1 — VAKIT O mın —merzara zömüldüğünü görmoedikçe bana karşı boedbin. lik komedisi oynadığına hük. mederim.,, | Pietro Nocera bu sözleri söy — lerken Tito kahvehanenin pen, geresinden bulvar üzerinde do- — Jaşan halk kalabalığına bakı- — yordü. Dışarda bir polis memuru — elinde beyaz bir haston ile bu. — yük bir kargaşalıt içinde ve türlü gürültüler arasında ya. yaların ve arabaların hareket- lerini tanzim ediyordu. Kendi kendine şöyle düşündü: — Pietro Nocera daha kendisi ile ilk mülâkatımızda bana bütün bu şeyleri söylemişti. Yeni konuş- tuğunuz bir adam daha ilk defa yarım saat içinde kendisince em teresan olan her şeyi anlatır, on- dan eonra hep aynı şeyleri size tekrar eder, durur." Pietro Nocera sordu: — Yahu, öyle we düşünüyor- sun ?" — Seni düşünlüyorum. Sen ha- kikaten benim için #amimi bir dostsun ; buna inanıyorum. Fakat bizim başmuharrir gelecekti, gel - medi. Yoksa unutmuş olmasın ?” 'Tito'bu sözünü daha bitirmeden evvel İrrefutable gazetesinin baş" muharriri de kapıdan görünl Bu adam o nevi merhamet! — sanlardan biriydi ki sizin gözünü. — zemmeseli bir toz kaçırdıkları za- man,nasihat ederler: î “Mendil ile gözü , b | | L î,' nüzü siliniz, havaya bakınız. şöy" le yürüyünüz..” Kendisi kırk yaş- larındadır. Bu ise hayatın en tra- jile bir Hevridir. İhtiyarlar hal- lerinden şikâyet etmezler. Çünkü attık ihtiyarlamışlardır. Ölüler- den şikâyet duymazamız. Çünkü — önler da artık ölmüşlerdir. İhti- yarlik devrine yaklaşmış olanlar İdır/ki çok şikâyet ederler. Hani- ya bazı panayır yerlerinde bir sı- Ta küçük arabalar varklır. Bu a- rabalar inişlere atılır, sonra iniş- lere inerken aldıkları sürat ile yokuşları çıkar, tekrat iniş, tek- rar yokuş gelir, böyle inişler ve yolarşlar biribirini takip eder. A- rabalar içindekiler bu inip çık- malarla eğlenirler. İnişlerde kuv" vet alan arabalar yokuşa gelince iptida süratlidir. Fakat yokuşun âzpesine yaklaşınca ağırlaşır. A- deta duracak, hattâ geriye döne- c€ek gibi olur. Zira orada artık kenklisindeki bütün enerjiyi sar- - fetmiştir. Adeta tepeye vardık- tan sonra öbür tarafta bir çukuta — düşeceğini hissetmiş, ondan kork- — muşgibidir. İşte kırk yaşına gir- /— miş olan adam da hayatın böyle bir tereddütlü devresi içinde bu- lunur, O, henüz hayatın münteha sınt görmemiştir. Fakat hiatet- - mmeğe başlamıştır. Öbür taralta- — ki çukur onum'hayatını âdeta fel- €©c uğratır. — Raşmuharrirekırk yaşmdaydı. ördüncü defa olarak midesine dyıu;ıırlıdığz'—kunyıllıı sonra de- — Ben, yer altlarındaki llans yerlerinden nefret ediyorum. Bu- râlarda kendilerini dans çılgınlı Kana kaptırmış olanlar eğlendikle — Hifli zannediyorlar, ve insan cin. £ Kü -— Iö Mestriyenin yeni badalanmış — basık tavanlr küçük oklasında mo- bilye olarak bir demir karyola, | yine demirden bir lavabo ve üs- tünde bir yağ kandili yanan tah- — tadan bir konsoldan başka eşya yoktur, — Kırmıı yanaklı bir Livojen e- — İan oda hizmetçisi söylediğinden bir tek kelime bile anlamıyordu. — Bu kadıncağımızın müşterilerden ziyade, kazlara bakmağa daha cl- xıî'li olduğu açıkça