleme, e | çalışır gibi, ber, taraftan — bir çörük. okusu yüksetiyor, aet bir koku, Sitlen ğ kokusu.. Başucumda — bir. ispinoz çırpımdı, durdu, öttü ve artık gittikçe gölgele, | . esmericşen — kuyluluklarda ikayşi du, bu kuç ae söyledi bana? me ör ğ no ağ'adı, billr ee kudu? yüreğili niz? ğ Nolsan vedur cihanda hayatın tü tiçesi. f Evet nelice bu, fukat iş o netlcedem | sece bu kubbede tatlı bir ses berakâş (j dümekte, Muhittin Akyüz gibi Vatan yollarmda yerin altı ile Üse İ tünü bir tutabilmekte, Muhittia Als- yüz gibi... # YTAAY/1940 — Cağaloğla BADRI AYDOĞAN — 'e n aei