Yas Man hç SPesinde 4 â:“-""v ink W tiz fa. , :k:.:'i"i Iıı'çıv İN S Na Tİ yasa, '::'lu ol- S S b Bder LA ki en. K 4 "ayda entari dı ! ağı ! Yazlıklarım ah, penbe zârim! Bekçiye seslendim : — Ahmetağa, ne oluyoruz? — Efendim, yeni kiracılardan biri. Deli midir, nedir, bilmem ki.. hem uyuyor, hem söy! Karakola götürecekler, Zi nn bir sâir filmenam olduğunu anladım. Penceremi kaparkon son tera - nesini de işittim: iz, aşksız, çiçeksiz, aldı Usküdarım! Şikâyetler: .ıBu çukur ne vakit kapanacak ? İstanbulun çök volları 0 tır. Gazete — sütunlarında görü- len bir © ikâyeti de şüphesis ki tek bir kişini; ğül, bu voldan geçen b tandaşların şikânetidir. Bize yapılan şikâyetin enlere- san tarafı su: Galatadan Şişha. ne yokuşuna çıkan ve yeni as. faltg çev le dibi sokağı “Şişhane — sokağı” i diğer bir sokakla katedilir. İşte bu sokağın nihajetinde, hattâ, belki de bir çöpçürün bile kapa- yabileceği bir çukur tam iki bu. çuk aydanberi kapanmamıştır. Bu çukurdan kaza belediyesi. nin haberi olmamasıya im Ddüşünemiyvoruz, Çü bi | mobil geçil yeri olduğundan da. Ydipi, o civerda - oluran apartı. man kapıcılarının söylediklerine göre, mulan fazla otomobil çu- kura batmış, ve tabiatile bir çok otomobil sahiplerile — şoförlerin canları yanmıstır. Bunlardan bir kaçının belediyeye — şikâyette bulunduklarımı da pek — yakın. dan biliyoruz. Meraktayız. Acaba bu satır. lardan sonra, bu çukur daha kaç saat yahut daha kaç ay kapan- mıyacak? bulunamıyor Son günlerde piyasada otomo. mamaktadır. Bu vüzden bazı otomobiller muattal kalmıttır. Aymnı zamanda kıyıda köşede ka- lan mallara da eskisine nisbet. le üç dört misli fiyat istenmek. tedir. Bu mallar eskiden geldi- ği lduğu icin ihtikâr yapıldığı an. laşılmaltadır. kımda tetkikler yanılması için Beyodlu halkevinden: 0 da ev amdaki merkez bi | fakültesi doöçentlerinden B. Hü | devri cektir. A M a G y İ dirraesakn di TE ŞÜN C Otomobil aksamı bil lâstiği ve parçaları buluna . | ©e o zaman maljvetleri ucuz | Şoförler Cemiyeti bu iş hak. | 4. 040 persembe günü zin Tepeba. mda hukuk seyin Nail tarafından “Tanzimat 'e idarl ıslahat” mevzuun. | da mühim bir kanferans verile . Almanların Norveçin merkezi o lan OÖsloyu nasıl i caatla elde etmiş ol gibi bütün yay tte bırakmaktadır. ğine göre, Almanlar işgalin ilk günlerinde Osl &. zami 3900 Alman askeri gale muvaffak olmuşlardır. Bu küçük kuvvet yüzer ki küçük gruplar halinde ve muzı kanın refakatile caddelerde res - mi geçit yapmışlar ve açık hava. da asker ıka muhtelif kon serler vermiştir. Halk bu küçük kuvveti selâmladıktan ve tecrü . | muktedir olduğunu bile düşüne- memiş ve askeri bandonun ü1 tüsüne — kapılarak — Alma e kıtaatı alacak zaman ka, mış. Bundan sonra — yirmi ye gemisinin taşıdığı asker- lerle kuvvetlenen Alman katala . rına karşı bütün mukavemet im- kânları zail olmuş. İnkâr olunmıyacak bir haki. kat varsa, o da Almanların Nor- veçi işgal ile büyük miktarda petrol elde etmiş olmalarıdır. | Son zamanlardaki nakliyat güç - dolayısile Norveçliler bü- | yük mikyasta petrol stok etmiş - lerdi. Almanlar bü petrolları el- lerine