İstanbulun İstanbulu gezen Afacan nele ” Ayhan, yaz tatilini üzere İzmirden İstan nahn amcasının yanına gelmişti. O, bu dürt aylık tatil mülddeti i. çinde İstanbulün hemen hemen her yerini gezmişti. Gördüğü şey ler o kadar çoktu ki bunlar hak. kında öğrendiği bilgilerden dola- yı büyük bir kıvanç duyuyordu. mdi, İstanbulu bilmiyen İz . mirli arkadaşlarına anlatacak bir konu bulacaktı. İşlte Ayhan, geçirmek vapurda hep dakikada ada karşı . lameğa geli tdi, Ayhan her birhumn elini eyrı ayrı sıktıktan sonra: — Arkadaşlar, dedi. Size öyle gçok anlatacak gşeylerim var ki, Hereden başlıyacağımı bilemiyo. rum, Hele bir yarım olsun! Bize gelin, bakm size neler anlatacak ve ne resimler göstereceğim. Ertesi gün Ayhan pek erken kalktı. Yolculuğun vermiş oldu. ğu yorgunluk kısa bir zamanda |i işti. Az sonra kapı çalındı. Ayhan koşa koşa kapıyı açtı. Ar. kadaşları gelmizlerdi, O, konuk. simlerle süslediği bir salona Yüzünde, önemli bir konu üzerin. de konferans verecek bir adam biçimi vardı. Evvelâ bir iki de. fa öksürdükten sonra sözlerine şöyle başladı: — Arkı Jeketimizin en güzel ve en zen. gin eserlerile dolu bir parçası . dır, İstanbulun türlü yerleri, a. nıtları ve belli Ji binaları hak kında size yeceklerim, an . cak vakit bulup ta amı gezdirdiği yerlere ait © tir İlk olarak size İstanbulun için. de yükselen tarihi anıtları anla . tacağım. Bugün Dikili ardan bahsedeceğim. “Sultanahmet,, de r, İstanbul, mem- nilen, İstanbulun önemli bir sem. | tinde üç dikili taş hakkmda size bi ardır. Taşlar retle yapıldığını anlatayım: SULTANAHMET ALANI Şimdi Sultanahmet alanı deni. len bu yera eskiden At moydanı derlermiş. Buraşı ikinci yüzyılm sonlarına doğru o zaman İstan. Bulda bulunan Roma imparatoru tarafından yapılmıştır. Uzunluğu 70, genişliği do 180 metredir. Etrafı yüz bin seyirti alacak ka. dar büyükmüs, orta yerde ve şimdiki parklarığ bülunduğu k sımda at koşturmağa mahsus bir yer ayrılmış, bunun etrafma da, halkm yapılacak yarışları sey - retmesi için küçük küçük setler konmuşltu. Diğer taraftan Aya . sofya müzesinin bulunduğu ta » rafta da saraylıların ve impara. torun oturmasma mahsus loca . lar bulunuyordu. Güneş fazla ol. !duğu ç | igi vermeden ön. ©e Sultanahmet alanının ne su. | r gördü? |buraları İlus ele geçirmiş, irap etmiştir. İşte bu sırada mey. |danm içinde etrafında bulu. heykeller de para için eritilmiştir. İstanbul Türkler eline geçtikten sonra a. lan türlü zamanlarda başka baş. ka şekillere girmiş ve bugünkü balini almıştır. DİKİLİTAŞ Bu âlanda bulunan taşlardan biri, resimde (1) işareti gördü . ğünüz Dikilitaştır. —Yekpare v granitten yapılmıştır. Boyu genişliği 2 metredir. Üzerinde hrafı ha. pılma Mısırlıların eski yazıları vardır. | Mısırltlar, tarih derslerinde gö. receğimiz gibi bir geyi resimle anlatırlarmış. Taşın üzerinde tür ü kuş, yiyecek ve insan resimle. ardır. Bu taş Mısırda tarih . n önceki zamanlarda 1700 üncü lda yapılmıştır. O zaman İs . anbulda hüküm .süren aratoru birinci Te I.".nd;m İstanbula getirilmiştir. BURMALI SÜTUN Bu da resimde (2) numâra ile işaret edilmiş olan taşi Mey . danın tam orta yerindedir, Biri. nan tarafı m |tır. Tlk kon yıllarda seki |metre olan boyu bugün ancak £ |metre kalmıştır. Bu sütun Yu nan krallarından Kostantin tara findan yapılmıştlır. Yazısız Hikâye İ | |Biraz da gülelim: dikili taşları Şen fıkralar dersin ordu. Ders k Erguna Öğretmen hayat bi de barometreyi a bittikten sonra sordu: at ki — Baröometre düşük olursa nc Görmeden cevap esi mutfakta yemek ük Cemal yanıma geldi. An nesi onu görünce anlatmaya baş. ladı: — Çocuğum bahçeye çık kar. B g - 3 nu oynuyorsa o oyun oynama de.. Şemşiyeyi unutmuş — Anne yine yağmur yağa . cak, — Nereden anla — Babam şemsiy nutmuş ta ondan., Perdavsız makinesi Kemual kardeşine anlatıyordu — Sebsecinin dük! boyunda bir n güldü: — Galiba sebzecinin dükkânı. | nım camı pertavsız camindandı İlerleyiş )ktor arkadaşına sorüL n kurtarabildin mi? — Evet hem de fevkaliâde.. İÇünkü dün bir tanesi benden on SABAH TEMİZLİĞ lira borç bile iatedi Daha fazla gülmek için — Ağabeyin neden — Bugün ağlıyan yar güler için bugün ağlıy . Bilmece bildirmece,. — Yer altında yağlı kayış? — Yer altında sakall: babam? — Çarşıdan âldım kapkara 4 kıpkırmızı? ücük fıçıcık içi dolu bir tane eve getirdim bin tane, & — Hop burada, hop şurada, hop kapı arkasında? (Geşen hafladan devam) İlerin gürültüleri — işitiliyordu, bu rası Zekâ Pertisinin dersa odası idi, | —Dev küdret kapıya gelir gelmez kapının eşiği genişlemiş Devi ge- yorlar da o da yarın gülmek | çirmişti, ders yapanların ortasın- | , bütün ta. ordu, Dev Kud- ru ilerledi, duru: 'da Zekâ Peri lebesine gülümsü ret ena de yi kadın- ca Z 'n.