Ka HŞA Z— VARIT 12 İKİNCIKANUN 19âh zımir zelzelesine dair taflsilât 10 saniye süren zelzele 9 evin birden yıkılmasına sebep oldu Bu cenada gerek r diğer eğlence y açık bul duğundan halk arasında telâş ya. | Tatmıştır. — Zelzelenin en çok zarara sebebi- güre, zelzele -Değirmende. sinde sabaha karşı 548 18 e kadar de- İlk okul binasmın oturulamıyacak ile 8 ev de maili inhidam almıştır, 25 evin duvarların. | çatlaklıklar vardır. 44 evin ba- | ©ası tamamen yıkılmıştır. 'Traşça köyünde 10 evin bacası milmiş, Yeniköyde 23 evin du. darı çatlamış, 1 ahırın düvarı de- “Folklor,, yıkılmıştır. n bacası yı- ıx bir ke- almistır, Merkstm R1 hitap etmenin ve Münip Hoca bu işte muvaffak olmanın | ı da itiraf olunm 'Tire kazasının Subaşı köyün- deki jandarma karakol binası or. n çalla- mıştır. Bina yacak bir hale geldili için tahliye edilmiştir. bi Zelzelenin diğer — yerlerdeki | * e kında raporlar - bek. | 4 bir, M Atıflar, yahut günkü halefi (Tavasit Ha. i) ler gibi (Maarifi ra- lenmektedir. İSTANBUL RKASATHANESİ ZELZELEYİ KAYDETTİ İstanbul, 10 (ALA.) — Kandilli va | cp sathanesinden : | Dünkü perşembe günü ai kiye yaz saati ile — saat 21,13 dakika 96 saniye geçe oldukça — şiddetli bir gelzele kaydedilmiştir. Bu zelzelenin merkes üssünün Kandilil rasalhanesin | lan (Münip Hoca) bizde tek ba- mnetre mesaf de okluğu | şına temsil ettiği (Halk hocalığı) Fnm ilk ve son mümessili olmak Fakat geçenlerde Ey len taşan binlerce ha Tür vesi) ne çıkan sırtların birinde e- bedi uykusuna dalmış olan babası (Cennet Hoca) nın yanına bırakı. Çöp tenekesiyle yaralandı CAksu vapurunun bordasına li olarak duran bir. mavna- nn reisi İnebolulu 40 yaşında Rasimin üzerine, vapurdan — bir — göp benekesi düşmüş, bacağı kı- — Rela bayıgın bir halde Beyoğ- hastahanesine kaldırılmıştır. Alacaklı kavgası Lalacak meselesinden dolayı kav- gaya tutuşmuşlardır. Niyazi bi ğinı çekmiş ve Nazımı başm- n tehlikeli eurette yaralamış- tı * Yaralı tedavi altıma alınmış, Niyazi kanlı bıçağı ile birlikte Yakalanmıştır. Uç Çingenenin marifeti — Meryom, Havva ve Sude adında “liç çinğene kadını, bayramın birin. el günü, Sirkecideki ithalât güm. Üğünün — deposundan çuvallarla kömürü çalarlarken — yakalan Mışlardır, - Birinci sulh ceza mahkemesine Werilen her üç çingene kadımı da “birer ay hapis cezasına mahküm dertal tovkif olunmuşlardır, Bunlar yakslandığı zaman yanla. da İken kaçan diğer üç çingene aranmaktadır. <S gasi Askerlik yoklamasına çağırılanlar Üsküdar Askerlik Şubesinden: — l — 812 den 332 doğumlu ihti- yat ve ruhsatir sakat erlerin aşağı. daki günlerde ihtiyat yoklamaları- başlanacaktır. 2 — Yoklamalara bizzat gelmek eburidir. Yoklama gününde bu. gunmıyacak derecede hasta olan- dar döktor raporu, ikamet adresi İ saslı surette tevsik et. firmek suretile yakınlarından biri- de nüfus cüzdanını göndermek şar. düile yoklamalarını yaptırabilirler. 