görünüyor" ç Fakat müşterilerini memnun /— etmekten geri kalmıyan otelei bü- “yük bir iş adamı tavriyle, harpten -— Bonra Romanyada kalmış olan — bir Rus tercümanı olarak Lö Mes- riye'ye getirdi. Bu adam tek tük fransızca söylüyor, daha doğrusu kafasını, gözünü yararak biraz fransızca konuşuyordu. Fakat, rumenceyi ve bilhassa bu Helta mıntakasırda konuşulmakta olan Slav lisanını çok mükemmel bili- yordu. Bu tercüman sayesinde Lö Mestriye bütün Valkovu rahatça dolaştı. Lö Mestriye rehberine bir tet- kik seyahati için Romanyada bu- dunduğunu ve bilhassa aynı iş i- tin bifkae gün evvel bu mımtaka” ya gelmiş olanbirRüumen kızını a , -18- | 3 BİRİNCİTEŞRİN 1939 sinin idamesi için kendilerini kar şılıklı ihtirasa sevkeden tabiatın elinde bir oyuncak olduklarını farketmiyorlar. Ve tekrar bir kadeh konyak daha yuvaraldı. — Ben eğer gülüyorsam, emin' olunuz ki terbiyem iktizası olarak gülüyorum. Bendeki melankoliyi göstermemek için gülüyorum. Fa kat gülerez içimdeki ıztırabı ne kendime, ne de başkalarına karşı gizlemeğe imkân — bulamayınca hiç olmazsa kendi kendimi unut - mak için içiyorum. İçerken ruhu- mun buruşuklarını örtmek — isti- yorum, Fakat insanm ruhundaki buruşuklar böyle içmekle kapan . maş olmuyor. Kaklmlar nasıl yüz. lerinin buruşuklarını pudra ile krsa bir an için örterlerse ancak ruhlardaki - buruşuklar da bir an bir saat için kayboluyor. O müd- det geçtikten sonra o buruşuklar daha ziyade derinleşmiş olarak meydana çıkıyor. Ve tekrar yine içmeğe devam | etti. — Ben gazetecilikte, matbaa - larda çalışa çalışa her şeyi tersin. 'den okumağa alıştım. Bu, benim için hazin bir itiyattır. Ben her şeyi böyle tersinden görmek, oku. mak sayesinde kendim için en a- | ziz dost diyebildiğim insanlara karşı emniyet ve itimadımı kay - bettim, Yine bu his sayesinde be- ni seviyor gibi görünen kadınla . rın bilâkis benden nefret ettik . lerini ve beni aldattıklarını anla- dim. “Ve ben şimdi içiyorum. İçiyo- rum ve tedricen intihar ediyorum. Bunu biliyorum. İntihar ediyo - rum, fakat aynr zamanda bütün kâinatı güllük, gülistanlık görü . yorum. Her şeyi böyle gülpenbe görmek bana yetişir. Bu vaziyet. te etrafıma bakınca her şeyi nik - binler nasıl göstermek istiyorlar- sa öyle görüyorum. 'Tito sordu: — Peki, içmediğinir zaman ne -oluyor? — İçmediğim zaman... Burada bir paranter açalım: Zihinlerin « n ahreti hiç çıkarmıyan mute - kit insanlar, mistik adamlar bu 3-10-939 Salı 12,90; Program ve memleket saat AyarL 12.35:'Ajana ve meleoroloj. haberleri, TÜRK MÜZİIĞİ: Çalanlar: Ce , Eşref Kad, ri, Hasan Gür, Hamdi Tokay, Oku, yan; 1 — Safiye Tokay. A Nehavent şarkı — Hatırımdan hiç çıkmıyor. B — Udi İbra ! baveni di Tokay — Klarüet taksin Udi Ahmet — Saba şarkı — harabeyleme, E — Aleko — şarkı — Öyle bir üleli yeklayi e. melsin. F — Salâhattin Kaynak — Hüseyal şarkı — Göresim geld 2 — Mahmut Kariaddaş. A — Refi Fersan — Gülizar şarkı — Sabah Hüneş doğari Güli. zar şarkı — Sinemde bir tutuşmuş yanmış ocağolaydı. C — Halk tör, küsü — Almıma yazılmış bu kara yazı. D — Halk türküsü — Damın- dan görünür — bağ 13 ı Müzik: (Karişiık — progra 18.00: Program. — 18,05 Ssal ayarı, berleri. 