geçirmişlerdir. Bunlardan maada Almanlar Norveçte hubu- bat, pamuk, kahve, tütün ı;i_bi kıymetli maddeleri de ele geçir - mişlerdir. Bu maddelerden de en aşağı bir senelik stok vardı. Almanların — stokları bitecek vaziyete girince yeni bir memle. ket'işgül ederek bw ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Danimarkaya da Almanlar hi - le İle girmişlerdir. Kömür gemi. leri Alman askerlerini ve silâh - limanlara taşımış ve bun . lar birdenbire Kopenhanga hâ- kim olarak hükümeti elde etmiş- lerdir. Kopenhang ve Osla hâdisele - rinden alınacak dersg, seyyah ve- tehassısı Eski paraları altı Zabrta Nusret İisminde met. hur bir sahte defineciyi yaka- lamıştir. Bu, senelerdenberi a. randığı halde bulunamryan çok kurnaz bir adamdır, Nusret eski üş mecidiyeleri ve difer es. kl paraları altın suvuna batır i ü e tüti tıczjıx;iü!l—ı, N* | makta, bazılarmı da âsârı atika k ü gekline sokarak bir eski sandık. . la tonrağa gömmekte, sonra saf | Tanzimat hakkında kimselere ve köylülere giderek | konferans bir yerde ” define bulunduğunu söylemek suretile onların de bu paralart cıkararak bi dalaverelerle bu safdil adamlar- dan bara kobdarmaktadır. İstan. bulda ve diğer muhtelif, yehler de böylece bazı kimseleri dolan dıran bu adamın bir defasmdr zavallı birinin 4000 v7 yen verdiği nda 200000 Alman eti tkavA EMİF bekliyor »i Norveçiniçerden işgaline dair Fransız gazetelerinin verdiği yeni tafsilât ya başka namlar altında bi memleketlere girmek istiy manlara azami derecede etmektir. İngiliz matbuatı Amsterdam İ le Roterdamda bin, Brüksel de altmış te kırk bin Bzıyorlar. manla . dikkat | — İsveç ile Amerika arasında Hava seferleri yapılacak alt Avrupada siyasi vazi- in gerginliğine rağmen, İsveç ye hava nakliye kumpanyası, Ame - rikan hava yolları kumpanyası ile biz anlaşma yaparak İs le Amerika arasında munt: hava seferleri icrasşını temin miştir. Bir senedenberi devam eden müzakereler nihayet bugünlerde sona ermiştir. Eğer bugünkü hâdiseler mani olmazsa iki kumpanya bu yazdan itibaren İsveç ile Amerika ara- sındaki hava yolunun resmi kü - şadırı yapacaklar ve bu şekilde İsveç ile Amerika arasındaki me- safe 12 gsaatte katedilmiş olacak. hayret uçuşu tahak hava eefinesi 70 ton- ağırlığıı ve yetmiş metre boyunda olan dört motörlü bir tayyaredir. Tamamen madeni olan tayya- redeki motörler 6000 beygir kuv wetinde olup tayyareye saatte | 330 kilometre sürat temin etmek tedirler. Tayyare 6 bin metre ir. tifadan daha yüksekten uç! zamanlar saatte 450 kilometre katedebilmektedi Bir sahte define mü- yakalandı n suyuna batırarak kimleri - dolandırmamış Son zamanlarda Samsunda Nusret bir kaç gün ev. rimize gelmis, Galatada altın suyuna ecidyeleri bazı köy- re beşibiryerde diye salmış. tır. Yaptlan şikâyet üzerine ya. Nusret dün emnivet tlüğüne getirilmiş, seneler- denberi sürüp giden suçlarının tesbitine başlanmıştır. & Boğazda sis Dün akşam saat 18 den sonra n Yeniköyden yukarı kı sımlarında kesif bir sis başla is gittikce kesafotini art. çin vapur seferleri ge . mieti VA bir müsemere Dayramı müna sebetile dün verilen * eğlenceler den iki