8 — Istanbul bölgesi haricinde ınlar taahhütlü mektupla 2 inci maddede yazılr isteklere göre ma- fümatın şubeye bildirilmesi. — 4 — İhtiyat yoklamasına muay. yen müddet içinde gelmiyenlerden n mucibince 5 lira para ceza- almır. — 5 — Bu ilân davet mahiyetin. — 6 — Yoklamalar her gün öğleye yaptlır. (Cumartesi hariç) öğleden sonra müracaatlar kabul | 7 — Aşağıda cetvelde yazılı do- m kendilerine tahsis edi. günlerde 481941 — 3LLOS1 8SI12Z, 315 doj ular. — 292441 316, 317, 321, 325, 328, 331, lular. LEM — 31.5.941 doğumlular, LAŞH — 306911 380, doğumlular, 327, (Kaybedilen “Münip Hoca,, Uludağda yapılan kayak müsabakaları Birinciliği bir Ankaralı, ikinciliği Bursalı kazandı Bursa 11 (Hususi Muhabiri- miszden) — Bursa belediyesi ta- rafından tertip edilen Bursa dağ sporları müsabakası evvelki gün öğleden sonra Uludağda- yapri- maıştır. Müsabakaya “,Ğdenü sporcu iştirak etmiştir. Netice- de Ank:ı dağerlık klübünden Ekrem Karay birinciliği, Bursa dağerlik klübünden Meliha ikin- ciliği kazanmıştır. Müsabakaya iştirak edenler gerefine akşam Bursa belediye- si tarafından Çelikpalasta — bir ziyafet verilmiştir. Ziyafette İstanbuldan giden gazeteciler ve sporcular da bu- lurmuştur. Sporcu gazetecilere ziyafet Bursa t1 (A.LA) — Kurbar bayramı münasebetile tatilden istifade ederek Uludağda yapı- — Çabuk — olun.. diyordu. Bi yorsunuz ki ateş yakmak yanak' Öbürü kahkahalarla gülerek: - Aptallığın lüzumu yok diye cevap verdi. Nerede — olduğumuzu gnutuyorsun, Buralar Çerkezlerin n çok korktukları yerler.. Bir Çerkezin yolu buraya düşse kendi- Viğinden ölür.. Kuzu kızarmıştı. Ateşi söndürdüler ve bir anda kayboldular. Hiş bir ses duyulmuyordu. Kor- kunç süküt tekrar buşlamıştı. — Anlaşıldı, dedi. Ateşi - tam mağaranın önünde yakmışlar.. Şim di de mağaraya girdiler.. Acaba biraz daha yaklaşsa: mı? Ayakları kendiüğinden gidiyor- du, Ateşin yakıldığı yere Btrafa bakınıyordu. gelmişti. Birden ta yanmbaşında bir gölge belirdi. Mehmot hemen büzüldü,. İxi kişi idiler, biri: — Bak sönmemiş. Çabuk ya- nar.. Diyordu. Mehmet: — Bunlar gene nteş yakacak . lar galiba,, diye düşündü. Kaça- gak, gizlenccek yer yoktu. Ateş yanar yanmaz ortaya çıkacak ve yakalanacaktı. Gözleri hiç bir tarafr görmüyor du. İki kişi ateşleri bir araya geti rip Üstüne çalı çırpı yığdıktan gon- ra mağaraya girdiler, Mehmet bu firsati kaçırmadı Kendisi de arkalarmdan mağaraya girdi ve bir kenara büzüldü. Mağaranın — ağzı - kapkaranlıktı. lan kayak müsabakaları çok mu vaffakıyetli olmuştur. Müsabakalara diğer senelere nakaran çok fazla yarışçı işlis rak etmiştir. Uludağ otelinde ve kayak e- vinde 300 den fazla kimse bay- ramı geçirmiştir. Bu moyanda latanbul gazetecilerinden mürek kep bir heyet de Bursa dağcılık kipbünün misafiri alarak — Ulu- dağına çıkmışlar ve varışlarda bulunmuşlardır. İzmit lik maçları İsmit 11 (A.A) — Kocaelide lk maçlarma bu hafta başlan- mış ve ayni gün de di atletin iş- tirakile 600 metrelik Çukurovi kır koşusu yapılmıştır. Birinci- Hği İbrahim Baysal, ikinciliği Kemal Atilla, üçüncülüğü Mus- tafa Rehmin kazanmışlardır. v Çerkes No. 23 Yazan: NIİYAZI AHMET 'e (ders hocası) an ziyade bir söz san'atkârı mukarrir...., değildi, canlı, kimseye en bir cerbeze taşırdı. adamın bir defa kekelediği görülmedi. Onun bir allâme, bir mütelekkir olmadığını bilirdik. Fakat o bun- ların da fevkinde kudret gösterdi Islâm maarifinde mütebahhır gö. rünenler, bu işte n kadar fay- dalr olamadı!. Halk vâizl n bir terbiye işi olduğunu da bilirdi. Buna binaen. dir ki; derslerini muaşeret âdabın- zife bağlılıklarına kadar teşmil etti. En büyük zevki, halka