1 müzik. 18. Arif Bey — Kürdilihicazkür şarkı— Sırma saçlı yâre, D — Lemi — Kilr. dilihicazkâr şarkı — Nazlandı bül. bül. E — Cevdet Kozan — Ut lak. simi. F — Salâhatlin Pınar — Kür. dilihicazkâr şarkı — Ne gelen var ne baber, G — Muhayyer türkü - Menekşeler tutam tutam, H — An. karalı Gencosman larafından Anka, ra, halk havaları. 19.50: Konuşma, 20.05: TÜRK MÜZİĞİ: (Klasik pro. gram). Ankara radyosu küme ses ve saz heyeti idare eden: Mesut Cemil, 21.00: Konser (Önetken, 21L15: Mü, orkestrası) Şef Hasan Könseri takdim eden: Halil Bedii Yönetken. 1 — Corlsing. Bağdat berberi. 2 — Salnt — Se. ans — Danse macabre. 3 — Mas. senet — Scenes pittarestues. 4 Henberger — “Opera balosu,, Ope- retinin uvertürü. 2200 Ajans, Zi. raat, Esham — Tahvilât, Kambiyo . Nukut borsası (Fiat) 22.20: Serbesi saat. 22.80: Müzik: (Cazband Pl.) 23.25/23.30: Yarınki program ve kapanış. dünyaya baktıkları zaman etrafla rında kendi şehvet hislerini tah . rik eden kadmmlar, yahut eğlence- lerine dalmış adamlar görmezler; onlar kadın erkek insanları birer iskelet halinde görürler. Gözleri oyulmuş kuru kafalar, dilsiz ağız- lar, etsiz klişler, sahipsiz başlar, küçük kemik parçalarından mü - rTekkep ayaklar, yine uçuca yapış tırılmış urun kemik parçaların . dan yapılmış gibi görünen eller ve kollar,.. Ben ise etrafıma ba . kınca, bilâkis sadece insanları bi- Ter amudüfikari ile buna yapışık bir beyin ve dal budak halinde bundan dağılan sinirlerden iba - ret görüyorum. Tito: ? kaghm erkeklerdir. — Kadınlar mı? Bunlar bir dal da durmayan serseri mahlüklar. Bundan başka bir şey değil, Er - keklaç de onların peşlerine takıl- mış, arkalarından sürüklenen, kar (Daha var) Sinema ve Tiyatro RAŞİT NIZA , E. SADİ TEK TİYATROSU Bakırköy Miltiyadi. de ÜVEY BABA ved vil 3 perde — ŞEHİR TİYATROSU Bu akşam 20.30 da 1 Tepebaşı dram kısmı RÖMEO — JÜLYET Komedi kısmı 2 KERE 2 — HALK OPERETİ 6 ilkteşrin cuma * akşamı İlk temsil Bau hesapla yoktu Yeni — öperet ” Fiyallar: 50, 35, 25 - | R’ADYO“l Yazan : Fakat oğlan ukalâca cevap verdi: — ÜÖyle ama, onlar toprakta kalmazlar. Dal budak salar, çi- çek ve meyva verirler. Vang Lan, oğlunun kendisine böyle çabucak ve kolayca cevap | vermesinden hoşlanmadı, ve: — Ben ne söylüyorsam o o. lacak..!. dedi. Artık oluk gibi para akıtmayı kes!., ve kökler. de, eğer meyva vermeleri isteni. vorsa, İylce toprağın - İçinde kalmalıdırlar.., Akşam yaklaştığından dolayı da, Vang Lung, oğlunun avlu. dan çıkıp, kendi dairesine git. mesini yanından urzaklaşın, su. lar kararırken koendisini huzur ve sükün içinde yalnız başına bırakmasını diledi. Fakat, bu oğlu — başına bir dert olmuştu. Zira artık o2 na itaat etmek istermiş ve hiç olmazsa şimdilik yaptırdığı o. dalardan memnun görünüyordu. Sonra istediklerini de yaptır . mıştı, Ama yine söze başladı: — Pek âlâ baba.. Fakat bir şey daha var, O zaman Vang Lung çubuğu. nu yere fırlattı, ve bağırdı: — Sizlerden hiç rahatım olmi yacak mı, yahu?, Delikanlı inatla sözline de . vam