larile tam bir m x Eihe;ı. üzerinde cereyan ©. a Va hazplerinde er: ziyadı :'îwı Celbeden noktalardan bi- isin ç 03Va tehlikesini “defetmek lid::&n (Baraj balonları) lııg;ne:min bemen bütür ge. baiz Ve stratejik —ehemmiyeti Ce yo YANtakaları üzecine binler. Yerlestirilmiş olan bu baraj lonlar; Kayetle kalın çelik tci- Tettej Şere bağlıdır. İçlerinde mü. l t Dulurmuyan bu sabit ba, hr eç Şalnız şehirlerin kenarları- mlî't_:hnekh kalmazmş, merkesi! Otakalarda da gayri muntazam aa 'tler ile hemen bütün şehir. Üstünü kaplamışlardır h t çelik tellerle yere bağ Whn gibi uiki tellerle de Topluı yaş meyva ve sebze fiyatları 5“_""—"0 Cumartesi günü — İstanlul lyesi TŞELİNe / raptolunun ve , —e — üdafaa teşkilâtıdır. bu gekilde hakiki bir çeliz ağ tes. kil etmislerdir. Baraj balonlat: umumiyetle 3 bin metre irtifada bulutmakta ve bilhaşsa sadece hedefleri üzerine dalarak Lombardıman — edebilen Stukalar için hakiki bir mani teşkil etmektedirler. Buna mukabil 3000 metreden daha yüksek irtifadan bombardı- man varifesi görebilen teyyareler için Du baraj balonlarının büyüz bir ehemmiyet! olamaz. Antak hava - bombardımanla . rında esas gaye düşmana hedef vermemek ve atışlarının — isabet. sizliğini temin etmektir. Bu bakımdan 3000 metreden daha yükseklerden yapılan bom- bardıman'larırı isabetleri de pek zayıf olur. Pike —uçuşuyla baza 200 metreye kadar — elçalıp hedefini — bambardıman — ettiği, hettâ kaliı mitralvöz ateşine tut. tuğu gözönünde bulundurulursa, bu baraj baloalarının ne bir ehemmiyet arzettikleri der. hal meydana çıkar. Barı mihbver gazetcleri Alman tayyarelerin rajları HEREE lll eee GÜĞ ee l aa İngilterenin bütün büyük şehirleri bu balonlarla kaplı Balön barajları 3000 metre irtifa- | — Nasıl? Yoni şapkarı, hoşuna | SORMAYA HACET VAR MIZ gidiyor mu? — Çok güzel; moda olduğu 30 manlor ber, de kep bu modeli giy- miştim! Ajfedersiniz; acabr neresi? | Yapağ tüccarları mal vermedi Bu yüzden Romanyaya yapılan taahhüt yerine getirilemiyor tesret Vokâletile temaslar yap” mak üzere Ankaraya gitmilş olan İkracat ve itbalât bittikleri umumi XâÂtibi dün ssbah gehtimise dün . müştür. 'Tiftik ihracat birliği buzt büyük Ultoarların vaktinde birliğe | yapağ satmamaları yüzünden müş. Xadar Romanyalılara teslim edil . mesi icap oden yapağların 15 gün geç olarak teslim cdllebileceği an' Tagılmıştır. Bizliği bu vaziyete düşüren tüe. carlar, ellerindeki malı pahalı sat - mak maksadile bu hareketi yap - mışlardır. Ticaret Vekületi hakla . rında tahkikat yürütecektir Göç Hekimi < $ Dr. Murat R. Aydın u » Parmakkapı, İmam No: 2, Tel: 41553Ö MMuayene ve ber türlü göz n bi fıkara için parasız.. brerası $ ç AKIT — Opgt SOLSNTW SÜ İHer mesteağıin Içvüzü: v örmteRİ kete ereatebak. ddi . dizemm el Temiz su bir lüksmüdür ? _îml Si şehiidlir, dersek ye. Fakat İstanbulda temiz su mkânsrxdir, dersek, bu da ediler biz İstan, wem hayati ihti. yücımız ola temiz sudan da maa- leşef mahrumuz hl_aı'.bu!dı su muü yoktur?.. Hamidiye, Sırmakeş, Çubuklu, Çağlayan, Kocataş, Çırçır, Taş. delen, Karakulak, Kanlıkavak, Keı*.':ınc suyu, İncesu, Kimülı su. yu, Tomtuk, Gecitsuyu, Kirk- geşme, Valde suyu ve daha İsmi. ni derhal hatırlıyamadığım — bir. gçok sular İstanbul halkına — yet- mez mi? Nihayet muazzamı bir tesisata malik olan Terkos, şeh- 2:1 ,lıer ihtiyacına karşı gelmiyor u? Mubakkak ki bu sular şehrimi: zit ihtiyacma fazlasiyle —yeter.. Buna rağinen su bugün (bilhassa yazın) en hileli ve en pahalı mad. delerden biri yerine geçmiş, âde. ta bir Kiks olmuştur. İstanbulda terkostan sonra en ucuza içilen su Hamidiyedir. Ha- midiye suyu birçok çeşmelerden dava alımmaktadır. Bu çeşmc. İerin bepsinin temizliğinden e . miz olmak da bir meseledir, Ge - gen kıştı galiba, bizim muharrir arkadaslardan bi i ki Hamidiye suyunı yona karışmış olduğunu meyda- na koydu ve bunu kabul ettirmek için de günlerce uğtaşlı. Maa. mafih bütün Hamidiye suları pis. tir demek istemiyorum.. Bilâkis İstanbul halkının emniyetle içe- Hlmâl tulardan biri de Hami. diyedir. İsatnbulda su hakikaten paha. ST TUMA SAT YA CY | Cltxsy tayyarecilerin bu baraj balonla- | Ş vaziyatte ka Romanyaya | BĞ A — Kurüş rtm yakarak tahrip etmek uüsulü. | Çapızğr uıhhıdnh;.mı getireme- F : nü bulduklarımı ve böylece Stü. | mistin Bu yüzden bu ay sonuna ya Dontüie, ç dikler açılabildiğini yazmakte ve | —(C B'me: îf Iİ_. p | baraj En!anI;rı tesisatınm. yakm, ı ransma ders Ştnküreğı — ? da Alman hava kuvvetleri tara. Patatay K findan — bertaraf — edilebileceğini Orta mektep ve üseleride ikinale betan &n | iddia etmekte ise de. harbin ba- | kalanlara ve Praosucasım ilerlet Çtir 15 gındanberi ve bilbassa — baziren, ;"0: ; '“9::::"' "l"rllll" şerartle Virülye, Ay, tadın 8 dan bugüne kadar bu iddiayı teh | #Tensizca verilir. he yit edecek hiç bir alâmet görül- | — Arzu edenler Vukil mafbansında, :% Yüi T, | Memiş ve baraj balonları İngiliz | -Prsasırcn Öğretmeni” ismine gi- BULÜYE Barlasıye Kunazı — 18 şehirlerinin hava — taarruzlarına | tahan veya tehriren — mürsesal Si a 560 | karşı müdalaasını fevkalâde ko. | edehllirter. devit a laylaştırmıştır. Sürmasak 25 Patlinna baş 20 Ti ! . Katlkan a : || Küçük Hikâye: Uttak ulak < 15 İî.'—. A"üı;;m : Asfalt yapıldıktan sonrabizim sayliye — birdendire değişli e y Dahi geyen akşam scrinliğ ı köpeklerimi abp- yabut ko> Ş;"' —1 &.m?bân'ğ::“ ir w:"ça."'fi-.'îf eyriyemilda ' Eâçeferiti KralMe T rakğ 100 yaklaştıkları vakit hemen geri dönerler; nt deniz, hatlâ ne de —i rürgârı on'ara bir şey ifade etmezdi. Ara sıra gehirden gelen Kartotu 2 merakltlar da arabalarla gelir, yine arabalarin giderlerdi Mar — Fakat biraz evvel de söylediğim gibi Arfalt Bayfiyamizi bir. l'ıı:, 220 denbire değiştirdi. Önümüzden zimdi tramvay geçiyor. İstaayon” Üzlkü Çarüy ğ da arabalar, otomobiller, bisikletii Kkızlar.. Deniz kenarmdaki Yresa Bi plâj yanında bir de büyük bir gazine açıldı: Sabahleyin denize Üzüüş ,_u'“" 8 girmek istemiyen bokârlar sayfiyenin kadmlarını orada seyre- Üzüm Çükirdeoksiz a J diyor; akşam da bira içiyorlar: Geçenlerde başka bir göy daha Üzüm Biyah : ! oldu: Gazino- âeyyar bir caz trupunu davet etti. Klmu Kreği j Trupun sayfiyomize geldiğinden iki üç gün sonra, bir öğle Azmeut lv:k e İ Üzori, kapımın önünde hir çıngırak sesi ile uyandım. Senelerndir. Âtmut Yabani | Göyle geyler görmeğe alışık — değildik biz. Küçük bir aayfiye .,,""" t İ arabasıydı