IsStanbulun teneke ma- hallelerinde bir gezinti Beş para sarf etmeden kurulan evler istimlâk edilirken kim bilir nasıl - kıymetlenecek Yazan : Müstakbel İstanbul, hiç şüphe yok ki münyanın en modern ve güzel şebri olacak. Lütfi Kırdar, şehri lâyık olduğu mertebeye çı- karmak için bütün enerjisini sar- fediyor. Projeleri okutken birkaç sene sonra gözümüzden ebediyyen silinecek manzaraları düşünüyo. Bunlardan biri de teneke mahallelerdir. Şehrin hemen her semtinde teneke evler, birçok yer Jerde teneke mahalleler var. Ka. sımpaşada, Tophane ile Kalyon. cu kulluğu arasında, Fatih civa- rında ve Gülhanenin biraz ileri- sinde tren yolunun y: ki teneke mahalleler yü: sıdır. Buzaları gezen, biran içim. de İstanbulda buluntluğunu unu. tur. Ve bu teneke — mahallelerde yaşayanlar, âdetleri, yemekleri, yaşayışları ile de şehir halkından tamamiyle ayrıdırlar. rum Teneke mahallelerin ikincisini gezdim. Biri Fatih itfaiye kuman- danlığından Cibaliye dağru saha- daki teneke mahallesi, biri de tren | İmreneceğiz. yolundaki.. Anadoluda bir çok teneke evler gördüm. Orada teneke ev, medeni şehrin konforlu bir apartımanı ka. dar kıymet taşır. Yağrmura, soğua karşı mahfuzdur. Yaz ayları kızğın güneş teneke evleri kızğın bir fırına çevirirse de köylüler, tarlalarından akşam se- tinliğinde döndükleri için bunun zararını görmezler. Ayrıca köylülerin teneke evleri temizdir. Rüzgâr toprak kokusu ile eser, İstanbuluz teneke mahal, leleri ise birer mikrop yuvasından başka bir şey değildir. Tren yolundaki maballede biz kadınla konuştum: — Mahallenizden memnüun mu. sunuz ?, — Niçin memnun olmıyalım.. — Ama, bak het taraf pislik i- ginde, toz ve toprak İçinde. Kadın dudak büktü. Bu onu hiç alükadar etmiyordu. — Belediye bu evleri kaldırta- cakmış.. dedim. Gene dudak büktü. Mahallede minimini çocuklar, yarı çıplak, pislikler içinde oturu, yorlar. Yer yer su birikintileri i- çine girip çıkıyorlar. Erkeklerden biri ile konuştum. Arabacı olduğunu söyledi. Şura. gan, buradan topladığı tenekeler. le bir ev vücuda getirmiş: — Hepimiz böyle yaptık. Ev sahibi olduk, dedi. VAKIT Kitabevi Dün ve yarın tercüme külliyatı No 41505 ci seri — Kr.| *l Dö Profundis G0 | Günün hukuk! ve içtimaf | Niyazi âhmet — Bir ev kaça çıktı. | Adam güldü; — Paratır diyebilirsiniz, İşte vaki tenekeleri görüyorsunuz. Ne- Si var ki... Teneke mahallesinden ayrıldık- tan sotra aklıma geldi. evlerin iş. gal ettikleri yerler de acaba para- |sez mı? Yoksa mürüru zaman on. lara bir de arazi mi kazandırdı |Eğer öyle ise belediye teneke ma. | hallelerini istimlâk için bir hayli para harcayacak demektir. Mahalleli — Hiç bir şiklyetçi değiliz. Ra- " |hatımız yerinde.. Deniz önümüz- |de, püfür püfür esiyor. Dakikada bir tren geçer.. Karılarımızın, ço. cuklarımızın canları da sıkılmayor. Alıştık da., Yeni İstanbul plân: bu mahalle- leri ebediyyen gözlerimizden u. zaklaştıracak ve bir gün oralarda geşit çeşit, renk renk güller, çiçek. lerle süslü kübik villâlar görüp N. A, kim Bir Fransız mecmuası, okuyu- cuları arasında şöyle bir anket açıyor . Fransada son bir asır zarfında Ü 3 35 gelmiş geçmiş büyük ve tanımmış 44 75 adamlartları on beşini seçeceksiniz 45 elinin hayab ıoo!" bunları, liyakatleri - derecesine 18 izik bedir? 