—: in selâmını söyler söylemez Perisi onu da derse kabul , hemen köşedeki iskemle ye oturttu, önüne bin renkli gü- duran bir büyük karışık ipek koydu, bu ipek. zel çiçekler gi İyığ ler ,birbirinden ayı acak, güzel, muntazam çileler yapılacaktı. Dev Kudret çalışmağa başladı, | fakat onun kalın ve kaba parmak- ları için bu pek güç bir işti. Bü- t E çoğunu ayırdı. Fakat bir kısmı dü tün sabrı ile uğrastı, uğr Rümler içinde idi, bir kısmr da ay- rilirken onün küvvetli parmaklar (riyle kopuyordu. Zekâ Peri yi, kâfidir,, dedi. ince parmaklarını | “Bugün içi Hemen küçük klerin arasına soktu, bir daki. ka sonra yine ipekler karma karr şik bir yığın haline gelmişti. Ertesi sabah Dev Ku bunları çözmeye uğraşiyordu. Ak. şam üzeri yine Zekâ Perisi ipe |leri bir yığın haline koydu, bu iş bir hafta sürmüştü, hafta sonun- da artık bir telini bile düğümle. meden, koparmadan — ayırabilen Dev Kudretin işini Peri Zekâ be ğendi. Bu defa ona tezgâhta na sıl kumaş dokunacağını öğ du. rar kalrnca Zekâ Verilen İplikleri dizmeğe bi. Perisi geliy deki âsa ile dokunur dokun. kumaş yine bir yığın ipek ha line geliyordu. Bu ipekleri tekrar tekrar dokumak için Dev Kudret elin İm ların yapıldığı yerde — çalışm başladı, ayaklariyle çevi: kerleğin döndürdüğü |tünde bir çamur yığınını bir güzel [ Bu iş bitince destilerin, vaz0- model üt desti haline koymağı öğreniyordu: Burada bütün kudreti ile çalıştıı ğr dek teye geçirilecek kadar elleri ince” mişti. Burada altın bilezikler, #if* | cirler, yüzükler, küpeler yapmâ” Dğa başlamıştı. Zekâ Perisinin bür Tada tecrübesi vardı, bu üç tecfi” beye cevap verebilecek olursa 47 tik okulu bitirecekti, O zamâü dünyada her işi gören insanlâfi yardım etmek için çıkarılacaktt- Zekâ Perisi “Birinci iş, bir * rayın salonu için yapılacak bir halı,, diyordu. Artık kuyumcuların çalış! Dev Kudret hemen tezgâhınıl başına oturdu, bir taraftan halı$i” nr doküuyor, diğer taraftan da gelif ken geçtiği güzel yolları tekrâf geçeceğini düşünüyordu. O yeh larda yeşil çimenler arasında açâ9 tenkli kır. çiçekleri ne güzeldi Böyle düşünürken halısı kırları? | çirmenleri gibi yeşil olmuş, ortalâ” |rımda kır çiçekleri gibi renkli f6- simler yapmıştı. Halryı beğenet Zekâ Perisinin ikinci —arzusü -| vardı; Bu defa bir perinin kullanacağ! , | kadar ince, güzel bir bardak yaP” masını istiyordu, Dev Kudret h& men çarha oturdu. Sarı bir çiç*i şöklinde güzel bir bardak çıkaâf- mıiştı. Üstüne renkli güzel bir Küt resmi de koyunca bunu Zekâ P& risi pek beğendi. “Bir son tecrübe kaldı, diyordi, üzel bir zincir yös kimse onü bana o kadar paksın boynuna atmamış bulunsun.., | —Bunun üzerine Dev Kudret tek” târ işe başlamıştı. Zincir beyaz ı!- tınla tutturulmuş, çakıl taşları g- bi parlak beyaz incilerden yapılır yordu. Artık Dev Kudret dünya- da çalışmağa hak kazanmıştı. Zekâ Perisi onun arkasını okşa- İdı. Bütün yaptığı güzel kendisinc verdi, bunları dü en çok sevdiği insana vermesini tenbih etti. Dev Kudret etti, çakıl taşlr uzun sevinçle teşekkür yolu geçti, tladı, dü, yüz ağa. çimenliğe gel- o1 tıl yanarak akıyozdu, dönüm yolundan di ct saydı, nihayet mişti, koşa koşa yüz adım ilerle. |di, iyi kadıncağızın evine geldi Hemen koltuğunun altında 24 tirdiği güzel halryr odaya serdi. |Ortadaki masanım üzerine altn | batdağı koymuştu, güzel inci ger- danlığı da kadının boynuna astı Buridan sonra her işte herkese dıim edebilecekti. İyi kadınca” Çıza teşekkür borcunu böyle öde- miş, evini bir saray gibi döşemiş,