bu- Dört bir taraf: resimlerle kapalıydı: Üzerlerinde a,v_l K e| Maşslronun kemanı, mikrofonun beninda garkı söyliyen dölikran. $ ltmin resmi, büyük bir klârnet ve eğüra, tami arabanın önünde Mı—"* 15 mavi bir fon üzerine çizilmiş kocaman bir tablo: Bir deniz kızı Muz ? ÜW tablosu- İslâx sarı saçları omuzlarına döükülmüz bir kadım. Çi Düğdke 70 laktı. Belinden aşağız: klâsik deniz kımı tablosu olduğu gibi bir “""luı: & balık kuyrağu ile nihayetleniyordu. Kırmızı ve yeşil iki renk Karpuz 5e Ka bu mavi fonlu sulu boya tablonun Üzerinde o kadar fazla idi ki Hürpaz yMlaya baş « Insana garip bir ürperti veriyordu- İsmini Ozudum: Agra Miçine” Karpuz ,'“'""M Mete * ka Kısaca: Miçkal. Kai Tş z a j Brtesi ve daha ertesi günler işim çıktı Bir hafta gazinoya lh.,,_:““' baş * uğrayamadım. Sadece, Miçyanın deniz kıı numarası, ağaçlar a- Karpuz ACü orta 5 resmda dolaşan bir rüzgâr gibi bizim sayfiyeyi baştan aşağı Far. Alaca tfar İ c Kavua ” mıiştr. Bütüa delikanlılar yalnız demize giriyor, ve yalnız Miçyayı Kayan gaRAlan baş | 8 seyrediyorlardı. ? Haa giğtlan orta 5 Pir hafta sonra, gilalenden bir pazar günüydü: Hava bulut. Vh Topa *“"'—vm...': bt 3 yuydu. Hafif bir malaklık. fakat Geniz tarafından gelmiyen bir t Kavun :"_ ga laklhık, ağaçların üzerinden doğru, bütün eşyayı nem içinde br DA Kirkağaç ufar Kü rakmıştı. Gazino tonhaydı. Hasır bir tlet iskemle pistin 1â yanma kadar çekilmişti. Denize hiç giren yoktu. Ağır bir bulut gölgesi -eee altında yüzükoyum vere uzanmış binlerce böcek git kumların KAYIP' AK yalnız çıtırdadıkdarı işitiliyordu: Caz daba lik geldiği güzderberi S ; bütün sayfiyeyi dolaşan aym bir hava içindeydi. Alis Fey'in "“Wıı.-n 6i y “Büyük Cuz” daki meşbur garkısını çalıyordu: î:ıık“.h“ MBarlade beyaz h:ı:v?L Geür u KOYi Ğ ü) here Kabvgeeny e tür. Köpeğin Com ön ç B Slan Gra l Bir ağaç altna otürdem. İ #a a a 2A tarhinüe Samsua Çarşam * Ük Yudeninden aldığım süker | Mıı -u""hlıııybımu_ Yenlalni çi " Bükmü yoktar. Tekfürdayi szhallesin: ORlu 320 doğtuzmle Atmet 83215) Trabzcn den Zu İasanların çok defa yalanılık dakikalarında kimi düşündük- leri tvitinmaz. ' Kiml düşünüyorum? Pist Üzerinde dansedenler var. Arslm. rında beyaz pantolonlu bir de Yadım-. Hepsinden daha ziyade o güze çarpıyor. Daha doğrusu yalntz beli göze çarpıyor. Alt ta. yafında acalp iki bacak- Et ve kemikten yapılmış garip bir pergel!'. Birdenbire tir yağmur damlad:. Arkasından bir, hir deha— İskemleyi ağacın sık yaprakları altma biraz daha çektim. Hiç kimse yerinden kımıldamıyor. Hemen arkasından — Mayatronun bir numarayı haber veren üvertürü ortalığı kapladı. Adetâ, de- niz üzerinde yattıklarmı #öylediğini binlerec töceği kamatlandr Facak tir ses. Şimdi, belki de Müirya gölecek- ND HMAY0 TTT Sayfiyede bir * Miy e OO CN ve PS CO KA CA BAA 9 . 