in- mekte buldu. Onu yobazlığın a. leyhtarlığında da başa geçmiş gör- leğil, a. paladı, bilgiçlik satan, muğlâk ko. nuşanları daima tenkit etti. Istılah perdazlığı hüner sayan meslekdaş. larına, “Doğru konuşsana be 2- dam! Ana dilini kedi mi yuttu. Allaha kitabet olur mu? O, her dilden anlar; hâlâ öğrenemedin mi?... ihtariyle gürlediği hatırlar. dadır. Çok zeki olduğu için halkı kuru nasihatle değil; zekâ ve drayetile teshir etti. Fitreten çalışkan, “çe- ve sempatik — yaratılmıştı. Somurtmak bilmiyen güler yüzünü parlak penbe çehresini, yüzünün kıskandıracak güzelliği ile onu sev. memek mümkün değildi. Bu can- dan adam, eli sekiz yıllık ömrü. nün mühim bir kısmını —Mün- hasıran— Türk kadınını - irşada hasretti. “Vürzmisâ,, adiyle şöhret buldu. İstanbulun zarif müftüsü onun bu ünvanına lâyık olan ehliyetini bildiği için o terkibi “azizinnisâü,, ya çevirmişti. Herkesi kendi mizacına ve idrâk seviyesine ' göre tatmin ederdi. Rind neşesi, sempatisi, lâtifeli fık- raları, nükte ve hazırcevaplıkla bestediği derslerinden hemen her vernenm li baednklrmlrüğ dd lebi,, Ne demeli? Selâm kelimesi Türkçe, asd türkçe, geniş türk- ge. fakat ne yazık ki bizim ko- nuştuğumuz türkçede türkçe bir selâm kelimesi yok, Buğgün öyle yerler, öyle muhitler peyda oldu ki (selâmün aleyküm) demiyoruz, (merhabâü) demiyoruz. (Sabaha gerifleriniz. hayırlı ob sün) diyemiyoruz, (bonjur), (bons. var) demek istemiyoruz. O halde ne demeli? Eski Türkocaklarının güzel kelimelerini diriltmeli, yay- raalı: Gündüzleri (günaydın), gö- eeleri (tünaydım) demeli, Büyük Tarihi Aşk ve Macera Romanı Fukat açıktı. Yol vardı, Adamlar, kolları — arasında bir kuzu ile dışarr çıkmca Mehmet, yavaş yavaş ilerlemeğe — başladı. Elli adım kadar hiç bir İnsana rast- lamadan gitti, Bir ses do duyma- maştı. Fakat birden birkaç yol ağzına geldiğini gördü, Hoör taraftan ses. ler, kahkahalar geliyordu. Yalnız konuşanlarır hepsi erkekti, Kadın sesi duyulmuyordu. Yoksu burada esir kızlar yerine esir erkekler mi getirilmişti. Çünkü esir kaçakçıları, köle de kaçır- yorlar, esir pazarında bazan kiz- lardan daha pahalrya satfyorlardı. Mehmot, duvâra — yapışmış bir wasiyetteydi, Hangi tarafa ilerliye- ceğini bilemiyor, ve düşünemiyor- dü. Hançerini elinde nefes “alma. dan bekliyordu . İkinci kuzu da kızartılmış, dişü- ridaki adamlar, tekrar içeri girip gözden kuybolmuslardı. Mehmet: — Galibâ yemoek yiyorlar.. çini çekti, Ah, kendisi de gu mis gibi kokan kebabtan bir kaç lok- ma yiyebilse,,, Bütün mağarayı tek başma ele geçirebilecekti. Birkaç adım daha ilerlemek is . tedi. Kapt baline getirilmiş bir o- yuğun altından bükülerek geçti Doğrulur doğrulmaz hayretler i- çinde kaldı. Burası geniş bir mey- dan halinde idi. Köşelerde garip bir is ve $ k gölgeler hırakan meşaleler yanryordu.. Gözleri ışı - Ba kolayca alışamadı. Yalnız etra- fında genç kızların — olması, lâzım gelen titrek ve korkak sesler yük. seldi, Gözlerini oğuşturdu ve: — Susun... dodi. Şimdi kızları daha iyi görebili . yordu. Dehşetle başlarını kaldır- Miş ona — bakıyorlardı. Mehmet, çerkezce — Ben yabancı değilim,. Sizi kurtarmağa geldim, Susun,. dedi. Gene kızların sönük bakışların. da bir an içinde Üümit parıltıları Ça buşlamıştı. Biribirlerine , bir geyler fısıldıyorlar « Dışarda bir ayak sesi duyuldu, Mehmet, khemen bir köşeye bür züldü ve bir kızm elbiselerini ken. dine siper yaptı. Kızlara yemek geliyondu. Her tarafa parça parça et ve a. vuç avuüç pasta dağıtılıyordu. Mehmedi kimse farketmemişti. Çünkü kimse da şüphelenmiyordu, Esir kaçakçıları, rüyalarmda gör - geler, esir kızlarm yanında yaban. o1 bir erkeğin bulunacağıma inan- | l Öi'r İıalk—hocası *| Yeni Sovyet zümre hoşnuttu. Binlerce hayranından bir tekine elini öptürmiyen bu pek halük a- miyerek irşada çalışmasını meslel faziletlerinin başında saymalıyız. ... adamın bir dersi yok- cuk kurumu), (Hava kurumu), (Darülâceze) gibi hayır müe selerine yardıma — teşvik etmem olsun. Meslekdaşlarının da malümu ol- duğu üzere ders sonunda ve (Haz. retieHalid) in, “Hâcet penceresi,. önünde Türk milletine, Türk or- dusuna, Türk şehidine ve hükü. met erkânının — muvaflakiyetine dair yaptığı dualar, hiç bir din a- damının rahlesinden onun kadar coşkun, onun kadar hararetli ol. mamış ve onun ruhları sarsan ber- rak sesi kadar arşa yükselmemiş. tir. Kürsüsünde bir içtimalyatçı ka- fasiyle çalışan (Münip Hoca), ha. yır müesseselerini yalnız halka sev dirmekle kalmaz onların fahri tah- sildarlığını da yapardı. “Asker ba. balara çorba pişecek. Haydi baka- lım; Allah bir hayıra bin sevap ih. san ediyor..,, gibi gönül avlayan sözlerle elindeki sayısız - biletlerin ve teberru makbuzlarının, çok geç- meden “dip koçanı,, ndan — ibarct kaldığını görürdük. "Tetiklâl Savaşı,, nda Anadolu. ya arabalarla Mushaf, silâh ve ça- Alman anlaşmaları Ticaret anlaşması bir sene uzatıldı H ÇAA.)—B BC Sovyet Rusya il€ temdidine, hudut a2 a ve ticaret anlaşmas! enesine kadar uza! masınâa dairdir. T ması mucibince İ yet Rusyadan daha fazla mik- da petrol ve iptidaf maddaler | alabilecektir. İ Anlaşmanın mahiyeti DNEB İ Berlin, 11 (ALA.) — ! (Geçen sene İlkteşrin sonlarıli lAjansı bildiriyor: ı İ İ da Maoskovada başlıyan — Alman” Bovyot ticaret müzakereleri 10 | İkinci kânunda geniş mikyastü | bir iktisadi anlaşmanın İmzalarnı" masile neticelenmiştir. Anlaşma: Almanya namıma Hariciye nezâ* reti erkânından orta elci Sehnu' re, Sovyetler Birliği namma Gâ Harici ticaret halk komiseri B Mikoyan tarafından imza edil- tında aktedilen Alman - Sovyet Bu yeni anlaşma, 1940 Şuba- - miştir. ticaret mukavelesi cesaları dahi — linde yapılmış olup 1980 — Beu€ | sinde iki hükümet derpiş edil: İf maşır gönderen; ordünün — nüsret ve muzafleriyeti uğrunda ihtifaller tertip eden, “iane,, toplayan yine bu hoca olmuştur. Eyübün tanzim ve imarı işle. sinde mübim hizmeti görülen ve birçoklarını yaptığı iyiliklerle se- vindirmesi dolayısiyle (baba) diye anılan (Yahya G:]l('g). hocanın bu işlerini bilir ve takdir ederdi. Onun lâtif ve sempatik şahsında “çelebi,, bir adam, yerine konmaz bir mürebbi, pek sevilen bir halk hocası kaybetfik, Ebediyete götü. rüldüğü gün mezarı başında; “ho- camız büyük bir adam değildi. Fa. kat küçük de değildi..., diye ağla- yan ve kabrine çelerk koymak ha. tırşınaslığını gösteren (Nimet Ab- la) ya teşekkür etmemek haksızlık olur. Allah “Cennet Hoca,, zade. Din durağını cennet. etsin!. CEMALEDDİN SERVER bulunan iktisadi programın tat bikinde yeni bir merhale toeşkil