etti: — Bu bahsettiğim şey, ne be. nim, ne de oğlum için değildir. Bu, senin oğlun olan en küçük kardeşim içindir. Onun böyle eahil doğru değil, o- na bir şeyler öğretilmelidir. Vang Lung bunun üzerine bakakaldı. Zira yeni bir teklif karşısında bulunuyordu, En kü. çük oğlunun yaşayışını çoktan tanzim etmiş, onun ne ol nı kararlaştırmıştı. Dolayısile: Holantse Bank - Üni. Te V Meld;ıcl:ıedu Bu.kl anın XSıJî/BSS Benesi ar umi tinin bu ayım 18 Müe' Arkaleft damda toplanacağını haber al: dık. Senelik Rapor, işlerin ye. niden inkişafma mani olan ve bütün sene devam eden alyaal gerginliğe memııınl_yet verici neticeler elde edildiğini göstermktedir. Biri Venezuella'da Maracai- bo'da ve diğeri de Rotterdam'da olmak üzere iki yeni şube aç. mıştır ki bu da iş ve münase. betlerin büyümesine eaik ol- müştur. Bilânçonun yekânumun 78.000.000 Florinden 89.000,000 Florine yükselmesi, Bankanm =W ettiğini — göstermekte. Banka Umum Müdürlüğü geçen sene olduğu gibi — bu Bene de “6 6 temettü tevzi edil. mesini teklif edeceklir ki bu su- retle hissedarlara — Bankanın 25 inci yıldönümü münasebetile Mart a inde fev! miş olduğuna göre — cem'an îîkS temettü temin edilmiş ola- caktır. TUNAKIZI radığını söylüyordu. Bu şekilde bütün gün rehberi- le birlikte dolaşıyorlar, tercüman kötü fransızcasiyle her tip hak- kında suallar soruyor, gördüğü :er yabancı simayı tetkik ediyor. u. Böylece büyük dalyanları, Ro- matıyada İkr denilen, büyük hav- yar fabrikalarını, konserve - fab> rikalarını ziyaret ettiler. Burada çalışan ve memleketin her tara* fından gelmiş olan işçileri göz- den geçirdiler. Bu işçiler küçük siyah yumur- tacıkları muntazam madeni kü- tulara dolduruyorlar, ve bu kü- Ççük şehirden dünyanın en muaz- zam merkezlerine sevkediyorlar" dı. Kısa boyları biraz basık bur runları ve çıkık elmacık kemik- leri ile Rumenler gibi sıhhatli bir insan şekli gösteren bu işçilerde birarz daha vahşi bir hal, daha doğrusu hayvani, bir vaziyet var- dı. Ekserisi katlın olan bu İşçiler büyük bir süküt içinde çalışryor- lar, ara sıra Lö Mestriye'yi göz- lerinin ucuyla süzüyorlar ve son: Ta genç adamın uzaklaşmasından istifade ederek rehberi sorguya çekiyorlardı. — Sizin havyar tüccarı olup olmadığınızı soruyorlar, diye Rus izahat verdi. Bir kadını aradığı- nızı söylediğim zaman çok gül- dünüz, çünkü burada o kadar çok kadın var ki, sanki toplamak için yere eğilmek kâüfi.. Rus rehber böylece, arzu etti- ği takdirde geceyi hoşça geçir" mek için kendisine münasip bir arkadaş da bulabileceğini anlat- mak istiyordu. Fakat Lö Mestri- yenin istediği, aradığı, yalnızca Domnika idi. Lö Mestriye yalnızca kadınlar ile alâkadar olduğu hissini ver- memek için erkeklerin de ne şe- kilde çalışmakta olduklarını gör- mek istedi, Bunun üzerine kendi- sini, ağzına kadar büyük balık- tarta dolu siyah renkte kayıkla- W rın bulunduğu bir kanalın kena- rına götürdüler. Sağlam, iri yarı delikanlılar balıkları sürükleyerek karada bir düzlük üzerine yığıyorlar, önle- rinde meşin önlükleri, dudakla- rında daim! şarkıları, büyük bir neşe ve ustalıkla