görünüş! Maksimde Ço cuklar balosu ve Gatarasarayda Hangi eli kalem tutan ondan bahsetmemiştir. Hangi türkçe hacası talebesine bu ebedi tahrir vazifesini — vermemiştir. Benim hatırladığım bahar da böyle bir tahrir vazifesinin içindeki hahar - dır. Bugün evimden çıkıp otobü- se atladığım zaman, insanların yüzünde ve şehrin aydınlık, ka - Iabalık çarşılarında, denizin ren gi üstünde öyle bir kıpırdanış, öyle bir gülüş yardı ki, Kâğıtha- neye doğru açılmaya, ormanlara doğru ye hacet yoktu. Şekcin içinde, bu yapraksız ve ağaçsız İstanbul şehrinin kaldı- yımları üstünde bile Baharı gör- mek mümkündü, Yani bahar ar- tık şehirlilere bir realite — değil dir. Bir hayaldir, belki bir günü, cctalık poyrazla ve tipi ile | altüst olurken bile gözümüzü ka- payıp, bir. pastahanede onu dü- şünebiliriz. Biz şehirliler artık böyle mahlüklar olduk! Halbuki bahar oradadır, Şehir den yüz metre uzaklaşır uzaklaş- maz başlar. İlk durakta atobüsten | atlayocak geriye döndüm. Şehir haricine çıktım. Önce bir takım konserve kutularının, teneke ve demir parçalarının birbiri üstüne yığıldığı uçurumların, sonra kıp kırmızı çıplak bir saha üstüne yıkılmış tuğla harmanlacının ara sında baharı aradım. Şehre ve şehirliye küsmüş vahsi köpekler sırtlarda dolaşıyor Jar, Ta uzaklardan insana durup bir dakika bakıyorlar, Sorca bir denbire — kuyruklarını kısarak kaçıyorlardı. Bu tarafm şehir haricinde de baharı bulmak mümkün değil, Nerededir? Bie takım ağaçların üstünde parça parça bir iki yaldız.. Bir iki yeşillik... Bu kel ve yarı sersem çimenlerin üstündeki bu ortası sarı, kenarları beyaz çiçek midir bahar? | Bu göz alabildiğine aydınlık bu mavi gök, bu su. Bu şarkı söyliyen kız mıdır baher?., Ken- di kendime baharın bir yalandan, bir insan tahayyülünden başka birşey olmadığını düşündüm. Yaz denizde yıkanan insanlar mıdır? âMî()RUP M illi hâkimiyet bayramile çocuk bayramının birleş . mesi, 23 nisa: katlı bir ne- şeye kavuşturdu. Dün, bir yandan duvar ve pence releri süsliyen bayraklar — dalga lanıyor, bir yandan da sokakları bayrak gibi güzel, bayrak gibi süslü çocuklar dolduruyordu. Sabahin daha ilk ışıklarile, yöllrze uyanmıştı. — Serçelerden, kırlangıçlardan önce - onların cı. vıltıları havaya hâkim oldu, İlkin birer, ikişer, sonra beşer onar geçtiler. Vakıt ilerledikçe, onların da kalabalığı arttı. Siyah önlükler üstünde beyaz, kolalı yakalıeın, katı yapraklı çiçekler gibi ne güzel, ne ger- gin bir yayılışı vardı. Kızların tafta kurdelâları, oğ . lanların taranmış saçları yanyana ne hoş duruyordu. Bizim eski kaldırımlar, ne zamandır. böyle güzel bic gecitle süslenmemişti. “Milli Hâkimiyet,, ın burada anasını, mütekâmil —hü emleri içinde - tahlile ne İi viyetini ki yüksekliğini zum var, | Onunne demek olduğunu şu 3 — VAKIT AAAARANA 24 NİSAN 1940 Baharıaramak YAZAN: Salt Faik Kış damlardan sarkan buz mu dur? Bahar da bir avuç papatya, bir iki kırmızı gelincik, bir kaç çingene kızının şalvarı mıdır? Bahar da öteki mevsimler gibi fikri bir şey midir? — Hakikatte bahar denilen birşey yok mudur? Böyle düşünürken bir yolun dönemecinde iki kişiye