25 |bir sıraya koyacakamız. Bu tutet- 4T Yeni adam 75 |le, son bir asır zarfındaki müte. 48 İrsiyetin tesirleri 75 (velfa Pransız büyükleri tasnif e. 19 tika felsefesi 75 |dilmiş ve büyük ölülerin konul- t0 Estetik 25 |duğer Pantheon için bir liste elde — (edilmiş olacak. G10| —Ankete, şimdiye kadar bu gibi Bu serinin fiatr 610 Kuruştur, |2nketlerde görülmemiş derecede Hopeini alanlara yüzde 20 iskon- | Sevap gelmiş, cevaplar üç bin altı t0 yapılır. Kalan 488 kurgun | yüz seksen üçü bulmuştur. LES kuruşu peşin alımarak müte | Tasnif neticesinde bakisi ayda birer lira ' ödenmek |3552 reyle (Pasteur) (Pastör) fizere üç taksite bağlanır. geliyor. Ondan sonra 3501 reyle en başta| Maurice Barres, Brazza, tBenhclo!, Briand ves. Bir “Sant on iki. ken. Bir Avukat |bir müddet tekrar Pledroug ve davasınin evrakı İle meşgul ol- mrya başladı. “Lila gene geç kaldı. Bu Ga- libierler de hep Höyledir zaten. Yatmak üzere ayrlımadan evvel bir öyun daha, bir kadoh daha, Karım da pek yumuşak başlı- dır. “Peki, olur" der, güler, O gülünce, dişlerini inciyo ben2zo- ten bir deli de muhakkak çı- kar.” İnci demişti de aklına gelmiş- t: Annesinden miras kalmış bir dizi inci vardı, ona satsa yaşa- dığı bu avukat hayatı gül gibi olacaktı. Fakat Lila bu incile- Ye gözünü dikmiş, kocası da ona vermişti.. Şimdi ondan gert al - mak kabil olmıyacaktı. Philip gözlüklerini sildi. Göz- lüğünü silerken gözleri odanın oski ,kırmızı mobilyalarına ta- kıldı: “Şu İncileri bir sntsam, diye düşündü, bütün evi baştan aşa ğı yeniletirim.” Bu sırada kapı çalındı. |Up derhal koştu. | * İylilğin var bu gece üstün- de maşallah senin! Saat on iki- aattan evvel gelmez." durduktan Phi- Bir Anket Fransız efkârıumumiyesinin seçtiği ÖOnbeş meşhur sima er ? | Mareşal - Foch — (Foş); '.Lg'.m:ü1 3437 reyle Mareşal Lyautey, dör. düncü 3424 reyle (Küri) Picrre Curie, beşinci 3180 reyle (Kle- manso) Clemancean, Diğer on kişi de s:ra ile şunlar- dir: Victor Hugo, Mareşal Jaffre, 'Tayareci Mermoz, Poincare, Cu. ynemer, Doktor Jean Chareot, Doktor Emile Roux, Maşeral Gal. Heni, (meşhur Kutup kâşifi Gambetta ve meşhur istihkâmları yapan Andre Maginot (Majino). Bu on beş simadan sonra gelen- ler de şunlardır: Pierre Loti, Anatole France, Thias, | Daha çok er- 5i Phllip Margât uzun sonra Piedrougo Eir günlük büyük hikâye m nNç Kadın Ge Yazan: Colette Çevliren: W, Hikâyenin muharriri Colette (Kolet) meşhur bir Fransız kadın hikâye ve romancı- sıdır. Bugün bütün dünyada meşhur romancılardan biri olan CoJ Dette'in eseri birçok lisanlara tercüme edilmiştir. Romancı, kedile.