çalışıyorlardı. Deniz kokusuna karışan ağır bir kan kokusu havayı kaplayor- du, Lö Mestriyenin midesi bu- lanmıştı. Fakat bacakları çıplak | genç kızlar bu pis çamur deryası içinde kayıstızca dolaşıyorlardı. İki çapkın balıkçı tecessüs sar ikasiyle yanlarına kadar sokulan bu olgun ve dolgun genç kızlar- dan birini yakaladılar ve üzerin: deki entarisini çıkararak çamura batırmak istediler. Oldukça kuvvetli olan bü genç kız çamurda biraz debelen” dikten sonra çapkın delikanlıla- rın elinden kurtuldu ve derhal kanalın kenarına koşup üzerinde- ki entariyi atıncaya kadar, bar lıkçıların haris nazarları altında Pearl Buck, Çeviren : ct löğA, Vai — Bu evde daha fazla işkem- be dolusu harflere Ihtiyaç yok artık, İki tane yeter. Ben öldü. ğüm zaman, küçük kardeşin toprağa bakacak!.. dedi. Büyük oğlan cevap verdi: — Evet.. İşte onun için de, | kardeşim geceleri ağlıyor, ve yi- ne bunun için de beti benzi gol. muş ve düdük gibi kalmış za. vallı.. Vang Lüng, oğullarından bir tanesinin toprakta çalışmasına karar vermiş bulunduğundan, küçük oğlundan hayatmda ne olmak istediğini aslâ sormamış tı. Büyük oğlunun bu sözlerini ve sesini çıkarmadı. Yerden ağır ağır piposunu aldı, ve ü- çüncü oğlunu düşünmeğe ko. yuldu. En küçük oğlu, kardeş. lerinden hiç birisine benzemezdi. Anneşi gibi — sessizdi. ağm var ,dili yoktu. Böyle olduğu i. çin de kimse ona ehemmiyet ver mezdi, Vang Lung, ne yapacağını bi. lemiyen, adeta işittiklerine ina. namıyan bir tavırla büyük oğ. luna sordu — Onun böyle konuştuğunu duydun mu?.. Delikanlı cevap verdi: — İstersen, kendin sor baba! Vang Lung birden itiraza kalktı, ve sesi pek fazla yük. seldi: &':'ım toprakta- kalmalıdır!.. Delikanlı ısrar etti: — Neden kalmalı babsz.. Sen, oğullarına köle gibi ihtiyacı ol. mıyan bir adamsın. Hem yakı. şık almaz. Ahali senin alçak kalpli bir insan olduğunu söyli- yecekler; ve kendisi bir prena gibi yaşarken oğlunu bir yanaş. ma gibi kullanan - birisi var!.. diyecekler.. Delikanlı kurnazca davranı . var, l u l ı Faktalakltıre larn Bi için ne dediğini ziyadgsile chem miyet verdiğini biliyordu. Ko. nuşmasına devam etti : — Bir hoca tutar, kardeşimi. ze ders Yerdirtisiz. Sonra-bir cenup mektebine yollarız. Ora- da okur. Müdem bu evde sana yardım edecek ben varım, Or . tanca kardeşimin de işi mü - kemmeldir. O halde izin ver de küçük kardeşimiz istediği işe girsin!.. dedi. Vang Lung da ni. hayet razı oldu: -— Oğlanı bana gönder!.. de. Biraz sonra, Vang Lung'un en küçük oğlu geldi, babasının önünd. di. di . Vang Lung da o. Buna baktı, ve bu oğlunun u- lr haline gelmiş olduğunu, ana. nun ne kıratta bir insan oldu. zun boylu ve narin bir delikan. sınm seasizliği ve vakarından maada hiç bir tarafımın kendi. Bine veyahut anasına benzeme. diğini anladı. Fakât gimdi ko. casımın evine gitmiş olan ve artık Vang'ın evile alâkası kal. .Mamiış bulunan kızı müstesna, | çırılçıplak suda yıkanmağa baş- ladı. Lö Mestriye rehberiyle birlik- te küçük kanalları takip ederek şehrin hududunda siyah atların geçtiği Step mıntakasına kadir çıktı, burada a: Ü ra