rastladım, Ellerini birbirlerinin beline ser- mışlardı. Bu ara bu iki kişiden dişisi bol, tatlı bir kahkaha sa. vurdu. Köpeklerin kuyruklarmı kısarak moloz yığınlarından yu- karıya, tepeye doğru kaçtıkları . nı gördüm. Tuğla harmanındaki ameleler, durup cllerini gözlerine siper ederek etrafı aradılı İşte o zaman, yalmız insanmım baharı ne kadar acasa bulamrya- cağımı hissettim. Artık ne çiçekçi camekânlarını üsliyen lâleler, ne şadırvanlı yu canlandıran güneş, ne göğsü açılmış kız, ne çimenlere burnunu sokmuş — çocuk, ne gü- neşlenen hasta, ne bastonuna da. yanmış, sakin yürüyen ihtiyar, ne bu papatya, ne bu * gelincik, ne de yeşil burunlarını göster- miş tomurcuklar, yalnız adama, beaharm hakikisini geliremezler. Pazar günleri şehir haricinden dönen tramvaylarda yanakları kt. zarmış kızların kucaklarmdaki kocaman penbe dallar bir hazin macera! Apartımanın avuç içi kadar - bahçesindeki erik ağacı, Beyoğlunda akşamları dolaşan bir Rus kadınmın yaptığı ve sa- tın aldığım bir yapma ağaçtır — vapurla geçerken Boğaziçi sırt. Tarındaki kuytu — ağaçlıkları — ise şair Bedri Rahmi yapmış — veya Yahya Kemal yazmıştır. Birisinin tablosundan, ötekinin şörinden koparıp puraya asmışlar. Yoksa böyle birşey yoktur! Baharı şehir dışından şehir i - çife taşıyan güzel kızlar istedik leri kadar gülsünler, gü ların yanaklarını isb kızartmış olsun yalnız. adamın baharı yoktar, Kâğıthane deresine varmıştım. Otlar bütün hızile fışkırmışlardı. Ağaçlarda tek türk hareket var- (Devamı 5 incide) AAARARA , DOLEKDDESE $ dİki bayramın bir- leşmesindeki mana önümüzden akıp giden cicili, bi. cili çocuk armakları da biliyor. Ben, daha çok milli hâkimiyet bayramının çocuk bayramile el- «le vermesindeki büyük —mana üstünde durmak istiyorum. Cumhuriyet idaresinin, bu iki bayramı bir günde birleştirmesi tesadüfi değildir. Ruhu semaları. mızda, hayali gönlümüzde ve se- imizde — ebediyen — yaşıyan Büyük Ata, onlardan bahsettik . çe, her şeyin, vatanda, ve yarı- nn tarihindeki her yerin çocu . ğa ait olduğunu söylemiş, her varlığı, inkılâbın her - parçası onlara emanet etmişti. Büyük İsmet İnönü de, bugünkü yavru- ların mesut talüni belirttikten sonra: “Doğru sözlü, temiz yürekli, vatan için kahraman ve fedakâr, çalışkan ve bilgili olmağa çalışı. nız. Ancak bu ahlâkla ve vatan uğrunda canınızı feda etmek ül- küsü ile, birbirinizi — severek 'Türk adını göklerde tutabilirsi . NİZ.,. Diyor, Milli Hükimiyet, yüksek bir rüşdün mükâfatıdır. Bu yüksek rüşde yalnız kalıçla, kan ve ih - tilâlle erilemez. Yıkılan bir tah. tın harabesinden — bir başkası çıkabilir. Devrilen bir tac, bir gün yine başka bir kanlı başa konabilir. Cemiyetin - içine, hab- Dlan rühuna inmiyen — inkılâplar, topraklee üstünden sel gibi gelip geçerler. Cumhuriyeti çocuklara, genç - lere yani yarımın adamlarma e - manet edenlerin hakları var. On. lar, tarihin ibretle dolu yaprak - larındaki tehlikeyi — sezmişlerdir. İnkılâbın bekçileri arasında, ço. cuklar yer almazlarsa, inkılâp tamam olmaz. İşte iki bayramın birleşmesin- deki büyük ve güzel mana, ben. ce budur, Hakkı Süha GEZGİN öi F - —e o