| Te, köpeklere ve alelümum hayvanlara olan Sevgisi ile tanınmış-| tir. Birçok eserlerine bu mevzuu almış olzn Colettr'in meşbur bir "Dişi kedi » La Chatte,, romanı vardu. Diğer eserleri arasında! “Claudine,, en başta gelir. ——— —— — — yi yirmi zeçiyor daha, — Üşlüyorum, öyle üşüyorum İceksin işte, canrm! ki! Sen burda, ateşin başında, ne rabattın kimbilir! — Tabil! O kadar rahatım ki ben burda' Hep seni düşündüm ve Bana acıdım. Zevke esir 2a- vallr kadınlar deği! mistniz siz zâten! Ben oturdum — köşemde mektap yazdım. Philip memnun, gülüyordu. Kaâarısının sarı saçlarini, herrı saf gözlerini ve bu gösler de dolaşan ateş harelerini gene karşısında görüyordu zira. — Şimdi ısınacağım! Ne gü - xel, no Latlr şey! Arkasından kapını çıkardı. Kendisini eski kanepenin Üzeri- ne attı. Gözlerini kapadı, rahat, arkasına uzandı. Philip: — Elbiselerini biraz iyi ronk intihap ettin mi, diyordu, ineb terini takmaya hiç lüzum kal - mayor, Lla, gene gözleri kapalı ko. casıma gülümsedi: — Sihi mi? — Öyle ya. Her halde sen de aynı filkrdesin. Bugün takma- mışsın inellerini, Lilâ: —A!A! diye ellerini boymur na götürdü. İnellerim! Eyvah! Lacilerim yok! İnellerim nerde? — Yoksa... kaybettin mi? — İncilerim... inel... — Dur, telâş etme, yavrum, Sakin ol biraz. Dur ben gidip bir taşlığa bi yım. Belki asan- sörde düşmüştür. Telâş etme. Ben gideyim arayım bakayım. Philip dışarı fırladı, orayı bu: gor aradı. Lİlâ zihnini toprla> miya, o gün, o gece ne yaptığı- nr birer birer aklından geğirmi- yo çalışıyordu. Kendi kandine: “Öyle korkuyorum, öyle kor kuyorum ki!” diyordu, İnciler.. O tneller... O inci dizisi... Öylece gözünün önüne geliyordu. Kendini tekrar kane- peye bıraktı. Gene yüzüne kan tırlamıştı. Kocası dönüüp geldiği zaman: Yok, dedi, bulamadım. Evin etrafmma bile baktım. Yok, Ney- se, üzülme. Senin şimdi ilk ya- pacağın iş: Geç benim masaya, aİ telefonu eline, Karısı korku ile gözlerin! aç- tit — Telefonu mu”? diye sordu. Philipin artık sabrı tüken - mişti: — Galiblerlere telefon ede - Sende bir hal var bu gece, Lila! Bilmiyor musun numaralarını? 5104 So- gur. - A! Olmanz, Phitip, olmaz! Çoktan yatmışlardır onlar! — Yatsınlar, ne çıkar! Uyan dırırsın. Uyandır sor - bakalım, imellerin onlarda mı düşmüş. se Odanın içinde bir aşağı, bir yukarı dolaşryor, eliyle çonesin! ORüşturüyürdur » — Bana bak, Lila. Bara ya- hut sinemaya falan gittiniz mi? Bütün gece yalnız bir yerde mi oturdunuz? Başka bir yere git medianiz mi? Sana söylüyorum, Lila! — Yok, yok, hep ordaydık başka hiç bir yere gitmedik. Bila bunları söylerken sesi | yavaşlamıştı. Philip birdenbire: — Beu Galibierlere — gidiyo - rum, dedi. Olup biteni anlatı - | rum, fakat hizmetçllere, hiç bir | şey sozdirmeyiz, beraedr her ta- raft ârarız. Philip giyinmek üzere gidi - yordu Lila