etmektedir. Anlaşma 1 Ağuz n€ 1942 tarihine kadar Almanya |* le Sovyetler Birliği arasında im> — tia mekliyatını tanzim etme'te dir. " Mütekabilen — yapılacak — mal sevkiyatının hacman esas mu” kavalenin ilk senesi için devpil edilen mikdarı mahsus dereced? tecavüz- edecektir . Almanya Sovyetler - Birliğine sanayle alat ve edeyatla makf Neler verecek ve Soövyetler Bİr liği de Almanyaya iptidaı ma'" idelerle petrol müştakları gıda maddeleri ve bilhassa buğday verecektir. Lordlar Kamarasında | gu müzakereler Almanya - ile hükümet sözcülüğünü |Sovyetler Birliği arasındaki do Lord Löyd yapacakıre münasebetler çerçivesi dn Lundfa, 19 (AÂ.) —— Bannea hlı;ılndc ve mütekabil itimat his: İ üN *İsine istinnden cereyan - etmişlir. bildirdiğine göre, Lord Halifaks' y ; arazinin Sovyetler Birliği” 5A ZUKU Lordlar m"?'"d“ İine ilhakkından doğan meseleler hükümetin sözcüsü ve mümecs- |40 d xı) olmak üzere, bütün İ sili vazifesini bundan böyle müs- tisi temleke nsarı Lord LLoyd Je ruhte edecektir. adi meseleler iki memleketin menfaatlerine uygun bir şekilde halledilmiştir. çindeydiler. Yemek bile yiyemiyor. lardı, Mehmot, yan gözle etlere, - pâstalara bakıyor, içi süzülüyor. neşriyatı du. Fakat istemeğe nasıl cesaret ğ ödebilirdi, — Yalmız yemediklerini | Görlin, 11 (AA.) — Gazete görünce yanmda oturduğu kıza sor |ler. yeni Sovyet-Alman ekono” du: mik ânlaşmasına geniş sütünlar — Niçin yemiyorsunuz? tahi etmekti e Kü baynunu büktü: li SARE L Re y a D ınlı.şmıy.l AF iki memleket arasında ekonomik — Ağzımız açılmıyor.. önndll sahada çimdiye kadar kaydolu- nan işbirliğinin en mühim unsur larından birisi olarak telâkki ey“ lemektedir. , Alman gazetelerinin — Kaç gündür buradasmız?, — Günlerimizi de unuttuk. Be- ki bir ay,. bolki daha çok,, Ama bir hafta evvel gelenler de var.. — Ya!.. — Birkaç gün sonra buradan götürülecekmişiz. Deutsehe Allgemeine Zeitung diyor ki: — Bğindz n l daü Tyla, Göçen sene Şubatında aktoli- kak Ha vaktı nan Alman-Rus anlaşmasından — Onlart da bilmiyoruz. Bazan |beri iptidaf madde ve gıda mad- pek çoğulryorlar, bazan etrafa da. |deleri mübadelesinde kaydedilen î— ayorlar, burada üç dört kişi ka- İkcerübeler iki memleket için d8 tamamile şayanı memnuniyet ©* larak tecelli etmiş ve iki memle- kete anlaşmanın şumulünü ge nişletmek imkânlarını vermiştir. — Şimdi ne kadar var.. — Gene yirmi otuz kadar var- dırlar galiba.. . Mehmet, gayri ihtiyari, kızın yemeğine elini uzatıp bir parça al. mış, ağrma götürmlüştü. Fakat bir den kendine geldi: ki: aü Böyle bir anlaşma, ancak mut Diye haykırdı. lak bir itimatla işbirliği yapas Kızlar, bu halden çok müteessir |— müsterek eserin müşterek oldular, Ellerine, ayaklarına ka- SO n Yanarüle “larf oölyor; endi 'at Ve .mf'rfırı' Yİ gittikçe daha İyi sır pastalarını Mehmedin önüne yığı- |rette himaye edeceğinden sarili yorlardı. surette emin bulunan iki memir Delikanlı, karnını doyurmuştu. — İleket arasında aktedilebilir, Als İşte o vakit yapacakları işin ne |Hmanyanın ekonami gsiyasetin? netlcn vereceğini düşünmeğe baş - |karşı İngiliz ablukasının ümid- ladı. Kılavuz ne yapacaktı? leri yeniden çok sert bir darbey8 (Devamı var) Maruz kalmış bulunmaktadır. Völkiseher Becbashter — diyor — Â ! | | İ | İ | | | 4