3 0 < cSş 06 » — K AŞ nuümero Bütün gazinoda oturunlarım yeni birer sişara daha yaktık- larını görüyorum. Belki benim içtiğim siğata da henüz bitmedi. Fakat,her nedçase Miçyayı İk defa sevrederken dudaklarıram arasında hiğ çekilmemiş yeni bir sigara hissetmek — iatiyorum. Garson bir kibrit uzattı. Pantolonlu kadra biraz ilerida bira içi. yor. Garson!. Bir gişe bir du bana!. Yazık. Gelen Miçya deği, maiş- Akrobatik bir numara!.. Sayfiyemizin asfalttan sotra binlenbire değiştiğini söyle- miştim. Denize yapışmış bir güneş altında Üç ay urka Arkaya gü" Ten bir yaz ayımız yardı. Hie, ama hiç yağmur yağmazdr. Serin- ği ancak denize girdiğimiz dakilealarda hissodiyorduk. Odaları, Tz pencereleri bir baştan bir başa açıktı. Küçük ve kanatlı böcekler ön bahçeden arkaya geçmek için pencerelerimizi birer kapt gibi kullanırdı. Yataklarımım bahçeye çıkarmıştık. Ha. Mmaklarda uyuyor, ağeç yaprakları arasmda — güneşin Bitmesini bir kuş gibi bexliyorduk. Ne darsiniz; bizi bir sayfiyeden öteki sayfiyeyae birleğtiren asfalt Üzerinde, bisikletle PİĞjA gidip ge- lenlerimiz. ıslak yolda lâstiklerin #iklyet ediyor: Akrobatik numara bitti. Hava bularla © kader meşbu ki af saktan goçen bir kanat kadar bulutların yapraklara değdiğini ::vmm. pist duıâd“'::? dolüp boşalıyor. Pantolonlu kadın #efor kalkmadı. Üzerinde yukadan gecme, güğrü cepli, blr edket var. Garson mütemadiyen #igarasını =un Pğen’:: yeni bir sigara daha yaktım. yağmur boşandı boşanacak. Oo0f Miçya- Kulaklarıa ne kadar seninle dolu.. Bir deniz. yahut bir Ormandan yeni çıkmış gibiyim, Son dakikaya kadar hiç görmedi" Bim, tanımadığım bü yüzü niçin bu kadar çok görmek istiyorum- Bir öğle ügeri, kapımım önünde bir çrngırakla uyanıp drşatt bak. tiğın zaman- Küçük bir sayfiye arabatımım üstünde bir deniz kı. zi resmi. Altında büyük, iri harflerle: Ağra Miçineka.. Biz yerli erkekler, yabancı kadınları çok seviyoruz. Yağmur fazla düşünmeze kalmadan v Damilalar daha sık ve arka arkaya düşüyor :::M::m dumle- lar.. Kemancının yeni bir Üyertürü ile herkes pistin otrafma da' Ha çok toplandı. Ortada yalnız bir kişinin ve tek baştna dande. deceği yer var: Miçya bu akgam ya çıkmazaa!.. TYam cazin arkasma isabet öder ve nafh vın birer birer kopup geldikleri yere doğru hxı?ynî—îl;ı:mnğî Hikanlı Miçyanın da oradan çıkacağmını söylüyor. Pakat orada hiç kimso yok. Klürnet öalkn Yahudi, en uzun boylusu, elleriyle, ö- tede- ayakta duran gazino sahibine işaret edi'yor Miçyayı ıı;ru yor: Bu akşam yağmur var. Yağmuz?., Tiş d Miçya ya çıkmazsal. Bütün bu tereddütler arasında, bir iki dakika va geçti, v geçmedi. Birdenbire, cazın bulunduğu taraftan a.gâ, pî:jc —l'ır’: fmdan gazinoya çıkan merdivenlerde bir gea duyuldu. Hafif bir çıklıkt!- Başımı: çevirdim: Tağ batamakları Çıplak ayaklarile yu. kart doğrü birisi koşuyordu. Kemancmm üvertürü adeta yağ. muru bastırdı: Miçyala Miçya, denizden mi geliyorsun? Y inden?-. Belki d0 bir bulut seni aramtza biraktı? Belki bip m.:u:::mü:-;î dişarı çıktm? Güneş ve köpükle YIkanmış göhisin Miçya'lı Miçya aramızdan koşa Kosü geçti. Omuzlarına bir iki damla düştü. Bir iki damla kollarından yuvarlandı: Yağmur!. (Devamı 6 wmeda) At ! Td ee A Şei eei kaa l aa kaaaankamintşa epRüm di iREAReĞinişüri Şi AMi nnn e Ün İ ğ ei İ ee GA ĞÜDN ÖAĞERR ÜÜĞ BİR A 4 İstanbul şenri irmak yanında susuzluk- Jdan yanan bir zavallıya benziyor hdır. Tüşdelen, Karakulak, Kan- Ukavak gibi suları h ideta i meselesidi ünkü ekseriy zançlı olan İstanbul halkının si- şesi 15 kuruşu su içebilmesine im. kân yoktur.. 