söğüt ykü- yor, şüraya bir kaç çiftlik manzarayrı değiştiriyordu. Sahillerde kadınlar #ütün kuv" vetleriyle kayıkları gtkiyorlardı.. Sarfettikleri gayret yüzlerinden ekunuyordu.. İcalında bir hay- van gibi çalrşar bu mahlükların zevklerinde olduğu gibi işlerinde | de çok gayretli olduklarına veh- beri Lö Mestriyeyi temin ediyor- du. Fakat Domnika bu kadınların da arasında yoktu.. ... Bataklıklardan ağır, nemli bir hararet yükseliyordu.. Buranın gündüzleri hakikaten çekilmezdi. Dalyanların kenarlarından mâa: da ne caddelerde, ne de kanallar- Üzerinde gündüzün bir cana rast- lamak mümkün değildi, fakat ak- samleyin balıkçılar denizden dön dükten sonra şehir birdenbire canlanıyordu. (Daha var) :'işitinee alnından vurulmuşa dön | — İçinizden biri muhakkak | İbrahim Hoyi ABONE TARİFESİ Memleket — Memlektl içinde dışindü | * Aylık 95 — 1565 KI 3 aylık 260 425 »| 6 aylık 475 — 820 # 1 yıllık — 000 1600 « | Tarifeden Balkan — Birliği içil ayda otuz kuruş düşülür, |Şbirliğine girmiyen yerlere aydü vetmis beşer kuruş zammedilir. Abone kaydım bildiren mek-i tup — vo telgraf ücretini, abonf| parasının posta veya banka l€ yollama ücretini idare kendi üZ rine alır, Türkiyenin her posta merk€ İzinde VAKIT'a abone yazılır Adres değiştirme ücreti 25 kuruştur. İLAN ÜUCRETLERİ rın santima . satırı $0 kuruştur. Ticari Mahivette Olmıyan Küçük tânlar Bir defa 30, iki defası $0, Üğğ || defası 65, dört defası 75 ve oSğ defası 100 kuürüştur. - Üç aylıl ilân verenlerin bir defası bedi vudır. Dört satırı geçen Hlânlarıf fazla satırları beş kuruştan he sap edilir. Vakıt hem di dan doğrayf| kendi idare yerinde, hem A! kara caddesinde Vakıt Yurdü altında — KEMALEDDİN — İRENİ Hün Bürosü eliyle ilân kabi eder. (Büranun telefonu: 20333/) Alemdar Sinem CASUS AVCISI KIRIK HAYAT diğer çocuklarından daha Ü tündü. Yalnız, delikanlının - nında, güzelliğine adeta nak?? verecek, taze fakat uçuk ” ne pek kaba düşen çaprazvir iki kalm ve siyah kaş vardı. V le ki delikanlı kaşlarını çatf zaman, ki, bu kaş çatışları kolay olurdu. Bu siyah ve &? lm çizgiler biribirine ka' u. Vang Lung oğluna baktı, tı. Onü epeyco #eyrettikten ra: — Biüyük fğabeyin, Okuml ve yazmak Üğrenmek istedil söylüyor!/ dedi. Ve çocuk, Ö7 daklarını âdeta kmmık ae sın cevap verdi: — Pret.. | — Vahg Lung: çobuğundaki | leri/silkti, ve içine baş ğit ağır ağır tütün bastı: A yorsun. Ve ben do bu kadar lâdım — Varken, öz mpni'l”' bir oğlumu bulunduramıyaci gım, bir aet ile aöyledi. ağzını açmadı. Babasmın ! şısında, yaz keteninden elbisesile, sesini çıkarmadi dimdik durdu. En nihayet, Vi Lung oğlunun bu dilsizliğ” kızdı, ve ona bağırdı: — Neye — konuşmuyorsun Toprakta kalmak istemedii doğru mudur?. Ve çocuk yine bir kelime cevap verdi: — Evet.. $ Ve Vang Lung çubuğuna " karak, kendi kendisine, J rınm kendisini üzdüğünü, ve ihtiyar yaşmımda başma bir d bir yük teşkil ettiklerini düşi dü, ve onlarla nasil yaşı gınt bilmedi, ve bu oğulla k':njsînc eziyot etti lıyarak yine bağırdı: — Ne haliniz varsa gö Bu bana ne?.. Beni rahat kıniz. Defilunuz!. Dedi, (Dahdâ va