tuttu: Yok, gitme, Philip! Belki başka bir yerde düşürmüşüm - dür: nâhakyere onları rahatsız etmiş oluruz, kızdırırız... Şimdi ne kadar sakinleşm iş, | ahbaplarını no kadar düşünü - yordu! Philip durdu, ona şöyle bir baktı: — Sakın kardeşinin otomobi- İlinde düşmüş olmasın? O mu getirdi seni buraya kadapr? — Hayır... — Öyle i&e taksiylen geldin?.. — Hayır,. Şey... Yürüye yürü- ye geldim... — Yürüye yürüye mi? Gece- nin bu saatinde? Ba soğukta?. Çocukluğu bırak, Lila, Bak tek- var soruyorum sana: Nöylen gel din buraya kadar? — Neylen geldimse gelâim, bundan ne çıkar? — Ne mi çıkar? Bir de soru | v yorsun ha? Hem avuç dolusu para edecek olan bir dizi kay-|$ bet, hem sonra kafatut! Eye gelmeden ovvol verdeydin? Şişe sişe içki içtin, değil mi? Norde olduğunu bile hatırlryamıyor - sun, değil mi? Sesi yükselmiş, hlâdetle bağır riyordu. Lilanın gözleri, sanki yeni uykudan uyanmış gibi, $iş şiş olmuştu. Kocasının sualine | d yalnız hir bakmakla covap ver- |er sözler vardir ŞUK di: Fakat öyle bir bakıştı ki b& Philipi yöüzünden yarı bel kadar, tokrar çeensine K süzdü. Sotra içinde başka bir hı!" canlandı: Neşeli bir adam çt resi. Kadınım, kaçmak )uı"J göstermemiş olsaydı, lılld kaptıracağı kadar güzel bir *f kek çehresi, Şimdi onun usuf tağu inellerle uyanan biy kek. “Çıkar şunu boynundan, Y” rum. Gerdanının güzelliğini 87 zuyor.” İik yalvarış. İlk kabul... Kadım içini çekti, Yarrm a8f la gibi, yavaş bir sesle: — Hayır, dedi, —No “hayır” 1? Eve geldiğit” denberi ağımdan bu “lıd'f dan başka bir Jâkirdı alamf dım. Bana biraz yardım etm! çalış bakalım. Sen de — yandifi et de gu İncileri bulalım. Deltlik bende ki dayanamadım seBif istemane, verdim sana. Sen Ö aldın boynuna taktın, herköt? gösterdin. Sanra da sayruklif Bunla kaybettin. Tekrar bulsam, ben bilirim yapacı mı! Lila sükünetini muhafaza ©* tiyordu. Fakat gözleri kısıl * mış. toplu iğne başları gibi Köİ” mıştı. Koöochat ona ömründe görmü * diği bir hiddetle, ömründe 1şit * mediği şeyler söylüyordu. 8€“ sinde aet bir oda, bir pişmanlık öyledi, Lila ağıifi açıp bir kelime söylemedi. K” Caşının söyledikleri arasında * Tahammül edilmez bir h& * Üyüt bu... Çılgın kadın!.. r Yalız kendini düşünürstin! Hiç anlayış kabiliyeti yok sende! Nihayöt kocasinım — ağımdâ? “dayanılmaz artık buna!” kel” meleri çıkınca, sanki telefon € mış da ona kalkıyormuş gibi; — Evet, dadi, evet, dayan! (maz artık buna! Doğru söylü * yotsun, dayanılmaz! — Ne? Ne diyorsun? Lila, kalktı, kocaşmın kar$f” sına dikildi. Eliyle elbisesini dÜ* zelterek: — “EBvet” diyorum, dedi. B" /L B v a — giş dayanılmaz artık buna! koyfin oldu mu? Dayanılmaz! ! tık buradaki şoy dayanamadi' aevet. Han! sen bana yalnif r” diyorsun mdi de “evet” et — Lila, deli mt oldun? — Evet, deli oldum. Ryet. AF Öğsünü, kalbinin hirzasif” ordu. rada gizli olan, vt iyon atan, beni tatlı bir şekil (Devamı 10 meat g )