'a taş, yerinde ağıtdı. sözü i su için söylenmiştir. Birer leri haline tokulan bu çük bir desti su elli kte ruş.. — Yahu insaf, burada su çağ. layor.; Diyecek olursanız, alâkadarla. yan ilzmnatlinden istifade ederek bu yerleri e'letine gecirip bir su kaynağı değil, kendilerine bir menfaat kaynağı haline geti. renler; — Ama, böyle buz gibi suyu, şehirde bit liraya da bulamazsı. nız... derler. Filhakika bu söz doğrudur. Su başında testisi elli kuruşa içtiği. niz suyu, şehride bulmanıza im- kln yoktur, çünkü membadan de. polara, depolardan büyük dama. canalara, oradan da küçük dama- canalara, şişelere geçen ve niha. yet müşterinin (halkın) eline ge. len memba (!) sularında hakiki masmba suyundan belki eser bile katı e Su yer değiştirdikçe, elden ele geçtikçe hem kalitesi, hem de ha- litaçı değişmektedir. Alemdağın. dan Kadıköye inen su, çeşme su. yunca, Beyoğlu tarafma geçen memba suları çarum terkosa ka- vuşmakta. Bakırköy, — Yeşilköy gibi banliyö kasabalarına ve köy. kerine giden memba suları isc yollarda birçok hayrat çeşmeleri bulabilmektedirler. Suların bütün kontrolü ağızlarına vurulan bir kurşundan ibarettir. İyi (1) su, üi memba (İ) suyu satanlar kurşun mühürü Girkaç dama. canaya kullanmak usulütü bul- muşlardır. Sonra en büyük hile suların büyük damacanadan kü. çüklere taksimi sırasında yapıla. bilmektedir. Küçük damacanalar umumiyet. le kurşun mühürslr satıldığı için müşteri bazan dikkat ederse! — Hani bunun mühürü? Diye sormakta, sucu da: — Küçük damacana kalmamış. tr da, büyükten boşalttık.. Başka yak, isterseniz kalsın.. Diye cevap vermektedir. Bu tevabı belki bir haftadır cuyu dört bekleyen İstan- bulluya bir yıldırım tesiri yapı. yor, ve eline geçen sucuyu da. rıltmamak için nerede ise: — Aman ben ettim, sen etme, sakın kızıp gelmemezlik etme.. Diye yalvaracak vaziyete giri- yor.. Esasen sucular bu hileleri. Bi hep yazm yapmaktadırlar, Ya. zın İstihlâkin artması neticesinde müşteri çoğaldığı için, suyun ve sucunun ti , balk da bile bile yapılar hileyi yutmaktadır. Bir de suyun perakende satış fiyatı meselesi vardır. Bugün her hahgi bir İstanbulluya: — Bir bardak su kaç paradır? Diye sorun, hiç tereddiüt etme- den: — Bir kuruş.. Diye cevap verir.. Halbuki İstanbulda belediye . nin suya koyduğu nathı 39 para . dır, Fakat buna rağmen hemen bütün sucularda: “Bilmem ne su- yu, bardağı (1) kuruş” levhası. nı görürsünüz. Bu, insanın yüzüne bağıran kü. Çük bir ihtikârdır.. Acaba beledi- ye memurları suyun perakende fiyatının 30 para olduğunu bilmi. yöer mu? Biliyorlarsa gözleri bu açık hileyi göremiyor mu? B da öyle bir meselediz ki. hikme. tinden sual olunmaz!.. Kaldı ki verakende satılan bu suların ne zalitasr olduğunu (aman, ne halt lduğu şeklinde anlaşılmasmn) sa- lan sucu da bilmez.. Su, meselâ 'Çağlayan” ismiyle gelmiş, — vu. zunun deposdnu yarıya — kadar doldurmuştur; bunun Üzerine gu. cu da bir miktar terkos katıştır- maş ve buz gibi soğutarak Jezze. tini kaybettirdiği süya “Taşde. ten” damgasmi vürup — piyasaya çıkarmıştır. Suların satış fiyatları da anor- maldir.. Suyu bol bir şehir olan Tstanbulda bir buçuk tenekelik damacanada satılar Çağlayan su. yanun 35, Sitmakesin 90) Çu. (Lülfen sohifeul cevirtnizi a gidin de felâketi gü. — ' yi